GIVI · WHOISEADN
Writings of God
givi
Writings of God
Disclaimer:
This work is a product of pure imagination. It bears no connection to any real persons, institutions, or events. All elements described are part of a creative work, and any resemblance to actual entities or occurrences is purely coincidental.
YAPMAM GEREKENİ YAPTIM
Aden: "Sizler çok iyisiniz. Üzgünüm. Yapmam gerekeni yapmak zorundaydım."
Ayrıca "Aleyna", "Nurcan" ve "Dilara" dan da bahsediyordum videolar da
Aden: "Dilara, alkolik olması dışında hayatımda tanıdığım en iyi insan, Nurcan, ise ımm havalı, sevimli, çok iyi davranırdı bana" Video da Aden, Aleyna'yı özleyeceğini söylüyor. "422 gün sonra, 14.03.24 Perşembe günü o hafta içinde öleceğimi bilmek garip bir duygu."
Aden: "doğum günümden önce mi yoksa sonra mı yapmalıyım" konusunda karar veremediğimi söylüyorum. Videonun bu bölümünün sonunda Aden, Çocukluğumun mahallesini ve "eski dostlarımı" yeniden ve son defa ziyaret edebilmeyi dilediğimi söylüyorum. Sonra susuyorum ve yüzümün sol tarafından bir gözyaşı silerek ağlamaya başladığım görünüyor. Kamerayı kapatıyorum.
14 Mart 2024 videosu - ölümümden yaklaşık 1 (bir) gün sonra
Aden: "Hey Anne. Gitmeliyim. Küçük muhakeme günüme yaklaşık yarım saat kaldı. Bunun neden olabileceği (duyulmayacak) falan herhangi bir saçmalık için sizden özür dilemek istedim. Ne kadar siz suçlu olsanız da özür dilerim. Sadece bir yere gideceğimi bilin daha iyi bir yer hayatı pek sevemedim ve nereye gidersem gideyim mutlu olacağımı biliyorum. O yüzden gidiyorum. Güle güle... 'Önemli değil anne. Bana bir şey olması umurumda değil, beni hiç sevmesende seni çok seviyorum.' "
Aden: "Evet... Sevdiğim herkes, tüm bunlar için gerçekten üzgünüm. Annemle babamın tıpkı... inanılmaz bir şok geçireceklerini biliyorum. Üzgünüm
Aden: "Yapmam gerekeni yaptım."
Aden: "Aleyna, Nurcan ve Dilara, eğer isterseniz, benim odamdan veya bilgisayar odasından istediğinizi almanızı istiyorum."
Aden: "Nurcan, üzgünüm. Farklı koşullar altında çok daha farklı olurdu. O bana aldığın hediyeleri almanı istiyorum. Sadece onlara iyi bak"
Aden: "İşte bu. Üzgünüm. Güle güle." "Hoşçakalın."
TRAJEDİ
Aden: Aden veya T**** kimdi.. Yaptıklarımı neden yaptım.. 14 Mart 2024 günü yaptığım eylemden dolayı dünyanın dikkatini çekmek istiyorum. O günden önce, ya da beni tanıyanlar böyle olduğuma inanmıyorlardı. Arkamda bıraktığım nefret dolu günlükler ve videolarda söylediklerime göre, kendime sataşmakla ve küçümsemekle suçladığım insanlardan intikam almak istiyordum. Dahası: Okulu, bir çok şeyi yok etmek istiyordum. - ( 15.04.2013 - Saat ; 10:28 )
Aden: Trajedinin ardından geriye kalan tüm soruların yanıtlarını asla öğrenemeyeceksiniz, ancak bu site, daha önce olanlara biraz ışık tutacak.
Aden: Aniden ortaokuldaydım. Tüm bu saçmalıkları yeniden öğreniyormuş gibi davranmak zorunda olmak. Birlikte büyüyen bu insanların hiçbirini tanımıyordum. Canı sıkkın. Korkmuş. Yedinci sınıfta birkaç kez pantolonuma işedim, çünkü koridor veya tuvalet izni isteyemeyecek kadar utangaçtım.
Aden: Ölümüm, gerçekleşmeden önce, tıpkı yüz binlerce kişi gibi bir çocuktum. İki ebeveyn, ve tek çocuktum; trajik (kendime) düzenleyeceğim silahlı saldırının ardından gelen medya fırtınasında büyük ölçüde gözden kaçan bir hayatım vardı. Beni tanıyanlar bir psikopatın büyümesini izliyordu - tanıdıkları genç adam, Aden
Aden: "Gerçek: İnsanlar o kadar habersiz ki... pekala, cehalet mutluluktur sanırım... bu benim depresyonumu açıklar."
Aden: Acımasız sözler, kişisel günlüğümün geri kalanının gidişatını belirledi. Günlüğümü, aile, okul ve hayat için yazdıklarımı okumak, ölümümün önceki haftalar ve yıllardaki zihniyetimin nasıl olduğunu içeriden görmenizi sağlıyor. İlk tarihli ve yazılı giriş 10 Ocak 2008'de yazılmıştır. Uyum sağlayamadığımı, depresyonda olduğumu ve genel olarak hayatımdan ve varlığımdan nefret ettiğimi anlatıyorum. O yıl başka bir yazımda şöyle yazmıştım:
"Yemin ederim - sanki dışlanmışım ve herkes bana karşı komplo kuruyormuş gibi... "
HEP AYNI HİKAYE
Aden: 2017 yılının Ekim ayında, bir silah alıp bir seri cinayet işlemeye dair bir fantezi yazıları yazmaya başladım. Yazılarımın çoğunun, kendim dışındaki insanları incitmek istemekten çok, dünyanın - ve akranlarımın - benim çok arzuladığım ilgiyi ve şefkati neden bana vermeyi reddettiklerini anlamamamla ilgim vardı. Bazen bundan büyük ölçüde kendimi sorumlu tutuyor gibiydim, bazen de benimle ortak bir zemin bulmak için zeka düzeyimde olmadığı için toplumu suçluyor gibi görünüyordum.
"Yalnız adam mutlak bir öfkeyle saldırıyor"
Aden: "Bu sadece bir hikaye" reddediyorum."
Aden: "Yaklaşık 421 gün sonra yargılama başlayacak. Zor ama imkansız değil, sinir bozucu ve eğlenceli. Biraz ölüm olmadan hayat ne kadar eğlenceli?
İnsan biçimimdeyken ilginç, ben Öleceğim. İyi eğlenceler!
Aden: Eski internet sayfamdan çok daha ürkütücü şey, ana sayfasında tüm dünyadan nefret etmekle ilgili atıp tutmalarımdı: İçimdeki herkes, sadece sporcular, siyahlar, beyazlar veya zenginler değil. insanlar... Herkes.
Aden: Hep aynı hikaye. Genç nesilde bir şeyler ters gidiyor, daha yaşlı olan, kıyafetleri, filmleri, oyunları, hobileri, müziği, eğlenceleri suçlamak istiyor. Pek çok ebeveynin çocuklarına ne kadar az ilgi gösterdiğine veya okullardaki bu kadar çok eğitimcinin görmezden geldiği tavırlarına bakmak istemiyorlar.
Aden: Yine de, aileme ve hakime savcıya pişmanlık dolu bir görüntü sundum ve hatta cezamdan erken salıverildim. Aynı sıralarda annem, öfke kontrolü sorunları için beni bir terapiste götürmeye çalışıyordu mahkeme kararı ile üzüldüğüm tek konu beni bu duruma getiren ailem, tek suçlu ben değilim lütfen bunu yapmayın, tek suçlu ben değilim.
YANLIZ - KAYBOLMUŞ - TELAŞLI
Aden: "Tipik bir çocuktum. Sizlere, gösterilene hiç benzemiyordum. Sadece bana bir şans vermediniz, önyargı ile yaklaştınız."
Aden: "Kendi düşüncelerime ihanet etmektense ölmeyi yeğlerim, ama buradan ayrılmadan önce değersizim "uygun görmediğimi öldüreceğim..." Bana haksızlık ettiğini düşündüğüm herkesten intikam almak istiyorum.
Aden: İlginçtir ki 23.06 tarihinde bir davamdan dolayı o kadar insanın içinde tutuklanmak kelepçe ile gezmek insanların bana bakmasından rahatsız olmuştum, adli kontrol ile serbest kaldığım da yazmak zorunda kaldığım bir yazıda bambaşka bir yüz sergiliyordum ve öğrendiğim ahlaki derslerden bahsediyordum. Ve yaptığım şey için ne kadar üzgün... olduğumu, yazmıştım. Sadece ruh halime göre hareket ediyorum, her sabah kaltığım da yatağımdan, bürüneceğim karaktere karar veriyorum. Ya çok sevgi dolu, ya da çok sinirli, itici, gaddar
Aden: "Beni bu kadar eğlenceli şeyin dışında bıraktığınız için sizden nefret ediyorum." "Benim hatam! Ne ailem, ne arkadaşlarım, ne sevdiğim gruplar, ne bilgisayar oyunları, ne medya, benim." "Nefretle doluyum ve bunu seviyorum"
Aden: Saçma, gelebilir size ama ben 10 ila 11 yaşları arasındayken, kuzenimin evinde (burak, murat, samet ve ben) bilgisayar oyunu ( GTA San Andreas ) oynuyorduk, burak oyunun en hızlı motorunun yerini bildiğini söyleyip, motorun bulunduğu konuma götüreceğini söylemişti, ama işin tuhafı beni odadan atmışlardı, görmemi istemiyorlardı. Beni odadan atıp kapıyı kapatmaları, beni çok üzmüştü sizi saçma gelebilir bu dediklerim ama neden buna mahruz kaldığımı anlamıyordum.
( İnsanlardan ben çocukluğumdan beri nefret ediyorum hepsi değersiz )
Aden: "Hala hayatta olmanızın tek nedeni, birinin yaşamanıza izin vermesidir." "İyi rahimler kötü insanlar doğurdu."
Aden: "Yalnız", "Kaybolmuş" ve "Telaşlı"
NEFRET DOLUYUM
Aden: Özellikle çocukluk yıllarında bir insanın başına gelebilecek en kötü şey arkadaş kaybetmektir. Ne zaman birini kaybetsem hayatımın en kötü günlerini yaşadım…
Aden: Arkadaş edinmeye çalışırken "merdivenin en altından başlamaya" zorlamakla ailemi suçladım. İnsanların görünüşüm ve kıyafetlerim nedeniyle benimle alay ettiğini hatırlıyorum.
Aden: "Tek başına olmaktan memnun olduğumu ancak lisede yakın arkadaşlarımın da olduğunu" Söyleyebilirler, Günlüklerim ve çevrimiçi yazılarım da gerçek olmadığını görebilirsiniz.
Aden: "Kendi düşüncelerime ihanet edeceğime ölürüm daha iyi ama bu değersiz yeri terk etmeden önce uygun görmediğim herkesi öldürmek istiyordum..." - 18 Ağustos 2015
Aden: İnsanlığa duyduğum nefreti, kendi öfkeme duyduğum sevgiyi, kendi üstünlüğümü ve öldürme niyetimi belgelediğim bir günlük yazmaya başladım. - 23 Temmuz 2021
Bu arzumun kendimden başka kimsenin suçu olmadığını söyleyebilirim. ...nefretle doluyum ve onu seviyorum.
Aden: Tüyler ürpertici bir yazıyla planlayıcıma "yapılacak işler"in bir listesini yazdım. 23 Temmuz 2021 - 19 Haziran 2022
Aden: "Dünyayı yakmak istiyorum, yaklaşık 5 kişi dışında , --------------- Ben değilim." kavga etmeden çıkmam. suçlu kişilik profili, yalnızca günlüğüme ve çevrimiçi yazılarıma dayanarak, davranışımın sadizm, "kötü huylu narsisizm, sınırda ve antisosyal özelliklere sahip patolojik narsisistik kişilik bozukluğu, bazı paranoyak özellikler ve sınırsız saldırganlık ile birlikte.
Aden: Günlüğüm, 14 Mart 2024'den bir kaç yıl önce kendimi öldüreceğimi planladığımı doğruluyorum.
KÖTÜ NİYETLİ ANTİSOSYAL
Aden: Genellikle tutarlı ve anlaşılır düşüncelerimle, okuyucular için bir gizem olsam da, öfkemi, şiddetli doğamı ve Tanrı kompleksimi ifade ettim. Her zaman
"İnsan ırkı artık savaşmaya değmez..."
Aden: Benim için o günden sonra kırılma noktası oldu, yazılarım kesinlikle daha karanlık bir hal aldı. ( 05.04.2012 - 13:19:48 )
Aden: “Doktorum pek çok şeyi düşünmeyi ve sinirlenmeyi bırakmam için bana ilaç vermek istiyor. Bence benim gibi düşünmeyen herkes kendini kandırıyor. Bir ara deneyin, eğer buna layık olduğunuzu düşünüyorsanız, ki muhtemelen yapmayacaksınız, sizi küçük pislikler, tüm inançlarınızı, görüşlerinizi ve kafanıza kazınmış fikirleri bırakın ve neden burada olduğunuzu düşünmeye çalışın. Ama bahse girerim çoğunuz o kadar derin düşünemezsiniz, bu yüzden ölmelisiniz. Çoooook farklıyken, benim ve senin aynı türün parçası olduğumuzu düşünmeye nasıl cüret edersin... sen insan değilsin, sen bir makinasın, kuklasın ahhh, Doğuştan size verilen yeteneklerinizden yararlanmıyorsunuz. Allah kahretsin, bunun bir parçası olmayacağım! çok düşündüm, çok şey farkettim, çok şey öğrendim ve ne düşündüğümü bırakıp topluma geri dönemeyecek kadar kendimin farkındayım çünkü yaptığım ve düşündüğüm şey "doğru" veya "ahlaki olarak kabul edilmiyor". HAYIR HAYIR HAYIR. HAYIR! Kendi düşüncelerime ihanet etmektense ölmeyi tercih ederim. Özellikle hayat. Ve geçmişte beni kızdırdıysan, seni görürsem ölürsün. Çünkü sen başkalarını kızdırabilir ve sonunda her şeyin üstesinden gelebilirsin, ama ben değil. Bana yanlış yapanları unutmam mesela. Bunu okuma şansı asla olmayacak.
Aden: Ben, terapiye katılmaya veya bir danışmanla görüşmeye şiddetle karşı çıkıyorum çünkü böyle yapmanın “ kim olduğumu değiştireceğine ” inanıyorum. psikiyatrik ilacın "saldırganlığımı şiddetlendirdiğine" inanıyordum.
'kötü niyetli antisosyal'
Aden: 5 kişi dışında herkesin ölmesini istiyorum. bu yüzden bunu okuyorsan şanslısın, çünkü öfkemden kurtuldun.
YÜKSEK DÜZEYDE EVRİMLEŞMİŞ
Aden: “Tarihinizi hatırlarsanız, Naziler Yahudi sorununa “nihai bir çözüm” buldular. Hepsini öldür. Pekala, hala anlamadıysanız, “İNSANLIĞI ÖLDÜRÜN” diyorum, kimse hayatta kalmamalı. Hepimiz yalanlar içinde yaşıyoruz. İnsanlar her zaman mükemmel bir toplumda yaşamak istediklerini söylerler, ütopya diye bir şey yoktur. Kusurları olan insandır. Biliyor musun. Beni tanıyan ve tanımayanların çoğunluğu da benim amacımı anlamayacak bile! “Ah, o deli, o deli, değersiz!” diyecekler.
Aden: Çevreme üstün bir varlık olduğumu, herkesten daha "yüksek düzeyde evrimleşmiş" biri olarak söylemlerde bulunuyordum.. Ancak özel günlüğümde, çok daha savunmasız "kendimden nefret eden ve intihara meyilli" bir genç olarak görebilirsiniz beni hangisini istiyorum.
Aden: Ömür boyu akranlarım ve hatta ailem tarafından kendi tanımladığım tacize bağlı ciddi öfke sorunlarım vardı ve bunların tümünü iyi belgelemiştim.
Aden: "Buraya sığmıyorum intiharı düşünmek bana umut veriyor, bu hayattan sonra nereye gidersem gideyim yerimde olacağım... Sonunda kendimle, dünyayla, evrenle - zihnimle savaşmayacağım, beden, her yer, her şey içimde HUZUR içinde -- ruhum (varoluş). & rutin hala monoton, okula git, kork ve gergin ol, insanların beni kabul edeceğini umarak... benim de onları kabul edebileceğimi..."
Aden: Günlüğümde bir tema var, kendimi terk edilmiş ve haksızlığa uğramış hissettiğim için derinden mutsuz, intihara meyilli ve sonunda cinayete meyilli olduğum.
Aden: “…oooh ölmeyi çok istiyorum… çok üzgün, ıssız, yalnız, kurtarılamaz hissediyorum….. adil değil, ADİL DEĞİL!!!! Mutluluk istedim!! hiç almadım..."
AHMAK, GERZEK, BUDALA
Aden: "Bunu 2017'den beri planlıyorum."
Aden: "En iyisi" olduğum ve yapmak üzere olduğum şeyin onların değil, kendimin hatası olduğunu söylemek istiyorum aileme hitap ederiyorum ve onlardan özür diliyorum. "intihar planı" “Perşembe günü yorgun bir çocuk olacak, sonra BOOM! Vurulacağım ve öleceğim.”
Aden: Beni bu kadar korkunç bir şiddete iten şeyin ne olduğunu hiçbir zaman anlamayacaksınız.
Aden: Sadece meydan okuma, Tatlı yüzlü ve güzel sözlü. Yetişkinler ve hatta diğer bazı çocuklar beni "iyi" olarak tanımlardı. Ama ben soğuktum, hesapçıydım ve cinayete meyilliydim. "Benim bir yanım insanlara zarar vermek isterken, diğer taraftan içim acıyordu" -- yalnızca sorunlu bir çocuk olmadığımı anlayın..
Aden: Asıl ifade ettiğim şey aşağılamaydı; Etrafımdaki moronlardan ( ahmak, gerzek,budala ) tiksiniyorum. Bunlar, artık dayanamayacak hale gelene kadar sporcular tarafından tutulan kızgın bir genç adamın atıp tutmaları değildi. Bunlar, mesih düzeyinde bir üstünlük kompleksine sahip birinin korkunç aşağılığı nedeniyle tüm insan ırkını cezalandırmak için atıp tuttuğu sözlerdi. Benim sözlerim nefret gibi görünebilir ama "Bu daha çok diğer insanları aşağılamakla ilgili"
Aden: Eskiden, zevk için yalan söylerdim, sadece "aldatma zevki" ( ama çok başarılı değildim 😂 )
BU TAM BİR MANİPÜLASYONDU
Aden: Aldatıcılığımı, tam bir pişmanlık veya empati eksikliği ile birleştirdim. 19.06 tarihinde yakalandıktan sonra cezalandırılmama verdiğim yanıtı okuduğunuzda nihayet teşhisime ikna olacaksınız. Erken salıverilmekten pişman numarası yapmıştım, ancak ben performans sergileme fırsatından zevk almıştım. O gün çevremde olan herkese sadece özür dilemek ve empati kuran sevecen bir mektup yazdım. Allah aşkına, şimdi nasıl hissettiğimi anlıyorum ve bunun bana ne yaptığını anlıyorum, gibi ifadelerle dolu sevecen bir mektup, "Ama bunu kesinlikle etkili olması için yazdım," “Bu tam bir manipülasyondu. Neredeyse aynı zamanda, günlüğüme gerçek duygularımı yazdım.
O gün yazdığım pişmanlık içeren mesaj ; İlginçtir ki 23.06.22 tarihinde bir davamdan dolayı o kadar insanın içinde tutuklanmak kelepçe ile gezmek insanların bana bakmasından rahatsız olmuştum, adli kontrol ile serbest kaldığım da yazmak zorunda kaldığım bir yazıda bambaşka bir yüz sergiliyordum ve öğrendiğim ahlaki derslerden bahsediyordum. Ve yaptığım şey için ne kadar üzgün... olduğumu, yazmıştım.
Aden: İnanılmaz derecede duygusuz davranışlar sergiliyorum, sırf babam bize iyi şeyler yaşattın mı ki senin doğum gününü kutlayayım, dediği için babama olan duygularım gitti, 08.11.2016 tarihinde kötüleşerek hastaneye kaldırılmıştı, ameliyat edildiğini hatırlıyorum, ziyaret etmeyi bırak bir bardak su vermeye gitmemiştim, işin tuhafı yıllar geçmesine rağmen hala yüzüme vuruyor bu durumu, ama bu durumun altındaki gerçekleri hiç bir zaman anlamadı -- sanırım da anlamayacak.
Aden: İnsanlardan çok farklı bir düşünce süreci tarafından yönlendirildiğimden, davranışlarımda açıklanamaz bir eğilimdeyim. Ama aslında beni anladığınızda tahmin etmek hepinizden çok daha kolay olacak. Ben hepinizden çok daha katı davranış kalıpları izliyorum, çünkü ben vicdanımın dizginliğinden bağımsızımdır, ve yalnızca kendi büyüklüğüm için yaşarım.
Aden: Benim için hiçbiri bir şey ifade etmiyor. Diğer insanları yalnızca arzuladığım şeyi elde etmek için bir araç olarak tanıyorum. Belki de hayatımı mahvettiğim için suçluluk duymamakla kalmayıp, ne hissettiğimi de anlamıyorum.
AŞIRI ZORBALIK VE TACİZ
Aden: Ben her zaman içine kapanık ve sosyal açıdan beceriksizdim. Özellikle diğer insanların yanında olmayı sevmiyordum. Ben göreceli bir yalnızlığın tipik çocukluğunu yaşadım. Hani ailem, arkadaşlarım ve beni tanıyan herkes hep “İnanamıyorum, hep çok iyi bir çocuğa benziyordu!” diyen o sessiz çocuk tipi, hakkımda söylenecek olan tam olarak buydu bu tamamen şok edici ve kimsenin bana ne kadar az ilgi gösterdiğini gösteriyor. Lise yıllarım da, gelişmekte olan akıl hastalığımın belirtilerini göstermeye başlamıştım bile. Ölüme takıntılıydım ve intihara karşı cennet gibi bir görüşüm vardı. Açıkça majör depresyondan muzdariptim, ancak bunun ötesinde, depresyonumun yalnızca bir semptom olduğunu altta yatan daha büyük bir durum olup olmadığını söylemek için imkansız. Ben "kim olduğumu değiştirdiğini" düşünerek terapi veya danışmanlık fikirlerinden nefret ediyordum. Kim olduğumdan pek memnun değildim, Depresyonuma katkıda bulunan potansiyel bir faktör, yaşadığım muazzam cinsiyet disforisiydi.
Aden: Çocukluk ve lise yıllarıma döndüğümüzde, açıkça belirtmeme rağmen "aşırı zorbalık, taciz, dışlanma, aşağılanmaya" maruz kalıyordum. Anlattıklarımdan, o yaştaki tüm erkeklerin birbirlerine yaptığı türden hafif sözlü alaylar gibi göründüğünü belirtme sakınnnnn, bir şeylerin benim için ters gittiğine dair ilk uyarı işaretleri, hayatım ve yaşadığım kötü şeyleri hafife alan, dalga geçen, önemsemeyen, herşeyden önemlisi saygı duymayan insanlara, yazdığım her hikayede, sonunda ölen veya intihar eden tüm o karakterleri içeriyordu. ( Çizimlerimde ve yazılarımda o insanları, farklı farklı fantazilerde ölümlerini çiziyordum ve hikayeler yazıyordum. )
Aden: Liseye başladığımda, zorbalık biraz yoğunlaştı. Bana hakaretler ediyorlardı ve diğer çocuklar benimle alay ediyordu, ve lise boyunca yalnız kaldım. İstediğim ilgiyi ararken, alakasız bir şekilde ölüme olan takıntım sevgimi keşfettim ve o tarafa doğru dönmeye karar verdim.
Aradığım ilgiyi, sevgiyi kendi ailemde evimde, göremedim hiç bir zaman ahhh, sürekli kavga, huzursuzluk okula gidiyordum. Aslında orada açık bir şekilde yardım istediğimi, belirttim öğretmenlerimden, arkadaşlarımdan sevgi, ilgi, saygı görmek için elimden geleni yaptım, bu hiç bir zaman gerçekleşmedi, ve en son hatırladığım 68 gün devamsızlığım vardı..
SONSUZ GÜVENİYORUM
Aden: İnternette Aden adıyla tanınıyorum, ben çünkü gerçek ismimden nefret ediyordum, Ben, günlük yazmaya başlayınca daha da yalnızlaştım, bu yüzden neredeyse her zaman tüm tek insan karakter bendim.
Aden: Karanlık ve saplantılı düşüncelerim çok güçlüydü. Ölüm saplantısından kurtulamadım ve kendimi ateşe vermeyi hayal ettim. Ben belki de terapi fikrine bu kadar kökten karşı çıkmasaydım, mücadele ettiğim tüm acılarımın üstesinden gelmeme birileri yardım edebilirdi. Bir profesyonelden tavsiye almak yerine hayatımı bir canavarın tavsiyelerine uyarak yaşamaya karar verdim.
( Ben insanlara asla güvenmiyorum, onlara olan nefretim hiç bitmeyecek, ama içimdeki o canavara sonsuz güveniyorum, beni bir uçuruma sürüklese bile )
Aden: Eric ve Dylan, 1999 özellikle de hayran olduğum, Eric Harris'e takıntılıydım. Yalnız insan olduğu, Bu neredeyse kesinlikle beni onlara çeken şeydi çünkü aynı ruhlar gibi hissetmemi sağlayacaktı.
Aden: Yine de kendi ölümüme takıntılı olmama rağmen, bu çok bariz ve kasıtlı bir hareketti ve birinin benimle bu konuda konuşması gerekiyordu.
Aden: Zaten ölümü çok düşündüm ve hayal kurdum ve bu travma beni daha derin bir karanlığa sürükledi. Sağlıklı, başa çıkma mekanizmalarım olmadığı için bu ölüm ile nasıl başa çıkacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Cidden, bir terapistle konuşmak sorun değil. Yardıma ihtiyacım var. Ama güvenmiyorum, onlara asla güvenmiyorum, herkes gibi onlara anlatacağım, hayat hikayem ile dalga geçeceğini biliyorum, bana farklı bakacağını biliyorum, onlara güvenmiyorum. insanlardan nefret ediyorum, çok kötüsünüz 😞
Aden: Ancak yardım yerine tam tersini yaptım. 2018' de bir araba kazası geçirdim. Kendi ölümümle karşı karşıya kaldığım zamanda bir de bu düşünceme artık yaşlanma ihtimalini düşünmek zorunda kaldım ve bu fikir beni daha çıkmaza sürükledi, zihnimdekileri ben yıllarca kafamda saklayamam hayır bunu yapamam, o kadar güçlü değilim, keşke o gün o kazada ölseydim, o zaman herşey daha güzel olabilirdi... neden 14 Mart 2024' de ölmek istediğimin altında bir neden var kafama göre seçtiğim bir gün değil, bunu asla sana söylemeyeceğim..
KORKUDAN BESLENİYORUM
Aden: Bir yanım insanlardan nefret eden ve hepsini öldürmek isteyen şiddetli bir asabi, diğer yanım ise çok daha utangaç ve çekingen, sevgi, neşe dolu
Aden: Bütün bunlar olurken, Ben içimdeki derin kargaşayı asla saklamadım; dikkat edecek kadar önemseyen herkes için her şeyi halka açtım.
Kendimi öldürmeyi planladığımı hiçbir zaman açıkça belirtmedim. ( Son 1 (bir) sene hariç )
Aden: Her ne yapacaksam, büyük olması gerektiğini biliyorum. İnsanların beni fark etmesini, bir şekilde dünya için gerçekten önemli olduğumu hissetmeye ihtiyacım var. Aslında olanların çoğu sadece bir yardım ve dikkat çağrısıydı, ancak yardımın asla gelmeyeceğini biliyorum ve gördüğüm tek ilgi, olayların ciddiyetini umursamayan veya anlamayan insanlar
Aden: Benim uğursuz günüme kadar her şeyi videoya kaydetmem ve son planıma hazırlanırken arkamda rahatsız edici ipuçları bırakmam gerçeğidir. Ve bir şeylerin çok ters gitmek üzere olduğuna dair tüm işaretler olmasına rağmen, benim çevrem ve beni sevenler ya görmezden geldi ya da ciddiye almadı. Ama ben çok ciddiydim ve uğursuz günün arkasındaki nedenin şimdiye kadar duyduğum en tuhaf şey olduğunu söylediğimde abartmıyordum.
Aden: Görünüşe göre masum bir fandom paylaşımı olarak başlayan şey, çok daha rahatsız edici bir şeye dönüşmek üzereydi ama geriye dönüp bakıldığında, belki de benim karanlık tarafımın işaretleri, ilk yıllarından belirgindi.. çocukken, ben utangaç olarak tanımlandım, umutsuzca arkadaş istedim ve ilkokul ve lise zamanlarım da ölüm düşünceleriyle mücadele etmeye başladım. Bir uçağa bineceğimi ve uçağın düşeceğini ve bunun bir anlık ölüm olacağını hayal etmek, ımmmm ölüm benim çocukken oynadığım oyunlarda bile tekrarlanan bir temaydı ve yüklediğim çocukluk videolarıma geriye dönüp bakmam daha da ürkütücü hale geliyordu.
Aden: Gerçekten beni durdurmak için her şeyi yapıyorsunuz, ilerde kötü şöhrete sahip olacak kişiyim, korkudan besleniyorum. 🧠
İÇİMDEKİ CANAVARA ALIŞTIM
XXXX: Öyleyse neden sadece kendin yapmıyorsun.. Aden: O kadar kolay değil.. Acı çekemem sadece ben değil, bana acı çektiren tüm insanlar. XXXX: Neden ölmeyi bu kadar çok istiyorsun... Yaşamak güzel... Aden: Hayır değil..
Aden: Yanlızlığım beni hayatım boyunca takip etti birkaç arkadaşım olduğunu anlatmama rağmen, Aleyna’dan önce ve sonra hiç kız arkadaşım olmadı ya da bir kızla randevuya çıkmadım bu süre zarfında ben sınıftaki arkadaşlarımın korkunç ve tüyler ürpertici ölümlerle öleceği hikayeler yazmak gibi dikkat çekme davranışlarıyla yardım için bağırmaya başladım. Öğretmenlerimin veya ailemin beni umursamadığına inanamıyordum. Sonunda karakterin öldürüldüğü dört ya da beş hikaye yazmış olmalıyım.
( Hikaye’de ölen kişiler hep bana okul hayatımda kötü davranan kişiler )
Aden: Hatta bunların birini ödev olarak teslim ettim ve öğretmenden ya da başka bir şeyden hiç tuhaf bakışlar almadım. İyi bir öğretmendi demek isterdim ama her neyse her şey gerçekten harikaydı, Evet, öğretmen endişelenmeyi falan hiç sevmezdi.
( Sadece beni dışlayıp aşağılardı )
Aden: Sadece bu kadar açık kendimi belli ederken, yardım isterken herhangi bir geri bildirim almadığımı hatırlıyorum.
( Şimdi gelecek bir yardımı istemiyorum, zamanım geçti tek olmaya alıştım.. içimdeki canavara alıştım. )
Aden: Ailemi ya da sevdiğim şeyleri düşünmediğimde, hep ben öldükten sonra ne olacağını düşünüyorum ölmeden önce hayatta yapabileceğim her şeyi yapmak istiyorum ve bu sadece korkutucu bir düşünce sanki her şeyin bir gün bitmesi gerekiyor bir gün ölmüş olacağım, bir gün öleceksin, böyle şeyler düşünmek iyi değil. Bunun korkutucu bir şey olduğunu biliyorum, ama bu sadece garip ve bunun hakkında çok fazla düşünüyorum.
Aden: Benim buraya, dünyaya ait olmadığıma dair büyük kavrayışı olarak adlandırdığım şeydi aslında hayalet bir kızdım, ve gerçekten olması gereken şeye geri dönmemin tek yolu ölmekti, bu süre zarfında, cinsiyet kimliğimle de mücadele etmeye başladım ve beni öyle giyinmeye denemeye yönlendirdi, sanırım transseksüel gibi hissettim kendimi aslında ne hissettiğimi de bilmiyorum bir çok karakterim var zihnimde ve sürekli biri bir şey söylüyor.. Ama çocukluğumdan beri sanki her zaman bir kadın gibi hissettim, ki ben ruhsal olarak bir kadınım, bir kadın ruhum ama yapmaya karar verdiğim şeyi yapmak için bir erkeğin vucudunda yaşamak zorundaydım. Bu benim aslında ruh sözleşmemdi, yapmam gereken buydu sonunda - ımmm kızma kızma lütfen gerçekten korkuyorum sadece çok küçükken ************************************ bundan hiç kimseye bahsetmedim.
NE OLURSA OLSUN DİKKAT ÇEKME
Aden: Çocukluğumdan beri aslında bir çok kez ruh halimi belli ediyordum cinsiyet kimliğim ile ilgili bir çok kez açıklar veriyordum, ama yine de kimsenin beni fark etmediğine inanamıyordum.. sürekli insanlara zarar veriyordum uslu durmuyordum aileme şikayetler geliyordu.. sürekli ama hiç bir zaman bunları neden yaptığımı anlamadılar ben aslında ailemden biraz ilgi sevgi almak için bu yolu seçiyordum insanlar tarafından hiç bir zaman fark edilmediğime inanamıyorum? Bu yüzden yaptığım hiçbir şey gerçekten bir fark yaratmamış gibi görünmeye başladı, belki de insanların dikkatini çekmek için daha sert bir şey yapmam gerektiğini düşünmeye başladım.
Evet o çılgın plan, imkansız ama zor değil, uslu dur dikkat çekme insanlara gül, iyi davran ama ne olursa olsun dikkat çekme
Aden: Şu anda gitmiyorum. Bir yıl olabilir, bundan biraz daha uzun olabilir, taşa ya da buna benzer bir şeye sahip değilim. Bunun birçok nedeni var, bilmiyorum ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum. Aynen, bir buçuk yıl sonra ayrılıyorum...
Aden: Ayrıca, son derece açıklayıcı bir şeye değinmek istiyorum, gerçek hayattaki problemlerden çok daha fazlası var. Başka şeyler de var, sadece kafamda yapmak istediklerim var ve alenen söylemek istemediğim şeyler çünkü bu çok, birçok insanı incetecek, ama bir şekilde, bu karamsar hayatımdan sonra bile 2014/2018’in en iyi yıllarımdan biri olduğunu söyleye bilirim. Ama 2018’ den beri böylece insan vucudundan büyük kaçışı planlamaya başladım, bu sürede çok şans verdim kendime ancak, bir kez daha hayattan memnun olmadığımı hissetmeye başlamam uzun sürmedi maalesef 2018’den beri sürekli hayatım geriye gitmeye başladı sanki birşeylerin beri aşağı doğru çektiğini hissediyordum ve benim için 2024’de zamanın geldiğine karar verdim..
Aden: Ancak bir şey yapmadan önce, üzerinde çalıştığım animasyon projemi ve çizimlerimi bitirmek istiyorum.
ÖL VE DÖV
Aden: Hayattaki en büyük şans çocukken iyi bir öğretmene denk gelmektir.
Aden: Fazla samimiyet saygıyı azaltır. Çok sevgi nankörlük getirir. Çok iyilik suistimal edilir. İnsan ilişkilerinde çoklar sorunludur. Denge esastır.
Aden: Onlar ölene kadar bekleyemem. Şimdi kanın tadına alabiliyorum. "Neden nefret ettiğimi biliyor musun? .....İNSANLIK!!!!... her şeyi öldür...her şeyi öldür..."
Aden: " Kendi günlüğümde hemen hemen okuldaki ve çevremdeki insanların fotoğraflarına "değersiz" , "öl" ve "döv" gibi şeyler yazıyordum. Dahası, sevmediğim insanların üzerine X koyuyordum. İşaretlenmemiş çok az fotoğraf vardı hatırlıyorum. Günlüğümün planlayıcısında, satın alınacak şeylerin ve "yapılacak şeylerin" listeleri var.
Anneler Günü ( 2024 ) Shakespeare'den alıntı : " İyi rahimler kötü oğullar doğurdu."
Tek kötü çocuk benim, onlar her zaman haklı ve değer görecekler ama ben asla, aptallar, aptal insanlar değersizler.... "Nefretle doluyum ve bunu seviyorum"
Aden: Bir süredir buraya geliyorsanız veya bana e-posta yoluyla ulaşmaya çalışırsanız - çalıştıysanız, burada bir sessizlik fark etmişsinizdir. Ve ne zaman, burada bir sessizlik görürseniz bilin ki ben hayatta değilim..
SAĞ ELİMİ KULLANIYORUM
Aden: + Kim | ne | ne zaman | nerede | Neden? Niye? - 14 Mart 2024 olaylarının her yönüyle kısa analizi.
Aden: 21:00 - 22:00 civarında ateş açıldı. Vurulduktan sonra incelenecek pek çok kanıt kaldı ardımda, en rahatsız edici açıklamalardan biri, 14 Mart 2024 olaylarından önce yaşananlarda yaşandı . Ben sürekli tuhaf davranışlar sergiledim ve kanunla anlaşmazlıklar yaşadım. Arkamda tehditkar bir web sitesinin yanı sıra öfkemi ve içimde yaşadığım intikam alma planlarımı detaylandıran müstehcen ve şiddet içeren günlükler ve videolar bıraktım. Rahatsız edici web kayıtları ve video kasetleri de geride bırakılan pek çok fiziksel ipucu arasında yer alıyor. Yaptığım şeyi neden yapmayı seçtiğime gelince, bu sadece benimle kalacak.
Aden: Sağ şakağıma aldığım bir kurşun yarasından öleceğim. ( sağ elimi kullanıyorum )
Ayrıca, sigara, esrar veya bilincimi etkisi altına alacak herhangi bir şey hayatım boyunca hiç kullanmadım.
Aden: Neden? Niye? Muazzam güzel bir soru ve asla gerçekten cevaplanamayacak bir soru çünkü kesin olarak bilen bir adam da öldü. Counter-Strike: Global Offensive ve diğer şiddet içerikli oyunlardan gotik/endüstriyel müziğe , giysilere, Hitler'e, internet sohbet odalarına, ırkçılığa, silah kontrolüne, zihinsel dengesizliğe; ebeveynlerim ve beni tanıyan - tanımayan herkes bile benim hayatımda neler olup bittiğine dair daha iyi bir fikre sahip olmadıkları için parmakla göstermenin yükünü çekecekler.
Bu acıklı hikayede birçok 'Neden' var; bu web sitesinin sayfalarına gömülü yüzlercesi var. Bazı 'neden'ler asla bilinemeyebilir.
Halının altına süpürülen tehdit ve şiddet raporlarım , trajediden sonra anlayacaksınız.
Aden: Öyleyse annem ve babam, geriye dönüp bakıldığında pek çok kişi için çok açık görünen, oğullarındaki önseziyi neden fark etmediler... Ahh sakın beni suçlama ben annemden 13 Ekim 2017 Cuma, 13:45:58' tarihinde yardım istedim hatta yazdığım mesaj ; bunaldım saçma sapan kuruntu yapıyorum, kimseyle konuşamıyorum arkadaş olamıyorum, birinin beni sevmesini istiyorum gidelim mi olur mu... nolur.. diye yazmıştım, annemin bana geri dönüşü tam olarak buydu gidelim ve o günden sonra bir daha bu konu açılmadı.. ve bunun gibi birçok kez ailemden yardım istedim, ama hep ben yokmuşum gibi davrandılar. Ama özür dilerim, toplumdan özür dilerim benden göreceğiniz şiddetten dolayı özür dilerim.. ebeveynlerim, öğretmenlerim ve sizler her zaman haklısınız ve çok iyisiniz tek sorunlu benim.....
SADECE BİR HİKAYE
Aden: İşin özüne inildiğinde, o gün neler olup bittiğini - işlerin benim istediğim gibi nasıl olduğunu - gerçekten bilen tek kişi benim ve ben ölmüş olacağım. Aklımdan geçenleri öğrenmeye en çok günlüklerim ve videolarımı inceleyerek ulaşabilirsiniz. Ve geride bıraktığım diğer ipuçları. - Ama bunlara ben izin verdiğim sürece ulaşabilirsiniz.
Gerçek İntihar Kayıtları hakkında görebildiğiniz çok az şey, çok öfkeli bir genç adamın keskin bir portresi - burası bir çeşit korkunç bir müze
Aden: Bunun gibi durumlar bir "tetikleyici olay" ister - beni ateşleyen bir şey, tabiri caizse bardağı taşıran son damla olan son bir olay. Bu olayı inceleyenler tarafından tek bir münferit olay üzerinde anlaşmaya varılamamış olacak, potansiyel olarak etkili birkaç faktör yıllar içinde su yüzüne çıktığını anlayacaksınız. Örneğin, daha önce öfke kontrolü sorunu ve cinsiyet kimliği bozukluğu ile uzun süre baş ettiğimi görecekler..
İçimde hala birkaç nefret dolu web sayfası yazacak kadar zehir vardı.. "sadece bir hikaye"
Aden: Kendimi ne kadar mutsuz ve şiddetli hissettiğimi dile getiren birkaç video hazırladım, (88 video) ancak bunlar, ben ölene kadar keşfedilmedi; sakladığım için değil, bu zamana kadar hep ben bu hayatta yokmuşum gibi davrandıkları için
Olanlara pek çok şeyin katkısı oldu ama benim sorun yaşadığımı kimsenin bilmediği söylenemez.
SAĞ EL SAĞ ŞAKAK
Aden: Önce günlüğüme yazdıklarımı insanların görmesini istemedim ve yazılarımın kendi özel mülküm olmasını sağladım.
Her zaman yapmak istediğim şey buydu; bir kaç yılı aşkın bir süredir kağıt ve video üzerinde planladığım şey.
Aden: "Güçlü olmak istedim ve Tanrı beni güçlü kılmak için bana zorluklar verdi. Bilge olmak istedim ve Tanrı bana çözmem için sorunlar verdi. Cesaretli olmak istedim ve Tanrı bana üstesinden gelmem için tehlikeler verdi. Sevgi istedim ve Tanrı bana yardım etmek için sorunlu insanlar verdi. Umarım bir gün dualarım kabul olacak."
Aden: Benim öfkem genellikle görünür ve barizdi. Bir arkadaşıma kızdığım da, web sitemde veya günlüklerimde aynı kişiyi öldürmekle tehdit ediyorum veya ölümüyle ilgili hikayeler yazıyordum.
Sitem, benim sevmediğim veya yanlış yaptığını düşündüğüm herkese ve herkese karşı şiddetli tiradlarla doluydu.
Aden: "Kıyamet Günü" adını verdiğim şeye hazırlanıyorum. Nefret ettiğim insanlardan intikamımı alırken kalıcı bir ün elde etmeyi umarak ... ( gerisi çevrimiçi günlükte zararlı )
Aden: Muhtemelen mevcut öfkemi körükleyen şeylerden vazgeçmek istemiyorum.. psikiyatrik ilaçları, veya bir psikiyatrik uzmanı istemiyorum..
Aylarca süren planlama,14 Mart 2024 Perşembe akşamı saat 22:00 ve sadece birkaç dakika sonra yapmayı arzuladığım gibi kendimi başımdan vuracağım.
Unutma sağ elimi kullanıyorum .. sağ el, sağ şakak
Aden: "Bu çocukta kötü bir şeyler olduğunu" söyledi . Benim "bir şeytan" olduğumu söylemişti..
KARIN BOŞLUĞU ORGANLARI
Aden: Yani, insanların un ufak olmaları etrafımda bahçemde, odamda bulunduğum her yerde, sanırım etrafımda olsunlar istedim, parçaların her yerde olacağı ve etrafımı saracağı fikri hoşuma gidiyor, biliyorum bu korkunç
Sanırım, tam olarak bilmiyorum ama doğuştan böyle olduğuma inanıyorum, yani başıma genel bir olaydan sonra böyle olmadım, annem ve babam ayrılmadan öncede ben farklı şeyler istiyordum, ama tam olarak kendimi annem ve babamın ayrılığından sonra keşfetmeye başladım çünkü o sürede çok uzun bir zaman yanlız kaldım düşünmeye ve dikkatimi dağıtmam için boş zamanım oldu sadece kaybolmuş gibi
Çünkü başından beri hep böyleydim.. aklımdaki çoğu şeyi bir süre istemedim, yani istedim aklımdaki şeyleri yapmayı düşündümde pek çok kez ama o isteklerimi her zaman bastırdım ve bir daha olmadı en azından bir süre
Peki hayatım boyunca boğuştuğum bu dürtülerim, dediğim gibi doğuştan gelen bir şey ise arada ki bu uzun bir süre nasıl bekledim, ya da neden neden, kafam çok karışık neyi isteyip istemediğimi anlamıyorum. Aradaki bu boşlukta herşeyden uzak (düşüncelerimden bahsediyorum) iyi bir çocuk olmak istiyordum, ama aptal insanları bunu hep kullandı onlardan nefret ediyorum...
Şu benimle 20.07.2022 saat 08:30' de konuşturduğunuz psikolog hiç aklımdan çıkmayan bir şey söyledi bana cinsel yönden beni tahrik eden şeyleri sormuştu ...
Karın boşluğu organları, iç organlar tahrik edici sadece, sanırım bunun adı: Splanchnic
YENİ HAYATIMIZ BOK GİBİ
Aden: Biraz uzaklaşmam gerekiyor tamam mı.. üzgünüm, beni burada bırakamazsın. Saçmalama yıllarca benim için tek bir güzel söz bile söylemedin. Sen anne istemiyorsun, sen beni istemiyorsun, aynı baban gibisin hep bana karşı oldunuz, hayatınız da havva'ya dair hiç bir şey istemediniz, ikinizde istemediniz!
Sanırım, annem tarafından istenmememin tek nedeni babam, annem ondan çıkartamağı sinirini benden çıkartıyordu, ama benim bir suçum yoktu ki sadece sevgi istedim, hayatta insanların istediği şeyler daha güzel bir hayat, para, veya pahalı eşyalar olabilir ama benim bu hayatta en çok istediğim ve gerçekten merak ettiğim sevgi acaba nasıl bir şey saf temiz sevgi
Şimdi al işte yeni hayatımız, bok gibi
Ayrıca hiç fark ettin mi.. tüm sorunlarım da hep sana söylüyordum anne, babamdan para istemeye korktuğum da bile geceden sana söylerdim.. sen benim annem gibi değildin sırdaşım güvendiğim tek insandın sen, ama senin o kafandaki düşünceler seni yedi bitirdi bizi bitirdi paramparça etti bizi ben seni çok seviyordum, hatırlıyor musun ben 9 yaşındayken, sana kahvaltı sofrası kurmuştum, çocuk aklımla da masanın ortasını bir çiçek koymuştum.. dışardan geldiğinde apartmandakilere göstermiştin sofrayı gülüp dalga geçmiştiniz.. kötü olan sendin biz değildin kalbin çok kötü sen sevgiyi hak etmiyorsun, annen bile seni bırakıp gitti kimse seni sevmiyor, sen yaşadığın şeylerin hepsini bana yaşattın sen anne olmamalısın.. bunu hak etmiyorsun
Aden: Ailemin zor bir boşanma sürecinden geçtiğini biliyorum, böyle bir şey herkese ağır gelir babamın evden gittiğinde ve ona ne kadar çok bağlı olduğumu kimse bilmesede, beni çok etkiledi, sanki tüm yük bana kaldı.. aşırı korkuyordum, bu süreci sanırım kötü kullandım.
GÖZDE
Aden: Ama hayalim bunlar değil biliyor musunuz, o işler herkesin dediği gibi değil, herkesin hayal kurma şansının olduğunu sanmıyorum. En azından benim gibilerin.. benim gibiler mi, ne demek bu
Benim erken çocukluk dönemimdeki davranışlarımla ilgili endişeler hep vardı. Dışarıdan bakınca, benim seçici olarak dilsiz veya akıl hastası olduğumu düşünmeleri ve insanlarla nadiren konuştuğumu veya şefkat gösterdiğimi sürekli belirttim.
Asla göz teması kurma benimle
Aden: Benim okul hayatımdan beri, belirli durumlarda ve/veya belirli kişilerle konuşmamı engelleyen bir sosyal kaygı bozukluğum ile seçici mutizm teşhisi koymuştum kendi kendime ve bunda haklıydım..
Hayatım boyunca utangaçlığım ve alışılmadık konuşma tavırlarım nedeniyle zorbalığa uğradım. sadece bunlar değil, giyim tarzım, kendime özel isteklerim, davranışlarım..
Etkileşime girmeye ilgi duymayan yalnız biri
Aden: "Columbine'ı tekrarlamak" - 20 Nisan 1999
Yazılarım "göz korkutucu"
"Olağanüstü yalnız" biriyim, ve bir çok kişiye "onlara yalnız olduğumu ve arkadaşım olmadığını söylediğimi" biliyorum. "Beni gerçekten soru işareti olarak biliyorsunuz."
Bir insan tanıdım, hayatım onunla gerçekten çok güzel ama korkuyorum, aşırı derece de korkuyorum.. onu üzmekten kırmaktan ımmh, aklını çok sevdim.. her zaman dediğim gibi kendim gibi birini bulamayacağımı anladığım da arkadaş edinmeyi bırakmıştım, sanırım ben kendim gibi arkadaşı bulmuştum... onu bir kere üzdüm bugün umarım gitmez onu çok sevdim sanki yıllarca tanıdığım, hiç yabancı değil gibi o kadının adı (Gözde) -- 30 Ocak 2023 Pazartesi 08:59 -- Sorabilirsin 09:02
SİZE GÖRE YAZILARIM BAŞI BOŞ BİR BELGE
Aden: Tüyler ürpertici yazılar, öyküler ve oyunlar yazan, neredeyse sessiz bir yalnız kişi olarak göze çarpıyorum. Bazen kendimden "Soru İşareti" olarak söz ediyorum. İnsanların benim hakkım da söylediği şey " bu çocukta kötü bir şeyler var "
Matematikte başarılı olan utangaç bir çocuk, en yıkıcı toplu katliamlar
Somurtkan ve mesafeli
Aden: Tuhaf davranışlarıma ve karanlık yazılarıma ek olarak, Aden başka potansiyel uyarı işaretleri de sergiledi.
İntihara meyilli ifadem, geçen yılın Haziran ayında bir psikiyatri hastanesine götürülmeme yol açtı.
14 Mart 2024 Perşembe günü silahımı kendime çevirip kafama ateş ettiğimde herşey sona erecek. Size göre yazılarım, başıboş bir belge
Aden: Kendimi zayıf ve savunmasızlar için bir tür intikamcı olarak konumlandırırım.
GÖZDE
Rüzgar Sen ve Ben (05.02 saat 23:42)
Seni uyurken görmek, inanılmaz huzur ve mutluluk verdiğini hissettim. (05.02 saat 23:50)
Aden; Bana sarılmak istiyor musun...
Gözde; Evet, rüzgar sen istiyor musun... (06.02 saat 00:17)
Sana dokuna bilmek, sarıla bilmek, harika bir duygu hissediyorum bunu, benden kesinlikle korkmanı istemiyorum. İlk kez bir kişinin karşısında ağladığımı hatırlıyorum, duygularımı sana söylemeye korkuyorum, bilirsin işte kaybetmekden korkuyorum..
Aden: Ben bir gün hayatta olmayacağım, bundan eminim ve bu nedenle doğum gününü kutlayamayacağım, bunun için senden özür dilerim.. Rahatsız edici intihar notları ve çevrimiçi günlüklerin ardında kalan güzel bir mesaj, Doğum günün kutlu olsun.. (1 Agustos saat 10:30)
BİRAZ SALDIRGAN
Aden: "Bana verdiğiniz tüm boklar, içi boş noktalarla sana/size geri döndü" "Şimdi kendimi öldürsem iyi olur"
Ailem; "zengin çocukları", " sefahati " ve "hilekar şarlatanlar "bunu yapmama siz sebep oldunuz." "Bu anlık bir suç değildi. Bunu vurulmadan birkaç yıldır düşünüyordum."
Aden: "Büyük ölçüde tutarsız görünmeme rağmen motivasyonumun bilinmesini istediğimi ve tam olarak neden bu kadar güçlü bir düşmanlık hissettiğimin belirsiz olduğunu anlamayacaksınız."
İsteklerime saygı duyacaksınız... "aptal", "çekingen" ve "biraz saldırgan"
Aden: Vurulma sırasında vücudumda ne psikiyatrik ne de herhangi bir yasadışı uyuşturucu olmadığını göreceksiniz.
"Bu, birlikte büyüdüğüm ve sevdiğim kişileri. Şimdi tanımıyormuşum gibi hissediyorum." "Benim bu kadar çok şiddet uygulayabileceğimi asla hayal edemezdiniz."
Onlara duymak istediklerini söyle, kibar ve tatlı ol ve sonra onları bir hayvan gibi parçala ve becer.
Aden: 14 Mart'daki kendime düzenleyeceğim silahlı saldırı olayı arasındaki zaman diliminde ben evimin yakınlarındaki yerel bir postaneyi ziyaret edeceğim ve burada içinde USB bulunan bir paketi video klipleri ve fotoğrafları içeren bir paket göndereceğim. Eylemlerimin nedenlerini açıklayan manifesto.
"Aden'in paketi "multimedya manifestosu" dediği şeyi içeriyordu: 88 video, animasyon çizgi film, sayfalarca günlükler ve internet sayfalarım." 1.800 kelime, 23 sayfa
" Zamanı geldiğinde "
" Kurban olabilir "
" Bir hayatın sonu "
ERİC HARRİS
Aden: Yazılarım da Columbine kahramanlarından Eric Harris ve Dylan Klebold'dan bahsediyorum ve ayrıca kendime yapılan belirsiz yanlışlardan duyduğum öfkeyi ifade ederken hedonizme göndermeler yapıyorum.
Ben yalnızlık arzumun farkında olan olan biriyim, ne zaman insanlarla iletişime geçsem ya onları kullanıyorum ya da eğleniyorum. " İçimdeki bu karanlık beni küçük düşürdü "
Aden: "Bu dünya benim için son derece zordu" "Bir aileye oğullarının öldüğünü ve bu korkunç trajediden kendilerinin de sorumlu olduğunu söylemek zorunda kalmak." 25 🩸
Sonra sessizlik.
Aden: 14 Mart 2024 Perşembe günü "onlar için büyük bir empati ve sempati duygusu" hissedeceğim.
"Bu durumda, insanlar size yardım etmek için ne yapabilir?" "Yapılabilecek hiçbir şey yok."
Aden: "Kalbiniz, benim neler yaşamış olabileceğimi, parçaları toplayıp hayata devam edebileceğinizi düşündükçe sızlamasını istiyorum."
Çoğu güzel şeyler Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri gerçekleşiyor.
Aden: Benim tüyler ürpertici hareketlerimi hazırlarken ve gerçekleştirirken aklımdan neler geçtiğini kimse bilemez. Ama ipuçları var.
Tanışmış olduğum/olabileceğim kişiler üzerinde çok az izlenim bıraktım. İpucu ; Hayatım boyunca beni takip edecek bir özellik olan utangaçlığımı vurguluyorum.
Aden: İnsanların benim için söylediği en dikkat çekici sözlerden biri; "Sessiz, uslu bir çocuktu" sadece yanılıyorsunuz.
KENDİMİ SAKLADIM
Aden: Yıllarca sevgisiz, ilgisiz büyüdüğüm için ve bunu çok istememe rağmen gerçekleşmediğini gördüğüm ve anladığım andan itibaren, sevgiden, ilgiden ve şefkatten rahatsız olan sorunlu bir çocuk olarak evrilmeye başladım.
Bu gerçekten şaka değil veya sizinle alay etmiyorum, ben "o kadar utangaç bir çocuğum ki, sarılmak için insanların kollarına nasıl koşacağımı bile bilmiyordum." Annem veya Babamın bana bir kere sarıldığını hatırlamıyorum. Benimle ilişkiye girmek isteyen kadınlardan uzak duruyorum, benim aradığım istediğim, vucudunuz değil.. sanırım beni hiçbir zaman anlamayacaksınız..
Aden: Beni her zaman böyle hatırlayacaksınız, sessiz ve garip bir şekilde mesafeli bir çocuk ( Beni sadece iki kişi eğlenceli ve neşeli olarak gören kişi var.. Dilara ve Nurcan )
Beni anlayan insanlara karşı davranışım; "Uysal ve iyi huylu" aksi takdirde beni yargılayıp istemediğim şeyleri yaparsanız, aşırı takıntılı biriyim ve size dokunabilecek her şeyi yapmayı göze alabilirim. İsteklerime, düşüncelerime saygı duyacaksınız...
Aden: "Benimle ne zaman konuşmaya çalışsanız, neredeyse köşeye sıkışmış gibiydim," "Yalnız kalmak istiyormuşum gibi "
"Taşıdığım yükler ne olursa olsun, onları kendime sakladım."
Aden: "Yetiştirilme tarzımız nedeniyle ebeveynlerim, çocuklarında ters giden her şey için kendilerini suçluyor olacaklar mı? Yoksa her zaman en iyi yaptıkları şey gibi beni suçlamaya devem edecekler mi? Ben öldükten sonra tek merak ettiğim şey "
" İnsanlar benimle dalga geçti. Yardıma ihtiyacı olan bir hastaydım. Ailem ve arkadaşlarım bu konuda başarısız oldu. Toplum da başarısız oldu.”
FAMILY
Aden: Planının ikinci aşaması "Kadınlara Karşı Savaş"tı: İkinci Aşama, Kıyamet Günü'nde, zirveye ulaşan eylemden hemen önce gerçekleşecek...Kadınlara Karşı Savaşım...Kadın cinsiyetinde nefret ettiğim her şeyi temsil eden kızlara saldırmak istiyordum..
Siz insanlar bende ne görmediğinizi bilmiyorum.
İnsanın zihninin her zamankinden daha yüksek seviyelere çıkabileceği (burada) saf bir dünya.Gelecek nesiller hayatlarını seks ve kadınların barbarlığı hakkında endişelenmeden yaşayacaklar, bu onların zekalarını genişletmelerini ve insan ırkını mükemmel bir medeniyet durumuna ilerletmelerini sağlayacaktır.
Aden: Hesap günü, tüm insanlıktan, hepinizden intikamımı alacağım gün, Hayatımın son on yılında, ergenliğe girdiğimden beri, yalnızlık, reddedilme ve tatmin edilmemiş arzuların varlığına katlanmak zorunda kaldım, Çok eziyetli oldu. Üniversite, herkesin seks, eğlence ve zevk gibi şeyleri deneyimlediği zamandır. O yıllar içinde yalnızlık içinde çürümek zorunda kaldım. Sadece ailemin saçma sapan sorunlarıyla uğraştım. Bir gün anneme, bir gün babama gitmekten yorulmuştum. İki tarafı idare edemez hale gelmiştim, en güzel yıllarımı değer, kıymet bilmeyen, iki insan için harcağıma inanamıyordum. Bu adil değil.
"Size hayatı bırakmak istiyorum" kimseye zarar vermeyeceğim, aklınıza böyle bir şey gelmesin, sanırım ben insanları çok seviyorum beni üzecekleri kadar fazla o yüzden sadece kendimi öldüreceğim.. "İntikam" "Yeni nesil"
Sayfa 17: " Ağladığımı hatırlıyorum, annem ve babamla geçirdiğim bütün mutlu zamanlar gitmiş, artık bir hatıradan ibaretti "
Sayfa 19: " Annemin babamdan ayrıldıktan hemen sonra yeni bir arkadaş bulması, anneme olan nefretimi ve kinimi sağladı."
Sayfa 54: " Tek yapmak istediğim online oyun oynayarak acımasız dünyadan uzaklaşmak. Liseyi açıktan bitirme fırsatı tam da aradığım şeydi, ama istediğim gibi olmadı."
Sayfa 67: " Beni reddetmek toplumun çok büyük bir hatası."
Sayfa 94: " Bir kızın sevgisine ihtiyacım var/vardı. Bir erkek olarak değerli hissetmek istiyorum/istiyordum!" ( İnan artık çok geç )
Sayfa 120: " İntikam Günü öyle bir gün olacak ki, hak etmediği keyfi yaşayan herkesin elinden o keyfi alacağım. Ben sahip olamıyorsam, onlar da olamayacak, yok edeceğim."
Sayfa 120: " Kadınlara olan öfkem ve nefretim annemin bana yaşattığı acılar ile oluştu, en kötüsü de annem hayattayken sarılamamak, sürekli beni bu güzel düşüncelerin dışına iten annem suçlu"
Aden: "Bunu hayatınızın geri kalanında sonsuza dek hatırlayacaksınız." Sevgili Ailem
Sadece kadınları, korumayın benim bu kadar sosyal etkileşimden zorluk çekmemin başlıca nedenlerinden biri annemdir. Çocukluğumdan beri hayatıma olumsuz yönde sürekli etkisi olmuştur.. Hayatım da en sevdiğim arkadaşlarımdan beni annem ayırmıştır. O senin dengin değil, o sana yakışmaz diyerek.. benim belirlediğim kişiler ile konuşmanı istiyorum diyerek hayatımı bitirdi.. Ben hasta değilim, beni dinlemeden etmeden haksız yere beni suçluyorsunuz, umarım çok geç olmadan kendimi öldürmeden bir gün beni dinleme fırsatın olur...
" Kötülükten uzağım. Bana bir şey oldu... Sanırım bir hastalık aklımı ele geçirmiş, ben bir çocuğun en güzeli "
Aden: Bu, Benim gülen küçük bir çocuk olduğum mutlu günlerden giderek karanlıklaşan dünyama kadar hayatımın anlarını sürekli olarak yeniden yaşayan bitmeyecek bir kabusun başlangıcıydı. Ben bu acılarımı iyi sakladığımı düşünüyorum.
" Şu anda yanınız da oturuyor olsaydım, 'Ne kibar bir çocuk' diye düşünürdünüz" "Ama yine de, içimde bu şeyler devam ediyor olacaktı." Asla bana dışarıdan baktığınız da içimde ölümcül bir öfke beslediğime dair hiçbir fikriniz olmayacaktı.
"Sanki kötü niyetli insanlarla dolu bir ormanda kapana kısılmış masum, korkmuş küçük bir çocuktum ve bana hiç merhamet gösterilmedi."
" Elbette bir kız arkadaş bulacaksın," "Elbette aşık olacaksın. Elbette çocuk sahibi olabilirsin. " "Bunu sadece genç bir kıskançlığa indirgedim. Zamanla kafamda korkunç işler yapmak için şehvet beslediğimi hiç düşünmedim. Bir intikam planı ya da ortaya çıkacak onca şey olduğunu düşünmedim. "
BURASI TATSIZ VE ÜRKÜTÜCÜ
" Burası Tatsız ve Ürkütücü "
Aden: Diğer çocukların aksine takım oyunları gibi sosyal oyunlardan çok tek başıma oynadığım, tırmanma oyunlarından ve bu gibi oyunlardan keyif alıyordum, çocuk yaşta başlayan aykırılığım bununla kalmayıp mesela okulda herkesin bağdaş kurduğu bir fotoğraf çekiminde sırf bağdaş kurmayı sevmediğim için tüm fotografta bağdaş kurmayan tek çocuk olarak oturuyordum.
Benim için ( 05.04.2012 13:19:48 ) tarihinde kalkan uçak daha güzel bir hayata değil de farklı bir boyuta gidiyor gibiydi, bu tarihten sonraki hayat benim için karanlık ve kötü olana doğru bir dönüm noktası olacak ve hikayemin karanlık kısmını başlatacaktı.
Evet Aleyna benim ilk ve tek arkadaşımdı, Ama aynı zamanda benim nefret ettiğim her şeydi, bana karşı olan her şey benim karşı olduğum her şeyde
14 yaşımda anne ve babam ayrıldı. Bu zamanda uzun sürecek Psikolojik destek yolculuğumun başladığı dönemdi, Çünkü Manifestomda yazdığım kadarı ile soğumaya beni hayatım boyunca unutamayacağım düzeyde zorbalamış, beni cezalandırmış ve beni insanların önünde rezil etmişti... hayat boyu unutamayacağım bir yara bir olay
Benim kendime düzenleyeceğim bu katliam daha çok önce, çocuk yaşta başlamıştı
14 yaşındaki küçük benliğim hiyerarşiler olduğunu bazı insanların diğerlerinden daha iyi ve üstün olduğunu fark ettim sevgisizlik, imrenmek ve kıskançlık bunlar tüm hayatıma hükmedecek ve bana muazzam bir acı getirecek üç duygu
Aden: İnsanlık… Bu dünyadaki tüm ıstırabım insanlığın, özellikle de kadınların elinde. İnsanlığın bir tür olarak ne kadar acımasız ve çarpık olduğunu anlamamı sağladı. Tek istediğim bu dünyaya sığmaktı, içinde ve insanlar arasında mutlu bir hayat yaşamak, ama dışlandım ve reddedildim, bir varoluşa katlanmak zorunda kaldım yalnızlık ve önemsizlik, hepsi insan türünün dişilerinin görmekten aciz olması nedeniyle içimdeki değer
Bu benim, Aden Tolga'nın nasıl ortaya çıktığımın hikayesi. Bu benim bütün hayatımın hikayesi. Bu karanlık bir hikaye üzüntüden, öfkeden ve nefretten. Acımasız adaletsizliğe karşı bir savaşın hikayesidir. Bu muhteşem hikayede, hayatımla ilgili her ayrıntıyı, hayatımdan çıkardığım her önemli deneyimi ifşa ediyorum. Üstün hafıza ve bu deneyimlerin dünya görüşlerimi nasıl şekillendirdiği. Bu trajediyi yaptı bu olmak zorunda değil. İşlerin böyle olmasını istemezdim ama insanlık elimi zorladı ve bu hikaye nedenini açıklayacak. Hayatım karanlık ve çarpık başlamadı. Mutlu ve keyifli olarak başladım. Çocuğum, iyi ve saf olduğunu düşündüğüm bir dünyada hayatımı dolu dolu yaşamak...
" Sizin tanıdığınız çocuk bu değil," “ Çok masum, çok yumuşak dilli biri olarak sunuldum. Sesimi bile yükseltmem.”
" Duygusal açıdan sorunlu " bir çocuk olarak tanımlıyorum kendimi " Kendimi öldüreceğim, " Kimin yapıp kimin yapmayacağını tahmin edemezsin. "
" Keşke benim ebeveynlerim paralarını, zamanlarını o aptal şeylere harcamak yerine ilgili, anlayışlı veya daha iyi kararlar verseydi hayatımız da.."
Aden: "Annem, bana yardım etmek için elinden gelen her şeyi yaptı, annemin size diyeceği şey bu buna katılmıyorum.. Annemin hayatına kısa bir göz atarsanız kendi evladı hariç, geri kalan arkadaşlarının çocuklarıyla her zaman güler, eğlenir onlara sarılıp resimler çekilir.. Ama benimle asla, o kadın yetim olmasının verdiği ezikliği çok güzel kullanıp, duygusallığa bağlayıp konuyu her zaman kendi alehine çeviriyor, bunu nasıl başarıyor bilmiyorum ama çok başarılı bu konu da "
" Ayrıca; ben senin istediğin gibi bir çocuk hiç bir zaman olmayacağım, her zaman kendim olacağım.. Senin gibi bir kadından nefret ediyorum, gerçekten midemi bulandırıyorsun... her zaman yetim ve kimsesiz ezik olarak kalacaksın.. senin yüzünden yeryüzünde ki tüm kadınlardan nefret ediyorum. Tek bir kadına güvenim yok..."
“İşte bu. Bir saat içinde bu zalim dünyadan intikamımı alacağım. HEPİNİZDEN NEFRET EDİYORUM! ÖLMEK." 14 Mart 2024 - Saat 21:00
İNTERNETE GERİ ÇEKİLMEK
" İnternete Geri Çekilmek "
Aden: " İntikam Günü " yaklaşırken, ne planladığıma dair işaretler vardı.Görüşlerimi paylaştığım ve şuan kapatılan başka bir web sitesi olan Bismarck14.com'daki bir yazı, " İnsanlar Neden Benden Bu Kadar Çok Nefret Ediyor.."
" Ailem sayfamı (Bismarck14.com) ve yazılarımı keşfetti, bu yüzden onları geçici olarak kaldırdım." "Yazdığım diğer yazılarla birlikte birkaç ay içinde ortalık durulunca yeniden hazır olacaklar."
19.06.2022
"Her ihtimale karşı biri polise ihbarda bulunabilir mi..."
"Neden?"
"Yapma," diye " Ne olursa olsun. Biz hiçbir şey yapmadık, olursa oluruna bırakalım.”
Üzgünüm, 15.02.2023 Çocukken güzel oyunlar oynadığımız, arkadaşım FERDİ' nin yaptığı gibi babasının silahı ile tek bir kurşun ile kafadan.. senin ölüm haberini aldığım da gerçekten aklıma direk çocukluğumuz da oynadığımız oyunlar ve tanıştığımız ilk gün geldi, uzun zamandır seni göremesem de seni seviyorum.. hayatına, sorunlarına, acılarına sonsuz saygı duyuyorum.. "Huzur içinde yat"
15.02.2023 - Ferdi'nin Ölümü
KAFASINDAN VURULDU
" Kafasından Vuruldu "
Aden: "Beni neyin tetiklediğini bilmiyorsunuz" Bir liste görebilirsiniz, bir çok kişinin ad ve soyadının olduğu liste "bana yanlış yapan" kişilerin bir derlemesi olduğunu söyleyebilirim.
"Hayat beni öldürmeye çalışıyor gibi görünüyor. Buna hiç şüphe yok" "Kendimi bir apartman, çocuk odası veya oturma odasında dünyayı aydınlatırken gördüm" "Gerçekten iyi bir insandım."
Aden: "Bu durumla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum" - XXX ; "Silahlar sıkıcıdır" Aden ; "Hayır" Bunun için endişelenme
Görmediğim şeyi bilmiyorum, bilmediğim şeyi istemiyorum, istemediğim şeye ihtiyacım yok, ihtiyacım olmayan şeyi hissetmiyorum, hissetmediğim şeyi söylemedim, söylemediğim şeyi yapmıyorum, yapmadığım şeyi sevmiyorum, sevmediğim şeye zarar veririm.
Ben senin bilinçsizliğinim, ben sınırsız aşırıyım, metamorfik huzursuzluk, ben senin kıyametinim, ben sizin inançlarınızın yanlışıyım
Tanrım, onlar ölene kadar bekleyemem.
#Beğenmediysen, peki..... ne yapacağını biliyorsun.
Küçük şeyleri ( insanları ) kaybetmekten çok korkuyorum, bu yüzden bunca yıldır bunları aklımda tuttum.
Her neyse, bir süredir bir güncelleme yayınlamak istemiyorum. Son birkaç yılda bana yazan herkese teşekkür ederim. Herkese kişisel olarak cevap verecek vaktim yok, ancak desteğiniz için minnettarım. Umarım bu garip zamanlarda iyisinizdir.
( 14 Mart 2024 saat 16:00 ) bu sitede son güncellememden yıllar geçecek ve sizi bu kadar uzun süre karanlıkta bıraktığım için Özür Dilerim.
Yapmam gereken şeyler bitmeden önce her gün zamanım tükeniyor.
İKİ KİŞİNİN DELİLİĞİ
" İki Kişinin Deliliği "
Aden: " Bu benim, Aden'ın nasıl ortaya çıktığımın hikayesi... Bu, acımasız adaletsizliğe karşı bir savaşın hikayesi... bu trajedinin yaşanması gerekmiyordu... ama insanlık beni zorladı."
İki kişinin deliliği, 2 (iki) Erkek karakter, birincisi doğduğumdan beri sahip olduğum ana karakter nefret ettiğim bir karakter.. İkinci erkek karakter Aden, o olmak istediğim, karakter ona hayranım.. o biraz çılgın, sonuncu ve beni bu kadar zorlayan kadın karakter ana karakterim bir hiç ama Aden ile Kadın karakter arasında bir cinsiyet kimliği ile savaşıyorum, bunu kim kazanacak bilmiyorum... ama inanın bu çok acı verici ve zor
Aden: "Sevimli biriydim. Ve o kadar çok gülerdim ki ahh boşver geride kaldı hepsi, yalandan gülmek zorundayım."
İçimde ölümcül bir öfke beslediğime dair hiçbir fikriniz yok
" Bana baktığınız da bu çocuğun bir kediyi bile incitebileceğini düşünmenize imkan yoktu. Asla ama asla şiddete başvurmadım veya şiddet eğilimi göstermedim."
Tek bir kişiye zarar verdiğimi, hatırlıyorum.. çocuk yaşta gördüğüm zorbalık ve tacizin sonucunda, taciz ve zorbalık gördüğüm kişinin kızının yüzünü yaktığımı hatırlıyorum.. işin ilginç tarafı bu bana zevk vermişti... bunu şey gibi düşün bana o kadar ettiğinizde ağladığımda kimse yanımda yoktu... sadece o durumlara katlanıp ağlıyordum, ahh acı çekmek ve acı çektirmek gerçekten mükemmel bir duygu ama ikisi arasında kesinlikle bir seçim yapamam iki duyguda muazzam derecede zevk verici
Aden: Sevgisizlik ve dışlanma, Aden için bir saplantı ve ıstırap haline geldi. " Beni reddetmek toplumun çok büyük bir hatası."
Kafamda korkunç işler yapmak için şehvet beslediğimi düşünemezsiniz. Bir intikam planı ya da ortaya çıkan onca şey
Aden: " Kadınların benden korktuğu bir dünya tasavvur etmeye başlayın." Lütfen beni suçlamayı bırak, benim kadınlardan nefret etmeme sebep olan benim öz annemdir.. O kadın gerçekten bir şeytan, ondan nefret ediyorum..
" Orada gerçek silahlarla ateş etme alıştırması yapıyordum çünkü bir katliam gerçekleştirme planım vardı. Neden her şey böyle olmak zorundaydı..."
" Eh, bu benim son videom, hepsi bu noktaya geldi...insanlıktan, hepinizden intikamımı alacağım gün."
Aden: "Ben çok, çok kibar, nazik, iyi konuşan, iyi giyimli bir kişiydim." - " Ve 'Endişelenecek bir şey yok' "
Ben bunca şeyi, "Anlamıyorum. Kafamı karıştıramıyorum, Beni rahatsız edecek, hayatımın geri kalanında beni rahatsız edecek."
Ailem, oğlu veya geçen Mart'ta yaşanan trajedi hakkında konuşmayı reddetmek zorunda kalacak. ( 14 Mart 2025 )
15 MART 2024 SABAHI
" 15 Mart 2024 Sabahı "
Aden: Ailem tanıdığım en iyi ebeveynler. ( onlar bok gibi ebeveynler ) Babam harika. Keşke bir sosyopat olsaydım da vicdan azabı çekmeseydim ama var. Bu onları ayıracak. Asla yapamayacaklar." unut gitsin." Daha sonra, kısaca da olsa doğrudan annem ve babama sesleniyorum: "Sizin bunları önlemek için yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Bunu önlemek için kimsenin yapabileceği hiçbir şey yok. Ben ve Aden dışında kimse suçlanamaz. Eylemlerimiz herkese karşı iki kişilik bir savaş."
Aden, son zamanlarda benim için "zor" olduğunu söylemeye devam ediyor. "bu benim dünyadaki son haftam" 10 Mart 2024
Gerçek kurbanları hatırla." Toplum gençliği öldürdü " Ateş edenler ve kurbanların yüzleri arasındaki kimya inanılmazdı..
Kişisel yazılarımda öldürme arzusu için birçok "neden" gösterdiğimi düşünüyorum: Kendimi "yasa" olarak görmek istedim; sadist zevk için; çünkü insan ırkı "sadece öldürmeye değer" ; ve alay edilmenin intikamı olarak. İntikam, birçok nedenden yalnızca biriydi. Çoğu zaman Aden, tamamen yabancıları öldürme arzusunu dile getirdi.
Ben, benimle dalga geçen kişilerin hiçbirini zarar vermedim veya öldürmedim; böyle bir şey olmayacak..
Aden: Bence hepimiz birer doğal kaynak israfıyız ve bir şey yapmalıyız. Öldürmek ve insanlar seçme yeteneğine sahip olmalı... ve ben insanım... Sanırım öldürmeyi ve zarar vermeyi seçeceğim doğanın bana izin verdiği kadar. - Dile Getiren ; Eric Harris
PUSUDA YATMAK
" Pusuda Yatmak "
Aden: 2024 kışında zamanın tükendiğini biliyordum.. Sırrımın açığa çıkmak üzere olduğunu biliyordum.. Altı yıl boyunca, aileme söylemekten nasıl kaçınılacağına dair rahatsız edici bir fikir beslemiştim ve planımı eyleme geçirme zamanı gelmişti.
Dünyanın dört bir yanından çevrimiçi arkadaşlar edindim ve başarısız olmadığım sanal bir hayatın içinde kayboldum.
Ailem ve İnsanlar hiçbir şeyden şüphelenmedi ve benim dışardaki ve evdeki kusursuz davranışlarım hiç şüphe uyandırmadı.
Aden: İnsanların rezil çığlıkları, muhtemelen hayatımın geri kalanını hapiste geçiremem, ölmek en güzeli. İnsanlar ilk başta şaka yaptığımı düşündüler ve bu sanal dünyada dikkat çekmenin çarpık bir yoluydu benim için bir daha kesinlikle üzerime basılmasına izin vermeyeceğim..
" acınası bir korkak " ve " insanlık dışı "
Aden: “Davranışlarımla olumsuz etkilediğim herkesten özür dilemek istiyorum.”
"Özellikle ailemi tanıyan insanlar için - tanıdığım arkadaşlarım ve sevdiklerim benden asla böyle bir şey görmediler." Ailem, konusun da yanılıyorsunuz.. Onlar iyi insanlar değil...
Aden: Yaptığım şeyin - yaptığınız şeyler "son derece rahatsız edici " - Ben acımasız, gaddar, soğuk ve duygusuz biriyim..
Herkesin kendini güvende hissetmesi gereken aile evinde yaşananların " güvene ihanet " olduğunu belirtmek istiyorum..
Beni suçlama Hakim, Beni suçlama Savcı, beni suçlamayı kes size olan güvenim asla yok zamanında şu şiddeti tacizi gördüğümü belirttiğim de birinci dereceden akraba olduğumuzu söyleyip davayı kapatmıştın .. Adaletine güvenmiyorum, Savcı veya Hakime güvenmiyorum... Onlar bana göre muamma
SOĞUK VE HESAPLI
" Soğuk ve Hesaplı "
Aden: Beni görmekten korksunlar istedim. Özgür bir adam olarak yapabileceklerimden korkmalarını istedim. Beni görme korkusuyla ya da bana benzeyen birini gördüklerinde toplum içinde birkaç kez paniğe kapılmalarını istedim. Onlar için korkarım ki bu acı ve endişe onları asla terk etmeyecek.
" derinden rahatsız edici "
Sana devam edeceğim... Sayfa 157'de kalmıştım..
DOĞUM GÜNÜ 12 MART
" Uğursuz Bir Gün 12 Mart "
Aden: Sözde benim bugün doğum günüm, bakma uğursuz bir gün 12 Mart, ahh hiç bir yere sığmadım, fazla geldim insanlara ama hayır şikayet etmiyorum.
Columbine kahramanlarını idolleştiren ve arkamda ölüm vaadinde bulunarak ve silahlarla dolu son bir video içeren ürpertici bir çevrimiçi varlık bırakacağım..
Aden: İnternet sayfalarım da bir şeyler planladığımı ve yapabileceğim konusunda çok sayıda uyarıda bulundum. Ses getirecek bir şey ölümüme sebep olacak güzel bir şey
Aden: Bunlar benim ölümüme ait tüm ses ve görüntü kayıtları. Tüm bu kayıtlar ve videolar ne yaptığımı ve nasıl yaptığımı anlamak için çok önemli.
Tam bir sene sonra 14 Mart 2024' de 'İntihar Kasetlerini' (88 video) buradan yayınlamış olacağım... Bunu doğum günümde yapmak istemiyorum, 14 Mart benim için özel bir gün
Aden: Ulaşabileceğim kadar insana ulaşmak istiyorum, Adımın Amerika'ya kadar gittiğini orada üniversitelerde veya herhangi bir yerde konuşulması beni motive ediyor.. Günlük 1.900 görüntülenme alıyorum bu bana yetmez daha çok insana ulaşıp büyük bir çevrimiçi medya ayak izi bırakmak istiyorum...
Unutma; İki eğlenceli gece daha ve hepsi bu. Perşembe gecesinin benim ölümüm olacağını resmen kabul ettim.. Olanlar korkunç ve önceden tasarlanmıştı.
Sadece hayatımı sonlandırmıyorum; devamı yazmıyorum.. buna engel oluyorsun
Aden: Ben bu günü hiç sevmiyorum, doğduğum günü sevmiyorum neyse ki son bir doğum günü göreceğim. Sonra her şey bitiyor..
CEREN
" 26.03.2023 kötü bir gecede güzel bir anı "
Ceren: O zaman doğum günün kutlu olsun umarım yeni yaşın sana sağlık mutluluk ve huzur verir şunu anladım gerçekten güzel olan şeyleri hakediyorsun ama FARKINDA DEĞİLSİN bunun için savaşman gerekiyor bir gün herşey geride kalacak inan bana seni sen olduğun için seven değer veren insanlarla görüş senin için dileğim bu. 🙏💕 - Pazar / 01:20
Seni tanımasam da bana bu gece güzel hissettirdin senin için belki bir önemi olmaya bilir ama kötü bir gecede bana çok iyi hissettirdin çok teşekkür ederim.. Hep mutlu ol beni yargılamadan, dışlamandan dinlediğin için teşekkür ederim... Ayrıca doğum günün kutlu olsun.. 18 Mayıs
26.03.2023 - 00:41 - Pazar
ADEN OLAYININ ETKİSİ
" Aden Olayının Etkisi "
Aden: Sürekli dışlanmadan dolayı ve haksız yargılanmanın ardından ve sonraki yıllarda, haksız bir davranış olarak algıladığım şeye duyduğum öfkeyi belli ki bastırmıştım. (Sadece bir süre) Çevrimiçi manifestomda, "Uyuyan bir devi yanlış değerlendirdiniz," dedim.
Aden, açık bir manifestoyla intikam sözü verdi.
Aden: Beni dışlayan, aşağılayan, insanlar içinde ezmeye çalışanları ve aile üyelerimi *** kararlıydım. Tam da bunu yapmaya teşebbüs etmemi sağlayan araçsal kanun yaptırımı ve silah eğitimi, özel bilgiye ve yarı profesyonel uzmanlığa sahiptim.
Aden: Amacıma kararlıydım ve misyonuma odaklandım. Aden, ismi sadece beni aşağılayan, ezmeye çalışanlar için değil, masum siviller için de hayal edilemez bir kabusa dönüştü. Eylemlerimin dünya çapında dikkatleri üzerime çekmesini istiyordum. Bunda başarılı olmuştum, Los Angeles merkezli (Simon Wiesenthal Center) yahudi insan hakları örgütünün dikkatini çekmiştim.. Bununla ilgili ifademi verdim endişelecek bir durum yok
Yaşadığım olayların akabinde derin kalp kırıkları, bitmeyen yas, dinmeyen duygusal acı, bitmeyen üzüntü ve öfke var. Duygularımı ve düşüncelerimi yazıyorum benim için endişelenme geri sayımın sonunda sadece ben öleceğim.. Kendimi öldüreceğim endişelenme
Aden: Şeffaflığa duyulan ihtiyacı yinelemek istiyorum, yazdıklarıma saygı duyacaksın kim olursan ol ama saygı duyacaksın, siz sapık ve şiddet uygulayan insanların can güvenliği yok diye onları korudunuz.. Benim yaşadığım şeylerin konusunu bile açmadınız tek yaptığınız onları korumak oldu.. Adalet, Hakim veya Savcı ahh umrumda değil bulunduğunuz mevkiye saygım sonsuz ama sizlere güvenim yok siz kötüleri koruyorsunuz... Hasta olan benim, beni bu hale getirip hiç bir şey olmamış gibi gündelik hayatlarına insan gibi davranan insanları koruyorsunuz..
Beni anlamayanlar, bana sırt çevirdiğinin korkunç farkındalığını ömür boyu hatırlayacaklar. Ancak bu gerçek, onlar benimde insan olduğumu unuttu..
Aden: İletişim, bu süreçte yer alan kritik bir bileşendir ve her düzeyde açık sözlülük, düşünce ve gizlilikle tam olarak devreye girmelidir.
Aden: Daha da önemlisi - ama trajik bir şekilde - Aden olayının etkisi, aileme herhangi bir zamanda önlerine çıkan her şeyle yüzleşme yeteneğine sahip olmaları gerektiğini gösteriyor. Bunu her zaman doğal olarak biliyor olsalar da, Aden tarafından açık ve gerçekçi bir şekilde onlara getirildi. (19.06.2022 tarihinde)
ÖZGÜRLÜK AĞACI
" Aden'in Çocukken Yaşadığı Ayrımcılık Öyküsü "
Aden: Görünüşe göre intiharımı açıklamaya veya size göre kendimi haklı çıkarmaya çalışan bir manifesto yayınlıyordum. Bana haksızlık ettiğinizi düşünüyorum.
Yazım ve dilbilgisi hatalarını düzeltmiyorum.
Aden: Kendi kendine bunun, nerede görülürse görünsün her zaman gülümseyen, tanıdığın adamın karakterine tamamen aykırı olduğunu söylüyorsun. İnsanlar tarafından kötüleneceğimi biliyorum. Artık kendimi açıklamanın, "son çare" olduğunu hissediyorum.
Ancak ayrıntı düzeyim, öfke nöbetlerim ve bunu - ölümcül bir saldırı yoluyla - düzeltmeyi planladığım şeyin açık ve şiddetli doğası, keskin ve şok edici.. Yine de beni suçlu buldular..
Aden: Ayrıca, manifestomun ana teması olan "adımdan" ve onu temize çıkarmanın kendim için ne anlama geldiğinden bahsetmeye başlayacağım. (19.06.2023'de)
Ve bu ismi temize çıkarma, yaptıklarımı ve yapmaya devam etmeyi planladığım şeyi haklı çıkarma planını detaylandırmaya başladım: gerçek ortaya çıkana kadar öldürmek. İsmimi geri almak için mevcut tüm yolları tükettim.
Aden: “Ben hevesli bir rapçi değilim, çete üyesi değilim, uyuşturucu satıcısı değilim, annemin birden fazla bebeği yok. Ben Türk'üm, oğlum, kardeşim yok, sistem (ailem) bana ihanet ettiğinde, iftira attığında, iftira attığında sisteme olan inancımı tamamen kaybetmiş bir adamım. Bir süre iyi bir hayat yaşadım ve dindar bir adam olmasam da her zaman kendi kişisel etik kurallarıma, değerlerime bağlı kaldım. Kendimi korumak artık benim için önemli değil. Uzun zaman önce (05.04.2012 / Saat: 13:19:48) tarihinde öldüğüm için ölümden korkmuyorum. Bir büyüğüm bana bazen iyi insanların başına kötü şeylerin geldiğini söylemişti. Bunu kabul etmeyi reddediyorum.
Özellikle 5/04/12'ten bu yaşıma kadar Ailem tarafından ve bazı insanların bana yapabileceği en aşağılık şeylerden bazılarını gördüm.
Aden: Cam evlerde yaşayanlar taş atmamalıdır. Sabit bir cam yapıyı kullanmanız ne kadar ironik. Şeffaf olduğunuzu, saklayacak veya bastıracak hiçbir şeyinizin olmadığını sembolize etmek için aydınlık bir bina olarak kullanıyorsunuz, oysa özünde gizlenmek, aklanmak ve karartmak sizin gücünüz. Siz kötü bir Aile oldunuz..
Burada size demek istediğim şey: Aden, doğuştan gelen herhangi bir kötülükten değil, kendisine yapılanlardan dolayı olağanüstü bir şey yapmaya itilen "iyi adamlardan" biri olduğumu uzun uzadıya yazıyorum. Bir katil olarak değil, ilkeli, etik bir adam olarak düşünülmek istiyorum - istiyordum gibi görünüyor. "Kötü insanlar" varsa, onlar çocukluğumun geçtiği Apartma'nın içindedir. İşte bu yüzden, o Apartma'nın insanlar tarafından saklanmaya çalışabileceğini ama durmayacağımı söylüyorum. Ve bunun için ölmekten korkmuyorum: Bana göre kovulduğum gün öldüm ve adaletsizlik olarak gördüğüm şey başladı.
Aden: "Ailem masumiyetimle ilgili gerçeği herkese açık bir şekilde açıkladığında, çocukluğum da yaşayamadığım tüm eğlenceli şeyleri, hiç hissedemediğim Anne ve Baba sevgisini en önemlisi hayallerimi ve yaşama sevincimi bana geri verdiğinde saldırılarım duracak!!! Saldırıların ve öfkemin durması karşılığında herhangi bir para birimini / malınızı kabul etmeyeceğim, istemiyorum da. Hayallerimi, ailemi ve en önemlisi Adımı geri istiyorum, nokta.” Bunu başarabilir misiniz.. imkansız zamanı geri alamıyoruz bu nedenle benimde size olan öfkem dinmeyecek.. Ölümcül öfke
Öyle görünüyor ki, nefret ettiğim insanlığın ve en üst kademelerin ilgisini istiyorum ve bunu elde etmeye kararlıyım.
Aden: Bu hatayı düzelteceğim… “Mavi çizgi sonsuza kadar kesilecek ve kültürel bir değişim aşılanacak. Uyuyan devi uyandırdınız.” “Değişmek - Değiştirmek için buradayım.
Ailemin pusulasını "düzeltmek ve kalibre etmek" için ne yapacağımı belirttim.. Beni aşağıladığınızda ve bana haksızlık ettiğinizde yeni nesillerinizide bağnaz yetiştiriyorsunuz. Ben buna son vereceğim.. Size insan olmayı öğreteceğim..
Aden: “Adalet mi.. hiçbir şeyi temsil etmiyor ve hiçbir şeyi korumuyorsunuz. Neden? Her zamanki “Ben… çatışmayı sevmiyorum” Adalet, siz yüksek değerli bir hedefsiniz. Ailem için, benim için aslaa, adaletin hiç bir mevkisine güvenmiyorum..
Can kaybı dengesi gerçekleşsin. Bazen bir sıfırlamanın gerçekleşmesi gerekir.
Aden: Belki de en şaşırtıcı şeylerden biri, Aden'in özellikle siz sıradan vatandaşlara hitap etmesidir. Size ailesinin ölmesine izin vermenizi söylüyor. Onlara yardım etme. "sıfırlamanın" parçası olduğuna inanıyor.
Aden: "Hiç kendi aileme sahip olma fırsatım olmadı, ama sizinkini sonlandırmak istedim."
Hiç kendi aileme sahip olma fırsatım olmadı: biliyor musun bu benim bu hayattan istediğim en büyük dilekti paradan bile, herkesin peşinde koştuğu paradan bile
BİR ARKADAŞLIK DAHA BİTTİ
" Bir Arkadaşlık Daha Bitti "
Aden: Dilara mı..? O eskisi gibi değil değiştiğinin farkında bile değil ama umrumda da değil... yakın zaman da onu da hayatımdan çıkartacağım, son zamanlar da çok iki yüzlü davranıyor ve ben bu karaktere sahip insanlara kin besliyorum.. Dilara'yı silmem, onun adına bir iyilik
Aden: Olay sadece beni bir saat bekletmen, şu bir gerçek ben sana 1,5 senede hiç böyle davranmadım..
Ajea: lobby doldu tanıdıkmış arkadaşlarıymış, bişey diyemedim. (27.03.23 - Saat: 21:59) benim için biten, şeylere gün ve tarih atıyorum..
Aden: Selin veya Ege ile oynadığımız da sende vardın, seninle bir daha oynamak istemediklerini ve aynı lobiye denk geldiğimizde çıkıp gitmelerinin nedeni sendin aslında seninle oyun oynamak istememelerinden dolayı ve onlar bana bu taleplerini ilettiklerinde bile onların yanına gitmeyip seninle oyuna giriyordum, senin gibi iki yüzlü gibi bekletip, bekletip ahh, lobby doldu bir şey diyemedim diyip maça girmedim onlarla.. Neyse ki gereksiz karakterleri kafama takmıyorum..
ÖLÜMÜME YOL AÇTI
" Ölümüme Yol Açtı "
Aden: Kaynaklara ve insan gücüne sahip olabilirsiniz, ben öngörülemez, geleneksel olmayan ve affetmez olmanın gücüne ve faydalarına sahibim.
Ben çocukluğumdan beri bir savaş istedim kaos, silahlar sanırım şiddet ve karışıklığı seviyorum.. Hayır, hayır öyle şu zamandan bahsetmiyorum. Adolf Hitler'in yaptığı gibi onun gibi olmak, alışılmadık ve asimetrik bir savaşın içinde olmak istedim...
Aden: Son mektupta, manifestoya göre Aden, eski çocukluk apartmanı ve ailesi ile olan şikayetlerini, apartman ve ailesi içinde olan ve sonunda kovulmasıyla sonuçlanan mücadeleleri de dahil olmak üzere ayrıntılarıyla anlattı. Daha da kötüye gitti, her şey insanlar tarafından karalanacağımı biliyorum.
Aden: Aden, hedef alacağı aile üyelerinin isimlerini verdi ve onların evde veya işte güvende olmayacaklarını söyledi. (Bununla ilgili ifadeye çağrıldım ve uzaklaştırma cezası aldım) Evet bu gerçek ama ben cani değilim.. sadece benden korkmalarını istedim başarılı da oldum.. ben sadece kendimi öldüreceğim çektiğim acıyı sonlandıracağım.. hayat sürekli beni yanlızlığa itiyor karanlığa doğru düşüyorum.
Çocukluğumun apartmanı yüzünden yakın arkadaşlarımla olan ilişkimi kaybettim. Aslında, her şeyimi kaybettim çünkü o apartman benim adımı, hayatımı aldı.. Mektuplar da, "Bu benim son çarem. ADALET VE O APARTMAN gerçeği örtbas etti ve şimdi ölümcül sonuçlara yol açtı. ÖLÜMÜME YOL AÇTI..!!!"
Aden: "Bu benim davam baştan sona karara bağlandı. Bir sivil vatandaşın bile davanın tamamını dinlediği noktaya kadar birkaç düzeyde incelemeden geçti. Aden'in açıklamalarının kendi kendine hizmet ettiğini ve son derece mutsuz birinin açıklamalarını bulacaksınız. hayattaki payında, dediniz.. " Ve yine kötüleri savunduğunuz
BUGÜN ÖLMEYİ PLANLIYORUM
" Bugün Ölmeyi Planlıyorum "
Aden: Perşembe akşam 10'dan hemen önce, bir çok arkadaşıma uğursuz bir mesaj göndereceğim. Bu site ölümümün, zaman çizelgesinin aydınlatılmasına yardımcı oldu.
Perşembe akşam 10'dan hemen önce bir Instagram mesajında, "Bugün ölmeyi planlıyorum" ve bunun gündemde olacağını söyleyeceğim.
Aden: Aden, "Bir gün bu daha anlamlı olacak" "Arkamda gereğinden fazla kanıt bıraktım. Ama kötü bir şey olmak üzere." "biz çocukken onu iyi tanıdık" Ihmm çocukken, çocukken
Aden: “Bunun başınıza geleceğini düşünmekten hoşlanmıyorsunuz. Ancak deneyim size hazırlıklı olmanız gerektiğini öğretecek, çünkü bu gün ve zamanda bulunduğunuz yerin gerçeği bu."
Duygusal Bozukluk & Cinsiyet Kimliği Belirsiz, bu ikisi muazzam bir acı veriyor bana
Aden: (Aden)'in çalışmalarının bir koleksiyonunu gösteriyormuş gibi görünen çevrimiçi bir portföy, profesyonel çizimlerin, karikatür hayvanların ve görünürde bir otoportrenin resimlerini içeriyor. Bir görselde “To Be A Kid (çocuk olmak) - (sonsuza dek)” ifadesi yer alıyor.
(sonsuza dek) hatırlanacak bir gün Aden'in ayrıntılı haritalar ve gözetimle saldırıyı dikkatlice planladığı belii değil mi..
Aden: Bir video oyun gibi olsa hayat keşke, kiminle temasa geçtiysem, ateş etmek gibi çılgınca
Geride incelenecek olan yazılar bıraktım. "Bu tarihe, gerçek olaya ilişkin üzerinde durduğum bazı yazılarım var," ve "Bütün bunların nasıl gerçekleşeceğine dair çizilmiş bir haritam var."
Aden: "Yetkililer benim kendimi trans olarak tanımladığımı düşünüyor olacak, ancak tüm bunlarla ve bu olayda gerçekten bir rol oynayıp oynamadığıma dair hâlâ ilk soruşturmada olacaksınız.."
İnsanlık olarak beni bu kadar karanlığa itmeseydiniz, arkamda bu kadar belirsizlikler bırakmamış olurdum.. İnsanlık mı.. onların hepsi ölmeyi hak ediyor.. çünkü çok kötüler
Aden: Ölümümden sonra,"Bu çocukla ve onunlayken ilişkimizi düşünüyorum, olağanüstü ve olağandışı bir şey yoktu" diyeceksiniz. "Tüm arkadaşlarımız gibi sevildi ve takdir edildi."
Ben bu düşünceye katılmıyorum.. iki yüzlü davranmanıza aska müsaade etmeyeceğim..
Aden: "Bu harika bir aile ve bu bir trajedi" harika aile, harika aile sadece gülüyorum.. Her şey "Çok, çok daha kötü olabilirdi"
Aden: "Daha çok savaşmalıyım, daha yüksek sesle bağırmalıyım, daha sert yürümeliyim" Ayrıca: "Bu mücadeleden vazgeçemem. Hayatım buna bağlıymış gibi savaşmalıyım çünkü çocukların hayatları buna bağlı. Ve çocuklar benim can damarım. Onlar sizin geleceğiniz. Ve buna göre mücadele etmeliyim - etmelisiniz.” Onları sevmek, değer vermek, hiç bir başka çocuk ile kıyaslamamalısınız, aldığı ve alacağı kararlarda saygı duymalısınız sizden tek isteğim çocuklarınıza kötü davranmayın.. Onlar sonradan canavar olmuyor, onları siz ve sizin ona verdikleriniz yüzünden yapılmış bir canavar oluyor.. ben mii... ıhmmm beni boşver ben artık kurtulabileceğimi sanmıyorum..
"Bir çocuğa gerçekten hiçbir şey öğretemezsiniz: ona yalnızca yolu gösterebilir ve onu kendisi öğrenmesi için motive edebilirsiniz."
İYİLEŞME BAŞLIYOR
" İyileşme Başlıyor "
Aden: Biliyor musun, sinir bozucu oluyor çünkü kalbinde nerede olduğunu ve ne söylediğini biliyorsun ve sonra insanlar senden şüphe ediyor. Ve beni en çok rahatsız eden de bu.
Bunlar hayatımda duyduğum en değersiz özürler
Aden: Aden, önümüzdeki üç ay içinde neredeyse bir düzine yeni günlük girdisi kaleme alacak. "Mümkün olduğu kadar çok şeyi yok etmek gibi bir hedefim var" ve "bu yüzden sempati, merhamet ya da herhangi bir duygum beni şaşırtmamalı." Benim acıyı anlamam ve onu bağışlama dürtümü bilinçli olarak karşı koymam, acımasızlığımın bir işaretiydi. "Hislerimi kapatmak zorundayım."
Aden: Tüm bu süre boyunca ölü olarak yatıyor olacağım. Kendi kendimi yok etmeye başladıktan sonra saat 22:00'de en mutlu olduğum yerde intihar edeceğim. Soğumaya başlamıştım.
Yerinden edilmiş öfke, toplumu yıllarca şaşırtabilir. Cuma sabahı "İyileşme başlıyor"
Aden: Zaman yok. 349 günden az bir süre kaldı. Aden'in yapacak çok işi vardı. Bunu "yapılacak çok şeyim kaldı" etiketli bir liste halinde düzenledim. Bir seneden az kaldı korkmuyorum, hayır, hayır ölümden korkmuyorum.. sadece bilmiyorum ne hissettiğimi bilmiyorum ama buna eminim korkmuyorum. kötü biri değildim - değilim.. üzdüğüm kırdığım yakınlarımdan, arkadaşlarımdan özür diliyorum.. Darülaceze'yi ziyaret ettiğimde tanıştığım ve orada kalan Emine Annem'den özür diliyorum, seni seviyorum.. öz annem olmasan da seni seviyorum ANNE - üzülme bana anne diyebilirsin.. demeni asla unutmuyorum. İyi ki varsın. Tüm organlarımı bağışladım.. inanın bende mutlu olmadılar, 5 veya 8 kişi bilmiyorum, kaç kişiye can olacağım bilmiyorum.. sizi de bu yüke ortak edeceğim için sizden de özür diliyorum ama mutsuz ayrılmıyorum, ben ıhhmm tek isteğim en ihtiyacı olan bir çocuğa can olmak ve hep mutlu olmasını istiyorum..
Dışlanmıştım tehdit olarak tanımlanmak sağlıklı değil. Zaten mücadele eden masum çocukları şeytanlaştırıyorsunuz. Aynı zamanda bu davranış biçimi verimsizdir.
PERFORMANS ŞİDDETİ
" Performans Şiddeti "
Aden: “Korku, Aden'in nihai silahıydı. ölümü maksimize etmek istedim. İnsaların bir spor karşılaşması ya da dans gibi münferit olaylardan korkmasını istemiyordum; günlük hayatlarından korkmalarını istedim."
Aden'in yarattığı karanlık ve ürkütücü bir miras olarak ilerde ortaya çıkacak.
Aden: Ben büyük hayaller kurdum ama gerçeğe razı oldum. Bazen sadece kötü olmaktan zevk alıyordum.
Aden: Bu site benim, psikolojik profilimi yeterince özetliyor, çünkü eylemimi planlamamı ve yürütmesini, davranışlarım aracılığıyla kötülük yaratmaya yönelik saf niyetimin yanı sıra düşünceli ve aklı başında olmayı gösteriyordum. Benim korku ve kötülük yaratma amacımı ve yarattığım olaylardan mutlak zevk aldığımı belirttim. Aynı zamanda Aden'in psikolojik profilinin gerçek ve karmaşık doğasını da gösteriyor.
Aden: Kurnaz ve manipülatif biriyim, başka bir insan için empati kuramayan. Benim lise kariyerim ilerledikçe, birkaç başarısızlık yaşadım, en dikkate değer olanı, ilk olarak ALEYNA ile olan arkadaşlığımın kopmasıydı, bu da beni kendi kişisel günlüklerimde sürekli ALEYNA'dan bahsetmeme neden oldu.. Onu yıllar geçmesine ragmen çok seviyorum..
"Performans Şiddeti" olarak hatırlanmalıdır. Ben, olayları “kötülüklerimle göz alıcı ve yıkıcı güçlerimle müthiş olacak şekilde tasarladım. Bu tür abartılı şiddet örnekleri, kurgulanmış olaylardır: akıllara durgunluk veren, büyüleyici tiyatrolardır.”
Aden: "Şiddete giden yol, yol boyunca tabelalarla evrimsel bir yoldur" Kültürel etkiler zayıf görünüyor. Ben çoğu önemli bir deneyimi paylaştım: Yüzde 98'i ciddi olarak algıladıkları bir kayıp ya da başarısızlık yaşadı - kovulmaktan bir yeri patlatmaya ya da terk edilmeye kadar her şey. Elbette herkes kayıp ve başarısızlıktan muzdariptir, ancak bu benim için travma öfkeyi harekete geçirmiş gibi görünüyordu. Aden tüm hayatını başarısızlık olarak gördü ve T***a'nın kovulması ise öfkesini artırdı. (Aden zihnimde, o benimle konuşuyor.)
“Daha fazla öfke, daha fazla öfke!” "İnşa etmeye devam et." "Nefret ettiğim insanlar." Hepiniz öleceksiniz ve bu çok yakında olacak, bu kadar gösterişli yaşamayı bırakın, robotlaşıyorsunuz ve bunun farkında değilsiniz.. Benim de ölmem gerekiyor.
Aden: Her zaman insan ırkına savaş ilan ettim ve savaş bundan ibaret. Bunun için gerçekten üzgünüm ama savaş savaş.
"Kendimi uyumsuz biri olarak görüyorum", ancak onay "istemekte" ve en ufak bir saygısızlıktan öfke duyuyorum."
TAKINTILI VE TAKİPÇİ
" Takıntılı ve Takipçi "
Aden: O zamanlar utangaç bir erkek olan ben, beni hoş karşılamaya çalışan arkadaşlarımın bana gösterdiği nezaketi takdir ediyordum. Ama "takıntılı" ve "takipçi" biriydim.
Mümkün olduğunca saygılı ve aynı zamanda dürüst olmaya çalışıyorum. Takıntılı hissettirdim. Takipçi bir davranış gibi hissettirdim insanlara
Aden: Perşembe akşam 10'dan kısa bir süre önce Aden'den tüyler ürpertici mesajlar alacaksınız
"Bugün ölmeyi planlıyorum," "BU ŞAKA DEĞİL!!!" Muhtemelen öldükten sonra benim haberlerimi duyacaksınız.”
Aden: Artık birşeyler yazmak bile istemiyorum.. Üstümde aşırı stres, baskı hissediyorum. 336 Gün
Kaybedecek bir şeyim kalmadı.. Hiçbir şey beni incitemez artık.. Bugünlerde herkes kötü.. Bu, birini delirtmek için yeterli..
Aden: Yaşamımın belirli yönlerinin çok derinlemesine bir davranış analizini yürütmek ile "birlikte" çalışabileceğimizi söylemek istiyorum. “Manifesto yayınlanacak. Bu sadece bir zaman meselesi. Tüm hayatımı tarayan inanılmaz derecede parlak psikolojik beyinler ve psikolojik analistler var. Spekülasyonlar arttıkça, paylaşacağım belgelerin Aden'in kendisine bu saldırıyı tam olarak neden gerçekleştirdiği konusunda kesin bir ışık tutacağını umuyorum. Çünkü kimse neler yaşadığımı bilmiyor sürekli beni kötüleyecekler sürekliiii buna asla izin vermeyeceğim...
Bazı insanlar benim kötü olduğumu, bir canavar olduğumu söyleyecek.
Aden: Sonunda tüm zamanımı internet sayfama, çizimlere ve günlük yazmaya adamaya karar verdim, belki de hayatımın hatasını yapmıştım,bu süre zarfında ben giderek daha fazla yalnızlaştığımı görüyordum. Videolarım da ve hayatım boyunca neredeyse her zaman yalnızdım. 10 ile 14 yaşları arasında gerçek dünya’ya girmeye hazırlanırken içimde bir şeyler kırılmaya başlamıştı. Aile sevgisi, dışlanma, aşağılanma ve okul hayatım da sürekli kötü notlar almaya başladım, ve genel olarak okumaktan, gerçek aile ilişkilerinden, insanları tanımaktan, çalışmaktan nefret ediyordum, 10 yaşından şuanki 26 yaşıma kadar o tipik yorgun gençtim. Biliyorsunuz, sadece burada olmak istemiyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum, hayatımdan sıkıldım, ne yapacağımı bilmiyorum, nereye gideceğimi bilmiyorum, tipik gençlik draması, Uğradığım taciz, şiddet ve toplum tarafından gördüğüm dışlanma yüzünden hayatımla ilgili ne yapmak istediğime dair hiçbir fikrim olmadığı için, bir çizgi film karakteri gibi kendimi ateşe vermeyi hayal ederek karanlık bir yola girmeye başladım. Ama yanarak ölmeyi hiç bir zaman kabul edemedim.. kendi canımı alacaksam bu yanarak olmamalı
26.09 ( 22:32 )
DUYGUSAL ÇOCUK
Aden: Çocukluğumdan beri oyuncaklara ilgim yok yanımdaki çevremdeki insanlar benim ilgimi çekmek için oyunlar oynardı benimle, ama hala ilgim oyunda değildi bunun sebebi duygusal olarak yoksulluk yaşayan çocuklar sosyal etkileşimi daha öncelikli bir ihtiyaç haline getirirler. Bende böyleydim.. Çünkü benim asıl ihtiyacım olan şey anne yoksunluğunu telafi etmek için diğer insanlarla iletişim kurmak asıl ihtiyacım olan şey oyun değil...
Önüme istediğim veya istediğiniz herşeyi koydunuz yıllarca ama ben bunların karşısında tamamen hareketsiz kaldım ve ne tepki vereceğimi bile bilemedim - bilmedim..Hala ilgim başka insanlarda çünkü asıl ihtiyacım olan şeyler istediğim ve istediğiniz şeyler değildi belli bir süre sonra bana sunduğunuz şeylere dokunuyorum ama hala ilgim yok hala kaygım oldukça yüksek hala etrafımdaki insanlara bakıyorum hala ilgim diğer insanlar da bu gibi durumlarda benim gibi çocuklar çok kaygı yaşadığında kendini rahatlatacak bazı aktiviteler yaparlar..
Anoreksik yani yeme bozukluğu olan biriyim çocukluğumdan beri ve genelde hareketsiz önüme sunulan ve koyulan tüm objelere karşı ilgim neredeyse sıfıra yakın ve ben etrafımdaki insanlara da çok fazla ilgi göstermiyorum. Bilmiyorum ama çok büyük kaygılarım var uzak durmak istiyorum.
Bakımdan ve duygusallıktan mahrum bir şekilde yetiştirildim yani ben de yüksek kaygı bozukluğu var, ben ve benim gibi çocuklar bir deneyin içinde, bu deneyden çıkarabileceğimiz sonuç şu duygusal olarak yoksun büyüyen bebekler, çocuklar anne - baba sevgisinden yoksun olarak büyüyen bebekler ve çocuklar kaygı dediğimiz şeyi geliştiriyorlar ve otizmi destekleyen bir durum haline geliyor bu çünkü çocuklar doğduğu andan itibaren sosyal ilgiye muhtaçlar sosyal etkileşimi arıyorlar ve çocuk için en temel ihtiyaçlardan olan güveni inşa etmeye çalışıyorlar çocukta güven oluşmadıkça etrafına karşı dünyaya karşı ilgisi kalmıyor, merakı bastırılıyor ve çocuk keşfetme sürecine giremiyor. Belki de sizler de çocukluğunuzda belli oranlarda kaygıya maruz kaldınız belli oranlarda anne - baba yoksunluğu yaşadınız ve bu da sizin yetişkinlikte hala belli şeylere merakınızın olmamasını sağlıyor ve çocuk yetiştiren ebeveynlere şu mesajı veriyor çocuklarınızı asla sevginizden ilginizden yoksun büyütmeyin böyle büyüyen çocuklar hem kaygılı oluyor hem de etraflarına ilgisiz ve meraksız büyüyorlar
22.09 ( 12:01 )
AİLENİN ÖNEMİ
Aden: Ailenin önemi, ailenin önemi çocuğunuza nasıl davranıyorsunuz. Çocuğunuza sürekli sen bilmezsin, sen gerizekalısın, anlamazsın sen falan dediğiniz zaman çocuk ona inanıyor gerizekalı ve değersiz olduğunu sanmaya başlıyor. Aptal olduğunu sanıyor, dışlandığını sanıyor daha fazla antisosyal oluyor.
Benden daha cani olan ailem, beni bir canavara dönüştürüp sonra kalan hayatlarına normal bir insan gibi devam ettiler.
Tüm katillerin, seri katillerin hepsinde böyle ailevi sorunlar var aile tarafından dışlanmış bilmem ne şuymuş buymuş çocuk yapmak bu kadar önemsiz bir şey olmamalı bizim karnımızı doyurunca en pahalı okullarda en pahalı hediyeleri alınca aile olmuyorsunuz. Ben her zaman kendim için diyebilirim sevgi saygı ve değer görmek istedim. Hayatımda ailem tarafından sürekli karşılaştırıldığım çocuklar şuan sokak serserisi olmuş durumda sürekli başkasının çocuklarını kendi çocuklarınızla kıyaslamayın. Siz beni çocukluğumdan beri bana beni değersiz sevgisiz dışlanmış hissettirdiniz. Sonra bir gün hesap zamanı gelince gözlerine bakarak yalvaracağınız zamanlar geliyor yapma yapma lütfen diye o zamanda sanırım bu insanlar canavar hisle cinayet işlemiş oluyor.. Bu insanları sizler bu hale getiriyorsunuz, kesinlikle katilleri veya katil olmayı savunmuyorum.. Lütfen artık çocuklarınıza nasıl davranılması gerektiğini öğrenin, onları sevin sarılın, şımarır diye sevginizi esirgemeyin.. İğrenç bir dünya, Çevrimiçi günlük sana her şeyi, yazmayacağım.
Ben bu yazdıklarım ile suçlu oluyorum.. sadece beni rahat bırakın ben yazarak kendimi rahatlamış hissediyorum..
Aden: Ben bugüne kadar devam eden rahatsız edici bu eğilimin yalnızca başlangıcı olabileceğinin açık bir hatırlatıcısı oldum.
17.06 ( 14:04 )
ÜRKÜTÜCÜ VİDEO GÜNLÜĞÜ
Aden: Ürkütücü Video Günlüğü: 'En azından Heyecan Verici Olacak'
Aden: Mart - Nisan ayında İstanbul'daki, evimde kendimi öldürmeden yaklaşık bir kaç sene önce tüyler ürpertici bir video günlüğü kaydetmeye başladım.
Ayrıca; 14 Mart 2024 saat 22:00'de kendimi öldürdüğümde sağ şakağımdan ölümüme sebep olan 9mm mermi, 10.06.2017 tarihinde anneminde dahil olduğu, tehdit edildiğim gün Volkan T***N tarafından bana verilen mermidir.. Annem o gün bir şeyleri gizlemek uğruna kafama silah dayatılmasına izin verdi.. eğer benim ölümümden sonra haberim yoktu, bilgim dahilinin dışında olduğunu belirtirse bu kesinlikle yalandır.. O yetimliğin verdiği ezikliği çok güzel duygusallığa bağlayıp herşeyi kendi lehine çevirebiliyor. O güne ait tüm ses ve mesaj kayıtları tarafımca kayıt altındadır.. Volkan tarafından silah zoru ile videom çekildiğini belirtmek istiyorum..
Aden: Ürkütücü bir sakinlik sergileyen biriyim, sıradan şeylerden kesinlikle mutlu olmuyorum.. herşeyin en aşırısı, videolarımdaki bir konuşma: "Eh, nihayet toplumdan ayrılıp kendimi buna tamamen adamama yaklaşık kırk yedi hafta var," diyorum. "Bu muhtemelen ondan sonraki son videom olacak."
Aden: "Yaşamaya ve faturaları ödemeye, bir sivil olarak yaşamaya ve işe gitmeye çalışmanın beni korkuttuğu bir noktaya geliyorum." Aslında hiç bir zaman paraya ihtiyacım olmadığını belirtmek istiyorum.. Sadece insanların, para için herşeyi yaptığını görmek benim midemi bulandırıyor. Onları bir türlü anlamıyorum, sadece mal mülk için küçücük bir çocuğun ailesini dağıtacak insanlar tanıdım... paranın peşinde koşan insanlardan nefret ediyorum... Benim ailem; " zengin insanlar ", " sefahati " ve " hilekar şarlatanlar " bunu yapmama siz sebep oldunuz."
Aden: "Odamda bir arama yaptığınızda bulduğunuz şey bir Hard Disk olacak ve içinde fotoğraflar var. Bir konumun ön çizimlerini görürsünüz ve resimlere baktığınızda bir şeyler inşa ettiğimi anlayacaksınız. Sonra o fotoğrafları çekip, inşa ettiğim şeyin nerede olabileceğini bulmaya çalışacaksınız." Günlerce aradıktan sonra, Benim bir yamaca 5 (m²) içine inşa edilmiş küçük sığınağımı bulacaksınız. Sığınak, çimento destekler ve gelip gitmek için bir kapak içeriyor. Şehir değil, kırsal, toplumdan uzak
Kendime açtığım kurşun yarası nedeniyle öldüğümü söyleyecekler. Asıl suçlular beni bu karanlık çukura düşüren ailem, Videolarımın birinde ben, karşılaşacağım kaderin bu olabileceğini tahmin ettim.
Aden: "Bu noktada, ne olacağını bilmiyorum." "Hemen yakalanabilirim. Temel olarak, yakalanırsam kendimi vuracağım. Her iki seçenekte kendimi vuracağım.. Yani temelde kırk yedi hafta sonra ölmüş olabilirim, bilmiyorum. Bu noktada her şey şansa bağlı..." - "Benim bir kaçışım var ve bu ölüm," Kendimi her zaman vurabilirim ve bunda sorun yok."
Her şey halledilecek, "Sadece ben olacağım."
Aden: "Sığınağımın, yanında oturup 'Bütün bunlar bazen çılgınca' diye düşünürdüm" dediğimi hatırlıyorum. "Sonra düşünürdüm ve mantıklı gelirdi... Ama şimdi, sanırım, zamanla, her zaman böyle düşünüyorum, yapmam gereken bu. Sorgulamıyorum. Artık her şey çok mantıklı görünüyor."
Aden: Videoda herhangi bir suçluluk veya üzüntü ifade etmeyerek, "Bu konuda gerçekten kötü hissetmiyorum. Bu böyle. Biliyorsunuz, bunun olmasına neden olan bazı şeyler oldu, bu yüzden sadece nazik davrandım."
ÇÖZÜM GLOCK 19
Aden: "Çözüm Glock 19"
Aden: Notlar, kendime düzenleyeceğim saldırıyı altı yıldır planladığımı ortaya çıkarıyor. İnsanlıktan, tüm insan ırkından nefret ettiğimi ve yıllardır ne yapacağımı düşündüğümü söyleyen notlar bıraktım. Notlar benim çok endişeli olduğumu gösteriyor ve ben herşeyden nefret ediyordum. Tek bir kişi dışında onu çok seviyorum..
"Bütün hayat savaş ve tüm yaşam acı. Ve kişisel savaşınızda tek başınıza savaşacaksınız." Wumpscut - War 🎵
Aden: - Columbine Lisesi Katliamı inanılmaz...
Aden: " Illustrator, Silahlar, Piano, ve Bilgisayar " ayrıca günlük tutmak ve robot resim çizimi
Aden: Aden, için “manifesto”sunda, birçok insan boşanmanın ürünü olduğu için, boşanmanın çocuğu olmanın onun zor bir hayat geçirdiği anlamına geldiğini öne sürmenin saçma olduğunu söylüyor. Ama Aden gerçekten boşanmanın ürünü değildi. Doğduğumda ailem birlikteydi; Aden ya bir kazaydı ya da aşk çocuğuydu. Ve birleşme uzun sürmedi. (Avrupa yakasından, Anadolu yakasına) Belki de bu hareketler, neden kimsenin Aden'i bir çocuk olarak hatırlamadığını açıklıyor. Sınıfta ve şehirde: O, öyle (2024) olmayana kadar unutulmaz bir hayaletti.
Doğanın bana izin verdiği ölçüde öldür ive zarar vermeyi seçeceğim. Bunu al, siktir git ve napalım + kurşun ye! Haa! Beni sadece doğa durdurabilir. Bir tarafımdan vurulabileceğimi biliyorum.O kişiyi seçtim,(******) bu yüzden üstesinden gel, bu benim hatam! Annem babam değil, arkadaşlarım değil, en sevdiğim gruplar değil, bilgisayar oyunları değil, Medya. O BENİM!
Aden: Kendime düzenleyeceğim saldırının nedenlerini belirlemek, özellikle zor çünkü farklı zamanlarda farklı şeyler söyledim zaman zaman, bazı durumlarda tamamen kendimle çelişmekteyim. Bir diğer zorluk, Aden'in iddia ettiği bazı şeylerin çelişkili görünmesidir, diğer kaynaklardan bilinenlerle, iki yönü var bu günlükte — Aden'in farklı zamanlarda verdiği ifadeleri belgeliyor, ve değişen ifadelerimi anlamaya çalışmak. İlk olarak olgusal, ikincisi spekülatiftir. bir göz atarak başlayacağız Aden'in yıkıma neden olma arzusunda, Aden yapmayı planladığı şeyin sorumluluğunu açıkça üstlendi. Bu yazılarımın çeşitli bölümlerinde görülmektedir:
"İkiyüzlü olmam sorun değil, ama ben başkası değilim, çünkü ben sizden daha yükseğim."
Aden: "Bugünün öğrencilerinin şaşırtıcı derecede aptal olduğunu düşünüyorum. Ne kadar aptal ve cahil insanlar beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor olabilir... Bu insanlardan bazılarıyla aynı türün parçası olmaktan utanıyorum.”
Aden: (12 Mart 1997 - 14 Mart 2024), çoğunlukla çevrimiçi takma adım Aden, olarak bilinirim çünkü bu sonunda kötü bir şöhrete kavuşacak olan isimdir. Bu vakayı benzersiz bir şekilde rahatsız eden şey, Aden'in ölüm gününe kadar her şeyi videoya kaydetmesi ve son planına hazırlanırken arkasında rahatsız edici ipuçları bırakması gerçeğidir. (Kendi ölümümü yayınlayacağım)
Bunun için hiç pişmanlık duymadım. İnsanlar acınası ve zayıf, ne eksik ne fazla! Yapabilseydim her şeyi tekrar yapardım.
MERT & YİĞİT
Aden: Anneme olan öfkem asla dinmeyecek yıllarca öz oğlun hariç tüm arkadaşlarının çocuklarına değer veren kötü bir ebeveynsin, ailenin soyu nasıl domuz ise sen de onlara bir o kadar çekmiş domuzsun sizden gerçekten iğreniyorum. Annem olduğun için utanıyorum. Sokakta ki köpek senden daha iyi annelik yapıyor yavrusuna, çocukluğumdan beri ailenden gördüğüm şiddet ve tacizi yok sayıp onlar öyle bir şey yapmadı diyerek hala onları savunacak kadar iğrenç bir insansın.. Sen (Mert & Yiğit) evlat istiyorum diyorsun ya ilk önce anne olmayı öğren kendi öz annen bile seni terk etmiş amcaların, yengelerin bile suratına bakmıyor. Ben yalnız olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
- Bismarck 14.01.22 (15:25)
Aden: Bizim bu dünyada iyi annelere ve iyi babalara ihtiyacımız var. Hiç bir çocuğun benim gibi yetişmesini istemiyorum. Çocuk yapmak için çocuk yapmayın, çocuklarınızı sevin, öpün koklayın, sarılın, sıkıntısında yanında olun, başını okşayın, sevgisiz bırakmayın. Benim tek sorunum sevgisizlik ve sevgisiz bir ortam da büyümek sevgiyi gerçekten çok istiyorum - istiyordum, karşılıksız sevgi, annem bana hayatta ne kadar çektirsede ve ona çok kırgın olsamda onu çok seviyordum. Sarılmak istiyordum kocaman belki inanmayacaksın ama ben anneme hiç sarılmadım çok istedim ama olmadı. Şimdi şuan bugün ölse ağlayacağımı bile hiç düşünmüyorum..
Ben korkak biri değilim ama yaşamak istemiyorum, yoruldum, gücümde yok insanların iki yüzlü olmasından ve bana olan tavırları ve davranışları canımı çok acıtıyor, sürekli dışlanmaktan bıktım. Ben kötü biri değilim, kimseyede zarar vermek istemiyorum. Ama bir gün kendi canımı alacağım.. Beni şu an olduğum kişi yapan kendi kendimi yok etme ve acı çekmem olduğudur.
- Bismarck 28.03.22 (22:21)
Aden: Annem, H----, Ö----, S---- sizlerin bana yaptıklarını asla unutmayacağım.. Mesela Ö---- senin o bana bakışlarını hatırlıyorum, o kadar iğrenç bir bakışın vardı ki dışlayarak bakıyordun ya sen H**** üzerime tükürmeni omzumdan tutup bana bir mikrop gibi dokunmanı parmak ucuyla beni itip kalkmanı asla unutmuyorum. Ahhh, ama içimde ki o kötü ses bunu yapmalısın diye bana sesleniyor yapmak istemiyorum, hayır bunu yapmak istemiyorum..
- Bismarck 29.03.22 (17:57)
Aden: Sadece bu aralar biraz uzak kalmak istiyorum. Seninle, konuşmak istemiyorum.. ( Nurcan )
- Bismarck 31.03.22 (20:13)
12,13,14 MART 2024
Aden: 27 yaşında kendime düzenleyeceğim saldırıdan hemen önceki yıllarda & günlerde motivasyonumu ve neredeyse bütün hayat hikayemi videolar ve yazılar halinde bir arşiv sitesi haline getirdiğim whoiseadn adlı web sitemde paylaşacağım.
- Bismarck 01.04.22 (15:03)
Aden: Gerçekten yaşamak için ölmek zorunda olduğumu düşünüyorum. Mezarın önünden ve ötesinden konuşmak. Bugün iyi olduğunu düşünmem yarın senden nefret etmeyeceğim anlamına gelmez. Bütün hayatım boyunca üzerime basıldı; artık değil. Bu kokuşmuş gezegenden bıktım ve iz bırakacağım. Ayrıca; Bir ruhun ölümü yolun sonu değildir; güzel bir şeyin yeniden doğuşudur.
- Bismarck 02.04.22 (17:15)
Aden: Yapabileceklerimden ya da yapmış olabileceğim şeylerden pişmanlık duymuyorum. Ben kimim ve hiçbir kahrolası insan pisliği bunu benden alamaz. Durmayacağım, değişmeyeceğim. Örtmeyeceğim. Savaşacağım ve yapmaya karar verdiğim şeyi yapacağım.
Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, davranışlarım eski kişiliğimden giderek daha fazla alışılmışın dışında hale geldi ve arkadaşlarıma karşı gitgide daha mesafeli davranmaya ve tutumumda giderek daha acımasız hale geldim.
- Bismarck 03.04.22 (17:45)
Aden: Ölmeye çok hazırım, İki eğlenceli gece daha (Salı, Çarşamba) ve hepsi bu, Perşembe gecesinin benim ölümüm olacağını resmen kabul ettim. (12,13,14 Mart 2024)
Yazdığım günlüklerime göre cinsiyet kimliği konusunda çelişkili görünüyorum. Bunu kabul ediyorum.. Ben bu gezegene ait değilim, hiçbir zaman da olmadım.
- Bismarck 05.04.21 (18:08)
Aden: En az 5 yıldır hayatıma son vermek için komplo kuruyorum. 2016'ün başlarındaki kötü şans serisi, tamamen ateşlendiği zamandı. O zamandan beri, tarif edilemez stres ve depresyonun yavaş yavaş aşağı doğru bir sarmalı oldu. Ancak, tüm bu kaos sırasında yavaş yavaş gerçekte kim olduğumu keşfetmeye başladım. Hepiniz beni aşırı takıntılı olan adam olarak tanıdınız. Gerçekte, sonsuza dek kendini yeniden keşfetmeyi arayan kapana kısılmış bir ruh oldum. Yanlış okumadın; Söyledim "kendimi”. ADEN bir kişi ya da karakter değil… O gerçekten benim.
Hayatım boyunca hiçbir yere sığmıyor gibiydim…Hayatın amacını bile anlamamış gibiydim.Her zaman geleceğimin büyük dönüm noktalarından endişe duydum: liseye gitmek, araba kullanmayı öğrenmek, iş bulmak, üniversiteye gitmek ve son olarak taşınmak. Çocukluğumdaki evimden taşınacak kadar uzun yaşamadım. Çabucak fark etmeye başladığım şey, buranın benim gerçek evim olmadığıydı - Ölmeye ihtiyacım var ve elimden geldiğince herşeyi götürüyorum. Bu dünya tam bir rezalet. Neden birinin dünyayı değiştirmeye veya artık bir fark yaratmaya çalışmakla uğraştığı bile beni aşıyor.Sonunda, nasıl olsa hepiniz öleceksiniz. Bu geri zekalı oyundan bıktım; Bıraktım. Gerçekte olduğunuz kişi olabilmek ve canınız ne istiyorsa onu yapabilmek.
- Bismarck 05.04.22 (23:09)
ASLA BÜYÜMEM
Aden: Hayatım boyunca (Aleyna) dışında hiç (gerçek sevgi ile) kız arkadaşım olmadı, pek bir randevuya da çıkmadım. (2014/2018) Hiçbir zaman ilişki içinde olma arzum ya da dürtüm olmadı; Genel olarak arkadaş edinmekten nefret ederdim. Lisenin sonunda arkadaş edinmeye çalışmakla işim bitmişti. 2016 ve 2017, insanlara karşı nefretten başka hiçbir şeyle dolu değildim. Öldürebildiğim kadar çok insanı öldürmek istedim... Çocukluğumda umutsuzca insanların beni sevmesini istedim ama aynı zamanda beni tamamen yalnız bırakmalarını istedim. Bu sadece içe dönük olmanın ötesinde bir şeydi. Sadece kaybolmuş hissettim.
- Bismarck 06.04.22 (15:06)
Aden: Herkesin karanlık bir deliğe düşüp ölmekten bahseden intihar kayıtlarımı dinlemeyeceğini biliyorum, ama onlara bir şans verin… Bir şeyler öğrenebilirsin. Videolarda şiddet veya herhangi bir şey göstermiyorum, sadece ben oturuyorum ve her zaman yaptığım gibi sizinle konuşuyorum. Bunun bazılarınız için korkutucu olduğunu biliyorum ama bu dünyanın bazı insanlara yaptığı şey bu; sadece dışarı çıkmamız gerekiyor. Beni sevenlere karşı kişisel bir şey değil, yapmam gereken şey bu. Genç ölmek benim kaderim.(27)
Ebedi/ruhsal olarak 16-19 yaşında gibiyim; Asla büyümem.
- Bismarck 07.04.22 (15:06)
Aden: 2018'de Geçirdiğim trafik kazasına ithafen; Kısa bir süre sonra, ve sanki bu olay ben de bir düğmeyi çevirerek takıntıma neden oldu, daha da karanlık, daha derin bir yere sarmal için yaşlanma fikrini kafaya takmaya başladım. Ve bu fikir beni korkuttu, bu korku sonunda yaşlı insanlar içimde bir tiksintiye dönüşecek ve 30 yaşından sonra yaşamanın anlamsız olduğuna karar verdim. Burada genç ve yakında ölmek istediğime karar verdim.. 11.04.18 (14:32:32)
- Bismarck 08.04.22 (13:00)
Aden: 50-60 yaşıma kadar yaşamam mümkün olmayacaktı. Hayatta olmaz. Dürüst olmak gerekirse, insanların bunu nasıl yaptığını bilmiyorum. İnsanlar nasıl her gün kalkıyor ve çıkmaz bir iş gibi gidiyor, eve geliyor, her gün, her hafta sonu aynı rutini yapıyor anlamıyorum. Bunu dürüstçe nasıl yaparsın, bir türlü kafamda hesaplayamadım, onlarca yıl, onlarca yıl bu gezegende nasıl yaşıyorsunuz, nasıl yapıyorsun bilmiyorum açıkcası
- Bismarck 09.04.21 (00:49)
Aden: Yine kimsenin fark etmediğine inanamıyordum, yaptığım hiç bir şeyin, gerçekten bir fark yaratmadığı bana görünmeye başladı. İnsanların dikkatini çekmek için daha sert bir şey yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Ölümümden sonra hayatta kalan kurbanların zihinlerinde 'son şey olmalıydı' - Öleceğin zaman sert bir şekilde ölmelisin ya da hiç ölmemelisin..
- Bismarck 09.04.21 (00:54)
SAĞLIKLI DEĞİL
Aden: Ben bir şeye ilgi duyduğumda,neredeyse esrarengiz bir aşırı saplantıyla kafama ilk giren insanlardan biri gibi görünüyordu. Ama ne yazık ki, takıntılarımın hiçbiri sağlıklı değildi ve şimdi ben bir fikir edinmeye başlıyordum. Ayrıca kendimi; giderek daha fazla hayatta kaybolmuş hissetmeye başlamıştım. Planlarımı 2017'de not ettim..
Ve daha fazla burada olmayacağım ve muhtemelen buradan ayrılacağım. Şu anda gitmiyorum, taşa ya da buna benzer bir şeye sahip değilim, bunun birçok nedeni var bilmiyorum. Gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum. Başka şeyler de var, sadece kafamda yapmak istediklerim var. Ve alenen söylemek istemediğim şeyler çünkü bu çok, birçok insanı incitecek.
- Bismarck 10.04.22 (12:23)
Aden: Ayrıca 2013-2017'ün en iyi yıllarım olduğunu söyleyebilirim. Ve böylece insan vucudundan büyük kaçışı planlamaya devam ettim, ancak, bir kez daha memnun olmadığımı hissetmeye başlayana kadar uzun sürmedi. Ve 2017 bittiğinde zamanın geldiğine karar verdim.
- Bismarck 10.04.22 (12:27)
Aden: Ölmeden önce hayatta yapabileceğim her şeyi yapmak istiyorum. Sanki her şeyin bir gün bitmesi gerekiyor. Böyle şeyler düşünmek iyi değil. Bunun korkutucu bir şey olduğunu biliyorum, ama bu sadece garip ve bunun hakkında çok fazla düşünüyorum.
Ne yaparsan yap, öleceksin, bir gün öleceksin. Sanki şu anda birisi şu anda uyuyacak. Yarın uyanıp ölecekler. Yarın biri ölecek, yeni uyudu ve bunu bilmiyorlar. Şimdi uyuyacaklar, yarın uyan, dünyaya git ve bir şekilde ölecekler araba kazası, kalp krizi, başka bir doğaüstü güç ya da her neyse çok fazla ölmeyi düşünmekten utanmıyorum ama ciddi olarak ölümü her zaman düşünüyorum. Ve bu iyi bir şey değil. Ölümü düşünmek eğlenceli değil. Bir bakıma bu bir kaçış gibi benim için
- Bismarck 11.04.22 (14:41)
Aden: İnsanlıktan ne kadar nefret ettiğimi ve kendi yazılarımı, videolarımı tekrar tekrar izlemekten zevk alan biriyim, ve kendimi narsist olarak tanımlayan biri olduğumdan bahsetmek istiyorum.
Ayrıca; Aşırı Homofobik ve Irkçı biriyim..
- Bismarck 11.04.21 (19:00)
ÖLÜM FERMANI
Aden: İnsanlar değersiz bir çuvallar, ölene kadar kimse umursamıyor, bu hayatın acı gerçeği, çok üzgünüm. İnsanlar 'keşke onunla daha çok konuşsaydım' diyecekler. Çok geç
Hayatım'da ne kadar sevdiğim kısıtlı insan olsada ben gidiyorum gibi büyük bir şey söyleyene kadar kimse bana adımla seslenmedi. Eğer önemli bir şey olmuyorsa, ben yokmuşum gibiydi hep İnsanlar beni umursadıklarını söylüyor, umrumda değil. Artık çok geç
- Bismarck 11.04.22 (19:05)
Aden: Kasıtlı olarak bir şeyler planladığıma dair rahatsız edici notlar ve videolar bırakmaya başladım. “Son 707 gün ” Ve planın tarihi “ 14 Mart 2024” Bilirsiniz tüm bu karanlık acımasız, hastalıklı, gaddar şeyleri videolu ve yazılı yazdım ve insanlar yediler ve çok sevdiler aslında bir şeyi kastettiğimi anlamadılar. Şimdiye kadar, her şey yolunda gidiyor. İnsanların gerçekten böyle bir şey yapmayı düşüneceğimi düşünmekten hoşlanacağımı sanmıyorum.
- Bismarck 12.04.22 (19:56)
Aden: O tüfekle bana güvenmekle aptallık etmiş olacaksınız. Beni o silah dükkanına götürerek “ölüm fermanımı imzaladığını” fark edemedin.
- Bismarck 12.04.20 (20:10)
Aden: Gözlerimi geri sayımdan alamıyorum. Burada yazılanlara dönüp baktığınızda ikinci kişiliğime baktığınız için tuhaf geliyor bir karakterim sakin ve oldukça utangaç hale gelirken, diğer karakterim beni şiddetli ve öfkeli yaptı. Ve karakterlerim aracılığıyla konuşarak, herkesin görebileceği kadar açık bir şekilde planlarım hakkında ileri geri mesajlar yayınlıyorum. İnsanlar bunu görmüyor veya anlamıyor. Anlattıklarımda en dikkat çekici şey, karakterim, Dylann Roof'a açık bir şekilde takıntım var.. Zaman yavaş yavaş tükeniyor. 701
- Bismarck 13.04.21 (13:37)
CANLI YAYINLAMAK
Aden: Ölmeye hazırım, gitmeye hazırım, her şey bitecek.. Duydun mu. Bir hafta boyunca çocukluğumun evi bu kadar sessiz olacak. Herkesin bunu nasıl karşılayacağını bilmek istiyorum. Daha ne kadar ağlayacaklar, daha ne kadar ağlayacaklar, canlı yayınlamak istiyorum. Bir şeyin yayın akışını sonlandıracağını biliyorum, kısa kesilecek, rapor edilecek, işaretlenecek, her neyse
- Bismarck 14.04.22 (14:10)
Aden: Bundan sonra insanların benim hakkımda ne düşüneceğini bilmiyorum. Beni durum beni rahatsız etmiyor, suç mahalli, suç mahalli olacak. Ve sonra bitecek ve sonra her şey bir kenara atılacak, bu nasıl mümkün olabilir.. En büyük soru her zaman olacak neden, sana nedenini kısmen anlattım. Sana - size her şeyi anlatmayacağım. Ve benim hakkımda hala bilmediğin sana asla söylemeyeceğim şeyler var. Onu mezara götüreceğim. - Immm cips ister misin
- Bismarck 15.04.20 (13:57)
Aden: Ben psikopat değilim, ben psikopat değilim. Ben insanları avlayıp öldürmem. Önemli bir şey yaşamam gerekiyor. Burada ölüyorum. Burada oturuyorum ve kendime soruyorum, yapabilseydim tekrar yapar mıydım.. 14.03.2024'de o hafta bitmeden öleceğim. Ölmüş olacağım. Yasal ölü budur.. Peki, tamam.. seni çok özleyeceğim. Sizi özleyeceğim, ben gerçekten ımmm, duygularım eskisi gibi değil.
- Bismarck 15.04.21 (14:03)
Aden: Yinede dünyadaki en rastgele şey beni ağlatabilir, ama beni ağlatması gereken şeyler ağlatmaz. Hayat çok kısa bazen sonsuzluk gibi geliyor ama hayat çok kısa ve bana bak, sanki gözlerimi kırpıştırdım ve 25 1/2 yaşındaydım ve 27 1/2 öleceğim. Hayatınızın geri kalanının tadını çıkarın. Ve sadece bir gün sonra ne olacağını bilmek, izlemek inanılmaz derecede unutulmaz. 14 Mart gecesi ortaya çıkmak üzere olan kargaşadan sadece birkaç saat önce tüm herşeyi paylaşacağım. Evet. Biraz karanlık, ve açıkcası sonunda benim için neyin daha büyük bir motive edici olduğunu merak ediyorum.
- Bismarck 16.04.21 (14:14)
Aden: Bu sakin ve hesaplı hazırlık beni özellikle ilk başlarda ürkütüyordu, çünkü planı ikinci kez tahmin etmek ve geç olmadan geri dönmek için çok fazla şansım vardı. Ama hiçbirini geri almadım. Kimsenin bilmediği şey ise bir sonraki yapacağım rahatsız edici şeyin ayrıntılı planlarını, bir kaç farklı video ve yazılarım ile paylaşıyor olmam. Hoşçakallardan her zaman nefret ederim ama sonra görüşürüz.
- Bismarck 16.04.21 (23:06)
Aden: “14.03.24” Perşembe gecesi 18:00'den hemen önce “gündelik yaşamlarınızın gölgesinde” gerçekte neyin gizlendiği hakkında biraz fikir vereceğim.
Videoların ve gönderilerimin yayınlandığından emin olmam gerekiyor. Ve internette herkesin görebileceği, uğursuz planıma başlayacağım. Kendi ölümümü yayınlayacağım.
Aden: Bu sayfanın devamını yayınlayamıyorum, birçok kişiyi incitecek kötü bir sayfa; 4. Defter 78. Sayfa
- Bismarck 16.04.20 (23:10)
BENİ GERİ TUTUYORLAR
Aden: Kesinlikle sorun istemiyorum.. Duydun mu.. Her şeyin planıma göre gitmesini sağlamak için büyük özen gösteriyor olacağım. Yaptığım şeyden uzaklaşmaya çalışmamak için göz teması kurmayacağım..
Aden: Bu sayfanın devamını yayınlayamıyorum, birçok kişiyi incitecek kötü bir sayfa; 3. Defter 18. Sayfa
- Bismarck 16.04.19 (23:14)
Aden: O geceden sonra yarattığım kaostan sonra tüm kişisel eşyalarım ve günlüklerim, inceleme altına alınacak amacımı öğrenmeye çalışacaklar. Bunların en başında evim olacak bir çok çizim ve bir çok not defterimden bir çoğunu delil olarak alacaklar. Bu davayı bu kadar korkunç ve ürpertici yapan şeyde bu belkide, olacak her şeyi ne kadar kesin olarak planladığım..
Sadece kiminle çalışacağımı bilmekle ve hiçbir şeyin beni durdurmaması için özen gösteriyorum. Ve tüm mesajlarımı videolarımı seneler içinde hazır hale getirmeye başladım. 2008 - 2024
Aden: Gerçek bir amacım olduğunu biliyorum. İntihar etmeden hemen önce yüklediğim tüm bu mesajlar ve günlüklerde yazanlar kendi tarafımı anlatıyor.. Hayal ürünü değil anlıyor musun hayal ürünü değil... Sürekli insanlar ile şakalaşan komik ve aptal bir adamdan vurulma gecesi ortaya çıkacak olan canavara doğru yavaş bir ilerleme gösteriyorum.
- Bismarck 17.04.20 (19:36)
Aden: Annem, hayatımda durduğum yer konusunda moralimin bozuk olduğunu biliyordu ama asla bu kadar depresif ve rahatsız olduğumu bilmiyordu. Onun için hiçbir zaman öncelik ben olmadım. Gerçekte insan ırkını küçümsediğim ve tüm gezegeni havaya uçurmak istediğimde, kendimi ortaya koymaktan ve maksimum potansiyelime ulaşmaktan korkuyordum. Ailemde kimse bu kadar depresif olduğumu bilmiyordu; bildiklerini söylerlerse, boktandırlar. Saklamakta iyiydim. Son üç senede bu kötü durumumu bir kaç akrabama anlattım. Yardımcı olduklarını ve endişelendiklerini hatırlamıyorum.. Ama her birine bir araba bir ev verseydim beni el üstünde tutardınız..
Çocukken / Gençken çok kötü bir yalancıydım. - Yani bunda iyi değildim. Sürekli kendimi belli ediyordum..
Aden: Ciddi bir şekilde depresyona girmeye başladığımda, hayatımın tehlikede olduğunu bilerek kurnaz olmayı başardım. Ayrıca; Ailemin beni oturtup, iyi olup olmadığımı sorduğunu bir kez bile hatırlamıyorum. Hayalim, Bu dünyadan başka bir yerde olabilseydim ve herşeyden uzaklaşsam; bu beni daha mutlu ederdi.
Ne yazdığımı tam olarak hatırlayamıyorum. O zamandan beri depresyonla ilgili hiçbir şeyle karşılaşmadım. - 2015
Aden: Bundan sonra beni şahsen tanıyan herkesi sosyal medyadan aile ve arkadaşlar tamamen çıkardım; beni geri tutuyorlardı.
- Bismarck 17.04.20 (19:44)
KORKUDAN BESLENİYORUM
Aden: Birinin dehşet içinde çığlık attığını duymaktan daha iyi bir ses yok. Kesinlikle müzikten daha iyidir. Korkudan besleniyorum.
Korkudan besleniyorum, korkudan besleniyorum, korkudan besleniyorum, korkudan besleniyorummm
O pislikler ölmeyi hak ediyor, beni bir gezegenin o cehennem çukuruna getirdiler. İnsanlar hayatında sana bir bok veriyorsa, intikamını almak için sinsi planlar kur. Bu süreçte hayatını kaybedersen, öyle olsun. Bunun için hiç pişmanlık duymadım. İnsanlar acınası ve zayıf, ne eksik ne fazla! Yapabilseydim her şeyi tekrar yapardım.
- Bismarck 21.04.20 (20:57)
Aden: Yaşıtlarım ve yetişkinlerim tarafından acı verici derecede utangaç olarak tanımlanıyorum. Yeni biri benimle konuştuğunda içim genellikle kıpır kıpırdı, nadiren insanlara açılıyordum ayrıca karşı cinsin önünde son derece gergindim, bazen kızlarla yüzleşmekten tamamen kaçınıyordum. Daha önce olduğu gibi, asabi oldum, genellikle ani öfke patlamalarına eğilimliydim.
Kimse tarafından, kabul edilmediğimi veya sevilmediğimi hissediyorum.
Aden: Çabuk öfkelendiğim ve insanları ölümle tehdit ettiğim biliniyor gizlemiyorum. Ve sevmediğim insanları öldürmekle ilgili şiddetli fantezilerim var bunu sürekli belirtiyorum. Ben hoşlanmadığım ve bana göre ters olduğunu düşündüğüm kişilere onları sevmediğimi açıkça söylüyorum.. Onları kesinlikle sevmek zorunda değilim. Ve onlara gerçek anlamda zarar vermediğim sürece günlüklerimde ve çizimlerimde istediğim fantaziler içinde sanal olarak öldüre bilirim onları buna kim karışa bilir ki tamamen bir hikaye ve bu benim zevk aldığım bir şey neden bundan vazgeçmemi istiyorsunuz..
Bana yıllardır bok veriyorsunuz. Bütün bu bokları ödeyeceksiniz! Umurumda değil. Çünkü bunu yaparken öleceğim.. Sakın beni suçlama sakın ben doğduğum da çok masum bir çocuktum beni bu düşüncelere iten ailem ve toplum oldu ben o kadar şiddet ve taciz gördüğüm halde bunu sözde adalet dediğiniz o dört duvardan oluşan kapalı bir odadaki savcıya hakime söylediğimde her zaman kötüleri savundunuz... Ben sana neden güveneyim adalet, ben sana neden güveneyim savcı, ben sana neden inanayım hakim.. Ahh, pardon şimdi siz yine beni gelir evimden polis ekipleri tarafından alırsınız hakaret suçundan özür dilerim, özür dilerim.. Ben istediğimi düşünüp istediğimi yazmakta özgürüm.. Merak etme Sayın. Adalet kendimden başka kimseye zarar vermeyeceğim..
- Bismarck 22.04.23 (00:06)
Aden: On dört yaşına kadar çok iyi bir çocukluk geçirdim, sonrasında klasik boşanma davası beni gerçekten etkiledi. Aslında beni etkileyen ailemin bana yaptığı işkencelerdi
Sık sık başkalarını kandırma yeteneğiyle övünürdüm, bir keresinde bir kasette herkesin her şeye inanmasını sağlayabileceğimi düşünüyorum
Aden: "Beni bu kadar eğlenceli şeyin dışında bıraktığınız için sizden nefret ediyorum. Ve hayır... 'Eh, bu senin hatan' deme, çünkü değil. , sizde telefon numaram vardı ve ben sordum falan, ama hayır. hayır hayır hayır, garip görünüşlü o çocuğun gelmesine izin vermeyin, sizden nefret ediyorummm." - 2019'da yaptığımız plan için beni istemediklerini söylediklerinde verdiğim tepkiydi
Burası Benim Siyaset Anlayışım;
Sporculardan nefret ediyorum, Nazilere hayran kalıyorum ve normalliği küçümsüyorum. Fantezi dünyasının çoğunun kınadığı şiddete heyecan duysam da, kendimi gotik altkültürüne adamış olarak görüyorum. Beyaz üstünlükçüyüm.. Asla gizlemiyorum, Yahudileri, Arapları, Kürtleri, Siyahileri sevmiyorum, hayır, hayır sevmek zorunda değilim onlarda beni sevmek zorunda değil...
Because the beauty of the White Aryan woman must not perish from the Earth - Çünkü Beyaz Aryan kadınının güzelliği Dünya'dan yok olmamalı - "14/88" Selamlaşması
- Bismarck 22.04.20 (00:22)
UTANGAÇ
Aden: Utangaç olmam nedeniyle birçok insanı garip buldum, sıradan buldum, rahatsız edici düşünce süreçlerim vardı ve günlüğümünde kanıtladığı gibi dili sürekli olarak alışılmadık şekillerde kötüye kullandım. Hayal görüyormuş gibi görünüyordum, Ayrıca, ailem ve arkadaşlarım tarafından sevildiğim söylenmesine rağmen, başkalarının benden nefret ettiğini ve kendime komplo kurulduğuna ikna oldum.
Hayatta yaşadığım zorbalıklara karşı, o kötü insanlardan öç almak için birşeyler planlamıştım, amacım birçok şeyi yerle bir etmekti
- Bismarck 24.04.19 (13:10)
Aden: Çocukluğumdan beri gördüğüm taciz, zorbalık, ve dışlanmadan dolayı kendimi hiç bir zaman bir yere ait hissetmedim bu durum ise beni çok ciddi etkileyip yanlızlaşmama sebep olmuştu. Kafama taktığım bu durumdan dolayı psikolojim bozulmaya başlamıştı, bu yanlızlık sürecinde kendimi Almanca'ya adadım. Alman kültürüne ve alman diline aşırı meraklıydım, bu yüzden almancamı mükemmel olarak geliştirmeyi hedeflemiştim alman müzik gruplarına hayranlık duymaya başlamıştım bu dönemde, bir süre sonra ise kendim de Nazi hayranlığı belirmeye başladı. Hadi ama onlar inanılmaz dönemler yaşadı çok eğlenceli zamanlar geçirdi bu inanılmaz. Ayrıca; İlkokulda Nihat Özay (Onu tanımanıza yardımcı olacak resmi) diye öğretmenimden gördüğüm ırkçılık ve dışlanmadan dolayı atatürk'den uzaklaşmama neden oldu aşırı derecede atatürk'ü seven biriydi ve daha 2.ci sınıfta olmama ragmen bana sen teröristsin demişti.. Bu durumu şuanki hayatımda olan ilkokul arkadaşlarım bile doğruluyor.. O yüzden bana böyle davranan zihniyetin önem gösterdiği atatürk, öğretmenim gibi olabileceğini düşündüğüm için atatürk'e asla sevgi beslemedim.. Ve o olaydan sonra okul tarafından dağıtılan ders kitaplarımızdaki atatürk resimlerini yırtmaya başladım.. Saygı duyuyorum, ama sevmiyorum - ayrıca sevmek zorunda değilim.. Bizim ülkede hiç güzel şeyler yok maalesef geçen gün bir okulun önünden geçiyordum ve bir kadın beden eğitimi öğretmeni küçücük çocuklara afedersiniz köpek gibi davranıyordu.. Bağırıyordu, o kadını orada boğasım geldi çocuklarımızı sizler saygısız, gaddar, acımasız ve değerlerini bilmeyen bir birey olarak yetiştiriyorsuınuz.. Aşırı derecede cahil bir toplumuz hadi ama bunu hakaret olarak algılama doğruları konuşuyoruz burada öyle değil mi... Daha annelik babalık nasıl yapılacağını bilmeyen insanlarımız var.. Küçücük çocuğun yediği bir yiyeceğin çöpünü annesinin yanında yere atıyor bu kesinlikle o küçücük çocuğun suçu değil. Ailesinden ne görüyorsa onu yapıyor.
Kendinize güvenmiyor ve yetiştiremeyeceğini düşündüğünüzde çocuk yapmayın.İstediğin kadar sikiş inan umrumda değil ama korunarak sikişin çocukların hayatını bitirmeye hakkınız yok. Ben bugüne kadar devam eden rahatsız edici bu düzenin açık bir hatırlatıcısı oldum.
- Bismarck 24.04.19 (22:32)
YENİ ÇAYLAK VE ACEMİ
Aden: Adolf Hitler'e karşı büyük sevgi duyuyordum. Alman rock gruplarına duyduğum hayranlıktan dolayı bir süre artık hep siyah kıyafetler giymeye başlamıştım. - 2019
Okulda arkadaşlarım hep benimle dalga geçiyordu giyimime ve yaşam tarzıma dair sürekli tacize maruz kalıyordum özelliklede sporcu kişiler tarafından artık insanların içinde yürüyemez olmuştum ve bu duruma da sadece sessiz kalıyorum. Ama içimdeki nefret gün geçtikçe dahada büyüdü günlüğüme yaşadığım bu durum ile ilgili herkezden nefret ettiğimi yazıyordum. Bir şeyler planlamayı o zaman düşünmüştüm ve bunu yaparken / yapacağım zaman karşımdakileri insan olarak görmemem gerektiğini düşünüyordum. Çünkü insani duygularla kimseye zarar veremeyecektim, karşıma çıkan insanları bir değersiz, çuval olarak canavar olarak görmeliydim.
Aden: Aşırı yanlız ve depresif olarak büyüdüm hayatta hiç bir şeyden memnun olmayıp sürekli ölüm ve intiharı düşünerek büyüdüm. Çocukluğum da utangaçlığım yüzümden kimseye açılamadığım için ve arkadaşlık kuramadığım için depresyona girmiştim. Sık sık günlük tutmayı ve bir şeyler yazmayı çok seviyorum günlüklerim de sadece ölümden ve bu hayatta bulamadığım, sevgi ve değerden bahsediyordum. Bana göre bu durum beni çok yıpratıyordu artık sadece bu konuları düşünüyordum her gün her gece bir yandan kendime de çok kızıyordum böyle utangaç birisi olmamın suçunu varoluşum da buluyordum. Günlüklerim de en çok değindiğim konulardan birisi ise varoluşsal problemlerimdi ben bunu kafaya fazlasıyla takmaya başlamıştım. Varoluşumu anlamlandırmaya çalıştıkça da daha da depresif davranmaya ve insanlardan uzaklaşmaya başladım. Önceden, planlamalarımı bitirdikten sonra 20 Nisan'da harekete geçecektim. Çünkü 20 Nisan Adolf Hitler'in doğum günüydü ama sonra ne olduysa bu düşünceden uzaklaşmaya başladım bana ait bana özel bir tarih olmasını istiyordum ve söylediğim gibi, 12,13 ve 14 Mart 2024 iki son eğlenceli gece daha
- Bismarck 24.04.21 (13:39)
Aden: Günlük, "Sanırım bu son girişim ( internete ) olacak. Bugün 14 Mart ( 2024 ) Perşembe, saat 14:00 - 18.00" sonlanıyor.
Aden: Yani gittiğim her yerde yeni çaylak ve acemi olmanın bana yaşattığı acı verici deneyimlerden ve bana girdiğim ortamlarda ki insanlar tarafından hep hissettirilmesinden rahatsız oldum. Duygusal biriyim, intihara meyilli ve çocukluğumdan beri kronik depresyondan muzdarip biriyim, müziği ve yazmayı çok seviyorum günlüklerim de yazdıklarıma bakıldığında benim durmadan ölümü arzuladığımı görebilirsiniz. Dünya'yı ve yaşamı bir türlü sevemediğimi aradığım ve ihtiyacım olan aşkı, sevgiyi ve değeri göremediğimi görebilirsiniz.. Aslında oldukça ilginç, ve güçlü bir kişiliğe sahibim korkusuzluğum, bitmeyen öfkem kararlılığım ve farklı konularda edindiğim bilgiler beni hep farklı gösteriyordu.
Bu süre ( 2017 ) içinde giderek daha da öfke ile doluyordum ve birşeyler tasarlamaya başladım sürekli detaylı planlar yapmaya başladım.
- Bismarck 28.04.22 (13:50)
Aden: Planladığım olay gerçekleşmeden önce içeriğini hala açıklamadığım ve gizli olan video kayıtları hazırlamaya başladım. Belki de ölümümün sabahı ailemden veya belki beni seven bir yerlerde birileri varsa onlardan özür diliyorumdur. Ve üzgün olduğumu başka çaremin olmadığını söylüyor olabilirim. Bilemezsin bunu asla - Bu sürede güzel insanlar tanıdım, Ceren gibi, Özge gibi, Nurcan gibi onlara çok teşekkür ediyorum.. Bana iyi davrandıkları için
-28.04.23 (12:01)
GÜNLÜK PLANLAMA
Aden: Annemden akrabalarıma kadar tüm ailem bundan sorumlu. Umarım artık tatmin olurlar, seninle bir daha görüşemeyeceğiz, gitmek zorundayım çünkü devam edebilmek için çok yorgunum.
Aden: Nereden nasıl başlayacağım bilmiyorum.. Aslında On dört yaşına kadar iyi kötü bir hayatım vardı en azından evimizde yemek pişiyordu akşamları babamın gelmesini yemek sofrasına oturmanın verdiği o mutluluk bana yetiyordu hiç şikayetçi de değildim o zamanlardan... On dört yaşına kadar iyi ya da kötü çok iyi bir çocukluk geçirdim, sonrasında klasik boşanma davası beni gerçekten etkiledi. Ailem dağılmıştı.. Annem bir yere babam bir yere savrulmuştu o zaman hayatın zorluğunu anlamıştım ve korkmaya başlamıştım... Nasıl baş edeceğimi bilmiyordum
Herkes bir avuç sevgiyi esirgedi benden. Sakın bunun bir anda alınmış bir karar olduğunu düşünmeyin. Uzun zamandır düşünülmüş bir karar bu
- Bismarck 30.04.20 (10:58)
Aden: Kendimi öldüreceğim günün, günlük planlaması ve sıralaması bu şekilde hazırlanmış durumda artık gereken tek şey sayacın dolması
14.03.2024 Perşembe
05:00 - Yataktan kalkış
06:00 - Son kez görmek istediğim bir kişi görülecek.
07:00 - Görüşmeden sonra eve geri dönülecek.
07:15 - P -------------------
08:30 - P ------------------ hazır olunca eve geri dönülecek.
09:00 - Araba hazırlanacak.
09:45 - S --------- ve son kontrolleri yapılacak - Sorun istemiyorum.
10:30 - Dinlenme
13:00 - Babam ziyaret edilecek son kez
14:00 - Eve geri dönülecek ve saat beklenecek.
18:00 - Evden çıkılacak çocukluğumun evine son kez ziyaret edeceğim.
18:45 - Tek tek --------------------------------
22:00 - Ve başlıyoruz çok uzun sürmeyecek, o gece bitmeden hayatta olmayacağım, güzel ve mutlu hayatınıza devam edebilirsiniz.
Aden: Kendimi öldüreceğim, ve bunu yayınlamayı düşünüyorum..
- Bismarck 01:05.22 (13:01)
ZEKİ BİRİYİM
Aden: Sadece giderken iz bırakmak istiyorum, sizlerin benim hayatım da kalıcı olarak bıraktığınız izler gibi
"Şimdi 680 günden az" "Sizin yüzünüzden bir genç ölecek" ve "Sonsuza dek hatırlanacak bir gün olacak" Neden hala onları seviyorsunuz, değer veriyorsunuz anlamıyorum.. Onlar kötü insanlar lütfen onlara inanmayı bırakın lütfen
Aden: Ben düşüncelerimi Temmuz 2017'den beri zaten yazıyordum. Daha Kasım 2017'de bir unutulmaz bir intihar çılgınlığından bahsetmiştim bile
- Bismarck 02.05.21 (15:01)
Aden: Benim mizaç ve davranışlarım görünüşte başkalarının yaşı kadar “normal” gibi görünse de, Her bulunduğum konumda yerimi bulmakta zorlanıyor gibi görünüyordum. Ben kendime özgü kıyafetler giyerdim, futbol oynardım ve bilgisayarlara ilgi duyardım. Ama aynı zamanda dünya için derin bir nefret barındırıyordum.
Aden: Bu sayfanın devamını yayınlayamıyorum, birçok kişiyi incitecek kötü bir sayfa; 1. Defter 120. Sayfa - 2010 yılında yazılan günlükten;
“Bir boğazı kutu gibi kendi dişlerimle yırtmak istiyorum” bir keresinde günlüğüme. “Zayıf küçük bir birinci sınıf öğrencisi almak ve onu vahşi bir kurt gibi ayırmak istediğimi, Onu boğmak, başını ezmek, çenesini koparmak, kollarını yarıya indirmek, ve onlara Tanrı'nın kim olduğunu göstermek istiyorum yazdığımı hatırlıyorum.”
- Bismarck 09.05,20 (18:11)
Aden: İyi bir atıcı olduğumu düşünüyorum zorbalığa ve tacize maruz kaldığım için intikamdan besleniyorum. Dünyanın yanmasını görmek istiyorum. Gerçek şu ki, büyük miktarda psikolojik kargaşa ve sosyal durgunluk ile birleştiğinde kimsenin hayal etmek istemediği yollarla çatışmasına neden olan potansiyel kimyasal dengesizlikler vardı. Hayatımda
Hayatta başarılı olması muhtemel çok parlak, genç bir çocuktum, sizin dertleriniz sıkıntılarınız ile boğuşmayıp, Çocukluk görevlerimi yapsaydım görevde kalsaydım ve motive kalsaydım bu süreçte yüce hedeflere ulaşacak kadar zeki biriyim - biriydim.
- Bismarck 09.05.21 (18:16)
APTAL İNSANLAR
Aden: Belki de kimse benim gibi genç çocukta umudun kaybedilebileceğine inanmak istemedi ne kadar gittikçe daha açık hale gelse de hiç kimse en kötü senaryo ile yüzleşmek istemedi. Gerçektende, yirmi yıl sonra bile insanlar hala benim bu kadar büyük şiddete nasıl maruz kalabileceğim konusuna anlam veremeyecek.
Ne yazık ki, bunların hiçbiri çok geç olmadan keşfedilmedi veya ciddiye alınmadı. Aptalsınız, aptalsınız insanlar çok aptal gereksiz.
Aden: Bununla birlikte, sergilenen sadizm aşırıydı, Eylemlerimi anlayın.. Kendimi vurduktan sonra gülüyor olacağım, Sanki hayatımın zamanını yaşıyor gibi olacağım. - Şimdi 673 günden az
- Bismarck 09.05.22 (18:23)
Aden: Yalnızlığı seviyorum hem de aşırı kuşkucu biriyim bunun yanında farklı davranış algı ve inanış içerisindeyim. Sosyal açıdan genelde yanlız olmayı tercih ediyorum. Sosyal ortamlarda çok rahatsız ve gergin hissediyorum. Bu içimde ki duygular hiçbir zaman geçmedi çocukluğumdan beri hep vardı.
Hiç bir şekilde yakın bir arkadaşım yok, tek güvendiğim bir insan bile yok, ailem bile yok
Aden: İnsanlarla yakın ilişkiler kurmakta büyük bir rahatsızlık hissediyorum, çünkü özellikle akranlarımın bana karşı olumsuz düşünceler taşıdıklarını düşünüyorum, bu yüzden onlarla ilişkilerden kaçınıyorum. İnsanlarla yakın duygusal bağlar kurmak gibi bilinç düzeyinde böyle bir bağ kurma ihtiyacı da hissetmiyorum. İnsan ilişkilerine ilgi eksikliğim, yalıtılmış bir yaşam tarzım, yalnız yapılan eylem ve etkinlikleri tercih etme, içe dönüklük, duygusal soğukluk, tek isteğim. Aile ilişkilerim dahil, yakın ilişkilerden keyif almıyorum ve bu ilişkileri kurmak istemiyorum.
- Bismarck 11.05.22 (11:46)
Aden: Dünya üzerinde yönümü değiştirebilecek ve hayatımı kurtarabilecek birinin olabileceğinden şüpheliyim. Dünyadaki herkes değersizdir. Bazen kötülüğün izini sürmeseydim ve hayata bir şans verseydim ne olabileceğimi merak ediyorum...
- Bismarck 16.05.22 (12:25)
Aden: Kaderimin efendisi benim, ruhumu ben yönetiyorum. Ben hasta bir insanım bunu biliyorum ve kabul ediyorum. Normal biri benim yaptıklarımı veya düşündüklerimi nasıl yapabilir.. Sanki içimde başka biri var gibi. İki karaktere sahibim bir karakterimin kimliğini herkes bilirken, diğer karakterimin kimliğini herkesten sakladım. Çünkü uzun süre insanlardan nefret ettim.
Daima başkalarına acı vermeyi arzuladım ve bunu çok istiyordum. Başkalarının bana verdiği acıyı da istiyordum. Ben bana acı veren her şeyden hoşlanıyorum. Psikolojik veya Fiziksel
- Bismarck 20.05.21 (18:35)
BEN MASUMUM
Aden: Ben masumum, masumum, masumum. Umarım size de şiddet ve taciz ederler, o zaman anlarsınız değersiz bok çuvalları bu konuda sakın yanlış yapmayın. Topluma hiçbir borcum yok. Ben masum bir adamım ve bu gece çok yanlış şeyler oluyor. Benim için güzel bir ölüm olacak.
Hadi artık yapalım şu işi. Hepinizden nefret ediyorum. Şimdiden tadını alabiliyorum, gitmeye çok hazırım.
Aden: Bu sayfanın devamını yayınlayamıyorum, birçok kişiyi incitecek kötü bir sayfa; 5. Defter 67. Sayfa
- Bismarck 20.05.20 (18:52)
Aden: Barmy ; Ama tehlikeli birisin, doğruysa bu yazdıkların kimse yaklaşamaz sana umarım bunlardan vazgeçersin. Ben yapmaktan keyif alacağım şeyleri yapacağım zamanı gelince, Başkalarının bunu iyi ya da kötü olarak görmesi umurumda bile değil. Bana karşı koyamayan şeylerin canını acıtmayı seviyorum, ben acı ve korku ile besleniyorum. Acıyı seviyorum..
- Bismarck 23.05.21 (18:03)
BELKİ BİR PARÇA TUHAFIM
Aden: Yapmış olacağım şeylerden sonra kesinlikle tüm haklılık payımı kaybedeceğim bunun farkındayım ama ben genel olarak hayatta mutlu değilim. Kaybolmuş gibiyim insanlardan aşırı derecede nefret ediyorum tüm insanlığın kaderi tek ipe bağlı olduğunu bilsem sonunu getirmeyi çok isterdim.
Ama şunu belirtmek istiyorum, kendime yapmış olacağım bu eylemden sonra bana psikopat veya cani diyecekler farkındayım. Ama ben 'doğmuş' bir psikopat yerine 'yapılmış' bir psikopat olarak tanımlıyorum. Kendimi ben ne kadar insan ırkından nefret etsem de çevreme oldukça saygılı olmaya çalışıyorum - çalışıyordum. Benim tek sorunum ailem, onların acılarına kayıtsız kalmak istiyorum - istiyordum..
Aden: Her insanın kendi sevdiği şeyler ve kendine özel zevkleri vardır. Benimkide kendimi öldürdüğüm zaman yani işimi bitirmeden hemen sonra bedenimin nasıl göründüğünü görmek, bunu çok merak ediyorum... Belki bir parça tuhafım...
Ben ölümden korkmuyorum, kendimi öldüreceğim. Ömür boyu 14 Mart Perşembe gecesi yaşananları asla unutmayın.
- Bismarck 28.05.20 (13:23)
Aden: Artık çok farklı görünüyorum. Beni tanıyamazsınız, yapmış ve yapacağım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. Benim saplantılı tutkum onların bedenlerini içimde hissetmekti. Onları bir nesne, bir yabancı olarak görüyordum. Ben bir insanın iyi ya da kötü olduğuna inanmıyorum. Kendimde dahil tüm insan ırkından nefret ediyorum…
Başkalarından öğrendiğim bir ders varsa o da: Güçlü olan haklıdır.
- Bismarck 28.05.22 (13:32)
Aden: Umutsuzluk, öfkeli olma ve kendimi değiştirememe, kabul edilmeyi ve takdir edilmeyi istemekle ilgiliyim. Kimse mücadele ettiğimi fark etmedi ve kimse acılarımı ciddiye almadı
Aden: 14 Mart 2024 gecesinden sonra kendime yapacağım saldırıdan sonra hayat normale döndüğünde ben hayatta olmayacağım, sizden tek isteğim beni kimse örnek almasın mesela benim için hatırlanmalı mı.. Bazıları, beni yüceltmek olduğunu düşüne bilir.. Hatırlanmak istemiyorum kesinlikle veya ben bir kurban değilim benim neden bunları yaptığımı hiç bir zaman anlamayacaksınız benim hayatımı aldılar yaşama dair bir beklentim yok. Topluma hiç bir borcum da yok bu eylemi planlamayıp, hayatıma devam etseydim kesinlikle haklıydım. Ne yaşattıysalar bana haklıydım ama 14 Mart 2024 gecesinden sonra kesinlikle haklı değilim bunu biliyorum. Kimse beni örnek almasın. Kimseye zarar vermeyeceğim bunun sözünü size tüm samimi duygularımla belirtmek istiyorum. Benim içimde hala yaşayan bir çocuk ona ihanet etmek istemiyorum, kendi canım ile sonuçlanacak bir eylem bu
Kimse beni örnek almasın, ebeveynler sizlere söyleceğim tek bir şey güzel çocuklar yetiştirin, benim annem ve babam gibi olmayın.
- Bismarck 04.06.22 (11:02)
BURASI BENİM DÜNYAM
Aden: Vücudumun 14 Mart 2024' e hazır olduğunu düşünmüyorum.. Eğer düşünüyorsam çok yanılıyorum. Hayat bir angaryadır; bedelini sizden alır. Orada daha mutlu olacaksın; sadece bana ruhunu ver. Herkes benden nefret ediyor..
Eskiden güldüğümde kocaman ve ışıl ışıl gülümsüyordum, ama şimdi üzüldüğümde gözyaşlarım on dönümlük bir tarlayı büyütebilir.
Aden: Birini ölümden geri getirebilseydim, kimi geri getirirdim.. Kesinlikle babaannem 😔
Aden: Bu ailede en büyük kin ve öfkeyi sana besliyorum, benim olan her şeye göz diktin sahip olmak istedin. Yetmedi benim ailemi dağıttın. Babamı kovduğunuz, geceyi unutmuyorum, ben 14 yaşındaydım, ve saatini bile hatırlıyorum. Saat 22:00'de babamı kovdunuz annemle babamı ayırdınız. Babamdan sonra beni kovdunuz. Şimdi anladınız mı.. Neden 14 Mart 2024 gece 22:00'de olacak bir şeyler planladığımı babamı gecenin bir vakti dışarı attığınız saat ailemi ayırdığınız saat yıllarca öfke kin şiddet ile büyüdüm ve ben ölümden korkmuyorum, korkudan besleniyorum, ölümü seviyorum
- Bismarck 10.06.21 (11:52)
Aden: Ortaokul yıllarından itibaren benim darmadağınık zihinsel durumumun kanıtları ortaya çıkmaya başladı. Öğretmenlerime sunduğum yazılı hikayelerde, ana karakterler neredeyse her zaman, söz konusu karakterleri öldürerek ölümcül bir olaya karıştırırdım. Buna rağmen benim, çalışmalarımın hiçbir zaman eğitmenler tarafından sorgulanmadığını hatırlıyorum. Benim ölüme ve öbür dünyaya olan hayranlığım bu sıralarda bir saplantı haline geldi, ancak liseye başlayana kadar endişe etmeye değer bir neden değildim.
Ben, terapiye katılmaya veya bir danışmanla görüşmeye şiddetle karşı çıkıyorum, çünkü böyle yapmanın “kim olduğumu değiştireceğine” inanıyorum.
Aden: Liseye başladığımda intihar düşüncesinin benim üstümde yoğunlaştığını hatırlıyorum. Boğulma ve yakma da dahil olmak üzere intihar yöntemlerini düşünmeye başladım. Lise yıllarım da sürekli evimizde şiddet ve huzursuzluk olduğu için okula diye çıkıp okula gitmiyordum. Bir keresinde hatırlıyorum, yüksek bir inşaat halindeki binanın tepesine çıkmıştım. Ölüme atlamayı düşünmüştüm. Şuan ise yıllar sonra gençlik yıllarımda hayatımı almama kararından duyduğum pişmanlığı yaşıyorum.
Lanet dünyadan nefret ediyorum
- Bismarck 12.06.20 (12:12)
Aden: Gençliğimde zorbalığa, tacize ve şiddete katlandığım bilinsede, anlaşıldığı kadarıyla, eylemlerimin arkasındaki belirleyici faktör bu değildi. Ben hep tektim, üzerime tükürürlerken, beni hastanelik ederlerken, şiddeti tacizi görürken hep tektim gerçekten gücüm yok, ama her zaman bir kadını sevmek değer vermek istedim. Sevilmek değer görmek istedim.
Şimdi bir insanı tanımak bile bana çok zor geliyor.
Aden: Ama şunu belirtmek istiyorum tüm kadınlardan “ÖZÜR DİLİYORUM” kadın düşmanı değilim - değildim, asla evet nefret listemde kadınlar da var ama onlar benim canımı çok yaktılar.. Beni bu kadar karanlık yapan insanların asıl sebebi onlar, onlar kesinlikle masum değil..
Ama bir savcı var sanırım adı Dilek olması lazım şuan hatırlamıyorum bakmam lazım evraklara, hiç bir şey dinlemeden beni hastaneye kapatmaya çalışıyor.. 6284 sayılı yasadan yargılıyorsun beni keşke bir kere benide dinleseydin.. Kötüleri bu kadar korumasaydın.. Eğer bir çocuğun varsa ve bir gün taciz ve şiddet görürse nasıl bir duygu ve his olduğunu anlarsın.. Kusura bakma savcılık mevkine kesinlikle saygım sonsuz ama beyninin çalışma ve işleyiş düzeninden rahatsızlığımı belirtmek istiyorum.. Sen kötüleri korumaya devam et tek taraflı, ahh, pardon biz Türkiye Cumhuriyetin'de yaşıyorduk bunu unuttum.. Hemen beni evimden alma yetkiniz vardı doğru, doğru özür dilerim sizden, kötü insanlar ile size hayatta başarılar, beni sadece rahatsız etme - etmeyin. Benim canımın sizin için değerli veya bir öneme sahip olduğunu düşünmüyorum.. Burası benim dünyam, kimseyi tehdit etmiyorum...
- Bismarck 12.06.22 (12:23)
BEN ADEN
Aden: Son derece önemli bir soruyu yanıtlamak için, sadece hayatımı sonlandırmıyorum; Kendimi öldürmeden sadece birkaç saat önce yayınlanan son Yüksek Katliamı ve Elveda videosunu bırakacağım.
Aden: Kendimi önemli değilmiş gibi hissettiren tüm insanların çileden çıkaran, dolu dolu bir girişle başlıyorum. Videoda, kendimi kafamdan vuruyormuş gibi gösteriyorum; Bu video bir animasyon ve kendi ölümümü bir animasyon çizgi film haline getirdim. +18
Aden: Bunu en az dört ila beş yıldır yapmayı planlıyordum diyebilirim. Ayrıca; özel olarak silah eğitimi aldım, bu süre içinde neyin ne olduğunu çok iyi biliyorum.
Ölmeye Hazır mı... Kesinlikle Yüksek Katliamı ve Elveda; 17 Temmuz 2017'de planlamaya aldım. Dediğim gibi bu süre için de eğitim aldım ve ekipmanlara erişmem Türkiye şartların da kolay değil.. Ama 14 Mart 2024'de geliyor.
- Bismarck 14.06.22 (21:24)
Aden: Olayın ilk şoku hızlı bir şekilde tam bir kafa karışıklığına dönüşecekti: Beni tanıyan ebeveynlerim, arkadaşlarım ve diğer insanlar kendimi ilk görünüşte bu kadar sevinçle öldürebileceğim konusunda şaşkına dönecekler.
Ben bugüne kadar devam eden rahatsız edici bu eğilimin yalnızca başlangıcı olabileceğinin açık bir hatırlatıcısı oldum.
Aden: Ben ADEN, web sitemde topluluklarıma ve çevreme karşı açıkça yıkım ve şiddet sevdiğimi açıkça belirttim.
- Bismarck 16.06.21 (19:44)
Aden: Fakat benim hayatıma büyük oranda etki eden bir başkasıydı. İşte tüm bu olaylardan sonra her insan gibi günahsız ve masum doğan ADEN somurtkan, içine kapanık ve insanları değersiz gören biri haline gelmişti
Annem, kuzenlerim, yani kısacası ailem, bir canavar yaratmıştı.
Aden: Benden yani ADEN'den daha cani biri varsa ailem, beni bir canavara dönüştürüp sonra kalan hayatlarına normal bir insan gibi devam ettiler. Belki ben korkunç düşüncelere ve canilik diyeceğiniz hislere sahip olarak hatırlanacağım. Fakat asıl katil bir katil doğurandı, her zaman söylediğim gibi; Ben 'doğmuş' bir canavar yerine 'yapılmış' bir canavar olarak tanımlıyorum. Kendi mi.. - Ailenin önemi, ailenin önemi çocuğunuza nasıl davranıyorsunuz. Çocuğunuza sürekli sen bilmezsin, sen gerizekalısın, anlamazsın sen falan dediğiniz zaman çocuk ona inanıyor gerizekalı ve değersiz olduğunu sanmaya başlıyor. Aptal olduğunu sanıyor, dışlandığını sanıyor daha fazla antisosyal oluyor.
Aden: Tüm katillerin, seri katillerin hepsinde böyle ailevi sorunlar var aile tarafından dışlanmış bilmem ne şuymuş buymuş çocuk yapmak bu kadar önemsiz bir şey olmamalı bizim karnımızı doyurunca en pahalı okullarda en pahalı hediyeleri alınca aile olmuyorsunuz. Ben her zaman kendim için diyebilirim sevgi saygı ve değer görmek istedim. Hayatım da ailem tarafından sürekli karşılaştırıldığım çocuklar şuan sokak serserisi olmuş durum da sürekli başkasının çocuklarını kendi çocuklarınızla kıyaslamayın. Siz beni çocukluğumdan beri bana beni değersiz sevgisiz dışlanmış hissettirdiniz. Sonra benim gibi çocuklar, hesap zamanı gelince gözlerine bakarak yalvaracağınız zamanlar geliyor yapma yapma lütfen diye o zaman da sanırım benim gibi yetiştirilmiş çocuklar canavar hisle cinayet işlemiş oluyor.. Üzülerek söylemek istiyorum bu çocukları bu duruma getiren sizlersiniz..
- Bismarck 17.06.22 (14:04)
19.06.2022
Aden: 19.06.2022'de polislere yakalandım uzun bir süredir 3 ay kontrol altındaydım, bu sürede sayfam kapatıldı ama şuan gizli gizli yazıyorum.. Ben yapmak istediğimi açıkça yapacağım. Bunun için üzgünüm yakalandığım süreden beri bir çok insan bana çok iyi davrandı sizlerden özür diliyorum.. O---n abi senden özür dilerim, seni gerçekten seviyorum.. Sen çok iyi bir kalbe sahipsin, sen tanıdığım en iyi polissin sana vermiş olduğum tatlı sözünüde gerçekleştirdiğim için üzerimden bir yük atmış oldum..
1 Mayıs 2023 - Saat 13:37 - son ziyaretim, O---n abiyi
- Bismarck 22.09.22 (11:52)
DUYGUSAL OLARAK YOKSULLUK
Aden: Çocukluğumdan beri oyuncaklara ilgim yoktu yanımdaki çevremdeki insanlar benim ilgimi çekmek için oyunlar oynardı benimle, ama hala ilgim oyunda değildi bunun sebebi duygusal olarak yoksulluk yaşayan çocuklar sosyal etkileşimi daha öncelikli bir ihtiyaç haline getirirler. Bende böyleydim. Çünkü benim asıl ihtiyacım olan şey anne yoksunluğunu telafi etmek için diğer insanlarla iletişim kurmak asıl ihtiyacım olan şey oyun değil..
Önüme istediğim veya istediğiniz herşeyi koydunuz yıllarca ama ben bunların karşısında tamamen hareketsiz kaldım ve ne tepki vereceğimi bile bilemedim - bilmedim.. Hala ilgim başka insanlarda çünkü asıl ihtiyacım olan şeyler sizlerin istediğiniz şeyler değildi belli bir süre sonra bana sunduğunuz şeylere dokunuyorum ama hala ilgim yok hala kaygım oldukça yüksek hala etrafımdaki insanlara bakıyorum hala ilgim diğer insanlar da bu gibi durumlarda benim gibi çocuklar çok kaygı yaşadığında kendini rahatlatacak bazı aktiviteler yaparlar, bunun bir çok örneği var.
Anoreksik yani yeme bozukluğu olan biriyim çocukluğumdan beri ve genelde hareketsiz önüme sunulan ve koyulan tüm objelere karşı ilgim neredeyse sıfıra yakın ve ben etrafımdaki insanlara da çok fazla ilgi göstermiyorum. Bilmiyorum ama çok büyük kaygılarım var uzak durmak istiyorum..
Bakımdan ve duygusallıktan mahrum bir şekilde yetiştirildim yani ben de yüksek kaygı bozukluğu var.. Ben ve benim gibi çocuklar bir deneyin içinde, bu deneyden çıkarabileceğimiz sonuç şu duygusal olarak yoksun büyüyen bebekler, çocuklar anne - baba sevgisinden yoksun olarak büyüyen bebekler ve çocuklar kaygı dediğimiz şeyi geliştiriyorlar ve otizmi destekleyen bir durum haline geliyor çünkü çocuklar doğduğu andan itibaren sosyal ilgiye muhtaçlar sosyal etkileşimi arıyorlar ve çocuk için en temel ihtiyaçlardan olan güveni inşa etmeye çalışıyorlar çocukta güven oluşmadıkça etrafına karşı dünyaya karşı ilgisi kalmıyor, merakı bastırılıyor ve çocuk keşfetme sürecine giremiyor. Belki de sizler de çocukluğunuzda belli oranlarda kaygıya maruz kaldınız belli oranlarda anne - baba yoksunluğu yaşadınız ve bu da sizin yetişkinlikte hala belli şeylere merakınızın olmamasını sağlıyor ve çocuk yetiştiren ebeveynlere şu mesajı veriyor çocuklarınızı asla sevginizden ilginizden yoksun büyütmeyin böyle büyüyen çocuklar hem kaygılı oluyor hem de etraflarına ilgisiz ve meraksız büyüyorlar.
- Bismarck 22.09.22 (12:01)
İYİ ÖĞRETMENDİ
Aden: Burası benim ALEYNA Akbulut karakterini ilk gördüğüm yer, o benim ilk arkadaşımdı, ilk aşkımdı ve lise sonlarımda onu gördüğüm anda, içimde bir şeylerin değiştiğini anında hissettim. Biliyorsunuz o zamanlar lise yıllarımın sonundaydım, bu kadın her zaman benimle bağlantı kurdu ama onu ilk gördüğümden beri bir şeyler değişti ve büyüdüğüm gibi değildi ya da öyle bir şey fark ettiğim gibi, kızlardan etkileniyorum ve tüm bunlar, hayır sadece bir şey değişti bir kıvılcım gibiydi ve benimle bağ kurdu, içimi ısıttı ve çok tanıdık geldi, ki bu garipti ve sanki onu daha önce görmüş gibiydim Aleyna aşamasının 2014’de başladığını, ancak daha sonra bunun bir aşama değil, bir gerçekleşme olduğunu gördüm.
Yanlızlığım beni hayatım boyunca hep takip etti birkaç arkadaşım olduğunu anlatmama rağmen, ALEYNA’dan önce ve sonra hiç kız arkadaşım olmadı ya da bir kızla randevuya çıkmadım bu süre zarfında ben sınıftaki arkadaşlarımın korkunç ve tüyler ürpertici ölümlerle öleceği hikayeler yazmak gibi dikkat çekme davranışlarıyla yardım için bağırmaya başladım.Öğretmenlerimin veya ailemin beni umursamadığına inanamıyordum. Sonunda karakterin öldürüldüğü dört ya da beş hikaye yazmış olmalıyım.
Hikaye’de ölen kişiler hep bana okul hayatımda kötü davranan kişiler
Hatta bunların birini ödev olarak teslim ettim ve öğretmenden ya da başka bir şeyden hiç tuhaf bakışlar almadım. İyi bir öğretmendi demek isterdim ama her neyse her şey gerçekten harikaydı, Evet, öğretmen endişelenmeyi falan hiç sevmezdi. Sadece bu kadar açık kendimi belli ederken, yardım isterken herhangi bir geri bildirim almadığımı hatırlıyorum.
Sadece beni dışlayıp aşağılardı; Nihat Özay
- Bismarck 25.09.22 (20:40)
Aden: Ben animasyon dizisine o kadar yatırım yaptım ki, değerli çoğu eşyamı sattım ve bir çok yere bu dizinin çıkartmalarını yerleştirdim.
Görünüşe göre masum bir fandom paylaşım olarak başlayan şey, çok daha rahatsız edici bir şeye dönüşmek üzereydi ama geriye dönüp bakıldığında, belki de benim karanlık tarafımın işaretleri, ilk yıllarından belirgindi çocukken ben utangaç olarak tanımlandım, umutsuzca arkadaş istedim ve ilkokul ve lise zamanlarım da ölüm düşünceleriyle mücadele etmeye başladım. Bir uçağa bineceğimi ve uçağın düşeceğini ve bunun bir anlık ölüm olacağını hayal etmek, ımmmm ölüm; Aden’in çocukken oynayacağı oyunlarda bile tekrarlanan bir temaydı ve yüklediğim çocukluk videolarıma geriye dönüp bakmam daha da ürkütücü hale geliyordu.
- Bismarck 26.09.22 (22:10)
Aden: Sonunda tüm zamanımı internet sayfama, çizimlere ve günlük yazmaya adamaya karar verdim, belki de hayatımın hatasını yapmıştım,bu süre zarfında ben giderek daha fazla yalnızlaştığımı görüyordum. Videolarım da ve hayatım boyunca neredeyse her zaman yalnızdım. 10 ile 14 yaşları arasında gerçek dünya’ya girmeye hazırlanırken içimde bir şeyler kırılmaya başlamıştı. Aile sevgisi, dışlanma, aşağılanma ve okul hayatım da sürekli kötü notlar almaya başladım, ve genel olarak okumaktan, gerçek aile ilişkilerinden, insanları tanımaktan, çalışmaktan nefret ediyordum, 10 yaşından şuan ki 26 yaşıma kadar o tipik yorgun gençtim. Biliyorsunuz, sadece burada olmak istemiyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum, hayatımdan sıkıldım, ne yapacağımı bilmiyorum, nereye gideceğimi bilmiyorum, tipik gençlik draması
Uğradığım taciz, şiddet ve toplum tarafından gördüğüm dışlanma yüzünden hayatımla ilgili ne yapmak istediğime dair hiçbir fikrim olmadığı için, bir çizgi film karakteri gibi kendimi ateşe vermeyi hayal ederek karanlık bir yola girmeye başladım. Ama yanarak ölmeyi hiç bir zaman kabul edemedim.. kendi canımı alacaksam bu yanarak olmamalı
- Bismarck 26.09.22 (22:32)
DEĞERSİZLİK DUYGUSU
Aden: Çocukluk dönemimde baba figürü ile sağlıklı bağ kuramamış, babam tarafından hak ettiğim değeri ve ilgiyi görmemiş, sürekli eleştiriye ya da hakarete maruz kalmış, fiziksel ve psikolojik şiddet görmüş yani kısaca babam tarafından ihmal edilmiş karanlık bir çocukluk ve geleceğimi etkileyen psikolojik rahatsızlıklarım var...
Baba yarası olan biriyim, karakteristik özelliğim asla tatmin edilemeyen başarı ve güç arzusudur. Yıllar önce ve tüm hayatım boyunca duymak istediğim tek bir şey varsa o da "SENİNLE GURUR DUYUYORUM OĞLUM" cümlesinin arayışı içerisinde olmamdı.. Ne annemin ne babamın bana bir kere oğlum dediğini hatırlamıyorum.. Bu konuda çok ciddiyim.
Aden: Kadınlardan uzak durmak - Bir türlü içimde bastıramadığım "DEĞERSİZLİK DUYGUSU" - Zaman zaman özgüven problemlerim - Kendimden zayıflara şiddet uygulamaya çalışmak "Genelde psikolojik" - Para biriktirme takıntım "Genellikle insanlardan aldığım paralar"
08.05.2023 (17:26)
KADİR DEMİR
Aden: O gün olanlar bir trajedi ama bu oradaki herkesin kurban olduğu anlamına gelmiyor.
Topyekun imha planımı' saklıyorum.. Aden'in manifestosu yasal işlem nedeniyle yayından kaldırıldı. 19.06.2022
Aden: Beni geçen sene ailemin bazı üyelerine düzenleyeceğim eyleme ve size göre masum olan insanları öldürmeye iten şeyin ne olduğuna dair yoğun spekülasyonlar var değil mi.. Aslında hikaye çok uzakta değildi dışlanma ve taciz edilme durum sadece bu çok bilmiş sayın savcı Dilek kendisine göre masumlara zarar vereceğimi düşünüyordu ve ona göre beni bir kere dinlemeyip hakkımda karar vermişti ama o masum olduğunu düşündüğü kişiler küçücük bir çocuğa taciz etmişti.. Mesleğini kötüye kullandığınızı düşünüyorum..
Gerçek şu ki, kadınlara hak verdiğinizde, başka hangi değişken söz konusu olursa olsun, etraflarındaki her şeyi kesinlikle mahvediyorlar... Nihai alfa erkek olsanız bile, bazı aptal kaltaklar yine de hayatınızı mahvedecek.
Ben kendim dışında kimseye zarar vermeyeceğim. Bak, ben kadınlardan nefret ederim. Size dürüst olacağım her zaman annemde dahil hepsinden nefret ediyorum..
Aden: Başlamadan önce ayrıntılı bir şekilde planladığımı, ayrıntılı haritalar çizdiğimi ve gözetleme yaptığımı söylemek istiyorum. - Ancak planıma dair tüyler ürpertici örnekler verdim.
Aden: Bir manifestom var, gerçek olayla ilgili üzerinde durduğum bazı yazılarım var” - "Bütün bunların nasıl gerçekleşeceğine dair çizilmiş bir hayat haritam var. - Temelde bir intihar notu
Şeffaflığı destekleyen biriyim ve kendi ölümümüde şeffaf bir şekilde yayınlayacağım..
Aden: "Size gösterdiğime göre, manifestom tam bir yıkım planıydı ve planladığım düzeyde çok, çok ayrıntılıydı."
KADİR DEMİR;
Çocukları çok seviyorum, terk edilmiş bebek mezarlarına aşırı duygusal bağ kuruyorum.. Kadir Demir sen değersiz değilsin, değerlisin ve kimsesiz değilsin seni çok seviyorum.. Senin mezarını bakımsız ve terk edilmiş durumda bırakanlar utanmalı ben hayatta olduğum sürece senin mezarını sürekli ziyaret edeceğim ve her zaman yanında olacağım.. Elimden geldiğince hiç bir çocuğun benim gibi büyümesine izin vermeyeceğim..
Mezarını çok yaptırmak istedim ama buna izin vermediler, elimden geldiğince mezarını güzelleştirmek istiyorum.. Her zaman aklımda olacaksın..
📸 Kadir Demir - 📸 Kadir Demir - 📸 Kadir Demir - 📸 Kadir Demir
24.05.2023 (14:42)
MİSANTROPİ
Aden: Ben, ortaokulda ve aile ortamımda zorbalığa maruz kalmış ve bu nedenle derslerimi bırakmıştım. Ve silahlara takıntılı olduğumu söyleyebilirim. "her zaman bir insanın yanımda ölmesini ve hiç bir şey yapmadan sadece onu izlemek istiyorum, ne hissedeceğimi merak eddiyorum." - Dürüst olmak gerekirse sanırım bundan zevk alabilirdim.
Aden: Ben, gençliğimde sağlık sorunları yaşadım. Erken çocukluğuma yavaş büyüme ve sık sık hastalıklarım damgasını vurdu. Çok utangaç ve hassastım. Ben kendimi yaşadıklarımdan ötürü hasta olarak kabul ettim ve kendi doktorum bir bakıma kendim olmuştum. Psikolog veya psikiyatri ve kendime koyduğum teşhise göre Aden, çekingen kişilik bozukluğu ve daha sonra muhtemelen şizotipal kişilik bozukluğu belirtileri göstermiş görünüyordum. Okul yıllarımda zorbalığın hedefi oldum ve kaygı, panik atak, Özsaygısızlık ve depresyondan muzdariptim.
Aden, "tuhaf ve sessiz" olarak tanımlandı ve uyum sağlamakta güçlük çekti. Son yıllarımda veya geçmişimde kesinlikle alkol, uyuşturucu veya vucudumu etkisi altına alacak bir şey kullanmadım..
Aden'in yerel bir atış poligonunda tabancayla ateş ettiği videoları yüklediği bir internet arşivi vardı. Arşivimin olduğu hesabımdaki favoriler arasında Columbine Lisesi katliamının görüntüleri vardı. Eric Harris & Dylan Klebold onlara hayranım..
Aden: YouTube ve diğer sosyal ağ sitelerinin izlenmesini artıracağını ve gelecekte benzer saldırıların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini sorduğunuzda, "Ne yazık ki bunun mümkün olmasından korkuyorum" yanıtını verebilirim. Ben değilim hayır, hayır ama benden daha delileri var.. çılgın ve korkusuz ben bazen insanları seviyorum, ımhhh bazende nefret ediyorum..
"Trajik bir gün" olarak nitelendirdim ve "bu tür olayların bir daha yaşanmaması" - Ama bu imkansız
Aden: Ateş sesi, tam saat 22:00 tek bir kurşun ve sağ şakak, işin tuhaf tarafı ise sadece kendine zarar vereceğin zaman herkes izliyor.. belki bunları okumak hoşlarına gidiyor.. Ama insanlara zarar vereceğimi bildirdiğim zaman sözde polis, savcı, hakim aahhh pardon SÖZDE adalet devreye giriyor, zorbacıları, tacizcileri koruyorlar.. Burası benim dünyam kimseye ismi ile nefret kusmuyorum.. bence sen her zaman olduğu gibi izlemeye ve okumaya devam et bana bulaşma
26.05.2023 (10:02)
ERIC HARRIS
Aden: Görüntülerde siyahlar giyinmiş genç bir adam otomatik tabancasını ateşlerken tüyler ürpertici uyarıda bulunuyor: "Bir sonraki sen öleceksin."
İnsanlıktan nefret ediyorum - "Katliam manifestosu" yayınlıyorum ve "Ben, bir doğal seçici olarak, uygun görmediğim herkesi ortadan kaldırmak istiyorum.. Neden insanları seveyim ki onlardan nefret ediyorum, kesinlikle nefret ediyorum."
Aden: Bildirime göre Antisemitizm ve küçük tehdit etme dışında hiçbir suçtan hüküm giymedim. Sicilim inanın temiz, ama Eric Harris gibi olmayı çok isterdim..ona aşırı derecede sevgi besliyorum..
Aden: Irkçı ve YouTube gibi birçok internet servisini aktif olarak kullandım ve okul cinayetlerinin beğenildiği çevrimiçi tartışmalara katıldım. Aden internette Neo-Nazizm ve "İnsan nefretini" hayat görüşlerim olarak adlandırdım ve hobilerim bilgisayar, silahlar (atıcılık) ve yazı yazmak. Ayrıca ağır müzik dinlemeyi ve ölüm hikayeleri yazmayı ve kurgulamayı tercih ettiğimi söylemek istiyorum.Evimde diğer şeylerin yanı sıra insanlıktan ve insan ırkından nefret ettiğimi ve eylemi 2017'den beri planladığımı söylediğim bir sürü mesaj bulabilirsiniz..
Daily Stormer, 4chan ve 8chan sayfalarında topluluğuna karışmayı seviyorum.. Andrew Anglin bir gün seninle konuşmayı istiyorum.. Elbet dikkatini çekecek bir şeyler yapacağım.. Sürekli seni takip ediyorum.. Özgürce İtalya meydanında verdiğin Nazi selamı ile tanıyorum seni
Aden'e antidepresanlar reçete edilmişti. Ayrıca anksiyete atakları için başka bir ilaç daha aldı. Ama keyfime göre kullandım.. Hastanede olmak istemiyorum..
Aden: Evimde başlayıp sırası ile ilkokul ortaokul ve lisede sürekli zorbalık gördüm. İlk lise performansım zayıftı ve çalışmalarımda çok az şey biriktirdim. Müdüre ve öğretmenlerime göre ben, okuyamayan ve lise eğitimine ayak uyduramayan öğrencilerden biriydim. Sonunda okulu bıraktım. Bir süre sonra tekrardan liseye kayıt oldum ve ikinci kayıt olduğum liseye başladım orada zorbalığa uğramadığım için ben, okulumun en iyi performans gösteren öğrencilerinden birisi oldum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. Onları sevmiyorum..
Ben çok zeki biriyim.. Ama bunu hiç güzel şeyler için kullanmama izin vermediniz.. Ben siz değersiz insanlarda çok takılı kaldım..
Ayrıca, özellikle aile evimde zorbalık, taciz ve sürekli aşağılandım. Okul hayatımda ise ciddi şekilde zorbalığa uğradım. Ben masum bir çocuktum, beni böyle bu duruma getiren kişiler sırası ile ailem ve ilkokul öğretmenim nihat özaydır.. Asıl hasta olan kişiler onlar..
Bir kadının bana sarılması beni çok mutlu etmişti, farklı hissettim. Aahh dürüst olmak gerekirse özge bana sarılınca korktum, ne yapacağımı bilemedim..Ama tuhaf bir şekilde hoşuma gitti
27.05.2023 (21:03)
İNSANLIĞA NEFRET
Aden: Karakter açıklaması; Görüştüğüm bazı tanıdıklarım tarafından, Aden marjinal olarak tanımlandı. Aden ile senelerce aynı okulda okuyan bir arkadaşım, beni sessiz ama izole olmayan biri olarak tanımladı. Öte yandan Aden, Okul hayatı günlerinde okulda iyi vakit geçiren sempatik ve hoş biri olarak da tanımlandı.Bayan arkadaşıma göre Aden hiç utangaç değil hatta konuşkandı. Ayrıca sosyal olduğu ve içine kapanık olmadığı, ancak diğer öğrencilerle iyi geçinen, konuşkan bir öğrenci olduğumu söyledi. Öğretmenime ve eski okul arkadaşıma göre, "gerçekten sevimli bir adam" ya da sadece "sıradan" idi.
"Bende garip bir şeyler vardı. Ancak bu sonradan anlaşılacaktı."
Aden: Ben, büyük (kalabalık) insan gruplarında pek başarılı değildim, ancak sürekli akranlarımın dikkatini çekiyordum. "Sınıfta, aşağılık isimlerle çağrıldım ve benimle alay edildi. Birçok kişi benim tatsız, tuhaf, külfetli ve antisosyal olduğumu düşünüyordu."
Beni yıllardır tanıyan arkadaşım. Benim, özellikle ortaokulda ciddi şekilde zorbalığa uğradığımı söylemişti. Zorbalık lisede de devam etti. - Arkadaşım: Y**** K***
Aden: Aden'in biraz korkutucu hale geldiğini fark ettiğini söylüyor çevremdeki insanlar. Aden, kendi web sitesinden çekim videoları sundu ve Amerika'daki silahlı okul saldırılarına hayran olduğumu söylüyordum. - Büyük bir şey yapacağım, bir arkadaşıma söylemiştim sonrasında beni aradı ve mesajı merak ettim dedi, ancak bunun çoğunlukla sadece bir şaka olduğunu söyleyerek gülümsedim.
Bir çok arkadaşıma göre, Aden geçen yazdan beri tedavi gördü ve sakinleştirici aldı. - Sadece sizi aldattım.. İyileşmek adına
Aden: Ateş etmek, ateş etmek bunu bir arkadaşıma söylediğimde ona zulüm yapıp yapmayacağımı sormuştu. "Aden sadece gülümsedi ve hayır, hayır" Sadist, bazen psikolojik acı çektirmeyi çok seviyorum.. Ama bazen ruhsal ve fiziksel olarak kendime acı çektirmekten haz duyduğum oluyor.. İnan bana hayatımdaki bu belirsizliklerle baş etmek çok zor.
Silahlara olan ilgim ve insanlığa olan nefretimi herkes biliyor..
Ben, öldükten sonra söyleyecekleri şeylerden sadece biri şu şekilde olacak buna eminim.. “Bir sıkıntısı olsaydı fark ederdik”
Aden: Kendimi vurmadan önce vurulmanın çevrimiçi videolarını yayınlayacağım ve geçmişteki eylemlerime dair ipuçları verdim ve ölüm günü çevrimiçi olarak bir dosya paketi bıraktım. Sadece kendimi vuracağım.. sadece kendimiii
İntiharımın ardından kendimi başımdan vuracağım ve direk orada ölmüş olacağım. - Sağ şakak
Beni tanımayanlar için bu web sitesi sizin için profilimi oluşturuyor, Aden'in karakterinide haritalıyor. Profil oluşturma, diğer şeylerin yanı sıra benim geçmişimi de inceler. "Hayatımın erken dönemleri, ailem, okulum ve dahil olduğum topluluklar. Beni tanımak için "Onlardan yola çıkın ve davranışımı açıklayacak bir şeyler olup olmadığına bakıyor olacaksınız sizin için doğru yol haritası bu şekilde" - Bazen profil çıkarmaya psikolojik otopsi denir. Örneğin yazılarımın düşüncelerimin, duygularımın, karakterimi ve güdülerimi bulmayı amaçlar.
Kendi üstünlüğümü kurmak istiyorum.. agresif davranıyorum ve kan ıımmhh, bundan zevk aldığımı söyleye bilirim. Kurbanlar kendilerini savunamadı. Evet, evet benim küçük yaşta tacize uğradığımda kendimi savunamadığım gibi veya küçücük bedenime zarar verdiklerinde kendimi savunamadığım gibi neden hala onlara kurban veya mağdur diyorsunuz kii ne zamandan beri tacizciyi, kendinden küçüklerine şiddet uygulayanlara merhamet eder oldunuz toplum olarak, pardon ama ben hastayım - sadece ben hastayım siz o kişiler ile aynı sofraya oturup yemekler yiyip o kişileri sevmeye devam edin...
Senin gibileri tek tek bulup öldürmek istiyorum.. Emin olun bu gibi insanları temizlemek topluma yapılmış bir kötülük değil.. SÖZDE adalet iyi hal verir mi..
Kendimi Tanrı gibi hissediyorum ve herkesin RESMİ OLARAK benden daha aşağıda olmasını istedim zaten biliyorum.Evrensel zeka açısından dünyadaki, dünyadaki çoğu kişiden daha yükseğim.
28.05.2023 (10:20)
İNSANLIK ABARTILIYOR
Aden: Eylemlerimi soğukkanlılıkla gerçekleştirdim ve tanıdığım veya tanımadığım kişilere çok acımasız oldum. Aden hep tek başına hareket etti, suç ortağı yok. Zihnimde benimle konuşan karakterlerim, suç ortağı sayılıyor mu, çünkü onları siz görmüyor ve duymuyorsunuz... - Vedalaşmak için aradım. - Aden çekimleri iki yıldır planladığını söylüyor.
Aden: "Ben bir yetişkin olarak bazı hobilerim vardı. Silahlar (atıcılık) ve yazı yazmak. Ayrıca ağır müzik dinlemeyi ve ölüm hikayeleri yazmak ve kurgulamak gibi. Ayrıca bilgisayarı çokça kullandım, video izledim, müzik dinledim ve diğer şeylerin yanı sıra Columbine ile ilgili materyallere baktım ve okul silahlı saldırıları."
"Bilgisayarımda yüklü oyun yoktu, (bir oyun dışında) ancak çevrimiçi materyaller standart bir çevrimiçi savaş oyunu oynadığıma dair göstergeler içeriyordu. Ayrıca çizimlede ilgileniyordum. Yeni bir hobi, olarak kapalı alanda ve daha sonra hava tabancalarıyla ateş etmekti. - Açık alanda bir silahla."
Aden: Bir gün ortadan kaybolabilirim ve sen beni asla bulamayacaksın. Beni kimse bulamayacak, tahmini 290 gün sonra
Bebek kadar canlı ve mutlu ama çocukken utangaç, içine kapanık ve sessiz olarak tanımlandım.
Aden: Annem davranışımda bir değişiklik fark etmedi, hiçbir şey yapmadan geceleri yatağına uzandı, yemeğini yedi ve ben ondan yardım isterken hiç bir şey yapmadan hayatına devam etti.
Anneme 13 Ekim 2017 Cuma, Saat: 13:45'de yardım istediğim, WhatsApp mesajı bu şekildeydi ve hiç bir zaman o günden sonra bu konu açılmadı.. O gün arkadaşlarınla iş eğlencesindeydin ve ben senin için öncelik olmadım.. 📸 WhatsApp Mesajı
Aden: Vurulmadan bir gün önce kendime ne yapacağımı anlattığım videolar çektim, ama o videolar hiç yayınlanmayacak. (bilmiyorum henüz buna karar vermedim.) Videoların birince şöyle diyordum: "Demek o zamanlar orası benim evim,okulumdu... yarın... -- yok hayır burayı paylaşamıyorum -- kahrolası piçler."
Vurulduğum sırada depresyon nedeniyle bir psikiyatriste gidiyor olmam gerekiyordu ve bir önceki ve sonraki randevularımı vurulmadan aylar önce iptal etmiştim.
Günümün çoğu saatlerini internette gezinerek ve okul silahlı saldırılarını araştırarak geçiriyordum.. O saldırıyı gerçekleştiren kişileri her zaman anlamak ve sahip oldukları psikolojiyi anlamak ve hissetmek istedim.. aslında onlar iyi çocuklardı onları kötü şeylere sürükleyen kişiler hayatlarına devam ediyor şuan
Aden: Daha sonra hayatımda, annem yeniden evlendi ve kendi evime alınmıyor ve istenmiyordum. - Annemin evlendiği adam tarafından ve o adam tarafından da cinsel içerikli mesajlar görmüştüm.. Bana yapılmış bir cinsel eylem değildi içerik olarak çevrimiçi günlüğümde bunu belirtmek istemiyorum.. O gece adamın kafasında bardak kırdığımı ve evden kovduğumu hatırlıyorum.. Cinsellikten nefret ediyorum... Hele bir kadının sahip olmayı istediği şeyler karşısında bedenini ön plana koyması beni delirtiyor.. Kadın vucudundan ve cinsellikten nefret ediyorum.
Uykusuzluk, depresyon, konsantrasyon güçlüğü ve çekingenlikten muzdarip biriyim.. Uykuyu çok özledim. - Yalnızlık hayatım boyunca peşimi bırakmadı. Her yerde, kaçış yok. Ben Tanrı'nın yalnız adamıyım. Şunu sakın unutmayın "İnsanlık abartılıyor" değil mi? öyle değil mi..?
Aden: Beni reddettiğinizde veya toplum içinde aşağılamaya, ezmeye çalıştığınız da emin olun "Pişman olacaksınız"
29.05.2023 (14:14)
Æ A-14
Aden: Hey, sen! Bahse girerim bunu neden yaptığımı merak ediyorsundur. Bunun nedeni insanlardan ve toplumdan nefret etmemdir. Her zaman olabildiğince çok insanı yok etmek istemişimdir: bu boktan insan ırkı. Bunu planlıyordum. 2017'den beri böyle bir eylem. Önüme gelen her şeyi yok etmek istiyorum. Kitlelere acımak yok! onlar ben taciz edilirken, dışlanırken, şiddet görürken bana kesinlikle acımadılar..
"Sürekli sinirleniyorum ama neyse ki bu sorunun çözümü Æ A-14: yani GLOCK 19 - G19 Hedef! Kafadan vuruş!"
Aden: Beni herhangi bir konuda yargılayacaksanız veya taklit edecekseniz, benim ne yapmak istediğimi tam olarak bilmelisiniz.
Eric Harris & Dylan Klebold'un saldırısının başlı başına bir son olduğuna gerçekten inanıyor musun?
İç şiddetimi tatmin etmek için bunu yapıyorum. Bir gün sen de benim gibi ağlayacaksın. Silahlarım beni sırtımdan bıçaklamayan tek şey, onlara çok güveniyorum.
Aden: Eric Harris & Dylann Roof onlara aşırı derecede sevgi ve saygı besliyorum.. Hayat kısa ama bende eric gibi ölmek istiyorum..
Sonunda saçını yoluyorum ve dayanılmaz bir acı yaşıyorsun.. O kadar acı verici ki çığlık çığlığa.. Ama durmuyorum! Kafanın derisini yüzüyorum, kan akıyor her yerde kan.. En sonunda bıçağımla gözlerini oyup aşağı fırlatıyorum.. Sonra boynunu, kollarını ve bacaklarını kesiyorum.. Sadece gövden kaldı.. cinsel organlarını ve mideni defalarca bıçaklıyorum.. Sonunda kalbini sökerek bitiriyorum ve seni tüketmek istiyorum. (2013) - Çocukken taciz edildiğim kişiye her zaman yapmak istediğim şeydi bu - Kana susamış hasretim bitmedi..
Kural 11: İneklere iyi davranın. Muhtemelen sonunda biri için çalışacaksınız. Bana iyi davranmaya başlayın yoksa hepinize kötülüğün saf halini göstermiş olacağım. Her şeyi batıran tüm o aptallar (ailem) geçmişteki hayatım, onları bir günlüğüne yaşamak istiyorum..
Aden: Burada yazan onca yazı arasında asla bağlantı kuramaya bilirsiniz bunun farkındayım, 12,13 senedir kendi el yazım ile yazmış olduğum yazıların sayfa sayfa belli başlı yerlerini paylaşıyorum..
29.05.2023 (14:31)
ADEN TARAFINDAN YAZILDI
Aden: Bu belgeler, hakkımdaki ilgili forum gönderileri, yorumlar ve günlük girişlerimin bir koleksiyonunu içerir. Aden tarafından yazıldı. Gönderiler birkaç hesabımdan alınmıştır. Ve kronolojik sırayla sıralanmıştır.
Aden: İş berbat, okul berbat, hayat berbat, sadece bu boktan kurtulmak istiyorum. Bu durum, gerçekten kötü deli olduğumu mu düşünüyorsun? aslında tüm bu bölgenin vatandaşlarının çoğundan daha mantıklı, barışçıl ve daha az çılgınım.
Bir yere gidip hazırlanıyorum, sonra, maymuna dönüyorum, sonra da beynimi patlatıyorum. İşler planladığım gibi giderse bugün öleceğim gün olacak. - 14 Mart 2024 - 22:00
Aden: Annem yabancılarla konuşma dedi ama sürekli ilgisizdi bana neden dinleyeyim onun tavsiyesini
Aden: “Keşke bir Tanrı olsaydım” Bir tanrı olarak evrensel dengeyi bozmamak benim sorumluluğum olurdu; bu yüzden ben anında görünemez. Onları açık fikirli olmaya "dönüştürmem" gerekirdi diğer tanrılar hakkında ve sonra görüneceğim. 3 ana kuralımı vereceğim: 1. Hiçbir canlıya zarar verme, bu kuralı çiğnersen kafanı kırarım. 2. Hiçbir biçimde şiddet uygulamayın. 3. Saçmalık olmayın.
Bir bıçak alıp ** boynuna saplayacağım. sonra onu ölüme sürükleyeceğim cesedi çöp kutusunun yanında, kanını akıtıp ve sonunda onu kesip ve küçük parçalar halinde öğütüp. Parçalardan. O parçalardan biraz yiyeceğim ve sonra muhtemelen kusacağım.. Vücudunu fırlatacağım.. Çöp tenekesine atacağım.. Sonra tanrıları yatıştırmak için kutsal hayvanları kesmeye gideceğim. Ondan nefret ediyorum.. Keşke hayatımda hiç olmasaydı... Bir zamanlar onun bedeninin bir parçası olmaktan utanıyorum.. Ondan nefret ediyorum. Onun bana karşı hiç bir zaman acıma duygusu olmadı.. "BENİ UNUTMANIZA ASLA İZİN VERMEYECEĞİM"
Hiç arkadaşı olmayan, her şeyden nefret eden ve çoğu şeyi yok etmek isteyen genç çocuk ve silah ateşlemek için çok istekli ve ailem can sıkıcı - Ben hariç hepsi troll
Aden: Belli günlerde psikolojik olarak farklı oluyorum, bu yüzden sizden nefret etmem zor. Ben müslümanları, yahudileri, siyahileri ve o tenleri pis kokan topluluğu asla sevmiyorum..
I support interesting people and I hope to be internet famous one day. - İlginç insanları destekliyorum ve bir gün internette ünlü olmayı umuyorum.
Kısacası, sonsuz bir cehenneme lanetlenmiş ikiyüzlü bir inkar trolüyüm. Beni depresyona ve öfkeye sürükleyen sürekli can sıkıntısı hali.
Aden: Trolleri en kısa şekilde tanımlayabilirim: Troller temelde internette "zorbalık yapan" gençlerdir. Kişilik bozukluğuna sahip oldukları ve açıklarını kapatmak istedikleri için gerçek zorbalar duyguları olmayan kişiler
Aden: Bana çocukluğumda acı çektiren kişilere her zaman yapmak istediğim; Üzerinde düşünmesine izin vermek için çok kısa hayatının geri kalanında onları acı içinde bırakırdım.
30.05.2023 (14:25)
4CHAN KAYIT SÜRECİM
Aden: Bu, Aden'ın bilinen takma adlarının bir listesidir: ------------------------------------------------------------------------
Aden: Aldığım her kişilik bozukluğu testi, genellikle yarısından fazlasını şiddetli bir şekilde alıyorum. Ve çoğu zaman dürüst davranıyorum. Ama babam bu konuda doktorlarıma yalan söylememi istiyor.. Neyin varsa tam tersini söyle bir şeyim yok dememi istiyor sürekli sanırım.. Babam kendime zarar vermemi istiyor, yapmacık olmamı istiyor..Sadece ailemi tanıyamıyorum..
4chan - 4chan formuna kayıt olduğum gün - 10.08.2019
Whoiseadn: Hey, ben whoiseadn. Kısacası, kendimi yok etme sanatına adamış bir psikopatım. Bende, geçmiş yıllarımda hep ilginç hikayeler yapmayı hedefledim. Ben her zaman üzerime düşeni yaptım. Solo işler ve bu nedenle umduğum zirveye asla ulaşamadım. Bu yüzden ben bugün buraya kayıt oldum.. Benzer niyetleri olan insanlarla birlikte çalışabilirim umuduyla ve birçok büyük felakete neden olabilirim.. En fazla zararı vermek için zaman ayırmayı seviyorum, daha önce saldırdım daha önce vur-kaç tarzı kesintiye sahip birçok sunucu-sunucuya büyük miktarlarda zarar verdim. Sunuculara yaptığım saldırıların çoğuna kıyasla hasar yoğun olmasa da, kıpırdandım topluluklarında çok fazla drama var..
Yönetici: Pek çok durumda kendini bir haydut gibi düşünmeni isterim, ama başkalarıyla birlikte çalışabildiğin gösterilmiştir. Kişiliklerimizi göz önünde bulundurarak, yapacağımızı sanmıyorum grup baskınları ile ilgili herhangi bir sorun var..
Whoiseadn: Kendime göre saçma sapan şeyler yapabilirim ama ben dürüst bir adamım. Eğer odaklanırsam, sahip olabilirim..
Yönetici: “Dünyaya iyilik yapma şansınız olsaydı, ne yapardınız?”yapar mıydın?"
Whoiseadn: Zamanda geri gider ve Columbine veya V-Tech gibi birçok okul silahlı saldırısını durdururdum. Atıcıların zihinlerinde umut uyandıran ve onları canlı tutan olumlu bir etki olmak bir aydınlanma yolu veya daha gerçekçi bir şekilde, etrafımdaki çöpleri temizlerdim (ki zaten yapıyorum) ve gönüllü olurdum yerlerde. Ah, ve okuldaki yalnız ya da arkadaşsız çocuklarla arkadaş olurdum.
Bir gün internette ünlü olmayı umuyorum. Bu sefer yok sayılmayacağım.. Üzerime basmalarına asla izin vermeyeceğim, kötüde olsa bir üne kavuşacağım..
Aden: Düşüncelerimde, kendimi o çocukta daha erken yaşta görebiliyordum. Yani, yönlendirilen rüya aklımı çocuğun ve genel olarak öğrencilerin sosyal 'grafiğine', sadece nazik davrandığım insanlarda daha geniş bir sosyal görünüme sahip; yani "kendimi başkalarının yerine koyabilmek" - Çalıştım, düşündüm ve o çocuğa gerçekten ulaşmam gerektiğine dair bir moral buldum ve kötü bir şeyin olmasını engellemeye çalıştım çünkü birinin benimle uğraşmak zorunda kalmasını istemiyorum bundan gelişebilecek zihniyet ilede.
Gördüğüm o rüya, bir bakıma bir tür zihin araştırması olan başka bir rüyaya parladı sadece hissettim. Okunuyormuşum gibi çok rahatsız edici ve düşmanca bir ortamda kendi kusurlarımla yüzleşmek zorunda kalıyordum. - Psikiyatristim olaylara iyi tarafından bakmam gerektiğini söyledi..
31.05.2023 (12:31)
ARBY'S SANDWİTCH
Doktor: Hangi tıbbi sorununuz / hastalıklarınız var..
Whoiseadn: Majör Depresyon, neşe hissedememe, yoğun sadist arzu seviyeleri ve ölüme olan ilgim.
Aden: Boktan cahil hayatımın ilk %38'ündeyim ama bu gerçekten bir başarı değil.. - 12 Mart - Doğum günüm için istediğim şeyler 30 Arby's sandwitch hepsi bu kadar!
AK > M16/4 - En azından AK'm vurduğum her şeyi öldürecek ve özel temizliğe ihtiyacımız var.. Ayrıca silahların ÇOK GÜZEL olduğunu da unutmayın. İşitme koruması olmayan bir av tüfeğinin patlaması sizi kalıcı olarak sağır yapabilir. .22 cal bile en az 1 km'lik bir yarıçaptan duyulacak kadar yüksek. Silahlar son derece gürültülü, son derece ölümcül ve onlara saygı duyulması gerekiyor.
Aden: Üniversite sisteminin ve Türkiye Cumhuriyeti toplumunun büyük bir değişime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. İleriyi göremiyorum. Sadece üniversiteye gitmek - girmek için ortalama 250.000 & 350.000 ₺ harcamak zorunda, çoğu insan için okuldan ayrılmanın en iyisi olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de bir diplomanın sadece işe yaramaz bir derece olduğunu düşünüyorum..
Her şeyin bedava olması gerektiğini düşünmüyorum ama kesinlikle olması gereken bir şey var ki o da Eğitim. İlk ve Orta okul öğrenciler için ücretsizdir, bu harika çünkü her insan eğitim görme şansını ve hakkını hak eder.
Yine de üniversitede, çoğu zaman diğer yüzlerce öğrenciyle birlikte büyük bir odaya giriyorsunuz, profesörün söylediklerini not almak ve sonra gerçekten denemek için kıçınızı yırtıyorsunuz sınıfı geçmek için Türkiye'de çoğu zaman, öğretmenler ilk etapta öğretme konusunda iyi bile değiller.
Yine de İlkokul ~ Lisede, var gücüyle çalışan, her öğrenciye derste yardım eden öğretmenlerimiz var. Bir elin parmaklarını geçmeyeceğini biliyorum.
Çok sayıda Türk, birçok nedenden dolayı depresyonda. Berbat ortam, az arkadaş, kötü ya da var olmayan aile üyeleri, zorbalık, taciz, stres, vergiler, yoksulluk vb.
Maddi olarak hiç bir sıkıntım olmadı korkunç paralar kazandığım oldu, hiç bir zaman para olarak şikayetim olmadı ama insanların bu durumalarını göründe içim daha çok kararmaya başlıyor.. Herkes çok gergin, çok sinirli kimse gülmüyor...
Pek çok ülkeyle karşılaştırıldığında, Türkiye, bir üçüncü dünya ülkesidir. Bu bir utanç.
Bu dünyada tanrı yok üzgünüm. Söylemesi boktan bir şey ama yardım etmelisin kendine - çoğu insan seni umursamıyor. İyi insanlar her zaman azınlık olmuştur.
Kızlar ayrıcalıklı davranılmasını isterler ve öyleymiş gibi davranacak çekici bir prens istediklerini söylerler. O bir prenses ya da kraliçeydi değil mi? Sonra prensi görmezden gelirler. Ülkemizde kadınları bu kadar önemsemeyin, üstlerine bu kadar düşmeyin.. Onları siz bu hale getirdiniz.
İyi erkeklerin, kadınların söylediklerini görmezden gelmeyi öğrenmeleri gerekir. İyilikseverlik, Nezaket ve özverilik çok takdire şayan özelliklerdir, ancak çoğu kadın zar zor evrimleşmiştir.
Lider olmak için bilinç altında çaba gösterin; baskın olmak. Onları iyilik için ödüllendirin, onları size bağımlı hale getirin. Onlarla bir yere varmanın tek yolu bu
Gerçek bir kadın bulsanız bile (ki bu Türkiye'de çok nadir görülür) o zaman tut ona bağlan ve asla gitmesine izin verme. Ona saygı duy
31.05.2023 (12:31)
FEMİNİZM İÇİN ÇOK FAZLA
Aden: Aşağıdaki hedeflere ulaşılana kadar hazır olmayacağız ve tüm insan yaşamı için temel bir standart olarak düzenlenen liste
Aden: Temiz ve saf Gıdaya, Suya, Barınağa, Sağlık Hizmetlerine, İş Olanaklarına uygun fiyatlı erişim, Her seviyede Ücretsiz Eğitim. - Savaş yok. - Yılda 10.000'den az cinayet (Tüm dünya için) - Tip-1 Medeniyet - Ortalama IQ'su 115. - Terörizm - Aşırılık - Tacizcilerin Yargısız İnfazı - Demokratik ve Saf Hükümetler ve Toplumlar
Bu hedeflerin yarısına bile ulaşmamız birkaç nesil daha alacak lol - Zaten 3. Dünya Savaşına ihtiyacımız var. Türümüzün hayatta kalmasının tek yolu bu.
Aden: Doğal seçilimi maksimuma çıkartıp ve yalnızca en zeki ve en güçlü olanların yaşamasına izin vermeliyiz, tüm bu yozlaşmışlar acımasız, hak edilmiş bir ölümle karşılaşmalı ve onlar parazitler, muazzam miktarda kaynak tüketiyor ve bu dünyaya hiçbir şey katmıyor.
Aden: O zaman sadece üç basamaklı IQ'ya sahip insanların üremesini sağlamalıyız. Belki... sadece insanlar STEM eğitimi ile çocuk sahibi olabilir. Bu, dünya nüfusunu sabit bir seviyede tutacaktır. Maksimum 1.000.000.000 ve her insanın yüksek kaliteli bir yaşam sürmesine izin verin. Bu ülke ve dünya çok yolsuzluk içinde - Dünyanın başına yozlaşmış ve zengin pislikler yerine aydınları koyun.
Aden: Boşanmanın etkileri çok fazladır ve aileler üzerinde birçok çatışmaya neden olur. Ben aile içi boşanma ile ilgilendim. Ve bu arada boşanmaların %80'ini kadınlar başlatıyor. Aşk için evlenmiyorlar, sadece nafaka için evleniyorlar ve her şeyimizi alıyorlar. HAHAHAHAHAHAHA feminizm için çok fazla.
Aden: Evlilik dışı bebek sahibi olmak saçmalık, sadece evliyseniz ve ona yeterince zaman ayırdıktan sonra çocuk sahibi olmalısınız. İyi inancınız olduğunda. Yakın zamanda evlilik dışı ilişkiden bir arkadaşım 7 haftalık bebeğini aldırdı, ahhh kusura bakma onu öldürmek istedim sizin gibi kadınlar yüzünden çocuklar bu halde
Tek istediğim erkeklere saygılı davranmaları ve ikiyüzlü yozlaşmamaları para israfı aptallar. Dışarıda birkaç gerçek kadın var.. Onları gerçek kadın yapan ne biliyor musun? Zeka, sadakat, kararlılık. Çoğu Türk kadınları? Beyin ölümü gerçekleşmiş, olgunlaşmamış, kopya çeken, tembel, şişman, zihinsel olarak zarar görmüş. Bu ülkenin başarısız olduğu herkes tarafından aşikardır. Kadınların işi her zaman kolay olmuştur. Biz erkeklerin herhangi bir duygusu olamaz, ve güçlü olmalıyız. Kadınların sadece bizim enerjimizi tüketmeleri bekleniyor. Siz erkekler kaynaklar ve uzak bir geçmişte, aile birimiyle ilgilenin. Gerçek bir kadın bulsanız bile o zaman tut ona bağlan ve asla gitmesine izin verme. Ona saygı duy
Aden: Ancak modern kadınlar çocuklarını büyütemezler. Evli bir annenin olduğu bir evde günlük 500 ₺ ile tüm işleri bir başka kişiye yaptırıyor ve temizlik işinden kaçan modern kadınlar en küçük iki çocuğunu görmezden de geliyordu. O çocukların hayatlarının çoğunu harcadılar, değerler ve ahlak öğretilmek yerine video oyunları oynamalarına göz yumdular sadece onlarla ilgilenmemek için, hiç bir duyguya sahip olamayacaklar. Ve muhtemelen daha zayıf büyüyecekler fiziksel ve zihinsel olarak olması gerekenden daha fazla.
Kadınlar iyi adamları görmezden gelir ve onlara zorbalık yapar ve onları oldukça sefil ve reddedilmiş olarak bırakır, ömürleri boyunca. Entelektüeller ve yardımsever insanlar genellikle asla sevişmez ve yetişkinliğe iyi zorbalık olsun. Yine de geri zekalılar, pislikleri aptallıkları ödüllendiriyorlar.
Bu, kadınların aptal olduğunun kanıtıdır. Sürekli dırdır etme, altın arama, manipüle etme, hiperseksüalite, aldatma ve tipik diğer pek çok yönüyle bulaşık özgür kadın ve kafası kıçında olmayan herkes bunu kabul edecektir. Uygarlığın devam eden büyük bir ahlaki krizi var. Ve yine de az önce söylediğim şey için, çoğu insan tarafından dışlanırım, her ne kadar bu gerçeklik. PC dejenereler toplumu mahvediyor.
31.05.2023 (16:16)
20 YIL GERİYE GİTMEK
Aden: Vay canına, geçmişimi gözden geçirerek bir nostalji çılgınlığına giriyordum... Şimdiki hayatım çok sefil artık birkaç arkadaşım var, dışarıda çevrimiçi veya çevrimdışı sosyal hayatım yok YouTube / Steam'deki bazı nadir yorumlar hariç, alternatif kanalım (2010'da T14 için yedekleme), 200'den az görüntülemeyle 9 abonede zar zor hayatta kalıyor. Hayatımın artık bir amacı yok Son çarem sosyalleşme - Ailem, artık beni görmezden geliyorlar. Pislikler! Ancak, yolun yarısı 2023 ne yazık ki zaman uçtu. Keşke zamanda 20 yıl geriye gidebilseydim.. YIL - SIRALAMA 1997 - 1998 - 1999 - 2000 - 2001 - 2002 - 2003 - 2004 - 2005 - 2006 - 2007 - 2008 - 2009 - 2010 - 2011 - 2012 - 2013 - 2014 - 2015 - 2016 Hayatımın hikayesi. Ailemden herhangi biri bunu görürse, siz pislikler daha iyi gerçek bir aile olmaya başlayın. Ailecek yürüyüşe çıkalım, biraz film izleyelim, HER ŞEYİ yapalım. - Hepimiz birbirimiz için mükemmel olmalıyız.
Olabildiğince çok uyuyorum ve genellikle değişken bir uyku programım var. Evden zar zor çıkıyorum. Zar zor sosyalleşiyorum. İnternette zar zor sosyalleşiyorum.Yıllar uçup giderken boşa harcıyorum ömrümü.. 2023'ün 2. yarısı olmuş bile - TÜM insanlar anında acısız bir ölüm hakkına sahip olmalıdır. Jack Kevorkian bir kahramandı!
Demek istediğim? Bu boktan dünyada sosyalleşmeye çalıştım ama nafile.
Aden: O tip biri gibi görünmeyebilirim ama biraz dışa dönük, arkadaş canlısı ve şakacı biriyimdir. Ben aktif olarak insanlardan her zaman kaçınan ve tamamen siyah giyinen o çocuk içeri girdim, kahrolasıca işimi yaptım.. 14 Mart 2024 - 22:00
Büyük Depresyon, büyük miktarda öfke ve nefret, bolca can sıkıntısı.. Eskiden kendimi tedavi ederdim ve video oyunları aracılığıyla ama artık onları bile eğlenceli bulamıyorum.
Ailem, bütün gün para kazanıp hak yiyen aptal, tembel salaklar. - Annem gerçekten akıl hastası olan bir psikopat, yetim olmanın ezikliğini kullanıyor.
Aden: Bak, kaba ve nefret dolu bir şey yaptıysam özür dilerim ama ne yapacağımı bilmiyorum. ben yaşadım. Yaklaşık 26 yıldır hayat yok böyle
Her gün bolluk içinde, can sıkıntısı ve nefretle uyanıyorum.
01.06.2023 (15:48)
NASIL KİBAR OLABİLİRİM
Aden: İşte benim alanım, kişisel bilgilerimi vermeyi pek sevmem ama sadece kendimi kanıtlamak istiyorum nokta, İstanbul'un kalbinde yaşıyorum... Bu çöplükten kaçmalı mıyım? yoksa onunla başa çıkmalı mıyım? Nasıl kibar olabilirim..
Daha fazla aşağılamak istemiyorum ama bu ebeveynlerin hatası, çünkü ebeveynlerin çoğu olgunlaşmamış ve kendileri de umursamaz. Tüm bunları gözünüzle görüyorsunuz küçük kızlarınız mini etek ve neon pembeli fahişe kıyafetleri giydiği zamanları bu bir mutlak rezalet.
Aden: “Şöyle bak, yaşlısın ve ölümün kapısını çalıyorsun ne olursa olsun yakında öleceksin ne yaparsın, neden nefret ettiğin birkaç kişiyi öldürmeyesin.. O kadar uzun süre hayatta kalırsam, eminim, o zamana kadar bir isim listem olacak.” Aahh hayır hayır bir isim listem var benim zaten hazır durumda
Aden: Sosyal faktörlerin alanı, başarısızlıklar da dahil olmak üzere çok çeşitli yaşam streslerini ve etkilerini kapsar ve reddedilmeler, görevi kötüye kullanmanın sonuçları, kişilerarası çatışmalara, rol modeller ve ideolojiler şiddeti ve şiddet yoluyla ün kazanmanın çekiciliğini desteklemeye başladım. Bazı sorunlar herhangi bir alana kolayca sığmaz. Bu alanlar arası faktörler arasında ebeveynlik (biyolojik ve evlat edinilmiş), ırksal-etnik kimlik, cinsel kimlik, cinsel yönelim ve fiziksel etkilerin etkisi yer alır. Ve cinsel istismar.
Çok alanlı bir bakış açısı kullanmanın amacı, olgunun kapsamlı bir analizini sağlamaktır. Kitlesel şiddet eylemlerine katkıda bulunabilecek birçok faktörü kabul etmek. Çünkü yaşadığım ülkede toplu saldırılar istatistiksel olarak son derece nadirdir, failler hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrenmek önemlidir. Onları etkileyen güçleri daha iyi anlayın.
Tehdit değerlendirmesinin merkezi odak noktası, birisinin ortaya çıkarabileceği tehditler gibi uyarı işaretlerini belirlemektir. Bir şiddet eylemi planlıyor olabilir. Bununla birlikte, birçok insan kastetmedikleri tehditlerde bulunur veya işleme niyeti olmadan şiddet eylemleri hakkında konuşmak. Bu nedenle, kapsamlı bir tehdit değerlendirmesi, davranışsal uyarı işaretlerinden daha fazlasını dikkate almalıdırlar.
Aden: İnsanlık beni asla onların arasına kabul etmedi ve şimdi nedenini biliyorum. Ben daha fazlasıyım insan. Ben hepsinden üstünüm. Ben Aden... Muhteşem, şanlı, yüce, seçkin … İlahi! Ben yaşayan bir tanrıya en yakın şeyim.. Yavru üretmek için sperm örnekleriyle suni olarak tohumlanacaklar. Ahlaksız doğaları, zamanla içlerinden yavaş yavaş çıkacaktır. Gelecek nesil erkekler kalan bu kadınların varlığından habersiz olurdu. Cinsellik tamamen bitecek varolmaya. Aşk var olmaktan çıkacak...
Size göre merhametli, yakışıklı ama aslında sapık, hak yiyen, çocukluğumda beni taciz eden insanı öldürmeden önce ona işkence edeceğim... Onu keseceğim, yüzeceğim derisini sıyırıp ve pişerken üzerine kaynar su dökeceğim. Hala hayattalar ve aklıma gelen diğer işkence türleri gibi. Onun ne zaman istersem kafasını keseceğim ve kafasını bir çantada tutacağım.
Aden'ın yazıları, hayatındaki başarısızlıklar, aşağılanması ve nasıl hissettiği hakkında yakınmalarıyla doludur. Küçük, savunmasız ve zavallı. Zarar görmüş erkeklik duygumu şiddet yoluyla iyileştirmeye çalıştım. “Tabancamı aldıktan sonra odama getirdim ve yeni bir güç duygusu hissettim. Artık silahlanmıştım. "Artık alfa erkek kim, sürtükler" Aden, Hitler, Naziler, Himmler ve Goebbels ile ilgili çevrimiçi aramalar yaptı (2020). Neden Naziler size göre belki de acınası bir şekilde zayıf hisseden biri olan Aden, Nazi gücüne çekildi., belki de Nazilerin ırksal üstünlük ideolojisiyle özdeşleşiyordum. Bu neden çekici olsun ki? Çünkü kendimi biyolojik olarak aşağı hissediyordum. Çocukken böyle hissediyordum. Üzerime tükürmeleri, şiddet görmem vucudumda bazı dikiş izlerini gördükçe kötü hissediyordum.. Veya istemediğim halde ve sesimi duyuramadığım halde sürekli anal bölgesinden taciz edilmek bana aşırı derecede kötü hissettiriyordu... Kimse sesimi duymadı ailem, heleki onları hiç affetmeyeceğim o zaman güçlü olamadım bu tamamen benim suçum bunun farkındayım... Ama artık güçsüz değilim.. Buna asla izin vermeyeceğim...
07.06.2023 (16:56)
3,9 KİLO AĞIRLIĞINDA DÜNYAYA GELDİM
Aden: İnsanlık… Bu dünyadaki tüm ıstırabım insanlığın, özellikle de kadınların elinde. İnsanlığın bir tür olarak ne kadar acımasız ve çarpık olduğunu anlamamı sağladı. Tek istediğim bu dünyaya sığmaktı dünya içinde ve insanlık arasında mutlu bir hayat yaşamak, ama dışlandım ve reddedildim, bir varoluşa katlanmak zorunda kaldım. Yalnızlık ve önemsizlik, hepsi insan türünün dişilerinin görmekten aciz olması nedeniyle içimdeki değer ... Bu benim, Aden'in nasıl ortaya çıktığımın hikayesi. Bu benim bütün hayatımın hikayesi. Bu karanlık bir hikaye üzüntüden, öfkeden ve nefretten. Acımasız adaletsizliğe karşı bir savaşın hikayesidir. Bu muhteşem hikayede, hayatımla ilgili her ayrıntıyı, hayatımdan çıkardığım her önemli deneyimi ifşa ediyorum. Üstün hafıza ve bu deneyimlerin dünya görüşlerimi nasıl şekillendirdiği. Bu trajediyi yaptı, bu olmak zorunda değildi. İşlerin böyle olmasını istemezdim ama insanlık elimi zorladı ve bu hikaye nedenini açıklayacak. Hayatım karanlık ve çarpık başlamadı. Mutlu ve keyifli olarak başladım, çocuğum, iyi ve saf olduğunu düşündüğüm bir dünyada hayatımı dolu dolu yaşamak istedim...
12 Mart 1997 öğle saat 12:00'de İstanbul / Fatih'de bir özel hastanede doğdum. İlk nefeste nefes aldım sadece 3,9 kilo ağırlığında bu dünyaya geldim. Ailem mutlulukla dolu olmalı ve o gün gurur duyuyor olmalılar. İlk çocuklarının doğumuna yeni tanık olmuşlardı ve bana ***** adını verdiler. Ben genç bir anne babanın çocuğu olarak dünyaya geldim. Annem hamile kalmadan önce annem ve babam birkaç yıl evli kaldılar. Bence aslında, annemin hamileliği bir kazaydı. Ben doğduktan sonra ortada ne bir anne ve baba gördüm..
Ben doğduğumda annem ve babam Avrupa Yakasın'da bir evde yaşıyorlardı, ama doğumumdan kısa bir süre sonra Anadolu Yakasına taşınmaya karar verdiler. Hayatımın değiştiği o lanetli apartmana sürekli taciz şiddet ve aşağılamaya maruz kaldığım. Çocukluğumun evi
Boşluğa sıkışmış
Aden: En sevdiğim çocukluk filmim Tarih Öncesi Topraklarda - The Land Before Time'dı. Aslında benim zamanımın filmi değildi.. Çok eski yapımdı, o filmi izlediğimde yaşımın kaç olduğunu hatırlamıyorum... Çok küçüktüm.. O filmi hep ahh ile izlerdim.. Annesini yeni kaybetmiş ve yolculukta olan Littlefoot adlı yavru bir dinozor hakkındaydı refah ve barış diyarı olan "Büyük Vadi"yi bulmak için tehlikeli bir dünyadan geçiyoruz. hatırlıyorum. Annesinin öldüğü sahnede hissettiğim mutlak üzüntü duygusu ve muzaffer ve mutlu tüm yollardan geçtikten sonra nihayet Büyük Vadi'yi keşfettiğinde beni saran duygular oraya varmak zor. Bu filmi o kadar çok izledim ki, sadece düşünmek bile duygularımı uyandırıyor benim çocukluğumun büyük bir parçasıydı.
Aden: Nurcan, hayatımın sonraki bunaltıcı ve yalnız döneminde tek arkadaşım olacaktı. Benim Nurcan'la olan arkadaşlığım, yalnızlıkla başa çıkmama yardımcı oldu. Onunla sahip olacağımız çok az eğlenceli zaman benim için karanlıkta bir ışık gibi. O inanılmaz bir kadın ona asla nefret beslemiyorum.. Onu çok seviyorum.. Hayatımda sahip olduğum en iyi arkadaşımdı..
Aden: Artık babamın evinde World of Warcraft'ı hiçbir sınırlama olmaksızın oynayabiliyordum. Okul ve ödev, oyuna ve içindeki karakterine çok bağımlı hale geldim. Tek umursadığım buydu.. Oyuna o kadar dalmıştım ki artık insanların benim hakkımda ne düşündüğünü umursamıyordum. Sadece gördüm evet gördüm WoW'dan zaman alan bir şey okuldu. Okulda çok sıkıldım, özellikle de hala görünmez sessiz çocuk olduğum gerçeği vardı. Bu can sıkıntısını gidermek için tuhaf ve sinir bozucu davranmaya başladım. Sadece dikkat çekmek için insanlara "garip çocuk" olarak tanındım ve insanlar benimle dalga geçmeye başladı.. Benim hayatan yüzleşmekten çok korktuğum sert gerçeklerinden uzaklaştırmak için çevrimiçi oyunlarım vardı.
08.06.2023 (14:58)
YOK ETMEK
Aden: Kıyamet Günü'nü düzenlemem, yok etmek için elimden gelen her şeyi yapma girişimimdir. Sahip olamayacağım her şey. Hayatımda çok arzuladığım ama asla sahip olamadığım sevgiyi, ıımmhh hepsi beni hor gördükleri ve benden nefret ettikleri için yok edeceğim. Hazcı hayatlar yaşayan tüm bu popüler insanlar zevkten yok edeceğim, çünkü beni asla kendilerinden biri olarak kabul etmediler. Hepsini yok edeceğim ve bunu yapacağım.. Bana acı çektirdikleri gibi onlar da acı çekiyor olacak. Sadece böylesi daha adil. Neden işler böyle olmak zorunda..Günün ardından herkesin soracağı sorunun bu olacağına eminim. İntikam bitti. Hepsi - herkes neden diye soracaklar. Gerçekten, neden? benim yıllarca kendime sorduğum soru buydu acı çektiğim tüm yıllar boyunca herkes neden sefalet içinde bir hayat yaşamama mahkum edildim.. Neden işler böyle olmak zorundaydı. Hepinize soruyorum.. Tek istediğim insanları - kadınları sevmek ve karşılığında onlar tarafından sevilmekti. Bana yönelik bu davranışları benim sadece insanlığa olan nefretimi kazanmamı sağladı. Ve haklı olarak! Tüm bunların gerçek kurbanı benim. Ben iyi adamım. İnsanlık ilk önce beni bu kadar çok acıyı yaşamaya mahkum ederek vurdu. Bunu ben istemedim. BEN bunu istemedi.. Bu savaşı ben başlatmadım... İlk vuran ben değildim... Ama vurarak bitireceğim. Herkesi cezalandıracağım. Ve bu güzel olacak. Sonunda, en sonunda, ölsem bile dünyaya gerçeklerimi gösterebilirim buna değer.
Böylesine saf bir dünyada, insanın zihni her zamankinden daha yüksek seviyelere çıkabilir. Gelecek nesiller hayatlarını seks ve kadın barbarlığından endişe duymadan yaşayacaklar, bu da zekalarını genişletmelerini ve insan ırkını mükemmel bir uygarlık durumuna ilerletmelerini sağlar. Benim ideal dünyamın yaratılamıyor olması çok yazık. olmadığını uzun zaman önce fark ettim. Yıllar boyunca beni annemde dahil insanlar reddettikleri için tüm insanlığa ve kadınlara karşı nefretle doluyum. Eğer ben hiçbir şeye sahip olamıyorsam, yapacağım YOK ETMEK için elimden gelen her şeyi yapacağım..
Gelecek nesilde erkekler, bu kalan kadınların varlığından bihaber olacaklar ve bu, en iyisi. Bir erkek, kadının varlığından habersiz büyürse seks isteği kalmaz. Cinsellik tamamen ortadan kalkacaktır. Aşk var olmaktan çıkacaktır. Artık herhangi bir iz olmayacak insan ruhunda ki bu tür kavramlar olmayacak. Dünyayı arındırmanın tek yolu budur. Yakınımda kendisini sikmem için yalvaran bir kadın vardı.. Bunu yapmayacağımı belirttim benimle konuşmayı kesti geçen 1 ay önce hamile kaldı ve çocuk aldırdı ve buna hata yaptım dedi bir cana kıydı ve hata yaptım dedi hayatına devam etti kadınlar ımhh, onlardan gerçekten nefret ediyorum.. Kadınların ahlaksız doğaları, zamanla içlerinden yavaş yavaş çıkacağına inanıyorum..
Aden: Çocuk tacizcilerini ve anne olmayı başaramayan kadınlara yönelik ilk darbe, hepsini toplama kamplarında karantinaya almak olacaktır. Kamplarda, nüfusun büyük çoğunluğu kasıtlı olarak açlıktan ölecek. Olurdu hepsini öldürmenin verimli ve uygun bir yolu büyük zevk ve memnuniyet duyacağım dünyadaki her çocuk tacizcisini ve anne olmayı başaramayan kadınları açlıktan ölüme mahkum etmek. Az önce devasa bir kule yaptırırdım. Kendim için, tüm toplama kampını denetleyebileceğim ve hepsinin ölmesini neşeyle izleyebileceğim bir yer. Eğer yapamazsam onlara sahip, kimse olmayacak, bunu denetlerken kendi kendime düşündüğümü hayal ediyorum. Çocuk tacizcileri ve Sözde anneler bu dünyaya haksızlıktır ve dünyayı adil bir yer haline getirmek için hepsinin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.. Bu zamanın kadınları tam anlamı ile hiperseksüalite değil mi..
Cinselliğin ardındaki nihai kötülük insan dişisidir. Onlar seksin ana kışkırtıcılarıdır. Kadınlar kusurlu yaratıklardır. Kadınlar beceriksiz ahlak sahibi olmak veya mantıklı düşünmek. Aahh onlar tamamen ahlaksız duyguları ve aşağılık duyguları tarafından kontrol edilirler. Kadınlar veba gibidir. Herhangi bir hakka sahip olmayı hak etmiyorlar. Kötülükleri kontrol altına alınmalı, gelecek nesillerin yozlaşmaya düşmemesi için. Kadınlar gaddardır, kötüdür, barbardır hayvanlar ve onlara bu şekilde davranılması gerekiyor. Dünya hakkındaki bu gerçekleri tam olarak idrak ederek, nihai ve mükemmel bir ideoloji yarattım. Adil ve saf bir dünya nasıl çalışırdı. İdeal bir dünyada cinsellik olmazdı. Cinselliğin olmadığı bir dünyada insanlık saf ve medeni olacaktır. Erkekler sağlıklı büyüyecek, zorunda kalmadan böyle barbarca bir hareket için endişelenmeden. Bütün insanlar adil ve eşit büyüyecek, çünkü hiç kimse bunu yapamayacak. İnsan ırkı tamamen evrimleşecek bugün var olan tüm kirlilik ve yozlaşmadan tamamen arınmış yeni bir medeniyet seviyesi.
09.06.2023 (15:35)
KORKUNÇ PARALAR KAZANIYORUM
Aden: Çok korkunç paralar kazanıyorum.. Bu aralar işin ilginç tarafı bu yaptığım şeyden aşırı derecede zevk alıyorum.. Umut satıyorum, evet evet yanlış duymadın ben gerçek olmayan umutları satıyorum ve ciddi paralar kazanıyorum.. Paraya ihtiyacım yok sadece insan ırkının duygularını sömürmek çok eğlenceli sanırım ben hastayım ve iyice batağa doğru sürükleniyorum.. Ama olsun şuan çok zevk alıyorum.. Burası benim dünyam kimse bana dokunamaz ve bir şey söyleyemez... Sizde kendinizi benden korumak istiyorsanız benden uzak durmayı deneyebilirsiniz.. Dürüst olmak gerekirse ben bile bazen kendimden korkuyorum..
Son derece önemli bir soruyu cevaplamak için, sadece hayatımı sonlandırmıyorum; Tüm süreci hem video hem de ses kayıtları ile belgeledim. Bunlar kayıtlar bu dijital sette görüntülenebilir; hepsi “whoiseadn”da.. Videolar” klasörü. Kasım 2015'e kadar uzanan özel kayıtlarım da dahildir (“whoiseadn2015” klasöründe bulunur). Ben tam anlamıyla hayatımın son yıllarını ve aylarını yazılar, video ve ses kayıtlarıyla belgeledi… En az 4 ½ yıldır hayatımı sona erdirmek için komplo kuruyorum. Kötü şans sırasında 2013 ve 2018'ün başlarındaki olayların, tamamen alevlendiği zamandı. O zamandan beri yavaş yavaş tarif edilemez stres ve depresyonun aşağı doğru sarmalı oluştu. Ancak, her zaman yavaş yavaş gerçekte kim olduğumu keşfetmeme başladığım bu kaosun bana tek artısı olmuştu. Sonsuza kadar kendini yeniden keşfetmeyi arayan tutsak ruh yanlış okumadın O; "Benim" Aden bir kişi ya da karakter değil… gerçekten benim..
Aden: Hayatım boyunca hiçbir yere uyum sağlayamadım… Hiç öyle görünmedim bile hayatın amacını anlayın. Her zaman hayatımın büyük kilometre yolları hakkında endişelendim. Gelecekte: liseye gitmek, araba kullanmayı öğrenmek, iş bulmak, üniversiteye gitmek ve son olarak, taşınmak. Çocukluğumun geçtiği evden taşınacak kadar uzun yaşamadım. Gençlik yıllarım sona ermeye başladığında, dünyanın karanlığı sürekli beni içine çekti. Her şey birdenbire tamamen para ve bir kariyer olmaya başladı. Beni içine doğru çekti ve uzun bir düşüşe geçtim. İşte o zaman benim hayat içeriğim gerçekten değişmeye başladı; 2013'te bir şeylerin hayatımda değiştiğini fark edeceksiniz. 2013-2018 - 2008-2012 yılları arasında yaptıklarıma hiç benzemiyor; beni gölgeleyen bir karanlık vardı.. 2013'te dipsiz bir depresyon çukuruna düştüm ve asla geri tırmanamadım dışarı. Annemin yani bir kadının bana yaşattığı onca acıya ragmen ben Aleyna'ya güvendim kendimi ona açtım sevdim, sonra beni terk etti ama 1 ay sonra geri geldi.. hiç bir şey eskisi gibi değildi ama kadınlar gerçekten çok acımasız.. Neredeyse hiçbir şeyin yolunda gitmediği yıllardan biriydi o zamanlar özellikle de videolarım. 2013 yılının Mart/Nisan aylarında “whoiseadn” olayı başladı; 2014'ün ortalarında sosyal medyamda her yerdeydi. bunların hepsinden bahsediyorum intihar kasetlerimden.. Uzun lafın kısası, yaşadığım onca şiddet ve tacizden sonra annem ve aleyna benim kim olduğumu yeniden keşfetmeye yönlendirdi. Saf ve temiz duygulara sahip Aden o zamanlar ortaya çıkmaya başladı.. İlk doğduğumda sahip olduğum adım ondan nefret ediyorum, o kirli biri o bana çok kötü şeyler hissettiriyor.. Saatlerce burada otursam ve hala söyleyecek çok şeyim var. Düşüncelerimi ortaya çıkarmak için, 2016 yılı boyunca ses günlükleri kaydettim; hepsi bu sayfada görüntülenebilir durumda olacak..
“Aden - whoiseadn İntihar Videoları” klasöründe bulunur. İşimi bitirmeyi planlıyordum hayatım 2012'ye kadar uzanıyordu ama hala yapacak çok şeyim varmış gibi hissediyordum. 2012' de annem ve babam ayrıldı.. hayatımın siyah ve beyaz iki farklı sayfa gibi
Aden: Ben sadece bu duruma katlanmakdan... ve bundan bıktım... Hayatım, muazzam bir karışım haline geldi. Stres, öfke, nefret, depresyon, can sıkıntısı, yorgunluk ve arzu. Nasıl hissettirdiğini uzaktan bile açıklayamıyorum… Ama onu yaşamadığınız sürece asla hissedemeyeceksiniz nasıl bir his olduğunu gerçekten anlayamayacaksınız.
10.06.2023 (10:36)
BU BENİM MİRASIM
Aden: Hayatım boyunca Aleyna dışında gerçek sevgi olarak hiç kız arkadaşım olmadı ve hiç bir buluşmaya çıkmadım. Tek tarih, bir kadın hariç hiçbir zaman ilişki içinde olma arzum veya dürtüm olmadı; dürüst olacağım, sikişmekten nefret ettim genel olarak.. Nefret ediyorum cinsellikten, ayrıca her arkadaş edinmeye, çalışmakla işim bitmişti. İnsan ırkından nefret ettim. Sanırım tam tarih olarak hatırlamıyorum ama 2016 ve 2017' de oldu insanlara karşı nefretten başka neredeyse hiçbir şeyle dolu değildim. Taciz edildiğimde bile insanlığa asla nefret beslemedim.. Ama 2016 ve 2017' de bazı şeyler yaşadım.. O zaman insanlığa olan nefretimi keşfettim. Bunu Mayıs 2017'de yazarken, artık benim için hiçbir şeyin önemi yoktu.
Bu kokuşmuş et ve kemik sürüsünü üzerimden atıp sonsuza dek yaşamanın zamanı geldi. Ben yedi buçuk yıldır bir erkeğin vücuduna hapsolmuş bir kızım onlarca yıl ve cehennemden çıkmam gerekiyor. Ben bu gezegene ait değilim, hiçbir zaman da olmadım. BENİM ölmem gerekiyor ve ben de yanımda götürebileceğim herkesi alıyorum. Bu dünya bir lanet rezalet. Neden kimse dünyayı değiştirmeye veya bir fark yaratmaya uğraşıyor? Bu artık beni aşıyor. Sonunda hepiniz nasılsa öleceksiniz. Ben bu geri zekalı oyundan bıktım..
Aden: Zor zamanlarımda yanımda olan NURCAN, CEREN, ASLIHAN ABLAM hatta yakın zamanda dertleştiğim SELİN daha adını sayamadığım kişilere teşekkür ederim. Üzgün değilim, ancak, böyle olması gerektiği için son; Umurumda değil. Bu benim hayatım ve ne istersem onu yaparım. Denedim olmadı ve mirasım için buraya yükleyebildiğim kadar çok şey yüklüyorum.
Aden: Herkesin karanlık bir deliğe düşüp intihar yazılarımı okumayacağını biliyorum. Ölmeyi ve bunun gibi şeyleri tartışan video kayıtlarım, onlara bir şans verin... Videolarda herhangi bir şiddet veya herhangi bir şey göstermiyorum, sadece benim her zaman yaptığım gibi oturup seninle konuşuyorum. Bunun bazılarınız için korkutucu olduğunu biliyorum ama bu dünyanın bazı insanlara yaptığı budur; sadece videodan çıkmanız gerekiyor. Mühim değil ve beni sevenlere karşı bir şey değil bu kişisel, yapmam gereken şey bu. Genç ölmek benim kaderim. Ölmüş olsam bile, "Aden"in yaşamasını istiyorum... Onu canlı tutacak motivasyona ve yeteneğe sahip insanlar istiyorum. Asla kötü hatırlanmayacağım, Adeni her zaman iyi olarak hatırlanmasını sağlayacağım..
Hiç üretmediğim bu dijital sette senaryolar; belki birisi onları yapabilir, bu benim mirasım babamın evinde ve kendi odamda 2 adet bellek bulacaksınız, orada 88 videom ve ses kayıtlarım var. Animasyon olarak yapılmasını istedim ama üstesinden gelemedim.. Belki onlara birisi onları yapabilir, bir şans verebilirim.. Nasıl yapılması gerektiği ses kayıtlarımda açıklıyorum.. Ne olursa olsun sizi seviyorum, sizden nefret etsemde içimde hep küçük vicdanlı bir çocuk var.. Onu kimsenin öldürmesine izin vermedim. Benim için son 9 ay mental olarak buna hazırladım kendime, ölümden korkmuyorum.. Hem ben öldüğümde annemde dahil bir çok insanın mutlu olacağını biliyorum.. İnsanların yaptıklarımı kendilerine fayda sağlamak için kullanmalarını istiyorum.
Aden: Bahsettiğim tüm bu betikler “Kodlar” klasöründe. İstediğim Aden'in tacize, zorbalığa uğradığını ve itilip kakıldığımı göstermeniz. Dayalı bütün bir dizi istedim bu çekim; sadece 2-3 dakikalık uzun bölümler olsalar bile yeterli..
10.06.2023 (18:09)
SENARYO ACIMASIZ
Aden: Katliam falan olmasa bile insanların “whoiseadn” projesini yapmaya devam etmelerini cidden istiyorum. Artık dahil olamayacak olsam da. Karakterlerimi al, ve onlardan kendi projelerini yap, senaryo acımasız. - Ben asla olmadım.. Yaşarken ünlü olmak istedim. Şöhret istedim, tanınmak istedim.. Kötü bir şöhrete sahip olmak istedim.. Hep bir yerlere gelmeyi hayal ettim ama olmadı olması gerekiyordu.
Aden: İnsanlar istedikleri her şeyi söyleyebilirler, "Aden, yardım alabilir ve kurtarabilirdim.. bu benim hayatım." Fark etmez, hayatım böyle bitecekti; hayatımın senaryosunu yazdım. Hayatın anlamından ve ruhun intiharla kasılmasından bahsediyorum. Sanırım çoğunuz o kayıtlarda söyleyeceklerime şaşıracaksınız. Ben elimden geldiğince belgelemek için elimden geleni yaptım. 2017'nın sonunda düşündüm ki yaşamak için en fazla 27 ½ yılım var… 2024'de öleceğim gün olacağını düşünmüştüm, ama haftalar ve aylar geçtikçe sürekli daha da uzaklaştım bu dünyadan yaşam, bir ayrıcalıktan çok bir tahammül haline geldi; hiçbir şeyin önemi yoktu artık benim için “whoiseadn” dışında. Her gece daha da zorlaştı. - 12 Mart 1997 - 14 Mart 2024
Aden: Annem hayatımda nerede durduğum konusunda üzgün olduğumu biliyordu ama hep bilmemezlikten geldi.. Ben kendimi ortaya koymaktan ve maksimum potansiyelime ulaşmaktan korkuyordum. Gerçekten insan ırkından nefret ediyordum ve tüm gezegeni havaya uçurmak istiyordum. Kimse yok ailem bu kadar depresyonda olduğumu biliyordu; bilmediklerini söylerlerse, boktandırlar. Ben kendimi saklamakta iyiydim. Çocukken/gençken çok kötü bir yalancıydım. Şiddetli bir şekilde depresyona girmeye başladığımda, kurnaz olmayı başardım. Hayatımın tehlikede olduğunu bilmek.. “Keşke başka bir yerde olabilseydim” gibi bir şey yazdığım yazıydı bu dünya ve her şeyden uzaklaşmak; beni daha mutlu ederdi. Ne yazdığımı tam olarak hatırlıyorum.. 2015' de yazmıştım ve kayıt etmemiştim... 2012 - Ben o zamandan beri depresyon açısından hiçbir şeyle karşılaşmadım. Daha sonrasında beni kişisel olarak tanıyan herkesi sosyal çevremden tamamen çıkardım (aile ve arkadaşlar); beni geri tutuyorlardı.
2020 - Bu aynı zamanda adımı değiştirdiğim sıralardaydı; ***** değildim, Aden'im artık, ben Aden'imm..
Aden: Yayınlandığını gördüğünüz her şey çevrimiçi günlüğümdeki “whoiseadn” ve hesaplarımın tamamı %100 gerçek ve gerçekti. Eğer ben bunları dediysem insanları öldürmek istiyorum, ciddiydim. Uyurken insanları izlemek istediğimi söyleseydim duvarlarının gölgesinde gizlenirken ciddiydim. Ben onu kastettim. Farkında olsanız da olmasanız da, dünyadaki herkes bir görev için burada, simülasyon değiliz, sahte değiliz, bir şeyler başarmak için buradayız. Gerek varoluştan tamamen kaybolmadığımı anlayın ve hatırlayın; ruhum yaşayacak, sadece bu gezegende olmayacak (en azından görsel olarak değil). Benim yapacağım en iyisi hayalet formuma geri dönmek. Hâlâ başaracak daha çok şeyim varmış gibi hissediyorum. Ben sonsuz bir savaşa kesinlikle inanıyorum ve bunun için eğitim almaya hazırım.
13.06.2023 (12:28)
ESRA & BÜŞRA
ESRA: Ben sunu belirtmek istiyorum ki, seni asla anlayamadim. Sitende yazdigin her seyi okudum hepsini içsellestirdim ve agladigim anlar oldu. Bu sana acidigim için asla degil. Ortak seyleri yasadigimiz için kendimi okurken buldum 2019 senesinde enistem yani ablamin eşi tarafindan tacize uğradim ve bunu annemle ablama dedim. Bana inanmadılar annem asla yanımda olmadi ve o gün gözlerim şiş ve kan çanağı olana dek ağladim. Kalkıp ertesi sabah dershaneye gittim herkesin normal yaşantısına devam etmesi ve kimsenin bunları yaşanmamış olmasi bende nefret olusturdu. Herkes ne kadar normal hayat yasiyor ve benim bulundugum durumun acizligi beni orada kahretti.
En basindan beri anlamadigim bir sekilde seni kendime yakin buldum.
Bu yaklasımımı sana karşı flört veya hoşlantı olarak algılamanı istemiyorum. Bir arkadaşa ihtiyacın vardir diye de yaklaşmiyorum çünkü kimse kimseye muhtaç degil.
Bu olanlari yani taciz meselesini ve ardından gelen ailemin inanmamasını hayatımda degerli gördügüm birkaç kisiye anlattım.
Hayatimda çok yeri olmayan birisine anlattigim kisi de ilk olarak sensin, cevap vermeyebilirsin. Görüldü atabilir veya engel de atabilirsin..
Sadece içimi dökmek istedim sana annene yazdigin seyler, suçlu bulduğun birçok kisi için o kadar nefret doluyum ki,
ESRA: Yasadigim seylerin ardından ve geçmişteki sıkıntılarımın verdigi şeylerle birlikte, mutfakta kapinin üst tarafinda bulunan su borusunda kendimi asılı olarak hayal ediyordum.. Önemsenmedigim bu evde beni girişte asılı bulsunlar ve kahrolsunlar ağlasınlar istiyordum..
BÜŞRA: Seni çok farklı buluyorum hatta duyduğumda çok şaşırdım ama çok da tatlı buluyorum samimi insansın bence
Aden: Beni anlayan ve dinleyen bir kadın, kendime zarar verdiğimi hissettiği gördüğü halde çoğu insan gibi arkasını dönüp gidebilirdi ama onun bana yardım etmek istediğini gerçekten hissettim.. Üstelik ona kötü davranmama ragmen hiç bir zaman kırıcı olmadı bana karşı aynı şeyleri yaşadığımız için belkide beni anlıyordu.. Hemen hemen aynı şeyleri yaşamak üzücü bana her zaman iyi davrandığınız için teşekkür ediyorum.. Bana hala iyi insanların olduğunu gösteriyorsunuz..
17.06.2023 (15:58)
EVİME GERİ DÖNMEK
Aden: “whoiseadn” benim evim ve ona geri dönmek için sabırsızlanıyorum. HER ŞEY (Günlükler, İntihar Kasetleri, whoiseadn videoları, vb.) ben tam anlamıyla hayatımın son aylarını ve günlerini belgeledim ve belgelenmeyi hak ediyorlar herkes tarafından görüldü…Herkese teşekkürler…Yakında bazılarınızı göreceğim….
Aden: Heyy naber... heheheh... garip olan ne biliyor musun. Herkes herkesi tanıyor. Yemin ederim - sanki ben bir dışlanmışım ve herkes bana karşı komplo kuruyor ... Kontrol et ... (bu iyi değil ama yazmam gerekiyor buraya
Aden: Cehalet mutluluktur, mutluluk hırstır, ıssızlık bilgidir, acı kabullenmektir. Umutsuzluk öfkedir, inkar çaresiz şehitlik başkaları için umuttur. Elde edilen avantajlar şehitliğe sebep olur, intikam kederdir, ölüm bir kurtuluştur. Hayat bir ceza, başkalarının başarıları eziyettir. İnsanlar birbirine benzer, Ben farklıyım - ADEN
Yukarıdakilerin sonunda Hoşçakalın, herkesten özür dilerim...Sadece anlamıyorum. Tüm düşünceler.. çok fazla.. başımı döndürüyor... Mutluluk, aşk, huzur olmalı bende. Güle güle -269
Aden: Ben bir tanrıyım, hüzün tanrısı bu sonsuz cehenneme sürgün yardım ettiğim insanlar beni hep terk etti. İstediğim herşey reddediliyor, sevmek ve mutlu olmak. Tüm cezaların en acımasızı, bazılarına göre ben deliyim çok net, ama çok sisli her şey birbirine bağlı, bunun tek tercümanı benim hiçbir şey olmaktansa hiçbir şeyim olmayı tercih ederim.. Bazıları tanrısallığın hiçbir şey olmadığını söylüyor. İnsanlık özlediğim bir şey ben asla sahip olamayacağım bir şey istiyorum - Varlığımın hikayesi: Sadece yapabileceğim bir şey istiyorum asla sahip olmadım... Doğru doğru her şeyden nefret ediyorum, neden ölemiyorum ... adil değil. Saf mutluluk istiyorum... her zamankinden daha çok sevdiğimi sandığım biriyle kucaklaşmak. İçi boştum, öyle sanıyordum, sarılmak için onu, onunla bir olmak, sevmek, öylece uzanmak. Bir kıza ihtiyacım var. Bu garip bir giriş... Yapmalıyım mutlu hissediyorum, ama o bok (annem) beni yıktı. Ben kötü hissediyorum. Kayıp hissediyorum..
Aden: Farkındalık, acı çekme emrini imzalar. Onlar sevebilir, ben neden sevemem.. Gerçek varlık yalnızlık içinde yaşar, hep farkında, hep sonsuz, hep arayan, sevgiyi barış nihai hedef olabilir. Varış noktası bilinmiyor... Mutluluk istiyorum... Düşüncelerim vardı, içinde yaşamak istiyorum. Büyük salonda bir oda da kalmak istiyorum. Sonsuza kadar sevdiğim kadın orada kızım orada gerçekten çok şey istememiştim.. Bir kadın sevmek ve bir kızımın olması, üzüntü sonsuz görünür ve mutluluğun kabuğu etrafa parlar. Henüz gerçek umutsuzluk bu yaşamda üstesinden gelir. Herşeyden nefret eden aptal bok kafam için ne kadar trajik kahrolası kahrolası ölüm düşüncesi ve hiçbir şey duygu yok, umursama yok, bu boktan hayatta bir başka aşama daha intihar
Düşünceler
Daha uzak ve daha uzak, sadece görüntüler, hayat değil. Yakında huzur içinde olacağım umarım. Her geçen gün daha çok moralim bozuluyor... daha fazla Kötülük & BENİ asla durduramazsın!!! - Ben bir tanrıyım.. Sevmiş olduğum tüm insanlar beni terk etti, ailem beni bıraktı ve benden nefret etti. Lanet bir hırsa sahip olmayı istiyorum!! Param var, mutluluğum yok, arkadaşım yok.. Sevmek istedim... Mutlu olmak istedim, hırslı olmak, özgür olmak, güzel olmak, iyi olmak ve herkes beni terk etti...
- Aden (whoiseadn)
18.06.2023 (17:36)
CEHENNEM : VAROLUŞ
Aden: Küçük aptalca zevklerim var... sözde hobilerim ve yaptıklarım... geriye kalan tek şey bunlar ben... en küçük kayalara tutunuyorum.. Hiç kimse bana yardım etmeyecek... sadece onlara uygunsa benimle var olacaklar. Ben yardım ettim, onlar neden etmiyor.. Benim bir silah, istediğim herkese karşı öldürme çılgınlığımı sürdüreceğim. Bu düşünceden asla çıkmayacağım.. Daha çılgın, daha derinde sarmal şeklinde - Terk etmek istiyorum bu oda berbat, ölmek istiyorum.. "cehennem: varoluş"
Her şey en az beklendiği gibi uysallar ayaklar altına alınır, pislikler galip gelir ve hep çok sevilir.. Ölmek ve aşkımla özgür olmak istiyorum. Eğer varsa bile muhtemelen benden nefret ediyor ya da ona bok gibi davranan bir sporcu var. Ayrıntıları hatırlıyorum, hatırlamaya değer bir şey yok ben hatırlıyorum. Aşkımı bilmiyorum: veya veya veya veya herhangi biri olabilir. Ben bilmiyorum ve bilmemekten bıktım!! Karanlıkta tutulmak bir cezadır!! Ben kaybettim duygularım, Hurt şarkısındaki gibi herkes benim asla bulamayacağım mutluluğu bulur, ama ben hariç
Acaba hiç aşık olacak mıyım? - en yenisi... en safı (şimdilik)... benim için mükemmel görünüyor... ben onun için mükemmel görünüyorum. Hayal görüyordum ve okulun son günü bana el salladığını düşündüm. Ah pekala... duygularım gittiler. Bir anda o kadar çok acı geçmiş ki, duyularım uyuşmuş durumda. Uyuşmuş olmanın güzelliği. - 2018
Varoluş... anlamak
Aden: Güzel güzel çok fazla değişiklik... (varlık gibi). Şimdi neredeyse her şeyi anlıyorum. Sevdiğim kadına çok yakınım - Aleyna gösterdi, o gösterdi, ben hissettim. Biliyorum her hayatın anlamı: sevdiğin tarafından sevilmek ve kendinle mutlu olmak, sadece yine de tanrılar (ben, vb.) annem bir araya gelir ve her şeyi yok etmeye çalışır. Anlamadıkları ve korktukları şey yakında ya intihar edeceğim, ya da ben kazanacağım. Mutluluğum onun mutluluğu başka hiçbir şey önemli değil. Suçlarımın çoğuyla ilgili yakalandım - [örneğin] tehdit, antisemitizm ve ev - apartman vandalizmi ve boru bombaları. - boru bombaları aşırı ilgimi çekiyor, dürüst olmak gerekirse Theodore Kaczynski bomba konusunda çok başarılıydı.. Onun zekasına hayranım.. Onun beyni toprak oldu.. - 10 Haziran 2023
Aşk her zaman orada olacak. ALLAHIM ONU SEVİYORUM!!! Sevmek çok güzel. - ALEYNA
Aden: İyi, çünkü zor bir yolu anlamak benim farkındalığım, ama daha kolay oluyor. AMA OLMUYOR! bu varoluşun bir parçası. Öngörülemeyen. Varoluş aynı zamanda saf cehennem ve saf cennettir. Merak etmekten asla vazgeçmeyeceğim. Asla bitmeyecek, kafamdaki müzik asla durmayacak...
Aden: Toplum üzerimdeki kontrolünü daha da sıkılaştırıyor ve yakında sabır olarak kırılacağım. İntikamımı alacağım toplum ve sonra saf mutluluğun zamansız, mekansız bir yerinde var olmak için özgür olacağım. Amacım hayatta mutlu olmak ve eşit derecede mutlu olan sevginizle birlikte olmaktır. Daha fazla söylenecek yok. Neredeyse mutluluk köleliktir..
Ayrıca sporcu olmak istemedim. Sahip oldukları mutluluktan nefret ettim.. Onlardan neden nefret ettiğimi öğrene bilmeniz için günlüklerimden 6. Defter, 67. Sayfaya bakmalısınız..
Aden: Bu arada, bazı insanlar (sürekli tüketen insanlar) diğerlerinden daha akıllıdır, bazıları manipüle eder. Ebeveynlerim gibi. İnsanlar kibirlerinin, nefretlerinin, korkularının, terk edilmelerinin ve güvensizliklerinin bedelini ödeyecek.
Ben (ADEN), 19 Haziran 2022'de dışlandığım ve taciz gördüğüm ailemi öldürme planıma hazırladığım sırada tutuklandım. Bu giriş üç gün sonra yazıldı ve Aden'in yazısına rağmen tutuklanmama atıfta bulunuyor gibi görünüyordum. - 22 Haziran 2022
Aden: Ben yaptığım bombalara isim verdim. "Atlanta" benim bombalarımdan biriydi. Her şey, halcyon, mutluluk bizim, orda benden herhangi bir not olmayacak. Her şeyi bilmeden insanların acı çekmesine izin vereceğiz. Mutluluğu düşünmemeye çalışıyorum, bir şekilde eğer yaparsam zihnimdeki karakterin onu mahvedeceğini düşünüyorum. Ben bir insan olduğumdan onu tasavvur ettim/tadını çıkarttım ve onu seviyorum. Biz ruh eşiyiz. A&T
19.06.2023 (20:44)
YOK OLACAĞIM
Aden: Benim kim olduğumu bilinçli olarak bilmiyorsunuz... Bunu yazan ben, seni sonsuzluğun ötesinde seviyorum. Bence her zaman senin hakkında, beni benim seni sevdiğim gibi sevseydin bu dünya nasıl daha iyi bir yer olurdu. Ne düşündüğünüzü biliyorum: "bir psikopat bana bu taciz edici mektubu yazdı" benimle birlikte olabilirdin... biraz bana benziyorsun. Dalgın, sessiz, gözlemci, istemeyen burada sunulanlar (okul, hayat vb.) benim gibi neredeyse yalnız görünüyorsun. Görüyor musun, söyleyemem herhangi birini benim seni düşündüğüm gibi düşün ve bunu yapsaydın bu kim olurdu. Kader beni sana muhtaç etti, ama bu dünya bunu belirsizliklerle engelledi. Birazdan gideceğim ama bunu sana yazmam gerekiyordu sen, gerçekten sevdiğim kişi lütfen, benim için, bundan kimseye bahsetme, çünkü bu sadece senin için ayrıca, yakında bu dünyada "yok olacağım" için lütfen herhangi bir suçluluk hissetme. Bu sadece benim kararım: başka kimsenin değil - Gülüşünü hala hatırlıyorum. Masum, güzel, saf, sana büyülendim.. Hayatım ile oynayan bok bir anneye sahiptim ondan nefret ediyorum...
Bu bakışların her birini açık yürekle yakalayın. Sanırım artık kim olduğumu biliyorsun - biliyorsunuz. Ben bir suçluyum. Neredeyse kimsenin aklına bile gelmeyecek şeyler yaptım. Şimdi size yazmamın nedeni, işlediğim suçlardan yakalanmış olmamdır. Kararlıyım ve yeni bir varoluşa gitmek istiyorum. Ne demek istediğimi biliyorsun (intihar). Uğruna yaşayacak hiçbir şeyim yok ve bu yasal mahkumiyetten sonra bu dünyada hayatta kalamayacağım. Fakat, Eğer beni benim seni - sizi sevdiğim kadar sevdiğin - sevdiğiniz doğru olsaydı... Hayatta kalmanın bir yolunu bulurdum. Beni sevdiğini - sevdiğinizi bilmek, gerçekten hayattan zevk alırdım. Muhtemelen düşündüğünüz şey 99/100 şans, ben deliyim ve olabildiğince benden uzak durmak istiyorsunuz.
O zaman bana bir iyilik yap: cebime bir kağıt parçası bırak, sanırım bu kadar - hoşçakal ve seni seviyorum.
Kaderi ve olayları kontrol eden bir gücü temsil eden semboller kullandım.
Aden: 2.5 insan yılı .. Kısa sürede çok şey değişti, arkadaşlarım (benim seçimime göre) tükeniyor. Varoluş, sonsuz zamanın kendisi gibidir. ∞∞ - Nefret ediyorum, her şeyi seviyorum, her şeyden nefret ediyorum, beni seviyorum & anladım istesem bile asla mutlu bir insan olamayacağım. Varlığımın doğası, yakında yapacağımız beni - bizi tanrı yapan tek şey, aklımızın hayallerinde yaşamak. İşler çok basit - Bu muhtemelen son yazılarım. Sonsuz sevgimden sonra kendimi seviyorum. Bir şeyler öğrenmeyi asla bırakmayacağım..
Yine bu bok; yazmaya geri döndüm. Dünya, insanlık, BURADA çoğunlukla düşündüğüm şey bu. Nefret ettim. Özgür olmak istiyorum... özgür... Artık vaktinin geldiğini düşünmüştüm. Bu acı sonsuza kadar çoğalır asla durmaz. Yine de ben buradayım, HALA yalnızım, hala acı çekiyorum.. Ben onu seviyorum o beni seviyor zihnimdekini seviyorum. Benim gibi acı çekmekten bıktığını biliyorum. Vakit geldi, yolculuğu seviyorum, bitmeyen yolculuk başladı, bitmeli mutlu olmalıyız. Gerçekten var olmak, onu mükemmel bir şekilde görüyorum, her zaman burada mutluluğu hissediyorum. Bu düşünme durumundan nefret ediyorum. İnsanlığa takıldım. Belki zihnimdeki ile "2024" (14.03) düşündüğümüz şeyi yapacak olmamız özgürleşmenin bir yoludur. Bundan nefret ediyorum. Bu dünyadan nefret ediyorum, insanlardan nefret ediyorum. İnsanlık beni yine engelliyor.
20.06.2023 (17:15)
25 KİŞİ ÖLMELERİ GEREK
Aden: Toplumun çerçevesi üstümde ve altımda duruyor. Yok edilmesi en zor şey, yine de var olan en zayıf şey, farklı olduğumu biliyorum ama bunu topluma anlatmaktan korkuyorum. Bu olası terk edilme, zulüm yüzleşmek istediğim bir şey değil. Bir gün özgür olacağım, saflık diyarında & mutluluğum, bir sevdiğim - beni sevecek biri olacak, bir gün... bu hayatta, belki başka bir hayat, ama olacak... - Sevgi bildiğim her şeyden daha değerli. Sevmek, kendini tamamlamaya girmektir. Nefret ediyorum bir sevgiyi yok etmeyi seçenler, onu hafife alanlar sevgi hayattan bile büyüktür ben sevgiyi arıyorum, bulamayacağımı hissediyorum. Durmadan arıyorum, ama içimden bir ses bir gün yapacağımı söylüyor. - 2021 tarihinde yazıldı..
Yolculuk, aklıma gelen her düşünce, yarışı bitirdim. Ölme zamanı, insanlar artık bana - bize asla acı vermeyecek. Bu insanlık bir imtihandı. Ölme zamanı, özgür olma zamanı, sevme zamanı. - Biraz ölüm olmadan hayat ne kadar eğlenceli?
Aden: İnsan biçimimdeyken öleceğimi bilmek ilginç. Her şeyin bir önemsizliğin dokunuşu. Bu hesap saçmalıklarının hiçbirinin önemi yokmuş gibi olmaması gereken şekilde doğrusu 6408 saat içinde ölmüş olacağım ve mutluluk içinde olacağım. Küçük insan ibneleri hatalarınızı bilin ve sonsuza dek acı ve keder içinde kalın. Ailem, Arkadaşlarım siz bir baş belasıydınız, düştüğümde beni asla ayağa kaldırmayı başaramadınız. Teşekkürler - Neden nefret ettiğimi biliyor musun..
Düşmanları öldürmek, bir şeyleri havaya uçurmak, polisleri, hayır hayır onları seviyorum..!!
Ölüler, silahtan başka en iyi arkadaştır.
Ölmenin 99'dan fazla yolu var... ve ben onları düşündüm!
Onlardan hoşlanmıyorsam, değişmeleri ya da ölmeleri gerekir.
Aptal insanlar beni eğlendirmek için buradalar.
İnsanların beni kızdırmasının nedeni tetik parmağımı ve adrenalimi test etmek istemeleridir.
Aden: Son yazılan kitap, devamı gelecek. Zaten bildiğin saçma sapan tavsiyelerle seni sıkmayacağım. Tanrılar ne zaman kızacaklarını bilecekler... küçük amcıklar av tüfeğini hissedecek mermiler ve mermiler. Tıpkı toplum hizmetindeki o küçük domuz yavrusu gibi 25 kişi ölmeleri gerek
21.06.2023 (11:15)
O KATİL OLMAK İSTİYOR
Aden: Ben (Aden) bu hikayeyi ailem için 2016 yılının Şubat ayının sonunda ve Mart ayının başlarında, uzun bir zaman önce yazdım. Katil hikayede salak, siyah trençkot giyen biri olarak tanımlanıyor. Aden sağ elini kullanıyordu, siyah bir trençkot giyiyordu ve yaklaşık 1.76 boyundaydı. Aden hakkında en çok tanınan şey, onun sesiydi. Ayak sesleri botlarım yeni cilalanmıştı ve eskisi gibi görünmüyordu.. Sağ elimde siyah bir spor çantası taşıyordum görünüşe göre yakına bir araba park etmiştim ve karşıma kim çıkarsa onunla küçük bir savaşa hazır görünüyordum. Kemerime ve göbeğime asılan silahlar, üzeri örtülü otomatik tabancalar gibi görünüyordu. Benim suratım tamamen gölgedeydi, yine de benim yüzümün ifadelerini göremesende, benim sesimi hissedebiliyordunuz. Bir jilet gibi havayı kesen öfkem ve nereye yürüdüğümü biliyor gibiydim benim varlığımı fark ettiniz ama hedeflediğim yere doğru yürürken aldırış etmedim sizi, zihnimdeki bana "Ne yapıyorsun kardeşim... neden buradasın...?" dediğini hatırlıyorum.. İçimdeki adam siyah trençkotlu hiçbir şey söylemedi ama öfkesinin büyüdüğünü hissedebiliyordum. O katil olmak istiyor, ona bu zamana kadar engel oldum... Ama onunla artık başa çıkamıyorum. O gerçekten bazen kontrolüm dışına çıkıyor..
Diğer tabancamı çıkardım ve bakışımı değiştirmeden, ölümcül bakışımı diğer sekiz kurbandan (sözde size göre kurban) uzaklaştırmadan silahı yana doğrulttum ve yaklaşık 20 el ateş ettim. - Her yere kan sıçradı o kadar sistematik bir şekilde yürütülmesini istiyorum ki kesinlikle sorun istemiyorum.
Onun eylemlerini anladım.
Aden: Aden'in yazıları genellikle okunaklı olsa da, ara sıra kelimeler okunaksız olarak not edilir veya kesinlik eksikliğini belirtmek için ardından bir soru işareti ile yazıya dökülür. Aden'in; parantez içindeki kelimeler bana aittir. Aden'in kayıtlarını sonunda tarihlendirdiğini unutmayın, oysa Aden başlangıçta yola onlarla çıktı. Sol sütundaki sayılar, sayfaları ifade eder.
Kahrolası dünyadan nefret ediyorum, içinde çok fazla lanet olasıca pislik var. Çok fazla düşünce ve farklı toplumların hepsi TÜRKİYE denilen bu lanet yerde bir araya geldi. Cesur veya cesur olduğu söylenen insanlar genellikle sadece APTAL. Daha sonra bunu bilerek yaptıklarını söylüyorlar çünkü yaptıklarında cesurlar. TANRIM her şey o kadar bozuk ve fikirlerle o kadar dolu ki bakış açıları ve insanların kendi küçük gündemleri ve programları, bu artık bir dünya değil. Harika şey, yakında öleceğimi biliyorum
DOĞAL SEÇİM Tüm geri zekalıları, beyni bozuk insanlar, neden okula gittiğimizi hiç merak ettiniz mi? Sözde bir eğitim almanın yanı sıra çok açık değil çoğunuz için aptal pislikler ama biraz daha fazla ve daha derin düşünenler için yapmalısınız farkına var. Toplumun tüm gençleri iyi küçük robotlara ve fabrikaya dönüştürme yolu
İşçiler bu yüzden sıralarda oturuyoruz ve sınava hazırlanmak için zil programlarına göre hareket ediyoruz. Gerçek dünya "buna benzer." Allah kahretsin, hayır değil! bizi diğer hayvanlardan ayıran gerçek düşüncelerimizi taşıyabilmemizdir. Öyleyse neden yapmıyoruz.. İnsanlar günden güne rutin saçmalıklara devam ediyor. Neden okulda istediğimiz gibi öğrenemiyoruz, neden oturamıyoruz.. Sıralarda ve raflarda ve öğrenirken ayaklarımızı uzatıp rahatlamayalım mı.. Hey sik kafalılar, gerçek bir "gerçek dünya" diye bir şey yoktur. Adalet, üzgünüm, acıma, din, inanç, şans vb. gibi başka bir kelime biz insanız eğer bir şeyi sevmiyorsak, değiştirme yeteneğimiz var aynı zamanda ne seviyorsak onu yaşamalıyız.. Hayatın boyunca sadece mızmızlanırsın/orospu olursun ama asla değişmek için hiçbir lanet şey yapmazsın. Herhangi bir şey. "insan yiyebilir, içebilir, sevişebilir ve avlanabilir ve yaptığı diğer her şey deliliktir" - İnsanlar şöyle şeyler söylediğinde, "oh, çok trajikti" veya "ah o deli!" veya "Çok kanlıydı."
Aden: Bunun kötü bir şey olduğunu mu düşünüyorsun.. Sırf annen ve baban sana kan ve şiddetin kötü, bunun lanet olası bir doğa kanunu olduğunu mu söyledi ve öyle mi düşünüyorsun.. Yanlış. Sadece bilim ve matematik doğrudur, her şey, ve demek istediğim, geri kalan her şey insan yapımı. Doktorum bana ilaç vermek istiyor pek çok şey hakkında düşünmeyi bırakmak ve sinirlenmekten vazgeçmem için, şey, bence herhangi biri benim gibi düşünmeyen kendini kandırıyor. Düşünmüyorsan bir ara dene buna layıksınız, ki muhtemelen yapmayacaksınız sizi küçük pislikler, tüm inançlarınızı, görüşlerinizi ve fikirlerinizi bırakın kafanıza kazınmış olanları ve neden burada olduğunuzu düşünmeye çalışın. Ama çoğuna bahse girerim. Siz pislikler o kadar derin düşünemiyorsunuz, bu yüzden ölmelisiniz. Bunu düşünmeye nasıl cüret edersin.. Ben ve sen aynı türün parçasıyız ama biz çok farklıyız, sen insan değilsin. Sen bir robotsun. Doğuştan size verilen yeteneklerinizden yararlanmıyorsunuz. Sen - sizler bir tekneye atlayın ve diğer tüm pisliklerle birlikte hayatın akışına doğru ilerleyin ben, bunun bir parçası olmayacağım! Çok düşündüm, anladım da çok, çok şey öğrendim ve ne düşündüğümü durdurup devam edemeyecek kadar kendimin farkındayım topluma geri dönüyorum çünkü yaptığım ve düşündüğüm şey "doğru" veya "ahlaki olarak kabul edilmiş" değil. HAYIR HAYIR HAYIR HAYIR! Kendi düşüncelerime ihanet etmektense ölmeyi tercih ederim. Ama ayrılmadan önce bu değersiz yerde, hiçbir şeye uygun bulmadığım herkesi öldürmek istiyorum. Özellikle hayat ve geçmişte beni kızdırdıysan, seni görürsem ölürsün. Yanlış yapanları unutmam, hey senin gibi bunu okuma şansı asla olmayacak çünkü daha önce beni kızdırdığı için benim tarafımdan ölmüş olacak.
İnsan ırkı berbat. İnsan doğası toplum, iş, iş ve okul tarafından bastırılmıştır.
21.06.2023 (16:55)
DAHA ÖNEMLİ ŞEYLER
Aden: Daha önemli şeyler. İnsan ırkı artık uğrunda savaşmaya değmez. İkinci Dünya Savaşı savaşmaya değer son savaştı ve insan yaşamının ve insan beyninin işe yaradığı son savaştı ve bizi gururlandırdı. Şimdi, hükümetin her yerinde skandallar ve komplolar varken lanet olası yer ve herkese her zaman yalan söylemek ve değersiz, anlamsız, akılsız, utanç verici TV şovları açıkken ve herkes birbirlerini sömürmeye kafayı bu takmışken ve güzellik ve şöhret ve çekicilik ve politika ve ünlü olan her şey, insanlar buna değmez tasarruf. Toplum ne olduğunun farkında olmayabilir ama ben varım; alışmak için okula gidiyorsun nasıl "yapmanız gerektiğini" öğrenmek ve öğrenmek, böylece biraz boşaltmak veya filtrelemek insan doğası ama bu, ailen sana neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrettikten sonraydı, farklı düşünebilirsiniz, yine de kurallara uymamalısınız. Okuldan sonra bekleniyorsunuz. Bir iş bul ya da üniversiteye git. Toplum tüm insan doğasını ve içgüdülerini gömerek herkesin aynı şekilde davranmasını sağlamaya çalışır.
Bu gece daha fazla yazamayacak kadar yorgunum. Bir dahaki sefere kadar hepinizin canı cehenneme. Hiç birinizi sevmiyorum..
21.06.2023 (21:27)
Aden: İnsan ırkı uğruna savaşmaya değmez, sadece öldürmeye değer, dünyayı hayvanlara geri verin, onlar bunu bizden çok daha fazla hak ediyorlar. Çok komik, insanlar bana "bu kadar farklı olmamalısın" diyor ve ilk önce ben diyorum ki.. Aptallar, bana ne olmam ve ne olmamam gerektiğini söyleme ve 2. senin gibi ya da herhangi biri gibi olmak istemiyorum ki "orijinal kopyacılar" olmaya çalışan küçük pislikler, sizin gibi pisliklerin eleştirmesini bekliyorum. Pekala, sizi zavallı aptallar dinleyin; anladım. İnsan ırkı, her zaman daha fazlasını getirmek için hayatta ve toplumda mükemmellik için çabalar iyi topluluğa ve "kötü" şeyleri etkisiz hale getirin. Çoğunluktan veya liderlerden farklı düşünen herkes "sıradışı" veya tuhaf veya deli olarak kabul edilir. İnsanlar bir şeyin parçası olmak istiyor, bir aile, bir hizmet, bir kulüp, bir birlik, bir topluluk, her neyse. İnsanların istediği bu
Aden: DSÖ bir birey olarak ne düşündüğünüzü önemser, size söyleneni yapmalısınız, Geçmişte protestocular protesto etti çünkü baskın olan insan ırkı (Gandhi ve İngilizler veya kral veya Amerikalılar) değildi. çalışmak - hataları vardı - başarısız oldular - fikirleri işe yaramadı. İnsanlar değişmez o kadar, sadece işlerini daha hızlı/kolay yapmak için daha iyi teknolojiye sahip olurlar. İnsanlar her zaman der ki ırkçı olmamalıyız.. Neden? Siyahlar farklıdır. Beğenin ya da beğenmeyin. Onlar her zaman altta, öyleyse neden onları orada tutmuyorsunuz... Onların altta olduklarına bizi ikna etmeleri yüzyıllar aldı. Ayrıca; TÜM eşcinseller öldürülmeli. Mit keine fragen [Almanca: soru sormadan]. Lezbiyenler ateşli olup olmadıklarını izlemek eğlenceli ama yine de insan değiller. Bu lanet bir hastalık görmüyorsunuz. Sikişmek için, değil mi... Hayır, öyle düşünmedim. Kadınlar, her zaman erkeklerin altında kalacaksınız görüldü doğa boyunca, erkekler neredeyse her zaman tehlikeli boku yaparken, kadınlar geride kaldı. Onlar kısa yoldan herşeyi elde etmek için bedenleri sergiliyor, evet evet bedenlerini pazarlıyorlar.. Bu onların hayvani içgüdüleri, onunla başa çık ya da intihar et, sadece çabuk yap. Şimdilik hepsi buu
Aden: Tarihimizi hatırlarsanız, Naziler Yahudi sorununa “nihai bir çözüm” buldular. Öldürmek henüz anlamadıysanız, "İNSANLIĞI ÖLDÜRÜN" diyorum, kimse anlamasın. Hepimiz yalanlar içinde yaşıyoruz. İnsanlar her zaman mükemmel bir toplumda yaşamak istediklerini söylerler, iyi ütopya diye bir şey yok. Kusurları olan insandır. Biliyor musun. Siktir et. Neden, siz hayatta kalanlara kendimi açıklamalıyım, bu bokun yarısı sizsiniz bok kafalılar anlamayacaksınız.. Bu sadece bir şeye sahip olduğun anlamına gelir öldürme sebebim olarak söylemek ve seyircilerin çoğu benim fikrimi anlamayacak bile - Parayı sikeyim adaleti sikeyim ahlakı sikeyim uygarlığı sikeyim kuralları sikeyim kanunları sikeyim Ancak bununla baş etmek insanlık için imkansız göründüğünden, uyarı etiketlerini tokatlamak zorunda olduğumuzdan doğa üzerinde, o zaman ... ölürsün, yanarsın, erirsin, buharlaşırsın, çürürsün. Siktir git buradan.
22.06.2023 (21:26)
ETİ SEVİYORUM
Aden: "Şüpheye düştüğünde, düşmanın kafasını karıştır." - KEIN MITLEID [Almanca: merhametsiz] Bekle, merhamet diye bir şey yoktur.... Naziler öldürme aşkımı daha da artırıyor. Erken Nazi hükümeti gibi, beynim bir sünger, kulağa hoş gelen her şeyi emer ve değersiz olan her şeyi dışarıda bırakmak istiyorum.
Aden: Tek istediğim birkaç silah hadi, temiz bir sicilim olacak ve onları sadece kişisel olarak istiyorum. Sadece kendimi koruyacağım. Ateş etme çılgınlığına gidecek bir psikopat değilim... Kahretsin, bu zor olacak pekala, bir sürü lanet insan öldürdüğüm sürece herkes her zaman nasıl göründüğüm, ne kadar zayıf olduğum ve benimle dalga geçiyor, peki hayatımı geri alacağım hepiniz için geri döndüm, nihai lanet intikamınız burada, siz insanlar daha fazla saygı gösterebilirdiniz, Siz insanlar daha fazla saygı gösterebilirdiniz, bana daha iyi davranabilirdiniz, daha çok bilgimi veya rehberliğimi isteyebilirdiniz, bana daha çok kıdemli gibi davranabilirdiniz, ve belki de bende kafalarınızı koparmaya bu kadar istekli ve hazır olmazdım. Bazen sadece kendimi parçalamak istediğim için düşünüyorum. Nefretimin çoğunun büyüdüğü yer burası, özellikle kızlar ve görünüş konusunda neredeyse hiç özgüvenim olmadığı gerçeği ve benzeri şeyler. Bu nedenle insanlar benimle dalga geçiyor... sürekli... bu nedenle saygı görmüyorum ve bu yüzden ben nefret ile doluyum, çocukluğumda yaşadığım o taciz beni sürekli aşağı doğru çekiyor.. Bu tarih itibariyle yaklaşık 100 kişiyi öldürmeye yetecek kadar öfkem nefretim ve patlamam var. Savcıları, Hakimleri aahh, onları asla sevmiyorum.. Onlar kötü insanları seviyor, onlara güvenmiyorum, gerçek ADALET burada Savcı ve Hakimlerin sağladığı adaleti ben asla göremedim...
Silahlar! Silahlara ihtiyacım var! Bana birkaç ateşli silah ver!
Aden: NEFRET! Nefret doluyum ve bunu seviyorum. İNSANLARDAN NEFRET EDİYORUM ve benden korksalar iyi olur onlar için neyin iyi olduğunu bilmeleri lazım. Evet nefret ediyorum ve sanırım başkalarının da bunu bilmesini istiyorum, evet ben bir IRKÇIYIM ve umursamıyorum. Kendimi çok fazla gösteriyorum, görüşlerim ve düşünceler, insanlar merak etmeye başlayabilir, akıllı olanlar meraklı olabilir ve bir şeyler olabilir, hepinizi biraz kandırmak için burada harika bir maske takmam gerekebilir.. Siktir et siktir git Martta kadar dayanmak çok zor olacak. Eğer insanlar bana bir şans verirse bana daha çok iltifat ederse, bunların hepsi hala önlenebilir olabilir...
Ne olursa olsun insanlar benimle dalga geçiyor ve yakında intikam alacağım. Pislikler beni bu kadar parçalamamalıydı. Bu tüm olanlar onların suçu biz - hayır hayır sadece ben varım ben masumum.. İnsan denkleminden nefret ediyorum.
Aden: Belki de sadece sevişmeye ihtiyacım olduğunu biliyorum. Belki bu sadece etraftaki bazı şeyleri değiştirir, bu başka bir şey, ben lanet bir köpeğim. Birini alıp düzmek gibi fantezilerim var sert ve güçlü. Bir keresinde evime gelen yakın arkadaşım benim onu sikmemi istemişti, onun sikmem için yalvarıyordu gözlerime bakıyordu sikmeyecek misin? Beni diyordu ve ben o sırada onun o halinden yalvarmasından zevk almıştım.. Boynunu sıktım, ımmhh sanırım bir kaç tokat attım.. Ama sonra uzaklaşmak istedim, kimseye zarar vermek istemiyorum.. Uzak durmak istiyorum.
Eti seviyorum, evet onu merak ediyorum.. Tatmak istiyorum.. Senin beyaz tenin beni çok heyecanlandırıyor. - Sadece bir kadının etiyle çevrelenmek istiyorum..
Aden: Buna gençlik hormonları deyin ya da çılgın bir ırkçı tecavüzcü deyin. [benim için hepsi aynı] - Odama önce kimi kandırabilirim? Ben birinin ayaklarını yerden kesebilen, onlara duymak istediklerini söyleyebilen, kibar ve tatlı olabilen biriyim.. Aklımdaki o küçük şeytanın dediği gibi "onları bir hayvan gibi becer, onları içeriden hisset" - Köprücük kemiklerini koparır, kollarını ikiye böler ve döndürür, sevimli çıtırdayan kemiklerin ve parçalanan etlerin sesleri, ahhh... yapacak çok şey ve çok az şans.- Buradan çok açık şeyler yazmam sakıncalı hayır bunu yapmamam gerekiyor...
23-30.06.2023 (20:28)
ANTİSEMİTİZM
Aden: [Ben] hile yapmak ve herkese yalan söylemek zorundayım, sorun değil. Bu benim motive olduğum şey, bu benim hedefim "Hayatımla yapmak" istediğim şey bu, garip olan ne biliyor musun, öyle hissetmiyorum..
Silahlıyım. Kendimi daha güvenli, daha güçlü, daha Tanrı gibi hissediyorum. Güvenim var insanları kandırma yeteneğim, inşallah martta yetişirim ama o da olmayabilir.
Aden: Woohoo, bir daha asla final yapmak zorunda kalmayacağım! Özgür olmak iyi hissettiriyor. Artık özgür olacağım, acı çekmeyeceğim.. Ben öldüğümde insanlar eminim ki rahat edecek en başta ailem, ama tek üzüleceğim şey ben öldüğümde ve annemde öldüğünde onun üstüne olan malı mülkü yıllarca bana şiddet ve taciz uygulayan kişilere kalacak.. çocukları yiyecek buna bir çözüm bulamayacağım için aşırı sinirliyim, paradan nefret ediyorum aileden nefret ediyorum, arkadaşlardan nefret ediyorum.. Siz orospu çocukları sizden nefret ediyorum..
Aden: Biri benim hakkımda kitap yazacak mı merak ediyorum. Elbette bir ton sembolizm, çifte anlamlar, temalar, görünüşe karşı gerçeklik boku burada dönüyor. Amerika Birleşik Devletleri tarafından [Antisemitizm] suçundan dolayı geçen sene yahudilere karşı nefret yazıları yayınlarken, yakalandığımdan bu yana hala ölüm ve tehdit mesajları alıyorum.. Neden biri çıkıp arkamdan gelip kafama sıkmıyor.. Ben asla inkar etmedim IRKÇI biriyim, Neo-Nazizm destekleyen biriyim.. Onları seviyorum..
Son dört gündür evimden uzak kaldım, aşırı derecede yorgun hissediyorum. 29.06.2023'de ormanlarda gezmek bana aşırı iyi geldi çok özlemişim.. Ormanları, ağaçları, kuşları, insanlardan uzak olmayı çok seviyorum.. En kısa zamanda tekrardan ormana gideceğim bana iyi gelen yerlere bunun için sabırsızlanıyorum.. Ah, hadi tamam yoğun bir hafta oldu, uyumam gerek, yarın devam edeceğim.
Aden: Lütfen bugün intihar edersem 14/03/24 sebepsiz olmadığını unutmayın. Hayatımı her zaman mahveden kadınlar (annem) 15 yıldır hayat bana daha fazlasını getirmedi.. Neşe ve tamamen bitkin - Elveda, belki yaparız başka bir zamanda başka bir yerde tekrar görüşmek üzere
Etten/kandan yapılmış bedenim ölü gibi görünse de, ruhsal ruhum ebedi ve kalıcıdır. Dünyamızın başka bir köşesine kuantum sıçraması yapıyorum. Burada yapmam gereken şeyi, yani bir zamanlar yanlış olanı düzeltmeyi bitirdim. Başarımdan gurur duyuyorum burada ve yaklaşan yolculuğuma daha çok güveniyorum. - 14/03/24
30.06.2023 (20:50)
EN DERİN PİŞMANLIĞIM
Aden: En derin pişmanlığım, bir hedef olarak deneyimlerimi belgelemek için daha özenli bir çaba göstermemiş olmamdır. Yol boyunca bireysel; ancak bu belgeler, şimdiye kadarki deneyimlerimi aktarmaya yönelik zayıf girişimimdir. Öncelikle, bu belgeleri okuyabilen herkes, ruhum için dua etmek için kısa bir dakika ayırsın. Yapmak üzere olduğum şey için derin pişmanlık duyuyorum; ancak seçeneklerimin son derece sınırlı olduğunu hissediyorum. Hedef alınan bir birey olduğum için her şey elimden alındı. Benden, kelimenin tam anlamıyla psikolojik, finansal ve duygusal zorluklarla hayatımdan çalındı. Başından sonuna kadar taciz edildim, bu kişiler beni kötü biri olduğuma ikna etti. Sonuç olarak, kendimi parçalamaya çalıştım.
Aden: Daha önce de belirttiğim gibi, keşke yaşadığım tacizin kaydını tutma konusunda daha iyi bir iş çıkarsaydım. Katlandım, ama sahip olduğum en iyi şey bu.
Eskisi gibi olmayacak hiçbir şey; güç bende artık
İnsanlar para için her şeyi yapar
Hiç bu kadar kötü bir şey yapmadım, bu yüzden bir hikaye uyduracağım.
Ben her insanın kalbindeki nefretim! Ben tüm kötülüğün özetiyim merhametim yok insanlık için, çünkü beni onlar yarattı -
Aden: Bugün! İnsanlığın zulmüne uğramış herhangi bir adama tavsiyem şudur: Bırakın bu sözleri kalbimizde, zihnimizde ve ruhumuzda çınla! İnsanlıktan nefret et! Beşeri bilimlerden nefret edin... Neyden nefret ediyorum.. İnsanlık seni yarattı! Dönüştüğün şeyden nefret et! Hepsinden önemlisi, lanetlenmişlerden nefret edin... İnsanlığı yarattığı için ondan nefret et, seni yarattığı için ondan nefret et! ondan nefret et seni istemediğin ve hak etmediğin canavarca bir hayata fırlattığı için! kalbini doldur, zihin ve ruhu nefretle; tüm bildiğim bu olana kadar. Vicdanınız alev alev yanana kadar ruhundaki iyilik için nefret mezarı. Herkesten ve her şeyden nefret et. Ben nefret ediyorum, sende öyleydin ve öylesin... Artık yapamayana kadar nefret et. O zaman öğren, şiir kitapları, felsefe oku, kitaplar, tarih kitapları, bilim kitapları, otobiyografiler ve biyografiler için bir sünger ol bilgi. Başkalarının felsefelerini inceleyin ve sevdiğiniz kısımları kendinizinmiş gibi yoğunlaştırın. Kendi kurallarını yap. Kendi yasalarına göre yaşa. Şimdilik, gerçekten, huzur içinde olmalısın ve kendi gerçek benliğiniz. Hayatınızı cesur ve yeni bir şekilde yaşayın. Senin için sevgili dostum, sen bir süpermensin.
Bu gün 13 Kasım 2017 Pazartesi - Saat: 17:50 anıtsal bir gündür. Bu yazıyla yemin ederim ki ben kendimi bir daha asla bir kadın tarafından incitilebileceğim bir duruma sokmayacağım. Ben buna yemin ederim ve daha yüksek güçlere yemin ederim.
Aden: Ben deli değilim! Kızgınım. Bu dünya son kez üzerime bok atıyor. Şımarık değilim ya da tembel, çünkü cinayet zayıf ve ağır zekalı değildir, cinayet cesur ve cüretkardır. Öldürdüm çünkü benim gibi insanlar her gün kötü muamele görüyor. Bunu toplumun "bizi zorladığını ve biz de zorlayacağımızı" göstermek için yaptım. Hayatım boyunca acı çektim. Hiç kimse beni gerçekten sevmedi. Hiç kimse beni gerçekten umursamadı. Hayatım boyunca tek bir şeyi sevdim ve o da ALEYNA idi. Kendimi kurtarmaya çalıştım ama o beni hiç umursamadı. Anlaşılan, birlikteyken arkamdan benimle dalga geçti. ( sonra pişman oldu geri geldi ) Ve tüm hayatım boyunca alay konusu oldum. Hep yenildim, hep nefret edildim. Toplum, yaptıklarım için beni gerçekten suçlayabilir misiniz.. Ama sana bir şey söyleyeceğim, kötü niyetliyim çünkü ben mutsuzum.. Dünya beni yendi 1 kez
03-04.07.2023 (11:09)
SUÇLADIKLARI KİŞİ BENİM
Aden: Ben deli değilim, kızgınım. Benim gibi insanlara her gün kötü davranıldığı için öldürdüm. Bunu topluma göstermek için yaptım, bizi zorlayın ve geri püskürteceğiz.... Hayatım boyunca alay edildim, hep dövüldüm, hep nefret edildim. Toplum, yaptığım şey için beni gerçekten suçlayabilir misin? Evet yapacaksın.... Bu bir ilgi çığlığı değildi, bir yardım çığlığı değildi. Gözlerini açamazsan, bunu pasifizmle yapamazsam, zekamı göstererek gösteremezsem kurşunla yaparım, ıstırap içinde bir çığlıktı.
''Ne duyarsam duyayım, ne görürsem göreyim arkanı dönme. Sadece ilerlemeye devam et. Hiçbir şey görmedim. Az önce silah sesleri duydum."
14 Mart - Her şeyi başlatmakla suçladıkları kişi benim.
Aden: 14 Mart 2024 Perşembe, 8 yıllık bir bilinçaltı projesi, Ben üstünlük kompleksi olan bir psikopatım. Yapılanları asla unutmam unutamam, kimsenin beni ezmesine izin veremem..İntikam aldığım insanlar, inan bana yanlış yaptılar. Orada, bir süredir yapmak istediğim bir şeyi yapacağım - toplu katliam ve ben ve ben güç sahibi bir yerde olacağım.. İçim nefretle doldu, ben serotonin takviyeleriyim.. Bir bok yapma, hala bir isyan başlatmaya hazırım, bomba gibi hissediyorum, dünyayı bırakmaya hazırım zevk veren her şeye duyduğum nefreti hissedin ve deneyimleyin. Hiçbir şey beni mutlu etmez. Sözler incitir, bir sosyopatı biçimlendirebilir ve on yıl sonra birini öldürmeye yöneltebilir.
252 gün sonra öleceğimi bilerek hayattan geçmek tuhaf.
Aden: Marina'da poligonda çalışan kadının tabanca tutuşunu seviyorum.. O kadın inan bana çok ilgimi çekiyor... Onun da benim gibi deli düşüncelere sahip olmasını çok isterdim. Onu hep düşünüyorum.. Çok çılgın bir kadın
04.07.2023 Saat 18:35' de markete gittim ve bir baba ile oğlunu gördüm markette çocuğu tahminimce 2 yaşında babası ile 30 - 35 yaşlarında dışardan bakınca güzel bir baba oğul gibi duruyorlardı.. Ama babasının çocuğuna mal, salak ve omzunun ucundan pislikmiş gibi şekiştirip off bi sus lan demesini duyduğumda o adamı orada dövmek istedim.. O küçücük çocuk bunu hak etmiyor... Sen sikişip zevk alacaksın ve hiç bir eğitimin olmadığı halde çocuk sahibi olacaksın hayır hayır bu çok saçma çocuklar bunu hak etmiyor.. En kötüsü de o küçücük çocuk iki çikolata aldı raftan ve babası kızdı elinden aldı rafa geri koydu, çocuk ağlayarak babasının gözü önünde tekrardan aldı çikolataları ve babası kendisine almış olduğu çorabın parasını ödeyip marketten ayrıldı.. İnan bana izledim o adam sonra ileride o çikolatayı açtı oğluna yedirdi parasını ödemedi.. Lütfen yapmayın yalvarırım size siz kötü yetiştirildiniz belki ama çocuklarınızı da kendiniz gibi yetiştirmeyin..
04.07.2023 (21:45)
ŞEYTANİ PLANIM
Aden: UYARI: 14 Mart 2024 tarihli günlük girişi, aşırı uç olayların grafik bir açıklamasıdır.
Favori müzik: Thurisaz Years of Silence
“Şu anda hangi oyunu oynuyorum”: Günde 10 saat CS-GO'dan başka bir şey oynamadım, sonunda oynamaya karar verdim.
Aden: 10 - 12 yıldır bu durumda sıkışıp kaldım ve burada yaşamadan önce mutlu bir hayatım vardı. Büyük sağlık ve birçok arkadaş. Bu devlet cehennemdir, buraya hareket etmeyin. Burada alacağınız yaşam kalitesi için kira son derece yüksek, başka yere bakın. Çoğu buradaki insanlar ya cahil beyaz çöp meth kullanıcıları, şiddet yanlıları, burası çok cahil
Aden: İyi iş batı medeniyeti. Ayrıca neon pembeli lanet olası 4 yaşındaki çocukları da görürdüm. Mikro mini etekler ve görünüşe göre bu zavallı bok parçası milenyum kuşağının yapamadığı her şey yolunda, çünkü 2006'dan sonra doğan Z kuşağının çoğunu görüyorum, o küçük boklar her zaman etrafta koşuştururlar ve ebeveynleri umurlarında olmaz..
Şeytani planım sınıflandırıldı.
Aden: Yani, 12 kalibrelik bir av tüfeği ve yedek bbs'li bir kurşunla bile, bu hala %10'dur. Hayatta kalma şansı muhtemelen, neden ötenaziyi yasallaştıramıyoruz, otu yasallaştırdık, öyleyse neden, neden sürekli nedenler ile yaşamaktan sıkıldım.. Bu hayatı SİKEYİMMMM... Keşke 2012'de kendimi öldürebilseydim, şimdi tam anlamıyla daha da kötüye gidiyor, herşey - 2011~2012 benim için cehennem gibiydi ama 2014~2018, normal bir hayatım olan TEK zamandı.
Her şeyden nefret ediyorum ve ölmek istiyorum. Ama şuan için bir ekipmanım yok ayrıca ben kesinlikle bir süper ultra mega dahiyim öyleyse dünya neden en büyük penisini kaybetsin..
Yani 250 gününüz var..
Aden: Ben çok zeki bir insandım ve hala da öyleyim. Köylü Türk toplumu boktan ailemle aynı şekilde beni mahvetti. Görülmekten ~ fotoğraflarıma sahip olmalarından her zaman kaçındım. Ancak şimdi bir yetişkin olarak, çocukluğuma dair hiçbir kanıtım olmadığını fark ettim. Bu ekleyeceğim resim.. Aden'in elinizdeki tek fotoğrafı
Eğer insanları öldürürsen sonsuza dek dünyaca ünlü olursun yoksa bunun için çok çalışmalısın..
Aden: Daha önce çok ateş ettim ve nasıl olduğunu anlıyorum tehlikeliler, "Silahlar insanları öldürmez, insanlar öldürür" saçmalığına inanmıyorum. Silahlar öldürmek için tasarlanmış, bunu reddeden herkes aşırı derecede geri zekalıdır. Ama silahlar güçtür, ve önemli olan en fazla güce kimin sahip olduğudur. Yanımda tabanca taşıyabilseydim, kendimi bu ülkedeki sayısız pislikten ve tacizciden koruyacak güce sahibim. ~ Pazar, pazartesi, hepsi artık benim için bir anlam ifade etmiyor. Artık bir hafta bir günde geçiyor. Bak, sporculardan ve cahillerden NEFRET EDİYORUM...
Aden: Bir STEM alanı almıyorsanız, üniversiteyi ~ koleji sikeyim; sadece gerçekten deha olmalı Türkiye'de üniversiteye ~ üniversiteye gitmek, bu iflas eden hiper ~ kapitalist devletin gidişatıdır. Eğitim sisteminin çoğunun ne kadar yozlaşmış ve değersiz olduğu hakkında haftalarca konuşmaya devam edebilirim. Türkiye'de gerçekten okula ihtiyacı olanları okutmamız lazım, değerli olanları el üstünde tutmamız gerekiyor.. Hadii ama bana burada ki üniversitelerin bir eğitim yuvası olduğundan bahsetme dürüst olacağım tamamen sikiş dönüyor... Eğitim yok mezun olanın ise bir bilgisi yok, üniversite hayatı boyunca ya sikişti ya da sikildi, aahh tamam tamam ben hastayım değil mi.. Ama şunu unutmayın Avrupa'nın en çok asgari ücretle çalışan toplumuna sahibiz, biz her konuda cahil bir ülkeyiz.. Herşeyi bir kenara bırakalım tamam, bana eğitimli bir ebeveyn gösterin..
Sosyal beceriler, sizi başarılı kılacak şeylerin %70'idir. Kolay yolu seçmeyin, çünkü sonunda en zoru o olacaktır. Kıçını kaldır, bir kök alan al yalakalık yapmayın, kendinizi geliştirin..
07.07.2023 (20:01)
CESARETİM VAR
Aden: Gitmek zorunda olmamalıydım.. Daima kendimi gülümsetmek için, kendimi iyi hissettirmek için çabaladım. Cesaretim var, o küçücük yaşımda bile vardı, içimde cesaret var benim kalbimde, o atışı yapacak cesaret var, ben acımı bitirmek için sadece bir ateş, sonunda öleceğim cesaret.
Columbine harikaydı - Eric Harris ona her zaman ilgi duydum, hayatım boyunca onun gibi bir arkadaşa sahip olmak istedim...
Aden: Hey ben dünyanın ortasındaki bir bok çukurundan gelen sosyopatik bir toplu katliam manyağıyım. Şiddetli sakatlayıcı depresyon, bastırılmış öfke sorunları, sürekli fiziksel ve zihinsel acılar ve yaşam motivasyonum yok... Bu yüzden son derece şiddetli video oyunları oynamaya başlamam şaşırtıcı olmamalı. Rahatlamama yardım etmek için böyle - Şiddet gördüm canım hep yandı ama bu durumdan kaçmam gerekiyorken aksine şiddete olan ilgim sevgim hep yanımda oldu... Unutma en çok sevdiğim kelime KATLİAM yüzümde sol kaşımın üstünde KATLİAM yazıyor..
Müziğe ve ürkütücü şeylere olan ilgim... için üzgünüm, ama onları seviyorum.. sıradan olmayan şeyleri seviyorum.
2019 yılından beri genellikle günlük yürüyüşler yapıyorum. Orada burada birkaç kişiyle gelişigüzel konuşuyorum.
Aden: Benim hakkımda ne dediler biliyor musun.. O bir günahkardı ve bunu hak etmişti. (Ben hiç bir zaman şiddet görmeyi ve taciz edilmeyi hak etmedim.. Aile olarak güçlü olabilirsiniz A-Partisinden tanıdıklarınız olabilir.. Ama gerçek ADALET bende bunu sağlayacağım..) Beni alkol ve uyuşturucu (meth) kullanan biri olarak anlattılar, buradaki cahillerin (ailem) sözleri. Onların hepsi boktan zihniyete sahip aptal orospu çocukları ben daha 1 yaşındayken annemin sara hastalığından faydalanarak anneme fazla ilaç verip zehirleyip elindeki tüm malını mülkünü alan psikopatlar. Dahası var daha neler yaptıklarına dair bir çok kanıtım var... Annem beni hayatından kovmadan önce tüm belgelerin bir kayıtlarını almıştım...
Naoplean Dynamtie filmini biliyor musunuz.. Bunu hayal edin, ancak 50 kat daha fazla düşmanlıkla cahiller - Demek istediğim.. kendimi öldürdüğüm için beni suçlayamazsın. Kararını desteklemiyorum, çünkü intihara meyilli insanların çoğu genellikle özünde iyi insanlardır. Benim ailem batılılar kadar korkutucu. Uygarlıkdan çok uzakta lanet olası bir bölgede yaşadım. Hepiniz beni bu web sitesi sayesinde biliyorsunuz.. Hayat hikayem ile şimdiye kadar, bu yüzden neden bu kadar karanlık ve rahatsız olduğum şaşırtıcı olmamalı. Benim ailem sadece bir kaç ev, dükkan ve arazi için annemi iki kere öldürmeye çalıştı.. Annemle babamı ayırdı bana mal mülk kalmasın diye de psikolojik şiddet ve tacizde bulundular annemle aramı bozdular..
Aden: Çoğu modern toplu katilin var olmasının nedeni, tek başına intiharın onları sonsuza dek unutturacağını biliyorlar. Ama eğer onlar tetiği çekip ve bazı insanları yanlarında götürmeleri, medya onları haber yapacak, ulustan ve hatta belki de dünyadan söz ediliyor olacak.
Bunu unutmayın, Trajedi için katilin suçu evet ama katilleri yaratan da toplumun suçu.
Aden: Yaşam koşulları göz önüne alındığında, çok azınız bu zorlukların üstesinden gelebilirdi ve normal bir insan olmak için benim yaşadıklarım korkunç deneyimler. Düzgün bir ailem, harika genetiğim olsaydı ve boktan bir ülkede yaşamasaydım, farklı bir konum gibi küçük değişiklikler bile buralarda olmanın ruhum üzerinde büyük etkileri olurdu. O yüzden beni şiddetli ve intihara meyilli olduğum için suçlayamazsın.
08.07.2023 (10:35)
BİRİNİ NASIL ÖLDÜRÜRSÜN
Aden: Hayatımın on yılını boşa harcadım counter strike gibi şiddetli video oyunları oynamak, polisler tarafından ziyaret edildim, bir grup doğuştan cahil bazı insanları öldüreceğimi kim düşündü çünkü internette rahatsız edici açıklamalar yapıyordum - yapıyorum. Bu yüzden zihnimin derinliklerini çevrimiçi olarak sakladım geri gelmeleri durumunda hücreye gönderilmek istemiyorum.. İlk yakalandığım da çok ciddi gözüküyorlardı
Bu mesajda polislerin evime yaptığı ziyarete yapılan atıf
Aden: Orada çocukluğumdan yetişkinliğime kadar en az bir düzine kavgaya karıştım. Yara izlerim var, bir glock aldığımdan beri tek bir çizik bile almadım.
Aden: “Birini nasıl öldürürsün..” sorusuna yanıt: .45'lik ACP veya 7.62x39'luk bir ateşli silahın yakın mesafeden silahımın merkez beyin lobuna patlaması, ama bazen acı çekmek yavaş yavaş olması da güzel değil mi...
Unutmayın yahudiler istila etti ve şimdi her şeyi kontrol ediyor.. Zihninizi, cüzdanınızı ve ülkenizi kontrol ederler onlara saldırmak, dev bir yaban arısı kovanına sadece boktan bir küçük bb tüfeğiyle saldırmaktır. 2021'de Amerika'da bir tanıdığım bana yahudilere saldırırsan iyi şanslar senin için dua edeceğim. - Demişti 2022'de o korkak yahudi beni Amerika Birleşik Devletlerine şikayet etti... İnanın onlar korkaklar sadece içi boş ölüm mailleri almıştım..
“Bir silah için iyi isimler” Doğal Seçilim 14 - Doğal seçilim - Gazap - Katil - İnsanlık Abartılıyor.
Aden: Bu, bu canlı günlükte ilk giriş olacağından, bazı türleri dahil etmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Tanıtım, Benim adım.. ıımmhh kişisel bilgilerimi internette herkese açık bırakmamayı tercih ederim. İnternet. 2023 yılı civarında olmasına ve LJ'in altın çağının on yıl önce olmasına rağmen, Livejournal'ı hissediyorum. Sanal bir günlük oluşturma hedefim için yeterince verimli ben bu projeyi uyguluyorum yok olma ihtimalim çok düşük tamamen unutulmamayı tercih ederim; tercih ederim ailem, arkadaşlarım ve pusuda bekleyenler için bazı dijital ayak izleri bırakıyorum.
Gerçek hayatta genellikle her günün görevlerini belgelediğim bir not defterinde bir program tutarım ve ev işleri, bu yüzden burada taklit edeceğim;
1. Dramatik Ansiklopedi; Yarım düzine ile birlikte kendi sayfalarımdan birkaçı üzerinde çalıştım.
2. Araştırmalarım ve ilgi alanlarımla ilgili çeşitli belgeleri arşivlemeye devam ettim.
3. Belirli bir oyun sitesinde içeriğime oy vermek için alternatiflerimi kullandım (bkz: whoiseadn)
4. Makul miktarda egzersiz yaptım.
5. Temizlenecek malzemenin her bir metre karesine çok dikkat ederek odamı temizledim.
6. Günlük programıma geri dönmek için 24 saat ayakta kalmayı başardım.
7. Bir sürü ev işi yaptım.
8. Medyamın bir kısmını arşivledim...
Ve en önemlisi..
9. Bu livejournal hesabını yaptım! - Yani www.whoiseadn.icu & www.bismarck14.com - (Son yazdığım sitem ABD tarafından kapatıldı..)
08.07.2023 (18:19)
YAŞASIN HİTLER
Aden: Şimdilik bir şey söylemem gerekiyor. Zaman bir nehir gibidir... Doğduğunuzda akıp gider... yavaş yavaş ama anlamazsın bile; nihayet görebildiğiniz zaman küçük bir çocuk, yavaş ve huzurlu bir şekilde akar. Ergenliğin eşiğindeyken, hızlanmaya başlar ve dalgalanmayı takip etmek hızla zorlaşır su yetişkin bir yaşa ulaştığınızda (yaklaşık 16), normalden bir düzine kat daha hızlı gittiğini göreceksiniz. Çocukken geçtiği hız sonunda, takip etmek imkansız hale gelir. - Ne kadar zaman geçti.. En son varoluştan gerçekten mutluydum.. 2018; 2019, 2020, 2021, 2022, 2023.. 6 lanet yıl. Son 6 yıldır hayatım kalitesiz çok az inancım var durumum daha iyi olacak mı.. Bilmiyorum.. Son 249 gün
"Dirilişimin aracının özgürlük olması gerekiyordu. Ama bunun bir yolu yok. Bulunduğum yerde ne açık gökyüzü ne de sonsuz bir tarla var, ne ışık ne de kurtuluş var. Keşfettim, çok saf adam, çok saf. Ben her zaman değişiklik beklerken hiçbir şeyin değişmediğini bilin."
Aden: Saldırganlarının %82'si + zorbalığa uğradı.. Toplu atıcılar için de benzer sayılar olduğunu tahmin ediyorum. Onları kendi eylemleri için suçlayın, ancak neden zorbalık - taciz neredeyse hiç ele alınmıyor.. Akıl hastalığı için yardım neden bu kadar sıfır.. Damgalamalara son verin, intiharları halının altına süpürmeyi bırakın.. Bir intiharı medyadan kara listeye almayın. Toplu katiller her zaman şöhret için öldürürler. Bunu genellikle yaparlar çünkü onlar intiharlarının görmezden gelineceğini biliyorlar.
Zeki ve terbiyeli insanlar azınlıktadır, ancak sayıca çokturlar. Hitler yanlış hiçbirşey yapmadı... Hitler başından beri haklıydı.. İngilizler Alman kasabalarını bombaladı... Ruslar vahşi tecavüzcülerdi... Almanya, insanlığın uzay yolculuğu yarışına dönüşmesinin sebebidir... Yaşasın Hitler ve çok yaşa Deutchland ve üçüncü Reich
Nazilerle de ilgileniyorum..
Aden: Ben (Aden) manifestoma “88” yazdım ve “88” kullandım. Manifestomu sahte bir iade adresiyle paylaştığımda. Bazı insanlar "88"i "Heil Hitler"in kısaltması olarak kullanıldığını bilmiyorlardı.. Şöyle ki alfabenin sekizinci harfidir.
09.07.2023 (16:21)
DUYGUSAL SODOMİ YAPMAK
Aden: Şansın - şansınız varken beni bitirmeyi dilemez misin.. Sadece sen (ailem) dilemez misin.. Beni öldürdünüz.. O gün yüz milyar şansınız ve kaçınma yolunuz vardı, ama siz kanımı dökmeye karar verdiniz.. Beni köşeye sıkıştırdın ve bana tek bir seçenek verdin. ( O apartmandan gitmemi istediniz. ) Karar senindi, bana seçenek sunmadın.. O günden beri artık ellerinizde asla yıkanmayacak kan var, (ailem) Günahın Elçileri. Tebrikler. Hayatımı söndürmeyi başardınız. Kalbime, duygularıma zarar vermek sizin için yeterli değildi, ruhuma tecavüz etmek sana yetmedi. Duygusal sodomi yapmak üzerimde senin için yeterli değildi. Senin ahlaksız hazcılığınla boşa harcanan her saniye ve tehditkar sadizm bugünü önlemek için kullanılabilirdi. Kendinize sorun, ben ne yapıyordum.. diye o çocuk bize derdini anlattığında biz ona inanmayıp ne yapıyordum.. Tüm bu zamanda..
Aden: Siz sadist züppeler için, bir köpek pisliğinden başka bir şey olmayabilirim. Beni mahvettin kalbime tecavüz ettin, ruhuma tecavüz ettin ve tekrar tekrar bilincimi yaktın. Siktiğin zayıf ve savunmasız insanlara - Erkek Kardeşler, Kız kardeşler ve Çocuklar - nesiller boyu ilham ver. Musa gibi denizi yaydım ve halkıma önderlik ettim - Zayıf, savunmasız ve masum becerdiğin ve her zaman becermeye çalışacağın her yaştan çocuğu sonsuz özgürlüğüne, sayenizde siz günahkarlar, siz kan dökücüler, çocukların izlemesi için yüzyılın örneğini oluşturuyorum.
Aden: Seni - Sizi yok ederek yaratırız. Sizlerde kurban olmanın nasıl bir şey olduğuna dair hisler yaratıyorum. Becerilmek ve yok edilmek gibidir. Yok etmeleriniz nedeniyle, yenilerini yaratır ve yükseltirim. Bize ne yaptığınızı size gösterecek bir sürü çocuk. Doğduğun gün gibi, olacak yeniden doğuş günü olsun. Siktiğin çocuklarda bir devrimin başlangıcı olacak. Var hayatın boyunca bir gram bile acı hissetmedin, bu yüzden seni yok ederek, sana acı vererek, sana - size diğer insanların hayatlarının sorumluluklarını ve anlamlarını göstermeye çalışıyorum.
Eğlenmek için bizi 7/24 becermeniz harika ama zararsız bir dakikamız olamaz. Oyun zamanı, sadece acı. Bize tecavüz etmeniz size göre çok hoş ama konuşmamıza bile izin verilmiyor. Tecavüze uğramak mı Siktir git.. Eskiden güçsüz olmak...
Aden: Rol yapmayı seviyorsunuz ama siz hazcılar, şarlatanlar, sadistler, tecavüzcüler, asla bir amaç için hayatınızdan vazgeçmenin duygularını bilin, bir gram bile hissetmedin hazcı yaşamlarınızda acı, tomurcuk ışığınızın tek bir kutusundan asla vazgeçmeyeceksiniz, bir atış konyağınızdan veya başka bir insan için kendi değerli kanınızın yarım damlası, sadece onu siktir et ve sonra yalan söyle, sen beni - bizi becerdin, şimdi biz de seni becereceğiz, ve zamanı geldiğinde öldüreceğiz.. Sen, suç işleyen Maskeli Demokratik Pislik için bundan daha hafif bir ceza olamaz. İnsanlığa karşı affedilemez ihanetler yaptın. Dünyada kaçabileceğin hiçbir yer yok, siz pislik sevdalıları. Siz sadizm aşıkları, dünyada saklanabileceğiniz hiçbir yer yok. Becerdiğin zayıf ve savunmasızın ne zaman ve nereye saldıracağını asla bilemeyeceksin - gündüz, gece, okulda, toplum içinde, evinizde, en rahat saatinizde ve korunan yerinizde. Seni nasıl öldüreceğimizi asla bilemeyeceksin - boğazını kes, beynine kurşun geri dönün, size bıçaklarla, çekiçlerle, cıvata kesicilerle, makaslarla işkence yapacağım. Hep korku içinde yaşayacaksın. Asla çocuğun için okula gidemeyecek, çalışamayacak, dinlenemeyecek veya uyuyamayacaksın. Kalbin her zaman çarpacak durmaksızın. Günah dolu ruhun, işlediğin iğrenç suçlar için bilincini yavaş yavaş tüketecek. Öyleyse acı çekerek ölmek istemiyorsan, kendine bir iyilik yap, kendin yap bir hamle de lütuf ve kendini temiz bir şekilde öldür yoksa asla hissedemeyeceğiniz acılara katlanacaksın - katlanacaksınız. Kendini öldür yoksa seni yakalarım ve seni, tüm o pislik arkadaşlarını ve hepsini parçalarım. Aileni küçük parçalara ayıracaktım bunu biliyorsun eğer yakalanmasaydım. - Beni taciz eden kişiye yapmak istediğim, küçük eğlenceli oyunum 10.04.2020' de yazıldı..
Başkalarının hayatlarına saygı duymayan insanları öldürmeye hiçbir sempatim yok.
10.07.2023 (18:10)
İKİ SEÇENEK
Aden: Artık sayfa temizlendiğine ve dünyanın dikkati sizde olduğuna göre, soru şu: yapacak mıyım.. Gerçeği kabul edecek miyim.. yoksa kararlı mı duracağım..
Aden: Zayıfları ve savunmasızları sonsuza dek becermek ve bu konuda yalan söylemek senin - sizin görevin mi.. Sen hala gücünüzü kullanacak ve gerçeği manipüle ederek bir tür kâr elde edeceksin. Sizin elinizde ki güce ancak zayıflar sahip olmak ister, daha önce kaç kere suça karıştın.. Bunu biliyorsun, apartmandaki kadının evine girdin dövdün, ellerini kestin, masum bir köpeği döverek öldürdün.. Ama elinizde ki o gücü kullandın.. Hiç bir sorguya girmeden tüm işlediğin suçlardan temize çıktın.. Sen telefonumu çaldığında 2015'de hakimin dediği söz aklımda hala birinci dereceden akraba olduğun için ne malum iftira atmadığın demişti.. AHAHHAH ben adalete güveneyim öylemi.. Adalet burada onu ben sağlayacağım... Burası benim dünyam buna elini uzatamazsın, beni siz yoldan çıkarttınız. Sizin iğrenç hazcılığınız, paraya olan sevginiz ben masumum tüm olacaklardan masumum.. Tek üzüldüğüm, ölecek olmam.. aahh, dürüst olmak gerekirse ben baba olmayı çok istiyordum.. Kadın düşmanı gibi izlenim veriyorum ama bir kadını sevmek ve çocuğumun olması bu hayatta ki tek isteğim şeydi - çocuklar benim için çok özeller, biliyorsun ben organlarımı bağışladım.. biliyorum bencillik olacak ama çoğu organlarımın bir çocuğa umut olmasını istiyorum. Keşke bu mümkün olsa LÖSEV'e gittiğimde gördüm.. onlar yaşamak için savaşıyorlar, gerçek savaşçı onlar keşke onlar için bir şey yapabilsem...
Aden: Serbest bırakmamıza neden olduğun intikam peşinde koşan anka kuşunu söndürmeyecek. Nesilden sonra nesil, biz masumlar, Eric ve Dylan gibi, seni - sizi becermek için canımı feda edeceğim.. Siz günah elçileri'nin bana ve bize yaptıklarınız için katlanacaksınız. Bana unut git hayatını yaşa diyenlerin karıları veya 0 ila 12 yaş arasındaki çocukları ile vakit geçirmek istiyorum.. Bana karını veya küçük çocuğunu verir misin demek istiyorum.. Duygusal sodomi yapmak istiyorum. Lütfen buna izin verir misin. Sonra karını ve çocuğunu teslim edeceğim. Yıllar içindeki psikolojini incelemen için buna izin verir misin. Her şeye fikri olan seni bok kafalı
Hava ve su, gök ve yer, cennet ve cehennem, yaşam ve ölüm arasındaki her zerrenin acısı gazabınız altında yaşadığımız deneyimi anlatmaya başlamaz. Ne yapmamı bekliyordunuz, insan hakları ihlalcileri..
Aden: Zaman yaklaşırken, bir son dakika mucizesi diledim ve bu görevden vazgeçtim. Bana verilen, bir çiçeğin tek bir yaprağını incitmeyeceğimi, Tanrı biliyor, ama zamanı geldiğinde, yaptım, yapmak zorundaydım. Bana başka hangi seçenekleri verdinn.. Tüm bu zaman da... Her şeyine tecavüz edildiğinde, kaybedecek hiçbir şeyin yok. Duygularıma, Kalbime, Bedenime (sodomi) ve bunlar yetmemiş gibi ailemden ayırmanıza sayısız kere hacca gittiniz, müslümanlığı kimseye bırakmazsınız ve en sinir olduğum şey herkesin sizi çok sevip saydığı insanlık gerçekten nefret edilmesi gereken bir şey sizinle aynı türün bir parçası olduğum için utanıyorum.. Sizden üstünüm evet sizden kesinlikle üstünüm ve ben size göre hastayım orospu çocukları..
Bir miligram vicdanınız, zerre kadar dürüstlüğünüz, zerre kadar kalbiniz varsa, vahşice söndürdüğünüz tüm hayatlar için kendinizi öldürün. Yoksa bu görevi ben üstleneceğim..
Eskiden olanların, olabileceklerin ve gelecek olanların hepsini şimdi görebiliyor musun.. Size bunu 19.06.2022' de kısa bir hatırlatma ile gösterdim..Sadist Şarlatanlar.
Aden: Yakında birlikte olacağız. Devrim başlasın!
Aden: Hayatımı mahvettiğin için şimdi mutlu musun.. Şimdi her şeyi çaldığına göre benden, yapmam gerekeni yapabilir miyim..
11.07.2023 (17:12)
KAYBEDEN ADLI BİR ÇOCUK
KAYBEDEN adlı bir çocuk
Aden: KAYBEDEN adlı bir çocuk kaldırımdan iner, titreyerek evine girer, ve yorgun kafasını uyumak ve rüya görmek için koyar. Rüyasında iki hayat yaşıyor, çünkü bu dünyada bir hayatı yok, sınıf yok, arkadaş yok - bu dünyada sadece bir moron. Gerçek dünyada geçirdiği uzun saatler boyunca, kaybeden olması sürpriz değil. Herkes biliyor - ne yazık ki - sadece bir hayatı olsaydı diyorlar. Parlak, acımasız güneşin altında ayaklarını evine sokar. Diğer iki hayatı düşünür. Hayal etmeye devam ediyor. Gündüz rüyası, ne yapmalı, ne söylenmeli ama hayal kaybedenler bu dünyada böyle yapar, normal adamların mutlu hayatlarını yaşadıkları, kaybedenlerin aksine kaygısız ve kendileri olun, normal bir adam evinde partiler verir. Ama KAYBEDEN değil - onun hayatı yok. Mutlu ol, normal ol, bir hayat bul, kendi kendine der ki; sadece rüyasında şunları yapabilir: KAYBEDEN'in küçük zihninde bu eve bir kız getirir. Keşke bunu bu gerçek dünyada yapabilseydi. BECERİKSİZ. Ne diyebilirim ki, kaybedenler böyle yapar. BECERİKSİZ Sadece KAYBEDEN hayatını yaşayabilseydi. KAYBEDEN'in asla yapamayacağı bir şey, bu hayatları yaşıyor ve normal ol ve gerçekten bir hayatın olsun, neden yapamıyor biliyor musun.. O KAYBEDEN. Özlediği her şeye rağmen, tek yapabildiği hayal etmek bu dünyada, bu haksızlığa uğramış dünyada kapana kısılmış. Ağır ayaklarını evin içine sürüklemekten başka yapacak bir şey yok. Küçük evinde yapayalnız, kendi hayatını yaşadığını düşünmeyi seviyor, kendi güvenli küçük dünyasında. Kimse ona, KAYBEDEN, bir can al demiyor! Rüyasında kimse ona el hareketi yapmaz. Kimse ona KAYBEDEN demez: Kahretsin! Bu çocuk gerçekten KAYBEDİCİ - hayatı olmayan KAYBEDEN ve o bunu biliyor. Ama o (ne yapabilir ki) zavallı rüyasında yaşamayı seviyor zaten küçük tuhaf evinde boğuluyor - Tanrım! Ne KAYBEDEN!
12.07.2023 (10:35)
ADEN SİLAHI NASIL BULDUN
20.07.2022' de Savcılığın bana almış olduğu hastane randevumdan bir konuşma - Merve C. ( Psikiyatri )
Merve C. ( Psikiyatri ): Dışarıdaki insanlara ne söylemek zorundasın.. İnsanlar korkar çünkü bu yaptıklarından..
Aden: Daha iyi olup olmayacağını bilmiyorum. Tüm söyleyebileceğim üzgünüm, ama şimdi bu önemli değil.
Merve C. ( Psikiyatri ): Üzgün müsün.. Pişmanlık duyuyor musun..
Aden: Evet pişmanım, bu yüzden silahı bıraktım. ( Atış Poligonuna bile gitmiyorum artık ) Devam edebilirdim. Oradaki memurlar beni durdurmak için ellerinden geleni yaptılar. Ben onlardan kaçmadım.. Onur Abi, Osman Abi inanın onlar iyi adamlar..
Merve C. ( Psikiyatri ): Bir silahın olması gerektiğini düşünüyor musun..
Aden: Evet efendim
Merve C. ( Psikiyatri ): Bugünden sonra şimdi geleceğin için ne öngörüyorsun..
Aden: Yalnızlık
Merve C. ( Psikiyatri ): Senin tarafından vermek istediğin herhangi bir mesaj var mı..
Aden: Bilmiyorum, söyleyecek bir şey olduğunu sanmıyorum çünkü bu sadece bir fırtına, sen bilirsin, bunu önlemek için yapabileceğin hiçbir şey yok. İçinden kasırgalar geldiğinde bu rüzgar bir kasırga mı yapacak bilmiyorum yoksa sadece esinti gibi mi...
Merve C. ( Psikiyatri ): Tamam canım. Hiç tacize uğradın mı veya herhangi bir şey, fiziksel veya duygusal..
Aden: Evet, bu senin için ne kadar önemli yoksa bana olumsuz bir rapor mu.? Vereceksiniz...
Özet: Hayatım da gördüğüm en aptal kadın olabilir.. Bir daha o kadına gitmemek için mahkemeye kendi doktorumu kendim seçmek için talepte bulundum ve kabul ettiler.. Hıhııı demekten başka bir şey demiyor... Aahh, o kadın tam bir zaman kaybıydı
20.07.2022 (08:30)
Aden: Artık bu iş bu şekilde sona erdiğine göre, ne diyeceğim.. 7 - 8 yaşlarında ki bir kız çocuğu yaralandı.. Onu görmedim ama.. Yani orada olan şey kasıtsız mıydı.. Dürüst olacağım, Tam kapıdan geliyordum ama birinin incinmiş gibi bağırdığını duydum. Çünkü bu çığlığı daha önce bir çok kez duymuştum, bu yüzden... odaya girdim ve yüzünü yaktım. Acıdan attığı o çığlık bana çok tanıdık gelmişti, nereden tanıdık geldi diye sorarsanız eğer şiddet gördüğümde, taciz edildiğimde bir çok bilinmezin içinde yaşadığım da ama bunu yaptığımda sanırım 12 - 15 yaşların da olduğumu hatırlıyorum.. Evet o küçük kızın suçu yoktu o da benim gibi masumdu ama bencil davranmam gerekiyordu.. O adamın çocuğuna verdiğim zarardan sonra bir gün bile zarar görmedim.. Kendi çıkarlarım için acımasız olmayı bencil olmayı öğrendim..
Onu incittiğim için üzgün müsün diye sorarsanız eğer.. Hayır ama benden istediği kadar nefret edebilir. Artık önemli değil.
Aden: Akıl sağlığı sorunumun olduğunu söylüyorsunuz. Bu bir şey, yani, bunun için yardım ister misin diye söylüyorsunuz.. - Gerçekten benim akıl hastalığım ya da onun gibi bir şey değil. Bu sadece etrafta olmak bilirsin, bir çocuğun ortalıkta olmaması gereken şeyler. İlk anım şiddet ve çatışma. Bu benim ilk anım ve kimse bana inanmayacak. İnsanların nedenlerinden biri de bu beni ciddiye almamaları, insanlara ilk anılarımdan birinin şiddet ve çatışma olduğunu söylüyorum. Bana inanmayın ama... Hastayım değil mi.. Değersiz insanlar hayır bugün size küfür etmeyeceğim..
ADEN, silahı nasıl buldun.. 😂
12.07.2023 (11:11)
BENİM GİBİLERE TAVSİYEM
Aden: Her zaman dünyanın en nefret edilen insanı oldum. Bu dünyaya geldiğimden beri, ben onun kuşatması altındayım. Moronların ve aptalların saldırısı altındayım. Bu manifestoyu başkaları da yazsın diye yazıyorum. Hikayemi biliyorlar ve belki onda biraz teselli buluyorlar, kendi hayatları için bir tür ilham kaynağı oluyorlar. Bu olmuş ve olacak hayatımla ilgili çeşitli bölümler içeriyor, farklı şeylere dayalı bölümlere ayrılacaktır. Bütün hayatım tek bir girişimden ibaret oldu. Birbiri ardına kayıplar ve işte buradayım 26 ve 27 son, hayır aile yok, arkadaş yok, kız arkadaş yok, toplumun benim gibi insanları bunlardan mahrum etmeyi sevdiğini uzun zaman önce fark ettim. Seçkin insanlar, tanrıların yanında yer alan insanlar. Elliot, Vester gibi insanlar, columbine çocukları, Lanza ve Cho. Tıpkı benim gibi o insanların hak ettikleri her şey, istedikleri her şey reddedildi, gerçi biz kötü doğmuş olabiliriz, toplum bize iyi olmak için hiçbir çare bırakmadı, uyum sağlamak zorunda kaldım.. Şimdi şeytani Heirarchy'ye hizmet ediyorum. Öldüğümde onlardan biri olacağım. Bir şeytan ve yapacağım tekrar tekrar öldürmek için geri döneceğim. Başka birine sahip olacağım ve işimi işaretimden bileceksin, birçok kişi neyi farklı yapabilirdi, nasıl yapabilirdi diye soracak ve düşünecek. Bunu engellediler. Ama benim istediğimi asla veremezsin siz benim istediğimi veremezsiniz. Elbette bazıları uğruna yaşayacak çok şeyim olduğunu söylemeyeceğim.. Hiç arkadaşım yoktu, sevgilim yoktu, yapayalnızdım. İşim, hayatım, başarım yoktu.. Ama insanlar için benim gibi başka bir dünya var, beni - bizi karşılayan daha karanlık bir dünya, bizim gibi insanlar için geriye kalan tek şey bu. Cehennemdeki başarım kesindir. Bana aradığım gücü verecekler. Onlar her zaman oradaydılar, benimle kenarda konuşmak, beni kontrol etmek, sadece ölümden sonra onlara katılmam uygun.
Ve tıpkı benim gibi, başkaları da olacak, Ted Bundy'nin dediği gibi, biz senin oğullarınız, kardeşiniz, biz her yerdeyiz. Benim gibilere tavsiyem bir silah alıp insanları ---------- başlamaları. Eğer bir ülkede yaşıyorsanız, Avrupa gibi katı silah yasalarının olduğu bir ülkede yaşıyorsanız, ya lisans almak için gerekli ücretleri - süreyi ödeyin ya da seri olun. Katil dünya her zaman ek bir seri katil kullanabilir. Onları evlerinde, sokakta doğrayın, onları nerede bulursan bul, dünyadaki her ülke bir savaş alanı olmalıdır. Afrika'nın kalbinden asya'nın en derin derinliklerine kanın akması, diğer tarafa geçtiğinde insan yasalarından korkma memnuniyetle karşılanacaksınız.
Aden: En karanlık dürtülerinize boyun eğmekten korkmayın. İnsan hayatı hiçbir şey ifade etmiyor, önemli olan bizleriz. Bununla kitlelere ilham vermeyi umuyorum, en azından tutkularını uyandırmaya yetecek kadar. Umarım diğerleri de çağrımı duyar ve harekete geçer. Ben de bir zamanlar senin gibiydim, bir eziktim, şiddet ve taciz edildim, toplum tarafından reddedilmiştim.
Yıllardır kitlesel atıcılarla ilgileniyorum. Her zaman nerede yanlış yaptıklarını fark etmek için, aslında hata yapmıyorlar yeterince hızlı çalışıyorlar ve ölü sayısı olması gereken yere yakın değil. Bunun yerine çılgınca ateş ediyorlar, sadece çılgınca boşa ateş ediyorlar..
Aden: Şimdi medyanın seveceğinden eminim, ilgi alanlarım, İlgi alanlarım arasında müzik dinlemek, çizim yapmak, film izlemek ve internet korsanlığı. Çevrimiçi hayattaki tek tesellim, whoiseadn kullanıcısı olarak internet'de paylaşım yapmaktır. Çoğunlukla arşivime kadınların bana attığı utanç verici fotoğrafları ve bunun gibi şeyleri yükledim. Hayattaki tek sevincim buydu, nasıl bu kadar iğrenç ve pis olabileceklerini görmekten zevk alıyorum.. İnsanlar para için herşeyi yaparlar..
Aden: Sonuç olarak bu benim manifestom. Umarım okuyan herkes beğenmiş ve ilham almıştır. Yaptıklarımdan ders çıkar. Bunun Elliot kadar uzun olmadığını biliyorum ama yine de iyi. Elliot bir tanrıdır. - Merak edenler için herhangi bir sosyal medyam yok.
Aden: Bu sabit diskte yazılarıma ve bu manifestoya bir şey olursa, bilgisayarımda orijinal bir kopyası var. Onunda başına bir şey gelmesi durumun da üçüncü bir kopyası en çok sevdiğim yerde ormanda saklı unutma bir şey demiştim, küçük bir sığınağım var... Beni hiç ciddiye almayan bu senin için, tavrını koymayan herkes için bunu yapıyorum. Ben benim gibi olanlar için bunu yapıyorum.. Karanlık için bunu yaparım..
07.07.2023 (10:49) gerçekleşen instagram konuşması..
Rümeysa: Neden hiç kız arkadaşın olmadı, gay misin..
Aden: Hayır, eşcinsel değilim, sadece kızlar beni istemedi.
Rümeysa: Akıl hastası mısınız..
Aden: Hayır değilim, yazılarımın ve isteklerimin karanlık olması, deli olduğum anlamına gelmez.
12.07.2023 (23:41)
KALBİMİ TAHRİP ETTİN
Aden: Kalbimi tahrip ettin, ruhuma tecavüz ettin ve vicdanımı yaktın. Zavallı bir çocuğun hayatını söndürdün. Senin sayende, zayıf ve savunmasız insanlara nesiller boyu ilham vermek için tanrı gibi ölüyorum.. - Karar senindi - sizindi. Artık ellerinizde asla yıkanamayacak kadar kan var.
Aptal dünyada kalıcı bir izlenim bırakmak istiyorum. Bitti... Her şey bitti... Bitti. ... Artık hiçbir şeyin önemi yok. Beni hayatım boyunca acı çekmeye zorladınız, şimdi hepinize acı çektireğim. Bunun için uzun süre bekledim.
Aden: Size her zaman doğru olacağına dair garanti verebileceğim bir şey var: Önümüzdeki bir yıl, beş yıl, on yıl, on beş yıl, yirmi yıl, otuz yıl, elli yıl ve hatta 100 yıl yaşamanızın bir önemi yok; ölmeden önceki gün ne yapmak istediğini düşünmek yerine hayatın için endişelendiğine pişman olacaksın. Yaşadığınız her yeni yıl, bir önceki yıl yapmak istediğiniz hiçbir şeye başlamadığınız için pişmanlık duyacak, sadece geçmişten daha çok pişmanlık duyacaksınız. - Günlüğümde 10. Kitap 124. Sayfada yazılı
Herkes için bu gerçekten üzücü. Aden tek başına çok fazla zaman geçirdi ve kendi zihninde kayboldu ve sonunda onu yok etti. Bu kolayca önlenebilirdi...
Aden: Beni bu yazıları yazmaya iten şeyin ne olduğunu tam olarak anlamıyorum. Belki de son zamanlarda yaptığım eylemler için belirsiz bir neden bırakmaktır. Bugünlerde kendimi gerçekten anlamıyorum. Ortalama makul ve zeki bir genç adam olmam gerekiyor. Ancak son zamanlarda (ne zaman başladığını hatırlayamıyorum) birçok olağandışı ve mantıksız düşüncenin kurbanı oldum. - 10.12.2020 - 03:47
İnsanların öldüğünü görmeyi çok istiyorum..
Aden: En iyi zaman gece, gece vakti, geceleri kendimi aşırı güvende hissediyorum..
13.07.2023 (22:51)
ÖLÜM YA DA ÖZGÜRLÜK
Aden: Evet, silahlar her zaman benim ilgimi çekti, ama son bir buçuk senedir okçuluk ilgimi çekiyor.. Bununla ilgili acil bir eğitim almam gerekiyor. Aşırı ilgimi çekiyor, son zamanlar da bir şeye ilk kez bu kadar ilgi duydum ve onu öğrenmek deneyimlemek istedim.. Bunu yapmalıyım..
Aden: Hayatında ne yaptığın önemli değil, her şey solup gidiyor.. Hayatıma yaptığım ve yapacağım saldırı bile bir gün geri alınır.. Keşke bu kahrolası zamanı geri alıp baştan başlayabilseydim.. Şimdi sahip olduğum bilgiyle, ama yapabilseydim bile, bu durumla ilgili hiçbir şeyi değiştirmezdi. Devlet ve hükümet bu lanet ülkeden nefret ediyorum.. Özgür olmak istiyorum.. “Ölüm ya da özgürlük”
Durum: Bugün barut üretmek için 1 kg kükürt alındı. Gelecek hafta saatli bombalar inşa ediliyor.. El yapımı şeyler inan çok eğlenceli tehlikeli ama çok eğlenceli
Arkadaşlarım: x15 boru bomba, 2 veya 3 adet zaman ayarlı bomba, 10 adet molotof kokteyli, 10 adet sis bombası, 1600 ml biber gazı, 1 litre formik asit %85, belki amonyum nitrat, bu boktan şeylerden tonlarca bedavaya alabilirim, ama almıyorum onunla deney yapma şansına sahip olmak güzel
Aden: Yalnız kalmayı istemek çok mu fazla, bilmek istemiyorsak bugün mahkûm muyuz.. Herhangi bir şey hakkında bir şey değil, BİZİM hayatlarımızı yaşamak ister misiniz.. Evet Çünkü o zaman lanet polisler gelir ve seni paketler! Kendi görüşüm.. uzun süredir izin verilmiyor. Sefil durum! Sefil gezegen! Sefil hayat! - Burada bu ülkede eleştiri yasak, günlük yazmak yasak, kimseyi eleştiremiyorsun.. 💩
Aden: Cenazemde bu ruhani sik suratlılar hiçbiriniz ağzınızı açmaya cüret etmeyin..
Aden: Bu dünyadaki tüm yaşamlar arasında, görünüşe göre tek anlamlı olan benimki, ve bu doğrusu... Bugün insanlara baktığınızda, sadece boş bedenler görüyorsunuz, hepsi giyinik ve maksimuma kadar doldurulmuş ama bu sadece kabuk, içerisi boş, sadece üretmek için yaşıyoruz kendimizi, kendimizi resmen pazarlıyoruz.
Aden: İnsanlar neden olayları olduğu gibi kabul etmekte bu kadar zorlanıyor, yani benimki neden olmasın.. Ailem, teyzem veya başka kim beni böyle kabul ediyor.. İnsanlar neden görünüşümü ve isteklerimi kabul etmiyor veya saygı duymuyor.. Sürekli kendi kendilerine şöyle düşünürler: "Neden normal bir şekilde ortalıkta dolaşmıyorsun." Ama söyleyebilir misin... Bana "normal" nedir.. Bir yerde size şunu emreden bir kitap veya bir ana sayfa var mı.. “normal”in ne olduğuna dair bir açıklama da dahil olmak üzere normal davranmak.. HİÇ MÜMKÜN DEĞİL BU YÜZDEN DUR SERT MUHAFAZAKAR TUTUMUNUZLA ve sonunda şunu kabul edin: “Normal” BENİM “Normal”i herkes farklı tanımlar, herkes kendine göre tanımlar..
8 Eylül 2021 Çarşamba, 11:16' de saçlarımı perma yaptırdığım için özellikle annem ve arkadaşları tarafından dalga geçilmesi üzerine yaşanan olaya ithafen tepki
15.07.2023 (18:42)
BU BENİM AİLEM
Aden: Düşünün eski okulunuzdasınız, trençkotun adalet için tüm araçlarınızı kapladığını hayal edin, ve sonra ilk molotof kokteylini, ilk bombayı atarsınız. Cehennem size göre nefret edilen yer..
Eğer vıraklarsam, bunlar son sözlerim olmalı: Kendim hariç (bazen kendimden nefret ediyorum) ve ailem dahil insan ırkından nefret ediyorum..!
Aden: Onun bana bu kadar benzemesi ürkütücüydü. Bazen sanki onun hayatını tekrar yaşayacakmışım gibi geliyor, sanki her şey tekerrür edecekmiş gibi, ve başka birinin kopyası değilim..
Aden: Bu, göreceğim son akşam, bütün bunlardan mutlu olmalıyım ama nedense değilim. Bu benim ailem... Hepsi iyi insanlar ve yarın onları inciteceğim. Bunu bilmek üzücü yarın sabahtan sonra onları bir daha göremeyeceğim. Sevdiklerime: Tüm bunlar için çok üzgünüm. Aleyna dışında, hiç kız arkadaşım olmadı, hiç bir kızı öpmedim... ama bekle, bu özenti gotikler vardı civciv gibi onları sevmiyorum.. Onların tek istediği onları sikmem, hiç bir kadınla cinsel ilişikiye girmeyeceğim.. Eşcinsel değilim..
Aileme iyi dediğime bakma tamamen bir tepkinin belirtisi - Babaannem hariç türk ailem lanet aç gözlü pisliğin önde gideni
Aden: 14 Mart 2024'den sonra insanların anlatacaklarına inanmayın. Ben duygusuz biriyim, şuan 26 yaşındayım ve hayatımda sadece Aleyna'yı sevdim.. Babaannem, Emine Annem, onları seviyorum.. Ve onları incittiğim için kendimden nefret ediyorum. Onlar güzel ve iyi insanlar.. Benim ölümümden sonra bir çok kişi evet evet onu tanıyorum, yakın arkadaşımdı diyecekler, benim hiç bir zaman yakın arkadaşım olmadı.. Beni gerçekten tanıyan kişiler arıyorsanız eğer onlara gerçek adımı sormanız yeterli - Son 12 senedir kendimi iyi gizledim..
Bu kadar!
15.07.2023 (19:10)
GÜRSAŞ
Aden: 19 Temmuz 2023 Saat 13:20'de Gürsaş'a gittim.. Eskiden bana bir çok konuda destek olan Ruhi Amcaya... Beni gördüğünde oo asker çocuk demesi ve elini uzatıp omzuma elini koyması, ıımmhh güzel bir duyguydu özlemişim onları, Tülah Hanımı göremedim, kızını ziyarete gitmiş ABD'ye ama onunda iyi olduğunu öğrendim.. Hayatım da bir çok zengin insan gördüm ve tanıdım, kibirli ve ukala ne eksik ne fazla ama bu adamı sevme nedenim herkese saygılı tutumu ve birini gördüğünde yüzünün güldüğünü gerçekten anlıyorsunuz.. Ruhi Amca & Tülay Hanım onlar iyi insanlar geçmişteki herşey için teşekkür ederim..
19 Temmuz 2023 Saat 19:05'de sadece 2 saatte toplam da 16.000 ₺ para harcadım.. 2-3 senedir kendimi hiç harcama yapmadım.. Pahalı çoğu eşyamı zaten satmıştım, 6 sene önce aldığım bir adidas ayakkabılarım vardı onlar da artık yırtılmıştı eskiden çok saçma harcamalar yapıyordum.. Aahh bir ayakkabıya 10.000 ₺ verdiğimi hatırlıyorum.. İnsanlar para harcar mutlu olur ama dün hiç bir şey hissetmedim.. sadece iht,yacım olan şeyleri aldım, eskisi gibi abartmadım.. Her şeyden bir tane aç gözlü olmak yok kendime verdiğim sözü unutmamam lazım 🙏
19.07.2023 (22:01)
MERAKLI
Meraklı: O masum insanları bu kadar soğukkanlılıkla nasıl öldürebileceğini ve böyle planları planlaya bilirsin..
Aden: Bak tek bir masum insan zarar görmedi ve görmeyecek: O insanlar beni hayatım boyunca hep tehdit eden aile üyelerimdi bu benim hayatım. "Soğuk kanlılık" Ayrıca: Ne siz oradaydınız ne de bu klişeyi kullanan aptal insanlar.. Bir karıncayı bile öldürmemiş olan benim için çok travmatik bir deneyim, ama bunu cesaret edebildiğim için çok gururluyum.
Meraklı: Ama sen kurbanlara kendilerini savunma şansı vermiyorsun; silahsız insanları öldürmüş olacaksın ve onlar masum..
Aden: Bir daha sakın onları tanımadan masum olarak tanımlandırma sakın.. Bu insanlar hayatımı ve çocukluğumu tehdit eden bir pisliklerdi. Onlara yanlış bir şey yapmadım. Kendi seçtiklerini yaptılar ve öyle davrandılar ve sonuçlarına katlandılar.
Meraklı: Adaleti kendi eline aldın veya almak istiyorsun; Herkes senin gibi aynı şeyi yapsaydı nasıl bir toplumumuz olurdu.. Bunu hiç düşündün mü..?
Aden: Hakim, Savcı ve Başyargıç gibi üst düzey yöneticilerin hukuka saygısı yokken bir insan hayatı tehdit altında olan biriydim, adaleti kendi ellerime almaktan başka çarem yoktu. Herkes benim yaptığımı yapmış olsaydı, yasalara saygı duyan bir topluma sahip olurduk.
Meraklı: Sen o masum insanları öldürmek isteyen bir korkaksın.
Aden: Bak bir korkak, öldürmesi için birini tutmaya çalışırdı. başka bir tür korkak gecenin karanlığında öldürür ve cezai sorumluluktan kaçmak için kaçar, ama bana bir bakarmısın ben ne yaptım gidebileceğim kadar cesurdum. Hiç bir zaman yalan konuşmadım ve yıllarca dürüst oldum.. Bu arada bir daha tacizcilere ve o aptal pisliklere masum dersen seninle olan bu konuşmamız kötü bir yere gidecek...
Meraklı: Hayatının tehlikede olduğunu hayal eden ve o masum insanları öldürmek isteyen paranoyak bir aptalsın.
Aden: Daha seninle konuşmak istemiyorum, sana olan saygımı bozmak istemiyorum.. Mümkünse beni ve günlüğümü takip etmeyi kesmeni istiyorum.
Meraklı: Sen sadece çılgınca bir eylemi haklı çıkarmaya çalışıyorsun; birkaç psikiyatr bence senin topluma çıkmana uygun olmadığını söyleyebilir buna eminim.
Aden: Asla deli olmadım, ne yaptığımı çok iyi biliyorum ve her bir kişiye neden bunları yapacağımı biliyordum. Sahtekar psikiyatrlar, onlarla konuşmayı reddettiğim için hiçbir şey teşhis edemediler. Onlar benim umrumda değil..
Meraklı: Pekii, o bahsettiğin yerde bu kadar mutsuzsan neden başka bir yer bulmadın kendine
Aden: Elimden gelenin en iyisini yaptım: Bunu asla bilemezsin..
Meraklı: Genel olarak insanlara yaptıklarından üzgünmüsün..
Aden: Hayır, kendimle barışığım. Doğru şeyi yaptım.
Meraklı: Sen çılgınca bir eylemi planlayan ve destekleyen birisin, senin tek bir sözüne neden inanayım..
Aden: Beni bu kadar kötülüyorsun ama bir türlü benimle olan iletişimini kesemiyorsun.. Bence doğru söylemelisin ilgini çekmiş olabilir miyim..
Meraklı: Senin bu planlarının tekrarını önlemek için ne yapılabilir.. Bana bunu söyler misin..
Aden: Şaşırtıcı bir durum, kimse daha önce bu soruyu sormamıştı, gerçi bence en iyisi bu önemli bir soru, tarif çok basit: İnsanları taciz etmeyi bırakın. Okullarda zorbalığı bırakın, bir kötüye kullanım meydana gelirse, durumu düzeltin. Adaletin gerçekten herkes için olduğundan emin olun ve istismara uğrayan bir kişinin, şiddete başvurmak zorunda kalmadan, yasal yollardan mağduriyetini giderebileceğini ve birde bizi hasta eden sizlersiniz mesela taciz edenleri masum olarak tanımlıyorsun ama taciz edilene bir saygı duymuyorsun.
Konuşmanın gerçekleştiği gün ve saat: 10.02.2023 (02:15)
21.07.2023 (22:29)
KENDİ DİLİMİ YARATTIM
Aden: Bugün doğal seçilim süreci tamamen yanlış yönlendirilmiştir. Her şey tersine döndü, insan ırkı çok uzun bir süredir değişiyor. Geri zekalı ve aptal, zayıf fikirli insanlar daha çok ürerler ve zeki, güçlü fikirli insanlardan daha hızlı. Yasalar geri zekalı çoğunluğu korur toplumun liderlerini seçer, modern insan ırkı sadece atalarına değil, geleceğe de ihanet etmiştir. Nesiller de homo sapiens, benim için daha çok bir homo Idioticus gibi, baktığımda toplumda, okulda, her yerde her gün gördüğüm insanlar... Onlarla aynı ırktan olduğumu söyleyemem. Berbat, sefil, kibirli, bencil insan ırkı! HAYIR! Ben onlardan bir adım yukarıda geliştim..
Aden: Doğallık, dinler, ideolojiler, kanunlar ve diğer kitle yanılsamalarıyla ayrımcılığa tabi tutulmuştur. Doğal güç sürecinden geçen ve yaşamaya çalışan birey doğal olarak, ancak hareket etme veya düşünme şeklinin yanlış ve aptalca olduğu söylendiğinde, genellikle bir kuruluş tarafından "psikolojik rahatsızlık" olarak kabul edilebilecek bazı reaksiyonlar, içinde gerçekte onlar sadece doğal güç sürecinin bozulmasına verilen doğal tepkilerdir. Sahip olacakları aşağıdakilerden bazıları bireyin kişiliğine bağlı olarak: aşağılık - üstünlük duyguları, düşmanlık, saldırganlık, hayal kırıklığı, depresyon, kendinden nefret - diğer insanlara karşı nefret, intihara meyilli - cinayet düşüncesi vs... ve bu tamamen normal.
Aden: İnsan diğer hayvanlar arasında sadece bir türdür ve dünya sadece insanlar için mevcut değildir. Ölüm ve öldürmek bir trajedi değil, doğada her zaman tüm türler arasında oluyor. Tüm insan yaşamları önemlidir veya kurtarılmaya değerdir. Yalnızca üstün zeki, kendini bilen, güçlü fikirli bireyler aşağı aptal, geri zekalı, zayıf fikirli kitleler yok olurken hayatta kalmalı. Sorunun başka bir çözümü daha var: aptal insanlar köle, zeki insanlar özgür demek istediğim, özgür zihne sahip olanlar, zeki varoluşsal ve felsefi düşünen ve adaletin ne olduğunu bilen, özgür ve yönetenler olmalı... ve robotik kitleler, köle olabilirler çünkü artık buna da aldırış etmiyorlar ve akılları çok geri kaldığı için seviye olarak.. Elbette nihai bir çözüm de var: tüm insan ırkının ölümü her sorunu çözecek insanlık insan ırkı bu gezegenden ne kadar hızlı silinirse o kadar iyi... kimse kalmamalı canlı acınası insan ırkı olan yeryüzünün pisliğine merhametim yok.
Aden: Kolektif bireyselleşme, bireyin toplumun bir parçası olarak eğitileceği bir olgudur. Devlet, şirket, cami veya başka bir organizasyon, grup, ideoloji tarafından kontrol edilen akılsız sürü, din veya kitle yanılsama sistemi ve onun kurallarını, ahlakını ve davranış kurallarını benimseyin. Bu fenomen, tüm despotik, otoriter, totaliter, monarşist, komünist, tarih boyunca sosyalist, nazi, faşist ve dindar toplumlar. Ayrıca modern batı demokratik cumhuriyetler de aynı olguya sahiptir. Sadece insanlar öyle olduklarını düşünsünler diye yapılır. Özgürler, köleleştirildiklerinin farkında değiller. Toplumdaki insanların çoğunluğu zayıf fikirli ve cahil gerizekalılar, programlanmış robotlar gibi davranan ve köleliği gönüllü olarak kabul eden kitleler ama ben değil.. Kendimin farkındayım ve toplumda neler olup bittiğinin farkındayım.. Benim özgür bir zihnim var.. Ve böyle olmayı seçiyorum bir robot ya da köle gibi yaşamaktansa özgür, sende bir "tanrı kompleksi" var diyebilirsin, elbette... bir “grup kompleksi” Siz geri zekalı kitlelerle karşılaştırıldığında, ben aslında tanrı gibiyim.
Aden: Totaliter hükümetler insanları eğitim sistemi, tüketicilik, kitle iletişim araçları aracılığıyla yönetir. Fiziksel gücün (polis, askeri) meşru kullanımı üzerindeki tekel ve insanlara ayrımcılık yapan yasalar çoğunluktan farklı düşünenler demokrasi... demokrasinin özgürlük demek olduğunu sanıyorsun ve adalet.. hatalısınız, demokrasi, ahlaki çoğunluğun diktatörlüğüdür... ve çoğunluk da devlet mafyası tarafından manipüle edilmiş ve yönetilmiştir. Modern batı demokrasisinin bununla hiçbir ilgisi yoktur. Özgürlük veya adalet; totaliter ve yozlaşmış bir sistemdir. Kanunlar insanların başında yapılır. Sistemi desteklemek için insanların ve insanların beyinleri yıkanmakta ve kurumsal sisteme bağlanmaktadır. Doğumlarından hemen sonra yapılır. Toplumlar manipülatif ve karizmatik kişiler tarafından yönetiliyor. Yalnızca çoğunluğun çıkarlarını önemseyen ve kararlarını bu çıkarlara dayandırmayan politikacılar. Akıl değil, kitlelerin duygu ve hisleri yok.. Bu kitleler, devlet yetkililerinin her şeyi yapmasına izin verdi. Kitleler için önemli kararlar alacaklar. Kitleler eğitim almayacak, okumayacak, iş bulacak, köpek gibi çalışacak okula gidip eğitimli olmayacak. Neden, eğitimli olmayacak ve sadece çalışacak ve seçimlerde oy kullanacak. Özgür olduklarını düşünürler ve sistemi eleştirmez veya sorgulamazlar. Onlar robotlaşmışlardır. Akılda çok az seçenek bırakan inşa edilmiş bir mekanizma gibidir. Bağımsız düşünebilen, konuşabilen ve hareket edebilen bireydir. Onlar aslında Aptallar topluluğudur..
Özellikle “kendi dilimi yaratmış” olmamla ilgili olarak önemli bir bozulma kaydedilmişti hayatımda.
22.07.2023 (22:55)
SAVAŞIP ÖLMEYİ TERCİH EDERİM
Aden: Nefret, bununla çok doluyum ve onu seviyorum, bu gerçekten sevdiğim bir şey, bir süre önce, inanırdım insanlık ve ben uzun ve mutlu bir hayat yaşamak istedik... Ama sonra uyandım, daha derin düşünmeye başladım ve bazı şeyleri fark ettim. Ama varoluşçu olmak kolay değildi... Bildiğim kadarını bilmek beni mutsuz etti, hüsrana uğrattı ve kızdırdı, toplumda veya yaşadığım gerçeklikte mutlu olamıyorum. Vadesi dolmuş uzun varoluşsal düşünme sürecine, yaşadığım toplumu ve başka bazı şeyleri gözlemledim hayatımda... İnsanlığa ve insana karşı nefretten başka bir şey hissetmediğim bir noktaya geldim. Hayat sadece anlamsız bir tesadüf... uzun bir evrim sürecinin ve pek çok faktörler, sebepler ve sonuçlar, ancak hayat aynı zamanda bireyin istediği ve belirlediği bir şeydir, ve ben kendi hayatımın diktatörü ve tanrısıyım. Ve ben, yolumu seçtim, hazırım amacım için savaşmak ve ölmek istiyorum. Ben, doğal bir seçici olarak, uygun görmediğim herkesi ortadan kaldıracağım. İnsan ırkı ve doğal seçilimin başarısızlıkları.
Kendinize bunu neden yaptığımı ve ne istediğimi sorabilirsiniz. Pekala, çoğunuz çok kibirlisiniz ve anlamayacak kadar dar görüşlü... Muhtemelen bana “deli”, “deli” olduğumu söyleyeceksin, "psikopat", "suçlu" veya bunun gibi saçmalıklar. Hayır, gerçek şu ki ben sadece bir hayvanım, bir insanım, bir birey, muhalif.
Aden: Yeterince sizlerden bir şey aldım. Bu boktan toplumun bir parçası olmak istemiyorum. Diğer bazı akıllı insanlar gibi geçmişte insan ırkı için savaşmaya veya kurtarmaya değmez... Sadece öldürmeye değer demiştim. Ancak... Adımı anınca düşmanlarım korku içinde kaçıp saklanacakken... Yozlaşmış hükümetler sokaklarda kurşuna dizilmişti... Ahmaklığın ve demokrasinin egemenliği sistem yerini adalete bırakmıştır... Zeki insanlar nihayet özgürleşip toplumu yönettiklerinde çoğunluğun idiokratik kuralı yerine... O büyük kurtuluş gününde, ne dediğimi anlayacaksınız.
Yaşasın devrim... Sadece çoğunluğu değil, çoğunluğu da köleleştiren sisteme karşı devrim... Zayıf fikirli kitleler değil, aynı zamanda güçlü fikirli ve zeki bireylerin küçük bir azınlığı, eğer biz farklı bir dünyada yaşamak istiyorsak harekete geçmeliyiz. Köleleştiren, yozlaştıran ve bozanlara karşı ayaklanmalıyız. Totaliter rejimleri ve tiranları, gangsterleri ve idiokrasinin egemenliğini devirmek. yalnız yapamam, çok değişir ama umarım eylemlerim dünyanın tüm zeki insanlarına ilham verir ve başlar mevcut sistemlere karşı bir tür devrim. Doğallığı ayırt eden sistem ve adalet benim düşmanımdır. Hezeyan dünyasında yaşayan ve bu sistemi destekleyen insanlar benim düşmanlar. Tacizciler Benim Düşmanımdır.. Paraya Tapan İnsanlar Benim Düşmanımdır...
Aden: Doğru, adil ve doğru olduğunu bildiğim bir amaç uğruna ölmeye hazırım... Kaybetsem bile ya da bu savaş süreci sadece kötü olarak hatırlanmak... Uzun ve mutsuz bir hayat yaşamaktansa savaşıp ölmeyi tercih ederim.
Aden: Ve unutmayın ki bu benim savaşım, benim fikirlerim ve benim planlarım. Yaptıklarım için başkasını suçlama kendimden daha çevremi veya arkadaşlarımı suçlama. Kimseye planlarımdan bahsetmedim ve her zaman gizli tuttum onlar sadece zihnimin içinde. İzlediğim filmleri, duyduğum müzikleri, oynadığım oyunları veya okuduğum kitaplar hayır, onların bununla hiçbir ilgisi yoktu. Bu benim savaşım: İnsanlığa karşı tek kişilik savaş, dünyadaki hükümetler ve zayıf fikirli kitleler.. Dünyanın pisliğine merhamet yok.. İNSANLIK ABARTILIYOR! DOĞAL SEÇİM VE HAYATTA KALMA FITTEST pistlere geri döndü..
Bu benim aileme olan, topluma olan, sürekli tüketici olanlara karşı olan bir savaşım.. Bana çocukluğumda Taciz ve Şiddet uygulayanlara karşı olan savaşım.. Bu sadece biraz temizlik..
Aden: Benim sağlayacağım.. Adalet herkese hakkını verir.
- Ben Aden (nam-ı diğer Eadn, Bismarck14, Ulbrich ). Uluslararası alanda da whoiseadn takma adını kullanıyorum.
24.07.2023 (15:24)
KAŞIMA PİERCİNG
Aden: 24.07.2023 Saat 11:06' de dövme stüdyosu olan bir tanıdığıma gittim.. Dürüst olacağım, o gün canım acı çekmek istiyordu ama bunu ona açık bir şekilde söylemek istemedim - istemiyorum.. Kaşıma piercing yapmak istediğimi söyledim, bir krem çıkarttı ve kaşıma sürecekken onun ne olduğunu sorduğum da uyuşturu krem baya etkisi oluyor dedi.. Hayır hayır ona gerek olmadığını söyledim.. Direk ne yapması gerekirse onu yapmasını istedim... O ise bana emin misin dedi evet dedim.. Dediğimi yaptı ve umduğum ve istediğim acıyı tam olarak alamadım ama gözüm yaşardı ve sulandı sonra güldüğümü hatırlıyorum.. Eve geldiğimde kaşımdaki piercing çıkarttım 200 ₺ para verdim ama parası umrumda değil.. O an aldığım haz ve kısa süreli bir acı ve bir kadın tarafından olmasından aşırı zevk almıştım.. Aahh, acı çekmek neden bu kadar güzel inan bilmiyorum ama bu duyguyu kesinlikle hiç kaybetmek istemiyorum.. Kendime zarar vermek istiyorum.. Deli ruh hastası bir kadınla tanışmak istiyorum lütfen beni bull
Ben narsist, haklı ve duygusuzum. Ayrıca sadist ve mazoşist - patlayıcı öfkeye yatkın biriyim.. Halüsinasyonlar ve - veya sanrılar, garip düşünceler, tuhaf meşguliyetler, paranoyak düşünme ve önemli ölçüde bozulmuş sosyal ve duygusal işlevsellik dahil olmak üzere şizofreni veya şizotipal kişilik bozukluğu semptomlarına sahibim buna eminim.. Kulaklık takamıyorum kesinlikle kulaklığın dışındaki hayata o kadar odaklanmışım ki en ufak seste hemen kulaklığı çıkartıyorum ve kalp atışım hızlanıyorum.. Hele evimin kapısı çaldığın da ve benim ülkemde sivil polis araçları ford tourneo olarak kullanılıyor.. O araba modelinden nefret ediyorum aşırı beni korkutuyor..
Aden: Hem psikopat hem de psikotik tetikçiler genellikle istikrarlı, bozulmamış ailelerden gelirken, travma geçirmiş atıcılar, ciddi şekilde işlevsiz evlerden geliyor. Aileler madde için dikkate değer ebeveynler tarafından istismar ve suç teşkil eden davranışların yanı sıra aile içi şiddet ve fiziksel çocuğun istismarı. Bazı durumlarda, failler aynı zamanda aileden biri tarafından da cinsel istismara uğramaktadır. Bak ben bunları çok araştırdım.. Sadece öylesine yazılmış şeyler değil.. Katil, veya katliam yapan bir kişeye her zaman ılımlı yaklaşmaktan yanayım.. Onu anlamak dinlemek istedim.. Mesela, Lanza 20'si çocuk toplam da 26 kişiyi öldürdü ve sonra intihar etti.. Onunla yan yana olmak ve onu dinlemeyi çok isterdim.. Asla ona bir hasta veya psikopat olarak görmezdim.. Onları ve beni hasta eden sizsiniz aptal cahil toplum.. Stair, mesela erkek bedenine haps olmuş bir kadındı kimse ona saygı duymadı.. Ailesinde aradığı sevgiyi görmedi, arkadaşları sürekli farklı olduğunu söyledi ve dışladı.. Onlar masum, hasta olan sizlersiniz.. Eee ama ölen insanlar var dersenizde inanın onlar umrumda değil.. Unutma beni ve onları toplum olarak o kadar dışladınız ki onlar hiç unutulmayacak eylemler yapmak istedi.. Ömür boyu hatırlanmak gibi
Sosyal faktörler sosyal faktörlerin alanı, başarısızlıklar da dahil olmak üzere çok çeşitli yaşam streslerini ve etkilerini kapsar. Ve reddedilmeler, görevi kötüye kullanmanın sonuçları, kişilerarası çatışmalar, rol modeller ve ideolojiler şiddeti ve şiddet yoluyla ün kazanmanın çekiciliğini destekleyin.. Bu dünya bunu hak ediyor.. Bizim gibilerin gazabını hak ediyor..
Etki Alanları Arası Faktörler: Bazı sorunlar herhangi bir alana kolayca sığmaz. Bu alanlar faktörler arasında ebeveynlik (biyolojik ve evlat edinilmiş), ırksal - etnik kimlik, cinsel kimlik, cinsel yönelim ve fiziksel etkilerin etkisi yer alır ve cinsel istismar.
Biyo - Psiko - Sosyal Yaklaşımın Önemi: Çok alanlı bir bakış açısı kullanmanın amacı, olgunun kapsamlı bir analizini sağlamaktır. Kitlesel şiddet eylemlerine katkıda bulunabilecek birçok faktörü kabul etmek. Çünkü toplu saldırılar istatistiksel olarak son derece nadirdir, kahramanlar hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrenmek önemlidir. Onları etkileyen güçleri daha iyi anlayın. Ek olarak, bu yaklaşımın kullanılması, politika ve uygulamadaki değişiklikler de dahil olmak üzere kitlesel şiddeti azaltmak için birçok potansiyel müdahale noktası eğitimde, kolluk kuvvetlerinde ve ruh sağlığında. Ama size tavsiyem toplum olarak bilinçli ve eğitimli olduğunuz sürece bunların önüne geçebilirsiniz... Sadece EĞİTİM
26.07.2023 (09:33)
ANDERS BREİVİK
Aden: Tehdit değerlendirmesinin merkezi odak noktası, sizin yapmanız ve anlamanız gerek şey ben veya başkasının ortaya çıkarabileceği tehditler gibi uyarı işaretlerini belirlemektir.
Bu makalelerde sunulacak benimle ilgili seçim sürecine iki husus rehberlik etti. İlk olarak, bir biyo-psiko-sosyal analiz yürütmek için ilgili bilgilerin her üç alan için de mevcut olması gerekir. Bu nedenle, yalnızca hakkımda anlamlı bilgilerin mevcut olması dahil edilebilir. Bunların olması gerekiyor bununla birlikte, özellikle çocukluk dönemimdeki tıbbi bilgiler, psikiyatrik belirtiler ve cinsel ilgi ve davranışlarla ilgili ayrıntılar konusunda önemli boşluklar olabileceğine dikkat edilmelidir.
Aden: İnsanlık beni asla onların arasına kabul etmedi ve şimdi nedenini biliyorum. Ben daha fazlasıyım. Ben hepsinden üstünüm.
Aden: Anders Breivik, şuan aklıma o geldi.. Onun yaptıkları acaba kendisinin başarısımı yoksa tamamen devlet zaafiyetimi bu tartışılır.. Ama kabul etmek gerekirse muazzam bir iş çıkarttı.. O sadece 77 kişiyi öldürdü ve 242 kişiyi yaraladı, aşırı sağcı, göçmen karşıtı ve beyaz üstünlükçü - Utøya Adası
Ayrıca siz aptallar sizler gerçekten aptalsınız bu gibi saldırılar yapanların her zaman geride bırakmış olduğu bir açıklaması uzunca bir metin veya bir manifestosu var... Ve sizler bu olaylar gerçekleştikten sonra o kişilerin manifestolarını çevrimiçi ağda ücretli olarak satıyorsunuz insanların bunlara erişmesine izin veriyorsunuz.. Kitaplarını satışa çıkarttıyorsunuz.. Sizler dünyanın düzelmesini istemiyorsunuz..
27.07.2023 (04:02)
APTAL BİR SAVCI VE HAKİM
Aden: Çocuk üretmek için sperm örnekleriyle suni olarak tohumlanacaklar. Ahlaksız doğaları, zamanla içlerinden yavaş yavaş çıkacaktır. Gelecek nesil erkekler kalan bu kadınların varlığından habersiz olurdu. Cinsellik tamamen bitecek. Aşk var olmaktan çıkacak..
Bir teneke kutu gibi kendi dişlerimle bir gırtlağı parçalamak istiyorum. Birinin bağırsaklarını bozmak istiyorum. Elimle, bir kafayı koparmak ve boyundan kalbi ve ciğerleri sökmek, birini bıçaklamak bağırsaklarına sapla, kalplerine sapla ve kahrolası bıçağı göğüs kafesinden çıkar.. BEN zayıf, küçük bir birinci sınıf öğrencisi kapmak ve onları bir kurt gibi parçalamak istiyorum, onlara göster tanrı kim göstermek istiyorum. Onları boğun, kafalarını ezin, şakaklarını kafatasından ısırın, yüzlerini koparın. Çenelerini kır, köprücük kemiklerini kopar, kollarını ikiye böl ve döndür, sevimli çıtırdayan kemiklerin ve parçalanan etlerin sesleri, ahhh… yapacak çok iş ve çok az şans - (Harris, 1999)
Aden: Fiziksel taciz, intihar ve cinayetle boğuşan bir ailede doğdum. Ben, annemin akrabaları tarafından birden fazla fiziksel istismara uğradım. Yengelerim tarafından taciz edildim.. Sene 2005 veya 2007 olması lazım Ali Amcam vefat etmişti.. Ve hayatım da İstanbul'da böyle bir kar yağışı daha önce görmemiştim.. Tüm yollar kapanmıştı, özel olarak defin için şehir dışına götürülmek için otobüs tutulmuştu, annem ve babam da gitmişti, beni yengemin evinde kalmam için o cani kadının evine bıraktılar.. Bana çok kötü davranmıştı, sürekli üstüme tükürüp yediğim yemeklere bakıyordu.. Ondan çok korkuyorum ve onun korkusundan çişim vardı ve lavaboya gidemedim ve altıma çişimi yapmıştım.. Bana vurmuştu.. Çok kızmıştı, ve beni o gün soğuk bir odada uyutmuştu.. O zamanlar 6 & 8 yaşları arasın da birşeydim.. O günleri asla unutmuyorum. En kötüsüde ailem cenazeden geldiğinde bana o kadar kötü davranan yengem annemin babamın yanında bana sarıldı öptü çok iyi vakit geçirdik dedi.. Çocukluğumdan beri kadınlardan nefret ediyorum.. Onlar hayatım da gördüğüm en büyük şeytanlar.. Neyse çok konuşmayacağım bu konu hakkında APTAL bir savcı veya hakim kendi küçük adaletini sağlamak için hakkım da işlem başlatabilir..
Bugün tanık olduğunuz kan davası her evde ve her yerde yankılanacak. Dünyanın görmediği cehennemi yeryüzüne çıkarmak istiyorum. Çocukluğumun evinde kan kokusunu almak istiyorum.. Hiç bir şey intikamımı söndürmeyecek...
Bazen tüm ömrümüzü birini anlamaya çalışarak geçiririz, ve bu kadar zamandan sonra bile hala bilmemiz mümkün değil o kişiye dair her şey Aynı şey kendimiz için de geçerli.
Aden: Annenle baban sana kan ve şiddetin kötü olduğunu söylediler diye, sen bunun kahrolası bir doğa kanunu olduğunu mu düşünüyorsun.. Yanlış, "gerçek dünya" diye bir şey yoktur. Bu benim yapacağım sadece gerçek bir adalet, özür dilerim, acıma, din, inanç, şans, kader gibi veya başka bir kelime bunların hiç biri benim umrumda değil.. Parayı sikeyim, adaleti sikeyim, ahlakı sikeyim, uygarlığı sikeyim, kuralları sikeyim, kanunları sikeyim... Hepsi insan yapımı kelimeler...
Tüm kelimelerin benim için bir anlamı yoktu, Suçlu, suçlu değil. Onlar sadece boş kelimelerdir. Suç yok, günah yok, her şey yolunda. 27. Yaş
Doğru ve yanlış, adalet ve adaletsizlik kavramları, yer yok. Ortak gücün olmadığı yerde, hukuk yok, adalet yok. Güç ve dolandırıcılık, ikisi savaşta kardinal erdemler.
Aden: Aden'in zihninde ki, "Talep, bir insanın düşman olabileceği, yaralayabileceği, kızabileceği, intikam alabilir.. - 031424
Travma geçirmiş tetikçilerin aksine, psikozlu tetikçiler geldi
istismar geçmişi olmayan istikrarlı evlerden. Şizofreni veya şizotipal kişilik bozukluğu dahil olmak üzere şizofreni spektrum bozukluklarına sahiptiler.
28.07.2023 (13:16)
APTAL KALTAKLAR
STEAM
Aden: 26 Temmuz Saat 20:51'de Yeşim ile oyuna girdim.. Normalde çok beni çağırmaz sanırım yanlız kaldığı zaman çağırıyor.. Neyse şikayetçi olduğum konu bu değil, oyunda glacier adında bir çocuk vardı ve daha önce 8 - 9 kez oyun oynamışlığımız oldu ama samimi değilim.. Oyunu kaybettik, bu sorun değil ama bana o kadar ön yargılı yaklaşan bu insanların diğer insanlara böyle olmadığını görmek sinir bozucu bu çocuk (glacier) oyun boyunca Yeşim'e sürekli asıldı, yok evinin adresini biliyorum çiçek göndereceğim sana yok sen aşko musun.. ve bunun gibi bir sürü askıntılık belirtileri sergiledi ve Yeşim'in bundan rahatsız olmadığını gördüm.. Çok saçma bu çocuk daha önce oynadığımız oyun boyunca Selin diye arkadaşıma da asıldı.. Sürekli böyle kızlara asılan biri ve herkes onu seviyor samimi bulup arkadaş oluyor.. Ben size son derece saygılı ve dürüst olduğum için sevilmiyorum.. Bana yaklaştığınız gibi sizi taciz edenlere yaklaşmıyorsunuz, onları sevip sürekli oyuna girip seviyorsunuz.. Kadınlar aahh, neyse onları anlamıyorum..
Gerçek şu ki, kadınlara hak verdiğinizde, başka hangi değişken söz konusu olursa olsun, etraflarındaki her şeyi kesinlikle mahvediyorlar... Nihai alfa erkeği olsanız bile, bazı aptal kaltaklar yine de hayatınızı mahvedecek.
Aden: Şu anda sağ elimde 11 depresyon var ve favorim zıt sembol, çünkü çok doğru ve çok şey ifade ediyor. İyi ve kötü arasındaki savaş asla bitmez... Tamam yeter sürtük... Daha bitirmedim. Tamam git... neden yaptığımı bilmiyorum insanlarda (çoğunlukla kadınlarda) yanlış - sanki benden nefret etmek ve görmezden gelmek için yola çıkmışlar, asla ne söyleyeceğinizi veya ne yapacağınızı bilin. Nasıl acı çektiğime dair hiçbir fikri olmadığı için çok şanslılar.
Tamam, işte size biraz şiir... bu, yanıtları arayan, asla bulamayan, yine de umutsuzluk içinde bazı şeyleri anlayan bir adamın görüntüsü
Heheheh.. garip olan ne biliyor musun.. Herkes herkesi tanıyor. Yemin ederim - sanki ben bir dışlanmışım ve herkes bana karşı komplo kuruyor... Kontrol et... (bu iyi değil ama yazmam gerekiyor, o yüzden burada...
28.07.2023 (16:49)
YELKAN GÖKTUĞ DEMİRSÖZ
Yelkan Göktuğ Demirsöz
9 yaşındaki Yelkan'ın ölümüne neden olan sürücü, 12 bin lira cezayı 24 taksitte ödeyebilecek.. Geçtiğimiz yıl Kemer'de yaşanan trafik kazasında bisikletli 9 yaşındaki Yelkan Göktuğ Demirsöz'e aracıyla çarparak ölümüne neden olan Mustafa Nagnalo, 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Fakat daha sonra hapis cezası, 12 bin 100 TL olarak para cezasına çevrildi. Üstelik 9 yaşındaki Yelkan'ın ölümüne neden olan sürücü, 12 bin 100 lirayı 24 ay taksitle ödeyebilecek! - BASİT TAKSİRLE ÖLÜME NEDEN OLMA SUÇUNDAN TAKDİRİ İNDİRİM
Aden: Bu kararı hangi APTAL hakim ve savcı verdiyse ve hangi akıl ile bu kararı aldıklarını merak ediyorum.. Bu ülkede adaletin olmadığını daha kaç kez söyleceğim bilmiyorum.. Bir çocuğun ölümü basit taksirle ölüme nedenden dolayı iyi hal indirimi yapmak sadece yaşadığımız bu ülkede gerçekleşir.. Ve en hızlı şekilde bu kararın geri alınması ve bu kararı alan APTAL hakim ve savcının tüm mal varlığının Yelkan'ın ailesine verilmesi gerektiğini düşünüyorum.. Siz adaleti sağlamıyorsunuz, siz APTALLAR, ısrarla tacizcileri ve katilleri savunuyorsunuz.. Sizin adaletinize asla güvenmiyorum.. Ve benim için bu kararı alan altına imzasını atan APTAL'dır.. Bunu hakaret olarak algılıyorsanız, umrumda değil..
Yelkan Göktuğ için Adalet (Bu kampanyayı imzala) : İMZA
29.07.2023 (19:52)
MAL VARLIĞIM
Aden: Mal Varlığım;
Türk Hava Yolların'da 35.000 adet hissem var.. Ben aldığım da 02.01.2020 - 7.000 adeti 14,840 fiyatı üzerinden toplam da 518.000 ₺ almıştım... Şuan da 8.365.000 ₺ yapıyor.. - 18 adet gram altın - Değerli bir kaç Nazi dönemine ait paralar ve rozetler, şimdilik bu kadar ve ben öldüğümde hiç birinin aileme kalmasını istemiyorum.. Eğer bu mesajımı görüyorsanız lütfen dediğimi yap hiç tanımadığım.. Annesi ve Babası tarafından terk edilmiş bir çocuğun hesabına bırakılmasını istiyorum.. 18 yaşına geldiğinde hayatını kurmasını istiyorum.. Üzgünüm sadece elimden gelen bu
02.08.2023 (13:44)
EMİNE ANNEM
Aden: 0544 368 85 ** Vodafone kayıtlı böyle bir numara yoktur.. Bu boktan dünyada kim beni sevdiyse hep gitti.. EMİNE ANNEM benim gerçek annem değildi ama onu kendi öz annemden daha çok seviyorum.. O kadın bana olsun üzülme bana ANNE diyebilirsin dediği günü hatırlıyorum.. Benden sarma istediğin günü asla unutmuyorum.. Seni çok ama çok seviyorum iyi ki varsın.. Sana söz veriyorum.. Kaynarca - Kırklareli köyüne gelip seni ziyaret edeceğim.. Seni öz iki evladın belki hiç sevmedi seni darülacezeye bırakıp gittiler ama şunu unutma ben seni çok seviyorum..Mekanın Cennet Olsun.. Benim CENNET yüzlü ANNEM...
Annenizin sağlığında kadına bir kere sahip çıkmadınız.. Öldüğünde hemen anında telefon numarasını kapattınız.. İğrenç insanlarsınız..
EMİNE ANNEMİN Ölüm Günü: 30.07.2023 - Pazar
ONLARDAN İĞRENİYORUM
Aden: "DOĞAL SEÇİLİM - Tüm geri zekalıları, beyinleri berbat olan insanları, uyuşturucu bağımlılarını, anlamayan insanları öldürün. Lanet olası bir çakmağın nasıl kullanılacağını bile bilmiyorlar. İnsanlar gerizekalıların hayatını kurtarmak için milyonlarca dolar harcıyor ve neden. "Ah, o benim oğlum ama" ne olmuş yani, o normal değil, öldür onu, bu onun sefaleti. O sadece zaman ve para israfı, sonra insanlar 'ama harcanan zamana değer, o da insan' diyor. Öyle değil, öyle olsaydı bir kurşunu yerdi, çünkü ne kadar boktan bir adam olduğunun farkına varırdı.”
Yaklaşık 5 kişi dışında herkesin öldüğünü görmek istiyorum.
Aden: "DOĞAL SEÇİLİM - Benim odamdaki tüm o zengin sümüklü dalkavuklarla aynı şey.. Pislikler sırf içinde doğdukları için tüm paralarıyla benden ve diğer herkesten daha yüksek olduklarını düşünüyorlar. Herkes bir teste tabi tutulmalı, bir ULTIMATE DOOM testi, ve onların kim olduğunu görün sadece 'zeki' ve askeri beceriler kullanan bir ortamda hayatta kalabilir. Onları bir Doom dünyasına koyun, otorite yok, sığınak yok, kaçış bahanesi yok, bir üçgenin alanını veya "katyon" un ne anlama geldiğini bulamıyorsanız, ölürsünüz.. Bir iblisi elektrikli testere ile alt edemezseniz veya bir cehennem prensini pompalı tüfekle öldüremezseniz, ve sonun da ölürsünüz.. Lanet sümüklü hayatlarını anlatmak için başkalarına veya sempatiye veya paralarına güvenen zengin sik kafalılar bu zorluğa atılmalıdır. Ayrıca tüm şişman, geri zekalı, sakat, aptal, dilsiz, cahil, bu dünyanın değersiz insanları, hımm bir de pis kokan insanlar.. Onlar bu gezegene layık değil..
Kusura Bakma - "Bence hepimiz birer doğal kaynak israfıyız ve öldürülmemiz gerekiyor."
Aden: “KİMLERDEN NEFRET ETTİĞİMİ BİLİYORSUNUZ!! IRKÇILIK!! Afganlar, Suriyeliler, Pakistanlılar ve Yahudiler, hadi ama onları Devletimin bu kadar sevdiğine inanamıyorum.. Yamyam gibiler çok pisler, sürü şeklinde geziyorlar.. Ve yürüdüğüm yolda karşı karşıya geldiğimizde bile hiç yol vermiyorlar.. Onlar cahiller, iğrenç giyiniyorlar.. Almanya'da yaşadığım sırada orada ki insanlar onlardan korkuyordu, haklılar sim siyah bir bez parçası ile her yerlerini kapatmışlar.. Onlardan korkmuyorum, sadece iğreniyorum.. "Ben Irkçı bir orospu çocuğuyum, onların ırklarını sikeyim, bazen o kadar geri zekalılar ki, kazıklanmayı hak ediyorlar.”
Ben bir ırkçıyım ve umursamıyorum.
"Hepiniz evlerinize saklansanız iyi olur çünkü yakında HERKES için geleceğim ve silahlanacağım.
04.08.2023 (21:00)
LÜTFEN BENİ BÖYLE BIRAKMA
Aden: Bak neden bilmiyorum, beni neden bu kadar hayattan koparttığını bilmiyorum ama ben bundan zevk almıyorum.. Gerçekten yemin ederim ki herkese saygılı davranıyorum.. Hatta göze çok batmayayım diye konuşmuyorum bile gereğinden fazla ve buna ragmen konuşmam ile ses tonumla sürekli dalga geçiyorlar.. Ve gülüyorlar ben kötü olmak istemedikçe beni sürekli itiyorsun.. Buna beni sen zorluyorsun, inan bana cennet veya cehennem umrumda değil hiç birisinden korkmuyorum.. Ölümden ise asla korkmuyorum, senin varlığına hep inandım.. Lütfen beni böyle bırakma çok uzun zaman üstüne ağlıyorum.. Çünkü sürekli dışlanıyorum, sürekli beni güzel şeylerin dışında tutuyorlar.. Kötü biri olmak istemiyorum, beni bu duruma mahkum etme yardım et bana aklımdan sürekli inanılmaz kötü şeyler geçiyor.. Hayır bak onları yapmak istemiyorum, lütfen yanımda ol bir kere olsun benide gör benide sev inan bana insanların beni sevmesi umrumda değil sen sev sen yanımda ol... Ben insanların ---- ile sonuçlanacak bir canavarlık yapmak istemiyorum..
Bu gece bir çocuk gibi ağlamışım, aşırı derecede uykum var. Gözlerim çok ağrıyor izzete sarılıp kısa bir uyku uyudum.. Ama yeterli gelmedi.. İzzet benim en çok sevdiğim ayıcığım.. Neden izzet diye sormak istersen eğer halamın eşinin ismiydi aşırı derecede alkol tüketir ve sürekli halamı döverdi
Size 2008 yılının Nisan ayında yazdığım mektubumda ve daha sonra size yazdığım mektubumda 14 Mart 2024 tarihine kadar Adeni, kanıtlayan çok sayıda belge sağladım.
Aden: Annem, bana karşı her zaman çok sertti, ona karşı asla haklı değildim. O hep öyleydi.. O her zaman haklıydı... Ve bana sürekli emirler veriyordu ve ben hariç tüm çocukları seviyordu ben benimle bir tane resmi var diye sadece ne kadar sinirli olsam bile ona silmiyorum.. Ben bu kadına ne yaptım bilmiyorum.. O hayatım da gördüğüm en aptal kadın bana çok acılar çektiriyor.. Buna hakkı yok
O kadar altal bir insanım ki kendimi geçtim limon ağacım bile soldu ne yapsam hayata dönmüyor..Bugün ona büyük saksı alacağım..Ve onunla ilgileneceğim, bu kadar beceriksiz olamam.
05.08.2023 (01:59)
ÇOK AĞIR İLAÇLAR KULLANIYORUM
Aden: Çok ağır ilaçlar kullanıyorum.. Aynı zaman da aşırı uyku problemleri yaşıyorum, gerçekten uyumak istiyorum gözlerimin altı mos mor inan bana bir madde kullanmıyorum.. Sadece uyuyamıyorum... Ve uyumaya ihtiyacım var.. Antidepresanlar, onlardan nefret ediyorum.. Onlar beni iyi yapmıyor bunu anlamıyorsunuz, bu ilaçlar beni daha çok hasta ediyor.. Gece uyurken odam da en ufak bir şey hareket etse uyanıyorum bu yetmiyormuş gibi kalp atışım hızlanıyor ve hemen savunmaya geçiyorum.. Yine yeniden bana iyi gelen şeyi yapmaya başladım resimler çizmeye başladım.. Biraz da olsa bana iyi geliyor, ama bu kesin bir çözüm değil.. Buna eminim, gerçekten artık iyi olmak istiyorum.. Yeniden Almanya'da olmak istiyorum.. Orayı özledim, oradaki arkadaşlarımı özledim.. Türkiye'de ki insanlar çok cahil ve aptal arkadaşım geçen gün bana sevgilim var uzak duruyorum.. Herkesten diyor, çok saçma çok aptalca, çok çocukça burada herkes çok yobaz çok sinirli çok anlayışsız.. Öncelikle iyi olmam lazım ve sonra da buradan tekrar gitmem lazım..
Bak Romanya'da Diana diye arkadaşım var.. O kadar güzel o kadar akıllı ve zeki kadın ki onu çok seviyorum.. Bana çok iyi davranıyor, her konu da çok anlayışlı ona sonsuz saygı besliyorum.. Hiç bir zaman Aden sen şöylesin sen böylesin diyip beni toplum içinde dışlamadı ve ortamına almamazlık yapmadı sürekli beni arkadaşları ile tanıştırdı ve oyunda kötü oynasam bile hiç bir zaman beni elemedi hep yanımda oldu.. Ama türk arkadaşlarım çok geri kafalı
Ayrıca Aden insanlara çok kötülük yaptın ama onlar senden bu yüzden kaçıyor dedikleri oluyor.. Ben hiç bir zaman sizler gibi korkak olmadım.. Her zaman dürüst ve şeffaf oldum.. Ben eğer birine zarar verdiysem bunun altında bir sebep olması lazım, ya beni toplum içinde ezmeye küçük düşürmeye çalışmışsınızdır.. Ya da başka bir şey neden, Diana - Yeşim - Aleyna - Berk - Mia - Sophia - Ali veya diğer arkadaşlarıma bir şey yapmadım o zaman bunu hiç düşündün mü..? Lütfen bunu kendine bir sor bana ne verirseniz size onun karşılığını kötü bir şekilde veririm.. Ayrıca kime ne yaptıysam pişman değilim.. Taciz ettiysem, küfür ettiysem veya har hangi bir şey asla pişman değilim.. Hak ettiniz ki yaptım..
Aden: Bu ara çok bir şey yazamıyorum.. Dediğim gibi ağır ilaçlar kullanıyorum, delirmeme az kaldı kendimi zor tutuyorum.. İçimde aşırı derecede öfke patlaması var.. Aslında biraz uyuya bilsem geçecek gibi ama mümkün görünmüyor.. Aslında vucuduma dövme yaptırdığım zaman da uyuşturucu kırmızı reçete ile alınan morfinler vurmuştum.. Onlara ihtiyacım var.. Bulurum ama ona bile üşeniyorum.. Duygu ile konuşmam lazım o bana bunları tedarik etme konusunda kolaylık sağlıyor...
09.08.2023 (20:39)
AUDREY HALE
Aden: Audrey Hale senin manifestonu aşırı derecede merak ediyorum.. Bunu yayınlamalarını umuyorum.. Senden öğreneceğim çok şey olabilir, hayır hayır ben asla senin cinsiyet kimliğin ile dalga geçmiyorum.. Aksine bu duruma sonsuz saygım var.. Dürüst olacağım ben de senin gibiyim tek farkımız ben erkek bedeninde kadın duygusunu hissetmek.. hayatım da hiç senin gibi veya kendim gibi bir arkadaşım olmadı tek isteğim bize benzeyen biriyle arkadaş olmak...
216 gün sonra tüm kafa karışıklığımı giderecek çok anlamlı tek bir mermiye sahibim.. Odam da sürekli baş ucumda 2017 yılından beri benimle ona iyi bakıyorum çünkü anlarsın işte o benim bu hayatta çektiğim tüm acılara son verecek.. Onu seviyorum.. sadece küçük bir hatırlatma o mermiyi bana annemin arkadaşlık kurduğu adam mermiyi elime verdi ve şöyle ekledi bir daha olursa bunu kafana sıkarım ile sonlandırdı.. Bunu ben o mermi ile gerçekleştireceğim.. Annem tam aptal bir kadın ondan nefret ediyorum.. Ondan iğreniyorum.
Ayrıca odam da bir sürü boş kovan bulabilirsiniz, onları şöyle açıklamak istiyorum tamamen poligona gittiğimde sıktığım mermiler endişelenecek bir durum yok.. Sadece onları elime aldığımda çıkarttığı o sesi seviyorum..
11.08.2023 (17:22)
ONUN KAFASINI DAĞITACAĞIM
Aden: Bir yanım hala bunu 215 gün sonra yapacağıma inanmıyor....Dediğim gibi, beni bunun için motive edecek çok şey var. İlk atış yapıldığında, muhtemelen hızlı bir şekilde tamamen kaybedeceğim akıl sağlığımın ve duygularımın kontrolünü, yıkıma gülmek.
Aden: Umarım büyük ya da küçük daha fazla çekime ilham veririm. Bu oldukça küçük ölçekli ama tek başına nezih, o gece her şey düzgün olsa iyi olur. O kahrolası kapıları engellemek için paletlere ihtiyacım var. Ben hep insanlar orada - bundan sonra kendilerini huzursuz ve savunmasız hissetsinler istedim.. Yapmam gerekeni hızlı bir şekilde yapmam gerek ki kimse kaçmasın veya saklanmasın; Onları aramak için zamanım yok
Hahaha, beni hayal edebiliyor musun.. 70 yaşında olarak.. Hayır hayır bunu istemiyorum.. 27 yaşında ölmek istiyorummm...
Onun kafasını dağıtacağım. Tamamen tanınmayacak. Bunu çok istiyorum.. İşimi hallettikten sonra Aden'i istiyorum en hızlı ölüm; yeterince çok şey yaşadı.
Her atışta kendimi özgür hissedeceğim ve ruhen eve gitmeye daha yakın olacağım. Savunmasız insanlar, inan bu çok eğlencelii - çocukluğum aklıma geliyor.. Savunmasız bir çocuktum..
Aden: Perşembe gününün gecesi ölüyorum.. Siz kadınlar güvenilmez bir kaltaksınız, Elif sana güvenmiştim.. Sabırlıydım ama siktir git!!! Bana hiç önemli değilmişim gibi hissettiriyorsun.. Hiçbir şey için teşekkürler...
Ölmeye çok hazırım. İki dolu gece daha ve hepsi bu. O perşembeyi resmen kabul ettim. O gece benim ölümüm olacak... Etrafımdaki her şey solup gitmiş gibi olarak hissedilir son bir haftadır bu gezegende yaşayan son ruh bensem... İnsanları görüyorum ama öyle hissediyorlar bir illüzyon. Toplumdan hiç bu kadar uzak hissetmemiştim... ve bunu seviyorum. Hiçbir şey aynı hissettirmiyor.. Artık değil; herşeye bakış açım farklı
Aden: Keşke bu günlüğü yazmaya 2005'te başlasaydım.. Çok şey değişti.. Ben ruhsal bedenime geri dönmeye hiç bu kadar yakın hissetmemiştim... İçimdeki kız beni almak için pençeliyor. Ve siz aptallar gerçekte olduğunuz kişi olma arzusunu asla tam olarak anlayamayacaksınız. Maneviyata ihtiyacım var vücut geri... (bunu açıklamak istemiyorum.) Zorunda kalsam tüm ailemi öldürürdüm. Sadece en derinlerde olacağımı biliyorum o bedene geri döndüğümde mutluluk hali. Tüm bu baskı, stres ve gerginlik kalkacak.
11.08.2023 (22:50)
BANA SÖZ VER
Aden: İlham aldığım kişilere yukarıdan bakacağım ve kendi yaşamınızda ne yarattığınızı görmeye bakacağım. Beni asla unutma... Bana söz ver. Sürüklenirsen rüyalarına musallat olurum.. Bana gerçekten inanırsan senin için orada olacağım.... Sana söz verebilirim. Harika bir şey yapmak için süslü araçlara ihtiyacınız yok; sadece iradene, tutkuna ihtiyacın var, ve kararlılık, yaratıcı ilhamı zorlamayın; doğal gelsin sabır gider uzun yol... Büyük projelerde çalışmanın ve bir proje için aylar harcamanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. Üzerinde zaman yılı... Asla kolay değil...
Umarım hayatınızın bir noktasında yüzünüzü gülümsetebilmişimdir; Sanıldığı kadar da kötü biri değilim.. Ama hiç birinize kırgın değilim..
Aden: Hayatımı değiştirenleri asla unutmayacağım. Hepinize yeterince teşekkür ederim... Unutma, hayat her zaman daha kötü olabilir; oralarda bir yerlerde her zaman var benden daha kötü durumda olan biri umarım daha basit yollarla kendinizi yeniden keşfedebilirsiniz. Gitme zamanım geldi... Hepimizin kaderinde farklı ruh gruplarına ayrılmak var; farklı kadrolar bilirsin dünya'ya ayak basmadan önce ait olduğun yer. Hayat dev bir can sıkıcı simülasyon olabilir "sizin" gerçekten var olduğunuz yerde, bu bir ceza olabilir veya bir görev olabilir. Gerçekten hissediyorum sanki başka bir boyuttan buraya gönderilmişim gibi. Ben bu yere ait değilim; asla, asla hayat bir öğrenme deneyimidir; ne fazla ne eksik. Ölüm hakkında söylendiğini hatırlayabildiğim sürece ölmek istedim. Özgür olmak istiyorum. Ben bana ıstırap verici UTANÇTAN başka bir şey getirmeyen bu bedenden kurtulmak istiyorum. Onlardan biriyim; bir hayalet timi üyesi. Ne zaman gideceğimi bilmiyorum ama bildiğim şey, görecek kadar yaşamayacağım. - 14 Mart 2024 Perşembe - hayatımı almak için mükemmel bir gün
11.08.2023 (23:20)
BOOM - ÖLÜ
Aden: En son kontrol ettiğimde bunu hiç sormamıştım; "hayat". Neden buraya gönderildim.. Bu bir ceza, bu lanet olası bir ceza, her gece daha da zorlaşıyor.. Ölümü kaldıramıyorum.. Ölüm günümün 24 saatinin en az 18'inde aklımda, hayal kurmayı bırakamıyorum ben hayaletim; onlardan biri olmak... mutlu olmak... mezardan döndükten sonra insanları öldürmek... Kadınsı çekiciliğimle insanları manipüle edip baştan çıkarmak ve sonra yüzümde kocaman bir sırıtışla onlara vahşice saldırıp onları öldürüyorum. Güç, İntikam... Hayalet; ONU İSTİYORUM... ve yakında gerçek olacak.
Aden: Hiçbir şey hissetmeden arabada oturmak. Sürüş yok, duygu yok, neredeyse hiç açlık yok. Artık bir şey yeme düşüncesinden nefret ediyorum. Stres ve depresyon tüm zamanların en yüksek seviyesinde, ben sadece ölmek istiyorum. Daha önce iki yerde çalıştım.. İkisininde bana kötü davranması sonucu kavga ettim ve işten ayrıldım.. Biriyle aşırı derecede kavga ettim. Evli olmasına ragmen karısını aldattığının kanıtları ile tehdit etmiştim.. Kimse beni ezemez, aşağılayamaz ve toplum içinde gülüp dalga geçemez buna asla izin veremem her ne olursa olsun bana emretme hakkına sahip değilsiniz.. Yoksa sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız.. Ve bu olaylardan sonra artık çalışmak istemiyorum. Artık kimseyle uğraşmak istemiyorum. Bu aptallarla uğraşmaktan yoruldum..
Bilmiyorum, fiziksel kağıda siyah beyaz yazmak çok daha tatmin edici bir değişiklik için; bilgisayar çıktısıyla ifade gösteremezsiniz. Eskiden beri günlük yazarımm..
Aden: Hayatını bir kişiye adayan gerizekalı insanlar bacaklarından vurulmalı, ayak parmaklarından asılmalı, yüzüne asit atılmalı ve boynunu YAVAŞÇA kulaktan kulağa kesilmeli hayatımda hiç böyle bir rezalete tanık olmadım.. Ben öldükten sonra, siz o kahrolası dünyadan ayrılana kadar günlük yaşamlarınıza musallat olacağım. Ah kim şaka mı yapıyorum, buna sabrım yok. Vücudunuzdaki her kemiği kıracağım ve o zaman lanet olası bedenlerinizdeki her zerre kanı çekmemi izleyeceksiniz.. Sizi değersiz pislikler... Sevgilim var kimse ile konuşmuyorum, uzak duruyorum diyen sen sendende nefret ediyorum.. Kendi hayatını yaşa birine bağlı kalma APTAL olma - Size bu zamana kadar her zaman saygılı ve dürüst oldum ama sizler hep arsız yüzsüz ve sizi sikmek için peşinizde koşan insanları sevdiniz ve değer verdiniz.. Bundan sonra kötü olacağım herkesi taciz edeceğim, küfür edeceğim, sınırsız kötülüklere başvuracağım..
Aden: 2023 ocak ayında dilara ile poligona gitmiştim.. Ve orada kötü olup dışarı çıkmak istemiştim.. Elime silah aldığım da aşırı heyecanlı ve mutlu oluyorum dürüst olacağım, o gün aklım da iki seçenek hissettim o silah ile içeride atış yapanlara ateş etmek veya direk kafama sıkmak 8 el ateş ettim ve hepsini hedefe sıktım boşum yoktu ve kötü hissettim çıktım.. Ve 8 aydır hiç bir poligona gitmedim.. Ama yarın ıımmhh, EVET yarın tabancayla ateş edeceğim. Bekleyemiyorum.. Sekiz aydır ateş etmedim. Sadece elimde bir silah tutarak gücümün arttığını hissedebiliyorum. Ve yarın yine yeniden delicesine zor olacak kendime vurmamak... Poligonda ki o kız umarım oradadır... Aşırı etkileniyorum ondan dar bir kot çizmeleri ve belinde silahı o kadın beni çok tahrik ediyor..
Kafaya ateş etmenin kesin bir ölüm olmadığını biliyorum, ancak bu genellikle en etkili yöntemdir. Kafama silahla bir kibrit çakmak ve sonra sadece tetiğe basmak. BOOM.. ÖLÜ.. bana neyin çarptığını bile anlamadan önce - Şeyi çok merak ediyorum kendi kafama sıktıktan sonra ki halimi keşke bunu görme imkanım olsaydı.. Yüzümün tamamen parçalandığını güzel şeyleri görememek kötü
12.08.2023 (21:07)
ÖLÜMÜNÜZÜ DÜŞÜNMENİZİ İSTİYORUM
Aden: Fikirlerinizi memnuniyetle karşılıyorum ama sadece hepinizin ÖLÜMÜNÜZÜ DÜŞÜNMENİZİ istiyorum. Kesinlikle kapa çeneni genelde o davranışlardan sonra yükseldim. HAHAHA Herif bir gün sonra instagram'dan beni takipten çıktı. Biliyorum hepinizi asla fiziksel olarak avlayıp öldüremeyeceğim ama bu yapamayacağım anlamına gelmez. Ben sizinle biraz eğlenmek istiyorum.. Güven bana, temiz kurtulacağımdan emin olsaydım YAPARIM.
Adam benim için kahrolası bir kahraman. Dylan Klebold da harika ama Eric tam anlamıyla son 5 yıldır ben farkında olmadan düşüncelerimdeydi. Son 3 yıla Columbine hakkında her şeyi araştırdım.
Aden: Ailemin kafamda neler olup bittiğine dair hiçbir fikri yok gibi görünüyor. Zamanın %90'ında cansız bir ceset kadar solgunum. Cehennem, sosyal medyamdaki kör kıçlı takipçiler, düşüncelerimdeki karanlık boku görüyorlar. Yine de internet, ama aslında gerçek olduğunu çok az biliyorlar. Yine de izlemeliyim diyorlar, istediğiniz kadar çok fazla tehdit gönderin; kimsenin beni tehdit veya siber suçlardan tutuklamaya çalışmayacağından eminim zorbalık - komplo. Her neyse.
Üzgünüm ama genel olarak üzgün değilim. Bana güvenmekle aptallık ettin - ettiniz.. Sadece internette tanıyorsunuz beni ve benimle kişisel olarak tanışmadınız. Siz aptallar, beni yarı yarıya kızdırmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. Ayrıca; çok yakın arkadaşım, T O L G 4 adında bir çocukla konuşuyor.. Onunla beraber oyuna giriyor ve vakit geçiriyor.. Ama o çocuk bir insanın yaşadığı olaylar ile dalga geçen kimseye saygısı olmayan.. Ve bu arkadaşım hakkında bağlantım olan lobilerde bu kız hakkında ileri geri konuşuyor.. Üstelik sinek gibi konmadığı kadın yok bir gün ona bir gün ona sadece sinirlendiğim konu böyle insanları neden çok seviyor vakit geçiriyorsunuz.. Siz arsız ve saygısız insanları seviyorsunuz.. Bunu biliyorum, hiç bir zaman size saygı duymayacağım sürekli sizi taciz edeceğim ve kinim sizinle olacak.. - Değersiz orospu çocukları konusunda her zaman çok dikkatlisiniz.
15.08.2023 (20:20)
ÖZGÜR DÜŞÜNÜN
Aden: Bugün tekrardan Kadir'in mezarına gittim.. Ve sürekli kaldırım taşına yazdıkları adı ve soyadı siliniyor.. Tekrar tekrar yazdım, yazacağım da ona sevgi ve saygı besliyorum sadece anlarsın işte o mezar bana iyi hissettiriyor.. Gidiyorum bakımını yapıyorum adı soyadı silindiyse yazıyorum.. Ve suluyorum... Ama çok sinirliyim param var 10.000 veya 20.000 ₺ ne kadar ise mezar taşını yaptıracağım.. Kötü görünen ve bakımsızlıktan yok olmaya yüz tutmuş bir çocuk mezarını güzelleştirmek istiyorum.. Bakımını yapmak istiyorum ve kimseden destek istemiyorum tamamen kendi bütçem ile karşılayacağım.. Ama o kadar aptal bir işleyiz ve yönetim var ki yapamazsın diyorlar ailesi değilsin diyorlar ailesini bul onay al diyorlar aptalsınız.. Zaten oraya atıp gitmişler çocuğu bir de ailesinden mi izin alacağım.. Güzel olan hiç bir şeye izin vermiyorsunuz.. Suç olsa da bir gün onu gizlice yaptıracağım sahte evrak bile olsa hazırlayacağım bunu yapacağım hiç yapmadığım bir şey değil... Siz aptal yönetime ve orospu çocuklarına yalvarmayacağım.
18.08.2023 Saat 18:14 Mezarlıktan eve döndüğümde kırmızı ışıkta bir araba yanımda durdu tahminime göre 3 4 yaşların da bir kız çocuğu o kadar mutsuz gözüküyordu ki üzülmüştüm.. Ve göz göze geldik bana baktı ve el salladı gerçekten o kadar mutlu oldum ki ilk kez böyle bir şey karşılaştım evet size göre normal bir durum ama ben aşırı mutlu olmuştum.. Umarım hayatın boyunca çok güzel bir hayatın olur ve mutlu olursun.. Güzel kız 🤍
Aden: Sonsuza kadar 15 yaşında kalmaktan nefret ettiğimi biliyorum ama bu kader, 30'dan önce ölmek benim kaderim. Bu sadece bir sayı, ölümlü bedeniniz yaşlanır ama ruhunuz yaşlanmaz.
Aden: İnsanlığın görebildiği ve bildiği tek gerçeğin bu olduğuna gerçekten inanıyor musunuz.. Karikatürlerin çizim olduğuna ve başka bir şey olmadığına gerçekten inanıyor musunuz.. Gerçekten mi.. Dürüstçe buraya bir derece almak, toprak almak ve bir kariyer sahibi olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, hata yapmak ve hatalardan ders almak ve başarılı bir şekilde ölmek mi.. Oğlum yapacak çok şeyin var mı öğren arkadaşım ... çok fazla .... Yaşlılar, sırf bildiklerini düşündükleri için beni genç insanlardan daha çok kızdırıyor. Ve hayatın tüm kurallarına uyun ve her şeyin nasıl çalıştığını bilin. Bunları geç 40'lar, 50'ler, 60'lar, 70'ler, umurumda değil; hepiniz kör orospu çocuklarısınız.
Aden: Sadece haklı olduğuna inanıyorsun çünkü bu sana nesilden nesile aktarıldı. Bir ipucu alın.. Neden paraya inanıyorsun... Eğitime neden inanıyorsunuz.. neden hükümete inanıyor musun.. Neden her gün kalkıp işe gidiyorsun.. Çünkü siz bunu yapmak için toplum tarafından beyinleriniz yıkandı. (ÖZGÜR DÜŞÜNÜN... VIZZZ... VIIZZZ... vızıltı..) Evet, hayat adil değil; Sana onu vereceğim, ama NEDEN adil olmadığını biliyor musun... Çünkü hayatının her gününde bir yalanı yaşıyorsun.. Dünya dev bir detoks merkezidir.
Ünlü olan tüm bu "insanlara" bakıyorum. Bu gezegendeki herkes insan değil; bunu kafanızdan ne kadar çabuk geçirirseniz, o kadar çabuk görebilir, yorumlayabilir ve anlayabilirsiniz.
Aden: Sadece dur ve düşün; "Arkadaşlarını gerçekten ne kadar iyi tanıyorsun.." Yapmak tuhaf - tuhaf alışkanlıkları var mı.. Tam olarak tıbbi bir bozukluk da olmayabilir. Sadece onları basit bir şekilde analiz edin; şaşırabilirsin ya da onlar sadece değersiz bir bok çuvalı senin gibiii
Bütün bunlar hakkında koca bir kitap yazabilirim, ama şimdilik bunu burada bırakacağım. sana verdim şimdilik düşünecek çok şey var. Topal vücudunuzda gerçekten yararlı olan tek şeyi kullanın. Bir kerelik bir şey. Ve sonunda en iyi arkadaşlarından biri olacağım..
18.08.2023 (21:55)
Aden: O ZAMAN NEDEN SADECE SÖYLEMİYOR VE YÜZÜME YALAN SÖYLÜYORSUNUZ... Sen ölü... Sen ölüsün... Benim göremediğim daha yüksek bir güce dua etsen iyi olur.. Kendimi öldürdüğüm gün tahmin et ne oldu... BENİMLE GİDİYORSUN. - Sizinle asla yüz yüze konuşmayacağım.. Yine, eğer öldüğüm gün değilse. Sizin ve FAKE apartmanınız canı cehenneme.
Geçen akşam en azından bir süreliğine ***** 'yi infaz etmek zorunda kaldım. Adam beni kızdırıyor yine de bana dünyadaki hiçbir insanın olmadığı kadar motivasyon veriyor...Onu öldürmek istiyorum... Ama henüz değil... Onunla yollarım dünyadaki son günümde kesişirse.... O ölecek... Şimdilik, bilmiyorum... Onunla bir şey yapmak istiyorum. - O benim ana karakterim, ondan gün gün nefret ediyorumm..
Katliam animasyon videosu için çok yardımcı olabilirdi...
19.08.2023 (00:23)
YAĞMUR
Aden: Yağmur, o kadın bana bugün çok iyi hissettirdi.. Onun avuçlarını öpmek , sarılmak, çok güzeldi ve gitmesini hiç istemedim.. Keşke hep yanımda kalsa onunla yemekler yapsak bir şeyler izlesek ve ona sarılıp uyumak istiyorum.. Lütfen artık, bir kere benimle ol bir kere beni sev söz veriyorum.. Kimseyi üzmeyeceğim kırmayacağım.. Sadece onu sevmek istiyorum lütfen bana yardım et lütfen o kız tam benim gibi baskın bir karakter sert ve güçlü ona gerçekten hayran kaldım.. Saçının tek bir teli yere düştü ve onu küçük bir cam fanus içinde saklayacağım.. Benimle ol, seni sevmek, değer vermek istiyorum..
Yok sanırım, ben kesinlikle yanlız kalmaya mahkum edilmiş bir orospu çocuğuyum.. Bana bunu yaşatıyorsun.. Ama bir gün birilerinin hayatını aldığım da sakın beni suçlu bulma, ben sana yalvardım.. Yardım istedim.. Ağladım beni bir kere görmedin sen anca aptal orospu çocuklarını tacizci ve arsızları gör onların hayatlarını güzelleştir .. Beni bu karanlık çukura doğru gönder, sana asla güvenmiyorum.. Olacaklardan asla pişman olmayacağım.. Ayrıca ben sana herşeyimi vereyim dedim, yanımda ol değer vermek istiyorum dedim.. dün geceden beri beni görmüyorsun.. Yazmıyorsun.. Sendende uzak duracağım.. Sana zarar vermek istemiyorum.. Benim gibi biriyle neden konuşasın öyle değil mi...
21.08.2023 (19:55)
Aden: Ölüm, yaşamın en güzel, muhteşem, en tatlı şeyi. Ölüm olmasaydı o zaman hayat kelimenin tam anlamıyla araf olurdu. Ölümün beni ne kadar büyülediğini anlatamam; neredeyse bir çekim gibi, cinsel bir çekim gibi demek istediğim, cesetleri becermek istemiyorum... 7 yıldır gömülüyüm, nekrofil filan değilim.. Ama ölüm beni içine çekiyor. Artık canlı hissetmiyorum; güneş ışığı yok, gökkuşağı yok, rahatlatıcı sıcak duygular yok, sadece boşluk ve karanlık var. - Dürüst olacağım.. bir ara cesetlere ilgi duyuyordum.. Görmek, dokunmak ➕
Aden: Çizdiğim karakalemlere ve diğerlerine bakıyorum ve öldüğümde onlarla birlikte olamayacağımı hayal edemiyorum. Onlara dokunabilme düşüncesi soğuk ama sıcak pürüzsüz beyaz teni ve kendine özgü aroması kokusu ağzımı sulandırıyor. Onları mahvetmek istemiyorum, sadece onlarla birlikte var olmak ve onları sonsuza kadar yanımda tutmak istiyorum. O kadınlar çok güzel.. Çevremdeki dünyanın işitsel ve görsel olarak karanlığa doğru kaybolduğunu hayal ediyorum... Ve yaklaşık 10 saniyelik saf karanlık ve sessizlikten sonra zihnimdeki o kadının ayakta durduğunu görmeye başlıyorum gözlerimden birkaç santim uzakta, profilden başlıyor, sonra bulanıklaşıyor ve sonunda odağa çıkıyor; neredeyse bir cerrahi işlemden şaşkınlıkla uyanmak gibi.
Aden: Bir yerlerde birisi söylediğim her şeye gülüyor, şöyle diyor: "Bu... ne...demek istedin... bu hiç şüphesiz dünyadaki en aptal psikotik gerizekalı” Ha, gülmeye devam et dostum... Gülmeye devam et... Zamanı geldiğinde hepiniz kendiniz göreceksiniz ve bazılarınız için Yakında görüşürüz..
Fiziksel acıyı hissedememeyi özledim - özledim... Bilekliğim. Hepsini geri istiyorum... Bu beden bir cezadır...
Aden'i Mart ayından yani o günden beri görmedim; aslında onun doğum günüydü.. (sanırım 12.)
22.08.2023 (09:12)
ÖLDÜRÜR - DÜM
Aden: Hedeflerim çok ekstrem ama bir tanesi olmazsa olmaz. Takipçi olarak bir intihar tarikatı oluşturmak istiyorum. Eğer ben öldükten sonra olur öyle olsun ama insanların WHOISEADN tüm dünyaya yaymasını istiyorum.. Ve ekip için hayatlarını feda ederek toplu intiharlar gerçekleştirmek. Bir şey bana şunu söylüyor en az bir insan WHOISEADN'i izleyerek ve yazılarını okuyarak canına kıyacak ve ebeveynler büyük bir skandala neden olacak. Bu konuda ulusal kargaşa tamamen bana yönelik ve ben sadece şunu diyeceğim: "Ne yapmamı istiyorsun.. ve bu kadar lanet insanlar, sürekli BİRİNİ suçlamaya çalışıyorlar. Daha iyi tutun önce çocuklarınıza, sonra siz salaklara bakın.
Aden: Ailem "yarın" bir silah alıp ertesi gün eve gelip beni ölü bulabilir. Ve intihar ettiğime %100 şok olurdular; % 100 garanti edebilirim. Nasıl yapmadınız beni sorgulamadınız ya da işaretlerin beni aştığını gördünüz mü... Tamamen izole bir şekilde bilgisayarımın başında oturuyorum dünya, kimseyle hiçbir şey yapmak istemiyorum, neredeyse hiç uyumuyorum, çok yemek yiyorum ve yiyecek seçimi konusunda şiddetli tartışmalar var, genelde tepeden tırnağa tamamen siyah kıyafetler giyiyorum, ciddi anlamda kilom var, asla egzersiz yapmam, nadiren gülümserim, konuşulmadığı sürece asla sohbet başlatmam %98'e kadar her zaman sessizim, tatillere veya doğum günlerine katılmadığımı söyledim.. Artık bilerek sıfır arkadaş ediniyorum, yüzüm hep hayalet gibi görünüyor ve hep öyle görünüyorum bunalımlı. KÖR VE BİLİNÇSİZSİNİZ! "Keşke işaretleri görebilseydin" evet ama yapmadın. Çok geç dünya üzerinde beni 2024'den sonra burada tutacak bir güç yok. Saat işliyor..... Ve oğlum bu işi bitirmek için sabırsızlanıyorum..... Yakında.... yakında.... Sadece bu son birkaç yılda hayatınızı mahvetmeyin.... Tutuklanırsam hayatım biter.... BEN bunu yapabilirim... Sabır.... Artık uzun sürmeyecek....
Aden: Ne zaman dışarıda olsam tüm dikkatimi kızlara odaklarım. Görünümlerini analiz ediyorum, özelliklerini görün, nasıl çalıştıklarını görün ve şunu düşünün: "Vay be... takıma güzel bir katkı sağlarlar..." Kızları cezbetmek ve beyinlerini yıkayarak başka hiçbir şeyi umursamamak için ÖLDÜRÜR - düm. Kızlara olan sevgimi kelimeler anlatamaz. Kızlar benim hayatımdır. Diğer taraftan kesinlikle iğrençler. Bunu burada bırakacağım. Buraya bu bedenle gönderilmem gerekiyordu bunun ne kadar yanlış olduğunun farkına varmak ve bir zamanlar sahip olduğum ve kaybettiğim şeyleri arzulamak.
Kendime sorduğum büyük soru şu: "Eğer Dünya'da yeniden doğarsam hayatı yeniden yaşar mıydım.. Bir kız mı..?” Muhtemelen değil; bir kez yeterlidir. Bildiğim kadarıyla bu buraya 10. ya da 30. gelişim olabilir.. Umarım öyle değildir. Bazı insanların burada ikinci kez doğduklarına kesinlikle inanıyorum (bir geçmişleri vardı) hayat). Öldüğümde, insanların benim yöntemlerimi tartışması ve sorgulaması için dua edeceğim. Zamanın geri kalanı için varlığı.Tarih kitaplarına girmek istiyorum. içinde olmayı hayal ediyorum.. karmaşık ve gelişmiş bir görüntüyle, dünya izliyor yüzümde şeytani bir sırıtışla. GSE'nin gücünü neredeyse hissedebiliyorum. GSE “Hayalet Kadro Enerjisi”dir, sizin sonsuzluğunuzdur.. Hayalet vücudunun içindeki güç
22.08.2023 (09:35)
TED ++
Aden: Toplumumuz sisteme uygun olmayan her düşünce ve davranışı “hastalık” olarak görme eğilimindedir ve bu makuldür çünkü bir birey sisteme uyum sağlayamadığı zaman hem acıya hem de sorunlara neden olur. Sistem için dolayısıyla bireyin sisteme uyum sağlaması için manipüle edilmesi, bir “hastalığın” “tedavisi” ve dolayısıyla iyi bir şey olarak görülüyor.
Muhafazakarlar aptaldır: Bir yandan geleneksel değerlerin yıkılmasından dolayı sızlanırken, diğer yandan teknolojik ilerleme ve ekonomik gelişmeyi içtenlikle desteklerler.
Aden: Sanayi Devrimi ve sonuçları insan ırkı için bir felaket olmuştur. "Gelişmiş" ülkelerde yaşayan bizlerin yaşam beklentisini büyük ölçüde artırdılar, ancak toplumu istikrarsızlaştırdılar, yaşamı tatsız hale getirdiler, insanları aşağılamaya maruz bıraktılar, yaygın psikolojik acılara yol açtılar (Üçüncü Dünya'da fiziksel ıstırabın yanı sıra) ve doğal dünyaya ciddi zararlar verdiler. Teknolojinin sürekli gelişmesi durumu daha da kötüleştirecektir. Kesinlikle, insanları daha büyük aşağılamalara maruz bırakacak ve doğal dünyaya daha büyük zararlar verecek, muhtemelen daha büyük sosyal bozulmalara ve psikolojik acılara yol açacak ve “gelişmiş” ülkelerde bile daha fazla fiziksel acıya yol açabilecektir.
Feministler, kadınların da erkekler kadar güçlü ve yetenekli olduğunu kanıtlamak için umutsuzca çabalıyorlar. Açıkça, kadınların erkekler kadar güçlü ve yetenekli OLMAYACAĞI korkusuyla dırdır ediyorlar.
Aden: Zincirdeki her insan beyinsiz bir robot gibi hareket ediyor.. Ben bir adres yazıyorum ve onlar da itaat ediyor.. Soru yok.. Hedeften sapma yok... Durmak yok.. Hatta sizin gibi özgür irade taraftarları için bile üzerinde isminiz yazan bir kutu gelse itaat etmenin dışında bir şey düşünmezsiniz... Bu sizin hatanız değil... Toplum sizi bu hale getirdi... Ama siz koyunsunuz ve koyunlar dünyasında yaşıyorsunuz ve hepiniz birer koyun olduğunuzdan tek yapabildiğiniz şey itaat etmek.. Bu sayede herkese her yerde bulaşıp dokunabiliyorum ve size de ulaşıp dokunabilirim hemen tam şu anda itaat etmenizi istiyorlar, kendileri gibi sizinde koyun olmanızı istiyorlar itaat eden sorgulamayan makinenin bir parçası otur dendiğinde oturan kalk dendiğinde kalkan insanlığınız ve iradenizden maaş altın yıldızlar ve daha büyük televizyonlar için vazgeçmenizi istiyorlar.. İnsan olmanın tek yolu özgür olmanın tek yolu İSYAN etmek.. Sizi ezmeye çalışacaklar sizi itaatkar koyun gibi uşak gibi yapmak için her taktiği deneyecekler ama onlara izin veremezsiniz... Kendinizin efendisi olmalısınız... Bu uğurda gerekeni yapmalısınız.. Onların makinelerinde amaçsız bir dişli gibi yaşamaktansa insan gibi ölmek daha iyidir ..
Aden: Kendinize kontrolün sizde olduğunu söylüyorsunuz... Siz onların teknolojisine ve makinelerine itaat ediyorsunuz.. Ama arabanız ya da telefonunuz olmasa ne yapardınız... Ya bütün uçaklar dursa, 15 yıl önce bilgisayarlar pahalı oyuncaklardı.. Bugün onlar olmadan bildiğimiz haliyle uygarlık çöker .. Elektrik kesintisi , bilgisayar çökmesi, arabaların çalışmaması, telefonun çalmaması korkusuyla yaşıyorsunuz... Bunların olmaması için hayatınızı ve toplumu düzenliyorsunuz... Her şey onların ihtiyaçları etrafında dönüyor sizin değil ... Sinyal veriyorlar zıplıyorsunuz, ses veriyorlar cevap veriyorsunuz kendinize bir sorun bakalım kontrol gerçekten kimde sizde mi .. Yoksa onlarda mı ..
Aden: Unutma ki sen bir koyunsun, istediğin telefonu alamıyorsun değil mii... İstediğin arabayı alamıyorsun değil mi... veya begendiğin bir evi rahat bir şekilde alamıyorsun dimi.. Çünkü sen bir koyunsun.. Sizi istedikleri ve belirledikleri hayatları yaşatmak istiyorlar size neden asgari ücret adı altında az para verdiklerini biliyor musun.. Sizi 1 (bir) ay idare edecek para verirler fazlasını asla vermezler çünkü sisteme koyun lazım.. Aç kal çocuğunu okutmak için ek işlerde çalış istediğin bir şeyi almak için ömründen ömür ver... Ama asla İSYAN etme... Çünkü koyun lazım.. Sen bir koyunsun bunu sakın unutma ve patronuna ve devletine itaat et ses çıkartma sürekli birilerinin hayatlarını güzel yapmak için koyun gibi çalışın İSYAN etmeyin..
23.08.2023 (21:47)
HAYAL KIRIKLIĞININ DA ÖTESİNDEYİM
Aden: Birkaç gün sonra aynı senaryoyu başka bir kıza gönderdim; karanlık olabilirmiş gibi görünüyordu... Bu noktada hayal kırıklığının da ötesindeyim; Sesin her yerinde öfkelenmenin eşiğindeyim. Ölü kızları düşündüğümde hissettiğim duyguyu anlatamam; gençlerden genç yetişkin kızlara, 18-28 gibi onların ölü cesetleri değil, onları ölü olarak tasavvur eden ebedi hayalet ruhları değil, canlı gibi; ölümsüz sanırım.... Ama zombi gibi değil... Bu cinselliğe benzeyen bir fantezi coşku sadece ev gibi hissettiriyor. Ölü kızları seviyorum. Onlardan biri olduğumu hissediyorum. Öldüğümde bariyeri aşmak ve yaşayanlarla temasa geçmek için elimden geleni yapacağım.
Ölümü seviyorum.... Bunun için "yaşıyorum".
Aden: 65 -70 yaşına gelene kadar haftada 40-60+ saat işe giderek kendinizi öldürmeyi tercih edersiniz. Erken çıkış yapıp gerçekte kim olduğunuz konusunda özgür olmak mı istiyorsunuz... İnsan ırkı beni tiksindiriyor... Hayat bir aldatmaca... Bu bir oyun... Bu bir tuzak... Yöneticiler toplumu yani sizi kontrol ediyor ve onlardan biri haline getirmeye çalışıyor. Onlara izin vermeyin... Buraya ait değilsin, kaderinde birinden çok daha yüksek bir güç var... Değersiz insan, söyle bana huzurevindeyken ya da ölüm yatağındayken 70 -90 yaşlarındayken yaşlı, eğitimin hala önemli olacak mı.. Aynısını yaparak harcadığın tüm yıllar mı olacak.. 30 -50 yıllık bir işteki rutin hala önemli mi.. Yaptığınız herhangi bir şeyin gerçekten bir önemi olacak mı...
Yaşlılardan nefret ediyorum. Sadece yer kaplıyorsunuz. Öyle olsa yaşamanın ne anlamı var.. 87 -93 + yaşında mısın... HİÇBİR ŞEY yapamazsınız! Eşek sikini emmelisiz. Merak ediyorum.. Kaç kişi sahte tanrılarına ölmek için dua ediyor... Sen değersizsin... Yaşlılar hakkında bu kadar yeter... Sadece yaşları var diye tüm dünyayı bitirdiklerini sanıyorlar.. Aptal, bunaklar
Aden: Hayalet kızlardan, gençlerden genç yetişkinlere kadar hiçbir şeyin olmadığı bir dünya hayal ediyorum. 40'tan fazla kızı becermek.. (Aahh evet yerimde başka biri olsa bunu yapardı...) Asla 40 yaşına kadar yaşamayacağım. 30-32 benim en üst limitim. Şimdi 26 - 1/2 yaşındayım, 27 son gibi görünüyor... Ancak 28' de olabilir diye düşünüyorum. Ahireti aklımdan çıkaramıyorum. Ölü bir hayalet kız olarak sallanacağım.. Kendi türümle birlikte olacağım, gülümseyebileceğim, daha mutlu olabileceğim ve genel olarak anlarsın işte daha iyi olacağım.. Gerçekten ait olduğum yerde olmak, bu boktan dünyada ceza olarak katlanmak zorunda değilim. Kendi yolumu çizeceğim ve kimse beni durduramayacak. Biraz daha zaman. “Artık” neredeyse son büyük projemi yapmayı planlıyorum. Demek istediğim, ben hâlâ nefes alırken kanalın yayına geçmemesinin hiçbir yolu yok. Sabrım tükendi. Şöhret beni gitmekten alıkoyamaz, bu yüzden ölmemin kaderimde olduğunu hissediyorum... Ben ünlü olmadan önce veya herkes benden nefret ettikten sonra, unutma insanlar seni canlıdan çok ölü olarak önemsiyor, bir çok arkadaşıma değer verdim.. Sevdim ve üstün tuttum saygı gösterdim.. Ama onlar sürekli sahte olan şeyleri sevdi benim onlara verdiğim değeri saygıyı görmedi.. Arsız ve saygısız olanları her zaman sevin değer gösterin .. Dürüst olacağım siz tam bir orospu çocuğusuz, insanlar salaktır. Neyse
Ölmenin tek boktan yanı bu dünyayla tüm bağlantınızı kaybetmektir. Dediğim gibi ben bu engeli aşmaya çalışacağım, bu dünyaya çalar saatlerle bağlı kalmaktan o kadar yoruldum ki, iş, zaman ve para bir gün de sadece 300.000 ₺ harcadım ve asla mutlu olmadım.. Param hiç bir zaman beni mutlu etmedi, sahte ilişkiler ve arkadaşlıklar satın almak dışında hiç bir işe yaramıyor...
Aden: Geri dönmeden önce 201 günüm daha var ve size söyleyeyim... ben çocukluğumun evine geri dönüyorum hayatımı daha da çabuk sona erdirme dürtüsünü tetikleyecek. Yaklaşık 7 - 8 yıldır bunların hepsini hayal ediyorum. İlkokul - ortaokulun sonlarında pek çok kez ve sınıfımdaki herkes bir aptaldı... Arkadaşlarımın anneleri (Fatma & Gülbahar) annemle çok iyi arkadaşlardı ve hayatım da gördüğüm en büyük dedikoducu kadınlardı.. Tüm okul hayatımı bitiren iki kişiden biri annemdir.. Diğeri ise Fatmadır.. Annemle birlikte gidip tüm okul hayatımı sonlandıran o belgeyi aldılar.. Onlardan nefret ediyorum..
Aden: Aklımın bir köşesinde duyduğum tek şey saatli bir bomba ya da oraya sıkışan şarkılar... Hayaletler... Ölüm... İntihar... Felaketler... İnsanları öldürmek... Asla bitmez.. O silahı ağzıma sokup eşyaları topladığımı hayal etmeden duramıyorum. Tetiği çekinmeden istikrarlı bir şekilde çekebilme güveni 7 yılı aşkın süredir çekim yapmayı hayal ediyordum.. Kafamın yan tarafı ama bu benim zevkime göre yeterince güvenilir değil.
İlk zamanlar da birkaç kez ateş ettiğimde yeterince güçlü olup olmadığımı anlamak istiyordum.
Ayrıca: Zengin olsam param olsam bile bu beni engellemez kendimi öldürmek için
25.08.2023 (14:53)
MORFİN
Aden: Burnuna hiç bir zaman o beyaz boku çekmedim.. Hayatım da sigara ve alkol bile kullanmadım.. Sadece kırmızı reçete olan MORFİN kullandım kısa bir süre gözlerimin altı morarmaya başladığını gördüğümde ondan derhal kurtuldum... Yüzümü seviyorum ve onun bozulmasını görerek yaşamak istemiyorum...
Aden: Benim sevmediğim bir şeyi bana yaptığınız da size aşırı derecede kin beslerim... Ve asla hırsım ve kazanma başarma isteğimin önüne geçemezsiniz.. Buna asla izin vermem ve bu durum genelde sürekli Yeşim ile oldu ya beni oyununda istemedi ya da attı ama her karşıma geldiğinde sen bizde böyle oynamıyorsun diyor ve her denk geldiğinde onları yendim ve bugün Duygu denk geldi lobiye çağırdı sonra birine söz verdim diyip gitti söz verdiğini bilmiyormuydun yani çağırdın beni sonuç olarak hırsımı yine yenemediniz buna asla izin vermem sizin asla egonuzu tatmin etmenize izin vermem... İşin en güzeli insanların beni tanıyor olması, maç başlamadan önce Aden lütfen hırs yapma lütfen demesinden zevk aldım.. İnsanların beni tanıyor olması çok güzel - Hiç bir zaman size hiç bir fırsat vermeyeceğim...
Ne zaman çevrenizde adam eksikse o zaman aklınıza geliyorum.. Ben bunu bilmiyor muyum sanıyorsunuz aptallar 1 aydır bir kere çağırmadınız. Ve ilk fırsatta arkadaşlarınızı bulunca gidiyorsunuz.. Sadece Aptalsınız ...
Aden: Elbette animasyon yorucu oluyor ama hayaletler ve enerjileri yormuyor. Onlara bakıp saatlerce konuşabilirim. İhtiyacım olan tek şey onlar gerçek hayatı siktir et insanlar onlara ihtiyacım yok, hayalet arkadaşlarım var ve onlar sadece kafamın içinde değiller. Çok az kaldığını hissetmeye başlıyorum... Hayatımı alacağım.... Artık bunu yapmaya devam edemem.... Sanki ruhumun etrafında bir ip var ve her gün geçtikçe daha da uzaklaşıyor daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı, daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı ve daha sıkı... ve daha sıkı... sadece istiyorum artık bitsin...
Hayatınızı o kadar kötü bir şekilde mahvetmişsiniz ki bir gün avlanmak, dövülmek, uyuşturulmak, tecavüze uğramak, işkence görmek ve birisinin odasına kilitlenmek, internet üzerinden tartıştığın kişi bunların hiçbirini sana asla yapmam ama eğer bana verilmiş olsaydınız ve benim mülkümde olsaydın seni vurarak öldürme şansım her zaman olurdu. İstediğiniz fantastik dünyada yaşayabilirsiniz ama sizi temin ederim ki, biriniz hata yapacak bir gün hayatınızı mahvedeceksiniz. Birbirinizi tanımanızın tek nedeni benim.
26.08.2023 (10:57)
İŞTE PARAN VE İŞİNİ YAP
Aden: Yaptığım tek yasal "tehdit", "Söz Tutuldu" Bismarck14 yazılarıydı.. Düşük anahtarı hedef aldım sizi - seni korkutmak istiyorum ama tek hatam bazılarının adını açıkça kullandım. Şuan bir kaç davam var... Ama hepsi kontrol altında sorun yok.. Bu “kurgusal” bir sanat eseridir. Kaybettin... Her iki durumda da kaybedersiniz, neredeyse %100 garanti edebilirim.. Benim hakkımda paylaşımlar yaparak beni "yanıltmak" ve seni - sizi en ince şekilde tehdit etmek için paylaşım yapıyorum böylece beni tutuklatabilirsin. İyi şanslar tatlım. Öldürülme ihtimalin daha yüksek bu olmadan önce; benim ellerimle değil, aslında YASAL deli olan biri sadece anladım insanların benim hakkımda konuşmasından keyif alıyorum; Aslında asla birinin peşine düşmem sen sadece kendine zarar veriyorsun... Git istediğin yarrağı em - sadece benden uzak dur...
Aden: Silahla ateş ettiğim videoları eskiden daha çok yayınlıyordum ama sonra bu "Aman Allahım, bizi öldürmek için hedef antrenmanı yapıyor!" dedikleri oldu.. Bu yüzden silah paylaşımları yok onlar benim en iyi arkadaşım... Sadece ölün.. Bir gün sana bir şey çok sert vuracak, bunu garanti ediyorum... Bana izin ver sana - size şunu söyleyeyim, eğer adresimi, yazılarımı söyleyebileceğinden daha hızlı bir şekilde beni polise ihbar edersin.. Değil mi..? Ama bu umrumda değil..
Aden: Son zamanlarda kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmak istemiyorum, “WHOISEADN” üzerinde çalışmak bile istemedim. Benim motivasyonum kurudu. Whoıseadn animasyon filmimi bitiremiyorum... Bu gerçekten motivasyonumu tüketti. Teşekkürler... Size animasyonun bölüm başına 30-40 dolar ödemeye hazırdım... Türkiye şartlarında 70.000 ₺ parayı geri çeviriyorsunuz... Neden ben çok karanlık olduğum için mi reddediyorsunuz.. Sen bir animatörsün... İŞİNİ YAP! Orospu Çocukları... İşte PARAN! Sadece İŞİNİ YAPACAKSIN..
Aden: Gerçekten "WHOISEADN" nin kendi şovum ve sonunda bir film olmasını umuyorum.. “WHOISEADN” deki gerçeği bir tek ben biliyorum, kimse benim yerime geçemez ve aynı hisleri veremez. Aldığım görüntülemeler - reklam tıklamaları bunların hiçbir önemi yok GOOGLE kuralları gereğince intihar, katliam, üzerine kurulu hiç bir sayfaya reklam veya para ödemesi yapmıyor... AYRICA BU BİR İŞ DEĞİL.
Siz insanlar şımarık bir amcık paçavrasısın. Uşaklar sana akşam yemeği servisi yapıyor mu.. 2000 ft'lik bir uçurumdan atlayın ve Dünya'ya çarparak öldüğünüzde bana yerçekimi "daha iyi" olsaydı nasıl yaşayacağınızı söyleyin. Ben tamamen ifade özgürlüğünden yanayım ama böyle gerizekalı bir yorum olduğunda hiçbir kimsenin karşısına bile çıkmana izin verilmemeli.
Aden: Çok yazdım... Bu gidişle Ekim ayına kadar ikinci bir deftere ihtiyacım olacak; ben yazdım bunların hepsini tarayıp Mac'ime aktarıyorum, 2008 yılından beri onların başına bir şey gelir diye korkuyorum.. Ben ya da kitap yakın bir zamanda dijital versiyonunu yazmaya başladım... Ne zaman olacağını anlamaya çalışıyorum ve bunların hepsini nereye yayınlayacağım çünkü ölüm tarihim kocaman bir soru işaretiydi. Dijital olarak bunlar artık sürekli kalacak burada burası tamamen bana ait
29.08.2023 (17:00)
DENEMEKTEN YORGUN
Aden: Asla bilemezsin, bir gün kırılma noktasına gelebilirim ve sadece bir pencere açabilirim bu bir fırsat ve bunu yaparım, ancak bu, bu girişlerin yayınlanmadan kalmasına neden olur. Bunun iyi bir şey olduğunu bile düşünmüyorum... Ah durun bu bir kelime... Ugh.. Gramerden nefret ediyorum. Bununla birlikte, bu kadar veriyi vaktinden önce yüklemek ve bu süreçte durdurulmak istemiyorum. Yani bilmiyorum... Hepsini bir ZIP dosyası haline getirebilirim ve DropBox'a koyabilir oradan da Mac'ime arşiv yapabilirim.. En mantıklısı bu kimsenin Mac'imi hackleyeceğini düşünmüyorum.. Çünkü onunla hiçbir şekilde internete bile bağlanmıyorum.. İşte bu yüzden bu veriler hayatım da gidilecek yoldur. Bu günlüğü hackleyemezsiniz..
Aden: Kapana kısılmış gibi hissediyorum; iki dünya arasında takılı kaldım.. Artık hiçbir şeyin önemi yok gibi görünüyor... Her geçen gün dünya gezegeninde daha az hoş karşılandığımı hissediyorum. Keşke dışarı çıkıp ateş edebilseydim.. Ama neyse bunu demek istemiyorumm.. Size bu konu hakkında en ufak bir zaafımı belirtmek istemiyorum...
Yeterince insanı öldürmenin bir yolu olmazdı.... Binlercesini öldürmek istiyorum..... sadece yirmi ila yirmi beş değil.. İnsanlardan nefret ediyorum.. Bencil, sadece kendini düşünen saygısız bir toplumdan nefret ediyorum...
Dünyayı önemsiyormuşum gibi davranmaktan yoruldum ; Ben buraya ait değilim... Bu insanları görüyorum ve kendime şunu diyorum.. "kendin olmak berbat bir şey olmalı" Kesilmiş bir av tüfeğini o kadar çok istiyorum ki belki sahip olurum yakında bir tane... ya da en azından normal bir pompalı tüfek evet bir adet Glock 19 sahibim ama pompalı tüfek onunla iyi anlaşacağımı düşünüyorum... Etkisi ve sonuçları çok etkileyici
Aden: Çok yorgunum... Yaşamaktan yoruldum.... Denemekten yorgun, bir yere varamamaktan yoruldum... İnsanlardan bıktım... Beni tamamen ailemin ihmali ve sevgisizliği bu hale getirdi, dışlanma ve sevgisizlik inanın çok tehlikeli bir ikili
İlk önce silahlarınızı tanımalısınız ve bir o kadar da önemlisi, kurbanlar.
30.08.2023 (17:19)
KAFAMIN İÇİ
Aden: Birisinin silahlanma ve -veya sizi durdurma ihtimali olmamalı. Kimse bunun geldiğini görmeyecek. Önce **** ve ***** vururdum ama onlar asla bir arada değil. Ben de dahil olmak üzere maksimum 25 kişi var bir gecede ilk önce **** vururdum; Önce en büyük tehdidi etkisiz hale getirmek gibi düşünebiliriz. ******'ten nefret etmiyorum ama gitmeli olduğunu düşünüyorum... Arkadaşlarımın hiç birini sevmiyorum... Hatta onlardan iğreniyorum.. Hayatım da gördüğüm en aptal ve saygısız insanlar, dürüst olmak gerekirse 40 kişiyi takip ediyorum ve CEREN, CEYDA, DİANA ve VALENTİNA sadece onları seviyorum...
İsteyeceğim son şey A.) Hayatta kalmak B.) İnsanların "karşı koyması" Iıımm yani mucizevi bir şekilde bomba yapmayı öğrenemedim.. Bunu öğrenmek istiyorum.. Propan bombasına bile razıyım...
Aden: Onlar ördek gibi oturuyorlar ve sen bir mültecisin HAHAHA! O gün SURİYELİ ismail'ın kolyemde adımın baş harfi ve yakın bir kız arkadaşımın adının baş harfi yazıyordu ve bizi böyle seven kız olmadı vs vs saçma sapan görüşlerini bildirmesinin yanı sıra vucudumda ki dövmelere laf etmesi aahh, bir de kaşımda ki ( massacre - katliam ) yazısını görüp her yerin katliam olsa ne yazar demesi üzerine belindeki sustalı bıçağı göstermek için tişörtünü kaldırıp beni tehdit etmesi, sen tam bir aptalsın aracım da silah bulundurduğumu düşünmüyordun dimi en eğlenceli yanı ise o anda ki yüz ifaden... Sen aptal bir SURİYELİSİN ve beni benim ülkemde tehdit ediyorsun.. Bu bokları yasal olarak ülkeye almanız sıkıntılı.... Dürüst olmak gerekirse Auschwitz - Birkenau gibi toplama kampların da bunların imha edilmesi gerektiğini düşünüyorum... Hadi ama onları sevemezsin, çok pis kokuyorlar, cahiller, kadınları ise kara böcek gibi giyiniyor... Ayrıca; Muazzam derecede kaynak tüketiyorlar...
Hitleri neden sevmediğinizi anlamıyorum... O ne güzel temizlik yapıyordu..
Aden: Başka bir gün, insanlığı öldürmeye yönelik bir başka hararetli iç arzumun, nasıl olduğunu kelimeler anlatamaz insan ırkından o kadar nefret ediyorum ki. Bir marketin reyonunda alışveriş arabaları olan insanlar tarafından engellenmek gibi en ince şey bile bende onların suratlarını havaya uçurmak istememe neden oluyor.. Hepsi kendi işlerine gidiyor rutinler, oysa ben onları ve insanları sürekli gizlice analiz ediyorum. Sürekli duruyorum ve düşünüyorum: “Ben muhtemelen o beni engelleyen adamı ve diğerlerini birkaç darbeyle dışarı çıkarabilirim. - Ben sadece GÜÇ istiyorum...
Eric Harris, eşcinsel değilim ama seni çok seviyorum dostum... Senin adını ve resimlerini her hangi bir platforma yazdığım da eklediğimde, ihtar atılıyor sistem tarafından otomatik olarak ama burası benim dünyam burada adını istediğim gibi yazabilir ve paylaşa bilirim.. Engel yok.. İhtar yok.. Burada her zaman değerlisin...
Silahları ya da Columbine'i aklımdan çıkaramıyorum ; Kendimi silaha karşı tamamen duyarsızlaştırdım, şiddet - şiddet, kan kokusu inanılmaz güzel...
31.08.2023 (15:23)
NURCAN
Aden: Son birkaç yıldır kötü bir şey yapmam gerektiğine dair garip bir duyguya kapıldım... Şu çocukluğumun geçtiği yer, kendimi 30'lu yaşlarımdan sonra bile göremiyorum; görememek biliyorsun kendinizi gerçek bir yaşlı yetişkin olarak mı görüyorsunuz.. Bunu hayatım boyunca hissettim; kendimi yaşlı göremiyorum. Genç yaşta ölmem gerekiyordu. Önümüzdeki 8 ila 6 ay içinde ölebileceğimi bilmek kesinlikle çok tuhaf bir duygu günün - gecenin her saatinde ölümü düşünüyorum. Cesetler beni tahrik etmiyor; beni harekete geçiren ölü olma fikri bekleyemiyorum yaşayanların geri zekalı kanunlarına - kurallarına uymak zorunda kalmamak. Ölümü çok düşündüm
Aden: Her zaman ünlü olmayı arzuladım; kendime bir isim yapmak ve başkalarına ilham vermek. Bazen ünlü olmak için kötü işler yapmalısın; bu kaderdir, ne fazlası ne azı, izin verilen atış sadece benim yaşadıklarımı yaşayan çocukların kesinlikle sessiz ve pasif kalmasını istemiyorum.. Sizden korkmalarını sağlayın.. Onlara acımayın, her zaman güçlü olmak zorundasın, annen, baban veya seni elinden tutup ayağa kaldıracak kimse yok kimseye acımayacaksınız.. Gamsız ve duygusuz olmak zorundasın bunu asla unutma ...
"Kesin olanı" kabul edeceğim ve benim gibi şeyler yaşayan sen edeceksin ve işe yarayacağını bildiğin şeyi yapacaksın. Her ne kadar olsa da izini bırakmak istiyorsan bunları yapmak zorundasın.. - Zihinsel olarak tüm bu olanların bir kaydını tutmaya çalışın.
Aden: En yakın kız arkadaşlarımın internetteki en zavallı ilgi fahişesi olduğu için ölmelerini isterdim.. Zavallı, kimsesiz bir kaltağın beni kaderimi gerçekleştirmekten alıkoymasına izin vermeyecek kadar ileri geldim.
Gülüyorsun ama insanlarda yüksek dozda olumsuzluk hissedebiliyorum. Eminim babamın çok şeyi vardır içine sıkışmış. O çok fazla "aşırı iyi". Sürekli dürüst , sen de bu dünyadan nefret ediyorsun ama bunun kamuoyuna duyurulmasına izin vermeyecek şekilde programlandın. Bu kadar iyi olmak zorunda değilsin, ama senin bir huyunu çok seviyorum baba hangi ortama girersen gir insanların senden çekinmesi korkması ve en ufak saygısızlık bile yapmaması aşırı hoşuma gidiyor hayatın boyunca bunu nasıl sağladın bilmiyorum ama bu aşırı ilgi çekici bir şey
Aden: Bunu okuyan çoğunuzun bana benzer hissettiğini garanti ederim, ben bir psikopat değilim, ben çıkmaya can atan kapana kısılmış bir ruh, sadece gitmeden önce biraz eğlenmek istiyorum. Eric Harris'te psikopat DEĞİLDİR. Uyum sağlamak, arkadaş edinmek, sevişmek ve iyi vakit geçirmek istiyordu. O öyleydi sadece yanlış kalabalığa ve arkadaş grubuna maruz kaldı o, saygı duyulması gereken dışlanmış biriydi. Ben de aynıyım, utangaçtım ve daha az dışa dönüktüm. Çaresizce arkadaş edinmek istedim... Ama sonunda gördüğüm tek şey insanların içindeki kötülüktü, ayrıca NURCAN benim tek yasal arkadaşımdı..
Liseye geldiğimde arkadaş edinmeye çalışmayı bıraktım.
Aden: Beni tüm okul hayatından soğutan o aptal leş gibi sigara kokan ve beni herkesin içinde dışlayan değersizmişim gibi hissettiren öğretmenim Nihat Özay'dır... O hayatımda gördüğüm, dünyanın en rezil ve atatürkçülük zihniyetine sahip iğrenç bir öğretmendi... Bak dürüst olacağım, ben bu öğretmen sayesinde küçük yaşta atatürkten soğudum.. Bunu yanlış anlama onun yaptıklarına saygım sonsuz yaşadığı olaylara başarılarına saygım sonsuz ama ben onu sevmiyorum... Hakkında hiç hakaret etmedim ama sevmiyorum sevmek zorunda değilim... Öğretmenlerin hiç birini sevmiyorumm.. Yanlış anlamayın ama Atatürk zihniyetine ve Atatürk'ü çok seven insanlarda bir sorun var... Onların zekalarının bir parçası eksik gibi ayrıca unutma saygım sonsuz ama ben sevmiyorumm, sevmek zorunda da değilim... Ömrüm boyunca da sevmeyeceğim...
02.09.2023 (11:24)
SEKS
Aden: Kesin olanı" kabul edeceğim ve işe yarayacağını bildiğim şeyi yapacağım. Her ne kadar olsa da izimi bırakmak istiyorum sadece bir kişi bir çocuk ölecek... Oraya döndüğümde kimsenin bokunu almayacağım... Eğer bu planı uygularsam 14 Mart gecesinin mükemmel olacağını düşünerek; Her şey bittiğinde 15 Mart olacaktı... On Dört benim en sevdiğim sayı ve bunun "Mart" ile "Hatırla" ile çakışmasından daha iyi ne olabilir.. Vay be.... Bu gece 7 ay sonra ölmüş olabilirim, harika..... Önümüzdeki birkaç ay soğukkanlılığımı korumam ve söylediklerime dikkat etmem gerekiyor.
Günümüz, her şeyden çok seks şakaları ve altını çizmek için yapılan imalardan başka hiçbir şeyle dolu değildi..
Aden: Yaşlanma düşüncesinden nefret ediyorum. Genç ölmeyi ve sonsuza kadar genç kalmayı tercih ederim. Kızların hayran olup olmadığını merak ediyorum.. Bana takıntılı mı olacaksın.. Bu harika olur. Kendinizi bulmakta zorlanıyorsanız, geleceğinizi göremiyorsanız ve ölmek istiyorsanız, o zaman bunun peşinden gidin, görevini tamamlamana kim engel olacak kader belki bazılarınız benimle birlikte “WHOISEADN”ye girecek. Yapacağım açık kız kollarıyla hoş geldiniz...
Hayatım boyunca kafamda kaç kez "Ben öleceğim" dediğimi bilemezsin. Daha sonra liseden beri bunu düşünüyorum. Liseye geçmeden ölmek istedim. Bu 8-9 yılı aşkın süredir bir düşünceydi.
Aden: Bu kadar canavarlık yeter, neyse, yıllarca silahlı saldırı fikrini düşünüyordum ama bunu riske atmak istediğimi sanmıyorum; "Emin olduğum" şeyi yapmayı tercih ederim ve sadece kendimi öldürmek. Bir şeyin kolayca ters gidebileceğini ve sonunda hayatta kalmamı sağlayabileceğini biliyorum hapiste, silahın sıkıştığını veya parçalandığını hayal etmeye devam edin... Bunu riske atamam, ben öyle değilim... aptal yine de iyi bir fikirdi. - Hala Mart ayında yapmayı hayal ediyorum, bilmiyorum... Tek bildiğim bu berbat hava tüfeğimi alıp kesebilmem için kırılması gerekiyor. Yaşamaya olan ilgimi tamamen kaybettim.. Çok iyi olabilir son videom. Sanki sonmuş gibi geliyor.
Ben buradayım, duvarlar burada
ARTIK DEĞİL
Aden: Bu gidişle videonun ve herşeyin bitmesi Mart ayına kadar sürecek. Canlandırmak için çok şey var ... çok ... ama şu ana kadar iyi görünüyor. Dürüst olmak gerekirse ölmeye hazırım. Bana neredeyse zamanının geldiğini söylüyorlar. Bunu hissedebiliyorum. 2024 pekala bu kokuşmuş dünyadaki son yılım olabilir. 14 Mart'da 27 yaşına gireceğim düşüncesi beni daha da baskılıyor. . . Hala 30'uma çok uzağım ama gençlik hızla tükeniyor. Kendimi 26¼ değil 19 yaşında hissediyorum.
Aden: Çocukken gördüğüm taciz ve şiddet dışında tekrar kadın olma düşüncesi intihar eğiliminin ardındaki temel dürtüdür. Ben sahibim yaklaşık 8 - 9 yıldır gitmeye hazırdım. Bu gezegende yaşamak ve “normal davranmak” çok zor. “Normal” diye bir şey yoktur.
Aden: Mart ayında en azından güzel bir hava var. Soğukta kendimi vurma düşüncesi benim için mükemmel; sıcak olmamalı. Diğer düşünce ise bunu gece mi yoksa öğleden sonra mı yapmalıyım... Kişisel olarak gece daha iyi olurdu ama benim için bu “gece”. Gecenin 22:00 - 23:00'si iyi olurdu. - 14 Mart
05.09.2023 (20:40)
SİKTİR ET ŞUNU
Aden: İnsanlar bunu bir trajedi olarak görecek ama bu beni özgür kılacak. İntihar eden insanlar adına sevinin; onlar bu kokuşmuş dünyadan özgürler. Hayat herkese göre değildir. Kabul et. Hepimiz doğduk farklı, hayatında istediğini yapmakta özgürsün; kontrol sizde eğer onlar isterlerse, depresyon - intihar düşüncesi için ilaç kullanıyorsanız "Siktir et şunu!" deyin. Bir ilacın söylemesine izin verme nasıl “hissetmeniz gerektiğini”; Uyuşturucuya güveniyorsan sen sen değilsin. Ben o ilaçları içinde daha kötü oluyorum.. Çok kötü rüyalar görüyorum ve geceleri asla uykum gelmiyor...
Hayatınıza son vermek istiyorsanız arkanıza yaslanın ve bunu planlayın. Tam kanıt olduğundan emin olun, değil seni hayatta veya felçli bırakacak bir şey yapma. Kendini vurmak istiyorsan silahını al ve koy namluyu başınızın - şakağınızın yanına DEĞİL ağzınıza koyun. Bir av tüfeği neredeyse tamamen dayanıklıdır; A,B,C Tetiği çektikten sonra kaçmazsanız tabanca neredeyse 75 /25'tir. Bazen sadece etrafınızdakileri kullanmalısınız. Son çare olarak kendini asmayı bırakırdım. Bu sert ve yavaş bir yol.
Aden: Geri çekilmeyi, namluyu ileri doğru sallamayı ve üflemeyi sevmediğiniz sürece bundan asla kurtulamazsınız. Burun ve dudak kapalı o son saniyeler son derece sinir bozucu olacak.... Ama ben sabırsızlanıyorum. Bunu yapmak üzereyken kendimin direk cehennemde olacağını biliyorum. Bir yanım bunu canlı yayınlamak istiyor.. Ancak görüntülerin hesabımdan anında silineceğinden %100 eminim. Şahsi filme alacağım bunu, canlı yayınladığım da sunucudan atılacağıma bahse girerim. En iyisi sosyal medyada veda etmek telefonum, silahım ve sadece oturup veda etmek...
Her neyse. Umurumda değil. Zaten bir gün hepiniz öleceksiniz. Evet, BİR GÜN ÖLECEĞİZ!
Aden: İnsanlardan neden nefret ediyorum... Çünkü sürekli zorbalığa maruz kalıyorum... Sürekli sesimin inceliğinden veya konuşma tarzımdan dalga geçiyorlar ve dahası ben bundan gerçekten sıkıldım ve yoruldum.. Dürüst olmak gerekirse ben böyle zorbalık yapan insanları farklı farklı fantaziler ile öldürmek istiyorum.. Onlara acı çektirmek istiyorum... onlardan bir tanesi bu aptal orospu çocuğudur... Hesabı
Aklımı mı kaçırdım
Aklımı mı kaçırdım
Eğer sadece kötüyü bilseydim
Hoşlandığım şeyler
Ne söylediğinin önemi yok
Ne yaptığın önemli değil
Sadece Kötülük Yapmak İstiyorum
Size Özel Şeyler!
07.09.2023 (12:03)
PARAYA OLAN SEVDANIZ
Aden: İnsanlara ne yapabilmeyi dilediğim hakkında hiçbir fikrin yok. Artık hayallerimin çoğu var birini boğarak öldürmemden ya da pompalı tüfekle vurmamdan ibaretti ya da tabanca. Rüyamda bir binaya girip insanları silahla vurup öldürdüğümü bile gördüm... Elim silah şeklini alıyor ve “ateş ediyor”. İnternetteki çevremdeki insanların gerçekte ne kadar karanlık ve kötü olduğuma dair çok az fikri var veya hiçbir fikri yok. Lanet ailem gerçekte kim olduğumdan tamamen habersiz. Bunların anlaşılması imkansız beni ciddi derecede depresyonda ve intihara - cinayete meyilli biri olarak görmeyin. Annem ve Babamın tam zamanlı çalışması ve aile ilişkimizin olmaması ve onları bu sebeple çoğu zaman görmüyordum. Tüm bildiklerim için ödenecek bir bedel olmayabilir ama üzgün olmaktansa güvende olmak daha iyidir ne olursa olsun sonunda yaptığım şey bu.
Arkadaşlarımdan nefret ediyorum.. Onlar hayatımda gördüğüm en aptal insanlar onlar hakkında farklı farklı fantaziler kuruyorum...
Aden: Ah, nasıl da ölmek istiyorum... Sonsuza kadar genç kalma düşüncesi.... Asla mecbur değilim nefes al ya da yeniden çalış... Gerçekten ait olduğum yerde olmak.... Ölü bir hayalet kız olmak gidiyor beni sevinç gözyaşlarına boğmak için gitmeye çok yakınım ama bir o kadar da uzağım. Ben yapacağım. Bu kış bitmeden gideceğim. İster Mart ister Bayramı gecesi olsun, ben gittim. Geçiş pleomorfizm olacak... Bu, coşkunun, sıcaklığın, rahatlığın, rahatlamanın, mutluluğun birleşimi anlamına gelir. Kibir, akıllılık, önceden haber verme, kötülük ve içsel cesaret...
Aden: Orada olan HER ŞEY buradan daha iyidir. Öğrendim... Bu gezegende geçirdiğim 26¼ yıl boyunca çok şey yaşadım ama öğrendiğim en büyük şey hiçbir şeyin önemli olmadığıydı. Zengin olabilirsiniz, ünlü olabilirsiniz, sizi seven bir aileniz olabilir, çocuklarınız olabilir ama bunların hiçbir önemi yok... Her şey eninde sonunda ölür ve hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Neden onlarca yıl boyunca onlarca insana katlanarak boşa harcıyorsunuz... Eninde sonunda yerinizin değiştirileceği bir meslek mi... Öleceğiniz zaman neden para biriktiriyorsunuz... ve hepsini kaybetmek mi... Para değersizdir... Ne kadar kazandığın önemli değil, aynısın bu zavallı gezegendeki diğer insanlar kadar değersiz...
Aden: Karakter olarak sevmediğim ama geçmişin verdiği hukukumuzdan dolayı katlandığım ve yaşı 53 olan İlker Abim var... İnan bana çok parası var bir sürü kira alıyor, evi var maddi sıkıntısı asla yok ve geçen gün buluştuğumda canının iskerder çektiğini ve çok pahalı olduğunu söyledi alamam çok pahalı diyor... Ona o yemeği ben ısmarladım... İçime dert ettim içinde kalmasını istemedim.. Hayatımda senin kadar cimri insan gördüm... Oğluna aldığın pastırmaya bile çok para diyorsun, paranızı biriktirin asla yemeyin olur mu... Öleceksin aptal, öleceksin... Paranızın amına koyayım paraya olan sevdanız beni sinir ediyor...
Artık hiçbir şeyin önemi yok. Herkes o kadar saçma ki. Türkiye'deki herkes hiç bir şeyden başka bir şey değil yer ve hava israfı. Diğer değersiz insanları taklit eden tembel pisliklerle dolu. Kendimi karanlık bir odaya kilitlemek ve bütün gece korku müzikleri dinlemek istiyorum. Onlar lanetli karanlık piyano, yaylı çalgılar ve synth bass müzikleri beni kendime çok daha yakın hissettiriyor... En çok sevdiğim yer evimm.
Aden: Beni inciten insanların kız gibi hayaletimden merhamet dilediğini ve yalvardığını hayal ediyorum ayaklarım, ben orada durup - yürürken “Üzgünüm” için çok geç” diyerek vücutlarını YAVAŞÇA buharlaştırıyorum, dakikalarca acımasız acıyı ve ıstırabı yaşatıyor olacağım..
07.09.2023 (22:24)
ÖLÜ BİR HAYALET KIZ OLMALIYIM
Aden: Bu gezegendeki herkesi öldürmek istiyorum. Kızların ölmüş cesetlerini gömme fantezilerim var üzerimde ve onların bedenleriyle bütünleşerek, onların kadınsı özelliklerini özümseyerek ve özümseyerek içlerinde ne kadar az hayat kaldı ımmhh neyse, Ben bir gulyabaniyim, kız gibi, kadınsı bir gulyabani, kızların vücutlarını istiyorum. Onlar olmak, onları gölgede bırakmak ve sonunda daha iyi bir şey için onları bir kenara atmak istiyorum. Onları sürekli kendi çıkarlarım için kullanıyorum..Sürekli benim isteklerim olacak.. Beni mutlu edeceksiniz, hepsi bu neresinin anlamıyorsunuz kii - ve daha tatmin edici pürüzsüz cilt, kıvrımlar, karın (dış), göğüs, ipeksi nemli, pürüzsüz kollar ve bacaklar, kafasındaki uzun saçlar, bu benim olmam gerektiği gibi ama ben - Olumsuz; Henüz değil. Bu kış sonu gerçeğe dönüşecek... O tüfeğin namlusu ağzıma girdiğinde ve o tetiği çektiğimde, sonunda kaderim olan yerde olacağım.
Bu aptal hastalık bana çok büyük hatalar yaptırıyor.. İnanılmaz acı çekiyorum...
Ölmem lazım Ölmem lazım Ölmem lazım Ölmem lazım
Ölmem lazım Ölmem lazım Ölmem lazım Ölmem lazım
Ölü bir hayalet kız olmalıyım Ölü bir hayalet kız olmalıyım
Ölü bir hayalet kız olmalı. — WHOISEADN
Aden: Hayallerinizi istila edeceğim, en kötü korkularınızı hayata geçireceğim. Yüzüm gölgelerle maskelenecek, uğursuz sırıtışım karanlıkta dişlerimin beyazlığıyla parlıyor. Büyüyeceksin zayıflarsanız, etrafınızdaki her şey solmaya ve hiçliğe dönüşmeye başlayacak ve sizi boğmaya başlayacak. Uyandığında sarsılacaksın ama her şeyin bir rüya olduğunu düşünerek rahatlayacaksın. Ama içinizde bir şeyler güvensizlik duygusu hissedecek; sanki bir şey sizi izliyormuş gibi bir şeyler yanlış ve huzursuz hissedeceksiniz. Odanızı gölgeler ve karanlık çevreliyor, ancak en karanlık köşede duracağım, gözlerinden habersiz ama beni duyularınla algılayacaksın ve sürekli korkacaksınız... Gözlerini kapatacaksın ve kendine bunun sadece bir kabus olduğunu söyleyeceksin ve tekrar uykuya dalacaksın, ama ben orada olacağım .... Karanlık ve sessiz gece boyunca sık sık geri dönüyor, vücudunu analiz ediyorum uyurken; Zihniniz binlerce kilometre uzakta ama asla tam anlamıyla güvende değil... Dünyadaki hiç kimse gerçekten güvende değil. Her an her yere gidebilirim ve hareketsiz seni - sizi takip edeceğim... Gece uyuduğun sırasında vücudunu istediğim kadar izleyeceğim. Fiziksel olarak hareket edemeyeceğim.. Ama ben orada olacağım. Evinin buzdolabının yansıttığı ışığın gölgesinde olacağım... Gece gündüz, nereye gidersen git seni takip edeceğim, her zaman, her yerde ve herhangi biri. Senin hakkında hiçbir şey bilmesem bile güvende değilsin. Eğer bunu okuyorsan o zaman hayatınıza girmem için portalı açtınız demektir... Seni ve duygularını öldüreceğim. Takip edeceğim. Hissetsen de hissetmesen de sana musallat olacağım. Bir gün Dünya bana ait (WHOISEADN) ve bunun için sizinle savaşmak zorunda kalsam bile yoluma devam edeceğim. Ölüm oranı ölümsüzlüğü asla yenemeyecek. Daha savaş başlamadan zaten kaybetmişsiniz. İnancınız veya değersiz din sizi kurtaramaz... Hiçbir şey seni kurtaramaz. Hepiniz ÖLÜSÜNÜZ.. İster 14 Mart 2024, ister bir asır sonra geri döneceğim, işgal edeceğim, işgal edeceğim. Köleleştireceğim ve öldüreceğim. Sizi, ailenizi, arkadaşlarınızı veya sevdiklerinizi umursamıyorum. Hayat, Hayat bir tuzak, bir detoks merkezi, bir YALAN. Ölmeyi bir hediye olarak kabul edin. - Herkes acı çekene kadar durmayacağım... Hayatım boyunca ben acı çektiysem eğer sizde çekeceksiniz...
Ben fiziksel acıyı hissedemez, incinemez veya yok edilemezim..
Aden: Alevler şehirleri saracak. Bir gün dünya acı çekecek, ıstırap verici acılar hissedecek ve sonsuz gibi görünen azap ve sefalet yaşayacak. Ve yavaş yavaş, acı verici ölümlerle öleceksiniz. Hepiniz merhamet dileyeceksiniz. Hiçbir şey tüm bu olanları durduramaz. Herkes ölecek.... birer birer... bu kokuşmuş zavallı gezegendeki tüm ölümlü varlıklar ölene kadar
08.09.2023 (11:23)
BU SADECE BİR GÖSTERİ
Aden: Ben deli değilim. Deli olan biri kendi deliliğini kabul eder mi yoksa inkar mı eder; öyle düşünme, ben bir psikopat ya da deli değilim ben; ben olayları şekerle kaplamam, nasıl olduğunu anlatırım... Bu günlüğe döktüğüm bilgiler %100 gerçek ve %100 özgündür. Bir kurgu şeklinde yazmıyorum... Duygularımı aşırı dramatize ediyor, sadece nasıl olduğunu anlatıyorum; Her ne kadar "basitçe" kaba bir yol olsa da, çok yetenekli ama soyut bir zihnim var. Ben sokak uyuşturucusu kullanmıyorum. Tükettiğim tek bir uyarıcı bile yok ne sigara, alkol veya uyuşturucu kullanmıyorum ya da kafayı bulmuyorum, sadece doğal olarak ilginç bir şekilde 2008'in başlarından beri yazdığım günlüğüm var ve açıkçası pek çok soyut şey söyledim. Şu sıralar WHOISEADN benim kişisel hesabım, garanti ediyorum... Arkadaşlarım, ailem veya beni tanıyan herkes %95'i sadece bir karakteri canlandırdığımı düşünüyor. Yanılıyorsunuz, ama bunun güzelliği bu, polisin olaya karışmasını engelliyorlar...
Neredeyse polise rapor edilme sınırındayım ama eğer bir gün polise rapor edilirsem "Bu sadece bir gösteri ve"kurgusal" bir karakter." Hiçbir şey alamadılar üzerimden. Temiz bir şekilde kurtulurdum, bunu garanti ederim. - İlkinden çok temiz şekilde kurtuldum çünkü
Aden: Yine de buraya ne yazdığıma dikkat etmem gerekiyor... Hapiste vakit geçirmeyi göze alamıyorum... İnternet saçmalığı yüzünden beni parmaklıklar ardında hayal edebiliyor musun.. Bunu yapmakta oldukça iyiyim yazılarım kulağa hem ciddi hem de esprili geliyor. Her neyse, kimseyi fiziksel olarak tehdit etmediğim sürece sorun yok bu hatayı bir kere yaptım tekrar yapmayacağım...
Bir gün bu gerçekleşecek... durdurulamaz..
Aden: İnsanlar hayatımın ilk yıllarını analiz edip "Neden" diye sorabilirler... Ya da bunun yanında bir şey “Bunu önlemek için ne yapabilirdik..” Hepimiz masum doğarız, hepimiz mutlu davranırız çocukken çünkü hayatın gerçekte ne kadar boktan olduğunu henüz bilmiyoruz. Ancak öyle bir zaman gelir ki gerçeklik üzerinize çöküp milyonlara bölündüğünde herkesin hayatını küçük ama keskin parçalar... Cehennem var ve tahmin edin ne oldu... Yaşadığın yer orası.
Tavsiyemi dinle, eğer hayatını sonlandırıp ölmek istiyorsan, devam et ve bunu yap... Yapamayabilirsin ölene kadar gerçekten ait olduğun yeri bil, bu bazen olabilir.. Sadece şunu bil, cehennemde seni - sizi bekliyor olacak ve sizi gerçek evinize davet edecek. Olabildiğince başarılı ol 30'unuzdan önce yapabilirsiniz, ondan sonra her şey yokuş aşağı ve değersiz ödünç alınmış bir zamandır. Genç yaşa, genç öl, özgür ol... Kimse seni durduramaz... Kontrol sizde, Kontrol sendeee
Aden: Kaybediyorum ve çok zorlanıyorum... Neredeyse her şeyi şimdi bitirmek istiyorum... Vücudumda çok az hayat var veya hiç yok bir çok hayalim içimde kaldı.... Artık hiçbir şeyin önemi yok.... Artık hiçbir şey yapmak istemiyorum. . . Artık neredeyse hiçbir şey hissetmiyorum.... İstemiyorum taşınmak.... Sadece ölmek istiyorum... Sadece ölmek istiyorum... Sadece ölmek istiyorum... . .
Katliam videosu için animatör bulmaktan neredeyse tamamen vazgeçtim... Kimse umursamıyor ya da daha önemli işlerle meşgul değil... Göt herif, sana şunu yapman için para ödüyorum...
Aden: Artık hiç kimse zamanıma değmez, zaten elimde kalan azıcık şey var.... 2 gece önce erken saatlerde 40.000 ₺ kazandım ve umurumda bile değildi.. Artık para benim için değersiz.. Kendimi daha iyi hissetmemi sağlayamaz .. Ellerim o kadar temiz ki insanlar gördüğünde hayatında hiç çalışmadığın çok belli diyorlar... Bir gün bir kadın ellerimizi değişelim mi... Ter temiz ellerin var dediğini hatırlıyorum... Evet ben hayatım boyunca hiç bir zaman çalışmadım... Hiç bir zaman bana emreden bir patronum olmadı... Ama hiç bir zaman da evde oturmadım... Hazır geçinmedim, evet ailemin durumu aşırı çok iyi çocukluk yıllarımda paraya ihtiyaç duymadım ama çok küçük yaşta kendi işimi veya yatırımlarımı yapıp para kazanmaya başladım... Ailemin hiç bir yardımı bana olmadı... Kazandığım parayı sürekli yedim ve sevdiğim Emine Annem, Aysel Teyzem veya Tema Vakfına fidan olarak paylaştım... Beni tek seven EMİNE ANNEM, keşke ölmeseydin seni inan çok seviyorum... Sürekli aklımdasın..
08.09.2023 (15:03)
2024 BİR YOLCULUĞUN SONU OLACAK
Aden: 2024 bir yolculuğun sonu olacak... Ölmeye o kadar hazırım ki... Yıllardır hazırım... Yapamam... Artık bu korkunç vücutta yaşamak istemiyorum. Av tüfeğini ocak veya şubat ayında alacağımı tahmin ediyorum; nihayet hava bozulduğunda bu kış sonu için katliam videosu ve ölümüme hazırlık dışında hiçbir şeyin önemi olmayacak... Ben halkın indirmesi için önemli bulduğum her şeyin ZIP dosyalarını yükleyeceğim. O öleceğim gece, hepsini serbest bırakacağım. Bu günlüğe sadece yazmak yerine çok sayıda ses klibi kaydedeceğim; bir tane yaptım... En son aralık 2022 sonunda kayıt yaptım, daha fazlasına ihtiyaç var... 6 aydan biraz fazla ömrüm kaldı. 6 ay... işte bu kadar... 6 aydan biraz fazla bir sürede bu ceset bir kül yığınına dönüşecek.Bu iyi.
Aden: Bu Martta yapacaklarımı herkese söyleyememek çok zor. "Benimle konuşabilirsin herhangi bir şey hakkında!" Bu değil... Bunu rapor edeceksin... Kimsenin planlarıma müdahale etmesine izin veremem. Nurcan içimi dökebileceğim biriydi ama ona hayatımın sona ereceğini söyleyemem; kimseye anlatamam.... Hayatımı tek başıma sonlandırmaya mahkumdum.. Mart yeterince hızlı gelemiyor... Benim o son günlerde düşüncelerim yarışacak.. Bir filmden fırlamış gibi olacak. Keşke ben birine söyleyebilseydim... Öleceğim gece böyle insanlara son bir veda göndereceğim.. Gerçeği yayın ve dünyanın ölümü ve ölümü nasıl yorumladığımıza dair yollarını değiştirin.
Ahh, BİSMARCK14 Web sayfasında ismimi duyurmayı ne kadar çok istiyordum.. Bunu başardım...
Aden: Hafızamın yaşayacağını biliyorum... Unutulma düşüncesinden nefret ediyorum... Beni hatırla yoksa seni inciteceğim, hatta öldüreceğim; Ben ciddiyim. ASLA unutma benim hakkımda.. Garanti, çevrimiçi forumlar olacak, onlara da uğrayacağım. Ne olduğunu görmek istiyorum... Benim hakkımda ne söyleniyor. Sana bilgisayar virüsleri vermeyeceğim, söz veriyorum.
Bir şeyleri saklama konusunda oldukça iyiyimdir. Şiddetli depresyonu saklamak ölüleri saklamaktan farklı değildir.. Maske takıyorum çünkü artık ailem ve arkadaşlarım beni tanıyan herkes neredeyse hiç göremiyor. Gerçekten ne kadar kötü olduğum hakkında hiçbir fikirleri yok ruh ve depresyon açısından iyiyim.
“Manevi sözleşme”
Aden: Babamı, ben boşanma davasından sonra babamla kalmaya başladıktan sonra tanıdım... Babam mesleğinden dolayı sevgisini gösteremeyen aşırı sert ve iyi biridir... Sever ama asla belli etmez... O iyi bir adam, geçmişte bir hata yaptım... Bankacı bir kadın vardı, onunla evlilik düşünüyordu ve babam fikrimi almak için bana sormuştu ben annem gibi bir kadın olmadığı sürece evlenebileceğini söyledim... Lütfen iyi tanı dedim, bunu dedikten sonra babam o kadın ile olan ilişkisini bitirdi... Ben bu hatayı bir kere yaptım, şuan yine yapmak istemiyorum... Almanya'da tanıştığı biriyle konuşuyor ve evlenmesi için elimden geleni yapacağım... Bencil olmak istemiyorum ben kendim ile ilgili tüm planları yapmışken... Onun hayatına engel olmak istemiyorumm.. Ben gittikten sonra, onu da iyice yanlızlığa itmek istemiyorum.. Bu hatayı tekrar yapmayacağımm...
Annem gibi olan kadınlardan nefret ediyorum... Onlara her zaman kötülük edeceğim ve onları her zaman kullanacağım.. Takipleştiğim sözde arkadaşım olan 2 ( iki ) kişi var... Onlardan da nefret ediyorum.. Tam bir aptallar.. Ayrıca; Gerçek şu ki, kadınlara hak verdiğinizde, başka hangi değişken söz konusu olursa olsun, etraflarındaki her şeyi kesinlikle mahvediyorlar... Nihai alfa erkeği olsanız bile, bazı aptal kaltaklar yine de hayatınızı mahvedecek..
10.09.2023 (10:58)
BENİM DÜNYAMA HOŞ GELDİNİZ
Aden: “Diriliş”, bıkkınlık içinde olduğum, kim olduğumu bilmediğim dönem böyleydi. Bu süre zarfında az da olsa yeniden doğdum ve videolara “Ailemi” dahil ettim. Benim hayata karşı tamamen farklı bir bakış açım vardı. "Affedilme", kim olduğumu kabul etme ve bundan dolayı suçluluk duymama; Videoyu ateşli silahla intihar ederek bitiriyorum, Ailem karşımda duruyor ben bunu yaparken...
Aden: “Benim Dünyama Hoş Geldiniz”, açıklamaya gerek yok; Gerçekten kim olduğumu gösterdiğim ilk video. “Perde Çağrısı”, bir gösterinin sonu, aynı zamanda hayatıma dair bir ipucu olarak da çarpıtılabilir. "Uçurum", ruhumun yaşadığı yer..
Serbest Bırakmak
— “Uçurum” (Ocak 2012)
— “Hatırlamanın Arayışı” (Nisan 2013)
— “Affedilme” (Ocak 2015)
— “Yok oluş” (Mart 2024)
— “Diriliş” (Nisan 2024)
— “Benim Dünyama Hoş Geldiniz” - ”Perde çağrısı” (Ekim 2024)
(“WHOISEADN Final Serisi” )
2012 –2024
Aden: Bütün bunlar sayesinde acıyı ve sefaleti nasıl hissedeceğimi ve bunlara nasıl katlanacağımı öğrendim. Hayat bana biraz verdi... Her şeyin görevimin ne olduğunu anlamam 21 - 23 yaşıma kadar sürdü. İşte hayatın anlamı, insanlar. Oldukça basit ama soyut. Sadece hayatını yaşa, bulacaksın senin yolun. Şimdilik burada duracağım. İçecek bir şeyler falan almam lazım. Yazacağım çok yakında tekrar.
Buradayım geldim; Bu günlükteki boş sayfaların sayısı giderek azaldıkça güvenim artmaya devam ediyor. Hiçbir zaman şu anda olduğu gibi insan dünyasından bu kadar kopuk hissetmemiştim. Kurallar ve bu dünyanın yasaları benim insan ölümlülüğüm karşısında geçerliliğini kaybetmeye devam ediyor. Geçmişimden farklı olarak olaylar karşısında gergin olduğumu düşünmüyorum. Eğer bana bir şey yapmam söylenirse ve ben komutu yerine getiremiyorsam, buzdolabının altındaki su gibi ; evet biliyorum altında orada ama pek önemi yok. Çünkü kimse bana bir şey yaptıramaz ben ne istersem onu yaparım...
Aden: Bu Martta öleceğime olan güvenim tüm zamanların en yüksek seviyesinde, 6 aylık bir son tarih (hahaha) rahat bir zaman çizelgesi, bazı şeyleri bitirmek ve bazılarını gevşetmek için yeterli zaman, hayatımla biter... Yaptığım şeyler hakkında son düşüncelerimi kaydetmeye çalışacağım... “Öncü Yapımlar” - “WHOISEADN”ye gelince, bazı şeylerin açık bırakılması daha iyi, yazacağım... Sonunda canlandırmak ve metin olarak yayınlamak istediğim bazı kısa filmler çıkardım. 6 ay çok uzun bir süre ama aynı zamanda çok kısa... Bu kış çok fena geçecek... Öldükten sonra eşyalarım için planlar yapmam gerekiyor mu... Sanmıyorum. Ailemin ne olduğuna dair hiçbir fikri yok hatıralar ve çöpe atılabilir şeyler.
Tümünü çöpe atabilirsiniz ben hayattayken bir kere bana ve düşüncelerime değer vermediniz bundan sonra ben sonra kalacak hiç bir şeye değer vermenize gerek olmadığını düşünüyorum...
13.09.2023 (21:48)
BU BENİM UMRUMDA MI..?
Aden: Son 2 (iki) ayda toplam da 90.000 ₺ para topladım... Dürüst olmak gerekirse bu legal bir para değil, beni buna iten paraya ihtiyacım olması değil, tamamen bundan zevk almam ve mutlu olmam.. Yakın bir tanıdığıma hisse aldım ve komisyon istedim bunu kabul etmedi... Benim sayemde istediğin parayı aldın ve bana komisyon vermiyorsun... Kusura bakma ama sana veya kimseye hakkımı bırakmam aldığın paradan ben hakkım olan 42.000 ₺ parayı yasal olarak istedim senden ama kabul etmedin.. Bu durum için üzgünüm..
Burası benim dünyam ve dürüst olmak gerekirse sürekli sevmediğim kişilere maddi manevi zarar verdim... Ve sırf zevkim için çaldım.. Bynogame sitesinden bugüne kadar 30.000 ₺ para aldım o sitede çok büyük bir açık var... Bu benim umrumda mı..? Kesinlikle değil...?
Ayrıca yılbaşı gecesi Dilara bende kaldığında hayatının en büyük hatasını yapmıştı getirden bir şeyler söyledikten sonra kart bilgilerini telefonuma kayıt etmişti, tam bir aptalsın beni ilk tanıdığın da hakkımda ettiğin küfürleri ne kadar yüzüne gülsem de asla unutmadım... Kartındaki tüm paraları ben çektim... Ama o paraları güzel yerlere bağışladım.. Makbuzlarını sana göstermiştim... İyilik yapmış oldun öyle düşün... Sen bunu hak etmiştin, çocukluğum ve yaşadığım olaylarla dalga geçtin... Ne kadar çok çok çok özürde dilesen hayatında gördüğün en kinci biriyim...
Aden: Her neyse... Dünya hiçbir zaman sahip olduğum her şeye sahip olamayacak veya bu şeyleri görüntüleyemeyecek. Sabit diskler ama en azından temel şeyleri serbest bırakabilirim. Bu sadece gerçeküstü.... 6 aydan biraz fazla bir süre sonra ölmüş olacağım. Beni tanıyan herkes bana nasıl baktığına dair bakış açılarını yeniden değerlendirecek. Bazıları ağlayacak, bazıları öfkelenecek ve tiksinti, bazıları hayal kırıklığına uğradı, diğerleri ise tam bir şok ve inanamama içindeydi.
Haha kendimi öldürüyorum... Tüm bu kelime oyunları HAHAHA!
Aden: Annemle babamın gülmeyeceğini biliyorum. Bana bunları yaptığınızda, tüm bunların olabileceğini bilmeliydiniz, çocuk sahibi olmak istiyordum. Artık çok geç. Çok yazık, çok üzücü.... Bunu aşın ve daha mutlu anlara odaklanın. En büyük sorunun “neden” olacağını biliyorum. Keşke buna tam olarak cevap verebilseydim ama yapamam. Bu intihar eyleminin gerçekleşmesini önlemek için söyleyebileceğiniz veya yapabileceğiniz hiçbir şey yok.
15.09.2023 (19:49)
MÜDAHALE ETMEYİN
Aden: Bunun seni üzdüğünü biliyorum ama sen benim gerçek ailem değilsin, sadece sahip olduğum geçici ailemsin 26 yıl boyunca orada kaldı. 6 yıldır ölmeye hazırdım. Tarikat takipçileri yaratacağımı biliyorum ama müdahale ETMEYİN. Bu kaderdir ve bu değiştirilemez..
Aden: Mutlu olmamı mı istiyorsun... O zaman bırak beni... Dünya bana nefret, stres, depresyon, sahte umut, saçmalık, uyku yoksunluğu, kötü niyet ve kontrol edilemeyen arzulardan başka bir şey getirmiyor. Neden hiç kız arkadaşım olmadığını sorguladığını biliyorum; çünkü ALEYNA sonsuza dek hep aklımdaydı; Onu çok seviyorum. Kaba eskizler onun ruhunun güzelliğinin hakkını vermiyor. O, bir kızdan beklediğim her şeye sahip.. O şuan çok mutlu ve iyi onun mutlu olmasını istiyorum... Pislik biri değilim, saçma sapan kafama takmıyorum ve hep mutlu olmasını istiyorum... Ne olursa olsun o beni bir kere ölümden kurtardı... Evet ciddi söylüyorum... Bir kere beni ölümden kurtardı...
Bundan daha önce hiç bahsetmedim ama kendimi dinlemeyi seviyorum internette konuşmak.
Aden: Ben egoistim; eğer bunu şimdiye kadar bilmiyorsan o zaman gerizekalısın. Pek söylemiyorum, çevreme çok fazla ama yalnız kaldığımda (işte veya evde) sözlü olarak çok konuşuyorum ama çoğunlukla kafamın içinde.
Hiçbir zaman bilinçli bir rüya göremiyorum, bu yüzden rüyalarımı her zaman gerçek olarak algılıyorum. Bu yüzden çoğu zaman, eğer silahım varsa, bunun gerçek olmasından korkarak insanları vurmuyorum. Birkaç anı hatırlayabiliyorum... Yıllar boyunca rüya gördüğümü biliyordum ama bu çok nadir.
Aden: Sanki geriye dönüp bakmak ve insanların şu anda nerede olduğunu hayal etmek çok komik. "Oh, o kesinlikle bir uyuşturucu bağımlısı" veya "muhtemelen eşcinsel" veya "5 yıl içinde ölecek" gibi gibi - 2018 - 546. Sayfa - Bu arada; Muhtemelen gitmeden önce bazı insanlara mesaj atacağım ve "anılar için teşekkürler" diyeceğim, çünkü Doğa Kolejinde okuduğum kısa sürede orada olmaktan gerçekten keyif aldığım birkaç kişi var. Her şey plana göre gidiyor... 6 ay sonra her şey bitecek.
Aden: Bu güzelliğin ne kadar güçlü olacağını görmek için sabırsızlanıyorum. Muhtemelen ellerimden uçup gidecek iki atıştan sonra, silahlar, en iyisi toplumun icat ettiği şey... Bir yandan not olarak av tüfeğimi cumartesi günü alacağım. Bu bir Mossberg 500 kruvazör - Persuader Mat Mavi kaplamalı 12 kalibre pompalı av tüfeği. Stok fotoğrafta siyahtı ama her neyse, umurumda değil. Kasım ayından sonra ikinci bir av tüfeği bile alabilirim.
Artık hayatla ilgili sıfır endişem var; Hiçbir şey önemli değil.
17.09.2023 (03:57)
PITIR
Aden: Haftanın 5/7 gecesi çıkmazda olmaktan yoruldum... 8½ saat boyunca, yemek yemekten yoruldum. Yasaların ve ağırlığın altında ezilmekten yoruldum... Nefes almaktan yoruldum. sahip olduklarımdan yoruldum... Çocuk olmaktan yoruldum. Hayatımı kontrol etmek için saate bağlı kalmaktan yoruldum. Ben insanlardan bıktım.
Aden: Ben olmadan ailemin ve özellikle annem olacak o yaratığın hayatının nasıl olacağını gerçekten bilmek istiyorum.. Bana sarılmadın, beni sevmedin ve sürekli beni bu dünyanın en güzel şeylerinden dışlayarak büyüttün... Ama ben hariç tüm arkadaşlarının çocukları ile mutlu olduğun fotoğraflar var... Takıntılı değilim, ilerde yapacağım eylemi neden yaptığıma dair ve kendimi anlatmak için kayıt ediyorum... Ama eve aldığım kediye, (pıtır) oğlum dediğini hatırlıyorum... Sanırım, dürüst olacağım, o kediyi kıskanmıştım.. Bir kediyi kıskanmak mı...? hahaha komik değil ama bilmiyorum...
Tek bildiğim 10 Mart – 15 Mart arasının onlar için en zorlu dönem olacağı. Yaptığım şeyden asla pişman olmayacağım. Oldu, kader ve bunu değiştirmek için yapabileceğin hiçbir şey yok.
17.09.2023 (16:15)
SIFIR ÖDÜLÜ VAR
Aden: Umarım bir gün biriniz benim yolumu seçer ve ağzınıza silah dayayıp silahı çekersiniz. Tetiklemek 70-80 yıldan fazla bir hayat yaşamanın sıfır ödülü var. SIFIR!
Aden: Toplum giderek daha da kötüleşecek... Neredeyse sakat olduğunuz ve ölüm yatağınızda olduğunuz 20-30 yıl içinde bana ne kadar "iyi" ve "hayatın ne kadar harika" olduğunu anlatın.. Artık ortalıkta dolaşamayacağınızı veya parti yapamayacağınızı bilmek ne kadar harika.. Bana ne kadar harika olduğunu söyle bir daha asla genç hissetmeyeceğini bilmek.. Kansere yakalandığında bana hayatın ne kadar harika olduğunu söyle Her 12 Mart /14 Mart'da bana hayatın ne kadar harika olduğunu anlatın... Hayat bir oyundan başka bir şey değildir hayatları olmayan, paraya ve güce aç pislikler için
Durmayacağım, geri adım atmayacağım. Üzgün değilim, deli değilim, psikotik de değilim; Ben sadece benim, Aden.. Benimle yaşa...
Aden: İstediğiniz kadar "ya olursa" üzerinde durabilirsiniz ama tahmin edin ne oldu..? Giderek daha da öleceğim - öleceğiz, ikincisi bu size nasıl hissettiriyor..? Yaptığım şey için asla özür dilemeyeceğim. "Üzgünüm" sadece bir kelimedir, ne fazlası ne azı. “Üzgünüm” yaptığınız hataları siler mi..? HAYIR, öyle değil. Beş harf birine karşı hislerinizi nasıl değiştirebilir.. Hepsi senin aklında, dürüst olmak gerekirse, cenaze bittiğinde ve sen benim cesedimi yaktığında, hiç gidemesem de umurumda olmaz. Tekrar görüşürüz, özellikle baba - anne, harikaydınız ama hâlâ beyniniz yıkanmış bir insansınız. İnsanlar değersizdir ve ölmeleri gerekir. Hepsi.
Aden: Artık ailemi daha az önemseyebilirdim. Herkesi 180° yatay olacak şekilde sıraya dizmek istiyorum... Sıraya girin ve onları tek tek vurmak. Kafa vuruşu, göğüs vuruşu, kasık vuruşu, bacak vuruşu, hayır onlar yok olana kadar tekrarlayın... Biri ayakta kalır veya nefes alırsa kötü, hepsi ölmelidir.. Ben bu aptalları geçen sene tehdit ettiğimde bana üzgünüz böyle olmasını istemedik dediler ne istersen verelim sana üzgünüz telafi edelim.. Edelim dediler... Vucudum da bir çok kalıcı izler bıraktınız... Zihnimde muaazzam derecede acı veren anılar bıraktınız ve üzgünsünüz öyle mii... Ama şey ben değilim ve benim eğlenmem lazım...
22.09.2023 (19:18)
ULBRİCH BATI
Aden: Başarı! Bu dünyanın hanımları ve beyleri, bir pompalı tüfeğim var... Nasıl bir his... bunun için sabırsızlanıyorum tüm bu güzelliği vurmak. Ona Ulbrich diyeceğim. O bir Mossberg 500 - 12 kalibrelik pompalı mekanizma, ikna edici /kruvazör; ve evet o siyah. Bugün çok önemli bir dönüm noktası! Ahhh ateş etmek istiyorum... Poligon değil saçma kuralları var...
O silahı tutmak çok doğru geliyor. Ne zaman silahtan bahsetsem sadece “av tüfeği” diyeceğim çünkü " Ulbrich" ve " Ulbrich Batı" isimleri kafa karıştırıcı hale gelecek.
Aden: Ahhhh Baba.... Keşke beni o silah dükkanına götürerek ölüm fermanımı imzaladığının farkında olsaydın. 6 aydan kısa bir süre içinde beni yerde bulacaksınız. Kanı hayal et lekeler.... Çılgınca olacak.
Aden: Annem, beni 13 -14 yaşlarımda evden kovduğunda ve ben o apartmandan taşındığımda odamı, yani tüm eşyalarımı bana vermek yerine şişko bir arkadaşı vardı ve onun tuğçe diye kızına vermişti.. Düşüne biliyor musun benim yatağımı, benim dokunduğum tüm eşyaları durumu yok diye o aptal kıza verdi... Onlar benimdi bana özel alınan eşyalar, bunlar beni tetikleyici sebepler... Düşünsene, annem benim odamı tamamen yerle bir etti, yıktı, tüm anılarımı yok etti... Bu beni üzüyor; öyle ya da böyle bu beni üzüyor her şey yıkılıp atıldığında, dağıtıldığında.. Her şeyin bittiğini görmek beni üzecek; Onlara bunu yaparken izleyeceğini biliyorum. Tüm çektiğim acılara sahip olacaklar... Tüm odayı boşaltmak; kan lekeli halıyı sökün, tavanı fırçalayın, heryeri yıkın, duvar kağıdı, yatağım vs. umarım en azından çocukluğumdan kalan tek resmi atmazlar.. Ona gözüm gibi bakıyorum...
ABD donanmasında aktif görev yapan F -16 Viper - Kaptanı Aimee "Rebel" Fiedler onunla instagram üzerinden konuşma fırsatım oldu.. Biraz konuştum ve ona ne kadar güçlü bir kadın olduğunu söyledim.. Ve çok güzel olduğunu sonrasında benim iğrenç ingilizcemden dolayı veya bir şeyleri yanlış yazdığımdan dolayı beni engelledi aslında gerçekten güzel bir şey söylemek istemiştim..
25.09.2023 (20:50)
ACI ÇEKECEKSİNİZ
Aden: Öldüğümde neden 10 kat daha mutlu olacağımı bilmek ister misin.. Çünkü 1000 boyut uzakta olacağım senden...! O namluyu yüzüne doğrultmayacağım için şükret ve sadece düşün, yapabilirim.. Seni uykunda kolayca öldürebilirim. Bana hayatımı sonsuza kadar nasıl yaşayacağımı söyleyemezsin.. Sabırsızlanıyorum... Cesedimi bulduğunda yüzündeki ifadeyi görmek için aynaya ihtiyacınız var... Hiç hissetmediğin kadar hasta hissedeceksin... Dünyadaki 30-40 belki de 50 yılınız... O mide bulandırıcı panik hissini hissedeceksiniz ve muhtemelen düşeceksin dizlerinin üstüne - Umarım bu durumdan ASLA kurtulamazsınız. Zavallı ailem, hep büyüyeceğinizi sanıyordum tıpkı annemin akrabaları gibi; Dünyadaki bütün para için bunu yapmazdım.. Bir çocuğun hayatıyla oynamazdım..
Aden: Sonunda bir kez olsun bana sorumluluk, para, araba saçmalığı hakkında ders vermeni duymamak için sabırsızlanıyorum. Paranın bir aileyi bir arada tutamayacağını bilmek nasıl bir duygu... Nasıl hissettiriyor, annem ve babam bana eğitim vermek için bir sürü parayı boşa harcadığını biliyor muydu.. Kesinlikle bilmiyordu, paranın bizi ailemizi bir arada tutacağına inanıyorlardı.. Annemle babamın zihniyeti karnını doyurduk istediğin telefonu arabayı vs vs aldık hiç bir eskiğin yoktu demeleri ile büyüdüm.. Aptal mısınız... Sence tüm ihtiyacım paramı veya arabamı, annem ve babam tüm mesajlarımı okuduğunuzu biliyorum... Siz hayatımda gördüğüm en başarısız aptal ve pislik insanlarsınız... Paranız sizin olsun mümkünse bir daha evlenip çocuk yapmayın...
Tüm bu yaptıklarınız için acı çekeceksiniz... Sevgili Ailem - En azından yapacaklarım - yapabileceklerim hakkında hayal kurabiliyorum.... ama kahretsin... Gece ilerledikçe bu dürtü daha da güçleniyor..
Aden: Bu çok tuhaf bir duygu... Sonunda yapacağımı bilmek.. Mart'ta ölmüş ve gitmiş olmak... Korku yok, endişe yok, pişmanlık yok, pişmanlık yok, gelecek yok... Sanki ışık anahtarı kapatılmış gibi... 2024'ü göremiyorum..
Demek istediğim, hadi başka bir Columbine'a ihtiyacımız var!
01.10.2023 (11:32)
GERİ DÖNECEĞİM
Aden: Bana göre dünya'nın gücü olarak erkekler değil, daha çok kadınlar olurdu... Ama dürüst olmak ve açık konuşmak gerekirse, Erkekler bende gözbebeklerimi buz kıracağıyla kazıma isteği uyandırıyor. Kabul etseniz de etmeseniz de, kadınlar erkekleri bir buçuk milyon ışık yılı kadar eziyor. (Onlar aşırı derece çok zeki) Cinsiyetçiyim, ırkçıyım, önyargılıyım ve ayrımcılık yapmak; bu çok ölümcül bir kombinasyon.
Aden: Ölmek için sabırsızlanıyorum... Bu ıstırap verici dünyanın ağırlığının kalıcı olarak omuzlarımdan kalkmasını sabırsızlıkla bekliyorum. İnsanlar bunun bedelini ödeyecek... Bundan emin olacağım... Geri döneceğim ölümden ve günlük yaşamlarınıza musallat olacağım. Aynalarınızda olacağım, en karanlık köşelerinizde evleriniz, siz uyurken cansız bedenlerinizin üzerinde geziniyor olacağım, kabuslarınızı istila ediyor olacağım..... Orada olacağım.... Ben her zaman yolumu bulurum.... Öyle ya da böyle... Hoş rüyalar, insanlar.... Çok yakında sizi ziyaret edeceğim...
Sadece bu da değil, yürümeyi de düşünüyorum... Oraya girip ONA ateş açmak. Bu, almaya hazır olduğum bir düşünce ve risk... Birini öldürmem gerekiyor, tek bir kişi bile olsa. Birinin ölmesi gerekiyor.
Aden: Her şey katliam videosuna bağlı; Mart başı "yeterince iyi" ise, gitme zamanıdır. Değilse Haziran öyledir. Şahsen ben Mart ayını çekiyorum. Ayrıca ne iş yapacağıma da bağlı program o haftadır; nadiren değişiyor ama artık çalışanlarımı programımı kaybettim... Tamamen berbat durumdayım. Ama bir bakıma bunun ne önemi var..? Hala atış pratiği yapmam gerekiyor.. İlk önce kesin bir cevabım var. Umarım Perşembe günü, sorgulamadan kaçınmak için pompalı tüfeği aldığımdan beri ailemin yanında çok daha iyi "davranıyorum". Bunu bundan sonra da sürdürmeliyim. Bunu planlamak için her türlü senaryo var. Sonuçta bunların hiçbir anlamı yok ama bu programda her şey olabilir.
Seçenek 1
— Her zamanki gibi 07:00 - 08:00'te işe gidin..
— 18:00' te Ölüm çizgi filmlerini set olarak bağlantılarını yayınlamak..
— Akşam 20:00 - 22:00'de evinize gelin...
— O ( isim veremem ) içeri girdikten sonra (eğer çalışıyorsa)
- İyi eğlenceler
— Kat : 1 Daire : 3 Koridorun sonundaki odada öl
Seçenek 2
— Her zamanki gibi 07:00 - 08:00'te işe gidin..
— Ölüm çizgi filmlerini yayınladıktan sonra kılık değiştirmek ve Sahrayıcedit 40.980554, 29.073688 bu kordinatta yakaladığımda
— 19:30 - 20:30 civarında orada olup ateş açmak...
Seçenek 3
— Sabah 07:00 - 08:00' de dükkanını açtığında ateş açmak, hayatı olmayan değersiz yaşlı pisliği öldürmek..
— Koridor 1'de öl
Seçenek 4
— O gün akşam saat 22.00 civarında, evde, odamda, tek başıma kendimi öldürmek.
Seçenek 5
— Ateş açıp, o yaşlı boku öldürmek..
— Hızla eve git ve odamda bu işi bitir -- Kendimi öldürmek..
( Büyük Risk ) HAYIR HAYIR )
Aden: Liste uzayıp gidiyor. Seçenek 1 ve 5 asal seçeneklerdir. İkisine de sahip olamam. En az 8 yıl boyunca insanları öldürmek istedim. Eğer o av tüfeğini sabit bir şekilde kontrol edebilirsem hisse senedi sonrası oyun başlar, zaten %75 eminim. Kızların saçlarına dokunmasından daha çok fikrimi değiştiriyorum. Her şey mümkün; Açık fikirli olacağım. Flop fikirlerini sürekli değiştiriyorum. Tek bildiğim ben bunu yapacağım.. Mart 2024'de lütfen hayatta olun.
01.10.2023 (11:52)
TİTANİK GEMİSİ
Aden: İki tür ölü insan vardır ; biri çok net bir şekilde parıldayan ve parıldayanlardır... Sıcak bir yaz gününde güneşli gökyüzü, diğeri ise karanlık, uğursuz, ürkütücü ruhlar yalnızca karanlık ve ay ışığıyla aydınlanıyor. Ben ikinci türe giriyorum. Hayalet olmak için sabırsızlanıyorum. 7 -8 yıldır bunun hayalini kuruyordum ve sonunda gerçek olacak. Aşk. Yaşayanların gecikmiş “sosyal standartları” ve yasaları ortadan kalkacak, kaygısız insanlar olacak ve ölülerin özgürlüğü. Artık çok uzun sürmeyecek...
Batan gece; Titanik'in 111. yılı kutlu olsun. O filmi hâlâ seviyorum (James Cameron). James Homer'ın müziği hâlâ beni etkisi altına alıyor. Onun öldüğünü unutup duruyorum. Ne zaman buzdağı sahnesi için skor çalınsa, her zaman WHOISEADN dizisinin hayaletlerinin beni izlediğini hayal ediyorum. Şeytani karanlık sırıtarak geminin buzdağına çarpacağını umuyor...
Bunun gibi felaket, felaketler için yaşıyorum. Muazzam insan kalabalığını dinlemeyi seviyorum çığlık atıyor ve ölüyor ve tüm bunlardan zevk alıyorum..
Aden: Dünya'ya dönmek ve durdurulamaz bir WHOISEADN ordusuyla onu parçalamak ve erkekleri soymak için öldürürdüm.. Hakimiyet bir kez ve herkes için kadınlar erkeklerden 100 kat daha iyidir, siz salak oğlanlar bunu yapamazsınız.. İtiraf etmek istiyorum. Eminim 10 erkekten en az 4'ü, eğer bir kalp atışında cinsiyetini değiştirirse yapabilirlerdi. Çocuklar orada, tam şu anda bunu bilmek nasıl bir şey? bunu okuyor musun, erkek bedenimi senin dünyanda geride bıraktım ve senin beyninin kavrayamayacağı güçlere sahip ateşli, ateşli, ölen bir hayalet kıza mı dönüştüm? Keşke olabilseydin şu anda ben değil misin? Bunun için her şeyini verirdin, değil mi? Çözüm çok basit, hayatına son ver ve bir işveren hayaletinin seni almasını um.
Birkaç ay sonra öleceğime hala inanamıyorum. Şu anda geldiğim noktadayım bununla yetinmek ; artık beni ikna etmeye pek gerek yok, hazırım. Bu olacak mediafire sayfasına deli gibi şeyler yüklüyorum.
Sabit diskimin tamamını yükleyemiyorum, ne yazık ki hahaha. Gerçekten oturup kazmam lazım kelimenin tam anlamıyla sabit disklerimdeki her şeyi gözden geçirdim, böylece bir şeyi kaçırdığım için pişman değilim. Çok fazla şey var..
05.10.2023 (20:50)
VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR
Aden: İnsanların akıl sağlığımı nasıl gördükleri konusunda kendimi zamana karşı hissediyorum... Önümüzdeki sene 2024 Mart 14'de kendimden kurtulmam lazım.. Çünkü siber ortamda tehdit olarak rapor edileceğim. Şuan geçmişte yaptıklarımdan dolayı denetimli serbestlikten dışardayım.... Ve bu tekrar olabilir, asla bilemem.. İyi ki çevreme her şeye inandırabiliyorum. Bugünlerde çok daha iyi yalan söyleyebiliyorum; onlar hayatları tehlikede olduğunda tamamen habersizler. Debriyaj olmalıydım... Planlarımı mahvetmek için çok ileri gittim.. Şimdi; Bunun için 8,5 yıl bekledim. Bu yüzden asla sosyal medyada av tüfeği aldığımı söylemeyeceğim; bu çok riskli olarak zihnime işledim ve İnsanların beni şimdilik ekranın arkasındaki korkak olarak görmesini tercih ettim. Zihinsel olarak psikotik ve yapıcı.... yapıcı mı..? Nasıl yazılacağını bilmiyorum. Gerçek benliğim kanıyor şimdi videoya çektiğim her şeyi. Ve artık deli gibi görünüyorum.
Aden: Bu değersiz zavallı ırk ne zaman uyanacak ve "normal" diye bir şeyin olmadığını anlayacak ve "sosyal standartları" belirli bir şekilde görmek için beyinlerinin yıkandığını görecek.. Her seferinde bir yalanı yaşıyorsun hayatının lanet günü. Sen olduğunu düşündüğün kişi değilsin. Toplumun sizi dönüştürmesine izin vermeyin onlardan biri olmayın.. İsyan edin, işe geç gelin, uzun molalar verin, biraz daha uyuyun, istediğinizi yazın, düşüncelerinizi ve arzularınızı bastırmayın, ihtiyacınız olduğunda yolunuzu açın, yüksek sesle müzik çalın arabanız (sadece rap değil), kısacası onlardan biri olmayın! Sen sen ol, GERÇEK sen! Hayat olmalı yaşamaya değer ama başka bir şey değil. Toplum kendisinin ölümü olacaktır. İnsan ırkının merakı da tıpkı kedi gibi kendini öldürecek. Bakalım 2200'de son teknoloji nasılmış. Benim zerre kadar umurumda bile değil. Neslimizin yeni icatlara yönelik fikirleri için dünya da, neredeyse icat edilecek hiçbir şey kalmadı, denemeyin bile. Cep telefonunu öldürmede iyi şanslar, ama bunu yapamayacaksın. Artık çok fazla teknoloji var, çok fazla çok yakında hiçbir şey için evinizden çıkmanıza gerek kalmayacak; biraz hayat. TV boktan bir şey, müzik boktan ve sahte, haberler ya sahte ya da aptalca, telefonlar da öyle gelişmiş, dronlar ise geri zekalı. İyi geceler. umarım hepiniz ölürsünüz...
STATE OF PALESTINE
Benim bir aptal arkadaşım var... Filistinli - Kassam Tugaylarına terörist olarak görüyor ve israili savunuyor.. Tam bir aptalsın.. Lütfen... Yahudilerin tanrısı Yehova (YHVH) tarafından İbrahim'e ve soydaşlarına Vadedilmiş Toprakları araştır - araştırın... O toprakların içinde Türkiye topraklarının yani Anadolu' yu kısmen içine alan bir haritadır... İsrail'in milyonlarca kadını ve çocuğu öldürdüğü 12-13-14-15-16-17 yaşlarındaki kızlara tecavüz ettiklerini ve bunları gülerek anlatan milyonlarca videolar var... Yahudileri sevmeye devam.. Yahudilerin hatta kundaktaki bebeklerinin bile soyu sonuna kadar kuruyacak... Ayrıca sen canım arkadaşım.. Hikayende paylaştığın arı kovanına sokulan o çomağı sana sokmak istiyorum..
08.10.2023 (19:25)
CANLI RÜYALAR
Aden: Av tüfeği.... Her yerde av tüfeği var dostum.... Dün rüyamda tüfeğimin düştüğü yeri gördüm.. Otoyolda arabamda güldüğüm için bir adam beni ihbar ettiği için polis tarafından götürüldüm..... ımm ... ne oluyor..? Artık aklımda olan tek şey pompalı tüfekler, ölüm ve kan. Sürekli intihar ve cinayet düşüncesidir. Sanki kurşundan öldüğümü hissedebiliyorum, daha doğrusu onu “görmek”. Günler geçtikçe bunu yapma kaygım artıyor. Sinirlilik büyük ölçüde azaldı arzu arttı.
Ya gökten düşerek öldüğüm ya da kendimi vurduğum bir olay vardı (yapamıyorum) hatırlayın) ama arka bahçemde ölü yatıyordum; Güneş parlıyordu ve polisler cesedime yaklaştı. Ölmüştüm ama hâlâ bedenimdeydim ve onları gözlerimle görebiliyordum.
Bu yıl birçok karanlık, acımasız ve rahatsız edici canlı rüyalar; ve onları beğendim.
Aden: Artık düşüncelerimin %95'inin karanlık, rahatsız edici, intihara meyilli, cinayete meyilli olduğu bir noktadayım. Komplocu. Hayattaki her şey benim için kimliğini tamamen değiştirdi. Artık nasıl olduğunu biliyorum psikopatlar doğar..... Sanki enerjinin dönen kötü, karanlık bir karışımı varmış gibi geliyor damarlarımda dolaşıyor, bana yol gösteriyor... beni sakinleştiriyor... ve sinirlendiriyor. Sanki zaman artık duruyor. Dünya bensiz geçip gidiyor, sanki çoktan ölmüşüm gibi o karanlık şeyleri düşünmediğimde tek düşünebildiğim ve hayal edebildiğim şey SENA ve kelimenin tam anlamıyla beni sakinleştiren sınırı aşmama bir santim uzaktayım. Tam oradayım ve bu çok tuhaf ve anlatılamaz bir duygu.
Aden: Cidden, idam edilmeyi bekleyen birinden daha çok ölmeyi düşünüyorum. dersem yalan söylemiş olmam.. Biraz gergindim; heyecanı artırıyor. Bir apartmana ateş açacaksam, pekala her şeyin yazı tura atılmasına izin verebiliriz... Eğer bu günlüğüm olmasaydı aklımı kaybederdim.
Aden: Gecenin erken saatlerinde öfke ve nefret beni harekete geçiriyor, öğleden sonra ise üzüntü. Zengin olduğuma bir açıdan sevindim çünkü, ne kadar şeye sahip olursan ol hala boşluk hissediyorum... Bu doğru, en azından bunu görmüş oldum... Dünyadaki tüm para beni 2024'den sonra hayatta tutamaz. Dünya'da yaşadığımdan daha çok ahirette yaşıyorum. Sadece bölge dışına çıkıyorum.... öldüğümde dünya fark edilse de edilmese de en büyük beyinlerinden birini kaybetmiş olacak.
Biraz uyusam iyi olur. Keşke rüyalarım bir gün sürse. Her zaman stresi azaltırlar... Yakın zamanda size tekrar yazacağımdan emin olabilirsiniz. WHOISEADN ÇIKTI..
12.10.2023 (14:47)
MEZARLIKLARI SEVİYORUM
Aden: Mezarlıkları seviyorum; beni içine çekiyorlar. Ayaklarının altında yüzlerce ölünün yattığını düşünmek, bir daha gün ışığını görememek. Bir cesetten 2 metre uzakta olmanın büyük bir hayranı değilim. İzliyorum ama onlara bakmayı seviyorum. Cenaze evleri tarif edilemez bir duyguya sahiptir. Onun sanki kendi evinizin veya kulaklarınızın alışabileceğinden 10 kat daha sessizler. Her zaman içimdeki ruhları hissederim ya da içeride biraz huzursuz hissediyorum ki bunu açıklayamam. Sanki ruhlar bilerek dayanıklılığımı değiştirir.
Seyircileri ve cenazeleri seviyorum ama dua etmekten ve dini saçmalıklardan nefret ediyorum. Çünkü dedem annem dahil kaç yetimin hakkını yedi kaç kere hacca veya ümreye gitti inan sayısını unuttum.. Ama yinede müslümanlığı asla kimseye bırakmazlar.. İnanın dini gerçekten olduğu gibi yaşamıyorsunuz... Yaşadığınız bu şey her neyse artık dinle alakası yok.. Lütfen beni sorgulamayı kes ve kendi hayatına odaklan..
Aden: Açıkçası mezarlıklarda saatlerce vakit geçirebilirim. Evimden sadece 1,5 km uzakta bir mezarlık var.. Ölümden veya mezarlıklardan korkmak inan çok aptalca neden korkuyorsunuz bunu anlamıyorum... Mezarlığa gittiğimde mesela KADİR DEMİR, ŞEHİT ÜMİT ÖZKAYA mezarlarının bakını yapıyorum, suluyorum... Dürüst olmak gerekirse kadir bir bebek küçücük mezarı var... onunla sohbet etmek bana huzur veriyor... Deli diyebilirsin bana ama onun yanına her gittiğimde üzülme abicim kimse bakmasa bile ben bakarım ben hatırlarım seni sürekli ziyaret ederim dediğim oldu...
Aden: Görünüşe göre bu dünyadaki tüm yaşamlar arasında anlamlı olan tek şey benimki. Ve bu doğrusu ... Bugün insanlara baktığınızda sadece boş bedenler görüyorsunuz, hepsi giyinmiş ve maksimuma kadar doldurulmuştur ancak bu yalnızca kabuktur... İçerisi boş sadece üretmek için yaşıyoruz.. Kendimizi biz resmen kendimizi pazarlıyoruz. Herkes “ben” ürününü şu şekilde satmak ister : harika bir şey ve biri diğerinden daha aptal olduğu için harika çalışıyor. Kim onunla birlikte gitmek istemezse, yalnız kalır. Ben de "Siktir git!" diyorum
Aden: Sena'nın, annesi dürüst olmak gerekirse kızını koruması inan çok normal bir durum bu duruma asla sitem etme hakkım yok.. Eminim benimde bir kızım olsa kafayı yerdim onu korumak için üstüne titrerdim.. Ayrıca herkesin annesi benim annem gibi değil.. O kadının hislerini anlayabiliyorum... Hak veriyorum, şunu söylemek istiyorum... Annem bana bir çok kötülük yaptı.. Ona ragmen hiçbir kadına kin beslemedim ve annemin yaptığı hataları tüm kadınlara yıkmadım... Ben cani değilim, ben güzel bir ailesi olmak isteyen bir yetişkinim, benim inandığım ideolojide kadınların önemi çok ön planda bu durumda ben kadınlara cinsel obje olarak görmem, değersiz görmem, ne yaparsa yapsın saygıyı hep hak eder.. Kadınlar üstündür.. Vucudum da dövmeleri olan ve bir çok yerde gördüğünüz 14'ün anlamı "Halkımızın, kadınlarımızın varlığını ve çocuklarımız için geleceği korumalıyız." Bu uluslarası bir selamlaşmadır.. 14/88 Selamlaşması
AMAÇ
— En az birini yürütmek
— İşaretimi koymak
— Dünyayı korkutmak
— Çocukluk evimde koridorun sonundaki odada ölmek
- İyi eğlenceler
13.10.2023 (16:18)
SENA İLE BULUŞMA
Aden: TAKSİ ŞÖFÖRÜ: Neden insanlar bazı şeyleri olduğu gibi kabul etmekte bu kadar zorlanıyorlar, yani neden, insanlar neden görünüşümü kabul etmiyorlar.. Kendi kendilerine şöyle düşünüyorlar : "Neden normal şekilde değilsin.." Her yerin dövme yüzüne bile yapmışsın, sağ ol gerçekten ben bilmiyordum yüzüme dövme yaptığımı... İş bulamazsın diyorsun... Kusura bakma sen aptalsın ben senin gibi işçi sınıfı değilim.. Seninle ben aynı türün bir parçası değiliz.. Ve bu benim hayatım istediğimi istediğim gibi yaşarım ve istediğim yerime dövme yaparım.. Sen beni düşünme ve bu hayatta ki görevlerini yap
14.10.2023 saat 15:29 Tuzla Marinada SENA ile buluştuk.. İlk başta beni çok sinir etti randevumuz saat 15:00'de olmasına ragmen tam saatinde oradaydım ve aradım neredesin dedim gelecek miydin buluşacak mıyız ki dedi aşırı sinirlendim... Benimle oyun oynadığını ve onca yolu beni oraya boş yere getirdiğini düşündüm.. 29 DK geç geldi ve onu gördüğümde tüm sinirim gitti.. Vakit geçirdik ve inan bu bana çok iyi geldi.. Aşırı olgun ve aklı başında çok güzel bakışları var.. Ona olan sadakatimi her zaman göstereceğim.. Sevgim, saygım ve tüm değerim onun üstünde olacak.. Ayrıca, SENA'yı seviyorum. Kaba eskizler onun ruhunun güzelliğinin hakkını vermiyor. O, bir kızdan beklediğim her şeye sahip... Hayatımı hiç korkmadan ona anlattığımda her zaman beni dinledi ve saygı gösterdi...
15.10.2023 (00:34)
HASTA BİR BEBEK
Aden: Burada oturup "Ya şöyle olsaydı?" diye sorabilirim. Saatlerce ama bunu yapmayacağım. Her şey bir araya geldi uygun zamanlar ve ne zaman olması gerektiği.. Her iki durumda da, sonunda beni bugün olduğum kişiye getirdi... İnsanlar istedikleri kadar benim kararım üzerinde durabilirler ama bu değişmeyecek herhangi bir şey... 1997'de nefes almaya başladığım andan itibaren bunun gerçekleşmesi kaçınılmazdı. Hatta bazılarınız aynı şekilde ölebilir..
Bugün tabuta çakılan çiviydi.. Artık her şey bitti. Kaderimin yazı tura atılmasına izin verdim. - 24.06.2022
Aden: Bak dürüst olmak gerekirse hayatınız da görmüş olduğunuz en Narsist insanım kendim ve kendi menfaatlerim dışında asla hiç bir şey umrumda olmaz.. Ama hayatım da bir kadın var ve ben deli gibi yazı yazmıyorum.. Aklıma yanlızlık korkusu ve kötü şeyler gelmiyor.. Bugün saat 19.10.2023 18:25'de hastaneye gitti ve üşütmüş ben ki bencil olan Aden hiç düşünmeden kalktım nerede olduğunu hangi hastanede olduğunu öğrendim ve yanına gittim.. Çilek sevdiğini biliyordum.. Çilek aldım.. Serum takmışlardı ve yanında üvey babası vardı.. İlk başta çok korkmuş ve gerilmiştim.. Kızacağını düşündüm ama bana çok iyi davrandı.. Hatta hastaneden ayrılınca beni evlerine davet etti.. Gel istersen ıhlamur içeceğiz dedi çok iyi ve anlayışlı biriydi.. Sena'yı tanımak gerçekten çok güzel bir duygu onun canının acımasını üzülmesini istemiyorum.. Sena'nın değerini her zaman bileceğim.. Tek korkum annesi umarım beni sever, bu konuda korkuyorum.. Sadece hayatım da güzel şeylerin olmasını istiyorum.. Bir kadın düşün, onu sevmek, değer vermek istiyorum... Güzel şeyler istiyorum lütfen bu sefer bana engel olma tanrım...
19.10.2023 (22:28)
ÖLÜ GÖZLERLE
Aden: Onları sefaletinden kurtarıyorum..
Favori Silahlar
— Mossberg 500 kruvazör 12 kalibre pompalı av tüfeği (18,5” namlu)
— Mossberg 500 kruvazör 12 kalibre pompalı av tüfeği (20” namlu) - (Ulbrich Batı)
Aden: Her geçen saniye kendi varlığınızdan daha da uzaklaşmanız çılgınca değil mi.. Gençlik.. 80'ler 90'lar sanki bir ömür geçmiş gibi geliyor. O zamanlar her şey farklıydı güzeldi. Günümüzde akıllı telefon veya tablet olmadan beş dakika geçiremezsiniz. Beni yanlış anlamayın, 2024'ün teknolojisi muhteşem, ancak neredeyse her şeyin eskisi gibi olmasını diliyorum.. 20. yüzyıl.
Aden: Kürtleri ve Alevileri nasıl sevmiyorsam... Karadenizli olmama rağmen karadeniz insanını bile sevmiyorum.. Kadına mal mülk verilmezmiş.. Mal paylaşımı yaparken 6 kardeş olan ailem 4 Erkek arasında pay ediyor.. Kadına mal - mülk düştüğü nerede görülmüştür diyorlar.. Ama amcamların eşleri kendi kızlarına ev - arazi veriyor... Aptal sonradan gelmişsin benim aileme öz halama mal - mülk verilmez diye ortalığı birbirine katıyorsun... Amcamlar sanırım biraz kılıbık bence değil baya baya kılıbık sadece geri kafalı aptallarsınız... Kusura bakmayın... Ama siz şimdi haklısınız ben böyle konuşuyorum diye hastayım ve tedavi görmem gerekiyor değil mi.. Haklısınız.. Aptallar
Aden: Bunu okuyanların yaklaşık %97'sinin, 50-70 yaşına kadar yaşayacaklarını düşünmek gerçeküstü değil mi.. Hayat 24 yaşında mı bitecek.. Kaç kez daha uyanacağınızı, duş alacağınızı, kahvaltı yapacağınızı, okula - işe gitmek, öğle yemeği yemek, eve gelmek, akşam yemeği yemek, biraz boş zamanın tadını çıkarmak, yatmak, uyan ve her şeyi yeniden yap. Benim için çoktan bayatlamaya başladı.
20.10.2023 (18:42)
ORTALAMA BİR İNSAN
Aden: Her şeyden özgür olmaya hazırım. Perşembe gününden itibaren 4 hafta boyunca senin topal kıçına katlanmak zorunda kalmayacağım.. Artık kurallar; İstediğim zaman istediğim şeyi yapabileceğim. Artık sabah erken kalkmak yok akşam 9'da çalan saatin korkunç sesi, artık değersiz geri zekalılarla uğraşmak yok.. Kelimenin tam anlamıyla havayı ve alanı boşa harcayan insanlar yok... Artık ödemelerde gecikme olmayacak ve faturalar... Artık değersiz hükümetlere ve başkanlara komplo kurmak yok. Artık doğum günü yok. Artık sosyal medyada boş konuşan ama gösterişten uzak gevezeler yok. Artık ilgi arayan fahişeler yok. Artık çöp otomatik ayarlı yeteneksiz müzik yok. Daha fazla yok overdub'lar yok, Artık zorluğu anlamayan tatminsiz ibneler yok, (lanet olası nankör fahişeler yok). Artık umursuyormuş gibi davranmak yok ya da başkalarını umursama. Lanet olsun...
Keşke bir kurum olsa ve yasal olsa değersiz insanların canlarını almaya hazır olan bir kurum. İlk işim hemen ailemi ortadan kaldırmaları için tüm servetimi verirdim.. Sapıklar, yetim hakkı yemekle bir gidip sonra ümreye hacca gidiyorlar, insanlar onların ne olduğunu biliyor ama yinede onları çok seviyorlar insanlığı böyle şey kocaman bir et kıyma makinası olsa gerçekten büyük bir zevkle içine iterdim ve bundan zevk alırdım... Çünkü siz aptallar kötü, arsız, saygısız olan insanları daha çok seviyorsunuz...
Aden: Oturduğum Bölgesi'nin konusu olmak istiyordum, sonra da bir hikaye ülke çapında. Şöhreti siktir et, bana rezillik ver! "Ortalama bir insan" gibi davranmaktan yoruldum; sizi durduran; yasalarınıza uymanız gerekmiyor.. Kimsenin sizi etiketlemesine izin vermeyin.. Kendinizi değersiz ve yalnız mı hissediyorsunuz.. İnsanlığı boşverin iyi olmak inan size her zaman felaketler getirecek arsız ve şerefsiz olun inanın bana bizim toplumumuz böyle kişileri çok seviyor...
Günlük hayatımdaki her sosyal karşılaşma artık sanki ağır çekimdeymiş gibi... Hepinize düşman olacağımı bilerek... Her geçen gece insani duygularımı bir kenara atmaya devam ediyorum. Ben artık bu zavallı dünyaya bağlı değilim. Artık hiçbir şeyin önemi yok. Önemli olan tek şey Görevlerim ve Animasyon Çizgi Film videosunun bitirilmesi.
Aden: Beni tanıyan herkesten gelen şokun lezzetli kokusunu solumak için sabırsızlanıyorum. Bu iş tam bir şaka! ayıracağım sen "saçmalık" dersi veriyorsun çünkü tüm bunların hepsini yazmam sekiz yılımı aldı. Umarım sesim kalıcı olarak düşüncelerinize gömülür.
Silemediğim çok şey var
22.10.2023 (11:40)
142 GÜNÜM VAR
Aden: Ailemi ve Geleceğimi etkileyen annemin amcasına mesajım.. Beni ne kadar uzun süre unutursan o kadar aktif olacağım. Eğer sana parmağımı süremezsem musallat olacağım... Kanlı ve canlı bir şekilde şok edici görüntülerle dolu lanet rüyaların; ve sen uyanmadan hemen önce dehşet bir şekilde, seni lanet bir balık gibi deşeceğim, etraftaki sesleri korkunç bir şekilde bastıracağım ve korkunç kahkahalar, aynalarında, pencerelerinde, duvarlarında seni analiz edeceğim her ölümcül hareket, duvarlarının arkasında pençeleme ve tırmalama sesleri duyarsan, oradan defolsan iyi olur. Ben çok sabırsız bir çocuğum..... ve inan bana... bilmek istemezsin sana ne yapacağım... Hatta seni gölgede bırakabilirim... Eğer beni unutursan..
Son birkaç yıldır hiç bitmeyen bu sıkı bitkinlik kan kaynaması stresi yaşıyorum.. Göğsümde sıkışıp kaldı. Saate bakıp zilin çalmasını beklemek gibi bir şey bu
Aden: Bütün ruh halim şeritlere ayrılmış durumda... İnsanlar neredeyse yoklar... Bir serap gibiler... Dışarıdaki dünya hiçlikten oluşan bir uçurum gibi görünüyor... Kendimi karanlık denizde sallanan bir mantar gibi hissediyorum; kıyı şeridi yok yakın ya da uzak... Neredeyse tamamen kapandım dünyaya karşı her geçen hafta başka bir iç parçam bozuluyor.... Artık kurtarılamıyorum.... Bitti...
I want smooth, beautiful, feminine white skin... a slim and curvy figure... beautiful long hair... sweet female voice... I want it all... And I want it now... I'm readyfor transition... I have been away for 24 years... I want it all back....
Aden: Artık yemek yemek istemiyorum; Her şeyden bıktım.... Her şeye sahip oldum.... Artık hiçbir şey canımı çekmiyor.. Ben de kilo almak istemiyorum.... kaybetmek istiyorum.... kilo vermek bu noktada felaket... Yaşamak için 142 günüm var....
24.10.2023 (10:20)
ANNEM BENİ BIRAKTIĞINDA
Aden: Dibe vurduğum yer burasıydı (annem beni bıraktığında) ; O çok aptal bir kadın ondan nefret ediyorum.. Annem olduğu için utanıyorum... Geçen gün SENA hastaydı ve annesi çalışıyor aşırı derecede yoğun ve akşam olduğunda evine geldiğinde çorba yapmıştı.. Çünkü neden o onun canı evladı çünkü annelik bunu gerektiriyor.. Kıskanmadım desem yalan olur .. Annesi çok anlayışlı bir kadın, bana iyi davrandığı için ona sonsuz teşekkür ediyorum...
Kafamdaki Masum Çocuk
Aden: O sabah kameralara bakıyor olacakları için olayı mahvetme riskini almak istemiyorum. Kameralar veranda alanını kapsamıyor ama yine de işi şansa bırakamam. Perşembe gecesi yapacağım. Çıkışları kapatmak artık neredeyse umurumda bile değil. Her şey herkesin nerede olduğuna bağlı
“Düşüncelerim karakterimin en özgün ve ayırt edici parçasıdır”
Aden: Bu noktada ölme konusunda pek gergin değilim... Korkusuz olduğumu söylersem saçmalamış olurum yapıyorum ama her gece bunu daha çok kabul ediyorum. Her gece bir parçam ölüyor... Bazı şeyleri bırakıyorum. . . . Gelecek artık resmi olarak kapalıdır; depoda hiçbir şey kalmadı benim için Dünya'da hayattayken.
Ruhları kanalize etmeye gerçekten inanmıyorum ama birisinin beni kanalize etmeye çalışmasını çok isterim..
Aden:"Bugün bir televizyon programın da uydular, radarlar, uçaklar ve diğer şeyler hakkında bir program gördüm. Gösterinin sonunda anlatıcı beni düşündüren bazı şeyler söyledi: "Kahretsin, çok ilerledik, herkesin kıçını tekmeleyeceğiz, Türkiye muhteşem, ordumuzda o kadar çok şey var ki, herkesin kıçını tekmeleyebiliriz.” Aslında bir dakikalığına milletimizle biraz gurur duydum... Sonra fark ettim ki, "hey, bunlar burada gördüğüm sadece İYİ şeyler.. Sadece eksileri değil artıları.. Belki insanların gördüğü budur sadece artılar, bu yüzden yalnızca profesyoneller tarafından yıllarca kontrol altındalar, hepsini gör. Eksileri gör.."
Hz. Muhammed (S.A.V.) bir kere doğum veya ölüm yıl dönümünü kutlayan insan görmedim..
Yaptıklarına saygım sonsuz ama onu sevmiyorum.. Onunla ilgili hiç bir şey kutlamayacağım.. M.K.A - 1881 - 1938
“Zeus da ben de güçlü olmayı ve olup bitenler üzerinde biraz kontrol sahibi olmayı seviyoruz... Her zaman soruyorum.. Sorular soruyorum ya da bir şeyi tamamen anladığımdan emin olmak için kendimi tekrar kontrol ediyorum, böylece kontrol bende oluyor.”
24.10.2023 (18:27)
SORU OLMADAN
Aden: Aden, polis memurlarından hoşlanmaz.. Genel olarak bunun nedeni hukuku temsil etmeleri ve (karşı çıktığı) düzen ve daha spesifik olarak tutuklanması nedeniyle en utanç verici anı olarak kalması.. Bütün bu standartlar, yasalar ve büyük beklentiler insanları robota dönüştürüyor. Toplum, tüm insan doğasını ve içgüdülerini gömerek herkesin aynı davranmasını sağlamaya çalışıyor. Okullar budur, yasalar, işler ve ebeveynler bunu yapar. "Neyin iyi ve kötü olduğuna dair bir 'evrensel yasaya' veya 'kod'a sahip olmaya çalışıyoruz ve bu kesinlikle doğru değil."
“Parayı sikeyim, adaleti sikeyim, ahlakı sikeyim, uygarlığı sikeyim, kuralları sikeyim, yasaları sikeyim.
“Eylemlerim diğer herkese karşı iki kişilik bir savaştır.” "Bütün bunlar için gerçekten üzgünüm... ama savaş savaştır”
Aden: Aden, en azından kavramsallaştırdığı şekliyle, içgüdüsel yaşamı uygar yaşama tercih ediyordu. Hayallerinizin, hedeflerinizin ya da bu tür saçmalıkların peşinden gitmeyin, kahrolası hayvani içgüdülerinizi takip edin.
“Hayır ben deli değilim, deli sadece bir kelime, benim için hiçbir anlamı yok.. "Üzgünüm sadece bir kelime."
Aden: “İnsanlar her zaman ırkçı olmamamız gerektiğini söylüyor. Neden.. Siyahlar farklıdır... Beğenin ya da beğenmeyin. En alttan başladılar o halde neden onları orada tutmuyoruz.. Bizi böyle olduklarına ikna etmeleri yüzyıllar aldı. Eşitiz ama yine de renklerini bahane ediyorlar ya da sırf beyaz olduğumuz için bizi ayırıyorlar. Siktir git, biz kara kıçlarınızı geldiğiniz yer olan Afrifuckingca'ya geri göndermeliyiz.. Seni buraya getirdik ve alacağız geri döndün. Amerika + Türkiye + Almanya = Beyaz. Eşcinseller... yani tüm eşcinseller, TÜM eşcinseller öldürülmeli.. Mit keine fragen [Almanca: Soru olmadan]. Lezbiyenleri izlemek eğlencelidir, eğer ateşlilerse ama yine de bu insan değil... Bu lanet bir hastalık. görmüyorsun boğalar ya da horozlar sikişmeye çalışıyor, öyle mi..? Hayır, öyle düşünmedim. Dünyanın verdiği mesaj her zaman budur.. Kadınlar, her zaman erkeklerin altında olacaksınız. Oldu bu yanlış desteklemiyorum... Ama dürüst olmak gerekirse doğanın her yerinde görüldüğü gibi, kadınlar geride kalırken neredeyse her zaman erkekler tehlikeli işler yapıyor. Bu lanet bir hastalık ve senin hayvani içgüdülerin, bununla başa çık ya da intihar et, sadece çabuk yap.”
“Bu arada, bu Nazi raporu öldürmeye olan sevgimi daha da artırıyor. İlk Nazi hükümeti gibi, benim Beyin bir sünger gibidir; kulağa hoş gelen her şeyi emer ve değersiz olanı dışarıda bırakır. Bu nasıl Nazizm oluştu ve ben de öyle olacağım!”
“Senden hoşlanmadıysam ya da beni kızdırıp saldırılarıma rağmen hayatta kaldıysan, kendini şanslı bir tanrı olarak düşün.”
“Ben de ırkçı bir orospu çocuğuyum, zencileri, araplar, kürtler, aleviler, pakiler ve çinlileri sikeyim, havalı olmadıkları sürece, ama bazen o kadar gerizekalılar ki, kazıklanmayı hak ediyorlar.”
28.10.2023 (08:53)
TUHAF BİR İLİŞKİ
Aden: Bugünün boktan bir gün olması, hayatım boyunca hep kötü bir insan oldum bunu bile isteye yaptım.. Çünkü insanlar aşırı bencil ve nankör aşırı derecede sevgiye ihtiyaç duyan bir hayatım oldu.. Bu zaafını insanlara gösterince sevgiye ihtiyacın olduğunu gösterince seni kullanmaları duygularınla oynamaları kaçınılmaz oluyor.. Hayatım da ki yanlızlığa ne güzel alışmıştım... İnsanları aşırı derecede kötü onları ömrüm boyunca hiç anlamadım... Sanırım hiç bir zaman da anlamayacağım.. Eski ADEN olma vakti kimse bana saygı duymuyorsa benden de saygı göremeyecek.. Kimsenin sevgiye olan zaafımdan dolayı beni kullanmasına izin vermeyeceğim.. Bugün bok gibi bir gün bir an önce bugün bitsin..
İnsanların şımarık hayatından nefret ediyorum.. Daha sonra yazacağım, hoşçakal
Ah evet, bunu ben yazıyorum... sadece yazdım, teknik olarak kimse bir şey yapmadı, sadece öyle hissettim düşüncelerimi dışarı atıyorum - bu tuhaf bir gün, tuhaf bir hayat, tuhaf bir ilişki..
29.10.2023 (19:00)
Aden: Son iki senenin üstüne ilk kez gece 20:00'den sonra dışarda gezdim ve o kadar tuhaf hissettim ki ilk kez dışarı çıkmışım gibiydim aşırı korkunç mu desem hislerimi anlatamıyorum şuan . Sokaklar sessiz ıssızdı eve girdiğimde sanırım saat tam olarak 23:36 gibiydi.. Ama SENA ile vakit geçirmek çok güzel bazen beni sinir etsede o tanıdığım en iyi kadın sevgisini hissediyorum.. SENA'yı çok seviyorum..
Ben onu İSTMarina AVM'de beklerken o beni Neomarin AVM'de bekliyordu ve telefonla konuşuyoruz.. Teknosa'nın önündeyim sen neredesin diyorum.. Ben de oradayım demesi ve bana dur dur sakin ol sen orada bekle şimdi ben seni bulucam demesi bile çok tatlı ama sonunda buluşabildik..
30.10.2023 (23:47)
TATMİN
Aden: Varoluş büyük bir salondur, yaşam odalarından biridir, ölüm kapılardan geçer ve her şeyin her zaman var olan zorunluluğu, koridorda, koridordan geçerek ilerlemeye devam etme merakıdır... Kapılar, keşfedilen odalar, bu bitmeyen koridorun aşağısında... Sorular cevapları doğurur, cevaplar sorular tasarlar ve sonunda tatmin olur.
Tamam, işte biraz şiir... bu, cevap arayan, asla bulamayan, yine de umutsuzluk içinde bazı şeyleri anlayan bir adamın gösterisi...
Aden: DOĞAL SEÇİLİM. Bütün gerizekalılar, akıllı insanları öldürün kahretsin... Vay be! İnsanlar milyonlarca dolar harcıyor geri zekalıların hayatlarını kurtarmak için ve neden.. Ben bu boku satın almıyorum.. Ama insanlar olarak barışı ve korunmayı sağlamak için böylece kendi kendilerine yapay bir insan yarattılar. Biz bir devlet diyoruz; yapay da yaptılar...Medeni kanunlar olarak adlandırılan zincirler. Doğa Kanunları İçin (Adalet, Eşitlik, Tevazu, Merhamet, ve (özetle) bize yapılması gerekeni başkalarına da yapmak) herhangi bir gücün korkusu olmaksızın, kendilerinin bunlara uyulması doğal tutkularımıza aykırıdır, bizi taraflığa, gurura, intikam ve benzerlerine taşıyan ve kılıç olmadan yapılan antlaşmalar sözlerden başka bir şey değildir.
Doğru ve yanlış, adalet ve adaletsizlik kavramlarına yer yok... Ortak gücün olmadığı yerde kanun yok, adalet yok. Güç ve dolandırıcılık, ikisi savaşta temel erdemler. Anadolu adliyesinde o aptal savcı Batuhan o bir sporcu ve aden sporculardan nefret eder.. Taciz edilmeyle ilgili git hayatını yaşa demesi Antalya'ya git hayatını yaşa maddi durumunu bilmiyorum ama çalış orada hayatına bak demesi benim bu aptala neden saygım olsun ki ona çocuğun varmı varsa çocuğun bu şekilde tacize uğrasa ne yaparsın dedim.. Sessiz kaldı sanırım çocuğunu antalya'ya gönderirsiniz dedimm.. Bir de beni tehdit etmesi 1 senedir buradayım ama 5 sene daha büyük ihtimal buradayım en ufak bir durumdan karşıma çıkarsan yakarım seni demesi.. Çok korktum senden.. Kanunlar sizin olsun, ben hiç birine uymayacağım..
31.10.2023 (17:35)
SADECE ÇOCUKLUK ANISI
Hepimiz aynı yaştaydık, bu da olayı daha da eğlenceli hale getiriyordu.
Aden: Silahlar ! Çocukken "silah" oynamayı severdim. Bugün çocukluğumdan beri özlediğim birkaç şeyden biri. Üç yıl boyunca M*****'ın kırsal bir kasabasında yaşadım ve ormanda çok oynadım. İki arkadaşım ve ben her zaman ortalıkta dolaşıp hayali kötü adamları vururduk. Evimin arkasındaki orman geniş, boş ve eskiydi. İçerisi çoğu zaman küflü bir ağaç ya da belki çam ağacı kokardı. O ormanlar akıllarda o kadar çok anı bıraktı ki, muhteşem. Şiddetli yağmur fırtınalarında ne kadar korkutucu göründükleri ya da geceleri ne kadar karanlık oldukları gibi. Bilinmeyenden korktuğum için gece vakti ormana girmeye bile korkuyordum. Ancak çoğunlukla anılarım sevgi dolu. Kardeşim gibi gördüğüm arkadaşım ve ben o ormanlarda düşman birliklerini avlamak ve istilaları durdurmak gibi sayısız görev üstlendik. ( çocukluk oyunları ) Gevşek dallardan ve dallardan küçük ağaç kaleleri kurar, bunları üslerimiz ve kamplarımız için kullanırdık. "Ateş!" Hepimiz elimizden geldiğince hızlı silah sesleri çıkarırken, ölümcül plastik oyuncaklarımızı etrafta sallarken çığlık atıyordum. Neredeyse her çatışmamızda birimiz yaralanacakmış gibi davranırdık. Yarayı sarmak için yanımızda daima küçük bandajlar ve bantlar taşırdık. Şans eseri kurşun her zaman tam içinden geçiyordu, böylece ameliyat yapmamıza gerek kalmıyordu. Çılgın hali olan arkadaşım, biz koruma ateşi açarken çığlık atarak ve tüm kötü adamlara ateş ederek doğrudan savaşa koşuyordu. Dövüşümüz çok canlı ve çok gerçek görünüyordu. Artık silahları ateşlediğim için ne kadar gerçekçi olmadığımızı anlıyorum, ama hey, biz sadece çocuktuk! "Hava desteği nerede?!" Ben MI 6'yı yeniden yüklerken diğer arkadaşım çığlık atıyor. "Biliyorsam ne olur!!" Cevap veriyorum. "6'lılarımızda daha fazla gelen APC var, mayınları çabuk kurun!" kardeşim bağırdı. Kötü adamlar etrafımızı sarmıştı ama bize saatlerce yetecek kadar cephanemiz vardı. Önümdeki ağaçlara birkaç el bombası atıyorum ve onlar düşman birliklerinin dalgasını öldürerek uzaklaşırken eğiliyorum. kardeşim o kamyonlar için mayınları hazırlıyordu ve arkadaşım da solumuzdaki müfrezeye roket fırlatıyoruz. "El bombası!" Üssümüze bir sopanın düştüğünü görünce çığlık atıyorum. El bombası üssümüzü yok ederken kardeşim ve ben ağaç gövdelerinin üzerinden atlıyoruz. "Hemen hareket etmeliyiz!" Kardeşim, tüm bu silahlı saldırının altında kulağıma bağırıyor. Arkadaşımın yanından geçiyoruz ve o da tahliyeye katılıyor. Tam o sırada hava desteğimiz üstümüzden uçuyor. "İşte silahlı gemiler!" diyor kardeşim, ağaç dallarından, kurşunlardan ve havan toplarından kaçarken. Oldukça büyük bir ağaç grubunun önünde duruyoruz ve dönüp ateşe karşılık veriyoruz. Hava desteği ilerleyen birliklerin üzerine napalm atıyor ve kamyonlara roket atıyor. Büyük bir makineli tüfek çıkarıp onu bir ağacın üzerinde sabit bir konuma yerleştiriyoruz. Ben bize ulaşan birkaç kötü adamla göğüs göğüse dövüşürken, Kardeşim ve Arkadaşım her yere kurşun sıkmaya başlıyor. Gerçekten güçlü bir sopayla işlerini bitirdiğimde, içeri girip biraz ödev yapma zamanı gelmiştir ve Arkadaşım'ın da bu gece ailesiyle akşam yemeğine çıkması gerekiyor. Çocukken bir günlük işte, sanırım..
Bir gün, çok yakında Arkadaşı mı..? Arayıp beni hâlâ hatırlayıp hatırlamadığına bakacağım. Ve bak bakalım o ormanlar, kalelerimiz ve saklandıklarımız yıllar önce bıraktığım yerde duruyor mu..?
Aden: Hayatım boyunca yaklaşık altı kez farklı evlere veya yerlere taşındım. Son üç taşınmamda sahip olduğum en iyi arkadaşlarımdan bazılarını arkamda bıraktım. Babam Kara Kuvvetleri Subayı olduğu için sık sık taşınmak zorunda kalıyorduk. Yakın dostları geride bırakmak her zaman zordur. Çoğu ülkenin diğer tarafında yaşadığı için muhtemelen çoğunu bir daha göremeyeceğim. Birkaçıyla iletişim halindeyim ama çoğunu kaybettim. Hami'nin "O Öncüler"de yaptığı gibi, bir arkadaşı kaybetmek zordur. Yaşadığım son üç yerden, arkamda bıraktığım dostlardan ve anılardan bahsedeceğim. Sürekli taşınmaktan nefret ediyorum... İlk yaşadığım ev büyük oranda ormanlık bir alandaydı, dolayısıyla çok fazla komşumuz yoktu. Üç yakın komşumdan ikisinin benim yaşımda çocuğu vardı. Her gün ormanda ya da evlerimizde oynardık. Ormanda kaleler yapardık ya da kardan kaleler yapardık, bisikletle gezerdik ya da sadece ormanı keşfederdik. Belki de çocukluğumda yaşadığım en eğlenceli şeydi.
Ormanları çok seviyorum.. Tek huzur bulduğum yer
Aden: Bir arkadaşını kaybetmek, özellikle çocukluk yıllarında bir insanın başına gelebilecek neredeyse en kötü şeydir. Birçok yerde yaşadım ama son üç yer çocukluğumun en eğlenceli ve en büyük deneyimleriydi. Anılar seninle kalsa da gerçek arkadaşın kalmaz. Pek çok harika arkadaşımı kaybettim ve her birini kaybettiğimde hayatımın en kötü günlerini yaşadım. Onlarla bu kadar çok zaman geçirdiğim ve şimdi durduramadığım bir şey yüzünden gitmek zorunda olduğum için kendimi yalnız, kaybolmuş ve hatta tedirgin hissettim. En iyi arkadaşı edinmek uzun sürmez ama onu kaybetmek için sadece 2 kelime yeterlidir. Bunlar "Taşınıyoruz." hala kalıyorum..
03.11.2023 (12:24)
“Hayatımda yapmak istediğim”
Aden: Ben herkese hile yapmak ve yalan söylemek zorundayım, bunda sorun yok. Bu benim motive olduğum şey, bu benim hedefim. “Hayatımda yapmak istediğim” şey bu. Tuhaf olan ne biliyor musun, sizlersiniz beni olduğum gibi kabul etmeyip yaşadığım en kötü olaylardan dolayı yargılıyorsunuz... O yüzden size oyun oynamak ve yalan konuşmak zorundayımm.. Ben silahlıyım...Kendimi daha güvende, daha güçlü, daha Tanrı gibi hissediyorum. İnsanları kandırma yeteneğime güveniyorum... Buna ne kadar inanırsın bilmiyorum... Iıımmhh, hayatım da ilk kez bir insana direk ilk tanışmada dürüst ve net oldum... Tüm benliğimle ona herşeyi tüm şeffaflığı ile anlattım ve ondan asla bir şey saklamayacağım.. O benim sahip olduğum en değerli şey... Hayatımı paylaştığım tek kadın onu çok seviyorumm...
Toplum, çocukların mahkum olduğu okulların hapishaneye benzemesini istemiyor. Öğrenmek için oradalar ve eğer öğrenciler kendilerini rahatsız hissederlerse, bu yalnızca daha fazla soruna yol açar.
07.11.2023 (18:11)
BİR ÇIKIŞ YOLU VARDIR
Aden: Her zaman durumlardan bir çıkış yolu vardır. Eğer hayatınızda bir kutu varsa (büyük ya da küçük), size basit bir yöntem önereyim. Odak noktasıza koyun. Her şeyden birkaç dakika uzaklaşın. Sorunu kesintisiz olarak düşünebileceğiniz sessiz bir odada rahat bir sandalye bulun. İlk önce kutuyu tanımlayın. Size rahatsızlık veren şey nedir? Daha sonra, kutunun içinde olsaydınız ne yapacağınızı düşünün. İlk başta aklınıza gelebilecek tek avantaj, rahatsızlığın olması olabilir. Ancak bir şekilde kutu, yapmayı tercih ettiğiniz bir şeyi yapmanızı engelliyor. Ve eğer kaldırılırsa, arzu edilen alternatiflerden faydalanmakta özgür olacaksınız. Kutunun gittiğini hayal edin. Ve ondan kurtulduğunuzda ne yapacağınızı hayal edin. Bunu yaptığınızda, bir serbest aktivite düşüncesinin diğerine yol açması mümkündür. Ve çok geçmeden, daha önce aklınıza gelmeyen pek çok arzu edilen olasılığı düşünebileceksiniz. Bir sonraki adım, kutudan çıkmak için gereken fiyatı belirlemektir. Daha önce de söylediğim gibi sizi buradan çıkaracak bir bedel olduğu aklınıza bile gelmemiş olabilir. Ama her zaman bir çıkış yolu vardır. Eğer şu anda kutunun dışına çıksaydınız, bunun size maliyeti ne olurdu? Korktuğun şey ne olurdu.. Eğer bir yüzleşme söz konusuysa, gerekli konuşmayı yaptığınızı hayal edin... İlgili diğer insanlarla hayali bir diyalog kurun. Bunu atlamayın ; Her bir kişinin söylediği her kelimeyi zihinsel olarak yaşayın.. Bunu yaparken ortaya çıkabilecek beklenmedik şeyleri düşünmeye çalışın. Bir kişinin karakterinin size daha önce gösterilmeyen yönlerini öngörmeye çalışın. Ya sinirlenirse? Ya ağlamaya başlarsa? Ya istismarcı olursa..? Tüm deneyimi zihninizde yaşayın. Biraz acı veriyorsa, ikinci kez deneyin. Bunu yaptığınızda daha az acı verici olmalıdır. Bunu, sizi rahatsız etmeden her şeyi zihinsel olarak tamamlayıncaya kadar gerektiği kadar yapmaya devam edin. Bununla durumunuzun üç unsurunu açıkça tanımlamış olacaksınız: (1) bulunduğunuz yerde kalarak ne ödüyorsunuz; (2) dışarı çıkmanın size maliyeti nedir; ve (3) dışarı çıktığınızda neler yapabileceğiniz. Durum, çözümü olmayan belirsiz bir sorun olduğu sürece, her ne kadar rahatsız edici olursa olsun, her şeyin değişmeden devam etmesine izin vermek her zaman daha kolay görünebilir. Ancak kutunun içinde kalmanın size neye mal olduğunu ve kutunun dışında kalırsanız neler yapabileceğinizi anladığınızda, bu konuda bir şeyler yapmak için yeni bir teşvik kazanırsınız. Belli belirsiz bakıldığında dışarı çıkmanın bedeli korkunç görünebilirdi belli bir mesafeden. Ama artık onu açıkça tanımladığınıza göre, sizi korkutma gücünü kaybedebilir.
Her zaman olduğu gibi doğrudan alternatiflere odaklanmak önemlidir. Hissedebilirsin sorunlarınızın kısmen veya tamamen başkasının suçlu olduğu, ama ne olmuş yani..? Bedelini ona ödetmeye çalıştığınızda yalnızca değerli zamanınızı ve dikkatinizi boşa harcamış olursunuz. Yanlış seçim yaptın, yoksa bu durumda olmazdın; bu yüzden ödemeniz gereken bir bedel var. Bundan sonra başına gelecekler onun sorunudur. Onun hakkında seni rahatsız eden ne varsa onunla yaşamaya devam etmek zorunda kalacak. Ama tek yapman gereken bedelini ödemek, böylece o artık senin için sorun olmayacak.
Uyduğunuz kuralların her birini incelerken kendinize şunu sorun:
Bu kural başkalarının adına tasarladığı bir şey mi.. Bireyleri dizginlemek için “toplum” mu...Yoksa bunu hayatımı kendim için daha iyi hale getirmek için mi tasarladım..
Eski, tesadüfen olur ahlakına göre mi hareket ediyorum.. Yoksa kim olduğumu ve ne istediğimi bilerek kişisel olarak belirlediğim bir şey mi..
Kurallara eklenen ödül ve cezalar belirsiz ve soyut mu.. Yoksa kurallar elde edebileceğim belirli bir mutluluğa veya önleyebileceğim mutsuzluğa mı işaret ediyor..
"Birisi şüphesiz" diye kabul ettiğim bir ahlak anlayışı mı.. Bunun sebebini biliyor mu.. Yoksa sebebini bildiğim için mi yarattım..
Şu anda "tarzı olan" ve herkes tarafından kabul edilen bir ahlak mı.. Çevremdekiler mi.. Yoksa benim tarzıma özel olarak uyarlanmış bir ahlak mı..
Bana yönelik ve çıkarlarıma aykırı bir ahlak mı... Yoksa bana ait ve benden gelen bir ahlak mı..
Aden: Her durumda kendinize şunu sorun : Kendim için istediğim bu mu? Değilse, orada kalmanıza gerek yok. Dünyada milyonlarca insan var; şu anda önünüzde gördüklerinizden çok daha fazlasını seçebilirsiniz.
07.11.2023 (21:16)
Aden: Ve son olarak okullarımızın hem güvenli hem de güvenli olduğundan emin olmalıyız. Çocuklarımızın tüm potansiyellerine ulaşabilecekleri ortamları memnuniyetle karşılıyorum ve öğretmenler zanaatlarını korkmadan uygulayabilirler. Şunu da eklemeliyim ki, bu trajedi bir okulda yaşanırken, bir dahaki sefere aynı olayın sinemada yaşanmamasını sağlamak için gerekli adımları atın.. - Hadi bu öğretmene 1 (bir) sene Erenköy Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde tedavi görmesi için gerekli kararlar alınsın.. Gerekli cezayı veremiyorsun.. Olan her zaman mağdur olana yani çocuğa oluyor... O çocuk bir daha okula gitmeyi isteyeceğini sanmıyorum.. İçinde bir köşede o kadar sınıf arkadaşının içinde yaşadığı bu olumsuz durum onu hep takip edecek.. Savcılar, Hakimler onlar hayatım da gördüğüm en aptal karar vericiler: Yaz, Adli Kontrol Şartı ile Serbest Kalmasına Karar Verilmiştir... - HABER BAĞLANTISI
08.11.2023 (16:36)
SENA
Aden: SENA ile ilk gittiğimiz sinema: 08.11.2023 - 09.11.2023 - 21:30 - 00:02 onunla gezmek, bir şeyler yemek & içmek, aşırı huzur verici bana çok iyi hissettiriyor.. Sürekli ona bir şey olur diye korkuyorum.. El ele yürüğümüzde bile karşıdan biri geldiğinde diğer tarafıma alıyorum.. Kimse ile omuz omuza geçmesini istemiyorum.. Buluştuğumuz günlerde evine gece tek dönmesine asla izin vermiyorum.. Korkuyorum, ona bir şey olmasın ona çok ihtiyacım var.. Bana çok huzur veriyorsun.. Onu çok seviyorum. Kaba eskizler onun ruhunun güzelliğinin hakkını vermiyor. O, bir kızdan beklediğim her şeye sahip...
“Benim evimde her günün sevginin yaşanmasına izin vermek için bir fırsat olduğuna inanıyorum."
09.11.2023 (05:34)
ELEŞTİRİ HOŞ OLMAYABİLİR AMA GEREKLİ
Aden: İnsanlara sık sık şunu söylediğimi hatırlıyorum: Ne yapacağımı hayal edemiyorum, başından sonuna kadar. Bunun ne kadar zor olduğunu hayal bile edemiyorum. Kaybetmeyi hayal edemiyorum.. Ben küçük bir çocuktum. Her ne kadar bu duyguyu takdir etseniz ve sözde yanımda olsanız da gerçek şu ki bunu hayal ettiklerimi değil.. Gerçekten hissettiklerimi söyledim. Kendinizi benim - bizim yerimize koymalarına ihtiyacımız var.. En az bir saniyeliğine ayakkabılar ve onun kadar sert ve korkunç İnsanların bunun nasıl bir şey olduğunu hayal etmelerine ihtiyacımız var. Bizim ihtiyacımız, birbirinizle empati kurun, birbirinizin yerine bir adım yürüyün. Bu hayal gücü olmadan asla değişmeyeceğiz..
“Eleştiri hoş olmayabilir ama gerekli. İnsan vücudundaki ağrı ile aynı işlevi yerine getirir. Sağlıksız bir duruma dikkat çekiyor.”
Aden: Bunu analiz etmek için çok zaman harcadıktan sonra hangi faktörlerin seni sevmemi sağladığını belirledim. Erdemli olduğunu düşündüğüm bir kişiliği yanıltıcı bir şekilde sana yansıttım. Ben de aynı sebepten dolayı seninle ilgili temelde nefret ettiğim pek çok şeyi görmezden geldim. Kendimi kandırıyordum. Çevreye karşı duygusal açıdan oldukça duyarlıyım. Sosyal ilişkilerimin çoğu bunlar aracılığıyla oldu oyuncular. Hepsi tipik tiksindirici insanlardır ve bu, sayısız olumsuz duygudan oluşan bir hava yaratmıştır. Benim için sen buna bir mola oldun. Aslında tutarlı bir şekilde yazabilirsiniz. İletişim yoksa ilişkiler de var olamaz; oradaki insanların %99'uyla ilişki kurmamı anında engeller. Hoşlandığım tek kişinin genellikle daktilo yazan soresu olmasının bir tesadüf olduğuna inanmıyorum. Tutarlı bir şekilde, onunla daha sık konuşsaydım onu sevebilirdim. Her ay ya da öylesine oyun oynadığımda düzgün daktilo yazan biriyle tanışırdım ve her zaman onunla oynamaya çalışırdım. BEN Sadece düzgün daktilo yazdığı için takip ettiğim bir kişiyi hatırlıyorum. Sanki ciddi bir zihinsel sorunla karşı karşıyaymış gibi hissetmeden onunla iletişim kurmamı sağladı engelli ördek. Onunla konuştuğum ilk gün kız arkadaşı hakkında saygısızca konuştu normalde böyle bir kişiden nefret etmemde katalizör görevi görür, ancak bunu tamamen gözden kaçırdım çünkü herhangi bir şekilde iletişim kurabilen biriyle konuşabildiğim için çok rahatladım.
İlişkilerin benim için kesinlikle fiziksel bir yönü yok; önemli olan tek şey iletişimdir. İnternet doğası bunu teşvik ediyor. İnsanlığa karşı sürekli küçümsemekten başka bir şeyim yok. Olumlu bir şey hissetme konusunda çaresiz kaldım hayatım boyunca biri için başlangıçta seri cinayetlerden insanların normalde yapmadığı şekilde defalarca bahsettim. Hemen bana başvurdu. İstismar edildiğini düşündüğüm insanlara karşı bir yakınlığım var ve istismarcıları tam bir küçümsemeyle karşılıyorum. Muhtemelen birincil olanak sağlayan faktördü. Bu insanlar tarafından size acımasızca davranılma şekli bana göre müstehcen bir şekilde saldırgandı, bu yüzden bunu her yaptıklarında aynı anda sempatimi de artırıyordu sana ve hepsine olan kırgınlığımı artır. Onlara olan öfkem daha çok olumsuzluk yarattı... Bu onların ahlaksızlığından daha da fazla kurtulmanıza neden olacak bir atmosfer oldu, kendi kendini devam ettiren.
Aden: Sınırsız şefkat gösterme yeteneğine sahibim. Daha önce hiç böyle hissedecek bir durumda bulunmamıştım, bu yüzden düşündüm ki özeldi. Odak noktamı kendimden uzaklaştırıp sana yönlendirdim. Çünkü eskiden nefret doluydum ve hoşlanmadığım insanları öylece kovamazdım. Bu beni parçaladı ve benim hayatım da olmayan birine ihtiyacım vardı. Baskı genel olarak ebeveynliğe özgüdür. Çocuklar neredeyse her durumda ebeveynlerinin iradesinin kölesidir. Sen bir Müslümansın. Din kültürel olduğundan doğası gereği boyun eğdirir. Bütün bu "şerefsiz" budalalığı. Bir şey erdemden yoksun olduğu için değil, gittiği için "şerefsiz"dir. Onların "otoritesine" karşı. Yaptıkları tek şey kendi isteklerini size dayatmak. Anne babanızın size dayattığı kültür kavramına boyun eğiyorsunuz.
Çocuğum için özgür bir ortam yaratacağım için olağanüstü bir baba olacağımdan eminim. "Ben öyle dedim" diye asla bir şey yapmaz. Ona konuşabilen bir evcil hayvan gibi davranmak yerine ona pek fazla şey bilmeyen küçük bir insan gibi davranırdım. Çocuğumu kendime tabi kılmam.. Görüşler: Kendileri adına düşünmelerini teşvik ederim...
Aden: Eğer beni anladığına inanıyorsan o zaman sana bazı sorular sorarak bunu doğrulayabilirim.
Beni neden sevdin..
Neden sana karşı olumluluktan başka bir şey hissetmiyorum..
Ben hangi cinsiyetim..
Neden 14 Mart'da yapmayacağım..
Hangi siyasi ideolojiyi en makul buluyorum..
Neden Neo-Nazilere ilgim var..
Neden asla alkollü bir şey içmeyeceğim..
Ebeveynlik tarzım ne olurdu..
Neden o gün kavga ettiğimizde ben kızgınken benimle konuştun.. (kalp atışlarımın hızlanmasına yetecek kadar)
10.11.2023 (12:21)
AHLAK
Aden: Bir erkeği bir kadınla aynı şekilde romantik bir şekilde sevmeye istekli değilseniz, bu gerçekten aşk mıdır.. Neden bazı bireyleri küçümsediğimi alıp bunu genel olarak insanlığa uyguluyorum..Aile ve devlet kurumlarıyla ilgili olarak "tecavüzün neden güçle ilgili olduğunu" anlayın..~HMM... Eğer insanlar tecavüzün travmatik olduğuna inanmaya koşullandırılmamış olsaydı, tecavüzcüler bunu yapmazlardı. "güç"!
Düşünceli, içe dönük, içe dönük, asi, çatışmacı olmayan, benimle iletişim kur ve şakalaş. Benden korkma..
Aden: Kültürün nesi yanlış.. Özgür düşünceyi kısıtlıyor. İnsanlara keyfi önyargılı bakış açıları dayatıyor. İnsanların itaate zorlandığı yapay bir grup oluşturmak için bireyler arasındaki farklılıkları ortadan kaldırır. Diğer keyfi kültürel gruplar arasında temelsiz bağnazlığa ve grup içinde üye olmak için hiçbir neden bulunmayan insanlar arasında uyum sağlamaya olanak sağlar. Keyfi bakış açılarıyla insanların acı çekmesine neden olur. Neden kültürden farklı olarak dine karşı çıkıyorum.. Kültüreldir. Eylemleri gerektirir ve gerçekte hiçbir temeli olmayan sanrılara dayalı davranış türlerini teşvik eder. Mutluluk, dünyayı rasyonel bir şekilde değerlendirerek ve davranışınızı değiştirerek artar. Ne kadar hayalperest olursanız, o kadar az mutlu olursunuz. Ahlakı din ile birleştiriyor.
Aden: Bunun nedeni, tecavüz mağdurlarının toplum tarafından, tecavüz ettikleri şeye inanmaya zorlanmaları olabilir. Yaşananlar geri dönüşü olmayan bir kötülük ve ömür boyu süren bir travmadır. Ve belki de bazı kişiler için öyledir.. Hemen hemen her çocuğun tecavüze uğradığı gerçeğiyle herkesin buna kayıtsız kalması arasında nasıl uzlaşabiliriz.. Tecavüzün travmatik bir şey olduğu fikriyle mi.. - Devamı 9. Defterde Sayfa 134
Aden: Ahlak bana dinden farklı görünmüyor. İdeal sistemler üzerinde kimsenin anlaşamamasının nedeni ahlak ve ideal politik sistemlerin hepsi uydurma safsata olduğundandır. Her zaman bunun bir örneğidir.. Eylemlerini haklı çıkarmak için keyfi idealler icat eden ya da eylemlerini kendi çıkarlarına göre ayarlayan güce sahip insanlar. Keyfi idealler. "Ahlaki ajanlar" gibi tuhaf örnekler. Bir hayvanı öldürmek sorun değil ama bir insanı öldürmek doğru değil. Birçok insanı kurtarmak için bir kişiyi öldürmek yanlıştır, birçok insanı kurtarmak için bir kişiyi öldürmek doğrudur. Ortak nokta, "ahlaksız" davranışların güçle tedavi edilmesine izin verilmesidir. Ahlakın tamamı güç uygulamaktır. Bunların hepsi tamamen anlamsız, tuhaf, doğaüstü iddialardır. Olayın gerçeği şu ki "Ahlak" her zaman iktidara sahip bir grubun eylemlerini haklı çıkarmak için keyfi idealler üretmesinin bir örneğidir. Eylemlerini keyfi ideallerine veya buna benzer şeylere göre ayarlamak. Bunları karşılaştırabilecek pek çok yol var. Mesela intihara yönelik tedavileri gibi. Geleneksel Müslümanlıkta, kendinizi öldürmek sezgisel olarak arzu edilir bir şeydir çünkü cennet ıhmmm.. Budizm'de kendinizi öldürmek için beş saniye ayırmak sizi ömür boyu sürecek acılardan kurtarır. Ancak her ikisinde de intihar, uydurma sebeplerden dolayı keyfi olarak yasaktır. Ahlak konusunda da aynı şey geçerli: Kendinizi öldürmek sezgisel olarak ahlaki olacaktır çünkü buna sahip olamazsınız. Hayattayken doğuştan yaptığınız ahlaksız eylemlerde bulunma kapasitesi; ve yine de çoğu bir şekilde intiharı ahlaksızlık olarak yasaklıyor.
Neden iki kötülükten daha azına oy vermiyorsunuz..: Oy vermek yanlış bir kontrol duygusudur. Otoriter hükümetler, özgür oldukları varsayımıyla hareket ederek oylamayı zorunlu kılıyor. Ya kimse oy vermezse.. Seçmen katılımı ne kadar düşük olursa, o kadar çok mesaj gönderilir. Tek oyum hiçbir şeyi değiştirmez. İnanılmaz derecede büyük bir insan grubunu organize etmek gerekirdi bu nedenle oy vermeyenler de var, hepimiz oy vermeyi kabul ediyoruz. Siyasete bulaşmanın hiçbir anlamı yok. Zaten kolaylıkla sabote edilebilir.
Savaşlar kaçınılmazdır.. Ekonomik kötüye kullanım.. Gençlerin yanlış eğitimi.. Vergiler... Dünya çapında silahlar.. Sübvansiyonlar.. Ekonomik verimsizlikler.. Yasadışı göçmenler ve sosyal yardım yoluyla kalıcı alt sınıflar.. Organize suç artışı.. Oy satın alma
10.11.2023 (15:55)
SON ZAMANLARDA PEK UYUMADIM
Aden: Benim Antinatalizmim 12 Kasım 2023 | 892 sitemin son görüntülenme sayısı ve açıklaması: Daha doğrusu, temelde buna nasıl ulaştığımı. Aslında bunun antinatalizmle hiçbir alakası yok ama neyse. Küçükken bunu anlamamıştım ama kültüre karşı her zaman büyük bir nefretim vardı. Ben kültürü, insanların akılsızca birbirlerine dayattığı, diğer hastalıklardan farklı olmayan şekilde yaydığı yanıltıcı değerler olarak görüyorum. Daha önce elimden geldiğince kültürel değerlerimi ortadan kaldırmaya çalıştım. Bu sayede yavaş yavaş bu toplumla uzlaşabilecek içsel benliğin değerlerini keşfetmeyi, böylece mutluluğa götürecek faaliyetlerde bulunabilmeyi ve hedeflerin peşinden koşabilmeyi umuyordum.
Aden: Eğer teknoloji teorik olarak ortadan kaldırılabilseydi ve anarko-anarko ilkelcilik hakim olabilseydi... Sanayi Toplumu ve Geleceği analitik bölümlerinde kültürün tüm örneklerini teknoloji ile değiştirin; o zaman temelde teknolojinin zararlı etkilerine ilişkin benim o zamanki zihniyetimi almış olursunuz. Sorun, mutluluğun ne olduğuna değinmemiş olmamdı. Mutluluk yalnızca değerin yerine getirilmesidir, eğer teknolojik değerler ortadan kaldırılırsa, bunların yerine getirilmesinden kaynaklanan mutluluğa ihtiyaç olmayacağını, çünkü mutluluk kavramından - bağlamından çıkarıldığında gereksiz ve tutarsız bir kavram haline geldiğini fark ettim. O zamanki yarı-anarko-ilkelci düşüncemin ortak teması, temel olmayan değerlerin yalnızca teknolojik enfeksiyonların bir sonucu olarak var olduğu ve vahşi değerlerin yerine getirilmesinden kaynaklanan mutluluğa engel olduğuydu. Sanki vahşi benliğim, kısacası metafiziksel olarak, ruhu, benliğin teknolojik olarak inşa edilmiş sahtekarları tarafından yutulmuş olan gerçek benmişim gibi. Ama benim vahşi benliğim de bir sahtekardı. Temel olmayan değerleri ortadan kaldırabildiğimi ve bunların gerçekleşmesinden kaynaklanan mutluluğa ihtiyaç duymadığımı anladığım gibi, temel değerleri de ortadan kaldırabildiğim ve bunların gerçekleşmesinden kaynaklanan mutluluğa ihtiyaç duymadığımı anladım.
Başından beri beni rahatsız eden yalnızca kültürel hastalık değildi; bu bizzat yaşamın hastalığıydı. Hiçbir zaman özgür iradenin ve nesnel amaçların bariz eksikliğiyle ilgili bir sorun yaşamadığım için varoluşsal bir kriz içinde değilim. Her ne kadar önemsiz olduklarını bilsem de, psikolojik olarak kendi öznel değerlerimi ve hedeflerimi her zaman kabul etme yeteneğine sahip oldum ve bu beni hiç rahatsız etmiyor.
Aden: Sorun benim anlam arayıp bulamamam değil. Sorun şu ki, ben de muazzam bir anlam hissediyorum ve hayatta olan herkes de öyle. Anlam, yalnızca yaşam nedeniyle var olan değerin soyut bir yorumudur. Kültürün bana bulaştırdığı yanıltıcı değerleri ortadan kaldırmaya çalıştığım gibi, nihai çözüm de hayatımın sonlandırılması, kendimi her türlü değerden kurtarmaktır. Çözüm, sanki sanrıların aşınmasıymış gibi, hayatın bir yönünü kucaklamak olamaz. Acilen değer kazanmamı sağlayan şey hayattır ve hayatımı değiştirmek, halihazırda sahip olduklarımdan farklı yanılsamalar yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Ne yazık ki şu an itibariyle, hayatın çözümünün ölüm olduğunu kabul etmeme rağmen, ölümümü - ölümümün peşinden koşacak ve beni yanıltan değerlerden kendimi kurtaracak disiplinden yoksunum. Ama intihar edenleri de takdir ediyorum. Kendilerini kültürden, yaşamdan, her türlü değerden kurtardılar. Kendilerini kendilerinden kurtardılar.
Önceden yazılmış bir senaryoyu okumadığım, bunun yerine sadece aklıma gelenleri konuştuğum bir yazıyı kanalıma eklemeyi düşünmeliyim. Bu şekilde daha az robotik görünebilirim. Son zamanlarda pek uyumadım, bu yüzden tutarsız bir şekilde konuşabilirim ama bunu bir bahane olarak kullanmıyorum çünkü her zaman başıboş konuşma eğilimindeyim.
12.11.2023 (20:06)
KAYBINIZ İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜM
Aden: Geçenlerde özellikle intihara sürüklenen gençlerle ilgili "her şey daha iyiye gidiyor" mesajı üzerinde düşünüyordum. Zorbalık kavramı genel olarak rahatsız edicidir ve kişisel olarak geleneksel zorbalığı deneyimlememiş olsam da, yaygın olan kültürel zorbalığı deneyimledim. İnsanlar çocukların gelişebileceği bir ortam yaratmaktan bahsettiklerinde kültürel değerlerin doğasında olan zorbalığı kabul ediyorlar. Geleneksel zorbalığa karşı çıkmanın tek nedeni kültürel değerlerin dayatılmasına müdahale etmesidir. Çocuklar, yetiştirilmelerinin her aşamasında sürekli olarak zorbalığa maruz kalırlar.
Neden bazı insanlar kendi değerlerini çocuklarına empoze etmenin iyi bir şey olduğuna inanıyor.. Kendi değerlerinin üstün olduğunu ve çocuklarına aşılanması gerektiğini düşünüyor gibi görünüyorlar, ancak eylemlerinin sonuçlarını anlayamıyorlar. Özellikle kazara hamile kalanlardan değil, bilerek çocuk sahibi olmayı seçenlerden bahsediyorum. Bu bireyler çocuklarına kendilerininkinden "daha iyi bir yaşam" sunmayı amaçlıyorlar.
Aden: Bazı bireyler, çocukluklarında yoksulluk içinde büyümek veya aile üyelerinden istismara uğramak gibi travmatik deneyimler yaşadıklarına inanmaktadır. Sonuç olarak kendi çocuklarını benzer deneyimlerden korumak için ebeveynlik davranışlarını değiştirmeye çalışabilirler. Ancak bu aslında çocuklar için faydalı değildir ve ebeveynlik eylemi mutlaka kişisel aydınlanmaya giden bir yol değildir. Aksine, kişinin kendi psikolojik sorunlarını çözmeye yönelik bencil bir girişim olabilir. Sonuçta çocuklar ebeveynlerinin deneyimlerinden sorumlu değildir ve bunlara maruz bırakılmamalıdır. Bu durumun anlaşılması zordur.
Çocuk yetiştirmek onlara bir iyilik yapmak değildir; onlara daha sonra kendi çocuklarına aktarmak zorunda kalacakları değerleri empoze ediyor. Bu, bagajı ve saçmalıkları düzeltme döngüsüdür. Burada sorun ilerleme değil; hareket eksikliğidir. Siz sıfırıncı boyutta sıkışıp kaldınız, ben de öyle. Bu, değer talepleri tarafından yönlendirilen yaşamın yapısıdır. Bu aşılanmış değerleri yerine getirerek hiçbir şey başaramazsınız. Eğer çocuğunuz yoksa bu değerleri yerine getirmenize gerek yok. Buradan nereye gideceğimi, ne konuşacağımı bilmiyorum.
Aden: İnsanların her zaman şunu sorması beni gerçekten beni rahatsız ediyor: Bir çocuk doğduğunda neden kutlamalıyız.. Birinin hamile olduğunu duyduğumuzda bunun yerine "Kaybınız için çok üzgünüm" dememiz gerektiğine inanıyorum. Aynı şey intihar için de geçerli, eskiden intihar eden insanlara sempati duyardım ama şimdi onların doğru bir fikre sahip olduklarını düşünüyorum.
Anarşist Felsefe
Aden: Proudhon, Kropotkin, özellikle Tolstoy, Emma Goldman, Alexander Berkman, Benjamin Tucker gibi yazarların, ister bireyci ister kolektivist olsun temelde her anarşistin eserlerini okumaktan hoşlanırdım. Tüm bunlardan keyif aldım. Anarşist felsefeyi öğrenerek bir şeye doğru ilerlediğimi düşünürdüm. Ama sanki bir şekilde kültür karşıtı bir şeymiş gibi, sanki zihnin bazı baş adamlarını yok ediyormuşum gibi. Ama ben böyle bir şey yapmıyordum. Anarşist felsefeye ilgi duymamın tek nedeni hayatımda yaşadığım deneyimlerdir. Otorite kavramının canımı acıttığını hissettim. Eğer bu kavrama hiç maruz kalmasaydım, bu anarşist felsefenin hiçbirini asla takip etmezdim. Ve bu aslında o zamanlar düşündüklerimin yetersiz bir ifadesiydi. Ama sanırım işin özü bu. Siyaset de bundan ibarettir; yaşadıkları hayatlar nedeniyle belirli değerleri edinmiş insanlar ve sanki bir şekilde bir şeye doğru ilerliyormuş gibi siyasi gündemlerini öne çıkararak bunu gerçekleştirmeye çalışırlar, ama bu öyle değil, sadece psikolojik bagajınızı ele almak.
12.11.2023 (20:31)
6284
Aden: Son bir işim kaldı.. İstediğimi elde ettim.. 6284 sayılı yasadan yargılandığım.. Dosyanın kapanması için son bir adım kaldı.. Bugün Anadolu Adliyesinde Cumhuriyet Savcısı D**** Ö*** ile görüştüm.. Annemin yalanları her zaman asılsız kalıyor.. Her seferinde güçlenerek kendimi temize çıkartıyorum... Annem her zaman ki gibi numarasını değiştirip.. Yok olmuş savcı ulaşamıyoruz annene diyor.. O kadının ömrü boyunca yaptığı tek şey bu neyse o değersiz kadın hakkın da konuşmak istemiyorum.. Kendime bir söz vermiştim.. Düzgün bir hayata adım atacağım diye.. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin verdiği olumlu rapor sonucunda açık olan bir davam kalmadı...
Çok yorucu 1.5 sene geçirdim.. Dürüst olmak gerekirse en tedirgin olduğum 19.06.2022'de ABD ve Abraham Cooper hakkımda Antisemitizm'den açtığı davaydı..
Aden: Douglas “Mike” Day bu adamın yaşadıklarını ve kitabını okuduğum da gerçekten üzülmüş ve ağlamıştım.. (ABD) Navy SEAL Donanmasında görev yapan Day ırak'ta 2007 yılında 27 kez vuruldu ve hayatta kaldı... “Mike” Day 27 Mart'ta kendini astı. 😞
Aden: Hayatım da hiç bir zaman kızgın ya da saldırgan görünmedim. Fotoğraf çekilmeyi sevmiyorum veya resimlerde görülmek istemiyorum.. Ben göz temasından hiç bir zaman kaçınmadım.. İnatla insanların gözünün içine bakmaktan zevk alıyorum..
Aden: Kalıcı bir korku duygusuna sahip değilim, ancak her çiftte bir kez keyfi olarak yorulduğum ve saatin sabah 12:00–5:00 civarında olduğu aylar, aklımda çarpık yüzlerin görüntüleri yanıp sönüyor. Bir nevi şunlara benziyorlar.. Terör evi filminin sonuna doğru, saat 75:00 civarı sahneyi ilk gördüğümde geçmişte hayal ettiklerime benzerliği nedeniyle zihinsel olarak bir anlığına ürktüm.
15.11.2023 (20:58)
ÇOK ACI ÇEKECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM
Aden: O kısımda çok defansif davrandım. Bir şeyi çözmeye çalıştığımda, WordPad'i açıyorum, bir düşünce yazıyorum, birkaç kez enter tuşuna basıyorum, başka bir düşünce yazıyorum ve bunların hepsi yavaş yavaş bir tür kişisel makaleye dönüşüyor. Bu yazıların çoğu bir süre önce yazdığım makalelerden birinden geldi, ama... o varoluşçuluk paragrafını yazdıklarımdan aynen aldım. Bunları yazarken genellikle duygusal bir durumdayım ve bunu internette "kendinizi öldürmemeniz için nedenler" diye araştırdıktan sonra yazdım. Zorlayıcı bir argüman bulmaya çalışmıyordum, sadece sıkılmıştım ve intihara yönelik forum posterlerine şu şekilde yanıt veren pek çok insan buldum: "Nerede olduğunu tam olarak biliyorum, ben de hayatımın anlamsız olduğunu hissettim. " Ve... heh, ironikti çünkü... Bende tam tersi bir sorun var. Bu yüzden bunu acımasızca görmekten ve tek bir kişinin ne hissettiğimi ifade etmediğini görmekten biraz rahatsız olmaya başlamıştım.
Aden: Bireyler, hayvanlarda da gözlemlenebilen benzersiz kişiliklere sahiptir. Kişisel olarak ben her zaman kompülsif bir organizatör oldum, bu özelliğimi genç yaşlarımdan beri sergiledim. Bu yazıların yanıtını oluştururken yazılarımı her seferinde dikkate alarak üç kez okudum. Üçüncü kez okurken değinmek istediğim noktaları yazdım. Daha sonra yanıt vermeden önce en alakalı noktaları yeniden düzenleyip seçtim. Bu göreve yaklaşımım kompülsif olarak organize edilmiştir, çünkü kendimi bu şekilde yanıt vermeye mecbur hissediyorum.
Aden: Demek istediğim şu ki kültür, uzuvlarınızı kıran ve sonra size koltuk değneği veren bir haydut gibidir. Kültür değerleri yerine getirmez, değerleri yerine getirme ihtiyacını yaratır ve bu değerleri yerine getireceğiniz doğal süreçleri alt üst eder. Bu yüzden kültür için hastalık metaforunu kullandım. Bunun gereksiz derecede kışkırtıcı olduğunu biliyorum, ancak dilin tüberkülozlu birinin hırıltısına ve tüm bu küçük şeylere benzediği gibi o sevimli küçük karşılaştırmalara dikkat etmeseniz bile bunun doğru bir tanım olduğunu düşünüyorum. Dil yani kültür hiçbir şeyi çözmüyor, birine yapışıyor ve bazı şeyleri çözme ihtiyacı yaratıyor. Yani kültürü bir hastalık olarak adlandırmak yerine, sanırım buna... ah, dostum, bunu kesmem gerekecek ve... her neyse. Yani her şey bir yanılsama mı.. Sanrı nedir.. Sanrı gerçeklikle bağdaşmayan bir şeydir, değil mi.. Sağ.. Sanrı, gerçeklikle bağdaşmayan bir durumdur. Eğer bir fare tutuyorsam ve su şişesini kastediyorsam, bunun bir su şişesi olduğunu söylemek yanılgı mı olur.. Bu bir su şişesi değil, bunun olduğunu düşünürsem ve ondan içmeye çalışırsam bu bir yanılsamadır, bu bir yanılsamadır. Olayların gerçekte nasıl olduğuyla bağlantılı değildir. Şimdi, eğer gerçekte olan şeylerden bahsediyorsanız, o zaman bu bir yanılsama değildir.
Her şeyin bir yanılsama olduğunu söyleyemem. Epistemoloji hakkında pek bir şey bilmiyorum ama dini dogmanın var olduğu gibi değerin de var olduğunu söyleyebilirim. Bu var olan bir inançtır, ancak gerçeklik hakkındaki iddiaları yanılsamadır. Benzer şekilde değer de gerçekliğin çarpıtılması olarak var olur. Algı zorlayıcı bir yanılsamadır; var olur ama bir yanılsama olarak. Kendimi tekrarladığımı biliyorum ama sanırım konuyu anladım.
Aden: Çok acı çekeceğimi düşünüyorum. Bu, heh, temelde fikir bu… ımm, ben yaşamak istemiyorum, ölmek istiyorum.
16.11.2023 (20:43)
TAM BİR APTALIM
Aden: Yani, benim için aydınlanma çok, çok, çok geç oldu, benim aydınlanmam ölümde yatıyor, burada benim hiçbir değerim yok.. Geçmişte çok kişiyi kırdım üzdüm.. Evimizin orada Yavuz Abi (Market) işletiyordu ve düzenli alışverişimizi ondan yapardık ay sonu babam toplu ödeme yapardı ona tahmini 7,8 veya 9 yaşlarım da olmam gerekiyor tam hatırlamıyorum... Ondan sürekli bilirsiniz işte çocukların seveceği şeyler çikolata şeker alırdım ve yazdırırdım.. Bir gün çok açılmışım o zamanın parası 400 TL borç yapmıştım.. Korkudan babama ve anneme diyememiştim.. Bir gün babama dedi ve ben inkar ettim ben almadım baba yalan söylüyor dedim (tam bir aptalım) babamdan çok korkuyordum.. Kavga ettiler ve babam bana inandı o parayı biz vermedik ve benim gerçekten yapmış olduğum bir borçtu yakın zamanda o mahalleye gittim ve durumu ben o Yavuz Abiye anlattım.. Ondan özür diledim.. Ona 2.000 TL para verdim.. Yıllarca onun üzüntüsü hep içimde oldu.. Umarım beni affedersin.. Çok özür dilerim..
Aden: Ve bence okul nedir.. Okul kültürdür, temel olarak kültürel öğretidir. Ve kültür nedir.. Yoksunluğun dayatılması. Bu da beni rüyalar hakkında düşündürüyor. Rüyalar tuhaf değil mi.. Bunların kültürle nasıl bir ilişkisi olduğunu merak ediyorum; Gerçekten hiç düşünmedim.. O mutluluğu hissettiğim tek yer rüyalar peki bunun anlamı nedir.. Anlamı rüyalar sahip olduğum bazı yoksunlukları gideriyor. Ah, insanların şunu söylemesinin nedeni bu olsa gerek: kültürcüler “Hayalleriniz için çalışmalısınız!” diyor. Çünkü onlar bu yoksunluğu gideriyorlar. Hayallerinizi gerçeğe dönüştürün. Ben hayallerimin gerçek olmasını istemiyorum, hayallerimi istiyorum..
Gürültülü insanlar benim için her zaman en iğrenç olanıdır.
Aden: Bazıları intiharın yasa dışı olmadığını savunuyor ancak gerçekte fiili olarak yasa dışıdır. İnsanların intihar düşüncelerini ifade edenlere yardım etmek istediklerini iddia etmeleri ama gerçekte sadece kendi değerlerini empoze etmek istemeleri ironik. İntihar tabu olmasaydı ve insanlar ölme isteklerini açıkça ifade edebilseydi, bazıları bunun daha fazla tartışmaya yol açacağına ve sonuçta intiharın önlenmesine yardımcı olacağına inanabilir. Ancak tabunun bir nedeni var; intihar yaşamı onaylayan bir şey değil ve bunu tartışmak aslında daha fazla intihara yol açabilir. Bu rahatsız edici bir düşünce.
Yorumladığım tüm bu güzelliğin sadece narsist olmamdan kaynaklandığının farkındayım ve böyle düşünmeyi seviyorum.
17.11.2023 (21:51)
MERHAMET DİYE BİR ŞEY YOK
Aden: Daha önce de belirtildiği gibi, kişisel farkındalık harika bir şeydir. Başkalarının düşüncelerinin ve onları nasıl kışkırtıp kötü hissettireceğimin farkındayım. Her zaman benzersiz olmaya çalışıyorum ama çoğu zaman kendimi başkalarını taklit ederken buluyorum. Farklı şeyleri ve tarzları bir araya getirmeye çalışıyorum ama kendimi ifade etmeye çalıştığımda, başkalarına benzemeye veya taklitçi olarak algılanmaya başlıyorum. Önemli konulardan biri de insanların bana ne yapmam, düşünmem, söylemem ve nasıl davranmam gerektiğini dikte etmesidir. Talimatlara ancak istersem uyacağım. Ancak ebeveynler, kolluk kuvvetleri, Tanrı ve öğretmenler gibi kişilerin ne yapmam gerektiğini söylemesi beni buna karşı dirençli kılıyor! Bu yüzden WHOISEADN adını kullanıyorum.. Ben söylemediğim sürece kimse hiçbir şeyi hak etmez. Kendimi bir tanrı gibi hissediyorum ve keşke ben de öyle olsaydım, herkes resmi olarak altımda olsaydı. Evrensel zeka açısından dünyadaki çoğu bireyden üstün olduğumun ve evrenin geri kalanına göre evrende nerede durduğumuzun zaten farkındayım. Ve eğer anlayışımdan şüphe duyuyorsan o zaman "BUCK DICH" diyebilirsin ve beni avutabilirsin.. Bu ülkenin Türkiye'nin özgürlükler ülkesi olması gerekmiyor mu.. O halde, eğer özgürsem, bir Cuma gecesi onları hiçliğin ortasında, minibüsünün ön koltuğunda dikkatsizce göz önünde bırakan aptal bir kişinin eşyalarını neden alamıyorum.. DOĞAL SEÇİLİM. Kişi cezalandırılmalıdır. Aynı şey okulumdaki tüm zengin, kibirli elitler için de geçerli. Sırf zenginliğin içinde doğdukları için benden ve herkesten üstün olduklarına mı inanıyorlar.. Ich denke NEIN. Bu arada "özür dilerim" sadece bir kelime. Benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Herkes hesap vermeli.
"Şüpheye düştüğünüzde, düşmanın aklını başından alın." Merhametsiz, durun, merhamet diye bir şey yok....
Aden: Bunu neden yaptığımı ve ne istediğimi merak edebilirsiniz. Çoğunuz anlayamayacak kadar kibirli ve dar görüşlüsünüz. Muhtemelen beni "deli", "deli", "psikopat", "suçlu" veya benzeri bir şey olarak etiketleyeceksiniz. Ama gerçek şu ki ben sadece bir hayvanım, bir insanım, bir bireyim, bir muhalifim. Yeterince aldım. Bu berbat toplumun bir parçası olmak istemiyorum. Geçmişte diğer bazı bilge insanların da söylediği gibi, insan ırkı uğruna savaşmaya ya da kurtarmaya değmez; yalnızca öldürmeye değer. Ama... Düşmanlarım adım anıldığında korkuyla koşup saklandıklarında... Yozlaşmış hükümetlerin gangsterleri sokaklarda vurulduğunda... Idiokratik düzenin ve demokratik sistemin yerini adalet aldığında... ... Akıllı insanlar nihayet özgür olduklarında ve çoğunluğun kendine özgü yönetimi yerine toplumu yönettiklerinde... O büyük kurtuluş gününde, ne istediğimi anlayacaksın.
Aden: Sistem kahrolsun.. Zayıf fikirli kitlelerin çoğunluğunu ve güçlü fikirli ve zeki bireylerin oluşturduğu küçük bir azınlığı köleleştirir. Farklı bir dünya istiyorsak harekete geçmeliyiz. Yozlaşmış ve totaliter rejimlere karşı ayaklanmalı, tiranları, gangsterleri ve geri zekalılığın egemenliğini devirmeliyiz. Tek başıma çok fazla değişiklik yapamam ama umarım eylemlerim dünya çapındaki akıllı insanlara ilham verir ve mevcut sistemlere karşı bir devrim başlatır. Doğaya ve adalete ayrımcılık yapan sistem düşmanımdır. Hayali bir dünyada yaşayan ve bu sistemi destekleyen insanlar benim düşmanımdır. Kaybetsem veya savaş sadece kötülük olarak hatırlansa bile, doğru, adil ve doğru olduğunu bildiğim bir amaç uğruna ölmeye hazırım. Uzun ve mutsuz bir hayat yaşamaktansa savaşıp ölmeyi tercih ederim.
Aden: Ve unutmayın, bu benim savaşım, benim fikirlerim ve benim planlarım. Yaptıklarım için kendimden başkasını suçlama. Ailemi ya da arkadaşlarımı suçlama. Planlarımı kendime ve sadece aklımda tuttum. İzlediğim filmleri, dinlediğim müzikleri, oynadığım oyunları, okuduğum kitapları suçlamayın. Bu konuyla hiçbir ilgileri yoktu. Bu benim savaşım: insanlığa, hükümetlere ve dünyadaki zayıf fikirli kitlelere karşı tek kişilik bir savaş.. Dünyanın pisliklerine merhamet yok.. İNSANLIK ABARTILIYOR... DOĞAL SEÇİMİ VE EN UYGUN KİŞİNİN HAYATTA KALMASINI tekrar rayına oturtmanın zamanı geldi..
Adalet herkese hakkını verir. Ayrıca uluslararası alanda WHOISEADN takma adını da kullanıyorum..
22.11.2023 (21:22)
EZİK BİR ANNE
Annem - Anne - Ona diyecek bir şey bulamıyorum.. O yüzden ona EZİK demek istiyorum..
Aden: Ben, çok küçük yaşımda gördüğüm şiddet ve tacizden dolayı ayrıca yaşadığım bazı durumlardan dolayı insanlığa karşı topyekûn savaş açmak istedim.. Nefret, bununla o kadar doluyum ki ve onu seviyorum. Bu gerçekten sevdiğim bir şey. Bir süre önce inanırdım.. İnsanlık ve ben uzun ve mutlu bir hayat yaşamak istiyorduk ama sonra uyandım. İnsanlık buna değmez.. Tacizcilere, Yetim Hakkı Yiyenleri, Kadınları Değersiz Görenleri, Çocuklara Kötü Davrananları ve dahası bu saydığım pisliklerin her biri ailemde mevcut öncelik onlardan başlayarak yok etmek istiyorum.. Anne tarafımda ki halam, amcam, yengelerim, kuzenlerim onlar tam bir orospu çocuğu korkak insanlar.. Annemden nefret ediyorum.. O hayatım da gördüğüm en ezik en iğrenç insan ondan utanıyorum.. Daha bir anne olmaya başaramayan bir salak oo bana bok atma senin suçun da olabilir deme beni çok küçük yaşta terk etti daha hayatın gerçek anlamını bile bilmiyorken terk etti.. Ben annemden babamdan sevgi görmedim seni sevemem diyen bir pislik, 2-3 senedir.. Kanser ile savaşıyorsun.. umarım en kısa sürede ölürsün.. Benim ne kadar kinci ve acımasız olduğumu sen biliyorsun.. Anne sen öldüğünde cenazene bile gelmeyeceğim.. Öyle kimsesiz gibi gömüleceksin.. Sen yetim bir eziksin..
Özgür bir zihnim var.. Ve ben seçmeyi tercih ediyorum.. Bir robot ya da köle gibi yaşamaktansa özgürsün. Bir "tanrı kompleksim" olduğunu söyleyebilirsin elbette... bir “grup kompleksi” Siz gerizekalılarla karşılaştırıldığında ben aslında tanrıya benzerim.
Aden: İnsan ırkının zamanla evrimleşmesiyle doğal seçilim süreci artık yanlış yönlendiriliyor. Geri zekalı ve aptal bireyler, zeki ve güçlü fikirli insanlardan daha fazla ve daha hızlı ürüyorlar. Kanunlar toplumun liderlerini seçen çoğunluğu korur. Modern insan ırkı atalarına ve gelecek nesillere ihanet etmiştir. Toplumdaki, okuldaki ve her yerdeki insanlara baktığımda, berbat, sefil, kibirli, bencil insan ırkıyla aynı ırktan olduğumu söyleyemem. HAYIR.. Bir adım daha yukarıda geliştim! Doğallık dinler, ideolojiler, yasalar ve diğer kitlesel yanılsama sistemleri aracılığıyla ayrımcılığa uğruyor. Doğal güç sürecini yaşayan ve doğal yaşamaya çalışan bireylere çoğu zaman yaptıklarının veya düşüncelerinin yanlış ve aptalca olduğu söylenerek, düzen tarafından "psikolojik bozukluk" olarak değerlendirilebilecek tepkiler ortaya çıkmaktadır. Gerçekte, bunlar doğal güç sürecinin bozulmasına verilen doğal tepkilerdir ve aşağılık-üstünlük, düşmanlık, saldırganlık, hayal kırıklığı, depresyon, kendinden nefret-diğer insanlara karşı nefret ve intihar-cinayet düşüncelerini içerebilir. Tamamen normal.
Aden: İnsanlar pek çok tür arasında yalnızca bir tanesidir ve dünya yalnızca onların yararına var değildir. Ölüm ve öldürme tüm türler arasında doğal olaylardır. Tüm insan hayatları eşit derecede önemli veya kurtarılmaya değer değildir. Yalnızca zeki, kendini bilen ve güçlü fikirli olan üstün bireyler hayatta kalacak; aşağı düzeydeki, zeki olmayan ve zayıf fikirli bireyler ise yok olacaktır. Önerilen bir diğer çözüm ise zeki olmayan insanların köle olarak hizmet etmesi, akıllı insanların ise özgür kalmasıdır. Özgür zihinlere sahip olanlar, zeki varoluşçu ve felsefi düşünebilen ve adaleti anlayabilen kişiler, özgür ve otorite konumlarında olmalıdır. Köle olmaktan çekinmeyen ve zihinsel kapasiteleri sınırlı olan robotik kitleler köle olarak hizmet verebilmektedir. Toplumun mevcut yöneticileri gereken sonuçları alacaklardır. Bir de nihai çözüm var: Tüm insan ırkının yok olması. Bu, insanlığın tüm sorunlarını çözecektir. İnsan ırkı gezegenden ne kadar çabuk yok edilirse o kadar iyi. Kimse hayatta bırakılmamalı. Utanç verici insan ırkına karşı hiçbir merhametim yok.
22.11.2023 (21:36)
SEN, BEN VE LEO
Aden: "En son tatile ne zaman çıktım...” Aslında bunu şu aralar ciddi olarak düşüneceğim.. Birincisi, en son ne zaman tatile gittim.. Hiçbir zaman tatile gitmek istemedim, her zaman çalışıyorum.. Şuan bile 2 web sitesi 2 proje çizimimi teslim etmem gerekiyor.. Auschwitz Toplama Kampının giriş kapısında ki yazan şu yazıyı unutmayın.. Arbeit Macht Frei - Çalışmak sizi özgür kılar, çalıştığım da mutlu ve huzurlu hissediyorum.. Ekonomik olarak 15-20 senemi garanti altına aldığımı söyleye bilirim..
Sen, Ben ve Leo - Belli başlı bir düzenin içinde doğdum.. Sürekli ağladım, sitem ettim.. Ama pes etmedim - etmek istemedim.. Sen hayatımda ki en değerli kadınsın.. Seni Çok Seviyorum..
23.11.2023 (21:37)
TERÖR VE ÇILGINLIK
Aden: Bu, Aden adında genç bir adamın hikayesi, bir terör ve çılgınlık hikayesi.. Sorunlu çocukluğum, annemin ve ailesinin istismar ve ihmaline katlandım, aynı zamanda iyi bir ebeveyn olduğu konusunda yanılgıya düşen babamın da hayatımda ki kargaşayı daha da artırdı.
Aden: Mutluluğu hayatınızda artık bulamadığınızı ve bunun sebeplerinin her geçen gün biriktiğini anladığınızda, bu hayattan kaybolmaktan başka seçeneğiniz kalmaz. Ben de bunu yapmaya karar verdim. Devam edecek, "her şey düzelecek" diye düşünen insanlar olabilir ama bu düzelmeyecek. İnsanlar bana daha sonra güzel bir hayat sürdürebilmem için okula gitmem, öğrenmem gerektiğini söyledi. Ama sonuçta hiçbir önemi yoksa, en gösterişli arabanın, en büyük evin, en güzel eşin ne anlamı var.. Eşiniz sizden nefret etmeye başladığında, arabanız parasını ödeyemeyeceğiniz yakıt tükettiğinde ve evinizde sizi ziyarete gelecek kimse kalmadığında..! Okulda bana aşılanan tek şey bir zavallı olduğumdu. İlk yıllarımda, hatta doğru, tüketimin cazibesine kapıldım, sizi bir insan olarak değil, bir statü sembolü olarak gören insanlarla arkadaş olmaya çalıştım. Ama sonra uyandım..! Gördüğüm dünyanın var olmadığını, bunun çoğunlukla medya tarafından yaratılan bir yanılsama olduğunu fark ettim. Nasıl bir dünyada olduğumu yavaş yavaş fark ettim. Okulda bile paranın her şeye hakim olduğu bir dünyada mesele sadece bununla ilgiliydi. En yeni cep telefonuna, en yeni kıyafetlere ve doğru "arkadaşlara" sahip olmanız gerekiyordu. Bunlardan birine sahip değilseniz, fark edilmeye değmezsiniz. Ve bu insanlara sporcu denir. Sporcular, pahalı kıyafetleri ya da güzel kızları yüzünden kendilerini diğerlerinden üstün gören kişilerdir. Bu insanlardan nefret ediyorum, hayır, insanlardan nefret ediyorum.
Eskiden, ilkokuldan beri Emre diye bir arkadaşım vardı.. Ve o zamanlar aşırı spor yapardım ve ımmhh, işte küpe takıyordum.. Herkesin içinde sürekli bana zorbalık yapıyordu dalga geçiyordu... Neyse o aptal ile ilgili konuşmak istemiyorum...
Aden: 26 yıllık hayatım boyunca mutluluğun ancak topluma uyum sağlamak ve kitlelere uyum sağlamakla mümkün olabileceğini anladım. Ancak ben bu yolu izlememeyi ve özgürlüğümü kucaklamayı seçtim. Kimsenin hayatıma karışmasına izin vermiyorum, eğer müdahale ederlerse sonuçlarına katlanacaklar. Politikacıların beni kısıtlayacak kanunlar çıkarma hakkı yok, polis memurlarının da kendi silahlarını taşırken beni silahsızlandırmaya hakları yok.. - 2022
Neden bir şey yapmalıyım.. Neden çalışmalıyım.. 65 yaşına kadar çalışıp 5 yıl sonra ölmek için mi.. Peki söyle bana hayatın anlamı nedir.. Bu yüzden hayatına kendi anlamını vermelisin, fazla maaş alan bir patronun kıçına girmek için kendini kaybetmemelisin..
Aden: 2013'ten 2013-2016'ya kadar aynı zamanda arkadaş edinmeye ve eğlenmeye de çalıştım. 2016 yılında ****** başladığımda her şey statü sembolleri, kıyafetler, arkadaşlar, cep telefonları ve benzeri şeylerle ilgiliydi. Sonra uyandım ve alay ve alay konusu olduğumu fark ettim. İntikam almaya yemin ettim.. Bu intikam o kadar acımasız ve acımasız olacak ki tüylerinizi ürpertecek. Ayrılmadan önce sana-size kimsenin beni bir daha unutamayacağı bir ders vereceğim.. Adalet, hukuk ve din bahanesiyle kimsenin başkalarının hayatına karışmaya hakkı olmadığını anlamanızı istiyorum.. Yüzümün zihinlerinize kazınmasını istiyorum.. Artık kaçmak istemiyorum... Dışlanmışların devriminde rolümü oynamak istiyorum.. İntikam istiyorum..
Herkes özgür olmalı.. Herkese bir silah verin ve insanlar arasındaki sorunlar üçüncü bi tarafın müdahalesine gerek kalmadan çözülecektir.
24.11.2023 (13:24)
SONUNDA UYANIN
Aden: Türkiye'de 6 yaşında okula kayıtla başlıyor. Çocuk kişisel sosyalleşme yoluna başlar ve ilerleyen yıllarda toplumun çoğunluğuna uyma konusunda baskı altında kalacaktır. Direnirse öğretmenler, veliler, gerekirse polis müdahale edecek. Okula devam, okul yaptırımı demenin kibar bir yoludur çünkü gerçekten okula gitmeniz gerekmektedir. Zorlananlar özgürlüğünün bir parçasını kaybederler. Vergi ödemeye mecbursunuz, hız sınırına uymaya mecbursunuz, şunu yapmaya mecbursunuz, bunu yapmaya mecbursunuz. Bu nedenle: Özgürlük Yok.. Ve buna demokrasi diyorsunuz. Eğer insanlar yönetecek olsaydı bunun adı anarşi olurdu.. SONUNDA UYANIN - SOKAKLARA ÇIKIN..
Belli eylemlerden sonra bazı politikacılar "Artık hepimiz aynı gemideyiz" veya "Bunu aşmak için birlikte çabalamalıyız" gibi konularda büyük konuşacaklar. Ancak bunu sadece dikkat çekmek, kendilerini çözüm olarak sunmak için yapıyorlar. Türkiye'de öyle... Müdür -Politikacı - Kendini BAŞKAN ilan eden ve gerçek yüzünü hiç göstermeyen bu zamana kadar olan tüm tiyatro gösterileri olduğunda sahneye ilk çıkan o oldu ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kendini kitlelere tanıttı.. 20 yılı aşkın bir süreden beride halkımızı eğitimsizliğe ve onları soymaya devam ediyor..
Aden: 6 yaşımdan beri hepiniz tarafından itilip kakıldım ve taciz edildim.. Şimdi bunun bedelini ödemeniz gerekiyor.. Çünkü aptal polislerin videolarımı, defterlerimi, günlüklerimi izlediğini biliyorum. Temelde her şeyi kendi ellerime aldım. Son olarak benim için bir anlam ifade eden veya orada olan insanlara teşekkür etmek istiyorum. Her şey için özür dilemek istiyorum..
25.11.2023 (19:09)
NEFRET
Aden: Ama beni tanırsın, hepsinden herkesten nefret ediyorum. Artık nefretimde kör değilim, görebiliyorum.. Hepsi ölene kadar kan akmasını istedim... Bu hayatımdaki ilk anımdı bir başkasının canını almak istemiştim. Onu sevdim, anlıyor musun.. içimdeki nefreti sevdim..
Kamu beyanı
Aden: Ne söylemek istediğimi anlamaya çalışarak günler geçirdim. Onlarca şeyi buruşturdum kağıt parçaları ve daha fazla fikri göz ardı ettim. Bu olanlara ne diyebileceğimi düşündüm insanların kendilerini biraz daha iyi hissetmelerini sağlayabilir. Ama şunu fark ettim ki, gerçekten ne söylediğimin önemi yok. Çünkü acıyı dindirmek için yapabileceğim hiçbir şey yok ve sebep oldukları yıkım. Annemi ve babamı kesinlikle seviyordum ve onları bu yıkıma izin vermedikleri süre boyunca öldürmemek için hiçbir nedenim yoktu. Bunun için gerçekten üzgünüm. Zihnimde yüzlerce kez geriye gittim ve bir ayrıntıyı, küçük bir ayrıntıyı değiştirdim. Olay böylece bu asla gerçekleşmeyecekti. Yapabilmeyi isterdim. Eylemlerimin tüm sorumluluğunu alıyorum. Bu olaylar beni bir bozulma ve kendimden nefret etme durumuna sürükledi. Yaptığım her şey ve dönüştüğüm her şey için çok üzgünüm.
Aden: Ben ailemi öldürmek istedim..! Ne olduğunu bilmiyorum. Annemi ve babamı çok seviyorum.. Kayıtlarımda bir suç kaydım yok. Annem ve Babam kendileriyle yaşayamıyorlardı. Sürekli kavga ben çok üzüldüm.. Keşke kürtaj ile yok olsaydım.. Annem, babam ailem, arkadaşlarım kısacası herkes için dokunduğum her şeyi yok ediyordum. Uyuyamıyorum, acı çekiyorum.. Kimse beni sevmedi, ailem çok iyi insanlardı şiddet ve taciz ettiler beni onlar inanın bana harika insanlardı.. Ben onları hak etmedim. Harika insanlardı, Bu onların hatası değil ya da herhangi bir kişinin, tek suçlu benim varlığım.. Kafamın içindeki bu SESLERE lanet olsun. Ölmek istiyorum. Gitmek istiyorum. Ama bazı şeyleri yapmaya zorundayım. Nedenini bilmiyorum. Çok üzgünüm, Çok üzgünüm..! Tanrı bana bunu neden yaptı.. Hiç mutlu olmadım. Keşke mutlu olsaydım. Keşke annemi gururlandırabilseydim, keşke annemin istediği gibi sert veya ağır abi olsaydım.. kibar olmayan.. Hatta sigara alkol içen bir sokak serserisi olsaydım.. Belki o zaman beni severdi çünkü tüm bu özelliklere sahip arkadaşının çocuğu (YİĞİT) gibi olmamı istiyordu.. Ben hiçbir şeyim.. Çok denedim mutluluğu bulmak için ama beni bilirsin, her şeyden nefret ederim. Başka seçeneğim yok.. Kimseye zarar verecek kalp ve vicdansızlık yok bende sessizce yok olacağım.. Üzgünüm.. Özür dilerim..
İlk görüşte aşka inanmıyorum çünkü aşk, insanlara alkol ve ateşli silah aldırmak için kurulan bir komplodur. Bir şeyi sevdiğinizde o daima elinizden alınır. Ayrıca hepinizden ayrı ayrı nefret ediyorum. Çünkü dokunduğum her şey boka dönüşüyor. Birine ilk görüşte aşık olduğunuzu düşünüyorsanız bu sadece şehvet olabilir. İlk görüşte aşk sadece filmlerde olur. Filmlerdeki insanların senden daha iyi olduğu yer. Bu yüzden gidip bir AR-15 satın alıyorsunuz çünkü her birbirinizi idam edeceksiniz. Eğer bir kalbim olsaydı gri olurdu.Nefret etmek sevmekten daha kolaydır. Çünkü dünyada sevgi ve barıştan çok daha fazla nefret ve sefalet var. Bazı insanlar herkesi sevmeniz gerektiğini söylüyor. Ama bu imkânsız. Tarihimize bakın, ölümlerle, buhranlarla, tecavüzlerle, savaşlarla, hastalıklarla dolu. Ayrıca ilk görüşte aşka da inanmıyorum. Ama ilk görüşte nefrete inanıyorum. Bu nedenle aşk yaşanması çok daha zor bir duygudur. Bu soruya nasıl cevap vereceğimi gerçekten bilmiyordum çünkü soğuk, kara kalbim gerçek aşkı asla yaşamadı ve asla deneyimlemeyecek gibi. Sana aşk hakkında tek bir şey söyleyebilirim. Faydadan çok zarar verir. Büyük bir kara deliğin içinde yaşamayı planlıyorum. Ateşli silahlar ve izolasyonumla mücadele edecek tek şey olacak. Şunu da belirtmek isterim ki aşk korkunç bir şeydir. Nesneleri öldürüyor ve nefret ettiriyor.
29.11.2023 (21:09)
BANA DOKUNMAYACAKTIN
Aden: Burada tek başıma oturuyorum. Ben her zaman yalnızım. Kim olduğumu bilmiyorum. Asla olamayacağım bir şey olmak istiyorum. Her gün çok çabalıyorum. Ama sonuçta dönüştüğüm durumdan dolayı kendimden nefret ediyorum. Tanıdığım her insan benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Bu dünyadaki herkesten nefret ediyorum. Keşke hepsi gidebilse. Hayatta kalmamın tek nedeni umuttur. Her ne kadar itici olsam ve çok az insan kim olduğumu bilse de, işlerin belki biraz daha iyiye gidebileceğini hissediyorum..
Aden: Bu dünyadaki herkesi anlamakta zorlanıyorum. Bazılarınız o kadar zayıfsınız ki dört yaşındaki bir çocuk bile sizi alt edebilir. Güçlüyüm ama aklım düzgün çalışmıyor. Sahip olduklarıma şükretmem gerektiğinin farkındayım ama varoluşu küçümsüyorum. Onunla her konuştuğumda bir umut ışığı hissediyorum. Sonra onu parçalıyor. Sanki kalbim kırılıyor. Peki bu mümkün mü.. Her zaman nefret tarafından tüketiliyorum. Birini gerçekten sevebilir miyim.. Duygularım var ama kalbimde karanlıktan ve düşmanlıktan başka bir şey var mı.. Herkesin zaman zaman bu düşünceleri yaşadığını biliyorum ama öfkem o kadar yoğun ki her an kopabilecekmişim gibi hissediyorum. Her gün bunu düşünüyorum. Belki çocukluğumun evini havaya uçuracağım ya da kolay yolu seçip moral toplantısına silah getireceğim. Her iki senaryoda da nefes alan insanlar nefes almayı bırakacaktır. Bana yaşattıklarınızın karşılığını bu şekilde hepinize ödeyeceğim. -2021
Herkesin bana karşı olduğunu hissediyorum.. Kimse benimle dalga geçemiyor. Psikopat olduğumu düşünüyorum. Yapmamamın tek nedeni: Umut, yarın daha iyi olacak. Umudum biter bitmez insanlar ölüyor... Kendime neden herkesten daha çok nefret ettiğimi soruyorum. Bilmiyorum. Ama aklım ve kalbim istiyor o öldü.. Kim olduğumu yalnızca itibarım sayesinde biliyorum ve benden korktuğunu da biliyorum. Kötü bir günde, suratına kesilmiş bir pompalı tüfek ya da beş kiloluk bir ağırlık gelecek. Bana, küçük bedenime dokunmayacaktın.. Gözlerim acıyor. Çok acı çektiler.
Aden: Beni sırtımdan bıçaklamayan tek şey silahlarımdır.
Kötüyü görmek, duymak, konuşmak ya da hissetmek istemiyorum ama elimde değil. Ben kötüyüm. Bedelsiz bir acı vermek istiyorum. Ve biliyorum böyle bir şey yok. Onu öldürüyoruz; onu uzun zaman önce öldürdük. Tanrıya inanan herkes koyundur. Eğer bir Tanrı olsaydı benim böyle hissetmeme izin vermezdi... Geriye sadece nefret kalıyor. Sadece nefret.
Aden: Bir manifestom var, gerçek olayla ilgili üzerinde durduğum bazı yazılarım var” -"Bütün bunların nasıl gerçekleşeceğine dair çizilmiş bir hayat haritam var. -Temelde bir intihar notu
30.11.2023 (19:17)
BÜYÜLEYİCİ TİYATROLARDIR
Aden: Her zaman dünyanın en nefret edilen insanı oldum. Dünyaya geldiğimden beri salakların ve aptalların sürekli saldırısı altındayım. Bu manifestoyu hikayemi paylaşmak ve başkalarına ilham vermek için yazıyorum. Hayatımın farklı yönlerine göre bölümlere ayrılacak. Varlığım, sürekli kaybın damgasını vurduğu, yalnız bir mücadeleydi. 25 yaşında kendimi ne arkadaşım, ne işim, ne kız arkadaşım var .. Toplumun benim gibi insanlardan, seçkinlerden, tanrıların yanında olanlardan bu tür şeyleri esirgediğini fark ettim. -2021
"Performans Şiddeti" olarak hatırlanmalıdır. Ben, olayları “kötülüklerimle göz alıcı ve yıkıcı güçlerimle müthiş olacak şekilde tasarladım. Bu tür abartılı şiddet örnekleri, kurgulanmış olaylardır: akıllara durgunluk veren, büyüleyici tiyatrolardır.”
Aden: Yıllardır kitlesel atıcılara hayran kaldım. Ana hatalarının yeterince hızlı çalışmamak olduğunu ve ölüm oranlarının sanıldığı kadar yüksek olmadığını gözlemledim. Hedefli patlamalar yerine çılgınca ateş ediyorlar. Polisle yüzleşmekten de kaçınıyorlar. Neden başkalarına zarar veriyorsunuz da polisle yüzleşmiyorsunuz..
Bütün bunlar için beni hiçbir zaman ciddiye almayan bu senin için... Kendi tavrını koymamış olan herkes için bunu yapıyorum.
30.11.2023 (18:24)
MADDİ BİR DÜNYA YALANDIR
Aden: Maddi dünya bir yalandır. Bize hayatta önemli olanın şunu satın almak ve buna sahip olmak olduğu öğretildi. Her zaman en son modaya, en büyük televizyona, en havalı arabaya, en güzel eve ve falan, falan, falan, sahip olmak. Gerçek şu ki, bu şeylere o kadar bağlandık ki ruhsal gelişimimiz durdu. Tıpkı dövüş kulüplerinde dedikleri gibi, “Sahip olduğumuz şeylerin sahibi oluruz”. Çoğu insan sırf yeni bir iPhone satın almak için mağazaların önünde saatlerce bekleyecek. Aynı kişiler yeterli paraya sahip olmadıklarından her zaman Apple ürünlerine harcayacak paraları olmadığından şikayet edecekler. Bu bağlılık günümüz dünyasında çok fazla strese ve endişeye neden oluyor. Ben de böyleydim, mutlu olup olmadığımdan ziyade her zaman hangi kıyafetlere sahip olduğumla ilgilenirdim. Ama artık değil. O zamandan beri bu tür takıntıların yalan olduğu ve yalnızca sefalet getireceği gerçeğini öğrendim.
TAHRİP ETMEK
Aden: Böylesine saf bir dünyada, insanın zihni her zamankinden daha yüksek seviyelere kadar gelişebilir. Gelecek nesiller hayatlarını seks ve kadınların barbarlığı konusunda endişelenmek zorunda kalmadan yaşayacaklar, bu da onların zekalarını geliştirmelerine ve insan ırkını mükemmel bir medeniyet durumuna ilerletmelerine olanak sağlayacak. İdeal dünyamın yaratılamaması çok utanç verici bir durum. Uzun zaman önce, dünyanın şu anki haliyle, ömrüm boyunca bu kadar güçlü bir seviyeye yükselmemin mümkün olmadığını fark ettim. Böyle bir şey benim için asla gerçekleşmeyecek ama yıllar boyunca beni reddettikleri için tüm kadınlara karşı nefretle yanarken bana hayal kuracak bir şey verdi. Bütün bu seksin ortadan kaldırılmasına yönelik bakış açısı ve ideoloji, hayatım boyunca ondan mahrum kalmamdan kaynaklanıyor. Eğer ona sahip olamazsam, ONU YOK ETMEK için elimden gelen her şeyi yapacağım. Benim İntikam Günü düzenlemem, sahip olamadığım her şeyi yok etmek için gücüm dahilindeki her şeyi yapma girişimimdir. Zevk ve hedonistik hayatlar yaşayan tüm o popüler insanları yok edeceğim çünkü beni hiçbir zaman onlardan biri olarak kabul etmediler. Onların bana acı çektirdiği gibi onlara da acı çektireceğim. Bu sadece adil.
İnsan ırkı tümüyle evrimleşecek.. Bugün var olan tüm kirlilik ve yozlaşmadan tamamen arınmış yeni bir medeniyet seviyesi.
Aden: Neden işler bu şekilde olmak zorunda.. Eminim ki, İntikam Günü bittikten sonra herkesin soracağı soru budur. Hepsi nedenini soracaklar. Gerçekten neden.. Acı çektiğim yıllar boyunca herkese sorduğum soru bu. Çevremdeki diğer erkekler - kadınlar yani çocuklar anneleri tarafından aşkın, sevginin zevkini tadarken neden ben sefalet ve değersizlikle dolu bir hayat yaşamaya mahkum edildim.. Neden işler bu şekilde olmak zorunda.. Hepinize soruyorum. Tek istediğim kadınları sevmek ve karşılığında onlar tarafından da sevilmekti. Bana karşı davranışları sadece nefretimi kazandı ve haklı olarak da öyle!! Bütün bunların gerçek kurbanı benim.. Ben iyi adamım. İnsanlık beni bu kadar acı çekmeye mahkum ederek ilk darbeyi indirdi. Bunu ben istemedim. Bunu istemedim. Bu savaşı ben başlatmadım… İlk vuran ben değildim… Ama karşılık vererek bitireceğim. Herkesi cezalandıracağım.. Ve çok güzel olacak. Sonunda, en sonunda dünyaya gerçek değerimi gösterebileceğim.
Bir erkek kadının varlığından habersiz büyürse cinsellik isteği kalmaz. Cinsellik tamamen ortadan kalkacak. Aşkın varlığı sona erecek. Artık herhangi bir iz olmayacak insan ruhunda bu tür kavramlar. Dünyayı arındırmanın tek yolu budur.
01.12.2023 (23:43)
GÜLMEYİ SEVERİM
Aden: Gelecekten çok korkuyorum. Planladığım her şeyi yapabilirdim ama ya ailemden biri silah alıp beni vurursa.. Ya ailem içinde büyük bir savaş çıkarsa Ya ben aileme saldırırsam ve ailemi kaybedersem.. Ya ailemdeki pisliğin biri beni kaçırırsa, tecavüz ederse, işkence ederse ve sonra beni öldürürse.. Çok fazla korkuyorum. Hayatımın çoğunda sorunlar yaşadım. Açıkçası hala öyleyim.
Gülmeyi severim.. "Kendimi öldüreceğim ve kimse beni durduramaz."
Aden: Kendimi bildim bileli hep utangaç bir çocuktum. Annemle babamın beni okula bıraktıklarında nasıl gözlerimi kaçıracağımı söylediklerini hatırlıyorum. Onlardan uzaktayken kendimi çaresiz ve kaybolmuş hissettiğimi hatırlıyorum. Kapıdan girerken öğretmenim bizi her selamladığında, insanlarla göz temasından kaçınmak için başım öne eğilir veya gözlerim doğrudan tavana bakardım. Öğretmenimden nefret ediyordum.. Odanın içinde bir hayaletim varmış gibi olmamı istedim; sınıfta oturuyorum ve öğreniyorum ama orada olduğumu kimsenin bilmemesi gibi. İlkokulda sergilediğimiz oyunu hiç unutmayacağım. Oyunun konusunu hatırlamasam da sahnenin en arkasında seyirciye sırtım dönük durduğumu hatırlıyorum.. Daha sonra dışarı çıktım. Aklımı sinir bozucu durumdan uzaklaştırmak için etrafa bakmaya başladım. O genç yaşta zihnim hâlâ gelişiyordu ama çok geçmeden ne kadar güçlü olabileceğini ve duyguların sizi nasıl alt edebileceğini fark etmeye başladım. Hatırladım evet evet, Folklor için bizi bir maymun gibi giydirmişlerdi.. Mavi ve Kırmızı ağırlıklı saçma bir kıyafet ile oynuyordum.. Onca insanın içinde çok iyi hatırlıyorum.. Ahahah, bir yanımda elimi tutan Senanur Türkoğlu ve diğer yanımda Şeyma vardı... İkisinide hiç sevmezdim...
Aden: Bazıları bana hayalperest diyebilir ama zaman geçtikçe bu daha derin bir şeye dönüştü. Bazı nedenlerden dolayı yalnız kalmaktan her zaman keyif aldım. İlkokulda sınıf arkadaşlarımın sohbet etmesini, gülmesini ve eski arkadaşlar gibi görünmelerini izlerdim. Sanki bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi şaşkına dönmüştüm. Ne zaman grup projeleri atansa ağlamak istiyordum çünkü genellikle bir ortak bulan en son kişilerden biriydim. Kendimi hiç kimse gibi hissettim. Akranlarım rahatlıkla konuşup etkileşim ararlarken, ben sınıfın en önünde, öğretmenin yanında oturmayı tercih ettim. Kabul edilmeyi arzuluyordum ama aynı zamanda yalnız bırakılmayı da özlüyordum. Öğretmenim, bunu hissetmiş olmalı ki hep en öne oturmama ragmen sürekli beni en arka sıraya gönderirdi.. Ve sürekli sınıf arkadaşım Elif Çağla Bağlan'ı benim yerime alırdı.. İnce sarışın bir kızdı ve ona hep Vazo derdi.. Onu severdi.. Ben ailemde göremediğim, değeri ondan istedim.. En ön sıraya oturup gözüne girmek ve takdir edilmek istedim.. O sürekli beni dışladı.. Hep ben yokmuşum gibi davrandı.. Ben de sorunlu bir çocuktum ama benim bu durumum sadece içe dönüklüğün ötesini geçmişti ve kaybolmuştum.
Yarın ki psikiyatri randevumu yine iptal etmişler ne zaman iyi olmak için çaba göstermeye çalışsam hep bana destek olmak yerine köstek oluyorlar.. Yarın randevum olsun veya olmasın yine hastaneye gideceğim ve durumumu anlatmak istiyorum.. Umarım bana yardımcı olurlar .. Yoksa onlara aşırı derecede kin besleyeceğim...
03.12.2023 (21:50)
ADEN ÖZEL GÜNLÜK
Aden: 05.12.2023 - 20:37 Sena ve Annesi ile güzel bir tanışma yemeği bu kadar bir düşüncem yok...
Aden: Büyük bir gurur ve güvenle size hayatımın en anlamlı kurtuluşunu sunuyorum. Bu dijital koleksiyon, içeriğimin bir hayranının isteyebileceği neredeyse her şeyi içeriyor. Ancak bu aynı zamanda Whoiseadn Web'e yaptığım son katkıyı da işaret ediyor. Maalesef çoğunuz bu yazıyı okuduğunuzda ben 27 yaşında vefat etmiş ve "Cehennem"de yerimi almış olacağım. Son dokuz yılda sayısız harika anı yaşadım ve bağlantı kurabildiğim insanlara sonsuza dek minnettarım. Hiçbir şey bunu engelleyemezdi; bu benim kaderimdi ve bazen kader affetmez.
Çok önemli bir soruyu yanıtlamak için sadece kendi hayatımı sonlandırmıyorum; Başkalarının da hayatına son vereceğim. İlgili manşetler için takip edin. Bunu en az beş - altı yıldır planlıyorum, tüm süreci video ve ses kayıtları ile belgeliyorum, bunların hepsi bu dijital setin içinde "Whoiseadn İntihar Kasetleri" klasöründe yer alıyor. Ayrıca Kasım 2014-2016-2020-2022'ye ait özel günlük girişleri de "Aden Özel Günlük" klasöründe yer almaktadır. Hayatımın son aylarını kağıt, video ve ses kayıtlarına titizlikle kaydettim... "Whoiseadn Bantları"nın yaratıcısı kendi kasetlerini kaydetti... Bırakın bu aklınıza yatsın...
En az 5,5 - 6 yıldır hayatıma son vermeyi düşünüyorum. Bu durum, 2016 - 2017'ün başlarındaki bir dizi kötü şans sırasında tamamen alevlendi ve o zamandan bu yana, tarif edilemez bir stres ve depresyonun yavaş, aşağıya doğru bir sarmalı haline geldi. Ancak bu kaosun ortasında yavaş yavaş gerçek benliğimi keşfetmeye başladım. Beni komedi, durgun, kinci, şiddeti seven ve "Neyin Berbat Olduğunu Biliyor musun" adamı veya garip ama merak uyandırıcı kısa yazılar hazırlayan kişi olarak veya sadece geçmişe aşırı takıntılı biri olarak biliyor olabilirsiniz. ADEN (WHOISEADN), gerçekte sonsuza dek kendimi yeniden keşfetmeyi arayan, tuzağa düşmüş bir ruhtum. Bunu yanlış okumadınız; "Kendisi" dedim. ADEN (WHOISEADN) bir kişi ya da karakter değil... ben gerçekte buyum.
Aden: Hayatım boyunca hiçbir yere uyum sağlayamadım… Hatta hiç uyum sağlamadım bile hayatın amacını anlayın. Hayatımın büyük dönüm noktaları hakkında her zaman endişelendim.
06.12.2023 (20:31)
ÖZGÜRLÜK KORKUSU
Aden: Kendi haline bırakmayı seçtim. Buna gerçekten değip değmeyeceğinden emin değilim, sonunda gerçekten bir şeyler başarabilir miyim bilmiyorum ve Almanya'da düzgün silahları nerede bulacağımı biliyorum..! Hayatımın geri kalanında berbat bir zavallı olacağım ve hiçbir şey umurumda olmadığı için mezun olmayacağım. Hiçbir şeyi umursamadığın zaman cehennemdir. Yani, artık çalışmıyorum, artık katılmıyorum ve... aslında artık bitki örtüsü dışında hiçbir şey yapmıyorum. Dünya cehennemdir.
Ne yazık ki, geçtiğimiz birkaç gün ve hatta hafta içinde, bu konuda iyi olduklarını düşünseler bile insanların insanları yanlış değerlendirebileceğinin farkına vardım. İsimler veya nedenler gibi ayrıntılara girmeyeceğim çünkü bunlar konu dışıdır. Gerçek şu ki, insanlar değişime tabidir, daha doğrusu farklı kişiliklere sahiptirler.
Aden: Bu durumda sağlıklı bir kişi, gerçekten de en yoğun insan türlerinin var olduğunu söyledi... bununla birlikte aklıma şunlar geliyor: Her şeye rağmen yaşamayı arzulayan biri. Yaşamak sadece hayatta kalmak anlamına gelmez; bireyin içsel gücünü geliştirme ve dünyayı yönlendirme özgürlüğü; tüketim, başkalarına baskı yapma, yanılsama, takipçi olma gibi telafi edici eylemlerle değil, yalnızca bu içsel güçle yaşaması anlamına gelir. Teslimiyet, yıkıcılık, kayıtsızlık, korku, nefret... Delirmemek için. Gözlerini açık tutmak, kendini uyuşturmamak... sevebilmek. Daha önce Erich Fromm'la karşılaştınız mı.. Benim bakış açım ondan önemli ölçüde etkileniyor. .. "Hasta Toplumundan Çıkış Yolları" veya "Özgürlük Korkusu" gibi başlıklar taşıyan kitaplar yazdı. İlgilenirseniz birkaç ilgi çekici pasajı paylaşabilirim, zaman bulursam bana haber vermeniz yeterli... Tabii ihtiyacınız olan tek şey buysa :)
Hmm, demek istediğim şu, başkalarının seni kırmasına ve ezmesine izin vermediğin sürece, pek çok şey kurtulur. Sorun bilinçaltında olmuştur veya belki de hâlâ öyledir ve her insan bununla farklı şekilde ilgilenir. Yalnız olduğunuzda, özellikle zihinsel olarak zihnin bu körelmesine katlanmak zordur. O zaman bir şekilde sadece onların dünyası ile kendi dünyanız arasındaki zıtlığı görürsünüz. Kendi dünyanızı inşa etmek ve bu dünya içinde kişiliğinizi özgürce geliştirmek ve başkalarının sizi engellemesine izin vermemek kesinlikle daha önemlidir.
Aden: Hayat hakkında ne kadar çok düşünürsem, onun doğasındaki anlamsızlığını o kadar çok fark ediyorum. Birisi doğar, 6 yıl boyunca iyi bir yaşam sürer, sonra okula gider ve bilinçsiz bir seçimle karşı karşıya kalır : kendine sadık kalmak ya da başkalarına uymak. Özellikle güçlü kalmak ya da kendine hain olmak. Kararlılığı tercih etmek, konuşma, görünüş, müzik zevki veya ilgi alanlarında farklılık nedeniyle alay konusu olmaya yol açar. Bu durum 4 yıl boyunca devam eder ve 10 yaşına geldiğinde çocuk yeni bir okulda daha iyi bir deneyim yaşamayı umar, ancak her şeyin daha aşırı hale geldiğini görür. Ortaokulun sloganı şu gibi görünüyor: Ya boyun eğ ya da sonsuza kadar acı çek. Böylece kişi, gelecekte daha iyi bir yaşam sürdürebilmek için zorluklara katlanmayı umarak günü gününe yaşar. Sonra şöyle devam ediyor: Ya hiç iş bulamayacaksın ya da 65 yaşına gelene kadar düşük ücretle yorularak çalışıyorsun. Belki bir aile kurup başkalarını da aynı zorluklara maruz bırakıyorsun. Belki borcunu asla tam olarak ödeyemeyeceğiniz bir ev satın alırsınız... Her iki durumda da, kendinizi yaşlı ve buruşuk, belki de 20 yıl daha yaşayacaksınız. Ne yapıyorsun.. Hayatınız üzerinde düşünürsünüz ve şunu fark edersiniz: Neden kendimi bu duruma soktum... Şimdi neyim var.. HİÇ BİR ŞEY!
İnsanların uygun gramer kurallarını, doğru yazılış ve doğru kuralları empoze etmeye çalışmalarından nefret ediyorum.
07.12.2023 (21:15)
BU SAVAŞ
Aden: Hiç kimse, kahrolası Perşembe günü ne olacağını bilmiyor. Bu benim planım, işim. Bunu tek başıma yapacağım - yapacaktım. Tamamen yalnız 6 yaşımdan beri insanlar benimle dalga geçiyordu ve ben bir kaybedendim. Kuzenlerim, benim olan ve onlarında olmasını, istediği üzerinde markanın yazılı olduğu kıyafetlerin olmasını istiyordu. Ama tüm bunlar değişti, hayatta bundan daha fazlası olduğunu öğrendim.. Onlar şuan geçmişte sahip olduğum sözde markalı kıyafetlere - ayakkabılara ve daha fazlasına sahip şuan tek yaptıkları güzel giyinip sadece sikişiyorlar. Ve onlar çok seviliyor.. 10.11.2011'te hayatım değişti. Artık insan değildim. Artık değil.. Ve duygularım yoktu.. Ben... bir tanrı gibiydim. Ve bu 2024'de ki katliamı planlamaya başladım. Hepsini öldürmek istedim çünkü hayatımı mahvettiler. Çünkü onlar, benimkini değiştirdiler, değiştirdiler... insanlar, böyle olanlar, tüketicileri kandıranlar, düşünce tarzınızı değiştirirler. Yalnızsınız ve arkadaş edinmek istiyorsunuz ve düşüncelerinizi tamamen değiştiriyorlar. Onlarla ne kadar çok olursan, o kadar onlara benzersin. Ben de "Siktir et şunu" dedim. "Ben bu işe dahil değilim." Benim işim buydu, o katliamın planlarını ben yaptım. [ Orası benim eski çocukluk evimdi.. ]
Yoksa hala bu şekilde mi yazılıyor.. Yazım reformu saçmalığı... İstediğim gibi yazarım..
Aden: İnsan bir hastalıktır. Bu dünya hasta. Her birini vurana kadar sabırsızlanıyorum. Lanet sürtükler. Beni taciz ettiler, üzerime tükürdüler, yere düşürdüler, bana güldüler, ben de misilleme yapacağım. "Sorun nerede" "Sorun yok" İstediğim kişiye misilleme yapabilirim. Bu benim hayatım, benim silahım ve onunla ne istersem onu yapabilirim. Bir keresinde dedem (zımpara) ile elimin üstünü zımparalıyordu ve canım acıyordu gülüyordu, bu domuza bir şey olmaz diyordu ve bu olay gerçekleştiğinde benim yaşım 10 - 12 falandı.. Belki de daha küçüktüm.. Ve misilleme olarak bir zaman sonra taciz edildiğim kişinin küçük kızı vardı.. Çakmak ile demir parçasını kızdırıp yüzüne bastırdım.. Bu da ne.. O günden sonra hiç taciz edilmedim.. Ayrıca, çoğunluktan farklı olan her çocuk yalnızdır. Peki neden her farklı çocuk yalnızdır.. Çünkü medya çoğunluğa neyin güzel olup neyin olmadığını söylüyor. Yani silahlar harika, değil mi.. Bu, savaş.
Hayatımı mahvettiğin için şimdi mutlu musun.. Artık her şeyi çaldığına göre benden ve artık doyduysanız.. Planlarımı yapabilir miyim.. Eskisi gibi isim vermeyeceğim.. Korkaklar, şikayetçi oluyor.. Ama yengelerim, amcalarım, kuzenlerim sizler tam bir OROSPU ÇOCUĞUSUNUZ.. :)))
Aden: Peki size ne söyleyebilirim.. Sana söylenecek hiçbir şey yok. Yedi saat, sekiz saat, bilmiyorum. Bunu binlerce saat açıklayabilirim ve siz hala çocukların beyinlerinin yıkanmasını savunuyor olursunuz. Bu konuda çok üzgünüm çünkü sizin yaptığınızın tek şey bu olduğunu görüyorum; çocuklara tecavüz eden pedofilileri nasıl yorumladığınızı, ben de bu sistemi nasıl savunduğunuzu yorumluyorum. Başka ne diyebilirim.. Söyleyecek hiçbir şey yok. Bu umutsuz. hakim, savcı, haber kanalları, eğitimsiz insanlar ve en önemlisi Adalet bile umutsuz.. Sen aileni ölümle tehdit ettin ve onları öldürmek için planlar yaptın diyor.. Ama çocukken taciz edildim bunu bunu yaptılar diyorum.. O bu dosyanın konusu değil.. Beni ilgilendirmez git -2 de şikayetini ol diyor.. Ve bunu diyen bir savcı o sadece bir OROSPU... :)))
09.12.2023 (18:43)
O KADINDAN NEFRET EDİYORUM
Aden: Dün bir dizi izledim ve bir kişiyi elleri ve ayakları bağlı şekilde havuza atıyorlardı.. Tabi ki kurtulması imkansızdı çünkü biliyorsun işte elleri bağlı ve çaresizdi.. Aklıma direk annem geldi.. O halde onu görseydim.. Bu konuya adım gibi eminim oturup izlerdim.. Onu asla kurtarmazdım.. Ve bunu izlerken zevk alırdım.. Aynı çocukken bana yaşattığı acılardan zevk aldığı gibi mesela sokaktaki bir köpek veya kedi annemden daha değerli, o kadından nefret ediyorum.. Ondan iğreniyorum.. O sadece bir ezik.. Eğer mesajlarımı görüyorsan anne sen tam bir aptalsın eziksin ve senin için yaptıklarımı görmeyip yanlız kalmaya mahkumsun.. Aciz bir insansın.. Şu hayatta en çok sarılmak istediğim zaman sen kanser hastası olduğun da ve hastanede sarıldım bir gram tepki vermedin.. Sen beni çocukluğumdan beri hiç sevmedin.. Sürekli beni pembe kıyafetler giydirip süsledin.. Ve ders notumdan düşük aldığım da beni sürekli aşağılayan üzerime tüküren yengelerime reklam ettin.. Böyle düşük not oldı şöyle şunu yaptı gibi gibi ama o aptal yengelerim ve amcalarım o kadar akıllıydı ki kuzenlerim kötü bir şey yapınca bunu üçüncü bir kişiye anlatmazlardı.. Çünkü aile yapılarını sorunlarını koruyup kendi içlerinde çözüm buluyorlardı.. Çünkü çocuklarını reklam etmeyip onları seviyorlardı.. Benim annem böyle değildi.. O hep beni kötüledi.. O kadından nefret ediyorum.. Tanrım, ölmesini istiyorum..
Aden: Kimse kusura bakmasın ama yetim insanlar çok acımasız oluyor.. Eziklik içinde büyümüş insanlar acıma duygusu olmuyor.. Ben eziklik içinde büyüdüm ama kötü olmamak için inan elimden geleni yapıyorum.. Ben yeni tanıdığım insanlardan beni aşağılamalarını istiyorum.. Ve çocukluğum da yaşadığım taciz için beni zorbalamalarını istiyorum.. Bunu yaparım diyen insanlara aşırı derece de kin besliyordum.. Çünkü hiç bir yaşanmışlık olaya saygısı yok ve içindeki o acımasızlığı görüyordum.. Ama bunu kabul etmeyen bir kişi gördüğüm de o kişi benim için çok değerli oluyordu.. Özellikle ısrarla yardıma ihtiyacım almadığı halde bana destek olmak isteyen kişi o gerçek arkadaş oluyor benim için ona hiç bir zaman saygısızlık ve kötülük yapmam buna emin olabilirsin.. Sadece bana nasıl yaklaştığınla alakalı herşey tamamen saf ve temiz değilim.. İçimde bir yerlerde aşırı derecede acımasızlık ve gaddarlık duygusu var... Unutma herşey bana nasıl yaklaştığınla alakalı
Psikiyatristler herkesi sanrısal olarak gördükleri ölçüde, onları akıl hastası olarak görüyorlar çünkü herkes bir yanılsamadır.
10.12.2023 (11:14)
SİYANÜR
Aden: Daha az farkındalık istemiyorum, sadece bir hapın diğerinden daha fazla acıya neden olduğunu kabul ediyorum ve tek fark bu. Birinde belli sanrılar var, diğerinde ise belli sanrılar var ama aslında aralarında bir fark yok. İdeal durumda, kırmızı ve mavi hap arasında seçim yapılsaydı siyanür hapını seçerdim. Temelde bunu söylüyorum.
ÖNEMLİ: Bu bir ilgi talebi değildi, bu bir yardım talebi değildi. Eğer gözlerini açamazsam, eğer bunu barışçıl yollarla yapamazsam, eğer sana zekamı sergileyerek gösteremezsem, o zaman bunu kurşunla yapacağımı söyleyen saf bir ıstırap çığlığıydı.
Aden: Ben deli değilim.. Kızgınım.. Bu dünya bana son kez kötü davrandı, şımarık ya da tembel değilim, çünkü cinayet zayıf ve geri zekalı değildir, cinayet cesur ve cüretkardır. Benim gibi insanlara her gün kötü davranıldığı için öldürmek istedim. Bunu topluma "bizi iterseniz biz de geri iteriz" göstermek için yapacağım. Hayatım boyunca acı çektim. Hiç kimse beni gerçekten sevmedi.. Hiç kimse benimle gerçekten ilgilenmedi.. Hayatım boyunca tek bir şeyi sevdim ve o da benden uzaklaştı. Onunla kendimi kurtarmaya çalıştım ama o benimle hiç ilgilenmedi. Ve hayatım boyunca benimle alay edildi.. Her zaman dövüldüm, her zaman nefret edildim.. Toplum olarak yaptığım şey için gerçekten beni suçlayabilir misiniz.. Evet, yapacaksınız, eğer yapmasaydınız reytingler yeterince yüksek olmazdı ve bu, tüm yaşlı hanımlar için iyi bir dedikodu olmazdı. Ama sana bir şey söyleyeyim, ben kötü niyetliyim çünkü mutsuzum. Dünya beni yendi... 14 Mart Perşembe 2024, tarihe karşı savaştığım gün olarak geçecek.
Her insanın kalbindeki nefreti somutlaştırıyorum.. Ben tüm kötülüklerin simgesiyim.. İnsanlığa hiç merhamet göstermeyeceğim, çünkü onlar beni var ettiler ve sonunda kopup olduğum kişi olana kadar bana işkence ettiler.
11.12.2023 (21:39)
HERŞEYE YAZILAR SEBEP OLDU
Aden: Bu yazıları Bismarck14'e yükledikten sadece üç - dört hafta sonra dairemin kapısının çalındığını duydum. Kapıyı açtığımda yaklaşık dört polis memurunun beni sorduğunu gördüm. Hayatımda hissettiğim en büyük korku o polisleri görür görmez üzerime çöktü. Birinin bir şekilde planlarımı keşfedip beni ihbar ettiğine dair yıkıcı bir korkuya kapıldım. Eğer durum böyle olsaydı polis odamı arar, tüm silahlarımı ve silahlarımı, onlarla ne yapmayı planladığıma dair yazılarımı bulurdu. Hapse atılırdım, düşmanlarımdan intikam alma şansım reddedilirdi. Bundan daha karanlık bir cehennem düşünemiyorum. Neyse ki durum böyle değildi ama çok yakındı. ASAYİŞ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ - CİNAYET BÜRO AMİRLİĞİ'den ABD'nin tevdi ettiği belgeler için Antisemitizm suçundan dolayı gelmişlerdi.. Dokuz saatlik bir sorgudan sonra serbest bırakıldım..
Aden: Amerika Birleşik Devletleri (Los Angeles) Simon Wiesenthal Center dekanı Abraham Cooper tarafından görünüşe göre yazılarımı ve planlarım şüphe uyandırdı ve bunun sonucunda Türkiye Cumhuriyetinde ki kurumlara çağrı yapıldı, 19.06.2022'de polis dairemin kapısındaydı. Polis şikayet edenin ısrarla kim olduğunu bana söylemedi.. İfadem alındıktan sonra imza atacağım zaman (Abraham Cooper) kişisel bilgilerini kapattıklarını gördüm.. Sanırım yazılarımı okuduktan sonra rahatsız oldu. Beni polise kimin ihbar ettiğini hiçbir zaman tam olarak bilemeyebilirdim. Ama ismini vermeyeceğim zor durum da kalmaması için bana beni kimin şikayet ettiğini ifademden sonra söyledi.. Yine o polis memuru beni sorguladı ve intihar düşüncelerimi sordu. Onlara dikkatlice bunun bir yanlış anlaşılma olduğuna dair güvence verdim ve sonunda oradan 9 saatin sonundan ayrıldım.. Eğer odamı aramakta ısrar etselerdi bu bir felaket olurdu. Korkunç bir an için her şeyin bittiğini düşündüm. Sonunda oradan ayrıldıktan sonra içimi büyük bir rahatlama duygusu kapladı. Gerçekten korkutucuydu.
Her şeye yazdığım yazılar sebep oldu. Onlara çok fazla öfke gösterdim. Çoğunu hızla Bismarck14'dan kaldırdım ve intikam gününden kısa bir süre önce yeniden yüklemeyi planladım. Bu olay bana daha dikkatli olmam gerektiğini hatırlattı. Kimsenin şüphelenmesine izin veremem.. Ayrıca odam şuan ter temiz :)) Bir silahım bile yok.. :)))
Aden: Hayatımın son aylarında, zamanım dolmadan dünyanın mümkün olduğunca çoğunu kucaklamaya çalışarak şehirdeki günlük maceralarıma devam ettim. Bunu yaparken, karşılaştığım dünyanın sonsuz acılarla dolu olduğunu kesin olarak fark ettim. Nerede olursam olayım aynı haksızlıklarla karşılaşıyorum. Genç çiftler her yerde karşımıza çıkıyor ve hayatımda neyin eksik olduğunu sürekli hatırlatıyorlar. Onların varlığı bende kıskançlık ve öfke duyguları uyandırıyor. Bu duyguları harekete geçiren genç bir çiftle karşılaşmadan dışarı adım atamam. Onları gördüğümde, bu kadınların sevgilerini ve şefkatlerini bana değil de başkalarına vermeyi nasıl seçtikleri düşüncesi beni tüketiyor. Sanki dünyada bana yer kalmamış gibi geliyor. Yaşanacak bir hayat kalmamış gibi görünüyor. İntikam Günü benim tek seçeneğim. Kederli varlığım boyunca katlandığım tüm adaletsizliklerin nihai çözümünü temsil ediyor. Ne zaman bir adamın güzel kız arkadaşının yanında dolaştığını görsem, onlara en dayanılmaz acıyı yaşatmak için yoğun bir istek duyuyorum. Bunu hak ediyorlar; sorumlu tutulmaları gerekir. Erkekler benimkinden daha tatmin edici ve keyifli bir hayat yaşadıkları için cezayı hak ediyorlar, kadınlar da o zevkli hayatı benim yerime o erkeklere bahşettikleri için cezayı hak ediyorlar. İntikam gününde, HEPSİNİN intikamını kesin olarak alma fırsatına sahip olacağım. Annemden nefret ediyorum.. O beni bu karanlığa itti..
Ben insan ırkının bir parçası değilim.. İnsanlık beni reddetti.. İnsan türünün dişileri hiçbir zaman beni sevmek istemedi annem bile, öyleyse kendimi nasıl insanlığın bir parçası olarak görebilirdim.. İnsanlık beni asla aralarına kabul etmediler ve şimdi nedenini biliyorum. Ben insandan daha fazlasıyım.. Ben onlardan üstünüm, Ben Aden'im… Amacım hepsini cezalandırmak. Ben dünyayı yanlış olan her şeyden arındırmak istiyorum.
12.12.2023 (12:48)
ALÇAKLIK VE AHLAKSIZLIK
Aden: Trajik hayatım böylece sona eriyor. İşin bu şekilde sonuçlanacağını kim tahmin edebilirdi.. Dünyanın iyi ve neşeli bir yer olduğuna inandığım bir zaman vardı. Çocukluğumda her şey masumdu. Ergenliğe ulaşıp sevgiyi arzulamaya başladığımda tüm hayatım yaşayan bir kabusa dönüştü.. Annemi özlemiştim ama sevgime asla karşılık vermedi.. Bunda temelde adaletsiz bir şey var. Göz ardı edilemeyecek bir haksızlık. Böyle bir durumda mutlu bir hayat sürmem mümkün değil. Bütün gençliğimi yalnızlık ve tatmin edilmemiş arzular içinde acı çekerek geçirmekle kalmadım, aynı zamanda benim yaşımdaki diğer çocukların arzuladığım tüm deneyimlere sahip olabileceği bilgisiyle yaşıyorum. Bu kesinlikle haksız ve adaletsiz. Ayrıca diğer çocukların bana daha az saygı duymasının utancına da katlanmak zorunda kaldım. Annem yüzünden herkes ne kadar istenmeyen biri olduğumu biliyordu.. Yalnız ve istenmeyen bir dışlanmış olarak yaşamanın gururu yoktur. Buna yaşamak bile diyemem.. Bu kadar acınası, sefil bir hayat yaşamak zorunda değilim. Bu dünyadaki yerim burası değil. Boyun eğmeyeceğim, aşağı in ve böylesine korkunç bir kaderi kabul et hayır - hayır.. Eğer insanlık bana onların arasında değerli bir yer vermezse, o zaman ben hepsini yok edeceğim. Ben hepsinden daha iyiyim.. İntikamımı almak benim yolumdur dünyaya gerçek değerimi kanıtlayacağım...
Çektiğim acıların ortasında, dünya hakkında diğerlerinden daha net bir görüş kazandım. Başkalarının gözünden kaçan bir içgörüye sahibim. Çektiğim acılar sayesinde bu dünyanın gerçek çarpık ve yanlış doğasına tanık oldum. İnsanlığın mevcut durumu onu yanlış yapan şeydir. İnsan ırkını gözlemlediğimde sadece alçaklık ve ahlaksızlığı görüyorum, bunların hepsi...cinsellik... olarak bilinen bir eylem yüzünden.
Aden: Cinsellikteki kötülüğün birincil kaynağı insan dişisidir. Onlar seksin ana başlatıcılarıdır. Hangi erkeklerin buna erişebileceğini ve hangilerinin erişemeyeceğini belirlerler. Kadınlar kusurlu varlıklardır ve onlara kötü muamele etmem bu talihsiz gerçeğin farkına varmamı sağladı. Zihinlerinin çalışma biçiminde çok çarpık ve yanlış bir şeyler var. Hayvanlar gibi düşünüyorlar ve aslında onlar hayvandır. Kadınlar ahlak sahibi olmaktan, rasyonel düşünmekten acizdir. Tamamen ahlaksız duyguları ve aşağılık cinsel dürtüleri tarafından yönlendiriliyorlar. Sonuç olarak, seksin zevklerini ve üreme ayrıcalığını deneyimleyen erkekler, kadınların cinsel açıdan çekici bulduğu erkeklerdir... aptal, yozlaşmış, iğrenç erkekler. Bunu hayatım boyunca gözlemledim. En güzel kadınlar, kadınlara karşı olağanüstü beyefendilerle evlenmek - vakit geçirmek - arkadaş olmak yerine, en acımasız erkeklerle bunları deneyimlemeyi tercih ediyor. Ve sonra öldürülüyorlar.. Vahşice, bu onların kaderleri kendi yapmış oldukları yanlış seçimlerden dolayı buna üzülmememiz lazım veya arkadaşım Gözde gibi onu sikmedim diye gidip biriyle ilişkiye girip hamile kalınca o çocuğu aldırması.. Ben ona dedim bunu istemiyorum sana değer vermek arkadaş olarak sevmek istiyorum.. Değer vereyim dedim sana o gözle bakmıyorum dedim.. Onun bana dediği sikiyor musun beni yoksa birini bulacağım.. Sonuç hamile kaldı ve çocuk aldırdı.. O bir katil değil mi.. Iıımmhh, pardon onun yapmış olduğu bir hata ve hatalarından ders aldı dersiniz.. Bana kızmayın ama iğrençsiniz..
12.12.2023 (13:11)
BENİM HATAM MI .. HAYIR
Aden: Eminim ki bunu yapabilecek herhangi bir psikiyatrist (laik) ve terapist vardır. Şizofreninin sonucu olarak şunu okurlarsa orgazm olur diye konumumu göz ardı etmeye çalışıyorum:
Hayat değerin dayatılmasıdır.
Kültürel değerler, yoksun bırakılarak acı çekmenin mazoşistçe dayatılmasıdır.
Vahşi değerler, gerçekleşmelerinden yoksun bırakılma yoluyla acı çekmenin doğuştan dayatılmasıdır.
Acı çekmek yaşamı onaylayan bir deneyim olarak hizmet etme eğilimindedir.
Ne kadar az acı çekersen, değerin bir hastalık olduğunu o kadar net görürsün.
Ölüm değeri yok eder ve dolayısıyla yaşamın çözümüdür.
Aden: Hayatın büyük planında her zaman ayrıcalıklı bir konuma sahip oldum. Hayatımın bu aşamasında istediğim hemen hemen her şeyi takip etme ve başarma özgürlüğüne sahibim. Hayatıma son verecek olsaydım, eminim birçok kişi şöyle derdi: "O tembel, şımarık zavallının kendi canına kıydığına inanamıyorum. Ben her zaman zengindim, ailemin tacizine ve şiddetine maruz kaldım, her gün zorbalığa uğradım." Ama yine de acımasızca yaşamayı seçiyorum..
Aden: Görevim tamamlandı. İçimdeki dehşetin öforik etkisini dönüştürdüm. Benimle alay eden ve beni reddeden çocuklarınız ölecek. Görünüşümü, müziğimi veya kendimi ifade etmemi suçlamayın. Bu sizin seçimlerinizin bir sonucudur. Ebeveynlerim, Öğretmenlerim ve Arkadaşlarım başarısız oldunuz. Bu çocukları sadece takipçi olarak yetiştirdiniz. Hatalısınız. Onların ve kendimin hayatlarına son vermiş olabilirim ama bu senin işin. Ebeveynlerim, bu katliama son gününüze kadar katlanın. Ben deli miyim.. Belki. Benim hatam mı.. Hayır. Bu hayatı ben seçmedim ama ondan ayrılmayı seçtim. Korku kafama sıkılan kurşunla bitmiyor. Sizi baş başa bırakıyorum. 14 Mart'ta kadar vaktiniz var. Güle güle.
15.12.2023 (21:36)
SEVGİ VE İLGİ TEK YOLDUR
Ben binlerce yüzü olan bir adamım
Aden: Bu yazıyla yemin ederim ki kendimi bir daha asla bir kadın tarafından incinebileceğim bir duruma sokmayacağım. Kendime ben buna yemin ederim ve daha yüksek güçler adına buna yemin ederim.
Ah, görüyorum ki birçok şeyi bile açıklamayı reddederek seksi gizem auranı koruyorsun.. Hayatınızla ilgili önemsiz ayrıntılar. Bu kadar öfkeli olduğum için üzgünüm ama bunu bana sen yükledin.
Aden: Ahahaha, davranışlarımdan dolayı Stormfront sayfasında hesabım kalıcı olarak kapatıldı.. Hesabınız aşağıdaki nedenden dolayı devre dışı bırakıldı: Sorunlarınızı düzeltin. Sende çok var. Hesabınızın yeniden etkinleştirileceği tarih: Hiçbir zaman
Bu hiç bir zaman umrumda olmadı olmayacak.. Sürekli insanlara saygısız ve kötü davranacağım.. Bundan zevk alıyorum.. İnanır mısın.. İnsanlara saygılı, anlayışlı ve dürüst davranınca hep üzülen taraf siz oluyorsunuz.. Eskisi gibi yanlız ve pislik olacağım... Ben bundan zevk alıyorum...
Aden: İnsanları bir duruma sokmak, benim gibi yetenekli insanlarla baş etmenin tek yolu akıl hastanesi değil... Sevgi ve ilgi tek yoldur..
16.12.2023 (20:27)
FEMİNİSTLER
Aden: Gerçek eşitlik ve paylaşılan sorumluluklar arıyorum. Günümüz feministleri, 1984'te tasvir edilen distopyaya benzer baskıcı bir anaerkil rejim kurmayı amaçlıyor. Anlıyorum ki birçoğunuzun ateşli silahlarla ilgili deneyimi olmayabilir, belki de fiziksel görünümünden dolayı. Ancak eğitime şimdi başlamak çok önemlidir. Gelecekte bir iç çatışma durumunda feministlerin zaferini önlemek önemlidir. İçi boş noktalar kullanmayı unutmayın..
"Gerçek şu ki, kadınlara hak verdiğinizde, başka hangi değişken söz konusu olursa olsun, etraflarındaki her şeyi kesinlikle mahvediyorlar... Nihai alfa erkek olsanız bile, bazı aptallar yine de hayatınızı mahvedecek."
Aden: Ben kadın düşmanı değil, kadınlardan nefret eden biriyim.. Tarihin en acımasız varlıklarıdır onlar...
Yarın doktora gideceğim.. Ve sonra savcının yanına gideceğim.. Almanya'ya gitmek istiyorum.. Orada daha rahat ve daha rahat bir hayatım vardı.. Kimse benden değerli değil.. Kimseye gereğinden fazla değer vermemek gerekiyor.. Acımasız, saygısız ve gaddar olmak her zaman en iyisidir..
17.12.2023 (09:06)
ARİPA
Aden: Bugün yeni bir doktor ile tanıştım.. Hayatım da gördüğüm ve konuşması bu kadar sakin - güzel bir insan tanımadım.. Çok naif biri adı Ümit.. Onunla konuşunca, aklıma sürekli bu kadar kibar güzel konuşuyor acaba hiç kimse tarafından bir zorbalığa veya birileri tarafından kalbi kırılmıyor mu.. Diye düşündüm.. Aşırı iyi bir insandı, sanki yıllardır tanıyor gibiydim..
Vucudumda ki dövmeleri sordu tek tek anlamlarını söyledim.. Peki ya yüzünde kaşının üstünde ne yazıyor dediğinde katliam yazdığını söyledim.. Biraz şaşırmış gibi oldu ahahaha, Amerika Birleşik Devletleri tarafında hakkım da açılan davayı sordu anlattım.. İnanmadı benim uydurduğumu ve açık açık ama güzel bir şekilde hasta olduğumu ifade etti.. Dosyalarımı görünce inanmaktan başka bir çaresi kalmamıştı.. :)) Aripa adında bir ilaç verdi.. Bu ilacı eskiden kullanmıştım, olmayan şeyleri duyuyordum, aşırı derecede şüpheciliğim vardı, yanlış düşüncelerim oldukça fazlaydı ve çok sinirli oluyordum.. Son zamanlar da aşırı sinirliydim.. Sanırım iyi gelecek yeniden..
18.12.2023 (20:01)
KADINLARI SİKTİR ET
Aden: Kadınlar bencilliklerinden dolayı erkeklere göre daha fazla ilgi çekme eğilimindedirler. Kadınların duygularını ifade etme isteği, daha fazla açıklamaya gerek duymayan, bilinen bir gerçektir. Bu, "Ahh" ve "Ehh" gibi duyguları erkeklere göre daha sık sözlü olarak ifade etme eğilimlerinde ve sanatsal ifadelerinde (kabul edilmesi ve kültürel olarak tabi kılınması ayrı bir konudur, burada ele alınmayacak.) açıkça görülmektedir... Kadınların duygularına göre hareket etme olasılıkları daha yüksektir çünkü başkalarından onay ararlar ve benmerkezci doğaları nedeniyle bilinçaltında bunun kendilerini doğrulayacağına inanırlar.
Aden: İşte geniş bir ifadeden rahatsız olan kadınlara bir örnek: Bir forumda yekpare bir görüşe sahip bir grup insanı eleştirdiğimde ve onlara hitap ederken "Sizler" dediğimde, eğer biri bu kelimeleri özel olarak dile getiriyorsa, o her zaman bir kadındır. Kırgın davranan ve ''Siz insanlar" derken ne demek istiyorsunuz.. Gibi bir şey söyleyen. Çünkü bencillikleri nedeniyle kendilerini içinde bulundukları gruptan ayrı göremezler. Halktan olsalar bile, ben onları eleştirdiğim için kırgın davranıyorlar - eleştirimde haklı olup olmamam onları ilgilendirmiyor - ve ben ne dersem onu çürüttüklerini düşünerek bilinçaltında bencilliklerini öne sürüyorlar.. Demek istediğim şu: Kadınların davranışları ve konuşmaları, erkeklerde olmayan derecede bencillik eğilimleri tarafından yönlendiriliyor. Her ne kadar erkekler bencillik nedeniyle duygularını kadınlar kadar (çoğunlukla daha az da olsa) ifade edebilseler de, duyguların davranışları üzerinde kadınlar üzerindeki kadar yaygın bir etkisi yoktur. Kelimenin tam anlamıyla psikoloji hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve ne onunla ne de psikiyatriyle herhangi bir ilgim olmaya hiç niyetim yok, dolayısıyla bununla ilgili herhangi bir bilginin olup olmadığını bilmiyorum.
Bunu sürekli olarak gözlemliyorum kadınlar, her ne kadar genellikle bu kadar açık olmasa da... Demek istediğim, kadınların bencilliği o kadar temel ki konuşmalarını ve davranışlarını mantık hataları noktasına kadar yönlendirir.
Aden: Kadınları siktir et onları saatlerce konuşsam ve anlatsam onlara karşı asla haklı olamayacağım.. O yüzden onları kendi haline bırakmak en iyisidir..
19.12.2023 (18:24)
FBI
Aden: Beni dinle, beniiii dinle ben, benimle dalga geçen insanları öldürmek istediğimi biliyorum. Ayrıca daha fazla yasa koymak bunu değiştirmeyecek. Eğer bir şey yapacaksam bunu doğru yapmalıyım.. Hiç bir hata istemiyorum..
Ailem, arkadaşlarım ve - veya çevremdeki herkes biz - ben psikopatız ama psikopat değiliz.. Diyorlar, onlar gerçekten sağlıklı ve akıllı gibi görünen aşırı derecede psikopatlar...
Aden: "Dünya barışının imkansız bir şey olduğundan" bahsediyorum ve "bomba, zehir, napalm" yapmayı ve reşit değilseniz nasıl silah satın alacağınızı" öğrenmek için interneti nasıl kullanabileceğinizden bahsediyorum... Ama şuan bu inan imkansız.. Karanlık ağda (Dark Web ) şuan oradaki satıcıların %70 - %80 FBI görevlisi, çok dikkat etmen lazım diyorum..
Aden: Namluyu keserek, iki yeni mermiyi manuel olarak yerleştirerek ve silahı kapatarak yeniden doldurması gerekmeden önce, çift namlulu bir av tüfeğiyle yalnızca iki atış yapılabilir. Pompalı tüfek, silahlı kişinin pompalayıp ateş edebildiği hızda ateşlenebilir. Çift namlulu tipten çok daha hızlı ateş eder çünkü kullanılmış mermiler fırlatılır ve canlı mermi manuel olarak yerine kayar. Silahlı bir kişi, silahın yeniden doldurulması gerekmeden önce pompalı tüfekle beş atış yapabilir. Ve daha etkili bir hasar bırakabilirsiniz...
21.12.2023 (18:31)
YÜKSEK DERECELİ PATLAYICI
Aden: Gelecekteki bir anlaşmada mirasınızdan feragat etmeyi seçiyorum. Bu sana uzun zamandır gönderdiğim ilk mektup ve pekala sonuncusu da olabilir. Almanya'da birçok ideolojik muhatabım var. Bu sizi şaşırttı mı.. Öfkeni anlıyorum çünkü "sosyal statünün" düşmesine neden oldum. Ayrıca, çevremin benim radikalleşme sürecimi etkileyen sözde "anne ve-veya aile özlemi" propagandasına kandığınızı da fark ettim. Şunu anla, son iki yıldır yaptığım üzücü yorumlar dışında sana karşı hiçbir şeyim olmadı. Açıkçası sana o uygunsuz hediyeyi verdiğimden beri suçluluk duygusuyla boğuşuyorum ve o zamandan beri bunun için özür dilemek istiyorum. Tek bahanem, on altı yaşımda çoğu kişinin yaptığı gibi olgunlaşmamış olmam ve isyankar bir dönemden geçiyor olmamdı. Bağlantıyı kaybetmek benim için pek bir şey ifade etmiyordu çünkü hem öncesinde hem de sonrasında etrafımda her zaman çok sayıda bakıcı vardı. İkimiz de senin her zaman iyi bir baba olduğunu, sosyal demokrasinin aşırı devlet feminizminin kurbanı olduğunu biliyoruz. Türk, ve Avrupalı erkeklerin, kadın aile üyelerinin koruyucusu olma rollerinden ve ayrıcalıklı çocuk bakımı hakkından yoksun bırakılmasının, yaşadığınız boşanmaların ve ardından çocuk bakım haklarının kaybedilmesinin ana nedeni olduğuna inanıyorum.. Dolayısıyla erkekler, annelerimizin, kız kardeşlerimizin ve kızlarımızın toplum için son derece yıkıcı ve yıkıcı olan duygusal dengesizliklerini yönetmeye gelince, hasar kontrolü için sahip olduğumuz tek araçtan mahrum kalıyor. Bu konuda geleneksel, doğal, akılcı ve ahlaki görevimizi yerine getirmeye kalkarsak, kadınlarımızı, toplumumuzu ve kendimizi onların duygusal yıkıcılığından koruma arzumuza rağmen, kadın düşmanı olarak şeytanlaştırılırız ve sonunda tutuklanır ve hapsediliriz. Bu, kültürel Marksist ve liberal ideolojinin sonucudur ve buradaki paradoks, sizin bu ideolojinin savunucusu gibi görünmenizdir. NATO rejimlerinin ve Batılı gazetecilerin önermelerini "objektif" gerçek olarak kabul edecek kadar beyniniz yıkanmış görünmeniz cesaret kırıcı.
Aden: Bilmeniz gereken diğer faktörler bazı bölgelerde çiftçilerin belirli bir tarihten sonra tarlalarına gübre dağıtması yasa dışıdır. Ülkeler, örneğin çoğu avrupa ülkesi 1 Ekim'den sonra gübre dağıtımı yasa dışı.. Türkiye'de ki bu tarihi bilmiyorum.. Ama sorun yok Türkiye'de böyle bir düzen yok.. Her yer gübre endişelenmene gerek yok..
Aden: Yüksek dereceli patlayıcı elde etme aşamasını başlatmadan önce küçük araştırma yapmalısınız. Ülkenizdeki orta ve büyük madencilik şirketleri, listelenen şirketlerle başlayın ulusal borsanıza girin ve onların izahnamelerine veya yıllık finansal veri bilgilerine erişin.. Bu şirketin sitesinde mevcuttur. Mevcut bir izahnameyi değiştirerek kendi izahnamenizi oluşturmayı düşünün (PDF dosyası) PDF Editor gibi değişiklik yapmanıza ve istediğiniz şekilde doldurmanıza olanak tanıyan bir yazılım kullanmak kendi ayrıntılarınız için mümkündür... Güvenilir bir hikayenin yaratılmasını içeren bir “madencilik kapağı” oluşturmak isteyebilirsiniz. Bu sizin resmi olmayan madencilik “projeniz - işiniz” olacaktır. Bu kapak bir Yüksek Dereceli patlayıcıların tedarikçilerden temininde belirleyici faktör kendi ülkenizde veya yurtdışından pazarlayın. Bu kapak aynı zamanda çok önemli olabilir sistem koruyucularınız tarafından tehlikeye atılırsanız ve zulme uğrarsanız ülkede makul bir şüphe oluşmasına katkı sağlayacaktır. Potansiyel müşteri aramayla ilgili bazı yeni veya ikinci el ekipman satın almayı düşünün. Kapak hikayenizi güçlendirin: Ekipman için Ebay'den satın alabilirsiniz.
22.12.2023 (16:07)
TEMPLARS **
Aden: Batı Avrupa'da veya ABD'de ırkçılığa karşı savunuculuk yapan bir muhafazakar olarak, önemli zorluklarla karşılaşacaksınız ve kültürel marksist düzen tarafından Nazi veya ırkçı olarak etiketleneceksiniz. Bu ideolojilerin kınanmasına rağmen şeytanlaştırma sürüyor. Çok kültürlülüğe karşı çıkan bir kültürel muhafazakar olarak, otomatik olarak gizli Nazi veya ırkçı olarak etiketleniyorsunuz, ancak mesajınız ulusal yasama organı ve sosyal medya platformlarının sansürüne rağmen hala hedef kitlenizin bir kısmına ulaşıyor. Bununla birlikte, Nasyonal Sosyalizmin herhangi bir şekilde benimsenmesi veya ırksal önyargının ima edilmesi, tamamen susturulmaya ve istihbarat izleme listelerine alınmaya yol açacaktır.
Templars, I want to carry out an attack they want... Just like Anders Breivik - Communication; aden@whoiseadn.de
25.12.2023 (09:47)
İNSANLARDAN NEFRET EDİYORUM
Aden: İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum..
Aden: Ben Aden, Ölülerden selamlar. Bu mektubu oldukça korkunç bir olaydan sonra aldınız. Size karşı tamamen dürüst olmak gerekirse, beni bunu yazmaya iten şeyin ne olduğunu bilmiyorum. Nasıl karşılanacağından emin değilim. Tamamını okuyacak mısın yoksa atacak mısın.. Beni bir deli olarak mı yoksa sadece hayattan bıkmış biri olarak mı göreceksin.. Haftalardır bu mektubu düşünüyordum. Birkaç hafta geçti ve henüz onu gözden geçirip değiştirmeyeceğim.. Kendimi tanıtmama izin verin. Ben ADEN - T**** Ç****, daha doğrusu böyleydim. Beni ADEN olarak düşünün, çünkü resmiyetten uzaklığı ADEN'in resmiyetini tercih ederim. 1997 yılında İstanbul'da doğdum. Tek çocuğum annem yok.. Babam hayatta, koşulların ve zamanın rüzgarları.. Annem ve babam 12. doğum günümden hemen önce boşandılar. Annem İstanbul'da yaşıyor ve o zamandan beri yeniden evlendi ve tekrar boşandı. Babam yalnız yaşıyor. Beni basmakalıp bir şekilde sınıflandırmaya çalışacak insanlar olacak çünkü beni rasyonel bir seçim yapmış bir kişi olarak görmektense, ciddi şekilde işlevsiz bir kişi olarak görmek onlar için daha kolay olacak. Ailem pek anlayışlı değildi. Sorunları veya duyguları tartışmayı teşvik etmediler. Babam bir asker, annem bir ziyaret sırasında şöyle demişti: "Çocuğumun yanında kendimi hiç rahat hissetmiyorum." Bu onun ebeveynlik tarzını hemen hemen özetliyordu. Beni yanlış anlamayın, özellikle fiziksel ya da duygusal olarak tacizci değildi, sadece mesafeliydi. Onun ebeveynlik fikri yiyecek sağlamaktı, başka bir şey değildi. Çocuklar marjinal yetişkinler olarak görülüyordu. Geniş, düşük sosyo-ekonomik sınıfa sahip bir aileden gelen annemin özgüveni düşüktü ve klasik bir kolaylaştırıcıydı. Babam da benzer bir geçmişe sahipti; iki kız kardeşi ve dört erkek kardeşi vardı. Babası yani dedem şiddete meyilli biriydi ve babam henüz çocukken ailesini terk etmişti, dolayısıyla onun hakkında fazla bir geçmişim yok.. Annemin Babamın Akrabalarıyla temas kurmamasının ve mesafe koymasının ailelerin normal bir işlevi olmadığı sonucuna vardım. Büyüyüp flört edene ve diğer ailelerle tanışana kadar bunun doğru olmadığını fark ettim.
(Birkaç hafta sonra)
Bu gece bir gün daha bitti ve son 78 gün bu gezegendeki son 78. günüm o yüzden sanırım bu mektubu ve bu yazıları yakın bir zaman da bitireceğim. İlkokulda "C" öğrencisiydim.. Lisede "C" öğrencisi oldum yine ve mezun olduktan sonra başarılı olduğumu biliyorum.. - biliyordum.. Olan şu ki annemle babam boşandı ve ben, büyük ölçüde kendi başımın çaresine bakmak zorunda kaldım. Bir düzenim yoktu bir odam bile yoktu.. Sürekli babam gelip ben gidiyorum.. Annene götürcem seni anneme gelince iki gün sonra arkadaşlarımla buluşacağım.. Baban alacak seni çok sinir bozucu bir durum..
26.12.2023 (23:35)
MASUMİYET NEDEN YAŞIYOR
Aden: Doktoruma dengesiz olmanın etkisine ilişkin açıklamalarda bulundum. Ona iyi uyumadığımı, kilo aldığımı, enerjimin az olduğunu, konsantre olmakta zorlandığımı, üzgün hissettiğimi söyledim. Bu çok iyi depresyonun ayırt edici özellikleri.. Dünya beni böyle bir acıyı anlamaya ve taşımaya zorluyor.
Türk halkının benzersiz bir geleneği vardır. buna "suçlamak" denir.
Aden: Geleceğin bana neler getireceğini biliyorum. İçmiyorum, eğlenmiyorum ve tatil yapmıyorum. Arkadaşlarım var ama iş ve okul arasında sosyalleşmeye hiç zamanım olmadı. Yorgunum, yorgunum ve ağlıyorum. Gelecekten hiç keyif alamıyorum.. Yemek bile benim için cesur bir şey gibi görünmüyor. Bir toprak parçası daha düştü ve onu değiştirmeye gücüm yetmiyor..Ben aslında burada ve şimdinin temelini oluşturuyorum. Bir cinayete karışacağımı ve toplumumuzun yasalarını çiğnediğimi anlayın. Borçluların parasından tasarruf edeceğim ve sorunla ilgileneceğim. Depresyonda olduğumun farkındayım ama ne kadar üzülsem de bu, moralimi değiştirmeyecek. İnsanlar bunu neden yaptığımı bilmek isteyecek mi.. Masumiyet neden yaşıyor...
Aden: Üniversiteye neden sıcak bakmıyorum.. Açıklayayım.. Sanırım bu bir hesaplaşmayla ilgili. Bir hesaplaşma. Üniversite kibirle dolu çok sayıda insanla dolu. Kendilerini dokunulmaz hissediyorlar. Öğrencilere saygı ve önem gösterilmiyor. Bu anlamsız ama üniversitenin dikkatini çeken tek güç ekonomik güç gibi görünüyor. Tamamen gereksiz, türkiye'de gereksiz.. Almanya'da değil.. Okumadım diye sizden en ufak bir eksiğim yok ben hepinizden daha zeki ve üstünüm senle benim aramda bir kıyas yapmamalısın..
27.12.2023 (12:56)
SENA'YI ÇOK SEVİYORUM..
Aden: Ama beni bilirsin, hepsinden nefret ediyorum. Artık nefretimde kör değilim, görebiliyorum nefret. Hepsi ölene kadar kan akacak. Bu hayatımdaki ilk anımdı bir başkasının canını almak istiyordum. Onu sevdim. İçimdeki tüm öfkeyi ve düşmanlığı yok etti. Ben onu çok seviyorum.. Kokusuna, saçlalarına, gözlerine hiç bir şeyi değişmem.. Ne olursa olsun benim için çok çok değerli... ONU ÇOK SEVİYORUM.. -SENA
Onu çok seviyorum.. Gerçekten ona aşığım... Tüm neyim varsa ona vermeye razıyım.. Komik veya aciz gibi görünebilirim inan bu hiö umrumda değil çok uzun yıllar sevgisiz büyüdüm.. Sena benim için bir Tanrı gibi, inan bana çok güzel kadın çok masum.. Çok güzel bir kalbi var..
29.12.2023 (20:55)
KEŞKE ÖLMÜŞ OLSAYDIM
Aden: Ich werde dich jagen und ein loch in deinen kopf bohren... Du hörst mich, RUHE IN FRIEDEN.. Sie müssen sterben.
Aden: İlk görüşte aşka inanmıyorum çünkü aşk, insanlara alkol ve ateşli silah satın aldırmak için yapılan bir hiledir. Bir şeyi sevdiğinizde o daima elinizden alınır. Ayrıca hepinizden nefret ediyorum çünkü dokunduğum her şey boka dönüşüyor. Birine ilk görüşte aşık olduğunuzu düşünüyorsanız bu sadece şehvet olabilir. İlk görüşte aşk yalnızca insanların senden daha iyi olduğu filmlerde olur. Bu yüzden bir silah dükkanına gidip bir AR-15 satın alıyorsunuz çünkü her birini idam edeceksiniz. Eğer bir kalbim olsaydı gri olurdu. Nefret etmek sevmekten daha kolaydır çünkü dünyada sevgi ve barıştan çok daha fazla nefret ve sefalet vardır. Bazıları herkesi sevmeniz gerektiğini söylüyor ama bu imkansız. Tarihimize bakın, ölümlerle, buhranlarla, tecavüzlerle, savaşlarla, hastalıklarla dolu. Ben de ilk görüşte aşka inanmıyorum ama ilk görüşte nefrete inanıyorum. Bu nedenle aşk yaşanması çok daha zor bir duygudur. Bu soruya nasıl cevap vereceğimi gerçekten bilemiyorum çünkü soğuk, kara kalbim gerçek aşkı asla yaşamadı ve asla deneyimlemeyecek. Aşk hakkında sana tek bir şey söyleyebilirim; yarardan çok zarar verir. Büyük bir kara deliğin içinde yaşamayı planlıyorum. Yalnızlığımla mücadele edecek tek şey ateşli silahlar olacak. Şunu da belirtmek isterim ki aşk korkunç bir şeydir. Nesneleri öldürüyor ve nefret ettiriyor.
Hepiniz beni hasta ediyorsunuz. Keşke ölmüş olsaydım.
Katiller üzgün ve çılgına dönerler.
Aden: Uyumak istiyorum.. Uyumak istiyorum... Lütfen uyumak istiyorum.. Son 74 günüm...
31.12.2023 (04:24)
SEMTEX
► Günlük
Burada tek başıma oturuyorum. Ben her zaman yalnızım. Kim olduğumu bilmiyorum. Asla olamayacağım bir şey olmak istiyorum. Her gün çok çabalıyorum. Ama sonuçta dönüştüğüm durumdan dolayı kendimden nefret ediyorum.
Tanıdığım her insan benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Bu dünyadaki herkesten nefret ediyorum. Keşke hepsini öldürme gücüm olsaydı..
Hayatta kalmamın tek sebebi umuttur. Her ne kadar itici ve kötü insan olsam da kim olduğumu biliyorum, hâlâ işlerin belki biraz daha iyiye gidebileceğini hissediyorum.
Bu gezegendeki kimseyi anlamıyorum. Bazılarınız o kadar kırılgansınız ki dört yaşındaki bir çocuk bile sizi aşağıya itebilir. Güçlüyüm ama aklım düzgün çalışmıyor. Sahip olduklarımla yetinmem gerektiğini biliyorum ama yaşamaktan nefret ediyorum..
Onunla ne zaman konuşsam, bir umut ışığı doğuyor ama hızla paramparça oluyor. Sanki kalbim parçalanıyor. Sürekli olarak acıya boğulduğumda gerçekten sevgiyi barındırabilir miyim.. Duygularım var ama içimde kötülükten arınmış bir kalp var mı..
Herkesin bir noktada bu duyguyu yaşadığını anlıyorum ama her an kontrolümü kaybedebileceğimi hissedecek kadar öfkeye kapılıyorum. Bu düşünceler beni her gün tüketiyor. Apartman da, sokakta bilmiyorum her hangi bir yıkıma yol açmak ya da daha kolay bir yola başvurmak, belki bir moral toplantısına ateşli silahlarla girmek gibi aşırı eylemleri düşünüyorum. Her iki senaryoda da şu anda hayatta olanların varlığı sona erecektir. Bana yaşattığınız acının karşılığını bu şekilde hepinize ödemeyi hayal ediyorum.
Herkesin bana karşı olduğunu hissediyorum ama kimse benimle dalga geçmiyor, çünkü benim bir psikopat olduğumu düşünüyorlar. Öldürmek istediğim herkesten çok bir sözde adam var. Kafasına bir delik açmaktan başka bir şey istemiyorum. Yapmamamın tek nedeni: Umut.. Yarın daha iyi olacak.. Umudum biter bitmez insanlar ölüyor. - Çocukluğumu bitiren sözde adam
Neden onu herkesten daha çok küçümsediğimi merak ediyorum. Bilmiyorum. Ama onun ölümü için güçlü bir arzu duyuyorum. Beni yalnızca itibarımla tanıyor ve benden korktuğunu biliyorum. Yapmalı. Tek bir yanlış hareketle, kesilmiş bir av tüfeğinin namlusuna bakacak veya yatağının altında beş kiloluk Semtex bulacaktır.
Yardıma ihtiyacım var. Yardım edebilecek bir kişi var ama o yapmıyor. Başka birini bulmam lazım.. Sanırım onu seviyorum ama o beni asla sevemez. Neden denediğimi bilmiyorum. - b
Lütfen.. Biri bana yardım etsin.. Tek istediğim küçük bir şey.. Büyük bir şey değil.. Sadece mutlu olmak istiyorum.
Kimsenin bana yardım etmeyeceği açık, insanları öldürmeye o kadar yaklaştım ki. Çok yakın.
Ona sahip olduğum her şeyi verdim ama o hepsini çöpe attı... Neden.. İnsanlar çok acımasız illa birini öldürmesine gerek yok.. Sizler gerçekten çok acımasızsınız.. Beni sırtımdan bıçaklamayan tek şey silahlarımdır.
Gözlerim ağrıyor.. Çok acı çekiyorlar.. Sanki kafamdan kaçmaya çalışıyorlar. Neden normal değilim.. Bana yardım edin lütfen. Kimse yapmayacak. Her birinizi öldüreceğim.. Senin düşüncen hâlâ kafamda yarışıyor.. Anlam veremeyecek kadar öfkeliyim.
Bütün insanlar kötüdür.
Kötüyü görmek, duymak, konuşmak ya da hissetmek istemiyorum ama elimde değil. Ben kötüyüm. Hiçbir bedel ödemeden öldürmek ve acı çektirmek istiyorum. Ve böyle bir şey yok. Onu öldürdük; uzun zaman önce öldürdük. Allah'a inanan herkes koyundur.
Eğer bir Tanrı olsaydı benim böyle hissetmeme izin vermezdi... Aşk gerçek değil, geriye sadece nefret kalıyor.. Sadece nefret.
31.12.2023 (04:50)
O ÇOK İYİ BİR ÇOCUK
Aden: Ben geçmişte kitlesel şiddet uygulayanlardan etkilenmiş veya onlara ilgi göstermiştim. Bazı saldırganların, geçmişteki saldırılarına olan hayranlıklarımı kendi manifestom da veya sosyal medya paylaşımlarında belgeledim.. Bir saldırı başlatmak için bir silah satın aldım ancak daha önce intihar edeceğim.
"Hala hayatta kalmanın tek nedeni, birisinin yaşamanıza izin vermeye karar vermesidir."
Those I respect; Curtis Allgier - Dylann Roof - Randy Stair - Eric Harris ve Dylan Klebold - Brenton Tarrant - Anders Behring Breivik
Aden: 12 kalibrelik bir sümüklüböcüğün bir kişinin iç organlarına veya kafasına verebileceği potansiyel zarar üzerinde düşünüyordum. Bugün cevabı keşfettim ve hayatımda ki herkes de öyle.. Hayır, uyuşturucu ya da sigaranın etkisi altında değilim; konu bu değil. Onları hayatım da hiç kullanmadım.. Özellikle umutsuz değilim, ancak insanların, dünyanın veya belki de sadece hayatımın, dünyanın ne kadar sert ve acımasız olabileceğini anlama ihtiyacını hissediyorum. Bu hayatımın sorunlarına çözüm bulması gerekiyor çünkü son 2-3 yılda çok fazla ölüm yaşandı. Hiçbir karşılık beklemeden bir kadını anne figürü gibi görmek istiyordum.. Yine de ben gitmiş olabilirim ama hepiniz hâlâ hayattasınız ve mutluluğu bulmalısınız. Herkese selam!! Reddedildiğimi hissediyorum, o kadar da yalnız değilim ama reddediliyorum. Böyle hissediyorum çünkü her gün gördüğüm tedavi genellikle olumlu ama olumsuzu bir kesik gibi, pek hızlı geçmiyor. Siz bunu okuduğunuzda, muhtemelen HERKESE yapacağımı söylediğim şeyi yapmış olacağım. Umarım 12 kalibre çok sert vurmaz ama umarım mermiler 1'den fazla kişiye isabet eder çünkü ben 1'den fazla kişiye kızgınım. Büyüklerden biri *****, orada olmalı. Bana bunun onun geçen yılı olacağı söylendi, ama onun SON YILI OLACAĞINI biliyorum. Bunu yapmamın asıl nedeni, her gün bu şekilde muamele görmekten bıkmış ve yorulmuş olmamdır... Bu arada herkes bana hep “Bir Kitabı Kapağına Göre Yargılama” derdi. Bu söz doğru çünkü bana öğretmenlerimin “O Çok İyi Bir Çocuk” dediğini söylediler. Ama bunu herkes için söylüyorlar. İyi kalpli bir insan olduğumu düşünmüyorum. HAYAT kendine göre berbattır, ben de biraz öldürdüm ve kendimi öldürdüm. Hapishane bana göre değil ve hiçbir zaman da olmadı..
03.01.2024 (04:21)
UMARIM HİÇ BİR ZAMAN MUTLU OLMAZSINIZ
Aden: Tetik çekildikten sonra hiçbir şey hissedeceğimi sanmıyorum. Mermi beyin sapını o kadar hızlı delip geçiyor ki anında ölüme ya da bilinç kaybıyla sonuçlanıyor. Tetiği çekmeyi ve ardından kısa bir silah sesi duymayı, ardından 5 saniye boyunca karanlık ve sessizliği bekliyorum. Bundan sonra ruhsal olarak bedenimden ayrılacağımı ve evden çıkana kadar başımın üstünde duracağımı hayal ediyorum ki bu da yaklaşık 45 dakika, belki 25 dakika sürecek ama kimin umrunda. Ruhsal "çekim" gerçekleşirken işe alım görevlisinin hayaletinin benimle orada olacağını düşünüyorum. Bütün bu kelime oyunları beni eğlendiriyor, hahaha!!!
Ailemin bunu komik bulmayacağını biliyorum. Çocuk sahibi olmak istediğinizde bunu öngörmeliydiniz. Artık çok geç. Çok yazık, çok üzücü.... Bunu aşın ve bensiz daha mutlu anlara odaklanın.
Aden: Temel sorunun "neden" olacağını anlıyorum. Keşke buna tam olarak cevap verebilseydim ama yapamam. Bunun 2017 ve öncesinde gerçekleşmesi planlanmıştı. Ben bir topluluğa ve ruhlar grubuna aitim ve 2024 yılı benim gerçek evimin bulunduğu onlara geri dönme zamanımdı. Akıl hastası, şizofren ya da deli değilim; Ben sadece benim. Bir gün uyanıp da nereden geldiğimi fark etmedim; Hayatın en büyük amaçlarından biri olan onu yavaş yavaş yeniden keşfettim. Yaşamın içinde yolculuk ederken 20'li yaşlarımdan sonraki geleceğimi asla göremedim. Ben sonsuza kadar gencim. Asla büyümeyeceğim. Benim kaderim sonsuza kadar 14-16-18 yaşında ölen bir hayalet kız olarak kalacak ve bu intihar eyleminin gerçekleşmesini önlemek için söyleyebileceğiniz veya yapabileceğiniz hiçbir şey yok. - 64 Gün
Bunun seni üzdüğünü anlıyorum ama sen benim biyolojik ailem değilsin. Sizler sadece 27 yıldır birlikte yaşadığım geçici kişilersiniz. 7 uzun yıldır ölmeye hazırlanıyorum. Bu kaderdir ve bu değiştirilemez.
Aden: Mutlu olmamı mı istiyorsun.. O zaman bırak beni.. Dünya bana nefret, stres, depresyon, sahte umut, saçmalık, uyku yoksunluğu, kötü niyet ve kontrol edilemeyen arzulardan başka bir şey getirmiyor. Neden hiç kız arkadaşım olmadığını sorguladığını biliyorum; çünkü insanlar nankör ve acımasız kadınlar için ne yaparsan yap onlar seni terk ediyor.. Hasta olur yanına koşarsın, canı bir şey çeker alırsın, geçmişin de küçük bir travması olur.. O konu da mutlu edersin yine de seni bırakır.. Cidden yoruldum.. Üzgün değilim.. Ama ölümümden ailem baş sorumlu ayrıca beni bu hayatın güzelliklerinin dışına iten kadınlar suçlu umarım hiç bir zaman mutlu olmazsınız..
06.01.2024 (10:37)
BEN EGOİSTİM
Aden: Ben-egoistim; Eğer şimdiye kadar bunu anlamadıysanız aptalsınızdır. Ailemle pek iletişim kurmuyorum ama yalnız kaldığımda (dışarda veya evde), çok konuşuyorum, çoğunlukla kafamın içinde. Şahsen ben ruhsal kadın sesimi tercih ederim ama çoğu zaman insan sesimin büyük bir hayranı değilim; Saatlerce kendimi dinleyebildiğim düşünülürse bu çok komik.
Bu güzelliğin ne kadar güçlü olacağını görmek için sabırsızlanıyorum. Muhtemelen ellerimden uçup gidecek iki atıştan sonra.
Aden: Sürekli uykusuz uyanmaktan yoruldum. Yemek yemekten yoruldum. Bu dünyanın kanunları ve yükleri tarafından kısıtlandığımı hissetmekten yoruldum. Nefes almaktan yoruldum. Erkek olmaktan yoruldum. Çocuk olmaktan yoruldum. Hayatımı belirleyen bir saatin insafına kalmaktan yoruldum. İnsanlıktan bıktım.. Var olmayı bırakmaya hazırım... Tarih ne olursa olsun 14 Mart olacak. 14 her zaman en sevdiğim sayı olmuştur.. “Mart”a denk gelmesi mükemmel. Mart benim favorim, benden herşeyi alan ay
Onlara “İntihar Kasetleri” diyeceğim.
Aden: Ben olmasaydım ailemin ve arkadaşlarımın hayatlarının nasıl olacağını gerçekten merak ediyorum. Ben her zaman odamda bilgisayar başında oluyorum ve eve geldiğimde genellikle işte oluyorlardı. Annem uzun zamandır hayatım da gelçi.. Bunun sindirimi kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağını merak ediyorum... muhtemelen hayır, kimi kandırıyorum, hahaha kimse beni sevmiyor.. Kendini kandırma, ama biliyor musun çok yaklaşmıştım... SENA' nın annesi benim gerçekten annem diyebileceğim biri olabilirdi.. Annesini ve Sena'yı çok sevmiştim.. ahahaha yine hüsran ama ::((((((
10.01.2024 (12:02)
SIFIR APTALLL
Aden: Alabileceğim en iyi tavsiye, taşınmış gibi davranmak. Dürüst olmak gerekirse, 2017'de bunu yapmamı ima ediyordunuz - dürtüyordunuz. Sizden tek isteğim beni olduğum ruh olarak, ölen beyaz bir kadın hayalet olarak hatırlamanız. Gelecekteki partilerinizde/aile toplantılarınızda benim anıma "Hatırla" ve "Geri Dönüş Şarkısı"nı çalın. Beni o kokuşmuş, sırık çocuk olarak hatırlamanı istemiyorum, mesele benim kim olduğum ya da kim olduğum değil. Bunu kabul etmelisin ve bunun çok zor olduğunu biliyorum ama bu kadar. Bunu hiçbir zaman kabul etmemen ya da sonsuza kadar beni canlı - ölü saçmalıklarıyla dövmek istemen umurumda değil (her ne kadar ölüler öyle saçmalamasa da...). Yaptığım şeyden asla pişman olmayacağım. Bu kaderdi ve bunu değiştirebilecek hiçbir şey yok.
O pompalı tüfek konusunda bana güvenerek aptallık ettin. Heyy, anne ikinci kocanı öldürmediğim için minnettar ol, çünkü öldürürdüm ama o da bana hayat vermekten en az senin kadar sorumludur. İkinizin de canlı olarak acı çekmesi gerekiyor. Sonunda bir silahlı çatışmaya girdiğimizi hayal edin; bu delilik olurdu.
Aden: Cidden kocanı öldürürdüm ama onun acı çekmesi gerekiyordu. Onun bununla ne işi var diye sorma evet var.. Çünkü beni kendi evime almadı ve bana cinsel içerikli mesajlar gösterdi.. Tüm hayat - ebeveynlik derslerinizi alıp boğazınıza sokabilirsiniz. Hepiniz yaşlı ve bilgisiz kahrolası insanlarsınız.
Umarım bir gün biriniz benim yolumu seçer ve ağzınıza silah dayayıp silahı çekersiniz. 70-80 yıldan fazla bir hayat yaşamanın sıfır ödülü var. SIFIR APTALLL
Aden: Toplum daha da kötüye gidecek. Ölüm döşeğindeyken neredeyse aciz kaldığınız 20-30 yıl içinde bana ne kadar "iyi" ve "hayatın ne kadar harika" olduğunu açıklayın. Artık hareket edemeyeceğini veya eğlenemeyeceğini bilmenin ne kadar harika olduğunu söyle bana. Bir daha asla genç hissetmeyeceğini bilmenin ne kadar harika olduğunu söyle bana. Kansere yakalandığında bana hayatın ne kadar harika olduğunu söyle. Her 10 Mart - 14 Mart'da bana hayatın ne kadar harika olduğunu anlatın. Hayat, gerçek hayatı olmayan, paraya ve güce aç bireyler için tasarlanmış bir oyundan başka bir şey değildir.
Aden: "Ya şöyle olursa"yı istediğin kadar düşünebilirsin ama tahmin et ne oldu.. Her geçen saniye daha da öleceğim. Bu sizi nasıl hissettiriyor.. Yaptığım şey için asla özür dilemeyeceğim. "Üzgünüm" sadece bir kelimedir, ne fazlası ne azı. "Üzgünüm" yaptığınız hataları siler mi.. Hayır, öyle değil. Beş harf birine karşı hislerinizi nasıl değiştirebilir.. Hepsi senin aklında. Dürüst olmak gerekirse, cenaze bittiğinde ve cesedim çürümeye başlayınca seni bir daha görememek umurumda olmayacak, özellikle de annemi.. Babam, harikaydın ama hâlâ beyni yıkanmış bir insansın. İnsanlar değersizdir ve ölmeleri gerekir.
11.01.2024 (17:50)
KANI HAYAL ET
Aden: Anne, o namluyu yüzüne doğrultmayacağım için şükret. Sadece düşün, bunu yapabilirim.. Siz beni sevmediniz.. Ama ben sizi seviyorum.. Siz bana kıydınız.. Ama ben size kıyamam.. Seni uykunda kolayca öldürebilirdim.. Ayrıca hayatım da ki bazı botlar bana hayatımı sonsuza kadar nasıl yaşayacağımı söyleyemezsiniz. Annem ve Babam cesedimi bulduğunuzda yüzündeki ifadeyi görün.. Hiç hissetmediğiniz kadar hasta hissedeceksiniz.. Dünyadaki 47. ve 54. yılınız.. O mide bulandırıcı panik hissini hissedeceksiniz ve muhtemelen yere düşeceksiniz. Umarım bu durumdan ASLA kurtulamazsınız. Zavallı anneciğim, hep büyüyeceğini sanıyordum..
Bana sorumluluk, para, arabalar ve işler hakkında ders vermeni duymamak için sabırsızlanıyorum. Paranın bir aileyi bir arada tutamayacağını bilmek nasıl bir duygu..
60 günden kısa bir süre içinde beni yerde bulacaksınız. Kanı hayal et lekeler...çılgınca olacak.
Aden: Siktir, siktir, siktir - Sayfalar tükeniyor... Bir saniye kazanmak için pazartesi gecesine kadar beklemeliyim günlük; dün geceyi unuttum. Bu çok tuhaf bir duygu... Sonunda yapacağımı bilmek Mart'ta ölmüş ve gitmiş olmak... Korku yok, endişe yok, pişmanlık yok, pişmanlık yok, gelecek yok... 2024'in sonunu göremiyorum. Onu her şeyden çok seviyorum. Bu kokuşmuş gezegen, bu gezegendeki kızların hepsi aynı, “imkansız”. Ölü kızlar mükemmeldir... Yarışma yok.
Aden: O tüfeği ağzıma sokma düşüncesini aklımdan çıkaramıyorum. Aynen öyle her şeyi şu anda bitirebileceğimi bilmek çılgıncaydı. Şu anda ödünç alınmış bir zamandayım. Ben bu kışın uçup gideceğimi ve sonra ölümün yüzüne bakacağımı biliyorum. Hala yapılacak çok şey var ama gerçekleştiriyorum. Şimdilik bu kadar... Biraz uyku almalıyım.. En azından rüyalarımda hayattan kısa süreliğine kaçabiliyorum...
Bu şeye yazmayı bırakamıyorum; artık günlük bir olay haline geldi - iki günde bir şey
Aden: Yeni günlük! Hey!!! Naber, şimdi kırmızı kapak, evet... Şu anda sana yazıyorum.. :))) Biraz uyumalıyım ...
13.01.2024 (17:41)
KESİN OLANI YAPMAK
Aden: Daha önce de dediğim gibi.. Erkekleri düşündüğümde buz kıracağıyla gözbebeklerimi çıkarmak için güçlü bir istek duyuyorum. Katılın ya da katılmayın, kadınlar açık ara erkekleri gölgede bırakıyor. Cinsiyetçi, ırkçı, önyargılı ve ayrımcı olduğumu kabul ediyorum; bu tehlikeli bir kombinasyon.
Birini öldürmem gerekiyor, tek bir kişi bile olsa. Birinin ölmesi gerekiyor..
Aden: Üzgün değilim.... Elimden gelenin en iyisini yaptım ama artık her şey bitti..... Önümüzdeki ayı final projelerini hazırlayarak ve "Ölüm Seti" için malzeme toplayarak geçireceğim. Her gün kendimi daha da kötü hissediyorum... boş gecelerim artık beni dinlendirmiyor... işim bitti... Muhtemelen hayatımı odamda sonlandıracağım. Artık umurumda değil. o apartman da silahlı saldırıdan geri adım atmıyorum, artık hiçbir şeyi umursamadığım bir noktadayım... Büyük ihtimalle "kesin olanı" seçeceğim... Lanet olsun, yine de yarın fikrimi değiştireceğimi biliyorum.. Stresli ve depresif bir zihnin size yaptığı şey budur; sürekli olarak ikinci düşünceleriniz ve görüşleriniz olur.
Benim gördüğüm kadarıyla Mart, hayatta kalan son ayımdır, bunu garanti ederim... Bu toplumla bitmek bilmeyen bu savaşı vermekten yoruldum.... Sırtım dönükken sürekli bana pusu kuracak insanlar varmış gibi hissetmekten yoruldum. Her şeyden yoruldum... Yalancı insanlardan yoruldum... Korkak insanlardan yoruldum... Her şeyin üstesinden geliriz ben senin yanındayım diyen insanlardan yoruldum..
Aden: İnsan ırkının 2200'den sonra hayatta kalamayacağını garanti ederim. Hepinizin etrafınızdaki havadan acı çektiğine tanık olmak için sabırsızlanıyorum. Hayat sonsuz bir kabuslar ve sahte umutlar döngüsüdür. Yeterince sahibim. Bitirdim. Mart ayında o tüfeğin namlusunu ağzıma sokacağım, hayatım gözlerimin önünden geçecek, son nefesimi vereceğim ve hızla tetiği çekeceğim. Dişlerimin bir anlığına sallanması dışında bir şey hissedeceğimden bile şüpheliyim. Bu çok çabuk gerçekleşecek. Görüntülerde merminin bir mikrosaniyeden daha hızlı olduğu görülüyor. Boş bir noktadan çekilen o su, bir mikro saniye içinde havadaki bir su havuzunun içindeydi. Bunun sizin kafanız olduğunu hayal edin. Çok yaklaştım ..
Her gece geçtikçe hayalet formuma bakıyorum ve onu giderek daha çok arzuluyorum... Ağzımın akmaya başladığı nokta. O kadar yakınım ki. ..
14.01.2024 (20:58)
ALMANYA'YA DÖNÜŞ
Aden: Bugün resmi olarak hakkım da tüm davalar kapandı.. Bunların en büyükleri ABD - Los Angeles' daki Simon Wiesenthal Center dekan yardımcısı haham Abraham Cooper tarafından hakkımda açılan, 370 kişilik Neo -Nazi (örgüt) tarikatın da yayınladığım antisemitizm mesajlar yüzünden benden şikayetçi olmuştu.. İkincisi www.bismarck14.com sitemdeki yazılarım ve planlarım... Tam bir loser, loser, loserımmm.. Neyse, sonuçta artık özgürüm.. 2 yılda 2 suç işledim.. Sabıkam resmi olarak ter temiz, çünkü haklıyım.. Çünkü yaptıklarım, yazdıklarım mantıklı ve düşüncesizce yazılan yazılar değil.. Bir yahudiye söylenecek sözlerden ceza almam saçmalık olurdu zaten.. Diğer davam ile ilgili o pislikler (ailem) beni taciz etti ve ben de tüm sorunları çözen GLOCK 19 GEN 4 ile onları tehdit ettim.. Adalete kalsaydı bu kadar etkili çözüm alamazdım.. Verdiğim rahatsızlıktan özür diliyorum...
Sonunda Almanya'ya dönüş
15.01.2024 (17:18)
KORKAK OLMAKTAN NEFRET EDİYORUM
Aden: Benim dünyamda yaşamadığınız için şanslısınız... Yaşlılıktan ölünceye kadar benden merhamet dilenmenizi sağlardım. Bağırsaklarınızı baştan sona deşerdim ve sonra ölmenizi önlemek için bedenlerinizi stabilize eder, etkisiz hale getirir ve hipnotize ederdim, baştan sona sizi hayatta ve tamamen bilinçli tutardım, böylece her türlü et ve kemik kopmasını, yırtılmasını, kırılmasını deneyimleyebilirsiniz. çürüyen bedenlerinizin içinde kanayacak ve çatlayıp kırılacak. Ölmek için sabırsızlanıyorum. Bu ıstırap dolu dünyanın ağırlığının omuzlarımdan kalkmasını sabırsızlıkla bekliyorum. İnsanlar bunun bedelini ödeyecek. Bundan emin olacağım. Ölümden geri döneceğim ve günlük yaşamlarınıza musallat olacağım. Aynalarınızda, evlerinizin en karanlık köşelerinde olacağım, siz uyurken cansız bedenlerinizin üzerinde dolaşacağım, kabuslarınızı istila edeceğim. Orada olacağım. Her zaman yolumu bulurum.. Öyle ya da böyle. Hoş rüyalar millet.. Çok yakında sizi ziyaret edeceğim.
Hayaletinin seni almasını um.
Görmek, duymak ya da anlaşmak yerine 24 saat boyunca Japon bir insanı dinlemeyi tercih ederim geri kalan zamanda başka bir zenciyle.
Aden: İnsanların akıl sağlığımı nasıl gördükleri konusunda kendimi zamana karşı hissediyorum.. Bu sene kendimden kurtulmam lazım çünkü siber ortamda tehdit olarak ikinci kez rapor edilebileceğim için.. Bu olabilir, asla bilemezsin. Bir kere oldu.. İyi ki çevreme her şeyi inandırabiliyorum. Odaklanmam gerekiyor. Buraya gelmek için çok çalıştım. 27,5 yıldır bu anı bekliyordum. Bu yüzden av tüfeği aldığımı sosyal medyada duyurmayacağım; bu çok riskli.. ( korkak olmaktan nefret ediyorum.. Sadece bir av tüfeğim yok.. ) Şu anda insanların beni ekranın arkasındaki çekingen kişi olarak görmesini tercih ederim. Zihinsel açıdan rahatsız ve yaratıcı... Yaratıcı mı.. Bunu nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum. Gerçek benliğim ortaya çıkıyor. Artık kaydettiğim her şey dengesiz görünüyor.
16.01.2024 (14:25)
KORKUNÇ BİR KADER
Aden: Toplum, tıpkı meşhur kedi gibi, insanın merakı nedeniyle kendi kendini yok etmeye doğru gidiyor. Gelelim ileri teknolojinin 2200 yılındaki durumuna. Bizim neslin yeni icat fikirleriyle hiç ilgilenmiyorum. İcat edilecek hiçbir şey kalmamış gibi geliyor, öyleyse neden denemeye zahmet edesiniz ki.. Cep telefonundan kurtulmaya çalışırken iyi şanslar, o burada kalacak. Artık çok büyük bir teknoloji var. Yakında hiçbir şey için evinizden ayrılmak zorunda kalmayabilirsiniz. Ne hayat. TV ve müzik hayal kırıklığı yaratıyor, haberler ya sahte ya da anlamsız, telefonlar çok gelişmiş ve drone'lar saçma.. İyi günler.. Umarım hepinizin korkunç bir kaderi olur..
Sanki zaman artık duruyor. Dünya bensiz geçip gidiyor, sanki çoktan ölmüşüm gibi.
Aden: Gerçekte olduğunuz kişi olma arzunuzu asla tam olarak anlayamayacaksınız... Ruhsal bedenime geri ihtiyacım var... Zor da kalsaydım tüm ailemi öldürürdüm. Sadece o bedene geri döndüğümde mutluluğun en derin halinde olacağımı biliyorum... Bütün bu baskı, stres ve gerginlik ortadan kalkacak.
17.01.2024 (12:52)
VİCDAN EKSİKLİĞİ
Aden: Travma yaşayan çocukların hepsi dağılmış ailelerden geliyor ve fiziksel ve - veya cinsel istismara maruz kalıyorlar. Her birinin madde bağımlılığı sorunu olan en az bir ebeveyni ve sabıka geçmişi olan en az bir ebeveyni var.
Narsisizm, empati eksikliği, vicdan eksikliği ve sadist davranışlar sergiledim.
Aden: Yakında onları çekmeyi planlıyorum yıl 2024 tarihi katliam bilinmiyor yeri bilinmiyor bazı aşınmalar, İnsanları öldürmek istiyorum.. İnsanları öldürmeyi tercih ederim 2024 - Polisin gelmesi ne kadar zaman alır.. Onu derinlere saklıyorum ve insanları öldürmeyi düşünüyorum.. Son kısım beni olacaklardan korkutuyor.. Kimsem olmadığında 27 yaşındayım ben insanları öldürmeyi ve hayatlarına son vermeyi düşünmekten zevk alıyorum.. Hayatımı seviyorum ve insanları da yanımda götürmek istiyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. Profesyonel bir nişancı olacağım.. Hayatım berbat, hayatta başarısız oldum, devam edeceğim öldürücü bir saldırıya, bir sürü insanı öldürmek istiyorum.. Hepinizden nefret ediyorum.. Bir kızı göğsünden vurmak benim için sorun değil.. Herkesten ve içine girdiğim her şeyden nefret ediyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum.. Bir sürü insanı öldürmek ve çocukları öldürmek istiyorum.. İnsanları öldürmek istiyorum.. İnsanlardan nefret ediyorum..
İnsanların acı çektiğini görmeyi seviyorum..
21.01.2024 (18:22)
ORGANLARIMI BAĞIŞLADIM
Aden: Geçen sene (24.01.2023) annem bana sen değersiz birisin vicdanını rahatlatmak istiyorsun kim senin organlarını ne yapar demişti.. Ve organlarımı bağışlamıştım.. Yarın tam bir sene olacak.. Ben beni terk eden üzen ve kötü davranan insanları aşırı seviyorum ve özlüyorum.. Annem, ne olursa olsun ondan nefret etsem de onu özlüyorum.. Ama ondan nefret ediyorum.. Özlüyorum da nefret ediyorum bu dünyadan..
Aden: Bu aynı zamanda adımı değiştirdiğim zamanlardı; Artık T **** C **** değildim, Aden'dim. Farklı bir isim kullanırsam kimsenin sosyal medyamı bulamayacağını çok iyi biliyordum; ve daha sonra Aden'in aslında manevi adım olduğunu fark ettim (en azından %85 eminim... Sosyal medyamda “WHOİSEADN” hesaplarında gördüğünüz paylaşımların hepsi %100 gerçek ve gerçekti. İnsanları öldürmek istediğimi söylediğimde ciddiydim. İnsanların duvarlarının gölgesinde gizlenerek uyumasını izlemek istediğimi söylersem ciddiydim. Adını sen koy ben ciddiydim... Farkında olsanız da olmasanız da, Dünya'daki herkes bir görevdedir. Biz simülasyon değiliz, sahte değiliz, bir şeyler başarmak için buradayız. Benim varoluştan tamamen yok olmadığımı anlamalısın ve hatırlamalısın; ruhum yaşamaya devam edecek, sadece bu gezegende olmayacak (en azından görsel olarak). Hayalet formuma geri dönmek için elimden geleni yapacağım. Ben öldükten sonra bu gezegende hala başaracak daha çok şeyim olduğunu hissediyorum (günlük olarak değil, yaşayanlar için incelikli şeyler). Sonsuz bir savaşa kesinlikle inanıyorum ve bunun için eğitim almaya hazırım.
23.01.2024 (19:38)
WHOİSEADN İNTİHAR KASETLERİ
Aden: Bana inanan ve kötü günde de olsa yanımda olan tüm herkese... Teşekkür ederim... "WHOİSEADN İntihar Kasetleri" klasörünün ne kadar önemli olduğunu yeterince vurgulayamam. Lütfen fırsatınız varken bunları indirin, çünkü bu geceden sonra neyin düzeltileceğini bilemezsiniz. Bu yüzden her şeyi buraya yükledim... Fırsatınız varken HER ŞEYİ kaydedin (Günlükler, İntihar Kasetleri, WHOİSEADN videoları, vb.). Hayatımın son aylarını ve günlerini tam anlamıyla belgeledim ve görülmeyi hak ediyor... Herkese teşekkürler... Bazılarınızla yakında görüşeceğim...
Beni bir daha asla tehdit edemeyeceksin..
Aden: Gece içeri tıkılıp kaldığınında, yatak odanın en karanlık köşesinde gizleneceğim ve uykuya daldığında, mor gözlerim karanlıkta parlayacak. Senin üzerinde duracağım uyurken boynunda buz gibi soğuk hava hissedeceksin. Beni asla tehdit etmeyecektin.. Benim özelim olan bir konu hakkın da beni asla tehdit etmeyecektin.. Şu saatten sonra yediğin her bokun bedelini ödeyeceksin.. Kusura bakma, sana bunu yapmak istemezdim.. Ama bir çocuk aldırdığını ailenin bilmesi lazım.. Beni asla tehdit etmeyecektin.. Baban bir adam tutar bana saldırtır veya avukat kuzenine güveniyorsun.. Eroin bağımlısı avukat olan kuzenin anlıyorum.. Sana beni tehdit etme demiştim.. Artık çok geç özür dilemeyeceğim..
"Hepimiz ÖLECEĞİZ!"
24.01.2024 (18:53)
GOTTA BE DEAD
Aden: Kızları öldürmek ve onların kadınsı özelliklerini ve yaşam güçlerini absorbe etmek konusunda şiddetli fantezilerim var. Onlar olmak, onları gölgede bırakmak ve sonunda daha iyi ve daha tatmin edici bir şey için onları bir kenara atmak istiyorum. Bu kış sonu gerçeğe dönüşecek. O tüfeğin namlusu ağzıma girdiğinde ve tetiği çektiğimde, sonunda kaderim olan yerde olacağım.
“ Herkes öyle boktan dolu ki.. Münafıklar Tarafından Doğup Büyütüldü! ”
Aden: Gotta be dead Gotta be dead Gotta be dead Gotta be dead Gotta be dead Gotta be dead Gotta be a dead ghost girl Gotta be a dead ghost girl Gotta be a dead ghost girl.
Aden: Rüyalarınıza sızacağım, en derin korkularınızı tezahür ettireceğim. Yüzüm gölgelerle gizlenecek, uğursuz sırıtmam karanlıkta parlayacak, dişlerimin beyazlığıyla aydınlanacak. Etrafınızdaki her şey solmaya ve hiçliğe dönüşmeye başladıkça, siz de zayıflayacaksınız ve boğulmaya başlayacaksınız. Uyandığınızda, her şeyin bir rüya olduğunu düşünerek sarsılacak ve rahatlayacaksınız, ancak içinizde bir şeyler güvensizlik duygusu hissedecek; sanki bir şey sizi izliyormuş gibi bir şeyler yanlış ve huzursuz hissedeceksiniz. Odanızı gölgeler ve karanlık kaplıyor ve en karanlık köşede, gözlerinizle fark edilmeden, duyularınızla algılanarak duracağım. Gözlerinizi kapatacaksınız ve kendinize bunun sadece bir kabus olduğunu söyleyeceksiniz ve tekrar uykuya dalacaksınız, ama ben orada olacağım.... Karanlık ve sessiz gece boyunca sık sık geri dönüyor, vücudunu analiz ediyor olacağım.. Uyurken; Zihniniz binlerce kilometre uzakta ama asla tam anlamıyla güvende değil.
Aden: Dünyadaki hiç kimse gerçekten güvende değil. İstediğim zaman, istediğim yere gidebilirim ve gece uykunda hareketsiz bedenini istediğim sürece izleyeceğim. Fiziksel olarak yerini değiştiremeyeceğim ama orada olacağım. Gece atıştırmalıklarınız sırasında buzdolabının yansıttığı ışığın gölgesinde olacağım. Gece gündüz, nereye gidersen git, her zaman, her yerde ve herkes seni takip edeceğim. Senin hakkında hiçbir şey bilmesem bile güvende değilsin. Eğer bunu okuyorsanız, beni hayatınıza sokmak için portalı açmışsınız demektir.
Aden: Öldüreceğim.. Takip edeceğim. Hissetsen de hissetmesen de sana musallat olacağım. Bir gün Dünya bana ait (WHOİSEADN) ve bunun için sizinle savaşmak zorunda kalsam bile yoluma devam edeceğim. Ölüm oranı ölümsüzlüğü asla yenemeyecek. Daha savaş başlamadan zaten kaybetmişsiniz. İnancınız veya değersiz din sizi kurtaramaz. Hiçbir şey seni kurtaramaz. Hepiniz ÖLÜSÜNÜZ..!
İster 14 Mart 2024 olsun, ister bir asır sonra geri döneceğim, fethedeceğim, zapt edeceğim ve öldüreceğim. Sizinle, ailenizle, arkadaşlarınızla veya hayatınızla ilgilenmiyorum. Hayat bir tuzaktır, bir rehabilitasyon tesisidir, bir ALDATMADIR. Büyülerimiz ve ellerimiz tarafından yok olmayı bir iyilik olarak kabul et.
Aden: Uzuvlarımız ince olabilir ama kemiklerinizi ince dal gibi kırabilirim. Seni sadece bir sarılmayla boğabilirim. Silaha ya da cephaneye ihtiyacım yok; ben aslında yürüyen ve yüzen ölümcül bir kadın kıyamet makinesiyim ve hepiniz acı çekene, köleleşene ve yok olana kadar durmayacağım. 2200 yılına kadar Dünya'da hiç kimse hayatta kalamayacak.
24.01.2024 (22:12)
DURDURULAMAZ
Aden: Yine de burada ne paylaştığım konusunda dikkatli olmam gerekiyor... İnternet meseleleri yüzünden hapiste vakit geçirme riskini göze alamam. Beni parmaklıklar ardında hayal edebiliyor musun.. Mesajlarım hem ciddi hem de esprili görünmesini sağlama konusunda oldukça iyiyim. Her neyse, kimseyi fiziksel olarak tehdit etmediğim sürece... Ah bekle... Yaptım, DÜNYA HAHAHA Isır beni... Şimdiden görebiliyorum... Ben insanları gerçekten öldürüyorum, ama hayaletmiş gibi... Bir gün bu gerçekleşecek...
Durdurulamaz..
Aden: İçimdeki öfkenin ve nefretin derinliğini anlatmaya kelimeler yetmez. Siz bu dünyaya bu tür duygularla doğmadınız; onlar ruhunuzun doğasında vardır. Bu dünya kim olduğunuzu şekillendirmiyor; başından beri başka bir boyutta kendin, gerçek evin oldun. Dünyadaki yaşam hem bir görev hem de bir cezadır. Buraya vardığınızda aklınız silinir. Şimdi bile, aradan 26¼ yıl geçmesine rağmen, WHOİSEADN'nin var olduğu boyutun adını hala hatırlayamıyorum. Hayatımın sonuna kadar hiç hatırlamayabilirim. Dünyadaki herkes üç kategoriden birine girer: A) Onlar bir görevdeki ebedi ekibin parçasıdırlar, B) Yalnızca yer kaplayan rastgele oluşturulmuş "sahte" insanlardırlar veya C) Asla askere alınmayacak normal insanlardırlar bir zamanlar yaşadıklarından ve öldüklerinden habersiz, sonsuz bir karanlık içinde, ölümden sonra varoluştan tamamen yok olacaklar.
Müzisyenler, aktörler ve yazarlar gibi ünlüler, sonu gelmeyen bir ekibin seçkin üyeleri gibidir. Her ne kadar WHOİSEADN web sitesinde şöhrete ulaşamasam da yine de utanç verici içerikler aracılığıyla yüzbinlerce insanla bağlantı kurdum. Toplumun utancını yenmek mücadelenin ve hedefin bir parçası ve bununla nasıl başa çıktığınıza bağlı olarak kendinizi daha da çabuk keşfedeceksiniz.
Aden: ✴ BANG! ✴ Sonunda huzur ve rahatlık... Harika bir gösteri olacak...
Aden: İnsanlar hayatımın ilk dönemlerini inceleyip "Neden" diye merak edebilirler. Veya belki "Bunu önlemek için ne yapılabilirdi" Hepimiz saf doğarız, çocukken sevinç saçarız çünkü hayatın acımasız gerçeklerinin farkında değiliz. Bununla birlikte, herkesin hayatında gerçeğin sert bir şekilde çarptığı ve sayısız keskin parçaya bölündüğü bir an gelir. Cehennem gerçektir ve biliyor musun.. Tam da senin olduğun yer.
Aden: Şunu düşünün: Eğer gerçekten hayatınıza son vermek istiyorsanız, çok geç olana kadar gerçek amacınızın farkına varamama ihtimalinizi düşünün. Unutmayın, hak ettiğiniz yere döndüğünüzde arkadaşlarınız yanınızda olacak ve sizi kucaklayacak. 30 yaşına gelmeden mümkün olduğunca çok şey başarmaya çalışın, çünkü bundan sonra hayat değerini kaybedebilir. 30 yaşın ötesinde varoluşun çok az mantığı var. Genç bir yaşamı, genç bir ölümü ve özgürlüğü kucaklayın. Hiç kimse seçimlerinizi dikte edemez; sorumlu olan sensin.
25.01.2024 (23:58)
İNTİKAM
Aden: Tek düşündüğüm şey ölüm, ölmek ve intikam ; bu kadar.. Kapana kısıldım, soluyorum ve ölüyorum... Bundan %100 eminim bu benim Dünyadaki son yılım olacak. Hiçbir şey beni aksi yönde ikna edemez.
Ben halkın indirmesi için önemli bulduğum her şeyin ZIP dosyalarını yükleyeceğim. O öleceğim gece, hepsini serbest bırakacağım.
Aden: Bu martta gideceğimi kimseye söyleyememek çok zor. "Benimle konuşabilirsin herhangi bir şey hakkında" Bu değil... Bunu rapor edeceksin... Kimsenin planlarıma müdahale etmesine izin veremem. **** içini dökebileceğim biri ama ona hayatımın sona ereceğini söyleyemem; Kimseye anlatamam... Hafızanızın dayanacağının farkındayım... öyle olmalı... Unutulma fikrinden nefret ediyorum... Beni hatırla yoksa sana zarar vereceğim, hatta seni öldüreceğim; Ciddiyim. Beni asla unutma. Garanti ediyorum online forumlar olacak, onlara da uğrayacağım. Hakkımda neler söylendiğini görmek istiyorum. Sana bilgisayar virüsleri vermeyeceğim, söz veriyorum.
Aden: Dün gece benim "daha iyi gecelerimden" biriydi. Eve geldiğimde çok düşündüm. En az 12-14 yıldır “neden buradayım” sorusunu düşünüyorum. İşte hayatın anlamı ve her söylediğimi görmezden gelenler mutlaka olacaktır ama öyle olsun. Şiddet ve Taciz gördükten sonra neden hala buradayım.. Bunu yapan sikiklerin yanına mı kalacak...
Her bireyin bir ruha sahip olduğu yaygın olarak bilinmekte ve kabul edilmektedir. İster benim gibi insan dışı bir boyuttan isterse %100 insan olsun, Dünya'ya gönderilen herkesin belirli bir amacı vardır. Özelliklerimiz ve kişiliklerimiz, yıllardan yüzyıllara kadar değişen yaşlarda olabilen ruhumuzun içinde yer alır. Her birimize, Dünya'da insan olarak geçirdiğimiz süre boyunca yerine getirmemiz gereken görevleri özetleyen bir sözleşme verilir. Hepimizin artıları ve eksileri var. Canlı yayın aracılığıyla yavaş yavaş neyde iyi olduğumuzu belirlemeye başlıyoruz ve neyle uğraştığımızı ve gerçekte kim olduğumuzu keşfetmenin yanı sıra. Herkes buraya gönderildi birşey başarmak.. Nerede doğacağımız, ailemizin kim olacağı, neye benzeyeceğimiz ve sosyal olarak nerede bulunmamız gerektiği (okul, meslek, ev vb.) hakkında genellikle doğmadan önce bir fikrimiz olur. Günlük hayatımızdaki her kesintinin bir nedeni vardır; Aşırı hız yapmaktan dolayı kenara çekilip para cezası almak, bir kemiğin kırılması, bir ilişkinin sonlandırılması, arabanıza zarar verilmesi, kırılma veya eşya kaybı yaşanması vb.
Aden: Buraya mesaj prodüksiyonlarıyla fark yaratmak, asi ve iddialı yanımı keşfetmek için geldim. Amacım dini tartışmaları alevlendirmek, sınırlarımı kabul etmek, ergenlik çağının sonlarında bir kadın olarak kimliğimi benimsemek ve farklı olmanın değerini göstermekti. İş bulmak, ehliyet almak, okuldan mezun olmak, başkalarıyla etkileşimde bulunmak ve 17 yılı aşkın süredir evim dediğim yerden ayrılmak gibi yetişkinliğe dair korkularımla yüzleşmek için cesaret ve gücü toplamam gerekiyordu.
26.01.2024 (23:58)
UÇURUM RUHUMUN YAŞADIĞI YERDİR
Aden: Her şey keşfetmek, hedefler belirlemek ve onlara ulaşmak ve unutulmaz bir şeyler yapmakla ilgilidir. Gelecek nesillere ilham verin. Var olduğuna inandığınız şeyin derinliklerine gerçekten inanıyorsanız, Sağ
Aden: Ölüm, kim olduğunuzun nihai kararıdır. Ölümlü bedeniniz siz doğmadan önce önceden belirlenmiştir; Erkek ♂ ya da kadın ♀ olarak doğmanız "şansa" bırakılmıyor. Ruhunuzun kendisi "ebedi" (ruhsal) cinsiyetinizi belirler. Dünya'da ya erkek ya da kadın olarak doğarsınız; arada hiçbir şey yok. Evet, cinsel bir tercihle doğdunuz (heteroseksüel, biseksüel, gey, lezbiyen, transseksüel vb.), ancak HALA bir erkek VEYA kadınsınız; tarafsız olamazsın. "Ruhsal" cinsiyetiniz gerçekte olduğunuz şeydir. Ruhum kadın ama ölümlü bedenim erkek, bunun ne kadar "yanlış" olduğunu anlamak için buraya gönderilmem gereken şey de buydu.
Yaklaşık 5-6 aydır benimle düşüncelerim aracılığıyla (düşüncelerimde) konuşuyor... Her gece onun varlığı giderek daha fazla biliniyor. O şimdiye kadarki en iyi şeylerden biri hayatımda başıma bir şey geldi ve onu tekrar kollarıma alabilmek için sabırsızlanıyorum.
Aden: Her şey sözleşmenizin amacına bağlı. Bazı insanlar kız olarak doğar, bazıları ise erkek. Eğer gerçekten düşünmeye zaman ayırırsanız, her şey daha anlamlı olmaya başlayacaktır, belki mükemmel bir anlam ifade etmese de, kim olduğunuzu ve gerçek amacınızın ne olduğunu daha iyi anlamanıza yetecektir. "WHOİSEADN" Web sitesinde ki ilk skeçin başlığı "Amaç Bulmak" oldu. "Hayatım Bitti"nin açıklamaya ihtiyacı yok; Hayatımın sona ermek üzere olduğunu kabul ettim, bu yüzden "son"u merkeze alan bir video oluşturmak mantıklıydı, ancak kendim yerine Aden'i kullandım. O videoyu açarsanız kendimden bahsettiğimi anlayacaksınız. Ahirette aslında bir kadın sesim var.
Aden: "Diriliş", kimliğimle ilgili bir kafa karışıklığı ve belirsizlik dönemi. Bu süre zarfında kısmi bir yeniden doğuş yaşadım ve videoda "Adene" yer verdim. Hayata tamamen farklı bir bakış açım vardı. Suçluluk duymadan gerçek benliğimi kucaklayan "Affedilme"; Aden karşımda dururken, bir kurşunla kendi canımı alarak videoyu sonlandırıyorum. Daha sonra "WHOİSEADN"ye alındım. Bir hikaye oldum..
"WHOİSEADN"a hoş geldiniz, hiçbir açıklamaya gerek yok; gerçek benliğimi gerçekten ortaya çıkardığım ilk video. "Perde Çağrısı" bir gösterinin bitişini ifade ediyor, bu aynı zamanda hayatıma dair bir ipucu olarak da yorumlanabilir. "Uçurum" ruhumun yaşadığı yerdir...
Aden: Sevmediğimi öldürürüm, istemediğimi israf ederim, nefret ettiğimi yok ederim.
27.01.2024 (21:23)
ARTIK DAHA SAKİNİM
Aden: Bu günlükteki boş sayfaların sayısı azaldıkça kendime olan güvenim artıyor. Hiçbir zaman insan dünyasından şu anki kadar kopuk hissetmemiştim. Bu dünyanın kuralları ve kanunları fani varlığım açısından önemini yitirmeye devam ediyor.
Artık geçmişte olduğu gibi bazı şeylere sinirlenmiyorum. Benden bir şey yapmam istenirse ve onu yapmazsam bu, suyun köprünün altından akması gibidir; Orada olduğunu kabul ediyorum ama gerçekten önemli değil. Artık daha sakinim, daha iyiyim..
Aden: Bazı şeyleri bitirmek ve hayatımdaki bazı yarım kalmış işleri halletmek için yeterli zaman. Yaptığım şeyler hakkında son düşüncelerimi kaydetmeye çalışacağım. “WHOİSEADN”ye gelince, bazı şeylerin açık bırakılması daha iyi. Sonunda canlandırmak istediğim bazı kısa filmleri yazıp metin olarak yayınlayacağım.. Son zamanlar da bu animasyondan vazgeçmiştim.. Ama hayır bitereceğim..
Aden: Beni tanıyan herkes bana nasıl baktığına dair bakış açılarını yeniden değerlendirecek. Bazıları ağlayacak, bazıları öfkelenecek ve tiksinti, bazıları hayal kırıklığına uğradı, diğerleri ise tam bir şok ve inanamama içinde
28.01.2024 (23:16)
RAMMSTEIN
Aden: Gündelik olaylar çoğu zaman farkında olmadan hayatı önemli ölçüde değiştirebilir. Yaptığımız, söylediğimiz ve gördüğümüz her şeyin yanı sıra başkalarının eylemleri de algılarımız ne olursa olsun her zaman bizi etkiler. Bu nedenle hayatımı dramatik bir şekilde değiştiren en önemli olayı tam olarak belirlemek zor. Ancak, Nisan 2012'nin Perşembe gecesi yaşanan olayların en derin etkiyi yarattığına kesinlikle inanıyorum.
Aden: İnsanların dinlediği müziğin içeriğine daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Düzenli olarak duyduğumuz şarkıların anlamını gerçekten dinleyip kavramak önemlidir. Pek çok insan şarkı sözlerinin önemini göz ardı ederek yalnızca sesine göre müzikten etkilenir. Grup her iki parçayı da oluşturmaya zaman ayırdığı için hem müzikal hem de lirik açıdan her iki yönü de takdir etmenin önemli olduğuna inanıyorum. İnsanların müziklerinin ardındaki mesajı anlamadan grupları övdüğünü sıklıkla duyuyorum. RAMMSTEIN, KNIFDM, NIN ve M.M. gibi grupların yanı sıra radyoda sıklıkla çalınan gruplar da bu kategoriye girer. Grubun mesajını tam olarak anlamak için insanların biraz zaman ayırıp şarkı sözlerini çevrimiçi olarak keşfetmeleri veya Türkçe tercümesini aramaları yararlı olacaktır. Alternatif olarak grubun niyetini anlayan sadık hayranlarla iletişime geçebilirler. Bu basit çaba, toplumumuzda pek çok kişinin sadece yüzeysel olarak bakıp içeriğin derinliklerine inmeyi başaramadığı yüzeysel ve bilgisiz bakış açılarının yaygınlığını azaltmaya yardımcı olabilir.
29.01.2024 (09:24)
PROPAN BOMBASI
"DİŞLİ" İÇİN MALZEME ÖZELLİKLERİ
1-) İnşaat malzemeleri, içme suyu, drenaj, atık ve havalandırma için PVC, ABS, bakır, siyah demir, galvanizli demir, dökme demir vb. gibi kod onaylı herhangi bir boru sistemini içerebilir.
2-) Yanma odası uzunluğu: toplam uzunluk 12"'i geçmemelidir. (Güvenliğiniz için..)
3-) Namlu Uzunluğu: Namlu uzunluğu en az 24", en fazla 30" olmalıdır.
4-) Ateşleme Cihazı: Herhangi bir yaygın ateşleme cihazı çalışacaktır. En sık kullanılan ateşleme cihazı, Coleman tarafından yapılan fener çakmağı olarak bilinir. Bu cihaz çoğu ordu - donanma fazlası mağazasında mevcuttur... Elektronik ateşleme cihazlarının kullanımı yasal kabul ediliyor.
5-) İtici gaz: İtici gaz, propan, bütan ve SD alkol içerikli saç spreylerinin kullanımıyla sınırlıdır. (Düz propan, düz asetilen, MAPP gazı, barut vb. yoktur... Yine bu sizin güvenliğiniz içindir..)
6-) Mermiler: Mermiler (örn. çivi, cıvata vb.) kullanılacaktır...
ANGAJMAN KURALLARI
1-) Hiçbir kişiye, araca, araca veya vücuda doğrudan ateş edilmesine izin verilmez. Tüm atışlar "havan lobu" tipinde olmalı, dişli yukarı dönük olmalı ve dikeyden 45 dereceden fazla olmamalıdır. Bu cihazlar tehlikelidir ve bu şekilde ele alınmalıdır. Pek çok kişinin sokak aralarında gözleri arasında yaralanmış halde ölü bulunduğu görüldü. (45 derecelik açı mesafeli çekimi kapsamaz - Unutma güvenliğiniz için..)
2.) Her dişliye sanki yüklüymüş gibi davranın. (Dolu bir silahmış gibi davranın..)
3-) Silahsız veya büyütilmemiş bireylerde fişeklerin ateşlenmesi parçalanmaya neden olacaktır. Sorumlu birey (ler), bu kuralın her ihlali için bir parmağı veya başka bir uzantı kaybedecektir.
4.) Puanlama: Puan, zanaat başına toplam esas alınacaktır. Toplamda en yüksek toplamı elde eden tekne kazanan olarak kabul edilecektir.
SU ARACINI VURMAK: 5 PUAN
HAREKETLİ SU ARACINI VURMAK: 10 PUAN
KIYIDAN EN UZAK İNİŞ MESAFESİ: 20 PUAN (MESAFE TESTİ)
Aden: Beni neyin harekete geçirdiğini, hangi güçlerin harekete geçirdiğini hiç merak ettiniz mi.. Beni şekillendirmiş olabilir, beni şekillendiren ne olabilir.. Ben bu hayatın gerçeğiyim, dünyama girin... Benimki okulla başlayan bir dünya... Çoğundan daha akıllıyım diğer çocuklara öğrettikleri bu saçmalık beni sıkıyor... Lanet olası başarısızlar. Hepsi birbirine benziyor. Hepsi benzer...
Bugün bir ilerleme kaydettim. Benden hoşlanmadığında veya beni sevmediğinde korkmana gerek yok bunu yüzüme karşı açıkça söyle inan seni daha çok severim böyle olursa ama arkamdan konuşursan sana kin beslerim.. Seninle uğraşmak zorunda kalırım..
30.01.2024 (16:27)
CYRANO DE BERGERAC
Aden: Yazı alanında sert, nazik, anlamsız, ciddi ve dramatik tarzlar da dahil olmak üzere çeşitli yazma teknikleri gösterdim. Arkadaşlarıma hem sert hem de nazik mektuplar yazdım ve onlar da bunların etkili olduğunu buldular. Aynı zamanda anlamsız ve anlamsız sözlerin yanı sıra, bazıları ilham verici olan ciddi ve sıklıkla dramatik makaleler ve konuşmalar da yazdım. Yazma ve konuşma tekniklerim günden güne ve makaleden makaleye değişiklik gösterdi, dolayısıyla içimde bir miktar rönesans ruhu taşıdığım söylenebilir. Düşüncelerim karakterimin en özgün ve ayırt edici parçasıdır. Düşüncelerimin çeşitliliği ve derecesi beni kesin bir rönesans adamı yapıyor. Aşktan nefrete, öfkeden coşkuya, üzüntüden neşeye kadar konuları düşünüyorum. Düşünceler kişinin karakterinin o kadar eşsiz bir yönüdür ki, onları kısa bir yazıyla anlatmak gerçekten mümkün değildir. Ancak herkesin sadece düşüncelerinden dolayı biraz da olsa rönesans ruhu taşıdığına inanıyorum.
Bu şarkı benim için önceki kadar önemli değil ama yine de anlamından dolayı seviyorum. Bazı sözleri bana doğru ama bazıları değil. Bu şarkı sözlerinin önemli bir anlamı olduğuna inanıyorum. Onlar için çok anlamlı, bu yüzden bu şarkıyı dahil etmeyi seçiyorum. Bu benim favorilerimden biri şarkılar ve bu şarkıyı sadece dinlediğimi değil, birçok kez hatırlayabiliyorum onu "duydum" ve "Bunun bir anlamı var" diye düşündüm. Sadece "duymak" yerine şarkı, "dinlemek" kişinin sözlerini anlaması ve üzerinde düşünmesidir, ya da en azından benim amacım bu görüş açısından. Bu şarkının eylemlerimi ve düşüncelerimi en iyi şekilde anlattığına inanıyorum. Bu şarkıyı eklememin nedeni de bu. Çünkü şarkıyla pek çok ortak noktası var.. Ben ve kişiliğim.
Aden: Cyrano'nun sayısız yeteneği ve harikası var. O bir şairdir, bir savaşçıdır, bir aşıktır, bir nefretçidir, bir şeref adamı ve bir sır adamıdır. Ancak trajik bir kusuru var. Cyrano'nun son derece büyük bir burnu var ve kendisi de bunun farkında. Gülmeye veya burnuyla dalga geçmeye çalışan herkese öfkelenir. Kimsenin onu görünüşünden dolayı sevemeyeceğine inanıyor ve çoğu zaman görünüşüyle ilgili olarak kendine hakaret ediyor. Büyük bir şair olduğunu ve sözleriyle kadınlara kendisini sevdirebileceğini biliyor ancak konu fiziksel görünümüne gelince gölgelerin ve başkalarının arkasına saklanıyor. Gerçek aşkı Roxane söz konusu olduğunda, Roxane'ye her zaman iletmek istediği şeyi ifade etmek ve aşkını itiraf etmek için Christian'ı ve yakışıklılığını kullanır. Ama bunların hepsini Christian aracılığıyla yaptı. Yani neredeyse tüm film boyunca Roxane, Christian'dan olduğu düşünülen çok güzel yazılmış mektuplar ve şiirler aldığı için Christian'ın hayallerindeki adam olduğuna inanıyor. Gerçekte onlar Cyrano'dandırlar.. Ancak Roxane yalnızca yakışıklı ve yazma konusunda harika bir zekaya sahip bir adamı sevmek yerine, çok hayran olduğu olağanüstü yazma ve konuşma becerilerine sahip bir adamın ruhuna aşık olur. O adam Cyrano'ydu. Cyrano, Roxane'ye olan aşkını ancak ölümün eşiğindeyken itiraf edebildi. Burnunun ve fiziksel görünümünün itici olduğuna olan inancı, Roxane'ye aşkını ölümünden yalnızca birkaç dakika önce itiraf etmesine izin verdiği için sonuçta çöküşüne yol açtı. - Cyrano de Bergerac 1990
01.02.2024 (21:33)
NEDENLERİ VAR
Psikiyatri Mihriban : Hayatında ki büyük buhran sırasında hayatı nasıl deneyimledin.. Ailen bu zorlu dönemlerden önemli ölçüde etkilendi mi..
Aden: Eskiden masada bir evimiz ve yemeğimiz vardı. Annem ne zaman yemek pişirse, bu özel bir durumdu. Ailemiz üç kişiden oluşuyordu ve dört odalı güzel bir evde yaşıyorduk. Yaz aylarında hep aile gezileri yapardık, aile gezileri ve babam ile orman yürüyüşlerine giderdik. Babamın akrabalarının çoğu çiftliklerde yaşıyordu, dolayısıyla tarımsal faaliyetleri nedeniyle yiyecekleri boldu. O günleri çok özlüyorum...
Psikiyatri Mihriban : Sen ve arkadaşların eğlenmek için hangi aktivitelere katıldınız..
Aden: Hiçbir yere gitmedik, sadece oyunlar oynadık. Zaten çok arkadaşım olmadı.
Psikiyatri Mihriban : Favori filmlerin hangisiydi.. Favori aktör veya
Aden: Schindler's List - Cyrano de Bergerac - Who Am I - Clark Gable
Psikiyatri Mihriban : Popüler şarkıların isimlerini hatırlayabiliyor musun..
Aden: Thurisaz - Years of silence, Prokofiev - Dance Of The Knights
Psikiyatri Mihriban : En büyük korkun nedir..
Aden: Böcekler, solucanlar ve yılanlar.
Çoğu insan beni gördüklerinde gözlerini dikip fısıldama eğilimindedir. Zaten genel olarak insanları sevmediğim için umursamıyorum. Artık benden uzak durmak için nedenleri var.
Aden: Umarım sen de aynısını hissediyorsundur. Bir önsezim var ama umarım haklı çıkarım. Benimle konuşmayı sevip sevmediğini bilmiyorum. Anladığım kadarıyla hayatında ki hemen hemen her erkek seninle flört ediyor ya da en azından deniyor. Seni gülümsetmeye çalışıyorum ama hiçbir zaman "flört etme" ya da sadece konuşma konusunda iyi olamadım. Harika bir ailesi ve güzel arkadaşları olan, çok meşgul bir kızsın. Ne düşündüğün hakkında konuşmayı seviyor gibisin ama şu ana kadar konuşmalarımız kısa kesildi. Kızların neden söyleyecek zekice bir şeyleri olan ve diğer erkeklerin çoğundan biraz "derin" olan erkekler yerine sadece iyi görünen ve çok flört eden erkeklerle daha fazla zaman geçirdiklerini hiç anlamadım. Oturmak, rahatlamak ve seni önemseyen bir adamla konuşmak için zamanın varsa bana haber ver. Seni gerçekten tanımak istiyorum ve kim bilir, belki "dışarı çıkmak" bile... Eğer istemiyorsan hiçbir şey söyleme. Anlayacağım, alıştım. Belki bu hafta bir ara seni görürüm. Bir şey yapmak istiyorsan lütfen cevap ver veya ara.
02.02.2024 (11:29)
STANİSLAW LEM
Aden: Her ne kadar varoluşçuluk bu romanda ana temalardan biri olmasa da bir veya iki kez karşımıza çıkıyor. Nihilizm, anarşizm ve biraz da inanç gibi diğer bazı felsefelerle birlikte Angst ( korku veya endişe ) denir. Stanislaw Lem'in bilim kurgu romanı Yıldızlardan Dönüş, kendisi ve mürettebatı için çıktığı on yıllık yolculuktan dönen ancak Dünya'da 150 yıl geçmiş olan astronot Hal Bregg'in hikayesini anlatıyor. Toplum büyük ölçüde değişti ve ölen mürettebat üyelerinin anıları aklından çıkmıyor. Hikaye, Hal Bregg'in yeni çevresini keşfetmesi sırasında fütüristik bir şehrin büyüleyici bir tanımıyla başlıyor. Yeni gelenekler, prosedürler ve yabancı insanlar karşısında kaybolmuş ve kafası karışmıştır. Karşılaştığı bir kadına geçmişini açıklamaya çalıştığında, kadın onun daha büyük, daha kaslı boyutundan korkuyor ve tüm insanlarda ve diğer gelişmiş yaşamlarda şiddet dürtülerini veya zararlı eylemleri geçersiz kılan "bahisleştirme" sürecinden geçmemiş olması karşısında şok oluyor. Bregg daha sonra eski arkadaşlarını veya Dünya'ya ne olduğunu açıklayabilecek birini aramak için bir otele gidiyor.
Yıldızlardan Dönüş (Return from the Stars) - Stanislaw Lem 🖤
Aden: Hiç birini sevdiniz mi ve onun umursamadığını biliyor muydunuz.. Hiç ağlamak istediğiniz oldu ama hiçbir yere varamayacağınızı bildiğiniz oldu mu.. Hiç gözlerinizi kapatıp küçük bir dua okudunuz mu... Hiç onların kalplerine bakıp orada olmayı dilediniz mi... Hiç onları bırakmak istemeden çekip gitmelerini izlediniz mi.. Ve "Tanrım seni seviyorum" diye fısıldadın ama bunu onlara hiç söylemedin mi... Bütün gece sefalet içinde ağlarsın ve neredeyse delirirsin. Bu dünyada sana bu kadar acı yaşatabilecek hiçbir şey yok.
Sen beni öldürüyorsun, ben de seni öldürüyorum ve ben de suçluyum..
Zaman yanlış, zaman doğru; bu gece kimi öldürdüğüne dikkat et ve ben eriyorum, ve eriyorum, eriyorum, eriyorum ve senin içinde eriyorum.
I-2-3, / seni çok kolay keşfettim, 1-2-3, / bende bulduğumu sende buldum..
Seni öldürüyorum, sen beni öldürüyorsun, beni özgür bırakamaz mısın..
03.02.2024 (23:59)
SEVGİ VE İLGİ TEK YOLDUR
Aden: Himmler'in ustalığı, SS'e suçu temize çıkaran ve toplu katliamı şehitlik ve kendine zarar verme olarak rasyonelleştiren kıyametvari bir 'idealizm' aşılamayı başarmıştı. Bu, Himmler'in 4 Ekim 1943'te Poznan'da SS Grup Liderlerine yaptığı kötü şöhretli konuşmasında en açık şekilde görülüyordu.
Sevgi ve ilgi tek yoldur.
Aden: Aden, yakında çıkacak olan projem hakkında konuştuğum birkaç video çektim.. Ve mesajlar yayınladım.. Bunların tamamını kamuoyuna açıklamadım ancak bir kısmı açıkladım. Aşağıda halka açık pasajların transkripsiyonları yer almaktadır.
Onları kullandım. Hiçbir fikirleri yoktu... Onları suçlamayın... Ve onları tutuklamayın. Hiçbir arkadaşımı tutuklamayın veya aile üyelerimi veya yolu benimle kesişen arkadaşlarım. Hiçbir fikirleri yoktu. Kimseyi tutuklamayın çünkü hiçbir fikirleri yoktu. Onlar olmasaydı başkası olacaktı...
Bana engel olma, yapacağım şeyleri yapamam.
Şüphelenmeden onların üzerinde kullanmayı planladığım büyük propan bombaları... Bombaları ve iki torba "propan ve napalm"ı tartışıyorum..
Aden'in, daha güçlü bir bağ kurmamak ve işleri daha da zorlaştırmamak için ailesine ve arkadaşlarına yeterince zaman ayırmadığını belirtiyorum..
Bu kadar öfkeli olduğum için üzgünüm ama bunu bana sen - siz yükledin - yüklediniz...
Aden daha sonra babasından ve ailesinin altı kez taşınmak zorunda kaldığından şikayet ediyor.
Daha fazla öfke. Daha fazla öfke... Bunu geliştirmeye devam edin.
Son yedi lanet yılda biriktirdiğim tüm öfkeyi görebilseydin
Beni olduğum kişi yaptın. Öfkeyi artırdın.
Utangaç olmanın faydası olmadı. Hepinizi öldüreceğim. Yıllardır başıma dert açtınız. Canınız cehenneme..
Aden, 12 kalibrelik pompalı tüfeği "Arlene"den bahsediyor.
Aden daha sonra "Aden'in odasını" ve içindeki "tüm yasa dışı şeyleri" gösteren bir video turu yapmaya karar verir.
Onları göremezsin, orada gömülü. Bu yüzden buna sığınak deniyor..
Aden: Sizleri sevmiyorum, Buket, Burak, Murat, Emre, İsmail, Zeynep, Elif Özge, Necip Fazıl, Beyza, Ahmet Taner, Esra, Ceyhun, Rabia ve bir çok adını sayamadıklarım.. Siz kendini beğenmiş küçük sürtüklersiniz, sizi sikmek istiyorum. Küçük fahişeler..
05.02.2024 (10:29)
VİDEODAN BİR KISA AN
Aden: Hepiniz yok olacaksınız ve bu çok yakında olacak.. Umarım burada neyi kastettiğimi anlıyorsunuzdur. Hepiniz yok olmalısınız! Ben de yok olmalıyım.. Burada devrimi ateşlemem gerekiyor.. [Videodan bir kısa an] Umarım insanların geçmişe dönüşleri vardır. [tüfeğimi doğrulturken atış sesleri çıkarıyorum.] Hak ettiğim saygıyı görmek keyifli değil mi.. Umurumda değil çünkü bunu yaparken öleceğim..
Ben bunu yapıyorum ve onları delirtiyorum..
Aden: Kulağa sert geldiğini biliyorum ama gerçek, gerçek gerçek söylenmesi gerekiyor. Eşcinsel değilim ama o kızın patronunu istediğim gibi işini bitirebilir ve onu parçalaya bilirdim.. Bu durumu kabul etme nedenim tamamen aklımdan onu parçalamak ve bunu burada demek istemiyordum ama tadına bakmak istememdi... Ama korkak biri o aptallar..
Aden: Kim olduğumun ortaya çıkmasını istiyorum. Ama bir yerlerde birisinin acımı gördüğüne ve paylaşacağına inanmam gerekiyor. İnsanlar diğer insanlara yazdı ve benimle konuşmamalarını söyledi. Ama yazılarını okudum ve hâlâ seninle konuşmaya karar verdim. Bu kişileri aşırı seviyorum.. Aden'in saygısı size sonsuz
Birini anlamanın en iyi yolunun onun nasıl düşündüğünü anlamak olduğuna inanıyorum.
07.02.2024 (12:12)
O BENİ TACİZ ETTİ
Bir polis memurunun kafasını uçurmak' istedim.
Zaman zaman insanlara ünlü olacağımı söylemiştim.
İnsanları patlatmaya gülerdim. Hepsinden nefret ediyorum otorite, özellikle de polis.”
Aden: Yakın zamanda gerçekten büyük bir şey yapmayı planladığımı söylemek istiyorum... Sadece şöyle demek istiyorum..: Bekle ve ne yapacağımı gör. Hatta haber yapacak kadar büyük bile olabilir. Bir süre orada kalacağım. Biraz daha eğlenmek istiyorum. Çocukların grup halinde vurulmasını izlemek keyifli olacak... Vurulan ineğin etrafında duran inek sürüsünü andırıyor olacaklar. Gerçekten kolay bir seçim. Çocukları kırmızı veya mavi kayak ceketleriyle izlemek keyifli olacak. Onlar en iyi hedefler olacak. Havuzdaki ördekleri vurmak gibi, çok kolay olacak. Vurulduktan sonra kıvranmalarını izlemek hoşuma gidecek..
Bunları neden yapıyorum..
Aden: Bir keresinde annemin kuzeni ben 18 - 19 yaşlarımdayken benim kafama tekme ve yumruk attı ve beni acımasızca dövdü, ciddi kafa travması geçirmiştim.. Annemin evine sendeleyerek gittim.. Çocukluğumdan beri beni aşırı istismar (taciz etti) etti.. Benim çocukluğumu karakterize eden ihmal şiddetli depresyona, intihar eğilimlerine ve kronik, karmaşık travma sonrası stres bozukluğuna neden oldu... Taciz edildiğimde küçücüktüm.. Şiddet gördüğümde küçüklüğümden yetişkinliğime kadar sürdü.. Bu şey gibi düşün incecik çocuktum ve yaşım 6,7,8,9,10, .... 21 boyunca bu şiddet sürdü.. Karşımda ki kişi koca insan 80 - 90 kilo o zamanlar 35 - 40 yaşlarında güçlü kuvvetli bir sözde erkekti.. Şimdi güç ben de ilk ondan başlayacağım.. Bana şiddet ve taciz uyguladı.. Ona hiç bir söz hakkı vermeden veya inandığı tanrısına dua etmesi için bile süre vermeden kafasını patlatacağım.. O bir pislik o beni taciz etti.. O adamın kızının yüzünü bu yüzden yaktım.. Yüzünde babasının bana yapmış olduğu iğrençliğin hatırasını taşıyor.. Dürüst olmak gerekirse bunu yaparken zevk almıştım.. Kızın suçu yoktu ama benimde yoktu sakın bana gelip aptal aptal konuşma feminist, benim kadar kadınlara hak ettiği değeri veren biri göremezsin..
Ben hatırlıyorum ertesi gün uyandığımda başımın neden ağrıdığını merak ediyordum çok kötüydü..
Aden: Ailem görünen o ki gerçek bir olayı alıp onu çarpıttı. Kendileri bir kurban.
09.02.2024 (20:45)
İSTİSMAR VE İHMAL
Üvey babamın cinsel zorbalıkta bulunduğunu iddia ettim.
Annemin ve akrabalarının şiddet ve fiziksel tacizde bulunduğunu iddia ettim.
Duygusal olarak anneme, sahip çıktım ama o beni istemedi.
Anne ve babamın beni ihmal ettiğini iddia ettim.
Akranlarımın bana zorbalık yaptığını iddia ettim.
Aden: İstismar ve ihmal nedeniyle yıllardır depresyon ve intihar düşüncesinden muzdarip olduğumu belirttim. Başlangıçta, vurulmadan önce herhangi bir intihar girişiminde bulunduğumu inkar etsem de, daha sonra hayatım da yaklaşık iki girişimde bulunduğumu itiraf ettim.
Aden: Artık bir şeyler yazmak istemiyorum.. Her şeyden çok bunaldım.. Dün ormana gittim.. En çok sevdiğim yere köy gibi yer 13 Km şehre kadar yürüdüm, bana çok iyi geldi.. Hayatım da son 32 günüm bunun için üzgün değilim.. En azından benden kurtulacak ve rahatlayacak bir çok insan tanıyorum.. Bunu unutma, Sağ El - Sağ Şakak - Sağ elimi kullanıyorum..
Aden: Aden lise yıllarında üç yoğun takıntı geliştirdi. Aile içi silahlı saldırılara, diğer toplu cinayetlere ve doğal afetlere odaklandı. O zamanlar ateşli silahlara sahip olmamasına veya kullanmamasına rağmen ateşli silahlara da güçlü bir ilgi duydu. Ben ayrıca bir kıza takıntılı oldum..
01 Ocak 2022'den itibaren intihar planlarıyla ilgili web sitem aracılığıyla günlük tutmaya başladım.
Aden: 1 Ocak'taki ilk günlük yazımda şunları yazdım: "Böyle bir ortamda yaşamaya dayanamıyorum. Yozlaşmış ve korku, uyuşturucu, pornografi ve alkolle dolu bir dünya. Bu bir çöküş.. Tek gördüğüm kötü medya etkileri. Bunlara cevap ölüm olmalı..”
Son olarak: Satın almayı planlıyorum bir tabanca ve beynimi uçuracağım. - 2022
11.02.2024 (10:35)
SON 30 GÜNÜM...
Son 30 günüm...
Aden: Bunun için üzgün değilim.. Dün adıma kayıtlı 2 telefon numarası vardı ve taahhütlerini iptal ettirip kapattım.. Şuan kullandığım numaramı da yakın zaman da komple kapatacağım.. Sosyal medya, banka kısacası adıma kayıtlı ne var ise hepsini kapatmaya başladım.. Sadece burası bu web sitesi kalacak adıma kayıtlı asla içimde korku yok ben acı çekiyorum bu hayatta sadece buna son vereceğim.. Benden kurtulduğuna mutlu olacak bir çok insan tanıyorum.. Korku yok, üzülme yok, öfke yok yine de her şey için teşekkürler..
Ve şimdi bunu yapmanın zamanı geldi. Üzgün değilim.. Ama bana bak.. Ben şimdi ağlayamıyorum.. Bile 30 gün sonra kendimi öldüreceğim ve kendimi iyi hissediyorum. Ben iyi hissediyorum.. İyi hissediyorum..
İnsanlara yaptığım şeylerden bir kez daha pişman oldum. Ama ben gidiyorum. Ben ölüyorum. Çekeceğim acı için üzgünüm çünkü, ama kafam yerinde değil. Sadece ölmek istiyorum. Ben sadece ölmek istiyorum.
Aden: 30 sün sonra bugün öleceğim.. O gün annemi öldürmek isterdim.. Bunu yapsam kendimi iyi hissederdim.. Çünkü tüm acıları bana çektirdikten sonra ölmüş olacak. Ama kendimi biliyorum.. Sonradan pişmanlık duyacağım. Yine de günün sonunda Tanrı ve Annem ile birliktedir. Babamı seviyorum. Annemi yine de seviyorum.. İlk başlarda tereddüt ettim ama sonunda başaracağım. Tanrı onlarla olsun.. Kimseye zarar vermeyeceğim.. Sadece kendimi öldüreceğim..
Annemin kanser olduğunu duyduğum da direk anneme iğde alıp hastaneye gittim.. Çünkü annemin sevdiği şeydir iğde bana yaptığı onca şeyden sonra bu haberi aldığım da hastaneye koştum.. İnsanlara değer vermek inan çok saçma bunu yakın zaman da ki sevgilim ile tekrar deneyimlemiş oldum.. İnsanlar değersiz ve aşağılık hepsinden nefret ediyorum.. Bir silah alıp hepsini öldürmek istiyorum.. Beni bu duruma siz getirdiniz..
13.02.2024 (09:24)
GBT
Aden: Bu notu yatak odamın kapısına bantladım: “Özür dilerim.. Üzgünüm herşey için. Ben hastayım. Akıl hastası." Günlüğümü, not defterimi bıraktım.. Toplu cinayetler, aile saldırıları ve yatağımdaki video kasetleri.
Bugün adliye işim vardı ve giriş kapısında GBT kontrolüne takıldım.. Sivillerdi...
Aden: Adeni muayene eden her akıl sağlığı uzmanının kayıtların da silahlı saldırı yapmak ve silah saldırılarına ilgimin olduğunu ifade ettim.. Kayıtlar da mevcut onlara göre psikotik olmaya bilirim.. Ama yanılıyorlar.. Ben size her zaman dürüst oldum.. Yalan konuşmadım.. Ama aden hasta bu kendi teşhisim.. Acı çektiğimi teşhis ettim.. Aksi belirtilmedikçe psikotik bozukluktan, paranoid sanrılardan ve halüsinasyonlar yaşadım.. Aden fedakarlık ile fedakarlık arasında ayrım yaptığını söyledi. Bir aşk eylemi ve cinayet adını verdi, bunu da bir nefret eylemi olarak adlandırdı.
Aden: İnsanlara Kötülük Yapmamın Nededi : İnsanları feda etmenin yapılacak doğru şey olduğunu söylemek istiyorum.. Bunun onlara faydası olacağını, bunun bir zarar verme eyleminden ziyade bir sevgi eylemi olduğunu belirtmek istiyorum.. İnsanların beni yargılamasından kurtarmak için feda ettiğimi söylüyorum.. Suistimal etmek; yaşadığım acıdan kurtulmak için insanları feda etmeye çalıştığımı söylüyorum... Acı çekmelerinden zevk alıyorum..
Hayali ikizimin anlattığı fantezileri dinlemek ister misin.. Buna dayanabilir misin.. İnsanları öldürmesini, işkence etmesini, tecavüzcüleri öldürmesini, kendini vurmasını ve bir çok fantezilerini anlattı bana. Onu seviyorum..
15.02.2024 (20:48)
BİRİNCİ VEYA İKİNCİ DERECE CİNAYET
Aden: Aden'in semptomları arasında sanrısal bir sistem, belirli olayların belirli eylemleri gerçekleştirmek için Tanrı'nın işaretleri olduğuna dair büyülü düşünce, paranoya, ciddi ve kronik depresyon, manik dönemler ve intihar düşüncesi yer alıyordu. Aden'in intiharından sonra psikotik bir kriz geçirdiğimi ifade edecekler. İntihar etmem, Tanrı'nın kurtarma isteğini yerine getirmemi gerektiğine dair Tanrı'nın bir işaretiydi diğer insanları kurban ederek acılarından kurtarmak istiyorum.. Tanrı'nın iradesini yerine getireceğime dair bu inanç, beni 14 Mart'taki saldırıları planlayıp gerçekleştirmeye yöneltti.
Doktorum, Aden'in insanları vurarak öldürme niyetinde olduğumu bildiğini inkar edebilir.. Silahlı saldırıların yasal olarak yanlış olduğunu ancak psikozum nedeniyle bunların ahlaki açıdan doğru olduğuna inandığımı ifade ediyorum.. 16.02.2024 Saat 13:35'de olan hastane randevum da doktoruma insanları vurmak istediğimi ve bundan zevk alabileceğimi düşündüğümü söyledim.. Eğer yalan söylerse aptaldır.. Telefonum da tüm hastane kayıtlarımın ses kayıtları duruyor..
Aden: Tanrı'nın beni daha büyük bir amaç için intihardan koruduğuna inanıyorum: kendi iyiliğim için diğer insanları feda etmek istedim ve istiyorum. Yasal olarak yanlış olduğunu bilmeme rağmen davranışımın ahlaki açıdan doğru olduğunu biliyorum.
[Birinci derece veya ikinci derece cinayete]
18.02.2024 (20:50)
BENİ HİÇBİR ZAMAN SEVMEDİ
Aden: O sabah uyandığımda şeytanları gördüğümü hatırlıyorum; Bana her talimat verdiğinde bu tanıdık bir manzaraydı. Değersiz olduğumu, o apartmana gitmediğim ve o kişileri ortadan kaldırmadığım sürece öyle kalacağımı iddia ederek benimle alay ettiler. Sürekli benimle alay ettiler..
Bir nefeste annemin bunu hak ettiğini söylüyebilirim. “Beni hiçbir zaman sevmedi. Her zaman bana hiçbir şey yapamayacağımı söyledi..
Aden: Tüm eylemlerim, ondan etkilendi. Onun onayı için ciddiyetle çabaladım çünkü o beni kucaklayan tek kişiydi. Aklıma çok sayıda olumsuz düşünce aşıladı ve zamanla bu düşünceler, çeşitli baskıların ağırlığıyla birleşerek kırılma noktasına ulaşana kadar birikti.
Aden: O sürekli benim aklıma olumsuz fikirleri aşıladı.. Onun talimatlarını anlatacağım.. "Annemi ortadan kaldırmam gerektiğini söyledi. Silahı ve arabayı almam, Annemin ailesinden intikam almam ve terörü serbest bırakmam gerektiğini söyledi." Sürekli bu kavramları saatlerce aralıksız tekrarlayarak benim beynime aşıladı..
Hiç bu kadar kötü bir şey yapmadım, bu yüzden bir hikaye uyduracağım.
Aden: Ben deli değilim.. Kızgınım. Bu dünya bana son kez kötü davrandı. Şımarık ya da tembel değilim, çünkü cinayet zayıf ve geri zekalı değildir, cinayet cesur ve cüretkardır. Benim gibi insanlara her gün kötü davranıldığı için öldürdüm. Bunu topluma "bizi iterseniz biz de geri iteriz!" göstermek için yaptım. Hayatım boyunca acı çektim. Hiç kimse beni gerçekten sevmedi. Hiç kimse benimle gerçekten ilgilenmedi. Hayatım boyunca tek bir şeyi sevdim ve o da .......... Ama o benden uzaklaştı. Onunla kendimi kurtarmaya çalıştım ama o benimle hiç ilgilenmedi. Ve hayatım boyunca benimle alay edildi. Her zaman dövüldüm, her zaman nefret edildim. Toplum olarak yaptığım şey için gerçekten beni suçlayabilir misiniz.. Evet, yapacaksınız, eğer yapmasaydınız reytingler yeterince yüksek olmazdı ve bu, tüm yaşlı hanımlar için iyi bir dedikodu olmazdı. Ama sana bir şey söyleyeyim, ben kötü niyetliyim çünkü mutsuzum. Dünya beni yendi. 14 Mart Perşembe 2024, tarihe mücadele ettiğim gün olarak geçecek.
Bu bir ilgi talebi değildi, bu bir yardım talebi değildi. Eğer gözlerini açamazsam, eğer bunu barışçıl bir şekilde başaramazsam, eğer bunu akılla ortaya koyamazsam, o zaman bunu kurşunla yapacağımı söyleyen saf bir ıstırap çığlığıydı.
22.02.2024 (12:05)
ACI ÇEKECEĞİM
Aden: “Benim tehlikeli olduğumu biliyorsunuz.. Farklı olduğumu biliyorsunuz. Bir gün uyandığınızda 'Bana psikopat diyeceğinizi..' düşünmediniz.. Bu, anlaşılması zor bir farkındalıktı.” Tekrar tekrar söylüyorum.. Savcılık kararı ile gittiğim 3 ayrı doktora da aynısını söyledim.. Dışarıda ki her hangi bir insana zararım olamaz.. Benim derdim bana çocukluğum boyunca şiddet ve taciz eden aileme yönelik kendini değerli sanıp bu çocuk birine zarar verecek deme sen benim için değersiz bir insansın seninle bir derdim yok lütfen beni rahat bırak.. Bunu kime dediğimi kendisi çok iyi biliyor.. Eğer senden nefret etmemi istemiyorsan lütfen tacizcileri savunma bana
Bunu o aptal beynine sok kimseye zarar vermeyeceğim.. Kendim dışında, “Ailem kendi eceli ile ölecek onları bu sefaletten kurtarmayacağım... Diğer şekilde sonsuza kadar acı çekeceğim..”
Aden: Annemin endişesi "Oğlumun gerçekten tehlikeli olduğunu ve eğer serbest bırakılırsa benim ve amcamın da tehlikede olacağını veya başka birinin zarar görebileceğini düşünüyorum." Annem tam bir aptal, sana dedim dimi beni dövüyorlar.. Taciz ediyorlar beni dedim.. Ama sen onlar bizim akrabamız sesimizi çıkartmayalım dedin.. 9 ay benim kalbimi oluşturmak için beni taşıdın.. Bu kadar vicdansız olamazsın.. Oğluna şiddet ve taciz ettiler sen hala aileni ve amcanı düşünüyorsun.. Gerçekten senden nefret ediyorum.. Ben sadece kendimi öldüreceğim.. Ve umarım benden korkup beni hiç bir zaman anlamayan aptallara bir ders olur.. Tüm bu yazdıklarım..
“Buradaki sabit duygulanımın canımı acıttığının farkındayım… Bu konuda herhangi bir şey yapma konusunda oldukça çaresizim. Olmadığım biri gibi davranmayacağım."
01.03.2024 (10:50)
SON 12 GÜN
Aden: Uzun yıllar boyunca midemin çukurunda sadece sıcak, alevli bir gazap topu vardı ve bu top anneme yönelmişti. Başka birini değil de ailesini öldürmeyi seçmemin nedenlerinden biri de bunu yaparak anneme olabilecek en kötü şekilde zarar verebileceğimi bilmemdi.
Suçumu işlemeyi ve suçumun tüm sorumluluğunu üstlenmeyi seçtim. Ve olanlara bir yatkınlık olduğunu söyleyemem. Ben deli değilim ve herhangi bir akıl hastalığım da yok.
Aden: Annem ile 10 seneye yaklaşık bir süre hiç konuşmadım.. İçimde çok acı vardı.. Neden beni sevmiyor diye sonrasında o planımı devreye soktum.. Annem beni seviyor mu.. Sevmiyor mu.. Bunu öğrenmek için kendi adıma sahte kanser evrakları ve hastane raporları hazırladım ve aile içinde kendimi kanser olarak gösterdim.. Bir süre sonra bu annemin kulağına gitti ve beklediğim telefon gelmişti.. Telefonu açtım ve annem ağlıyordu iyi misin oğlum.. Duyduklarım doğru mu dedi.. Orada anladım annemin beni sevdiğini değer verdiğini ama hala kafamda oturmayan sorular vardı ve bu sefer de benim için bu kadar endişelenip beni arıyorsa neden beni sevmiyor neden yanında istemiyor.. Bu durum çok saçma ııımhh, her neyse annem sürekli beni aradı bir hafta iki hafta ve ben benim yanımda olmasını istemedim.. Yardımcı olmak istiyorum sana diyor.. Çok iyi bir doktor bulmuştu hatta ama bilmediği şey ben hasta değildim.. O zamanlar annem çok üzülmüştü bunu görebiliyordum ve o üzüntü ile belki de annem kanser oldu.. Annemi benim yapmış olduğum bu oyun üzüntüden kanser etmiş olabilir miydi..
Acımın ve karanlık intikam arzumun bu sevginin önüne geçtiğini biliyorum..
Aden: Tarif edemiyorum çünkü hissedemiyor. Son 12 Gün
02.03.2024 (19:59)
DAHA AZ ÇILGINIM
Aden: Unutmayın çocuklar : Başkalarına zarar vermeyi planlıyorsanız, bununla övünmeyin ve bunu gizli tutun. Ayrıca kendi küçük beyninize de bir kurşun ayırın. Teşekkür ederim.
İş, okul, hayat; hepsi berbat. Ben sadece bu karmaşadan kurtulmak istiyorum. Bu durum korkunç. Deli olduğumu mu düşünüyorsun.. Aslında bu bölgedeki çoğu insandan daha rasyonel, barışçıl ve daha az çılgınım.
Aden: Aslında zorbalığa karşı harekete geçin. Okullar, "1984" romanındaki baskıcı ortamlara şimdikinden daha fazla benzememeli.. Öğretmenlerin zorbalığı tamamen görmezden gelmek yerine kararlılıkla ele almaları gerekiyor. O kadar da zor değil aptallar. Deneyimlerime göre öğretmenler okuldaki zorbaları sıklıkla saklamaya ve savunmaya çalıştılar, hatta bazen mağdurları suçlayıp onlara kendilerini sorumlu hissettirdiler..
Daha geniş bir nüfusa yönelik ruh sağlığı ve kapsamını iyileştirin ve geliştirin. Bireylerin zarar görmesini önlemek ve toplumdaki üretkenliklerini artırmak için toplumsal sorunlara yönelik kurumsallaşmayı ve etkili tedavi girişimlerini yeniden etkinleştirin.
Birbirinize karşı mükemmel olun. O kadar da zor değil, çoğu insan sadece iğne kafalıdır.
Aden: Zorbalığa maruz kalan çocuk + silahlara kolay erişim + kitlesel saldırganları yücelten medya = bir silahlı saldırgan olma olasılığı %3,5
Zorbalığı ele alın.. Silahları sorunlu çocuğunuzdan uzak tutun.. Katilleri/anti kahramanları yüceltmeyi bırakın.. Şiddeti ve cehaleti ödüllendirmeyi bırakın..
Aden: ... .. --.. / -... .- -. .- / -... .- -.- -- .- -.-- .. -. .-.-.- .-.-.- / ... .. .-.. .- .... .-.. .- .-. .. / ... . ...- .. -. / -.-. .- -. .. -. .. / ... .. -.- .- -. / --- .-.. ..- .-. ... .- / --- -. ..- -. / .. .--.. .. -. .. / -... .. - .. .-.
04.03.2024 (18:36)
ÇOĞU KADIN PEK GELİŞMEMİŞTİR
Aden: .-..-. -... . -. .-..- / ..- -. ..- - -- .- -. .- / .- ... .-.. .- / .-..- --.. .-..- -. / ...- . .-. -- . -.-- . -.-. . --.-. .-..- -- .-..-.
Ben hariç hepsi trol. İlginç insanları destekliyorum ve bir gün internette ünlü olmayı umuyorum. Kısacası ben sonsuz bir dünyaya lanetlenmiş ikiyüzlü, inkarcı bir trolüm. Beni depresyona ve öfkeye sürükleyen sürekli bir can sıkıntısı durumu.
Aden: -- . .-. .... .- -... .- --..-- / -... . -. / .- -.. . -. .-.-.- / -.- .. ... .- -.-. .- ... .. / -... . -. / -.- . -. -.. .. -. .. / -.-- .. -.- .. -- / ... .- -. .- - .. -. .- / .- -.. .- -- .. .--.. / -... .. .-. / .--. ... .. -.- --- .--. .- - .. --
Aden: Bunu ilk kez açıklıyorum.. Bilirsin karanlık internette gezmeyi çok seviyorum.. Orada izlediğim videolardan aşırı keyif ve zevk alıyorum.. Bir kadının boynuna ip geçirmişler ve tamamen çıplak halde küçük bir vinç ile kadının ayaklarını yerden kesiyorlar.. Boynu kırılacak gibi duruyordu ve bir süre sonra mos mor olmaya başlıyor.. Ve o sırada kadının cinsel organına vibratör tutuyor bir başka kadın bu çok heyecan verici inan bana aşırı ilgi çekici uçuk sıradan olmayan şeylerden aşırı keyif alıyorum.. Hayır tabii kadın ölmüyor..
Majör Depresyon, sevinç hissedememe, yoğun düzeyde sadist arzu ve çeşitli maddelere bağımlılık.
Aden: Çok sayıda Türk birçok nedenden dolayı depresyonda. Berbat bir ortam, az arkadaş, kötü ya da hiç olmayan aile üyeleri, zorbalık, taciz, stres, vergiler, yoksulluk vb. Pek çok ülkeyle karşılaştırıldığında Türkiye'nin büyük bir kısmı üçüncü dünya ülkesidir... Bu bir utanç.
Bu dünyada tanrılar yok dostum. Bunu söylemek çok kötü ama yardım etmelisin kendine - çoğu insan sizi umursamıyor. İyi insanlar her zaman azınlıkta olmuştur.
Aden: Kadınlar genellikle kendilerine bir prenses ya da kraliçe gibi davranacak çekici bir prens arayarak kendilerine ayrıcalıklı davranılmasını arzularlar. Ancak bazen bu tür bireyleri görmezden gelip başkalarıyla etkileşime geçebilirler ve sonuçta istenmeyen özelliklere sahip birini seçebilirler.
Nazik erkekler kadınların sözlerini dikkate almamayı öğrenmeli. Nezaket, nezaket ve bencil olmamak takdire şayan niteliklerdir, ancak çoğu kadın pek gelişmemiştir. Bilinçaltında liderlik etmeye ve hükmetmeye çalışın. Olumlu davranışı ödüllendirin, bağımlılığı teşvik edin. Bu, %95 oranında başarılı etkileşimlerin anahtarıdır.
05.03.2024 (17:52)
APTAL OROSPULAR
Aden: Kadınlar zeki, arkadaş canlısı, destekleyici ve sofistike erkekleri arzuladıklarını iddia ediyorlar. Ancak inekleri seçmek yerine genellikle dağ çiyi gömlekleri ve kamyon şoförü şapkaları giyen aptal roidmaymunu ahmaklarını tercih ediyorlar. Sonuç olarak, kötü muameleye maruz kalıyorlar, kullanılıyorlar ve en sonunda terk ediliyorlar.
Kadınlar, onlar hiçbir boku hak etmiyorlar. Feminizm kesinlikle otoriter solcu bir saçmalıktır.
Aden: Artık kadınların dövülmesini, sakatlanmasını ve bunları giymeye zorlanmasını söylemiyorum. Onlardan tek isteğim erkeklere saygılı davranmaları ve ikiyüzlü yozlaşmamaları.. Onlar para israfı aptallardır. Dışarıda sadece birkaç gerçek kadın var.. Gerçek kadını kadın yapan şey nedir biliyor musun.. Zeka, sadakat, kararlılık. Türk kadınlarının çoğu.. Beyin ölümü gerçekleşmiş, olgunlaşmamış, hile yapan, tembel, şişman, zihinsel olarak hasarlı.
-... ..- / ..-- .-.. -.- . -. .. -. / -... .- .--.. .- .-. .. ... .. --.. / --- .-.. -.. ..- --.-. ..- / .... . .-. -.- . ... -.-.. . / .- .--.. .. -.- .- .-. -.. .. .-. .-.-.-
Kendini öldür. Dünyayı daha güzel bir yer yap.
Aden: Gerçek şu ki, kadınlara haklar verdiğinizde, başka hangi değişken söz konusu olursa olsun, etraflarındaki her şeyi kesinlikle yok ediyorlar... En üstün alfa erkeği olsanız bile, bazı aptal orospular yine de hayatınızı mahvedecek.
06.03.2024 (16:34)
SİEG HEİL
Aden: Çocuklar bazen vahşi davranışlar sergileyebilirler ancak büyüdüklerinde hepsinin olumsuz etkiler altında kalacağını varsaymak haksızlık olur. Bazı bireyler olumsuz özelliklere sahip olsa da herkes doğası gereği kötü ya da asalak değildir. Nezaket ve zeka gösterenleri tanımak ve desteklemek önemlidir. Kimin yaşamayı veya ölmeyi hak ettiği kararı yargılayıcı bireylere bırakılmamalıdır. Mevcut siyasi durum etkili bir liderliğin eksikliğini yansıtıyor ve birleşik ve arınmış bir geleceğe dair umut belirsiz görünüyor. Başkanlık sistemi aptallığın vücut bulmuş hali. Bu obez başkanlık tam bir saçmalık..
Tüm insanların hızlı ve acısız bir ölüm hakkı olmalıdır. Jack Kevorkian bir kahramandı..
Aden: Yahudi olanların hepsinin para çalan ve dünyayı mahvetmeye çalışan açgözlü, kötü niyetli pislikler olduğu finansal olarak dünyayı ele geçirmek için bir İsrail İmparatorluğu kurmaya çalışarak toplu katliam soykırım çılgınlığına mı girişti.. Yahudiler için tekrar son durak: Auschwitz-Birkenau Toplama Kampı
Sieg Heil - Heil Hitler
Aden: İşte benim alanım. Kişisel bilgilerimi çok fazla vermeyi sevmiyorum ama sadece kendimi kanıtlamak istiyorum nokta. Bu karışıklığı görmezden mi gelmeliyim yoksa çözmeli miyim.. Bu dünyada nasıl nazik olabilirim ve nasıl arkadaş bağlantıları kurabilirim..
07.03.2024 (13:16)
SENA ONU ÇOK SEVİYORUM, ÜZGÜNÜM
Aden: Marc Lepine'in başından beri haklı olduğuna inanıyorum. Feministlerin kontrolsüz kalmasına izin vermek yalnızca toplumun daha da bozulmasına yol açacaktır. Batı dünyası çürüyor ve geriliyor, Çin'in etkisi ise artmaya devam ediyor. Dürüst olmak gerekirse, fuhuşun yasallaştırılmasının, deneyimsiz ve potansiyel olarak zararlı feministler yerine bireylere cinsel açıdan deneyimli eskortlar sağlayarak oyun endüstrisine fayda sağlayabileceğine inanıyorum.
Aden: Gerçek eşitliği ve paylaşılan sorumlulukları arıyorum. Modern feministler 1984'ü hatırlatan baskıcı bir anaerkil rejim kurmayı amaçlıyor. Anladığım kadarıyla birçoğunuz kahverengi saçlı ve enseli olabilirsiniz. Ateşli silahlar konusunda deneyiminiz olmayabilir ancak eğitime şimdi başlamanız çok önemlidir. Önümüzdeki yirmi yıldaki potansiyel iç çatışmaya hazırlık için feministlerin galip gelmesini önlemek çok önemli. İçi boş noktaları kullanmayı unutmayın.
Kendimi silahlandırmanın zamanı geldi.. Eğer bu kişiler bana saldırmayı planlıyorlarsa onları av gibi avlarım.
Silahlara erişim + Nefret/öfke/akıl hastalığı + nedenler (şöhret, intikam) = Katliamlar.
Aden: Kabul etmek istemeyebilirsin ama o iki herifin bir tarzı vardı. (Eric Harris ve Dylan Klebold) Bir sürü bıçak taşıyorlardı ve Propan bombaları patlasaydı, yalnızca patlamalardan dolayı 450'den fazla ölüm olacaktı. Ayrıca arkalarında günlükler, videolar vs. bıraktılar. Üstelik polis raporu 20.000 sayfa gibiydi.. O zamanlar yeni yürümeye başlayan çocuk gibi olmalarına rağmen tüm bu çocuklar bunu biliyor, çünkü bugün hala çok ünlüler. Zorbalığa maruz kaldıkları için katillere saygı duyuyorlar ve kendilerine eziyet eden sistemden (arkadaş, okul, aileden) intikam aldılar.
Son 4 yıldır kendimi çok yalnız ve üzgün hissediyorum. Buna rağmen kopuk hissettiğim bir dünyayla mümkün olduğunca sosyalleşerek bu duygularla mücadele etmeye çalışıyorum. Anılarım soluyor olsa da bu topluluklarla meşgul olmaya çalışacağım. Zaman... Yani 14 Mart'a gelindiğinde internetteki ilk paylaşımım 10 yıl önce olacak. Zaman kesinlikle uçuyor.. Bu web sitelerini çocukken açtım, şimdi bir yetişkinim. hiç büyümedim ama hahaha muhtemelen bu bana ait web siteleri 10 yıl daha burada kalacak. Ne yapacağımı bilmiyorum 2024 ya da 2024 sonu.. Burası bir gün sessiz olursa ölmüş olabilirim.. Sağ el sağ şakak unutma bunu sağ elimi kullanıyorum... Annemin konuştuğu adamın kafama dayadığı silahdan bana verdiği mermi ile kendimi öldüreceğim...
Aden: Sena, onu çok sevdim.. Hasta olduğun da bile içim acıyordu onun için bir şeyler yapmak istiyordum.. Benim tek sorunum sevgimi ilgimi çok belli edebilen biri değilim.. Çünkü bunları ben görmedim yaşamadım.. Ölmüş olacağım.. Dürüst olmak gerekirse Sena ile yaşadığım tüm güzel anlar için üzülüyorum.. Benim için çok değerli birisin herşey için teşekkür ederim iyi ki seni tanıdım.. Kendi sorunlarımla boğuşurken seni ihmal ettiysem eğer özür dilerim.. Seni çok seviyorum.. Umarım hayatın boyunca hep mutlu olursun.. İyi ki varsın.. Üzgünüm, ağlamak istemiyorum.. Ama hayatıma çok güzel dokundun..
08.03.2024 (15:01)
AZAP
Aden: Depresyonunu tartışan veya intihardan bahseden bir internet kullanıcısıyla karşılaşırsam, onunla arkadaş olmaya çalışır ve onları bu umutsuzluk uçurumundan çıkarmaya yardımcı olmaya çalışırdım; Hayatım boyunca bu azapla defalarca karşılaştım ve ondan kurtulmaya yardımcı olabilecek yöntemleri gün yüzüne çıkardım.
Güçlü cinayet ve kahramanlık karşıtı eğilimlerim var, kızgınım ve her şeyden nefret ediyorum ama kafam iyiyken esprili biriyim ve hayattan keyif alıyorum. Canavarı ne evcilleştirebilir.. Sakinleştiricinin (Validol) yanı sıra, Doktorum bana 15.02.2024 tarihinde bir adet yazdı ve şuan tarihler 08.03.2024 olmasına ragmen 2 adet bitirdim.. Toplam da son iki ayda 4 adet bitirmiş oldum.. Tepkilerim artık sıfır gözlerim sürekli kapanıyor..
08.03.2024 (22:58)
KENDİNİZE İYİ BAKIN -14
Aden: Korkunç şeytani karşılaşmalarla karşı karşıya kalıyordum, sanki şeytani pençeler beni parçalara ayırıyormuş gibi hissediyordum ve buna kemikleri ürperten çığlıklar da eşlik ediyordu. Yüzlerini görmemek için yüzümü duvara dayayarak uyumaya başladım.
Seni sevmedikleri için hepsini öldürmelisin.
“Gelecekteki kendime mektup”
Aden: Arkadaşlık ve neşeden yoksun bir çocukluk geçirerek hayatta karşılaştığınız zorluklar için özür dilerim. Okulu bırakma, 2023 - 24'lü yılların başında yoğun madde kullanımı, çevrimiçi popülerliğin kaybı ve sağlık ve zihinsel refahın azalması zorlayıcı olmuştur. Yine de arkadaşlarla, mutlulukla, kaliteli esrarla ve iç huzurla çevrelenmiş, başarılı bir hayat sürdüğüm bir gelecek hayal ediyorum. Ve kim bilir, belki bir kız arkadaş bile olabilir, haha.
Aden: Bundan sonra tamamen karanlık ağ tarafında olacağım.. Ecstasy, LSD, Meth gibi ürünlerinin satışını yapacağım bir Darknet pazarı kurdum.. Diğer web sitem olan www.whoiseadn.de pazarıma ulaşabilirsiniz.. Tamamen Almanya Merkezli
Ah, hükümet internette yaptığınız her şeyi gözetliyor ve sizi süresiz olarak gözaltına alıyor insanlar yasal olarak ve hapishaneler yozlaşmış bir endüstridir ve polislerin hepsi yozlaşmış, açgözlü domuzcuklardır. Ah bekle hayır bu sadece gerçek - hahaha intihar güzel
Aden: İnternete katılarak, izleme amacıyla kanalizasyon çamuruna dalıyorsunuz tonlarca bok çamurunun altında özenle saklanmış kayıp hazine. Kaçınmanın tek yolu boka bulanmak, pusuya yatıp bok nehrine güvenli yerden bakmaktır.
Çoğu kişi internette kibirli bir şekilde 'zeki' davranır çünkü yüz yüze bu şekilde konuşurlarsa muhtemelen fiziksel sonuçlarla karşılaşacaklarının farkındadırlar. Trollere gelince, bunlar genellikle depresyon geçirmiş ve zor yaşamlar geçirmiş bireylerdir. Mutluluğu bulmak veya hayatta kalma duygusunu bulmak için sıklıkla trollemeye ve şaka yapmaya başvuruyorlar. Kişisel tecrübelerime dayanarak konuşursak, 2010'dan beri bu tür davranışlarda bulunuyorum. Ancak 16 yaşımdan sonra önceki sertliklerimden vazgeçtim.
Aden: Bunu ilk kez buraya yazacağım.. Özür dilerim.. Benim bir çocuğum olacaktı ve hiçbir şeyden haberim olmadan kız arkadaşım tarafından canice onu aldırdı.. Elimden bir şey gelmedi haberim bile yoktu tamamen her şey sonlandıktan sonra haberim oldu hayatım boyunca hep kendimi suçlu hissedeceğim.. Bir kızım veya oğlum olabilirdi.. Kadınlardan nefret ediyorum.. Onlar çok acımasız.. Yemin ederim ben onlara tüm imkanlarımı sunardım.. Tüm sorumlulukları alabilirdim.. Bedeli ne olursa olsun.. Yarın benim doğum günüm ve son doğum günüm.. Her şey için özür dilerim.. Baba seni seviyorum.. Seninle hafta sonları yaptığımız orman gezilerini bir daha yapamayacağız lütfen güçlü ol seni seviyorum.. Küçük bebek sendende özür dilerim.. Büyük ihtimalle son girişim olacak buraya kendinize iyi bakın ve bu hayatı her zaman sevin..
11.03.2024 (22:04)
KİM, NE, NEREDE, NE ZAMAN VE NEDEN
Aden: Düzenli olarak tedavi görüyorum - görüyordum.. 16.02.2024 - 12:59 - Cuma günü gitmiştim en son ve ilaçlar bana iyi gelmişti bu yüzden bir daha gitmeme gerek olmadığını düşünmüştüm.. Ama yanılmışım, 03.06.2024 - 23:41 - Pazartesi günü kendime ciddi bir zarar verdim o gece ve sonrasında ki 3 (üç) gün aşırı derecede kanamam oldu.. Kesinlikle canım acımadı, aksine bundan büyük bir keyif ve zevk almıştım.. Kendime zarar verdiğimin 2 gün sonrasın da kendimi her zaman ki gibi sorguladım ve bunu neden yaptığımı ve kendime uzun bir süre sorguladım.. Bazen kendime aşırı derecede acı ve zarar vermek istiyorum.. Bazen de tamamen iyi olmak ve böyle şeyler izlemek, yapmak ve görmek istemiyorum.. Zihnim sürekli bana oyunlar oynuyor.. Ve bu yüzden tekrar doktorumdan destek almak için 14.06.2024 - 13:06 - Cuma günü tedavime tekrardan devam etmek istediğimi o ise beni yatırmak istediğini söyledi ve rızamı almak istedi ama bunu kabul etmedim.. Bana bir söz ver kendine zarar vermeyeceksin ve eylül ayına kadar düzenli bir şekilde gelmemi ve eylül ayında psikoterapi kayıtlarının başlayacağını ve kaydımın yapılması için bana bilgi verdi.. Son olarak 8 sayfalık bir form doldurmamı istedi bunun nedenini sorduğum da gönüllü araştırmacı olmam ile ilgili olduğunu söyledi sanırım ben bir zarar görmeyeceğim.. Ama benim üzerimde deney faresi gibi çalışmalar yapacaklar.. Aslına bakarsan gerçekten iyi olmak istiyorum.. Ama yarın veya bir kaç dakika sonra kararlarımın anında tersine döneceğine eminim..
Aden: Ben kimim.. Ben bir sanatçıyım, bir yazarım, bir ebeveynim ve diğer pek çok şeyin yanı sıra bir ineğim. Oraya o apartmana hiç gitmedim.. Cevizli'ye hiç gitmedim.. Kurbanları tanımıyorum. Çocukken oraya çok benzeyen bir apartmana gittim ve Cevizli'ye benzeyen bir yerden geldim. Kurbanlara benzeyen insanları tanıyordum.. Ve geriye dönüp baktığımda kurbanlara ürkütücü derecede benzeyen insanlarla aileydim. Bir ara Cevizli'ye benzeyen yerde yani yaşadığım yerde o apartman da silahlı saldırı gibi bir şeyin gerçekleştiğini görmek benim için çok kolay. Gelecekte bu tür şeylerin önlendiğini görmeye büyük ilgi duyuyorum. Çocukları ve yetişkinleri kendi bölgelerinde aile şiddetini önlemek için neler yapabilecekleri konusunda eğitmeye yardımcı olmak amacıyla müdahale ve farkındalık programlarına zaman, enerji ve para ayırmanızı tavsiye ederim.. Yazmadığım veya ailemle bir şeyler yapmadığım zamanlarda zamanımın çoğunu hayır işlerine ayırıyorum. O apartmanda ki silahlı saldırı olayları ve öncesindeki olaylar hakkında fikirlerim var.. Ancak tarafsız bir tarihsel referans sunmak adına kişisel duygularımı sitenin geri kalanından sansürlemeye çalışıyorum. Gündemi zorlamakla ilgilenmiyorum. Sadece meselenin gerçeklerini korumak istiyorum. Ve bu sitenin amacı da budur.
Bu web sitesinin ilk "tam" sürümü Kim , Ne , Nerede , Ne Zaman ve Neden konularına genel bir bakıştı . Bilgi yığınlarını biriktirirken, büyük resmi görmek için haftada 40 saatten fazla okumaya ve yazmaya harcadım. Devasa, iç karartıcı bir yapbozun bir araya getirilmesi gibiydi.
19.06.2024 (22:13)
UĞURLU ELMALI TİŞÖRT
Aden: Bugün Nurcan benim yanıma geldi ve onunla çok uzun bir aradan sonra görüştük.. Onunla en son 31.03.2022'de saat 20:13'de görüşmüştüm.. Açık konuşmak gerekirse onu çok özlemişim.. Eskiden onunla aramız çok iyiydi ve çok iyi anlaşıyorduk.. Ama eminim sorunları var.. Biraz konuştuk ve gözleri doldu oturduğu yerden hemen kalkıp gözlerini silmeye başladı.. Onu çok iyi tanıyorum.. Bir sorunu var buna eminim..
Geliş saati : 12:22 - Gidiş Saati : 16:25
Nurcan ile arkadaşlığımızın bittiği zamanlar da kötü ayrılmıştık.. 2.5 senenin üstüne bana buluşma teklif etti ve her zaman ki hastalıklı düşünceler içine girmiştim çünkü konuşmayı kestiğinde benimle bir daha seninle konuşmak istemiyorum demişti ve sebepsizce bunu demişti bana bir açıklama yapmadan gitmişti.. Son iki hafta da iki kere görüşme talebini erteledim ve buluşmadan kaçtım.. Bugün tekrar bana görüşmek istediğini söyledi ve bu sefer sitemli bir şekilde eğer görüşmek istemiyorsan benimle rahatsız etmeyeceğim.. Çünkü bu durumdan sıkıldım sürekli buluşmadan kaçıyorsun dedi.. Bir yandan gitmesini istemiyordum.. Bana gelmesini söyledim.. Ama ondan korkuyordum çünkü benimle görüşmek istemediğini söylemişti geçmişte eve gelmeden önce sanki bana bir oyun oynadığını ve kendimi korumam gerektiği düşüncesine kapıldım bu yüzden silahımı üstüme almıştım.. Sanki birileri ile gelip bana zarar vereceğini düşündüm her zaman ki gibi - içeri geçtiğinde üzerimde ki silahı gördü ve onun neden belimde olduğunu ve korktuğunu belirtti.. Bu sürede odama girdi ve neden bu kadar fazla silaha sahip olduğumu sordu.. Bu sürede odamı aşırı ilginç ve güzel bulduğunu söyledi.. Ne oda ama bir köşede ırkçı çıkartmaların diğer bir köşe de bir sürü kitabın ve nazileri sembolize eden bayrakların olduğu karanlık bir oda.. Odam hep kapalıdır ve evde olmadığım da kapısı sürekli kilitlidir.. Odamı bu zamana kadar tam anlamı ile kurcalayan ikinci kişi oldu..
31.03.2022 (20:13) - 20.06.2024 (17:20)
İNSANLARI KULLANMAYI ÖĞRENDİM
Aden: Yakın arkadaşlıklar kesinlikle bana göre değil.. Bunu çok acı tecrübeler ile deneyimledim.. Yakın bir zaman da Eylül diye bir kadınla tanıştım.. Gerçekten çok güzel bir kadındı.. Onunla sadece bir kaç gün vakit geçirmek ve bir şeyler yemek içmek için nakit ve hediyeler dahil olmak üzere 20.000 TL'nin üstünde bir ödeme yaptım.. Ve sadece 1 - 2 gün vakit geçirdik.. O günden sonra daha da görüşmedik.. Ve yanımda kimi görmek istiyorsam.. Ona para ödemeyi kabul ediyorum.. Bu sayede hiç biri ile duygusal bir bağ kurmuyorum.. Beni bırakacak mı... veya ne zaman gidecek diye düşünmek istemiyorum.. Bana gelip bunun yanlış bir davranış olduğunu sakın söyleme sonuçta karşı taraf bunu kendi isteği ile kabul ediyor.. İnsanları tanıdıkça onlardan nefret ediyorum.. Aslında insanları tanımak da istemiyorum.. Hiç biri benim umrumda bile değil.. Eğer yaptığım teklifi kabul ederse bir kadın onunla güzel bir kaç gün geçiririm ve bu bir kaç gün sonunda hayatımdan gitmesi gerekli.. Kabul edenler parayı seviyor ben ise içimdeki o eksikliği gideriyorum..
Eğer bu söylediklerimin bir saçmalık olduğunu düşünüyorsan bu zamana kadar kime ne verdiysem resmi kanıtları ile büyük bir arşiv içinde kayıt ediyorum..
Nurcan ile ikinci buluşma
Geliş saati : 19:57 - Gidiş Saati : 22:50
24.06.2024 (22:59)
KAN ONUNDU
Aden: Solmak, başarısız olmak, bayılmak, numara yapmak, düşmek, bocalamak, yelpazelenmek, oruç tutmak, şişmanlamak, kusurlu olmak, kayırmak, ziyafet çekmek, beslemek, hissetmek, eskrim yapmak, savunmak, gübrelemek, iltihaplanmak, getirmek, kan davası açmak, yalan söylemek, kıpırdamak, sahaya çıkmak, dövüşmek, dosyalamak, doldurmak, bulmak, cezalandırmak, parmakla vurmak, bitirmek, ateşlemek, yüzgeçle vurmak, balık tutmak, uydurmak, sabitlemek, köpürtmek, işaretlemek, parlamak, pul pul dökmek, alevlendirmek, yanlardan saldırmak, kanat çırpmak, ışıldamak, yanıp sönmek, kaçmak, esnemek, fiske vurmak, takla atmak, Flört etmek, çekinmek, yüzmek, akın etmek, su basmak, diş ipi kullanmak, kızarma, uçmak, köpürmek, şişlemek, folyolamak, katlamak, zorlamak, dövmek, çatallamak, şekillendirmek, biçimlendirmek, çerçevelemek, temizlemek, donmak, kıvırmak, kızartmak, yakıt doldurmak, beceriksizce davranmak, telaşlanmak.
Neden dün pek fazla arkadaşım yoktu..
Aden: Katıldığım öfke kontrolü dersi birçok açıdan faydalı oldu. Eğitmenlerin kaliteli olduğunu ve sınıf mevcudunun uygun olduğunu düşünüyorum. Uyuşturucu, alkol ve şiddet arasındaki bağlantının yanı sıra madde bağımlılığından kaçınma stratejileri hakkında da fikir sahibi oldum. Her ne kadar odak noktası daha çok şiddet içeren suçlara ve madde kullanımına karışmış bireyler olsa da yine de öfkeyi tanımlama ve yönetme konusunda bilgi sahibi oldum. Sınıf, şiddetin hem mali hem de duygusal maliyetlerini vurguladı. Öfkenin dört aşamasını (gerginliğin artması, sözel olarak tırmanma, fiziksel olarak yükselme ve değişim fırsatları) anlamak özellikle aydınlatıcıydı. Benim için en değerli şey yazmak, yürümek, konuşmak, egzersiz yapmak ve müzik dinlemek gibi şiddet içermeyen yollarla öfke kontrolü ve stresi azaltma tekniklerini öğrenmekti. Ayrıca, hızlı nefes alma ve kas gerginliği gibi artan öfkenin uyarı işaretleri olan "tetikleyiciler" kavramı da dahil olmak üzere öfke ve şiddetin sonuçlarını da araştırdık. Sonuçta etkili öfke yönetimi, bireyin zihniyetini ve davranışlarını değiştirme isteğine bağlıdır. Çok sayıda strateji mevcut olmasına rağmen, gerçek ilerleme ancak kişi öfke sorunlarını aktif olarak ele almayı seçtiğinde mümkündür. Bu ders ve benzeri deneyimler sayesinde öfkemi etkili bir şekilde yönetme konusunda çalışmaya motive oluyorum.
Aden: Edmond Rostand'ın yazdığı Cyrano de Bergerac adlı oyunda Cyrano gerçek bir rönesans özünü sergiliyor. Şiir, kelime, duygu bilgisi, mükemmel bir dövüş ve eskrim yeteneği ve aşırı cömertlik sergiliyor. Ben de beni bir "rönesans" adamı olarak sınıflandırabilecek çeşitli zihinsel ve fiziksel beceriler sergiliyorum. Çeşitli spor dallarında, yazmada, konuşmada ve düşünmede etkiliyim.
30.06.2024 (21:54)
BUNLAR BENİM GÜNAHLARIM
Aden: Evet, yap bunu... Kendini hedef almaya ve düşüncelerini tekrar toplamaya çalış, korkmuş küçük ötücü kuşum. Artık rahatlayabilirsin; Seni koruyacak geniş kanatlarım var. Evimiz ne kadar rahat ve güzel, burada güvendesin; Seni şahinin pençelerinden kurtardığım avlanmış bir güvercin gibi tutacağım. Titreyen yüreğini huzur getir.. Yavaş yavaş bu olacak, göreceksin. Yarın bir gün tüm bunlar sana farklı görünecek; o zaman her şey eskisi gibi olacak. Seni şuan affediyorum diye yaşadığım şeyleri tekrarlamak zorunda kalmayacağım; bunu kendin için hissedeceksin. Seni reddetmek isteyeceğimi, hatta herhangi bir şekilde suçlayabileceğimi nasıl düşünürsün.. Bir erkeğin kalbini bilemezsin.. Bir erkek için sevdiğini affettiğini ve onu tam ve açık bir kalple affettiğini bilmek tarif edilemez derecede tatlı ve tatmin edici bir şeydir. Sanki artık iki yönden ona aitmiş gibi: Bir anlamda onu yeniden dünyaya gelmiş ve aynı zamanda onun sevdiği ve çocuğu olmuş gibi.. Bundan sonra benim için böyle olacaksın, seni küçük... şaşkın... çaresiz şey.. Hiçbir şeyden korkma sadece kalbini bana aç, ben de ikimizin de vicdanı ve iradesi olacağım.. - 18.12.2023 - Pazartesi - 13:35
En büyük korkularım : İnsanlar, solucanlar ve yılanlar.
O zaman ki gençlerin bugün ki gençlerden farkı nedir : Ebeveynlerine itaat ettiler, karşılık vermediler, daha saygılı oldular.. Sadece daha uygar.
Hayatımın bu dönemine eklemek veya paylaşmak istediğim başka bir şey var mı : Çocukluk zamanın da yaşadığım bölgeden ayrıldığım için çok sevimdim.. Orada tanıdığım çoğu insan aptal bir orospu çocuğuydu.. Hedeflenen kişi olduğum o zamanlardan belliydi.. Mahallenin çocuk nüfusunun bile hesabını bana soruyorlardı.. Benim topladığımı düşünüyorlardı o kadar çocuğu oraya... Oysa ki eşlerinizi ben sikmedim.. O kadar çocuğun babası olmam imkansız..
Aden: Gerçekten söylemek istediğim birkaç şey var ama bunları hiçbir zaman şahsen söyleyemeyeceğime dair kendime söz vermiştim.. İnsanların tepkisi umrumda bile değil.. Onlar değersiz bir boktur.. Geçmişte bir çok kötü şeyler yaptım.. Sağlıklı bir çocukluk geçirmemiştim.. Çok küçük yaştaydım ve istediğim herşeyi yapmakta özgürdüm ebeveynlerim yoktu.. Bana karışan ve bu yaptığım şeylerin yanlış olduğunu söyleyen tek bir kişi yoktu hayatım da..
10-15 yaşları arasında aile apartmanında, ailem tarafından gördüğüm şiddet sonucunda ailemden bir küçük kızın yüzünü yaktım.. Kendimi korudum..
Duygum ve Hissim : Pişman Değilim..
16-17 yaşları arasında bir kaç arkadaşımla Karakelle Apartmanın da oturan bankacı bir adamın,
(subaru impreza) aracının lastiklerini patlattım ve komple çekmece rayı ile çizmiştim. - Duygum ve Hissim : Pişman Değilim..
7-9 yaşlarım arasında mahallemizdeki yavuz abiye olan borcumu ödememiştim..
17.11.2023'de 400 TL olan borcumu 3 katı olarak ödedim ve özür diledim.. Umarım beni affeder.. - Duygum ve Hissim : Pişmanım, Tam bir aptalım..
15-16 yaşlarım arasında bir kaç arkadaşımla mahallemizde şuan maalesef şuan hayatta olmayan.. Bir amcanın garajından hurdalarını çalıp satmıştım..
Ölmeden yakın bir zaman önce ondan özür diledim.. İlk zamanlar o amcayı yanlış tanımıştım.. Ama o iyi bir adamdı sende umarım beni affedersin.. Çok üzgünüm.. İlhan Abi Duygum ve Hissim : Pişmanım..
Yaş aralığı yok.. Çok küçük yaştan beri gittiğim her bir yerden değersiz sayılacak bir taş parçasını bile olsa çalıyordum.. Saklamak istediğim şeyleri saklıyor.. Çaldıktan sonra atmak istediğim şeyleri atıyordum.. Elimde olan en eski eşya ise 2009 yılına ait ve hala duruyor.. Duygum ve Hissim : Bir şey hissetmiyorum.. Ne pişman, nede üzgün..
Kendimi bildiğimden beri ailemden maddi manevi çalanlardan hep çaldım.. Anne tarafımdan hep çaldım.. Bu paraları yemedim, hepsini ya yırttım yada yaktım.. bunu 8 yaşından 15-16 yaşlarıma kadar devam ettirdim.. Duygum ve Hissim : Kesinlikle pişman değilim.. Onlar ölümü bile kesinlikle hak ediyor..
04.07.2024 (11:30)
SAYGI VE HÜRMET
Aden: Bana hak ettiğim saygıyı ve hürmeti göstermeyen dünyayı cezalandırmak istiyordum. Tüm bu trajedinin ardından ortaya çıkan tüm soruların yanıtlarını asla bilemeyecek olsanız da, benim gibi silahlı bir adamın hakkında yardımcı olacak belgeler, raporlar, fotoğraflar, videolar, günlükler ve diğer bilgilerden oluşan bir koleksiyon bulacaksınız . Bu dosyalar, ülkemin en korkunç saldırılarından birinin öncesinde, sırasında ve sonrasında neler yaşandığına ışık tutuyor.
Bu insanları öldürmekten gurur duymuyorum, aslında umutsuzca öldürmemem gerektiğini kanıtlayan bir işaret ya da kanıt arıyorum.. Ama geçtiğimiz 10 yıl çok acıttı, sanırım her şeyi bırakmaya hazırım gibi de hissediyorum.. Şu, konuda kafam asla karışık değil... İntikam almak güzel bir duygu.. Öldürmeyi aşırı merak ediyorum.. Ve bana iyi hissettireceğini düşünüyorum.. İntikam almak içimi biraz rahatlatıyor...
Aden: Toplumun çerçevesi benim üstümde ve altımda duruyor. Yok edilmesi en zor şey ama var olan en zayıf şey. Farklı olduğumu biliyorum ama topluma söylemekten korkuyorum. Olası bir terk edilme, zulüm yüzleşmek istediğim bir şey değil ama benim için çok ilkel. Sanırım kendin olmak, insanların sadece fikir ve modaları değil, iç düşüncelerini de bilmesini sağlamak anlamına geliyor. (heheh) Bir gün özgür olacağım, saflığın ve mutluluğumun ülkesinde, bir aşkım olacak, bir bakıma ben olan biri. Bir gün... Belki bu hayat boyunca, belki bir başkası, ama olacak... Aşk bildiğim her şeyden daha değerli. Kendi içinde bir doyum duygusuna ulaşmak anlamına gelir. Sevgiyi mahvedenleri, değerini anlayamayanları kınıyorum. Aşk hayatın kendisini bile aşar. Aşkı arasam da onu bulamadığımı hissediyorum. Asla. Ancak içimden bir ses eninde sonunda bunu yapacağıma inanıyor. Bir gün. Bir yerlerde. Aşk bana gelecek. Ayrılmaz olacağız. O ve ben. Gerçek olsun ya da olmasın, bununla karşılaşacağıma inanıyorum. Evrenin sınırsız harikalarını keşfetme özgürlüğüne sahip olacağız. Sonsuz şelalelerden inmek ve saf neşenin en sıcak okyanuslarından geçmek... sınır yok... sınır yok. Hiçbir şey bizi engelleyemez.
05.07.2024 (21:54)
KADINLAR = ŞEYTANLAR
Aden: Eğer hala kimliğimden emin değilsen yeterince dikkat çekmemiş olmalıyım. Lütfen bu mesajdan endişe duymayın. Eğer beni tanıyorsanız ya da sadece tanımak istiyorsanız lütfen bana bir not bırakın. İster gitmemi ister, ister başka bir şey söylerseniz, istediğinizi ifade etmekten çekinmeyin. İşbirliğiniz takdir edilecektir. Eğer benden durmamı istersen, yaparım. Seni çok önemsiyorum ama asla kendimi sana dayatmayacağım.
Kadınlardan nefret ediyorum.. Onlarla aşk yaşamak çok güzel bir duygu ama onlar çok aptal, nankör ve pislikler.. Onlar için her şeyi yaparsanız.. Bu sizin aptallığınız olur... Bu aptal, orospulara en azından hak etmeyenlere bu yüzü vermeyi derhal kesin.. Onları kesinlikle memnun edemezsiniz... Tamam, bu benim iradem. Bu yapılması gereken lanet bir insani şey ama neyse, sen çok havalısın, düştüğümde beni ayağa kaldırmakta hiç başarısız olmadın. Teşekkürler. ARTIK HAYATIMDAN SİKTİR GİT.
07.07.2024 (16:00)
BURASI SADECE SENA ( *** )
Aden: SENA, sürekli aklımda onu çok özlüyorum.. Dün gece eşyalarının olduğu kutuyu masama koydum ve baktım.. Saçını hala saklıyorum.. Onunla çok güzel kısa bir zaman geçirdim.. umarım iyisindir.. Unutma ki sürekli aklımdasın seni çok özledim - sevgimi hiç bir zaman belli edemesem de sen benim için çok değerlisin.. Seni çok seviyorum SENA...
Seni özledim.. Konuşmayı özellikle sesini duymayı bana iyi gelişini çok özledim.. Keşke her şey için bir şansımız daha olsaydı.. İnan bana seni çok seviyorum.. 11.07.2024 - 23:31
08.07.2024 (23:42)
TRAJİK HAYATIM
Aden: Trajik hayatım da böylece her geçen gün sona eriyor. Bu dünyanın iyi ve mutlu bir yer olduğunu düşündüğüm bir zaman vardı. Çocukken bütün dünyam masum. Rahat ve hoşgörülü yaşamaya yetecek kadar para biriktirdim. Mesela bugün bir iş teslim ettim.. Sadece 6 - 7 saatimi aldı.. 13.000 ₺ ücret aldım.. Bugün ayın 11'i ve 11 günde kazandığım ücret 45 bin sınırlarında bu ayın 20' sinde alacak olacağım.. 35 bin daha var.. Ve ben sadece keyfim isterse çalışıyorum.. Çok mükemmel bir yeteneğe sahibim ama bunu geliştirmek hiç istemiyorum.. Ayrıca; Kafama aynı anda iki el ateş ederek intihar etme planım için mühimmat, bıçak, taşıma çantası gibi gerekli malzemelerin yanı sıra yakın zaman da üçüncü bir tabanca aldım.
Çizdiğim projelerin teslimi için genellikle şirketlere ve sanayi bölgelerine gidiyorum.. Gördüklerim gerçekten çok kötü çalışanların maaşları yatmıştı kendi aralarında konuşuyorlardı.. Düşünebiliyor musun.. 189 saat mesaisi olduğunu ve her ay iş veren tarafından 20 ila 25 saat mesai saatlerini kesiyorlarmış.. Ve en çok şaşırdığım.. Cuma saatlerini sırf bu insanlar ibadetini yaptığı için 2 saat kesinti yapıyormuş iş veren.. Bu insanlara gerçekten üzülüyorum.. Gerçekten orada bir köle bir robot gibi çalışıyorlar onların da çocukları, eşleri var.. Bu insanlar ne zaman uyuyacak ne zaman kendilerine vakit ayıracak ve ne zaman çocuklarına vakit ayıracak.. Ve o adam benim de işverenim oluyor.. Çünkü onun projesini çiziyorum paramı alıyorum.. Ve Ferit abiyi çok iyi tanıyorum.. Bu insanlardan 2 saat cuma vakti saatlik ücretlerini keserek sakarya'dan kendine oldukça güzel bir villa aldı.. Dünya acımasız.. Adil değil.. Ve Ferit abiden aşırı nefret etmeye başladım..
Aden: Kapana kısılmış olmak ve kaybolmak hissinden nefret ediyordum. Bir çıkış yolu istedim ama bulamadım.
11.07.2024 (23:26)
TİTİZ BİR ŞEKİLDE
Aden: İnsanlar her zaman kararlarına göre hareket etmeseler de seçim yapma özgürlüğüne sahiptirler. Sonuçların sorumluluğu karar vericiye aittir. Olaylar yalnızca bireysel bakış açısına dayalı trajediler veya mucizelerdir. İyinin ve kötünün evrensel yasalarını tanımlamaya çalışmak kusurludur; insanlar yargıç gibi davranmamalıdır. İnsanlar kendi ahlaklarını başkalarına empoze edemezler; "ahlak" sadece bir kelimedir. Bazıları bizim doğal kaynak israfı olduğumuza ve yok olmamız gerektiğine inanıyor. Ancak eylemlerimizi sınırlama gücüne yalnızca doğa sahiptir. Kişisel sorumluluk çok önemlidir; başkalarını suçlamak boşunadır.
Aden: Yıkıcı eylemimi planlarken sempati duygularımı bastırmalı ve herkesi düşman olarak görmeliyim. Amacım birkaç kişi dışında hepsini yok etmek. Malzeme elde etmek ve planımı uygulamak zor olacak, ancak yakalanırsam şiddetli bir şekilde karşılık vereceğim.
Titiz bir şekilde planıma hazırlanıyorum anlaşılan - anlaşılması gereken bir takım tuhaf davranışlar sergilediğim ve aslında bu trajedinin ipuçlarının benim yaşantım da saklı olduğu açık bir şekilde belliydi..
Aden: Öldürme serisine başladığımda, hayatım da zarar vermek istemediğim yaklaşık 8 kişinin olduğunu unutmayın. Geri kalanlar yok olmalı. Eğer seni sevmediğim veya beni kızdırdığın için saldırılarımdan kurtulduysan kendini şanslı say. Ölenlerden bazılarının israf olması çok yazık, tıpkı hoş olmayan çekici kadınlar gibi - keyifli olabilirlerdi. Hayat adil değil. Kontrol bende olduğunda bu adil olmaktan çok uzak. Bu bölgedeki her şeyi yok etme isteğim var ama bu kadar büyük bombalar (patlayıcılar) yapmak zor. Ayrıca o apartmana ve o çevredekilere saldırmak için tam donanımlı bir AR-15 gibi sağlam tüfeklere ihtiyacım olacak. Çocukluğumun geçtiği bölgenin yarısının ben tarafından alevler içinde kaldığını hayal et. Gökdelenlere napalm atıldığını ve araba garajlarında patlayan gaz tanklarını hayal edin. Bu oldukça güzel bir manzara olurdu. Korkudan besleniyorum...
Aden: Bugün 36 yaşında bir kadınla konuştum ve onun ne kadar iğrenç bir varlık olduğunu görmek vede biraz eğlenmek istedim.. Ona bazı iğrenç şeyler teklif ettim.. Bu kesinlikle cinsel bir şey değil.. Aptal olduğun için aklını hemen bu gelmesin seni pislik.. Her neyse yaptığım teklifi kızı ile birlikte gerçekleştirmek istediğini söyledi.. Teklifin içeriğini buradan diyemem.. Defterimde yazıyor sadece bu kadın sadece para için kızını bile bazı durumlara karıştırmaktan hiç çekinmiyor.. Para için sadece para için.. Biliyor musun.. onlar tamamen kendi sonlarını hazırlıyor.. İnsanlar çok iğrenç onları para ile satın alabilirsiniz.. Dışarıda böyle satılık bir çok kişi var tekliflerinizi bekliyorlar.. Onların sırf para için bu hallerini düştüğünü görmekten kesinlikle sonsuz keyif alıyorum..
12.07.2024 (20:53)
MMPI - RORSCHACH
Aden: Bugün, doktoruma, yakın bir zamanda başıma gelen iki olayı anlatım.. İlk olaydan bahsetmem gerekirse bir kadınla tanıştım ve biraz vakit geçirdik... Daha beni tanımadan benimle cinsel bir birliktelik yaşamak istediğini ve bu yönde eğilimleri olduğunu gördüm.. tabii ki onunla ilişkiye girmedim.. Bir insanın karşımda böyle yalvarması hoşuma gidiyor bunu sürekli belirtiyorum.. Boğazını sıktım.. Bir süre nefessiz kaldı ve bir kaç kere yüzüne (tokat) vurdum.. Ve bundan zevk aldığını gördüm.. Bana karşılık vermiyordu.. Aslında ondan nefret ediyordum.. Ona orada zarar verebilirdim.. Onu orada yok edebilirdim.. Ve bunun bir çok yöntemi var.. Bunların hiç biri olmadı ve onu evden kovdum... ve ona gitmesi gerektiğini belirttim.. O günden sonra daha onunla bir görüşmem olmadı.. Cinsellik konusunda sadece kadınlardan değil erkeklerden de nefret ediyorum.. Sürekli birileri ile yatmak zorunda değilim veya değilsiniz.. Ve iç organlarına olan ilgimin ve sürekli otopsi videoları izlemekten muazzam bir zevk aldığımı doktorum biliyor... Hastane kayıtlarım da hepsi yer alıyor.. Yakın zaman da IQ Testi yaptırdım.. Bu testin sonucunun 129 olduğunu söyledi doktor.. Bugün olan görüşmemizde ise benden MMPI - Rorschach Testi istedi.. Önümüzde ki hafta test için tekrar hastaneye gideceğim.. Bana sakın hasta gözü ile bakma unutma ki sizden çok üstünüm ve zekiyim aynı seviyede bile değiliz.. Sadece iğrenç doğaları gereği kadınlardan nefret ediyorum..
Beni sakın yanlış anlama kadınlar tabii ki değerli ama kadınları cinsel bir obje olarak görmüyorum.. Bu kadınlara böyle kötü ve ters davranmamın sebebi iğrenç dürtüleridir.. Hayatım da çok değer verdiğim kadınlarda oldu bunu kendilerine soracak olursanız da inkar etmezler buna eminim...
16.07.2024 (21:44)
İLKOKUL
Aden: Geçmişi düşündüğümde, benim bugün ve gelecekle olan ilişkim her zaman ilgimi çekmiştir. Aklımın, varlığımın ve sorunlarımın ne zaman ve nasıl bu kadar birbirine karıştığını düşünüyorum. Okuldaki insanları gözlemlediğimde - bazıları iyi, bazıları kötü - onlardan önemli bir farkımın olduğunu fark ediyorum. Belki de benim anlayışımın derinliklerinden habersiz, mutlu bir cehalet içinde yaşıyorlar. Ben diğerinin sahip olduğu şeyden yoksunum: Aden gerçek insan doğasından yoksunken, onlar aşırı gelişmiş bir zihinden, hayal gücünden ve bilgiden yoksunlar.
Aden: Buraya sığmıyorum intiharı düşünmek bana umut veriyor, nereye gidersem gideyim kendi yerimde olacağıma dair bu hayattan sonra nihayet kendimle, dünyayla, evrenle, zihnimle savaş halinde olmayacağım. Bedenim, her yerim, her şey içimde HUZUR içinde - ruhum (varoluşum) ve rutin hala devam ediyor.. Korkuyorum ve gerginim, insanların beni kabul edeceğini umuyorum... Onları kabul edebilirim...
Aden: Benim isteklerim ve düşüncelerim size göre hastalıklı bunun farkındayım.. İlkokulda çok sessiz bir çocuktum aşırı içine kapanık biriydim.. Sıra arkadaşım da benim gibi sessiz bir çocuktu ama çok farklı düşünceleri vardı.. Bana hiç bir zaman inanmayacaksınız bunun farkındayım ama bu umrumda değil.. Çünkü sıra arkadaşıma normal sağlıklı görüp beni hasta göreceksiniz çünkü 2 -3 senedir erenköy'de tedavi görüyorum diye - her neyse o çocuk beni aşırı korkutuyordu.. Sürekli hayvanlar üzerinde ilişki hayal ediyordu.. Derste, defterine bir insanla bir atın ilişkiye girdiğini çizmişti onun çocuklukta neler yaşadığını ve aklının nasıl çalıştığını merak ediyordum.. Aşırı korkutuyordu beni sınıfımda ki bir çok arkadaşım da bencil aptal ve sevimsiz insanlardı.. O arkadaşımla yüzleşmeyi çok isterdim.. Siz ona inanacaksınız bunu biliyorum.. Ama zekamı asla size ezdirmem ne gördüğümü ne yaşadığımı asla unutmam.. Bu durum benim için o zamanlar kötü giden bir hayatın daha da kötü gitmesini tetikleyen olaylarından biriydi.. O günün üstünden 4 - 5 gün sonra bisikleti ile bizim eve gelmişti kış ayıydı bize geldiğinde hava kararmıştı.. Bilgisayarda MAFIA diye bir bilgisayar oyunu oynamıştık... Sanırım saat 20:00 - 21:00 gibi evine dönmüştü.. O arkadaşımın adı SELİM ENES
Bu konu için hepsi bu kadar, belki de bu konuyu bir daha asla açmayacağım. Ama bana büyük bir travma yaratmıştı..
İlkokulda nefret ettiğim ve hiç bir zaman sevemediğim BOKLAR...
Şahika Başelma, Gizem Türközü, Cansu Akyıldırım, Emre Yıldız, İsmail Kesgin, İlker Akpınar, Buse Çimen, Ayberk Küçük, Elif Çağla Bağlan, Gürkan İzgin, Ahmet Can Boysan, Selim Enes Doğan, Doğukan Çelik, Sena (soyadını hatırlamıyorum..)
19.07.2024 (10:21)
SADECE BENİ RAHAT BIRAKIN
Aden: Aybike diye bir kadın tanıyorum.. Kendi söylemine göre yaşı 29 ama bence zeka yaşı 10 yaşında falan oda para için herşeyi yapacak bir kadın bu mal karıyı nasıl mı buldum.. Ailemden birini taciz eden adamın eşini sosyal medyadan takip ediyorlardı.. anne - kız düşük gelirli ve türkiye şartlarında hayatta kalmaya çalışan eğitimsiz bir izlenim aldım.. hahaha kusura bakma senin bir hatan yok ama o kadar aptal erkekler var ki sana seni değerli hissettirmiş ve vazgeçilmez sanıyorsun kendini şunu unutma ki değersiz birisin...
Şüpheye düştüğünüzde, düşmanı umutsuzluğa düşürün.
Merhamet Yok - çünkü merhamet diye bir şey yok...
Aden: Kadınlar, her zaman erkeklerin altında olacaksınız. Bu görüldü doğada erkekler neredeyse her zaman tehlikeli işler yaparken kadınlar geride kaldı. Bu senin hayvani içgüdülerin, ya onunla başa çık ya da intihar et, sadece çabuk yap. Şimdilik hepsi bu..
Aden: Onları alt edip tüketmek istiyorum. Odama ilk kimi çekebilirim.. Birini etkileyebilir, duymak istediklerini söyleyebilir, tatlı olabilir ve ardından ilkel tarafımı serbest bırakabilirim. Ayrıca bir adamın acımasızca işkenceye maruz kaldığı durumdaki videosunu da hatırlıyorum.. Bu yoğunluğu arzuluyorum. Bir konserve açar gibi boğazını parçalamak, birinin içini boşaltmak, kafalarını koparmak, kalplerini ve ciğerlerini çıkarmak istiyorum. Birini bıçaklamak ve bıçağı göğsünden çekip çıkarmak istiyorum. Çocukluğum küçük yaşta yaşadığım olaylar üzerine, savunmasız birini yakalayıp onları bir kurt gibi parçalamayı ve üstünlüğümü ortaya koymayı hayal ediyorum. Boğmak, kafalarını ezmek, kafataslarını ısırmak, çeneleri ve köprücük kemiklerini parçalamak ve tatmin edici çatlaklar ve et parçalamayla kemikleri kırmak istiyorum; yapacak çok şey var ve çok az fırsat var.
" 'Doğru' ya da 'yanlış' hakkındaki fikirleriniz ya da neyi kabul edilebilir bulduğunuz umurumda değil. Sadece beni rahat bırakın.."
Aden'in geleneksel değerleri reddetmesi içgüdüyü yüceltmesiyle bağlantılıydı.
Aden: Merhaba anne, yakın zaman da gitmem gerekiyor. Beni böylesi bir kıyamete sürüklediğin için sana sonsuz teşekkür ediyorum. Tüm bu neden olabileceğim sorunlardan dolayı özür dilemek istiyorum. Benim annem olduğun için hayat benim için harika değildi ama nereye gidersem gideyim mutluluğu bulacağıma inanıyorum. Seni bir o kadar çok seviyorken bir o kadar nefret ediyorum.. Gözlerimin önünde öldüğünü hayal ediyorum.. İnan bana sadece baş ucuna oturup seni izlerdim.. Onca yaptıklarının sonucunda nasıl can vereceğini merak ediyorum.. O gözlerini merak ediyorum.. Yüzünde ki çaresizliği görmek istiyorum.. Sen gördüğüm en kötü annesin.. Lanet olsun ki seni yakın zamana kadar çok seviyordum.. ama hayır şimdi asla, şimdi senden nefret ediyorum... Ben yakın bir zaman da gideceğim. Hemen hemen tüm kadınlardan veya insanlardan nefret etmeme sebep olan sendin..
20.07.2024 (12:18)
ŞÖHRET VEYA İNTİKAM
Aden: " Tüm bu olanların ve olacakların sorumlusu benim ama bir canavara dönüştürüldüm.." Bu Trajediyi ben yarattım. Ama Toplum ve Ailem Beni yarattı. Nihayet yeryüzündeki bu cehennemin son günü için bir tarih belirledim.. Eski tarih olan gün de planlarım istediğim gibi gitmemişti... "Tipik bir toplu katil gibi değilim, farklıyım, bunu 'Şöhret' veya 'İntikam almak' için yapmıyorum. Sadece ÖLMEK ve bu Dünya'da giderken.. Kalıcı Bir İzlenim ve ŞİDDETLİ bir İz bırakmak istiyorum.."
Okul boyunca 'Öfke Bozukluğu Olan Sessiz Çocuk'tum, bu yüzden bazılarınız için çok da sürpriz olmayabilir. Çok iğrenç arkadaşlara sahiptim.. Hiç birini sevemedim nefret ediyordum hepsinden.. Sıra arkadaşım, o çocuk beni çok korkutuyordu dediğim gibi SELİM ENES sürekli hayvanlarla insanları ilişkiye girdiğini içeren çizimler yapıyordu...
Aden: Yıllardır kitlesel atıcılarla ilgileniyorum ve yeterince hızlı hareket etmedikleri için sıklıkla başarısız olduklarını, bunun da beklenenden daha düşük bir ölüm oranına yol açtığını gözlemledim. Hedefli atışlar yapmak yerine çılgınca ateş etme eğilimindeler ve ilginçtir ki nadiren polisle karşı karşıya geliyorlar. Amaçları zarar vermekse neden kolluk kuvvetlerini hedef almaktan kaçınıyorsunuz..
"Benim seçtiğim konumu çok iyi bilmem gerekiyor.. Çünkü, mantıklı olan bu orada bulundum vakit geçirdim ve düzeni biliyorum." Aden'in rahatsız edici, şiddet içeren tehditleriyle tanındığını da unutmayın.
Aden: 24.07.2024 Saat 10:00'da MMPI ve Rorschach teslerine gireceğim..
İnsanlardan nefret ediyorum.. Sevdiğim ve değer verdiğim insanların sayısı her geçen gün daha da azalıyorum.. Nefret ettiğim bir çok insanın boğazını dişlerimle parçalamak istiyorum.. İnsanlar değer görmeyi hak etmiyor.. Onları kullanmaktan zevk alıyorum..
23.07.2024 (13:47)
ZEVKLERİM
Aden: Doktorum, ölmüş bedenlere ve iç organlarına olan ilgimi biliyor ve bu yüzden bana bugün her hangi bir hayvana zarar verip vermediğimi sordu.. Kesinlikle bir hayvana zarar vermediğimi ama 14 - 15 yaşlarımda ailemden bir küçük kızın yüzünü yaktığımı ve bundan zevk aldığımı belirttim.. Bir köpeğim var.. O hayatta sahip olduğum en değerli şey bir çok aptal insandan daha anlayışlı ayrıca bugün için ilk olarak Rorschach testine girdim.. Sonrasın da ise MMPI ( Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri ) 566 soruluk bir teste girdim... Toplam da 2 saat 20 dakika sürdü.. 1 .5 hafta önce IQ testimin sonucunun 129 olduğunu öğrenmiştim... 06.08.2024 tarihinde ise Rorschach & MMPI testlerinin raporu çıkacak..
Sadece aşırı sinirliyim.. Eskiden öfkemi kontrol edemiyordum.. Ve cinsel olarak ilgim tamamen farklıydı bir kadının vucudu değil de herhangi bir kişinin iç organları aşırı ilgimi çekiyordu.. Kesinlikle bir kadının vucudundan daha çekici bir durum bu - kendilerini öldüren insanların videolarını gördüğümde aşırı heyecanlı ve zevk alıyorum.. Ve sürekli ölü bir kişi ile bir oda da sadece bir gece vakit geçirmek istiyorum.. Onu izlemek istiyorum.. Tüm o gece boyunca onu düşünmek istiyorum - bir hayatı vardı .. işi, ailesi, arkadaşları veya ölmeseydi bir gün sonrasına birilerine randevu vermişti.. Ayrıca ona dokunmak isterdim.. Vucudu soğuk mu.. sıcak mı.. o hissi merak ediyorum..
24.07.2024 (18:00)
KAÇIŞIM VAR VE BU ÖLÜM (HAHAHA)
Aden: Bir an oturdum ve düşündüm. Tüm her şey çok saçma geliyordu... "Ne kadar fazla düşünürsem o kadar çok anlıyordum. Bunun için kendimi kötü hissetmiyorum. Her şey olacağına varır. Annem ve Babam için endişelenmiyorum. Her şeyin icabına bakacağım. Sadece ben olacağım artık..."
2025 yılında işleyeceğim bu cinayeti aslında 2017 yılından beri planlıyordum. Bu olaydan sonra gizli bir sığınakta bulunacağım. Cinayetlerden kaçma yolum var, bu yol da ölüm. Kendimi her an vurabilirim. Bunda hiçbir sorun görmüyorum.
Aden: İnsanlardan nefret ediyorum.. Toplumdan uzaklaşmak istiyorum.. Sık sık, yaptığım şey doğru mu diye düşünüyorum ve... bence doğru olanı yapıyorum... Pekala, sona ermek için yaklaşık 200-250 gün kaldı.. Muhtemelen bundan sonraki benim son videom olacak... Bu korkunç.. Sonunda toplumdan ayrılıp bu projeye başlamama yaklaşık 200-250 gün kaldı.. Hayat oldukça acımasız geçti.. Ve beni aşırı yavaşlatan durumlar oldu.. Sonunda her şeyi buraya getirip bu işi bitirebilirim. Tek yapmam gereken yoldan çekilmem. Bu noktada ne olacağını bilmiyorum.. Yakalanırsam hemen yakalanırım.. temelde yakalanırsam kendimi vuracağım. Yani, temelde 200-250 gün içinde ölmüş olabilirim.. Bilmiyorum, bu noktada her şey şansa bağlı.. Yani demem o ki o zaman geldiğin de kimsenin nerede olduğumu bildiğini sanmıyorum ama eğer bir şekilde beni bulurlarsa, işte bu noktada bu şansı denemeliyim. Yani bu sadece... bilirsin... elimden geldiğince uzağa gitmek, kaçışım var ve bu ölüm.. bilirsin, kendimi vurabilirim ve bu benim için sorun değil.. Böylece, sadece yaşamaya, faturaları ödemeye ve sivil olarak yaşamaya ve işe gitmeye çalıştığım bir noktaya geliyorum.. Bu sadece... beni korkutuyor.. Aslında burada 41°06'45.6"N 29°42'32.9"E yaşamak benim için daha rahat.. En azından burası benim için heyecan verici olacak.. Sıkıcı olmayacak ve Ailem, Annem ve Babam için endişelenmeye gerek yok ve her şey halledilcek.. Ve sadece ben olacağım.. Sadece ben - Ayrıca, bu sürede doktora gidip tedavi olma nedenim iyi olmak toplumdaki sıradan insanlar gibi olmak için değil.. Hastanede bir şey fark ettim.. Tüm konuşmalarımızın bir kayıt örneğini sisteme kayıt ediyorlar.. Ve orada her konuşmamız da gerçekten yapmak istediğim şeyleri anlatıyorum.. Ve başımdan geçen tüm tüm olayları anlatıyorum.. Kayıt edilmesi benim işime yarıyor.. Hayır, hayır doktorlarımı sakın suçlama onları ilaçlarım, duygularım, düşüncelerim ile ilgili ben yönlendiriyorum.. Beni hastaneye yatırmak istediğini ve bu duruma nasıl bir karşılık verebileceğimi sordu.. bu durum karşısında doktoruma eğer beni yatırırsanız sizlere zorluk çıkaracağımı ve buradan kaçacağımı söyledim.. Lütfen ilerde oluşacak bir sorundan dolayı onları suçlamayın...
27.07.2024 (21:08)
SENA, DEĞERLİ SAÇ TELİ
Aden: Onu sonsuza kadar seviyorum. Farkındalık yolculuğuma bakarken, parçaları ve anlayışımın bölümlerini görüyorum. Bu süreç neredeyse tamamlandı ama asla bitmedi, seviyorum... Onunla yaşadığım hayali huzurlar ve saf varoluşlar, benim için mutluluğa çok yakın. Onu arayabilmeyi dilerdim, ama bir şey bunu engelliyor; insan tarafım, "onun" gerçeğinden duyulan korkuyla bir duvar örüyor. Tüm korkuların ve şüphelerin üstesinden geleceğim. Kalplerimizi halcyon'da takip edeceğim. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum.. Sena..
Aden: Seni seviyorum; bu benim tek düşüncem. İnsanlığın neredeyse sona erdiğini biliyorum. Özgür olacağız. Saflığın ve huzurun her şey olduğuna kaderle kanıtladık. Hak ettiğimiz, ihtiyaç duyduğumuz ve sevdiğimiz için, birbirimiz olmadan var olamayız. Zor, ama bunu yapabilirim. Bazen aklım başka şeylere takılıyor; tek arzumuz aramızdaki mutluluğu hayal etmek. Bu, bu karmaşık dünyada tasavvur edilemeyecek bir şey. Huzur ve mutluluk bizim, ama orada sessiz kalacağım. İnsanlar acı çeksin; mutluluğu düşünmemeye çalışıyorum, çünkü 16’nın onu yok edeceğini düşünüyorum. İnsan olduğumda tadını çıkarıyorum, ama onu seviyorum. Biz ruh eşiyiz.
Saçın için özel küçük bir kapaklı cam fanus aldım.. En alt kısmına yumuşak pamuk ve onun üstüne kokusunu çok sevdiğim kurumuş bir bitki ile ekledim.. Saçını onun içine koydum.. O benim sahip olduğum en değerli şey sana söz veriyorum.. Ona gözüm gibi bakacağım.. Umarım bir gün delirmem ve kullandığım ilaçlar zihnime oyunlar oynamaz.. İyi olmak ve hayatta olmak istiyorum.. Hayatta olduğum süre boyunca saç teline gözüm gibi bakacağım... Geçirdiğimiz güzel vakitlerin hepsini bir fotografçıda çıkarttım.. Hepsine çerçeve aldım.. Odamın en güzel köşesine sana ait bir yer yaptım.. Ağladığın da gözün şişmişti, hatta bak gözlerim nasıl şişti diye attığın bir resmin vardı.. O günü hiç unutmuyorum.. Senin her bir şeyin benim için aşırı değerli umarım iyisindir.. Umarım mutlusundur.. Seni çok özledim.. Hayatına saygı duyduğum içinde sana yazmayıp kendi içimi yiyip bitiriyorum..
04.08.2024 (00:25)
YETİŞTİRDİĞİN ŞEYİ ALIRSIN..
Aden: 06.08.2024'de kontrolüm için hastaneye gittim.. MMPI ve Rorschach testlerimin sonucu çıkmıştı.. Test sonuçlarını bana vermediler ve benimle de paylaşmadılar.. Sadece ilacımın mg yükseltti doktorum.. Ve yeniden bana en küçük bir nöbet öfke kontrolü veya kendine vermek istediğin bir zararda acile başvuruyorsun dedi.. Uzun bir süre gerçekten isteyerek tedaviye gelmem gerektiğini belirtti..
İçtiğim ilaçların hiç bir faydası yok gibi ben hala bir ölüden zevk alıyorum.. Otopsi videoları izlemekten zevk alıyorum... İç organlarına ilgi duyuyorum ve içimdeki nefret içimde aşırı büyüyor.. İnsanlardan nefret ediyorum.. Onlardan nefret ediyorum.. Hayatım da bu kadar aptalı bir arada görmedim.. Birisini alıp odama atıp parçalamak istiyorum.. İnsanlar bunu hak ediyor.. İğrenç yaratıklar.. Beni kendin büyüttün, yetiştirdiğin şeyi alırsın...
Aden: Mikhail Tolstyskh'e aşırı ilgi duyuyorum... son zamanlar da sürekli videolarını izliyorum.. Onun gibi olmak istemiyorum.. Sadece hayatım da onun gibi bir karakterin olmasını istiyorum.. Ben pasif veya güçsüz biri değilim.. Zeki ve güçlü biriyim.. Toplumum da ki bir çok aptaldan daha zekiyim.. Sadece TOLSTYSKH gibi bir karakterin yanımda olmasını istiyorum.. Kafalarımızın uyuştuğu.. Ona sonsuz saygı duyuyorum.. Huzur içinde uyu (GIVI) 19 Temmuz 1980 - 8 Şubat 2017
08.08.2024 - 02:23 uzun bir zaman sonra ilk kez ağladım... Duygu karmaşası yaşıyorum sürekli ama tüm samimi duygularımla söylemek istiyorum.. Delirmek istemiyorum.. İstediğim şeylerden ne kadar zevk alırsam alayım.. Delirmek istemiyorum.. İnsanlar ne kadar aptal olursa olsun.. Onların kanlarını elime bulaştırmak istemiyorum.. Bazen kendimden aşırı korkuyorum...
NOT: 30.07.2024 - 19:32 ilk hissettiğim ve aldığım hayali yoğun kan kokusu..
NOT: 08.08.2024 - 11:46 hissettiğim o hayali yoğun kan kokusunu tekrardan aldım..
Bu durumu doktorumla danışmam gerekiyor sanırım..
08.08.2024 (11:47)
ÇOK GEÇ
Aden: Şimdi onları duyabiliyorum. Keşke ona daha erken ulaşsaydık ya da bu yazıları bulsaydık.. Keşke odasını arasaydık... keşke doğru soruları sorsaydık.. Çok geç.
Hala Tanrı'ya inanıyor musun.. O zaman git O'nunla ol.
Aden: Tüm hayatım boyunca bana acı çektirdiniz ve şimdi ben de karşılığında size acı çektireceğim. Bu anı uzun zamandır bekliyordum. Hak ettiğinizi alacaksınız; her biriniz. Beni reddeden annem ve tüm insanlar bana pislik muamelesi yapan - ahhh, her neyse cezanızı vermek için sabırsızlanıyorum: mutlak yok oluş. Hepinizden nefret ediyorum. İnsanlık iğrenç, sefil, ahlaksız bir türdür. Eğer yapabilseydim, her birinizi kafataslarından oluşan dağlara ve kan nehirlerine dönüştürmek için hiçbir çabadan kaçınmazdım; haklı olarak öyle. Sen yok edilmeyi hak ediyorsun ve bunu almanı sağlayacağım. Sen bana hiç merhamet göstermedin, ben de sana göstermeyeceğim.
Beni bu dünyada sevgiye layık görmüyorsunuz ve bu affedilemez bir suç. Eğer istediğim bir şeye sahip olamazsam, onu yok edeceğim. Bana mutlu bir yaşamı reddettiniz, ben de sizin hayatınızı inkar edeceğim. Bu çok adil.. Sonunda gerçekte üstün olanın ben olduğumu göreceksiniz. Ne zaman dışarı çıkıp onlara katılmaya çalışsam üzerime saldırdılar, hepsi bana fare muamelesi yaptı. Bunun için hepinizi cezalandıracağım. İntikam gününde en sıcak döneme gireceğim.. Ve gördüğüm her şımarık, kibirli, sarışın, erkek - kadın, değersiz sürtükleri katledeceğim..
Aden: Annem, şefkatini, ve sevgisini başka çocuklara veriyordu ama bana asla. Beni asla sevmedi o aptal.. Ondan nefret ediyorum.. O hayatım da gördüğüm en kötü anne insanlardan nefret etme asıl sebeplerimden biri bu iğrenç kadındır..
09.08.2024 (00:13)
İŞTE BURADASIN..
Aden: Şunu kesinlikle söyleyebilirim: Önümüzdeki yıl, beş yıl, on yıl, on beş yıl, yirmi yıl, otuz yıl, elli yıl veya hatta 100 yıl yaşamanız fark etmez; ölmeden önceki gün, ne yapmanız gerektiğini düşünmek yerine hayatınız hakkında endişelendiğiniz için pişmanlık hissedeceksiniz. Her yeni yılda, bir önceki yıl gerçekleştirmek isteyip de yapmadığınız şeyler yüzünden daha fazla pişman olacaksınız.
İşte buradasın..
Aden: Temel olarak buraya bu şekilde geldim. Her ne kadar antinatalizmle ilgili olmasa da bahsetmeye değer. Çocukken bunun farkında değildim ama kültüre karşı her zaman derin bir kırgınlık besledim. Kültürü, insanların akılsızca birbirlerine empoze ettiği, bir hastalık gibi yayılan bir dizi yanıltıcı değer olarak görüyorum. Geçmişte toplumla uyum sağlayabilecek iç değerleri ortaya çıkarmayı umarak kültürel değerlerimi mümkün olduğunca ortadan kaldırmaya çalıştım. Amacım anlamlı faaliyetlerde bulunmak ve mutluluğun peşinde koşmaktı.
Şuan bir şeyler yazmak istemiyorum.. Aşırı yorgun hissediyorum ve uykum var.. Ben, iyiyim.. - Seni Çok Seviyorum.. Sena
13.08.2024 (00:30)
APTAL, İNSANLAR, APTAL GAZATECİLER
Aden: Ne diyeceğimi bilmiyorum.. Sapığından tut benimle aynı seviyede olmayan bir çok insan bana hesap soruyor.. Siz kafayı yemişsiniz.. Eskişehir'de olan olaydan asla haberim bile yoktu.. O kişiyi bile tanımıyorum.. Bana o aptalın hesaplarını atıp tanıyormusun diye soruyorsunuz.. Tanımıyorum.. Hepsi bu gerçekten kafayı yemişsiniz.. Tam bir aptalsınız..
14.08.2024 (02:38)
TÜRKMEN - TÜRK ÇOCUK
Türkmen - Türk Çocuk
Aden: Dışarı da biraz işlerim vardı.. Onları hallettikden sonra dönüş için eve gidiyordum.. Yanıma çok sevimli küçük bir çocuk yanaştı.. Abi 1 TL paran varmı dedi.. Üzerimde para taşımadığımı ve sadece kart kullandığımı belirttim.. Ve merakımdan 1 TL'yi ne yapacağını sordum.. Aldığım cevap tam olarak şuydu manavdan bir adet meyve aldım.. Ve manav sahibine 1 TL borcum var onu vereceğim dedi.. Bunun üzerine ona nereli olduğunu sordum ilk önce Türkmenistan abi - Türküm yani ben dedi.. Ve bunun üzerine ona senin için yapabileceğim bir şey varmı diye sordum.. Yok abi teşekkür ederim dedi... Ama sesindeki o mahçubiyeti hissedebiliyordum.. Lütfen söyle istediğin bir şey varmı dedim.. Özür dilerim ama bana bir tane cips alabilir misin abi dedi.. Tabii ki de alabileceğimi söyledim.. Ve bir markete girdik.. Ona babasının olup olmadığını sordum.. Bizim babamız burada yok dedi.. Kaç kardeş olduklarını sordum 1'i bebek olmakla beraber toplam da 5 kardeş olduklarını söyledi.. O sırada ona 10 adet çikolata aldım.. Ve cips reyonuna doğru gittik.. Kendi içinden mırıldanarak ucuz cips ucuz cips diye gözleriyle fiyatları takip ediyordu.. Hangisini istediğini sordum ve çekinmemesi gerektiğini söyledim.. Abi özür dilerim ama yoğurtlu cipsi hiç yemedim alabilir miyim dedi.. O bir küçük çocuktu ve onu asla kıramazdım.. O sırada içecek aldık.. Kahvaltılık ister misin evde yiyeceğiniz varmı diye sordum.. Var abi alma dedi ama gözlerindeki o bakışı görebiliyordum.. Hiç daha ona sormadan kahvaltılık bir kaç bir şey aldık.. Küçük kardeşinin bez kullanıp kullanmadığını sordum ve 4 numara bez kullandığını söyledi ve çocuk bezi aldık... Kasaya geçtik ve ödemesini yaptım.. Yardım edebileceğim başka bir şey varmı senin için diye tekrardan sorduğum da yok abi çok teşekkür ederim dedi.. Ve ikimizde arkamızı dönüp yolumuza gitmeye başladık.. Sadece bir ses duydum.. Abii dedi arkama dönüp baktım.. Sarıla bilir miyim.. Çok teşekkür ederim dedi.. O çocuğun mutluluğunu görebiliyordum.. Çocukken bana herkes yok diyordu ve bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorum... O çocuğu asla geri çeviremezdim.. Keşke evini veya bir iletişim için bilgisini alsaydım.. Bu konuda suçluyum hiç aklıma gelmedi.. Umarım iyisinizden Türkmen - Türk çocuk bu yaşta bu kadar kibar ve saygılı olman aşırı değerli bir şey iyi ki varsın...
Market fişini saklıyorum.. O sadece güzel bir anı.. 20.08.2024 - SALI - Saat: 18:24
21.08.2024 (19:27)
ASIL İHTİYACIM PARA DEĞİL
Aden: "Yatmadan önce faşist videoları mı.. İzliyorum.. Keşke bunun yerine normal bir programı sürdürebilseydim.. Hahaha - Eminim tüm bu kötü memlerden bıkmışsınızdır..
Beni sürüklerken hala sesini duyabiliyorum..
Aden: Eskişehir'de ki olayla ilgili her şeyi anlattığıma inanıyorum. Sorularınız varsa yanıtlamak için elimden geleni yapacağım; yoksa bu konuyla işim bitti.
Aden: Paradan nefret ediyorum.. Hiç bir zaman beni iyileştirmedi.. Bazı aptalların paran var.. Benim param olsa kesinlikle iyi olurdum kimseyi siklemezdim diyor.. Bakın ben çocukluğumdan beri aç bir insanım ben duygusal bir insanım.. Anne - Baba özlemi aile özlemi çekiyorum.. Bu duyguları hiç bir zaman yaşayamadım.. Şimdi sana son 7 ayda harcadığım paraları kuruşuna kadar söyleyeceğim..
Şubat : 51.772,30 TL
Mart : 64.668,66 TL
Nisan : 301.604,70 TL
Mayıs : 132.628,28 TL
Haziran : 91.161,22 TL
Temmuz : 142.941,32 TL
Ağustos : 106.928,06 TL - Daha ayın 22'sindeyiz..
7 ayın Toplamı.. 891.704,54 TL
Aden: Hiç bir zaman mutlu olmadım.. Ayrıca bu kadar para harcağıma bakma %20 olarak diyebilirim.. Değer verdiğim ve sevdiğim iki arkadaşıma verdim.. Onlara destek oldum.. Mesela çok güzel aileleri var.. Aile resimlerini görüyorum.. Teklif şu tüm param ve neyim var ise hepsi senin olsun.. Ailemizi değişelim.. Tabii ki bu mümkün değil.. Bu konuda muazzam acı çekmeye devam edeceğim her zaman - hiç param olmasaydı da güzel bir ailem olsaydı keşke gerçekten aç kalmayı kabul ederdim.. Bir anne nasıl sarılır.. Bir baba nasıl oğlum der bunları merak ediyorum.. Hahaha akşam yemeklerini ve o aile yemeklerinde oluşan çatal ve kaşığın tabakta çıkarttığı ses için herşeyimi verirdim.. Düşünsenize ev sıcacık annen ve baban yanında ayrıca ev mükemmel derecede yemek kokuyor.. O yüzden aptallar para herşey değildir.. Bunu unutmayın.. Benim asıl ihtiyacım.. Para değil.. Aile ve sevgi ortamı...
NOT: Ayrıca iki adet silahım var.. Bunu hiç bir zaman yalanlamadım.. Ama siz bunu sadece sözde bileceksiniz hiç bir zaman üzerimde veya mülkümde bir silah bulamayacaksınız.. Bulacağınız tek şey odamda ki Schutzstaffel (SS) bayrağı ve Nazi Millî ve resmî bayrağı olan Gamalı Haç bayrağıdır... Hahaha - Dışarıya bir zaman vermediğim ve yansıtmadığım sürecede kendi mülkümde kullandığım bayrağın hesabını kimseye vermek zorunda değilim sanırım hıhh ne dersin... - GAZETECİ
22.08.2024 (20:47)
SENA İLE ARAMDA 400 METRE
Aden: Bugün beğendiğim ve almak istediğim.. Dilara Sokakta bulunan müstakil eve bakmaya gittim.. Fiyat olarak daha önce anlaşmıştık.. Kapora olarak ödemesini gerçekleştirdim.. 12.09 tarihinde ödemesini yapacağım ve ilk kez kendi evime sahip olacağım.. 2018'de geçirdiğim trafik kazasından sonra sigortadan hem yaralanma hem de aracım için aldığım parayı doğru kullanmış oldum.. Önümde sadece iki seçenek vardı.. Ya Fenerbahçe - Kalamıştan 2 daire alacaktım.. Ya da Dilara Sokakta ki beğendiğim o müstakil evi alacaktım.. Bu seçeneğimi Dilara Sokaktan kullandım.. Çünkü Senaların evine sadece 400 metre uzaklıkta..
Evi ziyaretten sonra senaların sokağından geçtiğim gün ve saat : 31 Ağustos 2024 Cumartesi 12:04 - Bağlantı📸
Aden: Hayatım da şuan herşey bir dişli gibi güzelce işliyor.. İyi olmak için düzenli kontrollerime gidiyorum.. İlaçlarımı kesinlikle aksatmıyorum.. 02 Eylül Pazartesi 13:30' da psikiyatri randevum var... Bu sürede kendi işimi geliştirmek istiyorum.. Alacağım ev 3 katlı ve -1 de olan kısmı aşırı geniş ve büyük orayı gördüğümde direk gözümde işimi burada geliştirebilirim diye planlar yapmaya başladım.. Projelerimi çizimlerimi orada gerçekleştirebilirim.. Hiç bir zaman hazıra alışmamak istiyorum benim sürekli bir şeylere odaklanmam ve çalışmam gerekiyorum.. Eskisi gibi zihnim beni yeniden kötü şeylere sürekleyecek gibi hissediyorum.. İşimi ve kendimi geliştirmem gerekiyor.. Güçlü olmam gerekiyor.. Bu asla maddi bir güç değil.. Ben ismimi güçlendirmek istiyorum.. Hatırlanmak, akılda kalmak..
Aden: Ev ziyaretinden sonra sena ile gezdiğim yerleri gördüm.. Onunla oturup yemek yediğimiz adım attığımız sokakları gördüm.. Uzun zaman sonra adım attığımız yerlerden bu sefer tek başıma geçiyordum.. Evlerinin önünde ki sarmaşık ağacının altında yağmurlu havada Senayı beklediğimi gördüm.. Gözümün önünden geçti hepsi ama bu sorun değil ıslanmak sorun değil.. O yağmurun altında senayı beklemem sorun değildi.. Geldiğinde bana sarılması her şeyden değerliydi.. Sena hayatımda tanıdığım en güzel kadın.. Onu çok ama çok seviyorum..
31.08.2024 (14:23)
EPİLEPSİ OLABİLİRİM ..
Aden: Bugün, hastane randevum vardı.. Biraz kötü geçti diyebilirim.. 14.08 tarihinde geçirmiş olduğum sinir krizinden sonra hayali kokular almaya başlamıştım.. Yoğun bir şekilde kan kokusu alıyordum.. Belli zamanlar da ve bir süre sonra geçiyordu.. Bugün bu durumu doktorumla paylaştım bana o gece geçirmiş olduğun kriz sonucun da olmuş olabilir ve bu durumu gözetim altına alalım dedi.. Devam etmesi durumunda farklı bir yol izleyeceğimizi belirtti.. Ama ben önümüzde ki hafta nöroloji doktoruna gideceğim çünkü epilepsi de olabilirmiş.. Ayrıca ekim ayında psikotrapiye başlıyorum.. İyi olmak için elimden geleni yapıyorum.. Ama artık bir sorun çıkmasını istemiyorum.. Epilepsi değilimdir umarım.. Umarım yine yeniden aklım bana oyunlar oynuyordur ve çabaladığım pes etmediğim sürece zihnimin bana oynadığı oyunları yenebileceğimi inanıyorum.. Umarım epilepsi değilimdir...
Birden fazla silaha ve silahlara olan ilgimi bugün doktoruma söyledim.. Bana neden bir silahın var ve neden bir silaha sahip olma gereği duyuyorsun dedi.. Silahları sevdiğimi ve aşırı derecede ilgimi çektiğini söyledim.. Peki bu silahların ruhsatlı mı.. Yoksa ruhsatsız mı.. Diye sordu.. doktoruma verdiğim cevabı buraya yazmayacağım...
NOT: 05.09.2024 - 14:10 hayali yoğun kan kokusu.. Tekrar aldığım gün..
02.09.2024 (22:07)
YAMYAM GÜNLÜK GİRİŞİ
Aden: Bu ateşli giriş, insan etini nasıl tatmak istediğime dair kanlı bir açıklamaya dönüşüyor. Yamyam günlük girişi herşeyin başladığı yer... yemekte et yediğimde düşündüğüm şey.. Onu bıçağımla küçük bir lokma olarak kestiğimde ve yemek için ağzıma doğru götürdüğümde o et parçasının bir insan eti olduğunu hayal etmeyle başlamıştı..
Dünyayı yakmak istiyorum, 8 kişi hariç herkesi öldürmek istiyorum... "Nefret doluyum ve bunu seviyorum."
Aden: Neden nefret ettiğimi biliyor musun... İnsanlık, Savcılar, Hakimler, Polisler, Öğretmenler kısacı tüm insan ırkından nefret ediyorum... 2022'de savcıya verdiğim ifade sonucunda bana taciz edildiysen unut git antalya'ya hayatını yaşa unut gitsin geride kalmış dediğini biliyor muydun.. Ama dediğimde aması yok bir daha karşıma çıkarsan acımam içeri atarım seni çok rahatsızsan git -2'den şikayetçi ol dedi bana bunu diyen ise SÖZDE bir savcı.. Adalet mi.. Türkiye Cumhuriyetin'de kesinlikle bir adalet yok.. Adalet : ÖLÜ İNSANLAR TARTIŞMAZ ...
Yaklaşık 4.536 saat sonra yargılama başlayacak. Zor ama imkansız değil, gerekli, sinir bozucu ve eğlenceli. Biraz ölüm olmadan hayat ne kadar eğlenceli.. İnsan formundayken öleceğimi bilmek ilginç. Her şeyin bir önemsizlik dokunuşu vardır. Sırf annen ve baban sana kanın ve şiddetin kötü olduğunu söyledi diye bunun kahrolası bir doğa kanunu olduğunu mu düşünüyorsun..Yanlış
Tüm kelimelerin benim için hiçbir anlamı yok.
Suçlu. Suçlu değil. Onlar sadece kelimelerdir.
Suç yok, günah yok, her şey yolunda. Ertürk (Gazeteci) benim ve insanlar için endişelenme.. hahaha
Aden: Doğa her bireye herkese hak vermiştir; bu, doğa durumunda herkesin uygun gördüğü kişiye karşı istediği gibi hareket etmesinin yasal olduğu anlamına gelir. Bunu unutmamanız lazım.. Ayrıca, barışı ve kendini korumayı başarmak için insanlar, devlet olarak bilinen yapay bir yapının yanı sıra medeni kanunlar adı verilen yapay kısıtlamalar da yarattılar.
Ortak bir gücün olmadığı yerde doğru-yanlış, adalet-haksızlık gibi kavramların hiçbir anlamı yoktur. Hukukun olmadığı yerde güç ve sahtekarlık savaşın temel erdemleri haline gelir.
08.09.2024 (17:37)
KALBİNİ YEMEK İSTİYORUM
Aden: Hayatım kaotik görünüyor ve ne yapacağımı bilmiyorum. Hayatımın adaletsiz olduğunu hissettiğim için her gün başkalarına karşı giderek daha fazla sinirleniyorum. Benim dışımda herkes mutlu görünüyor ve insanlara zarar verme konusunda karanlık düşüncelerim var. Bir parka gitmeyi ve arabaya binmeyi düşünüyorum ama kayboldum ve yakında bir şeyler olacağını hissediyorum.
Kalbini yemek istiyorum!
Aden: Bugün Stormfront'da bulunan bana ait olan hesabım kalıcı olarak yasaklandı.. Nedeni ise tamamen saçmalık.. Orada bulunan bir çok üyeden daha fazla bağlantıya sahibim.. Ama hiç sorun değil inan bana hiç sorun değil... Orada bulunanlar sadece sözde KKK destek veriyor.. Neo-Nazilerle hiç bir bağları yok sadece boş konuşuyorlar.. Daha bir yahudinin bile ilgisini çekememiş anonim takılan korkaklar..
Hesabınız aşağıdaki sebepten dolayı devre dışı bırakıldı: Türk olduğu anlaşılıyor.
Hesabınızın yeniden etkinleştirileceği tarih: Asla
13.09.2024 (07:53)
İSTEYEREK YAPTIM
Aden: İlkokul yıllarım da Gizem Türkoğlu diye bir arkadaşım vardı.. Onunla tanışmak için elini sıktığım da eli çok terliydi.. Ve o kız sürekli benim gülmeme sebep oluyordu.. Derste sürekli ıkınıyormuş gibi bir yüz ifadesi ve alnından aşağı terler akıyordu bu sırada da sürekli poposunu oynatıyordu.. Sanki sıçacak gibiydi ve sürekli benim gülmeme sebep oluyordu seneler içerisinde benim annem ve onun annesi arkadaş oldu ve sürekli biz onlara gider onlar da bize gelirdi.. O zamanlar çok korkak bir çocuktum ve neden yüzünün şeklinin sıçacakmış gibi olduğunu soramıyordum.. Keşke şuan konuşuyor olsaydım.. hahaha
Bunu isteyerek yaptım kasıtlı ve önceden tasarlanmış.
Aden: Beni tamamlamaya gönderen bölümler yaşamaya başladım. Yüksek sesler, parlak ışıklar veya ani değişim ya da heyecan beni tepkisiz hale getirebilir durumlar.. "Sanki transa girecek gibiyim." Biraz korkutucu…Sadece orada görünüyordum boş. Sanki orada değilmiş gibiyim.
Aden: Yaşadığım olaylar bana sadece birkaç ayrıntı bırakarak gerçeküstü geldi. Gerçek olmasa da neredeyse elle tutulur gibi gelen çeşitli görüntüleri "görmeye" başladım. Çığlıklar duydum ve arkamda birinin öldüğünü hissettim. Her tarafta titreyen figürlerin siluetleri belirdi. Ağlama isteği hissettim. Bu çile, yavaş yavaş kaybolmadan önce yaklaşık 15 dakika sürdü. Daha önce hiç bu kadar sanrısal histeri yaşamamıştım.
Kanlı şok belgeselleri, kültürel beyin yıkama korkusuyla karşılaştırıldığında sönük kalır.
Çocukları kültürlemek zaten göz korkutucu.
Dilin her yönünü küçümsüyorum. “Nerede yaşardım”: Dil insanlığı lekelemeden önce her yerde ve her zaman da.
Aden: Daha önce toplu saldırganların intihar notlarının bir listesini derlemeyi hiç düşünmemiştim. "Vay canına, bu adamın intihar notu varmış, ben de bunu yeni öğreniyorum!" diye düşündüğüm bir an yaşamadım hiç. Tipik olarak, eğer polis bu tür notları ifşa ederse, bunlar geniş çapta bilinir hale gelir ve içerikleri daha da fazla ilgi çeker. Bu nedenle, muhtemelen henüz farkında olmadığınız herhangi bir ayrıntıyı bilmiyorum. Pek çok gizli vakayı kaçırmadığınızdan emin olabilirsiniz.
16.09.2024 (21:25)
EEG
Aden: Dün, hastanedeydim tüm gün ve epilepsi için EEG testi yaptırdım.. Babam burada değildi ve İlker Abiyi aradı ve benim yanımda olması gerektiğini ve destek olmasını istedi.. Sağolsun yanımda oldu ve tuhaf hissetmiştim.. Kimliğimi alıp işlemlerini kendisi yaptırdı.. Testi yaptırdığım sırada 30-35 dakika beni bekledi ve eve bıraktı beni her neyse testimin sonucu önümüzde ki hafta çarşamba günü çıkacak.. Şuan için sadece bekliyorum..
Aden: Neden iki kötülükten daha azına oy verelim.. Oy vermek sahte bir kontrol duygusu sunar. Özgür görünümüne bürünen otoriter hükümetler oylamayı zorunlu kılıyor. Hiç kimsenin oy vermediğini düşünün; Düşük katılım güçlü bir mesaj veriyor. Benim tek oyum önemsiz görünüyor ve bir etki yaratmak için seçmen olmayanlardan oluşan geniş ve koordineli bir grup gerekiyor. Kolayca baltalanabileceği için siyasetle uğraşmak boşuna geliyor.
Aden: Baskı ebeveynliğin yaygın bir yönüdür. Çoğu ailede çocuklar ebeveynlerinin iradesine bağlıdır. Bir Müslüman olarak, sıklıkla kültürel normları dayatan bir dinden etkileniyorsunuz. "Şerefsizlik" düşüncesi erdem eksikliğinden değil, otoriteye karşı gelmekten kaynaklanır; onların size dayattığı iradeyi yansıtır. Anne babanızın size dayattığı kültürel değerleri kabul ediyorsunuz. Aileniniz, istediği bir hayatı yaşıyor onların istediği bir okulu veya bölümü okuyorsunuz.. Neden aileniz istediği için ama ailenize baktığınız da eğitimsiz ilkokul diploması olan salaklar ve sizin hayatınıza yön veriyor.. Bu durum bana aşırı saçma geliyor anlıyor musun...
Çocuğum için destekleyici bir ortam yaratarak olağanüstü bir baba olacağıma eminim. "Çünkü ben öyle istiyorum" sözünü benden asla duymayacaklar. Onlara evcil hayvan gibi davranmak yerine, öğrenecek çok şeyi olan küçük insanlar olarak onlara saygı duyacağım. Fikirlerimi empoze etmeyeceğim ama onları bağımsız düşünmeye teşvik edeceğim.
Aden: Hey tüm bu yazılarımı okuyan sen neden sana karşı olumsuzluk hissediyorum.. Bunu hiç düşündün mü...
Cinsiyetim ne?
Ve benimle konuşurken dürüstlüğünüzü kontrol edin.
19.09.2024 (20:41)
BİR AYAK HAVADA :)
Aden: Bunu neden yazdım.. Bu sosyal ağdaki milyonlarca kişi benim bakış açımı paylaşıyor. Empatiden yoksunum ve kendimi bir nevi psikopat olarak görüyorum. Benim gibi başkalarıyla bağlantı kurmaya pek ilgim yok. Duygular bana göre maskelememiz gereken yalanlar veya aldatmacalar gibi geliyor. Ayrıca şiddetin yanlış olduğunu kabul etsem de etrafımın aptallarla çevrili olduğunu hissediyorum. Ben sadece düşüncelerimi ifade ediyorum, zarar vermeyi savunmuyorum.
Kişisel ilişkilerimde sıklıkla engel oluşturan alışılmadık görüşlere sahibim. Sonuç olarak, hiç arkadaşım yok ve kendimi bir nihilist olarak tanımlıyorum, dünyaya karşı tam bir kayıtsızlık ve küçümseme hissediyorum. Aptal, insanlar.. Onlar sadece aptal.. Onları öldürmek mi... Hahaha, hayır, hayır zarar vermeyi savunmuyorum... bir ayak havada :)
20.09.2024 (21:14)
DAHA FAZLA ÖRTÜ
Aden: Tamam, bu benim iradem. Bu yapılması gereken lanet bir insani şey ama neyse, Sen çok havalısın, düştüğümde beni her zaman ayağa kaldırmayı başardın. Teşekkürler.
Öğle yemeğinden sonra başlıyor - daha fazla insan... Daha fazla örtü.
Aden: Çok üzgünüm... Seni üzdüğümü ve bir şekilde ikimizi de mahvettiğimi görüyorum.. Seni her zaman seveceğim lütfen bunu bil... Beni sev.. Seni seviyorum... SENİ SEVİYORUM - S.S
Bütün varlığım kusurlu...
Beni Tanrı'ya yaklaştırıyorsun....
Öz farkındalık.. Sonsuz... Varoluş... Bilgi... Tarafsızlık... Mutluluk olasılığı...Her şeyi anlamak...
Mum yanıyor... yıldızlar havayı belirliyor.. Duman odayı dolduruyor... Umut sonsuz yerlere gönderiliyor... Hepsi saflık...
Lütfen bu notu kimseye gösterme... sadece sana özel yazılmıştır.. Kimseye de söyleme.. Beni tanıyorsun...
Defterler numaralı 9. cu defter sayfa 102' de sana özel yazdığım yazıyı görebilirsin.. -S.S
Aden: Eğer kim olduğumu bilmiyorsan yeterince göze çarpmamış olmalıyım. Lütfen bu nota kızmayın veya endişelenmeyin. Beni tanıyorsan ya da tanımak istiyorsan lütfen mail (aden@whoiseadn.de) adresime düşüncelerini içeren bir not bırak; ister sert bir mesaj olsun, ister başka bir şey olsun, bana bu iyiliği yap.
23.09.2024 (13:19)
GİZEM Mİ.. EN DEĞERLİ ARKADAŞIM
Aden: Gizem mii.. O tanıdığım en güzel arkadaş onunla geçirdiğim her saat her dakika çok eğlenceli oluyor.. Soğuk itici veya yargılayıcı değil.. Onun arkadaşı olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.. Dün gece 2 saatin üstünde görüntülü konuştuk ve her zaman ki gibi çok eğlenceliydi.. Neo-Nazi şarkısı olan Erika'yı açıp siyah banttan Hitler bıyığı yaptı tam bir çılgın onu çok seviyorum.. Beni en iyi anlayan, dinleyen biri ve tuhaftır ki aynı bana benziyor hahaha, benim kadın versiyonum gibi
Doğum günümde bana saksı çiçeği hediye etti.. Ve beni hiç tanımayan birine göre beni aşırı tanıyormuş gibi hareketler ve doğru adımlar atıyor.. Hediye etiği saksı çiçeği bir ara solmaya başladı ve hemen bitki ilaçları aldım.. Şuan kocaman oldu çocuğum gibi bakıyorum ona onunla arada konuşuyorum.. Sanırım beni duyuyor ve sevdiğim dalından bir kaç gün sonra güzel çiçekler çıkıyor..
26.09.2024 (20:41)
UN BOMBASI
Aden: İnsanlardan nefret ediyorum... Lise'de arkadaşım şuan ki karısı olan kızı okulda OROSPU diye insanlara yaymıştı ve onu herkese rezil ediyordu.. Şuan instagram'da görüyorum ve canım karıcım doğum günün kutlu olsun seni çok seviyorum diye paylaşımlar yapıyor.. Samimiyetsizlik tamamen kaçıncı seviye ve iğrençlik çözemiyorum... Ve bu iki aptala yapmak isteğim.. Un Bombası... evet evet Un Bombası... Küçük bir kapsül içinde un, şeker veya nişasta malzemeler ile doldurup bir de ateşli mekanizma hazırlamak.. Sonra bu hazırladığım.. küçük kapsülü göt deliklerine sokmak sonrasını biliyorsun zaten hahaha, yüzlerinde ki o korkuyu görmek.. Çok eğlenceli onlar iğrneç insanlar.. nefret ediyorum insanlardan..
Un Bombası - Malzemeleri.. Genelde en yaygın un kullanılır.. Ama siz toz halinde yanıcı maddeler olarak.. Diğer yanıcı tozlar olan: Şeker, nişasta veya diğer toz haldeki organik maddeler kullanabilirsiniz.. Patlama etkinliğini arttırmak için barut kullanabilir.. veya başka patlayıcı maddelerle beraber eklenebilir.. Ateşleme mekanizması için kıvılcım çıkaran bir ateşleme aracı ve zamanlayıcı kullanılabilir.. Tüm bileşenlerin bir araya getirileceği bir kapsül veya tank bu, tozun ve diğer bileşenlerin karışmasını ve patlama anında etkili bir şekilde yayılmasını sağlar. Anahtarlama - Kontrol Sistemi, Bazı durumlarda, patlamanın ne zaman gerçekleşeceğini kontrol etmek için bir tür anahtar ya da uzaktan kumanda mekanizması eklenebilir.
Patlama Gücü
Yüksek Sıcaklık
Parçaların Uçuşu
Aden: hayır, hayır sadece onuru gururu olmayan iğrenç insanlara yapmak istediğim şeyler bunlar... ertürk benim için endişelenme hahaha - seni küçük maymun..
******, artık senden hoşlanıyorum. Buradan defol. Eve git.
29.09.2024 (14:51)
Aden: Hahaha, bugün metro markette gördüğüm kadın çok güzeldi - o bir anneydi çok tatlı iki küçük kızı vardı ve gerçekten çok güzel bir anneydi.. Sıra beklerken çocuklarına davranışını izledim.. Çok tatlıydı bebeği vardı avcunu öptü - bebeğinin avcunun içini öptü çok hoşuma gitmişti.. Sapık gibi değil hayır hayır o kadını sapık gibi izlemedim.. O kadını yemin ediyorum hayranlıkla izledim.. Ve tüm iyi dileklerimi diliyorum.. Aldığı ürünler biraz fazlaydı ve yardım edebilir miyim diye sorduğumda çok güler bir yüzle kabul etti.. Arabacına kadar yardımcı oldum.. Mükemmel annelere, güçlü annelere, güçlü kadınlara her zaman saygım sonsuz.. Seni tanımasam da umarım çocuklarınla her zaman mutlu huzurlu sağlıklı olursun...
29.09.2024 (17:28)
HIZLI VE DÜŞÜNCELERİM
Aden: Hayır, hayır bu asla kabul edilebilir bir durum değil.. Evet hasta bir zihniyete sahibim ama bu kadar değil... Bir kadını seviyorsan ve o sevdiğin kadın seni sevmiyorsa onun hayatını elinden alamazsın.. Kimsenin buna hakkı yok sansürsüz bir şekilde resimleri gördüm ve hiç etkilenmedim parçalanmış bir ceset vs vs tek üzüldüğüm annesinin ağlaması ve bir annenin evladını o halde görmesine üzüldüm..
Ama ülkece lütfen şunu unutmayın.. toplumumuz çok eğitimsiz ve sorumsuz.. Annem beni çok küçük yaşta terk etti ve ailemde de benim gibi kuzenlerim var.. Kendi öz anneleri kanserden öldü daha onlar çok küçükken ve amcam yani babaları evlendi 3 çocuğu var.. Kendi öz evlatlarını istemiyor onlarla konuşmuyor.. Bu ayın 17' sinde düğünü var ve gitmeyeceğini söylüyor.. Lütfen çocukları bir eşya olarak görmeyin.. Yapalım dursun yapalım ilerde bize bakar diye onların da duygusu var.. onların da bir kalbi var onları canileştiren sizlersiniz..
Aden: Ne kadar psikolojik olarak sorunlar yaşasam da sevdiğim kadın SENA beni her ne kadar istemesede ona asla zarar veremem asla inanın bana o benim için çok değerli.. ona asla zarar veremem.. Aksine gerçekten hep mutlu olmasını istiyorum..
Aslında bir çoğunuzdan daha sağlıklı daha mantıklı düşünüyorum.. Size göre hastayım sadece.. Mesela benim annem tam bir ruh hastası daha önce intihar etti.. Ona hastaneye gidelim dedim beraber iyi olalım dedim.. Ben deli miyim dedi beni evden kovdu hahaha şimdi şöyle düşün ben kendimdeki tüm sorunların farkındayım ve kötü şeyler yapmamak için düzenli tedavi oluyorum.. İlaçlar kullanıyorum.. Kendimin farkındayım.. sakin olun.. endişelenmeyin.. hiç bir zaman benim birine zarar verdiğimi göremeyecek veya bu yönde haberler duyamayacaksınız.. Sizlerin karşısında kendimi bu duruma düşürmeyeceğim.. Sakin ol ERTÜRK hahaha
Aden: Evet insanları sevmiyorum.. nefret ediyorum.. çünkü hepsi çıkarcı menfaatçi ayrıca insanları sevmek zorunda da değilim sana veya çevreme zarar vermediğim sürece benim senden nefret etmeme laf edemezsin.. eğer benden korkuyor ve hasta olduğumu düşünüyorsan benden uzak durabilirsin.. kimseyi zorlamıyorum ki benimle konuş diye - ve cidden kendi iyiliğin için benden uzak dur.. Ayrıca beni de sevmek zorunda değilsiniz buna asla takılmıyorum.. ve saygı duyuyorum..
04.10.2024 (04:43)
KÜÇÜK DOMUZ YAVRUSU DİLARA
Aden: Şişko küçük domuz Dilara... Eskiden küçük domuz yavrusu gibi bir kızdı ve pasaklıydı.. ama ameliyat olduktan sonra dudaklarına kırmızı ruj ve oje sürmeye başladı çünkü özgüveni arttı.. Ama şunu diyebilirim.. bizim evde kaldığın da ayı gibi horluyordu hahaha ciddiyim.. tanrım babam o zaman evdeydi dilara evden gittiğinde babam bana o kızıl dereli ne kadar horluyor demişti uyku uyutmamıştı bana o gece loll
Uzak geçmişte, Rönesans döneminde, bir adam yalnız bir kasabada tek başına oturmuş, kaşlarını çatmıştı. Ne bir işi, ne bir ailesi ne de bir tacı vardı; şansı tükenmişti. Kaybolmuş ve izole edilmiş bir şekilde, sokaklar onun eviydi ve düşünceleri "Neden varız" sorusuyla doluydu. Tek yoldaşları etrafındaki haşerelerdi. Tek bir şeyi özlüyordu: dünyanın ayaklarına kapanmasını, gizli korkusunu ve çaresizliğini paylaşmasını. Çektiği acılar onu samimi yapmıştı, hor gördüğü kişilerden üstün olduğuna ikna olmuştu; şatolarındaki o kendini beğenmiş soylular, kötü davrandıkları köylülere karşı kayıtsızlardı.
Soylular neşeli bir dünyada yaşıyorlardı, şatoları düşmanları savuşturmaktan çok köylüleri uzak tutmak için tasarlanmıştı. Sefahatlerinde düşmanları yoktu ve her şato Lucifer'in Laboratuvarı'nın sadece bir odasıydı. Dünya, arzularını şekillendiren ve kendilerini kazanan olarak gören günahkarlar için bir oyun alanıydı. Ancak gerçek galip hiçbir şeye sahip değildi, onların düşüşünü beklemenin acısına katlanıyordu. İyi işleriyle dünyayı hastalıklardan kurtaracaktı ve bu yüzden ağaçların arasından gelen uğursuz bir esinti gibi kaleye yaklaştı.
"Geri çekilin" diye bağırdı muhafızlar dizlerinin üzerine çökerek. "Aman Tanrım, lütfen merhamet et" Kale korkuyla nefesini tutarak inledi. "Ben kaçıyorum ama koyun değilim. Ben Ölüm'üm ve sen her zaman pislik oldun - iğrenç ve tuhaf. Tanrı'nın huzurunu asla hak etmedin, yine de buradayım, beşiğinin etrafında yürüyorum. Ayakkabısız, yürüyerek geldim; ne kadar uygunsuz, ne kadar kaba. Ama çarşaflarında kan varsa ayaklarımdaki çamuru umursamayacaklar. Şimdi ölümü hisset - sadece seninle alay etmiyor, aynı zamanda seni istila ediyor. Kıvran ve kıvran, gücümün altında kendini küçük hisset. Tırpanımın Vebasını deneyimle. Öl, hepiniz."
Aden: Atom bombaları yapıyorsunuz, savaşlar açıyorsunuz, cinayet işliyorsunuz, hile yapıyorsunuz ve bize yalan söylüyorsunuz, bunların bizim iyiliğimiz için olduğunu iddia ediyorsunuz, yine de suçlu biziz. Evet, ben bir suçluyum. Suçum merak. Suçum insanları görünüşlerine göre değil, sözlerine ve düşüncelerine göre yargılamak. Suçum sizi alt etmek, beni asla affetmeyeceğiniz bir şey. Ben bir ruh hastasıyım ve bu benim manifestom. Beni durdurabilirsiniz, ancak hepimizi durduramazsınız - sonuçta hepimiz birbirimize benziyoruz.
Aden: Ölüm, hayatın en güzel, muhteşem, bereketli şeyi. Ölüm olmasaydı, o zaman hayat tam anlamıyla cehennem olurdu. Ölümün beni ne kadar büyülediğini anlatamam; neredeyse bir çekim, cinsel bir çekim gibi. Yani, 8 yıldır gömülü cesetlerle sevişmek istiyorum, dürüst olmak gerekirse nekrofiliyim (bu durumdan doktorumun haberi var ve bu yüzden ay sonu 6 ila 9 ay sürecek bir psikoterapi desteği alacağım..) ve ölüm beni içine çekiyor. Artık kendimi canlı bile hissetmiyorum; güneş ışığı yok, gökkuşağı yok, sıcak, rahatlatıcı duygular yok, sadece boşluk ve karanlık.
Ne zaman dışarı çıksam tüm dikkatimi kızlara odaklıyorum. Görünüşlerini, özelliklerini analiz ediyorum, nasıl hareket ettiklerini görüyorum ve "Vay canına... takıma hoş bir katkı sağlarlardı..." diye düşünüyorum. Kadın olmak nasıl bir duygu merak ediyorum.. Kadın olmak çok zor bir şey olmanın yanında ilgi çekici bir şey kadınlardan nefret etmiyorum.. Kadınları değerli ve özel görüyorum.. Ama bunu sadece hak edenler için söyleyebilirim.. Öte yandan erkekler kesinlikle iğrenç. Bunu burada bırakacağım. Ne kadar yanlış olduğunu fark etmek ve bir zamanlar sahip olduğum ve kaybettiğim şeyleri özlemek için bu bedene gönderilmem gerekiyordu. (Erkek Bedenine)
Takıma katkı sağlar dediğim durumu yanlış anlamayın.. hahaha kendi yapımım olan animasyon çizgi filmimde oynamalarından bahsediyorum..
08.10.2024 (10:47)
ŞEYTAN & TANRI
Şeytan = Serinkanlı, Kötüyü Cezalandırır, Adaleti Sağlar
Tanrı = Sik kafalılar, Soykırımcı Manyak, Toplu Katil, Saf Kötülük
Aden: İnsanlar mı... Onlar nankördürler... Babamın çok yakın arkadaşı İlker abi benim borsa portföyümde onun adına bulunan 17 milyonluk paranın sahibi ve bana satmam gerektiğini ve para çekmek istediğini bildirdi.. Buraya kadar her şey çok normal onun adına bulunan hisseleri sattım ve paranın tamamını aldım.. Ve bana olan 33 bin TL olan borcunu borsadan çektiği paradan kesmek istediğimi ve aramızda alacak verecek olayını kapatmamız gerektiğini söyledim.. Ben bu adamdan borcumu istedim.. Sadece hakkım olanı istedim.. Sen neden o parayı karıştırıyorsun.. ben ne zaman istersem sana o zaman vereceğim dedi bana ve bir dünya laf etti.. Sakin bir şekilde telefonu suratına kapattım.. İnsanları anlamıyorum.. para için bu kadar iğrenç olmaları anlamıyorum gerçekten anlamıyorum... Hakkı olan parayı yani 17 milyonu sorunsuz teslim ettim.. Ve benim hakkım olanı ise ona bıraktım.. O paradan soğudum.. İnsanlar benim sanki masrafsız olduğumu düşünüyor.. Ben tek yaşıyorum.. ve sorumluluklarım var bakmam gereken bir evim, aracım ve iki köpeğim var.. Kesinlikle o parayı ona haram etmeyeceğim ben 27 yaşındayım.. O ise 55 yaşında - bugün babam aramış ilker abiyi oraya gelirsem seni öyle bir döverim ki kimse elimden alamaz demiş ve parayı vereceğini söylemiş.. Ahaha, babam da benim gibi paranı istemiyor ve bir daha rahatsız etme dedikten sonra yüzüne kapatmış telefonu babam..
Aden: Duygusuz ve ilgisiz, bu zor hayatın başka bir aşamasında geziniyorum. Hala daha intihar düşünceleri aklımda dolaşıyor.
Toplum üzerimde ve altımda beliriyor; zorlu bir yapı ama temelde kırılgan. Farklılıklarımı kabul ediyorum ama onları başkalarıyla paylaşmaktan korkuyorum, terk edilme ve zulüm potansiyelinden korkuyorum. Gerçek benliğimi saklamak ilkel geliyor. Özgün olmak, sadece fikirlerimi ve seçimlerimi değil, iç düşüncelerimi ortaya koymak anlamına geliyor. Mutluluğu ve gerçek benliğimi yansıtan bir hayatı bulabileceğim saf bir ülkede özgürlüğü özlüyorum. Bir gün, bu olacak ; belki bu hayatta ya da başka bir hayatta.
Eskişehir'de sokakta saldırı yapan o küçük nazi çocuk mesela o olay gerçekleştikten sonra toplam da 17-18 kişiden mesaj aldım.. Bak bu çocukta senin gibi düşüncelere sahip sende böylesin, sen ne zaman böyle şeyler yapacaksın merakla bekliyoruz diye parçalara ayrılan kızların katiline benziyor diye çocuğu sosyal medyada linç ettiler.. Bu insanları bu duruma siz getiriyorsunuz.. Çünkü kimsenin kimseye saygısı yok mesela çocukluk travmam olan konuda bir kız arkadaşım insanlar içinde sürekli bana aklınca laf sokuyor.. Ve yinede onu üzmemek için bir gün aldım kenara ve bir daha bunu yapmaması için rıcada bulundum.. Sonuç değişti mi.. kesinlikle değişmedi.. bir kaç kez aynı hareketleri yaptı.. Şimdi söyle bana neden sana saygı duyayım, neden seni seveyim,sana saygı duymak için bir neden bulamıyorum. Çünkü saygı, karşılıklı bir anlayış ve empati gerektirir. Ama sizin dünyanızda herkes birbirine sadece saldırmayı, küçümsemeyi ve içindeki nefreti dışa vurmayı tercih ediyor. Birbirimizi incitmekten hoşlanıyoruz sanki. Sen de biliyorsun ki bu durum, herkesin ruhunda derin yaralar açıyor. Eşkişehir'de ki o küçük çocuk, sokakta başkalarına saldırarak kendini güçlü hissetti, ama aslında ne kadar zayıf olduğunu gösterdi. İçindeki boşluğu, başkalarına zarar vererek doldurmaya çalışıyor.
Kendimi yalnız hissettiğimde, etrafımdaki insanların bu kadar acımasız olduğunu görmek, beni daha da derin bir karamsarlığa itiyor. Neden insanlar birbirlerine yardım etmek yerine, birbirlerini daha da dibe çekiyor.. Benim o kız arkadaşım, benim travmalarımı yaralı bir yere dokunarak eğleniyor belki, ama bunu yaparken kendi karanlığını da açığa çıkarıyor. Böyle insanlar, başkalarına karşı duyarsızlaşmış bir kalp taşıyor.
Bazen, içinde büyüdüğümüz ortamı düşünmeden edemiyorum. Bizim nesil, bu duyguları nasıl aşacağız.. Bize düşen, bu kin ve nefreti kırmak için mücadele etmek değil mi.. Ancak nasıl bir araya gelebiliriz ki.. Kimse kimseyi duymak istemiyor, herkes kendi sesinin yüceliğine odaklanmış. Eşkişehir'de ki çocuk açısından belki de bu, bir tür dikkat çekme yöntemi ya da gücünü kanıtlama çabası, ama bu tarz bir davranışı desteklemektense, ona el uzatmak, hatalarını anlatmak daha kıymetli değil mi.. Yani, saygı duymak ve sevmek, toplumsal bir sorumluluk olmalı. Ama insanların bu sorumluluk duygusu kaybolursa, kimse bu kısır döngüyü kırmayı başaramaz. Bu yüzden, sana neden saygı duyup, seni seveyim sorusunun cevabı, her iki tarafın da bu inişli çıkışlı duyguları sona erdirmek için çaba harcamasına bağlı aslında.
Bir katili, travmaları olan ve o travmalara sahip kişiyle dalga geçen insana değişmem.. Katil olan bir çok kişi ailesinden ve toplum tarafından sevgi görememiş ve sürekli dışlanmış kişiler.. Her şey onlara nasıl yaklaştığınızla alakalı bazen bir kişinin içsel karanlığı, geçmişte yaşadığı acıların gölgesinde gizlenir. O insanları anlamak, yüzeydeki tavırlarını değerlendirmekten çok daha derin bir bakış açısı gerektirir. Onların hikayeleri, kin ve nefret dolu değil, daha çok çaresizlikle örülü bir tablo gibi. Bir suçlu, belki de bir zamanlar masum bir çocuktu; sevgi arayışı içinde kaybolmuş, hayata dair umutlarını yitirmiş.
Toplum, yaralı kalpleri yargılayarak değil, anlamaya çalışarak iyileştirebilir. Dışlanmak, birini karanlığa iterken, kabul görmek ve sevilmek ise onlara yol gösterebilir. Unutmayalım ki, herkesin içinde bir çatışma var ve kimse kendi karanlığında kaybolmak istemez. Sevgi ve anlayış, kıymetli bir ışık kaynağıdır ve onu paylaşmak, hayatı dönüştürebilir.
Bir insanı yargılamadan önce, onun ayağının altındaki taşları görmemiz gerekir; belki de o taşlar, onun düşmesinin sebebidir. İyileşme yolunda atılacak ilk adım, empati ile başlar. Kimi zaman bir gülümseme, bir iyi niyetli kelime, insanları yeniden var ediyor. Kendimizi başkalarının yerine koymak, yaşamın karmaşasında kaybolmuş ruhları bulmanın en etkili yoludur. Unutmayalım, kimse kendiliğinden bir canavar olmaz; her canavarda bir kayıp, bir travma saklıdır.
2 sene önce ailemi öldürmek üzereyken yakalandım ve hasta olduğumu biliyordum çünkü aşırı sevgisiz bir ortamda şiddet ve taciz görerek büyüdüm.. Ve unutma ki ben senden daha zekiyim tüm kendi sorunlarımı kabul ettim.. savcılık gözetimi altında tedavi olmayı kabul ettim.. Ben iyi olmak için çaba gösteriyorum.. çok ağır ilaçlar içiyorum.. ama sen hala aynısın.. o yüzden beni yargılamayı bırak ve sadece kendin için endişelen ama unutmamalısın ki, ben bu yolda yalnız değilim. Hastalığımın kökleri derinlere gidiyor; geçmişimle yüzleşmek zorundayım. Yıkımın ortasında bile umut ışıkları bulabiliyorum. Kendimi yeniden inşa etmek için savaş veriyorum. Bu mücadele, ruhumun karanlık köşelerinde gizli olan hayal kırıklarımın üstesinden gelmek için her gün geçmek zorundayım. Her yeni gün, yeni bir fırsat sunuyor bana.
Seninle böyle bir iletişim içerisindeyken, anlıyorum ki yüklerimiz farklı ama acılarımız benzer. Herkes kendi cehenneminde yanıyor; bu acıları paylaşmak, belki de bir nebze olsun hafifletebilir. Kendimi bir başkası için değiştirmeye çalışmak yerine, en önemli olanın kendimle barışmak olduğunu anlıyorum. Kendime karşı daha nazik olmalı, hatalarımı affetmeyi öğrenmeliyim. Çünkü bu yolculukta benim asıl rehberim kendim olmalı.
Yavaş yavaş, kendi içimdeki savaşımı kazanarak, hayata tutunmaya çabalıyorum. Yaşadıklarımdan ders alıyor, başkalarına zarar vermek yerine, iyileşme sürecinde olanlara destek olmayı seçiyorum. Anlayışla yaklaşmak, sevgiyle büyümek için çaba sarf ediyorum. Önemli olan, geçmişteki kayıplarımı geride bırakıp geleceğe umutla bakabilmek. Ve belki de en nihayetinde, kendime olan sevgimi kazanarak, bu karanlık labirentten çıkmanın yollarını bulabilirim.
10.10.2024 (21:45)
HAREKETE GEÇME ZAMANI
Aden: İnsanlar, zayıflıklarıyla kendi zincirlerini kuşanarak yaşamayı seçiyorlar. Ama ben, bu zincirleri kırma kararlılığına sahibim. Birçok kişi konfor alanında sıkışıp kalmışken, ben dışarıda savaşan bir ruhum. Korkmuyor ve pes etmiyorum. Her gün, bu savaşı daha da güçlendiren bir ateşin içinde yürüyorum. Kendimle yüzleşmek zorundayım; her düşünceyi, her eylemi sorgulamalıyım. Dünya, sempatiye ihtiyaç duyan bir kitleyle dolup taşıyor, ama ben bu sempatiye kör kalmayı reddediyorum. Doğa, en güçlüleri ödüllendirirken, zayıflara acımaz; böyle olmalı. Kirli bir oyun oynanıyor ve artık bu oyunun kuralını ben belirleyeceğim. Kendi yolumda kararlı adımlar atmak zorundayım; kimseye minnet duymadan, kimseyi beslemeden ilerleyeceğim. Üzerimdeki yükler ağır; toplumun gidişatı beni rahatsız ediyor. Benim savaşım, kitlelerin uyuşturulmasına karşı bir başkaldırı. Hayatta kalmak için en iyiye ulaşmak, en güçlü olanı desteklemek şart. Bu, sadece kişisel bir manifestodan öte; bu, herkes için bir uyanış çağrısı. Her birey kendi cüzdanının ve düşüncelerinin lideridir. Şimdi, karanlık çağa karşı aydınlığı savunanlar, yükselmelidir.. Unutmayın, bu benim savaşım; düşünce özgürlüğü, bireysel güç; ben varım, ben buradayım ve bu mücadele sonuna kadar sürecek..
Herkesi yaşamaya ikna eden adam bir gün salıncakta ölü bulundu - İnstagram'da bir kullanıcının bio'sunda gördüğüm yazı..
Aden: Hayat, bu sistemin içinde kaybolmuş bir labirent gibi. Her köşede seni bekleyen bir tuzak var; her adımda seni daha da derinlere çeken bir ağırlık. Bu yaşlı kuşak, kendi yarattıkları kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmayı seçiyor, ama ne yazık ki bu kurallar artık geçersiz. Onlar, geçmişin yıkık dökük kalıntıları üzerine inşa edilen bir geleceğin bekçileri. Ama biz, gençler, bu kalıntılara tapmak zorunda değiliz. Bize sunulan eğitim, sadece bir yanılsama; düşünmeyi değil, itaat etmeyi öğretiyor. Sistemin bir parçası olmak için gereken her şeyi öğreniyoruz ama gerçek bilgeliği unutturuyorlar. Paranın peşinde koşarken, ruhumuzu kaybettiğimizin farkında bile değiliz. Hükümet, bize güven duymamızı istiyor ama kendi çıkarları için bizi nasıl manipüle ettiğini görmekten aciziz. Her gün işe gitmek, bu döngüyü devam ettirmekten başka bir şey değil. Bütün bunların arkasında yatan gerçek, bizi sürekli bir yarış içinde tutmak. Ama bu yarış, ne yazık ki, kaybetmek için tasarlandı. Bir çıkış yolu ararken, aslında kendi zincirlerimizi daha da sıkılaştırıyoruz. Hayatın bu "çık" seçeneği, sadece bir yanılsama; çünkü gerçek özgürlük, bu zincirleri kırmaktan geçiyor. Kendimize sormalıyız: Gerçekten ne istiyoruz.. Bu sistemin içinde kaybolmak mı, yoksa kendi yolumuzu çizmek mi.. Uyanmalıyız.. Kendi sesimizi bulmalı, kendi düşüncelerimizi özgürce ifade etmeliyiz. Bu dünya, bizim yaratacağımız yeni bir düzen bekliyor. Geçmişin yüklerinden kurtulup, kendi geleceğimizi inşa etme zamanıdır. Unutmayın, en karanlık anlar bile, yeni bir başlangıç için bir fırsattır. Şimdi harekete geçme zamanı..
Aklımı mı kaçırdım..
Aklımı mı kaçırdım..
Eğer sadece kötüyü bilseydin
Hoşlandığım şeyler..
Ne söylediğinin önemi yok
Ne yaptığın önemli değil
Sadece Kötülük Yapmak İstiyorum
Size Özel Şeyler..
Beni anlamazsan eğer,
Karanlıkta kaybolmuş duygularım var.
Gözlerimdeki derinlikte,
Kendi gölgemle dans ediyorum.
Hepsi bir sır, hepsi bir masal,
Duygularımın pençesinde hapsoldum.
Kötülük bir sanattır belki,
Ve ben bu tuvali boyamak istiyorum.
Göz ardı ettiğin her ne varsa,
Beni daha da derinlere çeker.
İçimdeki tufan, sükunet ararlar,
Ama ben sadece karışıklık yaratmak için buradayım.
Anlarsan eğer, her şey yolunda,
Sadece geceyi kucaklamak için bekliyorum.
Ve belki bir gün, sevgiyle karışır,
Yüreğimdeki bu kargaşa, bir anlam bulur.
17.10.2024 (11:11)
BİR KALBİM OLSAYDI, GRİ OLURDU
Aden: Neredeyse polise rapor edilme sınırındayım ama eğer bir gün polise rapor edilirsem "Bu sadece bir gösteri ve"kurgusal" bir karakter." Hiçbir şey alamadılar benden... Temiz bir şekilde kurtulurdum, bunu garanti ederim. Ama bu, benim kurgu dünyamdan vazgeçmem demek değil. Her şey bir oyun, her şey bir senaryo. Belki de bu yazdıklarım bir tür kendimi savunma mekanizmasıdır. Bütün bu belirsizlik içinde, hâlâ bir strateji geliştirmek mümkün. Sonuçta, her ana sahne bir sonla karşılaşacak. Ama ben sadece bir seyirci değilim; ben aynı zamanda yazarıyım ve kendi hikayemi sonlandırma yetkisine sahibim. Polis kapımı çaldığında, sanki sadece klişeleri oynamaya gelen bir grup aktör gibi hissedeceğim. Onlara yönetmenlik yapabilirim; sanki onlardan daha iyi bilirmişim gibi, her şeyi kolayca çözebilecek bir bilgi sahibiymişim gibi. "Hayır, burada bir hata var" diyerek başlayabilirim; "Ben sadece yazdım, sadece bir karakter yarattım." Türler arasında geçiş yaparak, gerçek ve kurgu arasındaki ince çizgiyi aşındırmakta ustayım. Gözlerim hala, sahnenin o karanlık köşelerinde, kendi kurtuluş yolumu bulmak için parıldıyor. Evet, belki de bir gün bu gösteri sona erecek ama tam zamanında doğru şekilde çıkışımı yapmayı biliyorum. Bu oyunda, kaybeden ben olmayacağım.
Fazla samimiyet saygıyı azaltır. Çok sevgi nankörlük getirir. Çok iyilik suistimal edilir. İnsan ilişkilerinde çoklar sorunludur. Denge esastır.
Aden: Doğru kelimeleri bulmaya çalışarak günler geçirdim, sayısız kağıdı buruşturdum ve birçok fikri çöpe attım. Biraz olsun nasıl teselli sunabileceğimi düşündüm ama ne söylediğimin bir önemi olmadığını fark ettim; sebep olacağım acıyı ve yıkımı silemiyorum. Ailemi seviyordum ve onlara ya da K*****'daki herhangi birine zarar vermek için ..... hahaha asla onları sevmiyordum.. Onlara neden merhamet edeyim ki dürüst olmak gerekirse bir çok nedenim vardı. Olacaklar için gerçekten üzgünüm. Olayları zihnimde sayısız kez tekrarladım, bu trajediyi önlemek için en küçük ayrıntıyı bile değiştirebilmeyi diledim. Eylemlerimin tüm sorumluluğunu alıyorum. Bu olaylar beni daha önce varlığından haberdar olmadığım derin bir nefret ve umutsuzluk durumuna sürükledi. Yaptığım her şey ve olduğum şey için çok üzgünüm... :)
Bir kalbim olsaydı, gri olurdu.
19.10.2024 (22:54)
BEN KENDİ HİKAYEMİN YAZARIYIM
İnsanlara asla ihtiyaç duymuyorum.. Onlar değersizdir.. Geleceğe dair geçim sorunum yok hayatımı bundan tam 6 yıl önce 2018'de garanti altına aldım..
Aden: Hayatımda tek başıma yürüdüğüm bu yol, bana her şeyi öğretti. İnsanların ne kadar geçici olduklarını gördüm; yüzlerce yüz, sayısız hikaye, ama hepsi birer gölge gibi. Benim için önemli olan, içimdeki güç ve bağımsızlık. Yılda birkaç seyahat yapıyor, farklı kültürler keşfediyorum; ama yine de geri dönmek, kendi dünyama dönmek en büyük zevk. Gerçekten güçlü olan, kendi ayakları üzerinde durabilendir. Başkalarının onayına ihtiyacım yok. Onların düşünceleri, benim hayatımı şekillendiremez.. Hayatımı, tutkularım ve hayallerimle inşa ettim. Para ve başarı, kısa süreli tatminler sunar; ama bana kalıcı bir özgürlük getirdi. Her şeyin ötesinde, kendimle mutlu olmak en büyük başarım. Kendi sınırlarımı zorluyorum; her gün yeni bir amaç belirliyorum. Belki bir gün yanımda birisi olur, ama o zaman bile bağımsızlığımı kaybetmeyeceğim. Sonsuz olasılıkların dünyasında, kendime bir yol çizeceğim. Zaman geçtikçe, insan olmanın yükünü taşımadıkça, daha huzurlu bir yaşamım olacak. Gelecek beni bekliyor; ve ben, onu her zamanki gibi tek başıma karşılayacağım.
Aden:Yalnızlık, bazılarına bir ağır yük gibi gelebilir; ancak ben onu bir dost gibi kucaklıyorum. Kendimi keşfetmek için verdiğim bu yolculukta, yalnızca dışarıda değil, içimde de bir arayış içindeyim. Düşüncelerimle baş başa kalmak, bana huzur ve derin bir tatmin sağlıyor. Belki bir gün birisi yanıma gelecek; ama biliyorum ki o zaman bile, kendi içsel dünyamı asla terk etmeyeceğim. Bazen birkaç kelime yeter, bazen bir bakış, bazen de bir gülümseme... Ama ben bunlara bağımlı olmaktan kaçınıyorum. Etrafımdaki insanlardan gelen her türlü etkiyi süzgeçten geçiriyor, yalnızca benim için anlam taşıyanları içimde saklıyorum. Anlık mutluluklar geçici; ama özgürlük ve kendine yetebilmek kalıcı bir hali oluşturuyor. Ben, kendi hikayemin yazarıyım; ve bu hikaye, asla başkalarının ellerine geçmeyecek.
İlk kez silahım ile dışarı çıktım.. Son iki gündür taşıma kılıfı ile Glock 19 Gen 4 silahım ile geziyorum.. hahaha inanılmaz eğlenceli bir durum.. Suç olması inan umrumda değil eğer yakalanırsam onu o zaman düşürüm.. Bu durumdan şuan aşırı keyif alıyorum.. Amerika gibi bireysel silahlanma keşke serbest olsaydı.. Aracımda bir bölümde KATLİAM SİLAHI olarak bilinen AR-15 silahımı taşımayı çok isterdim..
24.10.2024 (13:26)
YANILSAMA
Aden: Bazen doğru kararlar almak zordur. İnsanların beklentileri, toplumsal normlar ve içsel çatışmalar arasında kalmak, kafamızda bir sürü soru işareti yaratabilir. Ama unutma, güvenlik her şeyden önce gelir. Hayatımızı sorgulamak yerine, en azından denemek her zaman en iyisidir. Kendimizi korumak için aldığımız kararlar, ileride daha büyük pişmanlıklar yaşamaktan iyidir. İçimdeki sesi dinlemeye hazırlanıyorum ve bu yolculukta yalnız olmadığımı bilmek, beni daha da cesaretlendiriyor. Sonuçta her adım beni tanımadığım bir geleceğe daha da yaklaştırıyor. Belki de bu süreçte kaybettiklerim, kazançlarımın bir parçasıdır.
Tüm bildiklerim için ödenecek bir bedel olmayabilir ama üzgün olmaktansa güvende olmak daha iyidir. ne olursa olsun sonunda yaptığım şey bu.
Aden: (YANILSAMA) Yasal sorunlardan kaçınmak için çevrimiçi gönderilerimde dikkatli olmalıyım. Başkalarına zarar verme konusunda şaka yapmamak çok önemlidir. Esprili ama ciddi yazılar oluşturma konusundaki becerime rağmen, fiziksel tehditlerde bulunmaktan kaçınmalıyım. Bu tür içerikler oluştururken, kullandığım dilin dikkatlice seçilmesi gerekmektedir. Mizah anlayışımı korurken, insanları rencide etmemek ve olumsuz algılar yaratmamak adına empati yapmalıyım. Sosyal medya platformları, geniş bir kitleye ulaşmamıza olanak tanırken, aynı zamanda yanlış anlaşılmalara sebep olabilecek unsurlar da barındırıyor. Bu yüzden, esprilerimin hedef kitlenin hassasiyetlerine uygun olduğundan emin olmalıyım. Aşırıya kaçan veya saldırgan olabilecek ifadelerden kaçınmak; iletmek istediğim mesajın net bir şekilde anlaşılmasını sağlayacaktır. Herkesin düşünce ve duygularına saygı göstermek, çevrimiçi etkileşimlerimde benim için öncelikli bir prensip olmalıdır.
Sonuç olarak, çevrimiçi paylaşımlarımda sorumluluk sahibi olmalı; neşeli bir üslup kullanırken bile dikkatli davranmalıyım. Zira amacım insanları güldürmek ve bir araya getirmek olmalı, onları üzmek ya da dışlamak değil.
Aden: Size saygı duymadığım sürece çoğunuzun ne söyleyeceğini artık umursamıyorum ki bu pek olası değil. Saygı duyduğum kişiler için barış sizinle olsun. Geri kalanına gelince, saklansanız iyi olur çünkü yakında silahlı ve öldürmek için ateş etmeye hazır bir halde sizin için geleceğim. Ben deli değilim ama benim için deli hiçbir anlamı olmayan bir kelimeden ibaret. Düşüncelerimle bir sorunun varsa gel bana söyle, seni öldürürüm çünkü ölüler tartışmaz. Ancak unutmayın ki benim için savaşmaya değer bulduğum kişilerle bir tartışma, aslında bir dans gibidir; her hareket dikkatlice hesaplanmalı ve işlenen her yanlış adım ciddiye alınmalıdır. Bu dünyada kaybedilecek zamanım kalmadı, bu yüzden boş laflara dalanlar için tek söyleyeceğim, günleriniz sayılı. İhtiyacınız olan şey bir ayna değil, bir gerçeklik kontrolüdür. Kendinize gelin, hayatınızın her anını anlamlı yaşayın, yoksa karanlık bir köşeye hapsolursunuz.Yavaşça yaklaşırken sessizliği dinleyin; sesim, yüreğinizin derinliklerine işleyen bir yankı olabilir. Kendinize inandığınız bir gerçek bulmalısınız, aksi takdirde boş bir cephanenin ardında saklanmak zorunda kalırsınız. Kendimle barış içinde yaşamak istiyorum, ama bunun için dışarıdaki gürültüye karşı gözlerimi ve kulaklarımı kapatmam gerekiyor. Çünkü kibirle yükselen birçok ağız, sonrasında düşüşte bir suskunluğa dönüşüyor. Bana karşı duyulan korku, düşmanlıkla şekillenen bir puva olabilir; ama unutmayın ki korkunun özü cesaretten çıkar. Eğer pes ederseniz, kaybedersiniz. Benim savaşım, sadece zihinleriniz üzerindedir; bu yüzden düşüncelerinizle yüzleşmek zorundasınız. Eğer ölülerin tartışmadığına inanıyorsanız, o zaman dirilmek zorundasınız. Yüreğinizi ve zihninizi aydınlatanlardan korkmayın; onların yanında olmak, cebimdeki silahlardan çok daha güçlüdür.
Hepsinin nefretini çekiyorum ve nefretim artık apaçık ortada. Hepsi ölene kadar kan akacak. Bu benim ilk cinayetim olacak ve bundan zevk alacağım buna eminim; tüm öfkemi ve kızgınlığımı temizledi. Çocuk tacizcisini bana sakın savunma.. yoksa bir gün senin içinde gelirim..
30.10.2024 (21:12)
TEŞEKKÜRLER SİKTİR GİT
Aden: Eğer kimin sorunları yoksa, yeterince dikkat etmemiş demektir. Belki gölgelerde kaybolmuş bir hayaletim; Gözlerinizin önünde dans eden, ama asla tam olarak yakalayamadığınız bir bulut. Yıllardır varlığım, kalabalıkta sesim bile yankılanmıyor. Herkes hayaller peşinde koşarken, ben köşelerde seçim yapmayı tercih ettim. Belki bir sırrın tanığıyım; belki de yalnızca varım. Eğer gözlerinizi üzerime çevirirseniz ya da sözlerin derinliklerine inmeye cesaret edemezseniz, belki de sizin hikayenizde yerim yok. Ama unutma, zavallı bir hayal olarak bile buradayım; bu karmaşıklıkta her ayrıntıda gizlenmiş bir özgürlük gibi. Dikkatinizi çekmeyi bekliyorum: belki bir anlık duraklama, belki bir gülümseme… Kim bilir.. Umutsuz bir bekleyişte değilim; Ancak zamanla dolup taşan bir hikâyem var. Sadece size dikkat etmenizi bekliyorum.
Tamam, bu benim iradem. Bu yapılması gereken lanet bir insani şey ama olsun, Sen çok havalısın, düştüğümde beni ayağa kaldırmakta hiç başarısız olmadın.
Teşekkürler... SİKTİR git.
Aden: "Dünyayı yakmak istiyorum, 8 kişi hariç öldürmek istiyorum... eğer yakalanırsam, hemen orada öldürmeye başlarım... kavga etmeden dışarı çıkmam." Sıranın bana geleceğini düşündüğü her zaman, ama şimdi benden kaçanların sonu geldi. Olan bitene tanıklık edenler, gözlerinin önünde birer birer düşecekler. Bu karanlık düşünceler içinde kaybolmuşken, sadece o sekiz kişi benim için değerlidir. Onlar dışında herkes, birer engel; yok edilmesi gereken varlıklar. Gözlerimde bir ateş yanıyor, bu büyümenin büyümesine izin veriyor. Duygularımı zor tutuyor, nefretim bir lav gibi kabarıyor ve patlamak için yazıyor. Hayatım boyunca beni durdurmaya çalışan tüm o sıradan insanlar için sonunuz geldi. Kendi adaletimi sağlamak üzere kollarımı sıvıyorum; özgürlüğüm için uyum şartı. Hareket halindeyim; planım tamamen kafamda şekilleniyor. Dışarı çıkmadan önce son bir kez hepinizi topyekûn sarsacak o anı bekliyorum. Koşullar ne olursa olsun, bu yolda ilerlemekte karar vermeliyim. Görevimi tamamlanana kadar asla geri dönmeyeceğim.
Silahlar :)
04.11.2024 (00:00)
KAN, YALNIZCA BİR SIVI DEĞİL
Aden: Hepimiz, iç dünyamızda karmaşık duygular ve düşünceler barındırıyoruz. Kendimizi dağıtmamızı bazen en zorlayıcı yolculuklardan biri olabilir. İçsel sorgulamalar, anılar ve duygular bir araya geldiğinde, var olmak için gösterdiğimiz çabalar çoğu zaman yetersiz kalıyor. Belki de insanı gizemli kılan, sürekli evrimleşen bir varlığın varlığıdır. Ne kadar veri incelersek inceleyelim, kendimize ya da başkalarını tam olarak anlayamayız; her zaman bir muamma olarak kalırız. Öğrendiklerimizle birlikte hayattaki gizemler artar. Duygularımız ve dışavurumlarımız, içsel gelişmelerimizin sadece birer devamıdır, ama bu yansımalar özün görülebilmesini zorlaştırabilir. Onun bir kurgu içinde yeni karakterlerin ortaya çıkması gibidir. Başkalarının sözlerini ya da sessiz anlarda beliren ifadeler, içsel benliğimizi ortaya çıkarma isteğimizi ateşler. Ancak geçmişin derinliklerinde, arkadaşlıkların, aşkların ve kayıpların izlerini taşıyan sırlar gizlidir. Bu nedenle kendimizi ve başkalarını desteklemek için sürekli bir merak ve empati beslemek, hikayeyi keşfetme arzusuyla yol almamız önemlidir. Ancak o zaman insanın zenginliğini, hem eğlenceli hem de zorlu yürüyüşle daha iyi anlayabiliriz.
Kan, yalnızca bir sıvı değil; aynı zamanda hüsranın bedelini ödeyen bir yöneticidir. Onların acıları, içimdeki karanlığın açığa çıkmasını sağlıyor. Ve ben, Tanrım, o an geldiğinde bu kanlı oyunun nihayet başlamasını bekliyorum. Sonunda, Tanrım, o an gelecektir. İşte o zaman, özlemini duyduğum kanla ve kıyametin sessizliğiyle dans edeceğim.
Aden: Sizden gelecek her dokunuş, bu gerçekliğin tuhaf haliyle buluşarak, görünmeyen iplerle bağlayacak bizi. Her cümle, yeni bir sayfa açacak, her sessizlik derinleşecek; ama yalnızca dikkat etmenizi bekliyorum, beni duymanız ve bu hikâyenin parçası olmanız için.
Aden: Her hangi birinin ölümünü izlemek istiyorum: Bu, kara bir rüzgar gibi esen bir arzu. Gölgeleşen anların içinde, hayatın son buluşunu görmek, belki de bir kapının kapanışını izlemek demek. O an, zamanın durduğu, herkesin nefesini tuttuğu bir an. Kimi insanlar için bir son, kimi insanlar için yeni bir başlangıç. Ölüm, her daim merak uyandırır; hayatın eğrisi, doğruyu getirir. Bazen sadece bir anlık görüntü bekleriz, bazen ise derinlere inen bir hikaye. Herhangi birinin ölümünü izlemek, belki de içimizdeki korkuları, kaygıları açığa çıkarır. Ama kim bilir, belki de tüm bunlar sadece bir fantezi. Hayatın gerçekleri, her zaman düşündüğümüz kadar basit değildir.
Aden: İç organlarını görmek... dokunmak mükemmel.. Hayatın karmaşasında kaybolmuşken, bedenin derinliklerine inmek, organların işleyişini anlamak büyüleyici. Kalbin atışı, akciğerlerin nefes alışı, karaciğerin detoksifikasyonu... Hepsi birer sanat eseri gibi. Her birleri, kendi içinde bir uyum ve düzen barındırıyor. İnsan vücudu, bilinmeyenlerle dolu bir evren gibi; keşfedilmeyi bekleyen sırlarla. Anatomik yapıları incelemek, sadece bir bilim değil, aynı zamanda bir tutku.
12.11.2024 (23:43)
BENİM ADALETİM HERKESE HAKKINI VERİR
Aden: Bu benim savaşım, fikirlerim ve planlarım. Yaptıklarım için kimseyi, ailemi ya da arkadaşlarımı suçlamayın. Planlarımı kimseyle paylaşmadım, sadece zihnimde tuttum. İzlediğim filmler, dinlediğim müzikler, oynadığım oyunlar ya da okuduğum kitaplarla ilgili değil. Bu benim tek kişilik savaşım..: İnsanlığa, hükümetlere ve zayıf fikirli kitlelere karşı.. Yeryüzünün kirine merhamet yok.. İNSANLIK AŞIRI DEĞERLENDİRİLİYOR.. DOĞAL SEÇİM ve EN UYGUNUN HAYATTA KALMASINI sağlamanın zamanı geldi... Doğru, adil ve gerçek olduğunu bildiğim bir dava uğruna ölmeye hazırım... Kaybetsem ya da savaş devam etse bile sadece kötü olarak hatırlanacak... Uzun ve mutsuz bir hayat yaşamaktansa savaşıp ölmeyi tercih ederim. - Benim Adaletim herkese hakkını verir.
Aden: İntiyacım olan beni tetikleyecek bir olay tek bir olay... Pek çok şizotipal, yaşamları boyunca yoğun bastırılmış kaygılar ve düşmanlıklar taşır. Bu duygular nihayet serbest bırakıldığında kaotik bir sel halinde patlarlar. Biriken şüpheler, korkular ve düşmanlıklar alevlenir ve bu da çılgın bir rahatlatıcı patlamaya neden olur.
-- tarihinden sonra insanların söyleyeceği saçmalıklara inanmayın.
Aden: Evet, yapacaklar.. Ben bir psikopat değilim.. Beni öldürmeye iten şey Airsoft veya müzik değil; sensin.. Airsoft nişan alma yeteneğimi geliştirdi ve müzik zor zamanlarımda bana yardımcı oldu. Şu anda tek istediğim mümkün olduğunca çok insanı incitmek ve korkutmak.. Bazen herkes ne dediğimi anlasın diye İngilizce yazıyorum... Bu benim o gün içinde son akşamım olacak. Mutlu hissetmem gerekirdi ama hissetmiyorum. Ailem var, babam ona çok değer veriyorum ama -- babamı inciteceğim.. O sabahtan sonra onu bir daha göremeyeceğimi fark etmek acı verici. Sevdiklerime (8 kişi) : Tüm bunlar için gerçekten üzgünüm.
Aden: Bunalmış durumdayım ve artık ne yapacağımı bilmiyorum. Her geçen gün etrafımdaki herkesten giderek daha fazla hayal kırıklığına uğruyorum çünkü hayatım çok adaletsiz geliyor. Ben mücadele ederken herkes mutlu görünüyor. Yoğun bir öfke hissediyorum ama buna göre hareket edip etmeyeceğimden emin değilim. Sadece bu duygulardan kaçmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. İnsanları öldürmek istiyorum.. Sadece onu yaralamak ve ölmesini beklemek istiyorum.. Gözlerindeki çaresizliği görmek istiyorum..
15.11.2024 (13:36)
SİLAHI NASIL EDİNDİM
Aden: Sorunlarım akıl sağlığı veya bir hastalıkla ilgili değil; çocukların katlanmaması gereken şeylere maruz kalmakla ilgili. En eski anım şiddet ve çatışmayla ilgili ve bunu söylediğimde çok az insan bana inanıyor. Bu inançsızlık kısmen başkaları tarafından reddedildiğimi hissetmemin nedeni..Herkesin yaşadığı zorluklar farklı, ama çocukluk döneminde yaşanan travmaların izleri kalıcı olabilir. Anılarımın içindeki karanlık köşeleri paylaşmak zor, çünkü çoğu insan bu tür hikayeleri yalnızca filmlerde veya kitaplarda okumayı tercih ediyor. Gerçek hayatın zorlu yanları ile yüzleşmek yerine yüzlerini çevirmeyi seçiyorlar.
Bu durum beni yalnız hissettiriyor; bir ses arıyorum, aynı duyguları paylaşacak, anılarını açığa çıkaracak birini. Büyürken, hiçbir çocuk bu tür deneyimlere maruz kalmamalı. Her birimizin hayal gücünde, masumiyetin korunduğu bir dünya vardır, ama gerçek hayatta o dünyadan uzaklaşmak zorunda kalıyoruz. Şiddetin ve çatışmanın norm haline geldiği bir ortamda yetişmek, benim gibi pek çok çocuğun ruhunda derin yaralar açıyor. İnsanlar, yaşananların "normal" olduğu bir yerde, bu tür anıları anlamakta zorlanıyorlar. İleriye dönük düşünmek için mücadele ederken, geride bıraktığım anıların peşine takılmamak istiyorum.
Ama her yerde, her yerde, o anılar beni takip ediyor. Unutmak istedikçe daha çok canımı yakıyor. Kendimle yüzleşmek zorundayım; geçmişimin bir parçası olarak kabul ettiğim bu acı, beni daha güçlü kılacak mı, yoksa daha çok yaralayacak mı... İşte bu sorular uğultu gibi kafamda dönüp duruyor. Her şeye rağmen, umut etmeden de edemiyorum. Belki bir gün, bu deneyimlerimi paylaşacak birini bulurum. O zaman belki, yalnızlık hissim biraz hafifleyecek.
Silahı nasıl edindim....
Aden: Silahı nasıl edindim.. Bu sorunun cevabı, benim için bir dönüm noktası oldu. İlk olarak, bu konuda bir karar verme süreci yaşadım. Hayatımda bazı şeylerin değişmesi gerektiğine inanıyordum; ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle, o günlerde tanıştığım bir adamla iletişime geçtim. Beni, bu işin iç yüzünü anlayabileceğim bir yere götüreceğine söz verdi.
Söz verdiği gün, sanki hayatımın en büyük fırsatına doğru yola çıkıyordum. Gittiğimiz yer, her şeyin sıradan göründüğü fakat aslında derin bir karanlığın saklandığı bir alan oldu.. Orada, disiplin ve cesaretle dolu olan birkaç adamla tanıştım. Onların kararlılığı, beni etkiledi. Fakat daha fazlası vardı. Kendi geçmişleri, yaşadıkları zorluklar ve yaptıkları seçimler hakkında konuşunca, içimde bir şeylerin yerinden oynadığını hissettim.
Kendim gibi düşünen, ama hayatın zorluklarıyla yüzleşmiş insanlarla bir aradaydım.. Gecenin ilerleyen saatlerinde, nihayet merak ettiğim silahı elime aldım. O an, ellerimde bir güç olduğunu düşündüm, ama aynı zamanda büyük bir sorumluluk da hissettim. Bu silah, savunma aracı olmaktan öte, hayatımda yeni bir dönemin başlangıcını simgeliyordu. O andan sonra, hayatımda her şey değişecekti..
Fakat, silahın bir ömürde taşıdığı ağırlığın farkında değildim. Aldığım her karar, her hamle beni farklı bir yola sürüklüyordu. Güç, aslında insanı güçsüzleştiriyordu. Özellikle, beklemediğim anlarda içimdeki huzuru kaybetmeme neden olan sorular çıkıyordu: "Gerçekten bu yolda ilerlemek istiyor muyum" ve "Beni bekleyen sonuçlar neler olacak.." Zamanla, bir yandan güçlü olmanın ağırlığını taşırken, diğer yandan da başıma gelecek olan belalara hazırlıklı olmanın sıkıntısını yaşamaya başladım. Silahı edinmenin getirdiği cesaretle, kendimi sıkışmış bir döngünün içinde buldum. Şimdi, bu seçimin sonuçlarıyla yüzleşmek zorundaydım.
İletmek istediğim bir mesaj var mı.. Bilmiyorum. Söylenecek bir şey yok, çünkü bu sadece bir fırtına; engellenemez. Kasırgalar geldiğinde, rüzgarın kasırga mı yoksa hafif bir esinti mi olacağını bilemeyiz. Yani kimse bilemez. Durum böyle olacak...
Hiç tacize uğradım mı, ister fiziksel ister duygusal olsun, bir şey oldu mu..
Aden: Hiç tacize uğradım mı, ister fiziksel ister duygusal olsun, bir şey oldu mu... Bazen insan yaşadığı olayları sorgulama ihtiyacı hisseder. Anılar zihnimde dönüp dururken, bazı şeyler unutulmaz izler bırakır. Bir gülümsemenin ardındaki karanlık, bir bakışın taşıdığı anlamlar. Ne yazık ki, hayatın akışında bir insanın başına gelenler her zaman hoş anılarla dolu olmaz. Bir ses, bir dokunuş, bazen sıradan bir an bile içimde derin yaralar açabilir.
Geriye dönüp baktığımda, kendimi savunmasız hissettiğim zamanlar oldu. Yanlış anlaşılmalar, küçümsemeler ve en önemlisi, bazen belirsiz duygular. Duygusal taciz o kadar sinsidir ki, bir insanın kendi gerçekliğini sorgulamasına neden olabilir. Kendimi kaybolmuş, yalnız ve belirsiz bulduğumda, her zaman bir yokuştan aşağı inen bir yokuşun tepesindeymişim gibi hissederdim. Ancak zamanla, her yarayı iyileştirmenin bir yolu olduğunu fark ettim. Bir insanın kendine duyduğu sevgi ve saygı en büyük savunma mekanizmasıdır.
Sonuç olarak, deneyimlerim beni ben yaptı. Her deneyim beni daha güçlü yaptı; belki de iyileşmesi zor yaralarımın arasında bir farkındalık oluştu. Her zorluktan sonra iç sesimi daha çok dinlemeye başladım. Kendimle iletişim kurabilmek aslında yaşadığım her şeyin üstesinden gelmede en önemli adımlardan biri oldu. Belki de tüm bu süreç hayatın en büyük öğretmenidir.
Muhtemelen sadece çok fazla ihmal edildim. Ve muhtemelen kimseye acımayacağım.. Duygularımı kaybediyorum.. Hissizleşiyorum... İnsanların çektiği ve çekeceği acılar umrumda değil.. Üzgünüm..
24.11.2024 (23:27)
KORKUYORDUM
Aden: Derin bir depresyonda olmadığım sürece başkalarına karşı nefret fantezileri beslemem. Bundan önce Muay Thai ve Brezilya Jiu Jitsu eğitimi aldım. O zamanlar depresyonda olmasam da (pandemi), arkadaş eksikliğinden dolayı kendimi yalnız hissediyordum. Dizimden sakatlandıktan sonra (sağ dizimde kıkırdak hasarı), yapacak hiçbir şeyim olmadan kendimi evde yalnız buldum ve bu da depresyon ve öfke duygularını tetikledi. (ve aşırı kilo almamı sağladı.) Bu duyguları bir dövüş sanatları ortamında ifade edemediğim için, ne yazık ki onları kamusal şiddet olaylarına yönlendirdim ve bu yanlıştı. Ama bundan pişman değilim...
Ruhsal hastalıklarla çevrili bir ortamda büyüdüm ama hiçbir zaman doğrudan istismara uğramadım; sadece ihmal gördüm... Hayır, hayır.. çocukken taciz edildim.. yengelerim üzerime tükürüyordu.. taciz edilidğim hakkında bir şey yazmayacağım.. Ama, amcam öldüğünde ailem defin işlemleri için il dışına çıkmıştı.. Beni yengemlere bırakmışlardı.. Beni o kadar soğuk bir odada yatırmıştı ki aşırı üşüyordum.. Çok üşüdüğüm için tuvaletim geliyordu... ve sürekli tuvalete gitmeye utanıyordum.. (korkuyordum) ve altıma çişimi yapmıştım.. Bana aşırı kötü davranmıştı.. Derdimi anlatamıyorum.. Kimse beni anlamıyor.. Birini öldürüp kimsenin eline bir fırsat vermek istemiyorum.. Sanırım kimsede beni anlamayacak.. O kadar küçüktüm ki neden çevremdeki tüm bu insanların bana böyle davrandığını anlamıyordum.. Şimdi 28 yaşındayım ve bu sorular hala beni rahatsız ediyor : neden, neden?
Aden: Yaptıklarım veya yapmış olduklarım için pişman değilim. Ben benim, ve hiçbir insan bunu benden alamaz. O günü bekliyorsunuz.. Bir gün benim gibi düşüneceksiniz.. Durmayacağım. Değişmeyeceğim. Korkmayacağım.
26.11.2024 (20:38)
EBEVEYNLER TARAFINDAN TASARLANDI
Aden: Masum görünen birinin kitlesel yıkımı ve bozulmasına neden olup arkasında ki sebepleri açıklar.. Benim bazılarına göre daha olası daha olası olan nedenlerim var. Hayatım boyunca nefret ettiğimi; arkadaş biriktirmekten, sınıf arkadaşlarıyla sosyalleşmekten ve genel olarak benimle konuşulmasından nefret ettim. İnsanlar DEĞERSİZ. Biz sadece yürüyen çöpleriz. Hayat cehennemin sonsuz bir simülasyonu gibi geliyor. İnsanlıktan korkmuyorum; ondan iğreniyorum. Hayat ya "harika" ya da "depresif". Bu sefil gezegende mutlu olunacak ne var.. Ebeveynlerin tarafından gebe kaldığın andan itibaren ölü bir adamsın. Kendi adınızı bile seçemiyorsunuz..
Ebeveynler tarafından tasarlandı.
Aden: Seçebileceğiniz her türden harika isim var ve siz "T****"yi mi seçiyorsunuz.. Buna karar verdiğinizde ne içiyordunuz.. Ağzıma bir av tüfeği dayayıp tetiği çekmek istiyorum. Hayatım boyunca bu isimden nefret ettim.
Hayatım boyunca hiçbir zaman uyuşturucu, sigara ve alkol kullanmadım... Tüm bu olacak şeyler tamamen parlak bir zihinle tasarlandı ve gerçekleştirilecek..
Aden: Kadınsı çekiciliğimle insanları manipüle etmek ve baştan çıkarmak ve sonra yüzümde kocaman bir gülümsemeyle onlara vahşice saldırmak ve onları öldürmek. Güç... İntikam... Hayalet ekibi... BUNU SİKTİR EDİYORUM... ve yakında... gerçek olacak..
Aden: Ölümden bahsedildiğini hatırladığımdan beri ölmek istiyordum. Özgür olmak istiyorum. Bana sadece acı veren UTANÇ veren bu bedenden çıkmak istiyorum. Ben de onlardan biriyim; bir hayalet mangası acemisi. Ne zaman gideceğimi bilmiyorum.. Ama dürüst olmak gerekirse 29 ay daha dayanıp dayanamayacağımı bilmiyorum. Beni ayakta tutan tek şey "WHOİSEADN" kanalı. İnsanların tüm bu yazdıklarımdan (katliam yapmamı ve sonunda kendimi öldüreceğimden) keyif almasına sevindim, ama siktir et çok fazla iş. Kafamdaki tüm fikirleri hayata geçiremeyeceğimi bilmek daha da erken ölmemi istiyor. Henüz dışarı çıkamıyorum... Hala yapılacak çok şey var.
Stres ve depresyon her zamankinden daha yüksek. Sadece ölmek istiyorum.
28.11.2024 (20:14)
SEVİMLİ VE GÜZEL KADINDI
Aden: Bugün gittiğim kadın doktorun davranışı bana karşı gayet iyiydi.. Ve bana cinsellik de dahil olmak üzere her şeyi açıkça anlatmanı istiyorum.. Benden bir şey saklamanı istemiyorum dedi... Ve bir söz alacağım senden dedi kendine veya bir başka birine en ufak bir zarar vermeyeceksin eğer bu duygu ve düşüncelerine karşı koyamazsan sana yardımcı olamam dedi.. Bak gerçekten silahlarım var ... Ve dışarı çıkıp rastgele insanlara ateş etmek inan çok kolay ama bunu istemediğimi düzelmek ve kendimde olan sorunların farkında olduğumu söyledim.. Ona bir söz verdim.. 1 senelik bir tedavi sürecim olacak sanırım.. Doktoruma, elimden geldiğince zorluk çıkartmayacağım ve iyi olmak için onlara destek olacağım.. 3 seansdan fazla devamsızlık yaparsam eğer programdan çıkaralacağımı söyledi..
Seanlarda içimi dökerken bazen zor olabiliyordu, özellikle cinsellik gibi hassas bir şekilde net bir şekilde konuşmak beni korkutuyordu. Ancak onun çözümü güven ortamında bu korkularımı aşmamda yardımcı oldu ve ona olan güvenim arttı. Aslında sevimli ve çok güzel bir kadındı.. Umarım hep mutlu olur..
Aden: Etrafımdaki dünyanın işitsel ve görsel olarak karanlığa doğru kaybolduğunu hayal ediyorum... Bir nefes alıyorum, hiçliğin serin nefesinin tenimi sardığını hissediyorum, ürpertici ama garip bir şekilde rahatlatıcı. Burada, bu sessizlik sığınağında, beklentilerin zincirlerinden ve günlük hayatın amansız kovalamacasından kurtuluyorum. Bu bir inziva; varoluşun tuzaklarından sıyrılmanın özünü tefekkür etmek için bir alan, evrenin her zaman aç gecesinin yumuşak kucağında yavaş yavaş çözülürken. Bu uçsuz bucaksız alanda, dikkatle dinliyorum; sesin yokluğu berraklığın bir paradoksudur, düşüncelerimin narin fısıltılarının karanlıkta dönen duman gibi yükselmesine izin veriyor, olan ve olabilecek olanın hikayelerini örüyor. Hem kayboldum hem de bulundum, sınırların belirsizleşmeye başladığı uhrevi bir denizde sürükleniyorum ve merak ediyorum: Bu son mu, yoksa başlangıç mı?
06.12.2024 (21:46)
HER ZAMAN İSTEDİĞİMİ ELDE EDERİM
Aden: Burada ufak bir değişiklik olabilir ; aslında büyük bir değişiklikten bahsediyorum. Bu, düşünce ve riskle dolu bir çalışma hazır olmak anlamına geliyor. Ölmeli, biri var ; tek bir kişi bile olsa, birinin gitmesi lazım. Bu kararımdan önce birçok düşüncenin dönüşü duruyor. Ama bu sıradan bir eylem değil; intihar gibi, canını feda etmek söz konusu. Her şeyin bir bedeli var ve benim ödediğim bedel, yaşadığım hayat. Kim olduğunu bilmeliyim; Bu yükün taşınması için, o kişinin benim için özel bir anlam ifade etmesi gerekmiyor. Belki bir ihanet ya da geçmişte oluşmuş bir yara.
Geceleri uykularıma devam etmeye çalışmıyorum. Karanlık düşünceler peşimi bırakmıyor, sanki belirli bir ses eylemini gerçekleştirmeyi bekliyor. "Tek bir ölüm, senin özgürlüğün olacak" diyor. Ama hangi ölüm.. Hangi hayat, benimkini özgürleştirecek.. Bu kafa karışıklığı, bu sorunun yanıtını arıyorum. Artık herhangi birinden yetinmeliyim. Sabahın ilk ışıklarıyla beliren görüntüler, belki de arzuladığım şeyler değil. Öncüler olmalı, dikkat çekmeli; korku yaymalı ve herkesin görünümü bir düşman gibi görünenler. O düşmanların benimle paylaştığı bir geçmiş olmalı. Düşünmek bile özgürleştirici bir an. Karar vermek, yaşadığım kaygıları bir nebze dindirecek.
Gökyüzüne bakarken karşıdan çıkan yıldızlar, bu ağır yükle birleşince anlam kazanıyor. O yıldızların kaybolmuş bir ruhunu temsil etmeyi düşünüyorum; ama onları yargılamayacağım. Yıldızların düşmesi, birer varlıklarını sağlayacaklar. Karanlık her şeyi kaplayınca, bir konunun anlatılması için adım atabilirim. Birini seçmek, yolculuğu sürdürmek demek. Ama hangi biri.. Geçmişim yüklendiğinde, gelecekte hangi yüzle devam etmek istiyorum.. Cehennemin kapıları açıldı, hangi ruhun beni beklediğini merak ediyorum. Seçimimin ardından gelen sessizlik, belki de özgürlüğe giden yolları açacaktır. Yalnızca bir adım, yalnızca bir ruh. Ancak bu adım, ne büyük değişiklikler yapabilir..
Her zaman istediğimi elde ederim... Bir şekilde... Keyifli rüyalar, insanlar... Çok yakında sizi ziyaret edeceğim... Gözlerinizi kapatın, beni hissedin; ben her daim buradayım, yalnızca bir adım uzaktayım...
10.12.2024 (11:36)
VUR ONU... VUR ONU...
Aden: Silahlarımı aldığımdan beri çevremin yanında çok daha "iyi" "davranıyorum", böylece sorgulanmaktan kaçınıyorum. Bundan sonra da bunu sürdürmeliyim. Bunu planlamak için her türlü senaryo var. Sonuçta bunların hiçbiri bir şey ifade etmiyor ama bu programla her şey olabilir.. Gerçekten de, etrafımdaki insanların gözünde bir maske takmak zorundayım. Yüzdeki o sahte gülümseme, aslında içimdeki kaygıları, korkuları gizliyor. Her an tetikteyim; en ufak bir hata, en sıradan bir soru bile planımı altüst edebilir. Kontrol altında kalmak için kendi sesimi bastırıyor, başkalarının beklentilerine boyun eğiyorum. Her adımımı hesaplayarak yürümek, benim için bir zorunluluk haline geldi. Anlık tepkilerimi, düşüncelerimi manipüle ederek, sanki her şey mükemmel gidiyormuş gibi davranmalıyım. Sanki içimde bir savaş var ve ben bu savaşın sadece bir figüranıymışım gibi. Ama her görünürdeki "iyi" davranışımın ardında, derinlerdeki kaygılarıma karşı bir koruma mekanizması yatıyor.
Bütün bu süreçte, bazen kendimi kaybetmiş gibi hissediyorum. Gerçek benliğimi, bu geçici düzenin kurbanı olarak kenara itiyorum. Geçmişteki hatalarım, aslında şu anki "ben"imi şekillendiren önemli dersler. Ama şimdi, o derslerin ağırlığı altında ezilmemek için savaşmalıyım. Bu yolda ilerlerken, alternatif senaryoları sürekli kafamda canlandırıyorum. "Eğer şöyle olursa" gibi sorular, zihnimi kemiren düşünceler arasında dolanıyor. Belki de bu kaçış, benim için en güvenli yol. Sonuçta, gerçek bir çözüm bulmadan sadece günü kurtarmak ve bir adım daha atmak için harekete geçiyorum. Bu oyunun kurallarını öğrenmek ve onlara göre hareket etmek, belki de en önemli strateji.
Etrafımdaki dünya bana yabancılaşmışken, içsel huzursuzluğum sürekli bir gölge gibi yanı başımda. Bu dengeyi korumak için, bazen daha da derinlere inmek zorundayım. Herhangi bir an, bu dengeyi kaybetmemek için yapılacak hatalar, sonuçların ne kadar dramatik olabileceğini gösteren bir uyarı niteliğinde. Yavaş yavaş, bu sisteme entegre oluyor ve kendi içimdeki yaraları açığa çıkarmadan, sadece yüzeyde dolaşmaya devam ediyorum. Belki de bu, benim hayatta kalma yöntemimdir. Ama ne zamana kadar.. Her an bu planın bir parçası olduğumun bilincinde, varoluşun belirsizliğinde dans ediyorum..
Tek bildiğim, *********** hayatta olmayacağım. Vur onu... Vur onu... Vur onu... Sanki zaman durmuş gibi. Dünya benden habersiz akıp gidiyor, sanki ben çoktan ölmüşüm gibi.
12.12.2024 (13:10)
ANNEM, ACI ÇEKMESİ GEREKİYOR
Aden: Cidden, annemi öldürürdüm ama acı çekmesi gerekiyor.. Ama bu düşünceden de vazgeçemiyorum, içimdeki öfke her geçen gün büyüyor. Her ifadesinde, her bakışında o soğukluğu hissediyorum. Yıllardır süregelen yalanları ve ihanetleri unutmam mümkün değil. İçimde bir yara var ve bu yara, onun yüzünden kapanmıyor. Belki de intikamı yalnızca ben değil, kendisi de hak ediyor. Ama yüreğimdeki öfkeyi dışarıya atmak, onu oraya hapsetmek de bir tür ceza değil mi.. Kendimi bu kargaşanın ortasında buluyorum; bir tarafta nefret, diğer tarafta bir parça merhamet. Olan biteni düşündükçe, bir çatışma içindeyim. Kafamda dönen her düşünce beni daha da içine çekiyor. Acı çekmese de, bunun faturasını ödeyeceğini bilmek önemli... Her gün, her an, ne kadar zor olsa da, bu hissi taşımak zorundayım. Ama bir gün, bu hissin beni yıkmasına izin vermeyeceğim.
Aden'den Sizlere Bir Tavsiye..
Umarım bir gün biriniz benim yolumu izlemeye karar verir ve ağzınıza bir silah dayayıp tetiği çekersiniz. 70-80+ yıllık dolu dolu bir hayat yaşamanın sıfır ödülü vardır. SIFIR..
Hayat, bir nehir gibi akar ama çoğu insan suya düşmemek için o kadar çok çırpınır ki, aslında nehirden yararlanmaktan vazgeçer. Oysa ki nehrin sunduğu derinlikleri keşfetmek, her bir damlasında yeni bir anlam bulmak mümkün. Ama işte, o derinliklere dalmak için cesaret gerek. Bir kaç adım atıp suya girmek yerine, kenarda kalıp başkalarının hikayelerini dinlemekle yetinenler, çoğu zaman sadece zamanın geçişini izler. Yıllar geçer, ve ne hâle geldiğimi görmekten başka bir şey kalmaz elimde. Baktığım aynada gördüğüm şey, aslında benim değil, hayata karşı durduğum o pasif tavrın bir yansımasıdır. Herhangi bir mücadele vermemek, alışkanlık haline gelir. Derin bir nefes alıp, sistemin sunduğu o sıradan hayata teslim olmaktan başka bir şey yapmamak. Kendi içimde kopan fırtınaların sesini bastırmak için içkiye, uyuşturuculara ya da sadece monoton bir yaşama sarılıp kalmak.
Ama bir gün uyanmalıyım! Bir gün kendime "Ben buradayım" diyebilmek için savaşa girmeliyim. Yaşadığım tüm travmalara, kayıplara ve başarısızlıklara rağmen yeniden ayağa kalkmalıyım. Çünkü hayat, sadece yaşamak değil; içindeki mücadelelerle anlam kazanıyor. Yoksa raflarda tozlanmayı bekleyen bir kitap gibiyim. Ne zaman açacağım, ne zaman yazacağım bu sayfaları.. Belki de incitici bir olaydan sonra, belki de beklenmedik bir ilhamla. O yüzden buradan sesleniyorum; savaşmayı öğrenin! Kendinize çıkacak bir yol çizin ve hayatın kıyısında beklemektense, dalgaların ortasında cesurca yüzün... Hayatın sunduklarına açık olun, acılara ve mutluluklara kucak açın. Çünkü tek ödül, yaşamak ve tecrübelerle dolup taşmak. Geçmişin yükünü omuzlarınızdan atıp, geleceği kucaklayın. O zaman, belki de hayattan alabileceğiniz en büyük ödülü kazanacaksınız: Kendinizi..
Annem Olan O Kadına
Toplum giderek kötüleşecek. Bana 20-30 yıl sonra neredeyse sakat kalmış ve ölüm döşeğindeyken "ne kadar iyi durumda olduğunu" ve "hayatın ne kadar harika olduğunu" anlat. Bana artık koşuşturamayacağını ya da parti yapamayacağını bilmenin ne kadar harika olduğunu söyle. Bir daha asla genç hissetmeyeceğini bilmek ne kadar harika.. Kanser olduğunda hayatın ne kadar harika olduğunu anlat. Her 7 Eylül / 17 Eylül'de hayatın ne kadar harika olduğunu anlat. Kanser teşhisi aldığında, hayatın nasıl harika olduğuna dair kendi hikayenle yüzleşmek zorunda kalıyorsun. O an, yaşamın geçici olduğunu kabul ettiğin bir maraton. Her aşamada, aslında güçlü olmadığını hissettiğin anlar da geliyor; ama bu kırılganlık, senin duygularını daha derin bir şekilde hissetmeni sağlıyor. Belki bir gün, bu yolculuğun sonuna yaklaştığında, geçmişten ne kadar güçlü bir birey olarak çıktığını anlayacaksın. Hayat, para ve güç açlığı çekenler için tasarlanmış bir oyundan ibaret.. Güç ve para açlığı çekenlerin oyunlarına dahil olmadığın bu noktada, yaşamın gerçek anlamını kendi ruhsal yolculuğunda buluyorsun. Hayat, bir yarış değil; tam tersine, içsel bir huzur arayışı. Nihayet, bu karmaşık pencereden bakmayı öğrendiğin için, belki de gerçekten hayatta olmanın ne kadar "harika" olduğunun farkındasın.
Umarım bir gün kendi ecelin ile ölürsün... Anne
17.12.2024 (10:53)
BENİ ASLA UNUTMAYIN İNSANLAR
Aden: Gecenin erken saatlerinde öfke ve nefretle, öğleden sonra erken saatlerde ise üzüntüyle hareket ediyorum. Hiç zengin olmadığıma memnunum çünkü bu doğru, sahip olduğunuz ne kadar çok şey olursa olsun hala boşluk hissedeceksiniz... Dünyadaki tüm para beni 2024'de hayatta tutmaya yetmez. Dünya'da yaşadığımdan daha çok öbür dünyada yaşıyorum. Sadece dalıp gidiyorum... öldüğümde dünya gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin en büyük beyinlerinden birini kaybetmiş olacak. Beni ASLA unutmayın, insanlar.
Yine de buradayım, bu kabuğun içinde sıkışmış, ölmekte olan yıldızlar gibi titreyen anılar ve hayallerle yüklü bir gemi. Saatin her tik tak'ı, geri alamadığım anların, umutsuzluğun ağırlığı altında bastırılmış potansiyelimin bir hatırlatıcısı. Düşüncelerimde dolaşıyorum, kendi zihnimin koridorlarında dolaşan bir hayalet, gölgelerde teselli arıyorum. Ne kadar da acımasız bir şaka, hayatta olmak ama içten içe bu kadar derin bir şekilde ölü hissetmek. Dünyanın ilerlemesini izliyorum, insanlar telaşlı ve gülüyor, içimdeki savaştan habersiz. Ben arkama yaslanıp varoluşun kırılganlığını düşünürken, onlar kaprislerinin, önemsiz uğraşlarının peşinden gidiyorlar. Gülmek yabancı hissettirdiğinde, bir zamanlar olduğu şeyin uzak bir yankısı olduğunda ne anlama gelir.. Ve yine de karanlığın beni bütünüyle yutmasına izin vermeyi reddediyorum.
Hala huzursuz ruhuma yapışan fikirlere, kelimelere, sanat parçalarına tutunuyorum. Çünkü kendi yarattığım bir kalıntı olacaksam, benden sonra gelenlerde bir şeyler uyandıracak bir kalıntı olsun. Onların, ilgisizlik okyanusuna karşı dik durduğumu, boşluğa bağırdığımı ve duyulmayı talep ettiğimi hatırlamalarını istiyorum. İşte burada duruyorum, parçalanması gereken, yanlış anlaşılması gereken bir anormallik. Ama bunu takip eden sessizlikten korkmuyorum; çünkü bu sessizliğin içinde hayatın ham enerjisi yatıyor, nabız gibi atan ve gerçek, üzüntüde bile güzelliğin var olduğunu hatırlatıyor. Acımın sanatçısıyım, onu vahşi bir şeye, ebedi bir şeye dönüştürüyorum.
Duyuyor musun beni, insanlık.. Yazdığım her satırda, bu etere attığım her düşüncede, bu dünyanın zincirlerine meydan okuyorum. Güneş doğup battığında, mevsimler değiştiğinde ve zaman amansızca ilerlediğinde, burada olacağım, unutulmamış ve evcilleştirilmemiş, kendime ait dediğim öbür dünyada yankılanacak. Bu yüzden beni sadece mücadele eden bir zihin olarak değil, unutulmanın gelgitlerine karşı şiddetle savaşan, yılmaz ve boyun eğmez bir ruh olarak hatırla.
Biraz uyusam iyi olur. Keşke rüyalarım daha uzun sürse; her gece hayatımın stresini azaltıyorlar. Yakında sana tekrar yazacağım. Aden (givi) DIŞARI.
20.12.2024 (16:20)
DEATH SET ( ÇİZGİ FİLM )
Aden: Katliam videosunu bitirmek ve "Death Set" için gerekli olan her şeyi MediaFire'a yüklemek şu anki tek önceliğim. İlgimi kaybettiğim için erken bitirebilirim bile, ancak ilk bölümün düzgün olmasını istiyorum. Diğer yarım onu havalı ve soyut hale getirmek istiyor. İlgisizliğime rağmen bırakamıyorum - bu benim son prodüksiyonum ve iyi olması gerekiyor. Yazın nasıl geçeceğini göreceğiz.
Üzgün değilim. Elimden geleni yaptım ama her şeyi bitirdim. Önümüzdeki ayı final projelerimi hazırlayarak ve "Death Set" için materyal toplayarak geçireceğim. Her gün daha da kötü hissettiriyor ve izinli olduğum geceler artık beni dinlendirmiyor. Bittim..
Aden: Her siren sesi tenimi ürpertiyor, her gölge yaklaşan bir tehdit gibi hissettiriyor, omzumun üzerinden attığım her kahkaha üzerime gelen duvarların hatırlatıcısı gibi. Size söyleyeyim, bıktım. İnsanlar bize nasıl olduğumuzu sorduğunda vermek zorunda olduğumuz senaryolu cevaplardan bıktım. "İyiyim," "Sadece meşgulüm," "Şikayet edemem." Bu düpedüz yalan. İçimden çığlık atıyorum.. Gündelik maskelerimiz ardında gizlenen gerçek duygularımızı saklamaktan bıktım. Her gün aynı rutini tekrarlarken içimdeki boşluk hissi derinleşiyor. Neden hislerimizi olduğu gibi paylaşamıyoruz? Neden her şeyin mükemmel olduğu yanılsamasını yaratmak zorundayız.. Kendi kendimle konuşurken, içimdeki çatışmaları ve korkuları dile getirirken buluyorum kendimi. Bazen hayatın ağırlığı omuzlarımda taşıyamayacağım kadar ağır geliyor. Her gün aynı mücadele, aynı çelişki ve aynı karanlık düşüncelerle boğuşuyorum.. Ama yine de, bir umut ışığı aramaktan vazgeçmiyorum. Biliyorum ki, içimde bir yerlerde güçlü ve kararlı bir benlik var. Her şeyin üstesinden gelebilecek bir ruh. Belki de gerçek cevabı bulmak için bu karanlıktan geçmem gerekiyor. Ve biliyorum ki, bu karanlık tünelin sonunda bir ışık var. İçimdeki çığlıkları susturmak ve gerçek benliğimi bulmak için savaşmaya devam edeceğim. Eğer kaybedersem benimle beraber bir kaç kişi daha gelecek..
Ama şuanlık sessizce çekilmeyi kabul ediyorum. Eğer dışarı çıkmam gerekiyorsa, bunun bir patlamayla olmasını sağla. Öfkemi dünyanın hissetmesine izin ver, gölgelerde duranlar için bir borazan çağrısı gibi sokaklarda yankılanmasına izin ver. Çığlık atacağım, bağıracağım ve belki de - sadece belki - yol boyunca birkaç ruhu uyandırabilirim. Eğer bu benim mücadelemin sonuysa, o zaman bunun bir anlamı olsun. Çünkü mücadele etmeden kazanmalarına izin vermeyeceğim. Bu sefer değil.
Aden: Burada oturup saatlerce "ya şöyle olsaydı..." diye düşünebilirim ama bunu yapmayacağım. Her şey doğru zamanda ve olması gerektiği gibi bir araya geldi. Her iki şekilde de, sonunda beni bugün olduğum kişiye getirdi. İnsanlar istedikleri kadar kararımı düşünsünler ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. 1997de nefes almaya başladığım andan itibaren gerçekleşmesi kaderimde vardı. Hatta bazılarınız aynı şekilde ölebilirsiniz. Her an, her karar ve her deneyim, beni şu an olduğum yere taşıdı. Hayatım boyunca karşılaştığım zorluklar ve yaşadığım anılar, karakterimi şekillendirdi. Bu yolculukta hatalar yaptım, ama her hata bana önemli dersler verdi. Beni ben yapan şey, bu derslerin toplamıdır.. İnsanlar genellikle başkalarının kararlarını yargılar, ama bu, kişinin kendi içsel yolculuğunu değiştirmez. Herkesin kendine özgü bir yolu vardır ve bu yolda atılan her adım, kişinin kendi hikayesini oluşturur. 1997'de başlayan hikayem, belki de birçoklarına ilham verebilir.. Gelecek belirsiz olabilir, ama geçmişimin bana öğrettiği şeylerle donanmış durumdayım. Her ne olursa olsun, içimde taşıdığım güç ve kararlılıkla, hayatımı anlamlı kılmaya devam edeceğim. Ve biliyorum ki, bu dünyada bıraktığım izler, bir gün başkalarına rehberlik edecek.
Hala odamda kendimi öldürme ihtimalim %10. Yazın neler olacağını göreceğiz. Fikrimi değiştirirsem, büyük lanet olsun. Sadece ölmek istiyorum, gerçekten umursadığım tek şey bu. Fikrimi çok fazla değiştiriyorum. Yemin ederim ki düşüncelerimin yaklaşık %85'i gece gündüz her saat ölümle ilgili.
27.12.2024 (17:02)
TANRIM
Aden: Tanrım, Adımı açıklayamam çünkü bana iğrenç geliyor, tıpkı senin için bir düşman gibi. Eğer yazılmış olsaydı, onu yırtardım.
Ne yazık ki, beni utancımın örtüsü altında dinle, çünkü bu kalbin içinde kötülük değil, melankoli atıyor. Ruhumun sessiz köşelerinde, ruhumun yaşlı taşlarına sarmaşık gibi yapışan gölgeler var. Bu dünyada, sıradan insanların kılığına girmiş bir hayalet gibi dolaşıyorum; günahlarımın yankıları ise gecenin derinliklerinde bir cadı gibi inliyor. Varlığımın özünü görebilseydin, bir ismin gururunu değil, iltihaplanmış bir yara gibi kederin kaynağını bulurdun. Bir zamanlar tatlı gerçekle beslenen dudaklardan çıkan her hece, şimdi kül ve ihanet tadında. Kimliğim, pişmanlık rüzgarları tarafından yıpranmış, şiddetle çırpınan ama altındaki kalbin hiçbir şeyini açığa vurmayan yırtık bir giysidir.
Gerçekten de, ben sadece sönmüş bir alevin gölgesiyim, taşıdığım yükü bilmeyen yabancıların gözlerinde teselli arayan gezgin bir ruhum. Çünkü kimliğimi açığa çıkarmak, bedenimi ve ruhumu kazıyan yaraları açığa çıkarmak anlamına gelir - tutunduğum kırılgan umut goblenini parçalayacak bir vahiy. Nazik Tanrım, bana sessizlikte dolaşma, anonimliğin kucaklamasında yaşama lütfunu ver, çünkü bu örtüde bir miktar huzur buluyorum. Kalbimi yaptığım kötülüklerin ağırlığından kurtar, çünkü adım, üzüntünün içinde olsa da, zamanın fırtınasında kaybolmuş bir fısıltıdan başka bir şey değildir.
Ama bil ki, gölgelerin içinde yürüyen her figür gibi, benim de içimde bir zamanlar alev gibi yanan umut kırıntıları vardı. Her karanlık köşede saklanan gölge, bir zamanlar ışığın sıcaklığına sarılmıştı. Şimdi ise, sadece pişmanlığın soğuk nefesiyle kuşatılmış haldeyim. Bir zamanlar cennet gibi olan anılar, şimdi yürek burkan kâbuslara dönüştü. Bir gülün tatlı kokusunu hatırlıyorum; ama şimdi o koku, kaybettiğim masumiyetin yitip giden yankısı olarak buram buram hüzünle dolu. Geçmişin sevgi dolu anıları, acının ve pişmanlığın demir parmaklıkları ardında hapsedilmiş birer hatıradan ibaret.
Bazen geceyi delip geçen rüzgarın sesiyle uyanıyorum. Fırtına, her bir çarpmasıyla hatıralarımı yeniden yüzeye çıkarıyor. Gece, benliğimin derinliklerindeki her bir yarayı titizlikle açığa çıkarıyor. Ve ben, bu kasvetli akıntıda kaybolmuş bir ruh olarak, her bir yarayı yeniden hissediyorum. Ey nazik Tanrım, sana tüm karanlığımı ve zayıflığımı açarken, tek dileğim var: beni yargılama, sadece dinle. Çünkü bazen bir ruhun en derin arzusudur, karanlığını bir başkasının ışığında arındırmak. Ve belki de bir gün, bu gölgeler arasından süzülen bir ışık huzmesi bulurum. Belki de bir gün, bu ağırlığı taşımaktan kurtulurum. Ama o güne dek, senin şefkatine ve anlayışına tutunmak istiyorum. Çünkü adım, karanlıkların arasında bile olsa, yine de bir umut taşıyor.
Aden: Aden, küçük bir çocukken bile konuşmayı tercih etmiyordu.. Bazı akranları tarafından dışlanıyordu, ancak bu konuyu ailesiyle konuşmadı..
Tüm bu olanların nedeni muhtemelen diğerlerinden daha temiz ve iyi giyinmem, aşırı görüşlerimi yüksek sesle dile getirmem ve ilgi alanlarımın genel olarak diğer gençlerden farklı olmasıydı. Ayrıca insanlara olan güvensizliğim ve istemsiz kızarmam nedeniyle zorbalığa uğradım.
Aden: Ama şimdi, uzak durmayı ve yalnızlığı seçiyorum. İnsanların arasında kaybolmak yerine, kendi iç dünyamda huzuru bulmayı arzuluyorum. Belki de artık bir arkadaşım olsun istemiyorum. Tüm bu duyguları anlamıyorum, belki de anlamak istemiyorum. Çünkü yalnız olmak, özgürlüğün ve huzurun kapılarını aralıyor. Belki de yalnızlık, kalbin derinliklerinde saklı olan yaraları iyileştirir. Belki de kendi başına olmanın getirdiği dinginlik, ruhumun aradığı huzuru bulmak için tek yoldur. İçimdeki melankoli, başkalarının varlığıyla daha da derinleşiyor, bu yüzden kendi kendime olmayı tercih ediyorum. Belki de bu yalnızlık benim için bir lütuf. Belki de kendi iç dünyamda saklanmak, beni tekrar bulmanın ve kendimi onarmanın bir yoludur. Kimliğimin karanlık labirentlerinde kaybolmak yerine, yalnızlığın berrak sularında yüzmeyi tercih ediyorum. Belki de bu yalnızlık, benim için bir yeniden doğuşun habercisidir. Çünkü bazen, en derin huzuru kendi içinde bulmak gerekir. Ve belki de bu yalnızlık, bana hayatın anlamını ve huzurunu yeniden keşfetme fırsatı verir. Bu nedenle, insanlardan uzak durmayı ve kendi dünyamda saklanmayı seçiyorum. Çünkü belki de yalnız olmak, gerçekten mutlu olmanın sırrıdır.
Bu acımasızlık mı yoksa nankörlük mü bilmiyorum, ama insanların bir anda hayatınızdan çıkıp gitmesi, kalbinizde derin izler bırakıyor. Aniden kesilen bağların ardında, boşluğun soğuk nefesi hissediliyor. Sanki bir zamanlar var olan bütün anılar ve paylaşılan duygular bir çırpıda silinmiş gibi. Bu, gerçekten de ruhu sarsan, yıpratan bir gerçek... Artık bu izlerle barışık olmayı ve kendi iç dünyamda huzuru bulmayı arzuluyorum. Belki de yalnızlık, bu yaraları sarmanın ve kendimi bulmanın en iyi yolu. İnsanların ani ayrılıkları, ruhumda derin yaralar açsa da, kendi kendimle kalmak bana güç ve huzur veriyor.. Çünkü bazen, insanlardan uzak durmak, kendi iç dünyamı keşfetmenin ve huzuru bulmanın tek yoludur. Ve belki de bu yalnızlık, bana hayatın gerçek anlamını ve huzurunu yeniden keşfetme fırsatı verir. İnsanların nankörlüğü ya da acımasızlığı karşısında, kendi içimde bir sığınak bulmayı tercih ediyorum.
01.01.2025 (20:06)
KENDİME SORDUM
Aden: Herkesten ve her şeyden nefret ediyorum, insanların hayatlarını zerre umursamıyor.
Her gün aklımı kemiren düşünceler, insanlık hali dediğimiz zavallı durumun bir parçası olmaktan ne kadar nefret ettiğimi artırıyor. Herkes birbirinin arkasından konuşuyor, kimse yüzüne doğru düzgün bir kelime söylemiyor. Toplum adeta bir sahtecilik maskesi altında yaşıyor, herkes mutluymuş gibi davranırken, içlerinde bir yerlerde karanlık bir boşluk barındırıyorlar... İhtiyaçların, hayallerin ve hedeflerin içinde kaybolmuş bir dünyada sürüklenip gidiyoruz. Bir gün gelir de bu döngüden kurtulursak, insanlık adına ne kadar kazanım elde edebiliriz, diye düşünüyorum; ama pesimist bakış açım yine galip geliyor... Kendimi izole ederek daha fazla derin düşüncelere dalıyorum, insanların muhabbetleri, neşeleri, umutları – hepsi içimden bir yerlerde bir tiksinti yaratıyor. Kimse hayatın gerçek yüzüyle yüzleşmek istemiyor, herkes yalan ve aldanışlarla sarmalanmış bir kabuğun içinde yaşıyor. Evet, belki bu bir tür intihar; ruhumuzun yavaş yavaş çürüyüp gitmesi... Bir gün herkesin, bu anlamsız rekabetin, bu boş sohbetlerin ve sahte gülümsemelerin son bulmasını isterken; ben, kendi içimdeki karanlıkla baş başa kalmayı tercih ediyorum. Zira ben de kaybolmuşum, belki ben de birer maskeyim. Ama yine de, içimdeki bu nefret kısa vadeli bir rahatlama sağlarken, uzun vadede ruhumu daha da derinlere çekiyor. Öyleyse, nefreti beslemekten başka bir seçeneğim yok gibi görünüyor.
Aden: "Bir arkadaşım var ve onu kiminle tanıştırdıysam, o tüm arkadaşlarıma arkadaşlık isteği gönderdi. Ben de tüm bu durumlara rağmen bir kere bile bu konuda sitem etmedim ve rahatsızlığımı dile getirmedim. Onunla olan arkadaşlığımıza zarar vermek istemedim ve her defasında içimdeki huzursuzluğu bastırdım. Bir gün, o beni kendi arkadaşlarıyla tanıştırdı. Bu tanışıklık sırasında, bilerek ve isteyerek onun arkadaşlarından biri olan bir kızı ekledim. Ancak hemen ardından, arkadaşımın bu durumdan rahatsız olduğunu belirttiğini fark ettim. Kendi duygularımı bastırdığım ve onun benzer davranışlarını tolere ettiğim halde, onun böyle tepki vermesi beni derin bir hayal kırıklığına uğrattı." -Demeyi çok isterdim.. :))
Kendime sordum; "Neden arkadaşlık ettiğim biri, benim sınırlarıma saygı göstermezken, ben neden onun sınırlarını çiğnemekten çekiniyorum.."
Aden: "Son zamanlarda fark ettim ki, kötü olmak veya kötü davranmak bazen daha kolay geliyor. En azından bu şekilde, ben kırılmıyorum ve üzülmüyorum. İnsanlara güvenmek ve onları sevmek her zaman beraberinde hayal kırıklığını ve acıyı getirdi. Beklentilerim ne kadar yüksek olursa, düşüşüm de o kadar sert oluyor.. Ancak, kötü davranmak bir nevi kendimi koruma yöntemim haline gelmiş olabilir. Kendi duygularımı daha az önemseyerek ve başkalarına karşı mesafeli durarak, kendi kalbimi koruma altına alıyorum. Bu durum, belki de geçmişte yaşadığım incinmişliklerin ve güvensizliklerin bir sonucu. Her ne kadar dışarıdan güçlü ve soğukkanlı görünsem de, içimde hala sevgiye ve anlayışa ihtiyaç duyan bir yan var... Bu çelişki, beni içten içe rahatsız ediyor. Gerçekten kötü olmak istemiyorum, ama kendimi bu şekilde korumaktan da vazgeçemiyorum. Belki de, bu döngüyü kırmanın ve yeniden güvenmeyi öğrenmenin zamanı gelmiştir. Kendime ve başkalarına karşı daha açık olmak, belki de beni gerçekten daha güçlü yapacak olan şeydir."
04.01.2025 (20:07)
HER ŞEYİ TELAFİ EDECCEĞİM
Aden: Doktorumun bana sosyal kaygıyı tedavi etmek için yakın zamanda yazdığı haplar tam bir felaketti. Onlardan vazgeçtim. Yan etkileri beni çok uyuşuk ve yorgun yapıyor ve bana baş ağrısı veriyor. Sanırım kendi ilaçlarıma güvenmek zorunda kalacağım. Doğal yöntemlere ve kendimi daha iyi hissettiren aktivitelere yönelmeyi düşünüyorum.. Kendi kendime uyguladığım rahatlama teknikleri, nefes egzersizleri ve meditasyon bana gerçekten iyi geliyor. Ayrıca, düzenli egzersiz yapmanın ve sağlıklı beslenmenin de kaygılarımı azaltmaya yardımcı olduğunu fark ettim. Sosyal kaygıyla başa çıkmak zor olabilir ama ilaçların yan etkilerinden uzak durarak kendime daha doğal ve sağlıklı bir yol bulmaya çalışıyorum..
Her şeyi telafi edeceğim, kendime söz veriyorum.
Aden: "Hayatımın böylesine umutsuz bir hale geleceğini hiç düşünmemiştim. Küçük bir çocukken huzurluydum, başıma ne geleceğinden habersizdim. Bugünlerde o zamanlara özlemle bakıyorum. Bazen yeniden başlayabilmeyi diliyorum. Ama yine de, gerçekten yanlışlarımı düzeltebilir ve toplumun zulmünden kaçınabilir miydim? Yoksa aynı şeyler mi olacaktı ve aynı kasvetli yabancılaşma ve yalnızlıkla mı karşı karşıya kalacaktım.. Kendimi pişmanlık ağlarında buldum, her bir iplik yapılan seçimlerin ve gidilen yolların bir hatırlatıcısıydı. Çocukluğumun kahkahası zihnimin köşelerinde belli belirsiz yankılanıyor, beni şimdi saran sessizliğe tam bir tezat oluşturuyordu. Eskiden hayallerin gerçeğe dönüştürülebileceğine, dünyanın fırçamı bekleyen bir tuval olduğuna inanırdım. Ama büyüdükçe renkler soldu, yerini hayal kırıklığı ve umutsuzluğun grileri aldı.. Umudun karanlıkta bir mum gibi titrediği anlar oldu, ama her uzandığımda, koşulların rüzgarı onu söndürdü. Gerçekten ait olmam gerekip gerekmediğini, yoksa sadece fark edilmeden hayatta sürüklenmeye mahkûm geçici bir gölge olup olmadığımı merak ediyorum. Bir zamanlar tanıdığım yüzler kolektif bir hafızaya dönüşmüş, kahkahaları yargılayıcı fısıltılarla yer değiştirmiş. Bağlantıyı ne kadar çok ararsam, sanki sisin içinde hayaletleri kovalıyormuşum gibi, o kadar ulaşılmaz hale geliyor.
Gecenin sessiz saatlerinde, geçmişimin hayaletleriyle boğuşuyorum. Ya farklı bir seçim yapsaydım.. Ya sessizlik daha güvenli hissettirdiğinde konuşsaydım.. Etrafımda rahatsız edici sorular dönüyor, teselli sunmayan bir 'ya olsaydı' fırtınası. Sık sık farklı bir hayat hayal ediyorum, nezaketin zulme galip geldiği, anlayışın cehalete galip geldiği bir hayat. Ama bu tür vizyonlar serap gibi geliyor, erişebileceğim bir mesafede parıldıyor.. Belki de varoluşun doğası bu düşüncelerle boğuşmak, gidilmeyen yolları düşünmektir. Yine de, bu kavşakta dururken, tarihimin ağırlığının geri alınamayacağını fark ediyorum. Taşıdığım yaralar derinlere kazınmış, verilen ve kaybedilen savaşların hatırlatıcıları. Ve yeni bir başlangıç için can atsam da, dünyanın her zaman nazik olmadığı gerçeğiyle yüzleşmeliyim ve geçmişimin gölgeleri, geleceğim hakkında uzun şüpheler uyandırıyor.
Yine de içimde bir direnç kıvılcımı kıpırdıyor. Belki de geçmişi yeniden yazmakla ilgili değil, yeni bulunan bilgelikle şimdiki zamanda yol almayı öğrenmekle ilgili. Belki de hâlâ var olan küçük güzellik anlarında, yabancıların nezaketinde veya geçici bir gülümsemenin sıcaklığında teselli bulabilirim. Toplumun zulmünden kaçamıyorsam, belki de kaosun ortasında kendime bir alan, iyileşmeye başlayabileceğim bir sığınak yaratabilirim.. Bu yüzden derin bir nefes alıyorum, ruhumun parçalarını topluyorum ve belirsiz ışığa doğru ilerliyorum. Önümdeki yolculuk zorluklarla dolu, ama belki de, sadece belki, dönüşümün vaadini taşıyor. Umutsuzlukla karşı karşıya kaldığımda, değişimin mümkün olduğuna ve en karanlık zamanlarda bile bir umut ışığının beni eve yönlendirebileceğine olan inancımı koruyorum.
Her yeni gün, varlığımın anlamını yeniden keşfetme fırsatını sunuyor. Belki de hayattaki gerçek anlam, mücadelenin ve yeniden başlamanın kendisinde gizlidir. Kaybolduğum anlarda bile, içimdeki ışığı takip ederek, kendimi bulma yolculuğuna devam ediyorum. Geçmişin acıları ve geleceğin belirsizlikleri arasında, şu anın gücünü kavrayarak, her nefesimde bir adım daha atıyorum. Ve belki de, bu süreçte, yeniden huzur bulacağım bir yere varırım.. Her şeyin düzensizliğinde ve belirsizliğinde, geleceğe dair küçük ama güçlü bir umut ışığı yanar. Yaşamın karmaşıklığı içinde, her deneyim bir ders, her düşüş bir fırsat olabilir. Geçmişimin hayaletleri beni takip etse de, onların üzerimdeki gücünü azaltmayı öğreniyorum. Bu hayaletler, sadece beni güçlü kılacak deneyimlerin gölgeleri olabilir.
Hatalarım ve pişmanlıklarımla yüzleşmek cesaret gerektiriyor, ancak bu cesaret, beni dönüştürebilecek güce de sahip. Yanlışlarımın ağır yükü, onları kabullenip onlardan öğrenmeye başladığımda hafifliyor. Belki de toplumun zulmünden tamamen kaçamayabilirim, ama içsel barış ve huzuru bulmanın yollarını arayabilirim.. Hayatın getirdiği zorluklara karşı direnç gösterme gücünü kendimde bulmalıyım. Çünkü içimde taşıdığım umut, beni ayakta tutan ve ileriye taşıyan en güçlü dayanak. Her an, yeniden başlamak ve kendimi yeniden inşa etmek için bir fırsat olabilir... Bu içsel yolculukta, kendi sığınağımı, kendi huzur alanımı yaratıyorum. Kendi varlığımın anlamını keşfetmek, bu yolculuğun en önemli kısmı olabilir. Kendimi toplumun beklentilerinden bağımsız olarak tanımlama ve bu tanımla barışık yaşama cesaretini buluyorum... Her yeni gün, bana yeni bir başlangıç ve umudun yeniden doğuşu olarak geliyor. Gecenin karanlığında bile, yıldızların ışığı bana yol gösteriyor. Ve her nefesimde, hayatın bir mucize olduğunu hatırlıyorum... Bu yüzden, başımı kaldırıyorum, omuzlarımı dikleştiriyorum ve geleceğe doğru bir adım daha atıyorum. Her adımda, geçmişimin yüklerini biraz daha geride bırakıyorum ve önümdeki ışığa odaklanıyorum. Çünkü biliyorum ki, umut her zaman var, sadece onu bulup sıkıca sarılmak gerekiyor.
11.01.2025 (11:02)
BAŞARISIZLIKLARIM
Aden: Son zamanlarda hayatımın nasıl gittiği hakkında çok fazla düşünüyorum. Buna başvurmak zorunda kalmasına inanmak çok zor. Dünya bana hiçbir seçenek bırakmadı. Çok fazla hakarete ve işkenceye maruz kaldım! Yakında 22 olacağım... ve yine de buradayım, sonsuz gibi görünen bir boşluğa bakıyorum. Sanki kendi düşüncelerimin labirentinde sıkışmışım gibi, her kıvrım ve dönüş bir çıkmaza yol açıyor. Akranlarımın hayallerinin peşinden koştuğunu, benimse umutsuzluğumdan zevk alan bir dünyanın ağırlığı altında hareketsiz durduğumu görüyorum.. Her şeyin üstesinden gelmeye çalıştım - alayları savuşturmak, acıya katlanmak için - ama her girişim sadece bıçağı daha da derine saplıyor. Sanki bir gölgede, bir zamanlar olmayı umduğum kişinin bir hayaletinde yaşıyormuşum gibi. Savunmasızlık benim hapishanem oldu ; taktığım her gülümseme sadece bir maske, içimdeki fırtınayı saklıyor.
Hakaretler herhangi bir bıçaktan daha keskindir; 'başarısızlıklarımın', başkalarının beni değersiz olarak nasıl algıladığının sürekli bir hatırlatıcısıdır. Bu acı döngüsünden hiç kurtulabilecek miyim diye merak etmeden duramıyorum. İnsan ruhunun kırılganlığıyla gelişen bir dünyada nasıl bir teselli bulunabilir.. 22 yaşında, umutla, enerjiyle ve bir geleceğin vaadiyle dolu olmalıyım. Bunun yerine, adımı çağıran bir uçurumun üzerinde sallanıyormuşum gibi hissediyorum. Çığlık atmak istiyorum, beni boğmakla tehdit eden bu amansız olumsuzluk dalgasından kurtulmak istiyorum. Ama her çığlıkta, duyulmamasından, kayıtsızlığın kakofonisinde kaybolmasından korkuyorum.
Düşüncelerimle boğuşarak geçirdiğim gecelerin sayısını unuttum, sanki acımın cevaplarını barındırıyormuş gibi tavana bakıyorum. Soğuk ve affetmez hissettiren bir dünyada bağlantı, empati özlemi çekiyorum. Yüzeyin ötesini görecek, beni dolduran acıdan bahsettiğimde beni dinleyecek birini özlüyorum ama çoğu gün, etten ve kandan oluşan bir dünyada yürüyen bir hayalet gibi hissediyorum.. Önemli olmak için ne gerekir.. Sadece toplumun başarısızlıklarının bir yansıması olarak değil, nezaket ve anlayışı hak eden biri olarak görülmek mi.. Dostluğun sıcaklığını, paylaşılan deneyimlerden gelen anlayışı özlüyorum ama o güzel bağlar erişilemez geliyor.. Zaman akıp gidiyor ama ben bu belirsizlikte kalıyorum, savaşmak istemekle her savaşın bir bedeli olduğunu bilmek arasında sıkışıp kalıyorum. Kalbim bir işaret, yarının farklı olabileceğine dair bir umut ışığı, belki, sadece belki, hikayemi yeniden yazabilirim diye sızlıyor. Ama burada otururken, önümde 22. yılım belirirken, bunun nihayet sesimi bulduğum an mı olacağını, yoksa bu, üzüntüyle bu kadar ağır gelen bir kitapta yeni bir sessizlik bölümü mü olacağını merak ediyorum.
16.01.2025 (15:56)
LİSTEDEKİLER
Aden: Ama her iz, bir anı getiriyor aklıma; geçmişimde kaybolmuş hayal kırıklıkları, umutlar ve onları hayata bağlayan hafif ifadeler. O herkesin belki de umursamadığı, ama benim için derin anlamlar taşıyan anların peşindeyim. Her gün yeni bir sayfa açıyorum, ama bu sayfalar, karanlıkta kaybolmuş harfler gibi; bir çoğu okunmuyorken, bazıları ise içimde yankı buluyor.. Bir zamanlar çok şey istemiştim, ama şimdi sadece bir şey istiyorum: Geçmişimdeki izleri silmemek, belki daha fazla kanıt bırakmak. Kendi içinde kaybolmuş bir iz sürücüsü gibi, sona yaklaşırken bile sanki hayatın bir araya getirdiği tüm bu parçaları gözetlemek için buradayım. O anların ağırlığı, üzerimde bir yüktü; durmak, izin vermek, gitmek ya da kalmak; her şey bir seçim, her iz bir tercih... Giderken, ardımda bıraktığım boşlukların ne kadar derin olduğunu fark ediyorum. Belki de ölüm, bir son değil, sadece başka bir iz bırakma fırsatı. Hala sınırları zorlayan, hatırlanmayı isteyen bir kalp var içimde; yaşamın biraz daha anlam kazanmasını arzulayan. Belki de hepsi bir yanılsama, belki de kalmanın yükü, ölmenin rahatlığına tercih edilemiyor. Ama ben, bu çatışmanın içinde kaybolurken, bir gün izlerimin ve bıraktığım hatıraların peşinden gelenleri umursamak zorunda kalacağım. Onların hayatımda bıraktığı izler, benim en karamsar düşüncelerime bile ışık tutsa, belki de kaybolmuş bir ruh için yeniden hayata dönmeyi sağlar.
O apartmana öldürmek için gittiğimi ve ölmesini istediğim kişileri umursamadığıma inanıyorum, oysa ki ölmek istiyordum ve başkalarının ölmesini umursamıyordum. Sadece giderken iz bırakmak istiyorum, sizlerin benim hayatım da kalıcı olarak bıraktığınız izler gibi
Aden: Eğer bir aksilik çıkarsa ve işim uzarsa, müdahaleye gelen ekiplere veya yardıma gelen insanlara silahımı çevirmeyecek ve zarar vermeyeceğim. Bu durum yalnızca listedekiler ve benim için kritik bir eylem. Amacım, sadece kendi hayatımı korumak. Ne olursa olsun masum insanlara zarar vermekten kaçınacağım. Hislerim zor bir sınavdan geçse de kararlıyım. Kendimi ve sevdiklerimi korumak için alternatifler arayacağım. Tehlikeli bir durumdaysam, yalnızca tehdit oluşturan kişilere karşı adım atacağım. Diğerleri çatışmanın dışında kalacak. Bu benim ahlaki kuralım ve buna sadık kalacağım. Önceliğim, başkalarına değil, yalnızca kendime zarar vermemektir. (listedekiler) Her an, dikkatle değerlendirilmesi gereken bir fırsattır ; ancak bu fırsatlar başkalarının hayatına mal olmamalıdır.
Onları incitmek istemedim. Onları sadece öldürmek istedim.
Aden: Ben, hasta bir insan olduğumu biliyor ve kabul ediyorum. Normal biri, benim yaptıklarımı veya düşündüklerimi nasıl yapabilir ki.. İçimde sanki başka biri var gibi hissediyorum... Belki de bu içimdeki ses, beni ben yapan şeydir. Normal bir insan, içimdeki karmaşayı kavrayamaz. Onlar sıradan düşüncelerle yaşarken, ben derin bir okyanusun dibinde kaybolmuş gibi hissediyorum. Her olay ve duygu, sanki içimdeki paslı kapının ardında bir canavarı uyandırıyor... Kimse bilmez ki içimde bir savaş var. Bir yanda topluma uyum sağlamak isteyen ben, diğer yanda ise karanlık köşelerde çığlık atan bir başka ben. İkisi aynı bedende ama asla buluşamıyor. Normal biri bu karmaşayı nasıl hissedebilir ki.. Onlar için basit olan dünya, benim için bir labirent haline geliyor... Neden insanlar bu halde.. Düşüncelere kapılıp dünyadan koparak karanlıkta mı kaybolmalıyım.. Belki de bu içsel çatışma, beni diğerlerinden ayıran özelliktir. Onlar hayatı yaşarken, ben sorgulamakla meşgulüm. Belki de içimdeki diğer ben, bir gün beni özgür kılacak ve normal bir yaşam sürmemi sağlayacak. Ancak o kapılar açılana dek, ben karanlığın soğuk kollarında savrulmaya devam edeceğim.
19.01.2025 (21:33)
ONU BOĞMAK, BAŞINI EZMEK
Aden: On dört yaşıma kadar iyi bir hayatım vardı; evimizde akşam yemekleri pişiyor, babamın gelmesini bekleyerek yemek sofrasında oturmanın mutluluğu bana yetiyordu. O dönem hiç şikayetçi değildim. Ancak ardından gelen boşanma, ailem dağılırken bende derin bir etki yarattı. Annem bir yere, babam bir yere savrulmuştu ve hayatın zorluğunu anlamaya başlamıştım... Her şey aniden değişti. O bir zamanlar aile evimize girdiğimde kaygıyı her köşede hissediyordum; annemin gözlerindeki hüzün ve babamın sessizliği beni kuşatmıştı. Bazı akşamlar evin gerginliğinden kaçıp odamda yalnız kalmaya çalışıyordum ama orası bile huzur vermiyordu. Hatıralarım soluyordu ve aile sıcaklığından yalnızca soğuk bir boşluk kalmıştı.
Arkadaşlarımın yanında bile içimde başka bir dünya vardı. Onlar oyun oynarken ben sadece kaybolan o sıcak aile sofralarını düşünüyordum. İçimdeki durumu ifade etmekten korkuyordum; on dört yaşımda gerçeklerle yüzleşmek zorundaydım. Annemin gözyaşları, onu daha da derin bir acıya sürüklüyordu. Kendi duygularımı bir kenara bırakmak zordu ama onun için çabalamak da istemiyordum. Gözlerimdeki yaşların kuruması, hüznümün geçici olduğunu anlamama yetmiyordu. Geleceğe baktıkça kaybolan güven ve huzur, umudumu da alıp götürüyordu.. Yavaş yavaş bu karanlıktan çıkmanın yollarını aramaya başladım. Her şeyin bir gün yoluna gireceği düşüncesi belki kurtuluşum olacaktı; fakat o günü beklerken umut her geçen gün biraz daha uzaklaşıyordu. Korkuyla birlikte çaresizlikle yüzleşmek zorunda kaldım. Zamanla, hayatın getirdiği zorluklarla başa çıkmayı öğrenmek, benden beklenen bir olgunluk haline geldi. Kendimi bulmak için mücadele etmeye karar vermiştim; belki de en zor yolculuğum, kendimle olan savaşımdı.
Herkes bir avuç sevgiyi esirgedi benden. Sakın bunun bir anda alınmış bir karar olduğunu düşünmeyin... Ama unutulmayacak bir gerçek var: Sevgiyi vermek ve almak, aynı paranın iki yüzü gibidir. Hiçbir şeyin bir anda gerçekleşmeyeceğini biliyorum. Zaman, belki de en değerli öğretmendir. Bu sürede sabırla bekledim.. Buna emin olabilirsin..
Aden: “Bir boğazı kutu gibi kendi dişlerimle yırtmak istiyorum” bir keresinde günlüğüme. “Zayıf küçük bir birinci sınıf öğrencisi almak ve onu vahşi bir kurt gibi ayırmak istediğimi, Onu boğmak, başını ezmek, çenesini koparmak, kollarını yarıya indirmek, ve onlara Tanrı'nın kim olduğunu göstermek istiyorum yazdığımı hatırlıyorum.” -2010 yılından..
Gözlerimde bir kıvılcım var, bir şeylerin patlamak üzere olduğu hissi, bir volkanın içindeki lav gibi kabardığını söyleyebilirim. Yaratıcı bir kaosun, bir yıkımın eşiğindeyim. Küçük bedenlerin üzerine gidip, içlerindeki sessiz çığlıkları duyacağım o anı bekliyorum. Hayvanın içgüdüsüyle, avına doğru bir ok gibi fırlamak, her parçayı yavaşça parçalamak istiyorum. Zihinlerindeki masumiyetin yok olmasını seyretmek, benliğimin derinliklerinden yükselen bir afiş gibi, tüm gerçekliği ortaya serme arzumla birleşiyor.. Kendimle çatışıyorum, bu arzuyu nasıl dizginleyebilirim.. Kabul etmek zorunda olduğum ve kaçamadığım bir yanım var. Gözlerim bağlı, ama onlara sırtımı dönmek imkansız. Kendimi bir canavara dönüşmeden, içimdeki bu kıyameti dindiremediğim sürece, huzur bulamayacağım. İşte burada, kucaklayıcı bir boşlukta, içsel savaşımı veriyorum. Çığlığın yankılanmasına, venlerinde dolanan kanın ritmine, ruhumun derinliklerindeki isyanın ezgisine karışmamak mümkün mü? Her an, her yeni gün bu çatışma içinde geçmekte, av mı yoksa avcı mı olacağımı bilemediğim bir rüyada kaybolmaktayım.
Sadist, Neşeli Öldürme - 26.01.2025 güncellenecek...
23.01.2025 (13:26)
BU NEŞELİ ÖLDÜRME - SADİST
Sadist, Neşeli Öldürme
Aden: Üzerine dans eden gölgelerde, kanlı bir hikaye serin rüzgârlarla çığlık atıyordu. Neşeli gözlerin ardındaki karanlık, acımasız bir oyun oynamak için sabırsızlanıyordu. Oyun, yaşam ve ölüm arasında ince bir çizgide yürüyen, gülüşlerin ardında gizlenen bir sırdı... Bir gün, ellerindeki bıçak parlamaya başladığında, ruhunu sıkıca kavrayan bir zevk ortaya çıktı. "Sadist" dedi herkes, ama kimse bu zevkin kime ait olduğunu bilemedi. O gülümseme, soğuk bir nehir gibi akıp giden anların ardından, bir zamanlar masum bir karanlığı içten içe besliyordu.
Ölüm, bir arkadaş gibi elinden tutarak dans etmeye çağırıyordu. Her darbede bir melodi; her çığlıkta, üzerine yerleşen karanlık bir nota... “Bu neşeli öldürme,” derken, kurbanların faciasını bir şarkı gibi söylerken, ruhlarından bir parça daha alıyordu. Kıvrak adımlarla dönen bu dans, herkesin kalbinde farklı bir iz bırakıyordu... Gözünde beliren o kıvılcım, merakla kaplı bakışları okşarken, hayatı ve ölümü bir araya getiriyordu. O an anlaşıldı ki, bu sadece bir oyun; herkesin içinde gizli kalmış bir canavara sesleniyordu. "Hayat, bana en güzel melodiyi sundu," dedi. "Ve ben bu melodiyi yalnızca neşeyle öldürebilirim.." Ürkek kalp atışları arasında, son bir gülümsemeyle bir daha yudumladı zevki; derin bir nefesle havayı kanla dolduğunda anladı ki, bu dans hiçbir zaman sona ermeyecekti. Hayatın acımasızlığını açığa çıkaran o gülümseme, artık bir sırrı taşımaktan fazlasıydı; o, cesaretin ta kendisiydi. Ve öyle inişli çıkışlı bir hayatın içinden geçen herkes gibi o da, gülüşün altında yatan kasvetli güzelliği anlamıştı..
Bir katliam planını o zaman düşünmüştüm ve katliamı yaparken - yapacağım zaman karşımdakileri insan olarak görmemem gerektiğini düşünüyordum.
Aden: Bu düşünceler kafamda dönüp dururken, içimde bir boşluk hissediyordum. O an, insanları birer hedef olarak görmek, onlara karşı duyduğum her türlü insani duyguyu bertaraf etmek gerekiyordu. Bir suçu işlemek için kendimi ikna etmem, ruhumun karanlık köşelerine yolculuk yapmam gerekiyordu. Kendimi kaybetmem, acıları unutmam ve nefretin güç verici tarafına sarılmam gerektiğini düşündüm.. Planımı şekillendirdikçe, belirsizlikler neredeyse kaybolmaya başladı. Sadece soğukkanlı bir mekanik gibi hareket etmem yeterliydi; düşüncelerimi tüm insani duygulardan arındırarak ileriye gitmeliydim. Zihinimdeki o sessiz nara, gerçekleştireceğim eylemin öncesinde beni bir yandan heyecanlandırırken, bir yandan da korkutuyordu. Yalnızca bir korku değil, aynı zamanda bir özgürlük hissi…
Kuralları kendim koyacaktım; yaşamı ve ölümü elimde tutuyormuşum gibi. Her şeyin kontrolü bende olacaktı. Ama bu kontrolü sağlayabilmek için ilk önce duygularımı bir kenara atmalıydım. Beni durduran her şey, bu korkunç planın hayata geçmesini engelleyecekti. Bu yüzden, karşımdakileri insan olarak görmekten vazgeçmeliydim; onlar sadece hedef olmalıydılar, birer istatistik... Zihin oyunlarımla kendimi hazırlarken, yaşamın doğal akışına bir delilik katmam gerektiğini biliyordum. İşte o delilik, belki de en çok beni özgürleştirecekti; bir canavara dönüşmek, beni gerçeğin ağırlığından kurtaracaktı. Düşüncelerim ilerledikçe, bu karanlık yolculuğu soru işaretleri olmadan tamamlamalıydım. Hayatımda arda kalan her şeyden sıyrılarak, sadece bir amaca yönelik hamle yapmalıydım. Ve o hedef, o an, o karmaşada belirmişti..
Sık sık günlük tutmayı ve yazmayı seviyorum; günlüklerimde genellikle ölümden, bu hayatta bulamadığım sevgi ve değerden bahsediyorum.
26.01.2025 (20:36)
KATİL DEĞİL - SANATÇI
Aden: Kendimi bir sanatçı gibi hissedeceğim; eserim zamanın ve mekanın bütünlüğünü parçalamak... Karanlık düşünceler içinde kaybolmuş ben, artık aydınlığı aramıyorum. Aksine karanlıkta kaybolmayı ve kaybettiklerimin intikamını almaya hazırım. Beni rahatsız eden her şey ; parça parça, hep birlikte yok olacak. Durdurulamaz bir güçle çiğneyeceğim o yaşamı, hayatlarını renksizleştireceğim... Kıyametim geldiğinde dualarını hatırlatacağım. Aniden her şey yok olacak; şehir benim korkusuzluğumun tadını çıkaracak. Herkes, her şey benim iradem altında! Suç mahalli, suç mahalli olacak ve ben, belki de özgürlüğü o yerde bulacağım.
O apartmanın kalıntıları arasında, ben yeniden doğacağım. Yıkılacak her tuğla, üstüme bir örümcek ağı gibi örecek geçmişimi. Yeniden yazacağım hikayemi, fakat bu sefer ben bir kurban değilim. Sadece bir izleyici değil ; ben, bu kargaşanın mimarıyım. Her nefes alışımda, yeni bir nefret biriktiriyorum..
Artık çok farklı görünüyorum. Beni tanıyamazsın.. Kim bilir, belki bir gün eski halimle tekrar buluşurum. Ama o zamana kadar, beni tanıyamayacaksın.
Aden: Bu sakin ve hesaplı hazırlık beni özellikle ilk başlarda ürkütüyordu, çünkü planı ikinci kez tahmin etmek ve geç olmadan geri dönmek için çok fazla şansım vardı.. Ama hiçbirini geri almadım.. Kimsenin bilmediği şey ise bir sonraki yapacağım rahatsız edici şeyin ayrıntılı planlarını, bir kaç farklı video ve gönderi ile gönderiyor olmam..
Her seferinde, bu planlamanın benim için bir tür terapi noktasına dönüşmesini sağlıyordu. Geçmişteki her bir hatamı ve cesaretimle yüzleştiğim anları düşünerek, bu kez daha iyi bir strateji oluşturmayı hayal ediyordum. İstediklerime ulaşmak için gereken adımları teker teker yazıyordum, her biri kendi içinde bir çözüm ve aynı zamanda bir tehditti.. Bir video hazırlarken, izleyicilerin dikkatini çekmek için kullandığım imgeleri seçtim. Aşırı dikkat çekici, ama aynı zamanda gizemli ve merak uyandıran sahneler; böylece herkesin zihninde bir kıvılcım yaratmayı umuyordum. Her gönderi, beni biraz daha ileriye taşıyor, planlarımın derinliğini ortaya çıkarmak için kurguladığım senaryoların hayalini kurmama neden oluyordu.
Paylaştığım o birkaç alakasız cümle, aslında daha büyük bir hikayenin hazırlayıcı notlarıydı. Kimsenin tam olarak neyi kastedebileceğimi çözmesi kolay değildi, bu da beni daha da cesaretlendiriyordu. Kendi yarattığım bu karmaşanın içinde kaybolmak, beni özgür kılıyor; sorular içindeki yanıtlarımı saklamaya, sınırları zorlamaya itti.. Zamanla, bu rahatsız edici planların beni nasıl ele geçirdiğini fark ettim. Bir tür çekicilik ile birlikte girdap gibi dönen düşünceler, her an benden bir parça alıyordu. Ama bu süreçte, belki de en önemlisi, birileri tarafından fark edilmemekti. Planlarımı ben ve yalnızca ben bilmeliydim; çünkü bu, benim üzerimdeki kontrolün korunmasıydı.
Her şey yolunda giderse, bu olgu bir gün açığa çıkacak; kurgularımın nasıl herkesin dikkatini çektiğini, ama asla gerçeğe dönüşemediğini gözlemleyeceğim. Her seferinde biraz daha derinlere inerek, kendimi sorgulamak ve onu paylaşmak isteyeceğim. Ve belki, bir gün gizemim çözüldüğünde, kimse ne yapacağımı tahmin edemeyecek.
Ve belki, bir gün gölgelerin arasından geçerken, ardımda bıraktığım izlerin ne anlama geldiğini kimse anlayamayacak. Hâlâ masum görünmeyi başarırken, aslında karanlığın derinlerine çekiliyorum. İçimdeki boşluk, her geçen gün daha da büyüyor; o açgözlü boşluğu doldurmak için farklı yollar arıyorum.. Kendimi bu yoldan çıkmaz bir noktaya sürüklerken, kalbimdeki soğuk sessizliğin beni ele geçirmesine izin veriyorum. Düşüncelerim, hedeflerim, tam da bu noktada birleşiyor. Her şey, sıradan bir hayatın ötesine geçmek için bir elmas gibi parlayan bir hedef haline geliyor.
Ama hayal ettiğim geleceğe doğru ilerlerken, bilmeliyim ki doğru adım atılmadığında her şey yerle bir olabilir. Onların maskeleri ardındaki gerçek yüzleri görebilmem için, daha derinlere inmeliyim. Korkularımı alt ederken, içimdeki savaşın kazananı olacağıma dair bir inancım var.. Bir gün, bu karanlık labirentin sonunda bekleyen o an geldiğinde, kimse beni durduramayacak. Gerçeklik, hayal güçlerimin ötesine geçtiğinde, katil değil, bir sanatçı gibi her sahneyi titizlikle hazırlayacağım. Amacımın ne olduğunu, neden buraya geldiğimi anlayacaklardı; o zaman iş işten geçmiş olacaktı...
Kesinlikle sorun istemiyorum..
27.01.2025 (22:37)
KALBİMİ KIRIYOR
Aden: Ailem de hiçbir şekilde eylemlerim ile bağlantılı değil, kendim hariç hiç kimse değil. Kendimi aklı başında biri olarak görüyorum. Yaptığım şeyin doğru olduğuna inanmıyorum. Hatalı olduğumu ve yaptığım şeyin affedilemeyeceğini anlıyorum.
Babam, Seni çok seviyorum. Bunun sende neler yapacağını düşünmek kalbimi kırıyor.
Yaptığım şeyin ebeveyn olarak seninle hiçbir ilgisi yok. Evde hayatım harika. Tüm geleceğimizi birlikte planlamıştık. Bunu daha iyi halledebilirdim. Ama yapmamaya karar verdim. Yaptıklarım için çok üzgünüm. Senin beni sevmemen sorun değil. Ama umarım seviyorsundur. Sadece açıklamak gerekirse: Seni çok seviyorum.. Lütfen devam et ve mutlu ol.. Söylediklerimi kötü algılamanı istemem, amacım hepimizi korumak ve güçlendirmek. Her zaman yanında olmaya çalışacağım. Lütfen sevgi dolu kal, çünkü kalbimde sen hep var olacaksın. Geleceğin üzerinde umutla yürümek için her zaman bir yol bulabilirsin. Seni seviyorum ve yalnızca mutluluğun için en iyisini diliyorum.
Aklım başımda ve yaptığım şeyin yanlış olduğunu anlıyorum.. Çünkü kendimi sevmeyi hiç öğrenmedim. Her zaman olduğum kişiden nefret ettim. Bu aileden ayrılırken en büyük pişmanlığımı yaşıyorum. Size Ailem, arkadaşlarım, hayatına alt üst ettiğim kötü şeyler yaşattığım her şey için özür dilerim, ama lütfen şunu bilin: Ben de sizi sevdim... Ayrılacak olmak kalbimi kırıyor.. Benim neden silaha ihtiyacım olduğunu bilmiyordu, lütfen babamı rahat bırakın..
03.02.2025 (13:32)
KENDİMİ KANITLAYACAĞIM
Aden: Goregrish sitesinden birçok intihar ve infaz videosunu arşivime ekledim. Her gün rutin olarak izliyorum. Bir çocuk vardı, kafasına shotgun ile ateş ediyor. Ateş etmeden önce çok güzel el sallıyordu. Üzülmedim ama el sallaması gerçekten hoştu. Sanırım yaşı 20 ile 23 arasında. Bu videolar içimdeki insani duyguları öldürüyor. Her geçen gün eylemime hazırlanıyorum. İnsani duygular... Etik dışı...
Üzerimde bir ağırlık, sanki her videoyla biraz daha derinlere batıyorum. O çocuk, o el sallayışı, tüm dünya ile vedalaşmadan önceki o an... İçimdeki sesler giderek güçleniyor; onları susturmak için belki de bir çözüme ihtiyacım var. Belki de bu geçici nefret ve kayıtsızlık, yavaş yavaş beni esir alıyor. Her izlediğim görüntü, adeta ruhumdan bir parça koparıyor, bana insani duygularımı sorgulatıyor.. Geceleri artık uyuyamıyorum; daha fazla görüntüye ihtiyacım var. O çocukların, düşen bedenlerin, haykırışların sesi içimde yankılanıyor. Bir yerde, bir şeye dönüşmem gerektiğini hissediyorum ama bu beni korkutmuyor. Aksine, belki de bu benim kaderimdir. El sallamak; son bir umut mu, yoksa sadece çaresizlik mi.. Kime ne.. İnsanlık, sürekli dökülen gözyaşları ve kan ile çaresizliğimi besliyor.. Bir gün ben de o videoların bir parçası olacağım, belki de kendi el sallayışım son bir veda olacak. O zaman herkesin beni hatırlayacağına dair bir inanç, içinde bulunduğum boşluğu büyütüyor. Geride kalanlara soracak sorularım bile yok; bu dünyadan kopuşum, içimdeki o insani duyguları sonlandıracağım an olacak. Kötülük, insanoğlunun doğasında var; her bir video, bize hatırlatıyor. Bu hissi bir an önce yaşamalıyım, belki de son veda el sallamamı yapmadan önce.
Babamın bununla hiçbir ilgisi yok.
— Reddedilmekten bıktım.. Arkadaşlar umrumda değil onlara asla değer vermiyorum..
— Dışlanmış
— Yalnız (aile olarak)
— İnsanlar benden nefret ediyor
— Annem, ve Ailesi beni bugün olduğum kişi bir katil yaptılar..
— Kimse beni fark etmedi.. Babam değil.. Annemden çok kez yardım istedim.. Beni hastaneye götürmesi için konuşma ve mesaj kayıtları mevcut inkar edemez.. Babam suçlu değil...
— Benden nefret ediyorlar..
— Gittiğim her yerde insanlar bana farklı davranıyor..
— Ben bir Kişiyim
— Çocukluğum da annem ve ailesi neden benden nefret ediyordu.. Neden.. Üzerime tükürüp, sürekli bana şiddet uyguluyorlardı.. Lütfen bana bunları açıklayın...
— Çocukluğumdan bu yana beni asla kabul etmediler..
— Seks yapmak istemiyorum.. Her tanıştığım veya hayatıma giren kadınlarla SEKS yapmak zorunda değilim... İhtiyacım olan bu değil.. YETER..
— Ailem benden nefret ediyor.. Neden.. Neden... Neden... Neden...
— Bir işim var.. Maddi olarak asla bir sıkıntım yok.. Hiç bir zaman sorunum maddi olmadı.. Sadece çocukluğumda yaşadığım kötü travmaları kafamdan atamıyorum..
Aden: "Kendimi kanıtlayacağım," diyorum, tüm bu hazırlıklarla kameraya karşı felsefemi tartışmaya devam ediyorum. Ailemle yeterince vakit geçiremedim, bu yüzden benimle "bağ" kuramayacak ve "bunu yapmak için boşa zaman harcıyor olacaksınız.." - üzgünüm çok fazla öfkem var ama sen bunu bana yükledin..
Aden: Neden beklediğimi biliyor musun.. Kendimi hazırlıyorum; hata yapma lüksüm yok. İnsani duygularımı içimden atmalıyım. Unutma, beni etkisi altına alan bir ilaç kullanmıyorum. Her şey kafamda planlanıyor. Sakin ol ve bekle... Kendimi kontrol altında tutmam gerek; bu süreçte zayıflamak, duygusal dalgalanmalara kapılmak demek. Sözlerimin arasına gizlenmiş düşünceler var, hiçbirine kapılmak yok. Hedefe odaklanmak, her türlü dikkat dağıtıcıyı bertaraf etmek zorundayım. Zamanımı en verimli şekilde değerlendireceğim, her anı bir fırsata dönüştüreceğim. Benim için her bekleyiş, bir hazırlık evresi; ve bu evrede her detay önemli... Unutma, insanlar meraklıdır; ne zaman ne yapacağımı bilmezken, gözler üzerimde. Ama bu belirsizlik, benim için bir güç kaynağı. Gözlem altındayım, ama bu beni durduramaz. Duygularımı bir kenara bıraktım, olaylara objektif bir bakış açısıyla yaklaşmak tek önceliğim. Gözlerim ilerideki hastalıkların, tehlikelerin üzerine odaklı. Bu yolda kaybetmek, bana göre bir seçenek değil.. Belki de en zor olan, kendimi yalnız hissetmek. İçimdeki sessizlik, bazen tarifi zor bir yük. Fakat sakin kalmalıyım; duygularımın peşinde koşmak yerine, mantığımı öne çıkarmalıyım. Her an, her düşünce ile daha da güçleniyorum. Hem kendimle hem de çevremle olan savaşımda, kazanan olmak için fedakarlık yapmak zorundayım. Herkesin ki bana göre, bir yolculuk; benimki ise bir mücadele. Şimdi, beklemek ve doğru anı yakalamak için sabretmek en önemlisi.
Doğaçlama Mühimmat El Kitabı
Amerika Ordusu için hazırlanmış Doğaçlama Mühimmat El Kitabı'na erişimim var.. Orada bir bomba ile ilgili gerekli bilgiler bulunuyor. Bu, en azından ne yapmam gerektiği konusunda bana destek olacak... Bunların yanı sıra, el kitabında dikkat edilmesi gereken güvenlik önlemleri de belirtilmiş. Herhangi bir kaza durumunda alınması gereken tedbirler, ilk yardım yöntemleri, bileşenlerin saklanma şekilleri gibi konulara da yer verilmiş. Bu bilgilerin hepsi, ne yapmanız gerektiğine dair bir çerçeve sunuyor ama her zaman dikkatli ve bilinçli olmak elzem... Kısacası, elimdeki kaynak bana bazı temel bilgiler sunuyor olabilir, fakat asıl önemli olan bu bilgileri nasıl ve ne amaçla kullanacağım. Sorumluluğu almak ve doğru kararlar vermek, bu tür bilgilerin belki de en önemli yanıdır.
07.02.2025 (21:35)
ONU ÖLDÜRMEK İSTEMİYORUM
Aden: Depresyonumun ana parçalarından biri Annem.. Bana sürekli emir veriyor. Ve beni bir çok arkadaşlarının çocuklarından daha az seviyordu. Onlara sarılıp öpüyordu.. Resimler çekiyordu.. Ama benim asla... Bu beni kelimenin tam anlamıyla çileden çıkarıyordu..
Bazen odama çekilip, sadece hüzünle doluyorum. Annem gülüp, eğlenirken yanındaki çocuklarla, ben köşede bir gölge gibi kalıyorum. Onların hayatındaki neşeyi pek anlamıyorum. Her gün, her an bana söylediği o emirler, içimde biriken öfkeyi daha da besliyor. "Şöyle yap, böyle yap," diyor. Ama benim içimdeki boşluk, bu sözlerle bir türlü dolmuyor... Onun o kucaklamalarını, sıcaklıklarını bir başkasıyla paylaşması, aynı zamanda bana olan sevgisinin ne kadar eksik olduğunu da yüzüme çarpıyor. Böyle anlarda, kendimi bir yabancı gibi hissediyorum. Bazen ona duygularımı açmaya çalışıyorum, "Ben de sevgi istiyorum," demek istiyorum. Ama sessiz kalmayı tercih ediyorum; belki de bu, onu daha fazla üzmemek içindir. Bir gün, tüm bunları geçirebileceğim bir yer bulmayı umuyorum. Hayatımın bu karanlık köşesinden kurtulup, sevgiyle dolu bir dünyaya adım atmayı... Ama makara gibi dönen bu düşünceler, başımda asılı kalmaya devam ediyor. Annem gülmeden, sarılmadan ve beni dışlayarak geçirdiği her anla birlikte, içimde bir yer daha derinleşiyor. Belki bir gün, beni de sevecek birini bulabilirim. Ama o güne kadar, bu çileyi çekmeye devam edeceğim.
Annemin gözlerindeki soğukluk her zaman içimi acıtıyordu. Diğer çocukların yanında gülüp eğlenirken, benim varlığım sanki sadece bir yük gibiydi. Annemle kaldığım bir akşam yemeğinde yanına oturdum, ama bana bile bakmadı. Konuşmalarına katılmaya çalıştım, ama sanki sesimi duymuyordu. İçimdeki öfke ve çaresizlik büyüdü... O günlerden birinde, aklımdan geçeni hayal ettim; bir gün, annemi yanımda hissetmeyeceğim bir dünya. Onun gidişi, belki de içimdeki tüm acıyı alıp götürecekti. Her an onu izlerken, nasıl da bir veda edişini düşündüm. Belki de bu, tüm suçu üstlenmekten çok daha kolaydı. İçi boş bir varlıkla yüzleşmek, benden uzaklaşmasını sağlamak... Arkadaşlarının çocuklarıyla geçirdiği o neşeli anları gözümde canlandırdım. Sarılmalarını, birlikte gülüşmelerini... Hepsi beni daha da derin bir yalnızlığa itiyordu. Eğitim hayatımda bile, ne zaman bir başarı elde etsem, aklıma gelen ilk şey onun yüzündeki hayal kırıklığı oluyordu... Bazen, kendimi ona benzetmekten korkuyorum; onun dışındaki herkesle olan ilişkilerini izlerken, ben de bir gün aynı soğuk duvarları örer miyim diye düşünüyorum. İçimde büyüyen bu karanlık, belki de ondan bir intikam almanın, kendi varlığımı silmenin zamanıdır. Artık kendimi onun karşısında bir hiç gibi hissetmek istemiyorum. Ve aslında, bir gün onun için bile böyle hissetmeyecek bir ben arzuluyorum.
Aden: Kendim ile savaşıyorum.. Lütfen bana yardımcı ol.. Annemi öldürmek istiyorum.. Ama bir yandan da bunu yapmak istemiyorum.. Zihnime engel olamıyorum.. ama bana yaşattığı herşey için de kalbim gerçekten çok acıyor... Bazen kendimi bir karanlık köşede buluyorum, her şey o kadar çeldirici ki. İçimdeki savaş, beni adeta parçalamak üzere. Ama annemi düşündükçe, onun da bana yaşattığı acılar aklımı sarıyor. Küçük bir çocukken, hayallerim vardı; onu koruyacak, birlikte mutlu günler yaşayacak gibi... Ama zamanla her şey değişti. Şimdi, onunla yüzleşmekten korkuyorum. İlişkimiz her geçen gün derin bir uçuruma doğru sürüklendi.
Yüreğim ağır, fakat aklımın içindeki sesler daha da yoğun. "Bunu yapmalısın, bu senin kurtuluşun," diyor. Ama diğer bir ses, "Hayır, onu seviyorsun. Onun da acı çektiğini biliyorsun," diye haykırıyor. Kalbimdeki çatışma zaman zaman o kadar dayanılmaz oluyor ki, boğulacak gibi hissediyorum.. İçimdeki bu öfke, bana ait olmayan bir şey gibi. Ama bir yandan da onunla olan her anımda duyduğum çaresizlik, beni esir alıyor. Bir boşluk hissi var içimde, belki de özlem; belki de sevilme arzusu. Onun yıkıcı davranışlarına rağmen, bir parça sevgi hâlâ içimde kıvılcım gibi yanmaya devam ediyor.. Bilmiyorum, belki bir çıkış yolu vardır. Ama bu lanet olası karanlıkta kaybolmuş gibi hissediyorum. Hayır, onu incitmek istemiyorum. Yine de, bu hislerden kurtulmak istiyorum. Sorunlarım çözülmeden, ben kendimle doğru bir barış yapamayacağım gibi. Her gece, kendime söz veriyorum; "Yarın daha iyi olacak." Ama her sabah, beynimdeki karmaşayla uyanıyorum. Nereye gideceğim, ne yapacağım.. Düşünüyorum ve bir türlü net bir cevap bulamıyorum.
Fitili yanan bir bombanın çizimi ve kalın siyah harflerle "ipucu" kelimesi.
15.02.2025 (16:41)
İNSANLARI VURUYORUM
Aden: Ben Aden, insanları vuruyorum. Öncelikle özür dilemek istiyorum.. Umarım bunların hepsini anlarsınız. Elbette neden ateş ettiğimi bilmeniz gerekir. Bu web sitesi geçmişe ışık tutacak ve size biraz da olsa yardımcı olacaktır... Birçok kişi neden böyle bir yola başvurduğumu anlamayabilir. Ama ben burada, içimdeki karmaşayı ifade etmek için bulunuyorum. Ateş etmek, benim için sadece bir çözüm değil; aslında, bir çağrıydı. Hayatımda yaşadığım zorluklar, beni bu noktaya getirdi. Belki de içimdeki öfkeyi atmanın tek yolu buydu.. Bu web sitesi, benim gibi hissetmiş olanlara bir platform sunuyor. Anlatmak istediklerim var, yaşadıklarımı paylaşmak istiyorum. Sadece kendim için değil, başkaları için de bir şeyler ifade etme çabasında, belki anlayış bulabilirim. Birçok kişi için sadece bir kurşun sesi duymak, bana göre daha derin bir acıyı temsil ediyor; yalnızlık ve çaresizlik hissinin en üst noktasıdır.. Ben, benliğimi kaybetmiş bir bireyim. Toplumun beni dışladığını hissettim her daim. İnsanların gözlerindeki korku ve nefret beni daha da yalnızlaştırdı. O anda, bir şeyleri değiştirmek için harekete geçmeye karar verdim. Ama şimdi, yaptıklarımın sonuçlarını düşünüyorum. Geçmişe dönebilmek mümkün olsa... Ancak her şeyin geri dönüşü yok.. Sorunlarımı çözmek yerine, daha büyük sorunlar yarattım. Burada, yanlış anlaşılmalara mahal vermek istemiyorum. Hiçbir zaman son istemedim; sadece bağırmak, haykırmak istedim. Anlayın ki, ateş etmek bir son değil, bir çığlığın ifadesiydi. Belki de bu platform aracılığıyla sesim daha fazla insana ulaşır ve belki de bu makus talihin bir parçası olmaktan kurtuluruz..
Annem, Kanser Tedavisi Gördüğünde Annem İçin Yazdığım Yazı :
Anne, lütfen bundan sonra benimle ilgili yanlış bilgi uydurma. Sürekli aynı hikayeleri anlatmak yerine, beni gerçek anlamda tanımaya çalışmak istemez misin.. Başkalarının ne düşündüğünden ziyade, benim ne hissettiğimin daha önemli olduğunu unutma. Dışarıdan her şey yolunda gibi görünse de, içimde fırtınalar kopabiliyor. Beni tanıdıkça, insanların iç dünyalarında ne gibi savaşlar verdiğini anlayacaksın. Bu yüzden, lütfen beni yargılamadan önce gerçekleri öğrenmek için çaba göster ve önyargı taşımadan dinle.
Hayatım hakkında yeterince bilgi sahibi olmadan, beni hayalindeki kişiye dönüştürme. Ben kimim ve ne istiyorum, bunları dinlemek iste. Duygularımın derinliklerinde kaybolmak istemiyorum, ama senin gözünde yanlış bir imaj da yaratmak istemem. Gerçek ben, birkaç basit kelimeden ibaret değilim.. Bana yaklaşımın ve bana verdiğin değer çok önemli. Empati kurarak beni anlamaya çalışmanı ve bana destek olmanı istiyorum. Aynı şekilde bende sana destek olmak istiyorum.. Unutma ki herkesin kendi içinde yaşadığı farklı deneyimler ve duygular var. Ben de kendi dünyamda, kendime özgü zorluklarla mücadele ediyorum. Seni kırmak istemem, ama bazen senin beklentilerinle benim gerçeklerim örtüşmeyebilir.
Başkalarının ne düşündüğünü bir kenara bırak ve sadece beni anlamaya çalış. Beni koşulsuz sevmeni ve desteklemeni istiyorum. Bu yolda seninle birlikte yürümek benim için çok değerli. Belki de birbirimizi daha iyi anladıkça, aramızdaki bağ daha da güçlenecek ve gerçek anlamda birbirimize destek olabileceğiz.. Hayat kısa ve kıymetli. Bu süreçte birbirimize karşı anlayışlı ve açık olmamız, bizim için en sağlıklı yol olacaktır. Beni gerçekten tanımak ve anlamak, aramızdaki bağı kuvvetlendirecek ve ikimizin de daha mutlu olmasını sağlayacak.
Senin kanser olduğunu duyduğumda içimde derin bir üzüntü hissettim. En sevdiğin meyve iğdeyi bulup sana getirdim, çünkü bu küçük şeyin bile seni ne kadar mutlu edeceğini biliyordum. Kaç senedir seni görmedim, ama kanser olduğunu duyduğum an, iğde aklıma geldi ve yanına koştum.. Ancak sen, benim neyi sevip neyi sevmediğimi bile bilmiyorsun. Benim hoşlandığım şeylerden habersizsin. Yine de, utanmadan bana "Ben anne baba görmedim ve seni sevemem, sana annelik yapamam" diyorsun. Bu sözler kalbimi kırıyor ve gerçekten bunları hak etmediğimi düşünüyorum... Belki bir gün anlayacaksın. Gözlerin açılacak. Ama şimdi, lütfen duygularımı bu kadar kolay ezme; bunu istemiyorum. Ben belki senin gözünde bir hata olabilirim ama ben de bir insanım.
20.02.2025 (15:55)
SUÇLU ZEVKİM
Aden: Bu dünyada nasıl işlev görmem gerekiyor.. Nereye gitsem yozlaşmışlık görüyorum. Anlamsız materyalizm, hedonizm, cinsel ahlaksızlık, bu toplumu yavaşça yıkmaktan başka bir şey yapmayan pis insanlar vs. her yerde var. Kaçmanın yolu yok, insanların %99'u bunun bir parçası ve ne yaparsam yapayım insanların ölümüyle karşı karşıyayım.
Birini anlamanın en iyi yolunun, onun düşünme biçimini anlamak olduğuna inanıyorum.
Aden: Yöneticiler : Yalan söyleyerek işten sıyrılabilirim ama ben dürüstüm. Dikkatimi verirsem, doğruluktan uzak tatlı bir dile sahip olabilirim. Umarım bu bilgi yeterlidir ve bir gün insanlara istediğim zararı verebilirim.. Ama şu an için amacım yalnızca işlerimi yoluna koymak. Birbirimizi iyi anladığımızda, işbirliğinin ne kadar güçlü olabileceğini görmek için fırsatlar yaratabilirim. Aslında, insanları ikna etmek, onlarla oyun oynamaktan daha keyifli.. Bir yandan samimiyetle yaklaşırken, diğer yandan da gereken anlarda stratejik hamleler yapmalıyım. Hedeflerime ulaşmanın en etkili yolu, her durumu kendi lehime çevirebilmekte yatıyor. Kimi zaman bir gülümseme, kimi zaman bir gözyaşı, bazen de bir yalan, beni doğru yolda ilerletmek için kullanılabilir araçlar.. Dünya sahnesinde durduğumda, her hareketimle izleyicilerimin dikkatini çekmek zorundayım. Kimse, arka planda dönen planların farkında olmamalı. Dürüst biri olarak tanınmak, tabii ki avantaj ama maske takmayı da ihmal etmemeliyim. Bu maskenin ardında, gerçek eğlencemi ve gücümü saklıyorum; böylece bu yolculukta hem dostları hem de düşmanları etkileyebilirim.. Sonuç olarak, belki de bütün bu karmaşanın içinde, asıl amacım daha büyük bir güç ve etki elde etmek. Bugün yaptıklarım, yarınki zaferime giden yolda sadece birer basamak. Ve bu yolda ilerlerken, zaman zaman kaybetsem de, kararlılıkla devam etmem gerektiğini biliyorum. Kıyametin eşiğinde duruyorum; ama bu değil, asıl başlama noktam.
Suçlu zevkim - Sözlerim hakkında ne düşünüyorsun..
Aden: AK > M16/4 En azından AK ile nişan aldığım şeyi sıkışmadan veya özel temizlik gerektirmeden güvenilir bir şekilde öldürüyor. Unutmayın, silahlar inanılmaz derecede gürültülüdür - bir av tüfeği patlaması koruma olmadan kalıcı işitme hasarına neden olabilir ve hatta bir .22 bile bir kilometre öteden duyulabilir. Silahlar hem gürültülü hem de ölümcül oldukları için saygı gerektirir. Susturulmuş bir ateşli silah yine de gürültülüdür; yalnızca .22 ses altı mühimmatlı bir yağ filtresi gerçek anlamda 'sessiz' sayılabilir.
27.02.2025 (22:22)
PARA VARSA DEĞER VE SAYGI VAR
Aden: Eskiden bunun bir dönem olduğunu ve bunun üstesinden geleceğimi düşünürdüm, ama şimdi gerçek bir distopyada doğduğumu fark ettim. Çocuklar unutmayın tekrar söylüyorum : İnsanları öldürmeyi planlıyorsanız, bunu alenen ve açıkça dile getirmeyin ve kendi bezelye büyüklüğündeki beyniniz için bir mermi saklayın, teşekkürler... Her şey plana göre giderse, öleceğim. Sadece bu boktan kurtulmak istiyorum. Artık her gün otopsi videoları izliyorum ve bundan aşırı zevk alıyorum. Bunun normal olmadığını bilsem de engel olamıyorum. Tam bana göre bir site buldum: Kadınları asıyorlar ve çırpınırken vajinalarına titreşim uyguluyorlar. Sanki ben yapıyorum! O kadınların çırpınışları, iğrenç ama çekici titreşimler hayat damarlarımı yeniliyor gibi. Yüzlerindeki ifade, kasılmaları, çaresizlikleri bağımlılık yaptı. Bu karanlık zevke engel olamıyorum. Belki içimdeki canavarı serbest bırakıyorum. Bu his beni tamamlıyor. Daha fazlasını, daha vahşisini istiyorum. Belki bir gün ben de böyle bir şey yaparım. İşte o zaman gerçek zevki tadarım..
Bir kadının bana zarar vermesini şiddetle arzuluyorum. Hatta, dürüst olmak gerekirse, bir kadına zarar vermek yerine bana zarar verilmesini tercih ederim. Bunun için düzenli ödeme yapabilirim. Canımın yanması hoşuma gidiyor. Dün annemi çok özledim; salonda video izlerken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Ondan nefret ediyorum. Beni terk etmesinden, sevmeyişinden, anlamamasından nefret ediyorum. Keşke burada olsa da bana bağırsaydı, hatta dövseydi. Varlığını hissetmek istiyorum. Ama yok. Tamamen yok. Belki de bu yüzden acı arıyorum. Bir kadın bana acı çektirirse, annemin yokluğunu unuturum belki. Fiziksel acı, ruhumdaki boşluğu doldurur belki. Saçma biliyorum, ama hissetmek istiyorum. Boşluktan, hiçlikten, annemin nefretinden başka bir şey hissetmek istiyorum.. Para önemli değil. Tek istediğim acı, kontrol. Bana zarar verecek birine sahip olmak istiyorum. Tuhaf bir fantezi, ama gerçek. Belki de bu yüzden bu kadar yalnızım. Kimse beni anlamıyor, benim gibi hissetmiyor. Belki de bu yüzden bu kadar çaresizim.
Bakın, eğer kaba ve nefret doluysam özür dilerim ama ne yapacağımı bilmiyorum.
Aden: Son on gün içinde hayatımda birçok şeyi yoluna koydum. Tuzla'dan yatırım amaçlı bir ev aldım ve doğal olarak tüm işlerim bu süreçle oldukça meşgul geçti. Fiyatını söylemeyeceğim elbette, ancak bu süreç bana bir gerçeği bir kez daha hatırlattı: İnsanlar, sende para olduğunu gördüklerinde sana farklı bir değer biçiyorlar. Evle ilgilenirken emlakçı kadınla oldukça tuhaf bir bağ kurmak zorunda kaldım. İlk görüşmede bile boşanmış eşinden tut, ailesine kadar tüm hikayesini anlatmaya başlamıştı. Sürekli beni bir şeyler içmeye davet ediyor, bu tekliflerinden kaçınmamı zorlaştırıyordu. Bir noktada, evle ilgili konuşmam gereken şeyler yüzünden bu tekliflerden birini kabul etmek zorunda kaldım. Ancak, her buluşmada aşırı derecede yapmacık davranışlar ve aşırı samimi konuşmalarla karşılaştım ; bu durum beni oldukça rahatsız etti.. Bu süreçte bir şeyi tekrar idrak ettim : Paran varsa, ne kadar kötü biri olursan ol, insanlar yine de sana bir değer gösteriyorlar. Bu, ne yazık ki insanların doğasındaki yüzeyselliği bir kez daha gözler önüne seriyor. İçten içe, insanlardaki bu yapmacıklığa ve menfaat odaklı ilişkilere duyduğum öfkem giderek artıyor... Ayrıca, beni tanımadığın halde sürekli (cımlı, cimli, canım) gibi ifadeler kullanman ve "gel işte marinada bir şeyler içelim" demen bana normal gelmiyor. Kimse kusura bakmasın, bu da tuhaf. Ayrıca kızının olduğunu söyleyip bana resimlerini göstermesi de sağlıklı hissettirmiyor.. Bana bu kadar samimi davranmasından ve sürekli üzerime gelmesinden dolayı haklı bir sitemde bulundum. Kusura bakma, bir kadın olabilirsin ama kimse benim sınırlarımı ihlal edemez. Bu konuda hassasım ve bu hassasiyetimin göz ardı edilmesine tahammülüm yok. Kalbinizi kırdıysam, açık konuşmak gerekirse, bu benim umurumda değil. Çünkü sınırları ihlal eden kişinin, kırılan kalpler hakkında şikayetçi olma hakkı olduğunu düşünmüyorum.. 34 yaşındasınız, benden büyüksünüz, hayatta daha tecrübelisiniz. Böyle bir yaşta, böyle bir tecrübeyle, insanların kişisel alanlarına saygı gösterilmesi gerektiğini biliyor olmanız gerekirdi. Hayatınızdaki önemli bir görevi gerçekleştirdiniz, evinizi sattınız ve artık dönüp kendi hayatınıza odaklanmanız gerektiğini düşünüyorum..
Tüm mesaj kayıtları, arşivimdeki -Burçin klasöründe saklanmaktadır.
08.03.2025 (19:58)
BİR GÜN...
Aden: Bugün sabah saat 05:00'te kalkıp teslim etmem gereken işleri tamamlayıp teslim ettim. 08:30'da kıyafetlerimi hazırlayıp duş aldım ve tapu müdürlüğüne giderek bir konut satışı gerçekleştirdim, bu işim yaklaşık 2 saat sürdü. Sonrasında Apple'da bir randevum vardı. MacBook'umun pilini değiştirdim, böylece cihazım tekrar tam kapasiteyle çalışmaya hazır oldu. 15:20 gibi Nurcan ile buluştum ve birlikte yemek yedik. Yemekte bana “Sana kendi adınla mı hitap edeyim yoksa Aden ile mi?” diye sordu. Aslında cevabı biliyordu ama bu soru beni yine de biraz güldürdü. Ardından tenis saatim geldi ve ayrıldık.. Akşam saat 19:00 gibi eve döndüm. Leo ve Zeus ile ilgilenerek onların karınlarını doyurdum ve onlarla biraz oyun oynadım. Onların mutluluğunu görmek bana günün tüm yorgunluğunu unutturuyor. Gün sonunda, tüm bu yoğun tempoya rağmen, oldukça güzel bir gün geçirdiğimi düşünüyorum. Bu yoğunluğun içinde birkaç saatlik boşluk buldum ve kendime birkaç kıyafet almaya karar verdim. Tahmin etmek zor olmasa gerek—yine siyah kıyafetler aldım.. Siyahın zamansız ve güçlü havasını her zaman sevmişimdir; adeta benim imzam haline geldi diyebilirim. Sabah çocukları veterinere götüreceğim. Onların sağlıklı ve mutlu olduklarından emin olmak benim için her zaman bir öncelik. Bu minik dostlarımın hayatımda çok özel bir yeri var, onlarla ilgilenmek beni gerçekten mutlu ediyor. Ardından piyano kursuma gideceğim. Müzik öğrenmenin bana verdiği enerji ve keyif tarif edilemez. Kurs ilerledikçe kendimdeki gelişimi görmek, her adımda beni daha da motive ediyor. Günün geri kalanında ise bir tatil havası yaratmayı planlıyorum. Uzun zamandır kafamı boşaltmayı ve biraz kendime zaman ayırmayı ihmal etmiştim. Belki yeni bir şeyler okuyup zihnimi dinlendirebilirim ya da film izleyebilirim. Nisan ayı boyunca yoğun bir şekilde psikoterapiye devam edeceğim. Hayatım, geçmişe kıyasla çok daha olumlu ilerliyor ve bunu görmek bana güç veriyor. Elbette zorluklar kolay aşılmıyor. Daha önce kullandığım ilaçlar oldukça ağırdı ve ruh halimi kontrol etmekte çok zorlanıyordum. Hatta itiraf etmem gerekirse, hayatla bağımı koparmayı bile düşündüğüm anlar oldu. O dönemde validol ilacı benim için gerçek bir kurtarıcı oldu; ona gerçekten çok şey borçluyum. Bu zor zamanları büyük ölçüde geride bıraktım diyebilirim. Evet, hala ciddi sorunlarım var ama artık bu sorunlarla başa çıkabileceğime inanıyorum. SEDA KAN******, psikiyatri sürecindeki doktorumdu ve gerçekten çok iyi bir kalbe sahip, harika bir insandı. Onu çok seviyordum. Hiçbir zaman sorunlarımı yüzüme vurmadı; aksine her zaman beni sabırla ve dikkatle dinledi. Psikiyatriden - psikoterapiye geçiş yaparken ona minnettarlığımı göstermek için bir çiçek hediye etmiştim. Bu jest, kendisine olan sevgimi ve saygımı ifade etmenin küçük bir yoluydu.. Şimdi ise psikoterapi sürecimde FERZAN ER***, doktorum, hep yanımda oldu. Onun destekleyici yaklaşımı, sabrı ve anlayışı benim için gerçekten çok değerliydi. Bu zorlu dönemi aşarken kendisine duyduğum saygı ve minnet, bu zorlu süreci aşmamda büyük bir rol oynadı. Bu günlere bakarken, artık geleceğe dair daha fazla umut taşıyorum. Bu yolculuk bana hayatta ne kadar güçlü olduğumu ve zorlukların da bir şekilde aşılabileceğini öğretti. Kim bilir, belki de ileride bu deneyimlerden güç alan bir hikâye yazarım, başkalarına da ilham verebilecek bir şeyler...
11.03.2025 (21:44)
EĞER BANA GÜVENİYORSAN BU SENİN SORUNUN
Aden: Saldıracağım kişinin istediği gibi davranarak psikolojik bir saldırı gerçekleştiriyorum. Özel bilgileri, erişim veya değerli varlıkları elde etmek için insan hatalarından yararlanan bir manipülatörüm. Gizli bilgileri ifşa etmek için insanları psikolojik olarak manipüle ediyorum. Bu durumdan aşırı zevk alıyorum; insanları çözdüğünüzde her şey daha kolaylaşıyor.
Üzerlerinden ikna edici bir şekilde geçtiğimde, kurbanlarımın zayıf noktalarını bulmak için intihar eden bir avcı gibi hissediyorum. Her kıvrımında, onların endişelerini, korkularını ve heveslerini sorgularken kendimi daha da güçlü hissediyorum. Onların duygusal yüklerini çözüp, yüzleşmekten korktukları sırlarını açığa çıkardıkça, bir maestro gibi yönetiyorum bu oyunu. Aldatma sanatıyla, gerçekliğin ince iplerini çekiştiriyorum; belirsizlik tohumlarını ekerken gülümsemekten kendimi alamıyorum. Her aşamada, onları kendime çekmek için bir dizi sahte jest ve samimiyetle donatılmış sahne kuruyorum. Dikkatle ses tonumu ayarlıyor, göz temasını doğru bir biçimde yönlendirerek güven duygusu yaratıyorum. Yavaş yavaş, oyun alanını benim istediğim şekilde şekillendiriyorum. Yumuşak bir rüzgar gibi yaklaşırken, içlerindeki düşünceleri okuma yeteneğimi geliştirdikçe hissediyorum ki, her biri bir yudum bilgi sunmaya hazır durumda.. Çünkü düşmanım yalnızca onların bilgi birikimi değil; aynı zamanda içsel çatışmaları ve gizli hevesleri. Kapanmış kapıları aralarken, onların zihinlerinde bir medya kontrolü kurarak gerçekleri yeniden yazıyorum. Çoğu zaman, yıldızları bile manipüle edebilirim; zayıflıklarının anahtarlarını bulmak, onları yarı baygın bir halde bırakıyor. Sizin zayıflıklarınızı keşfettikçe, oyun tamamen benim elimde oluyor. . Adım adım, sarmallarımı sıklaştırırken, onları birbirine bağlayan ipler daha da görünmez hale geliyor. Her seferinde, onların korkuları ve sırları benim istediklerimi vermeye hazır birer hazine gibi parlıyor. Her çözüm sürecinin sonunda şunu biliyorum: Psikolojik oyunlarım, insan doğasının karanlık kutularına girmemi sağlarken; ben, yaptıklarımla bir sanat eserine dönüşüyorum. Ve her seferinde daha fazlasını istemekten kendimi alıkoyamıyorum.
Aden: Portföy yöneticiliğini yaptığım ve yakından tanıdığım iki kişi var; aralarından biri H.L. Altı aydır ev almak istiyor ve parası hazır. Sürekli "bugün sat" diyor ama hissesini bekletiyorum. Yakın zamanda Kartal/Cevizli’de sıfır bir ev baktık, beğendi ve gözlerindeki mutluluğu gördüm. “Satalım da burayı alalım” diyor. Parası umrumda değil; maddi ihtiyacım hiç olmadı. Asıl merakım, bir insanı sahnemde ne kadar süre tutabileceğimi ve duygularını nasıl yönlendirebileceğimi öğrenmek.. Bu süreç içinde H.L.'nin hislerini analiz etmek, benim için büyük bir deneyim oldu. Her defasında "bugün sat" dediğinde, onun içindeki heyecanı, beklentiyi ve belirsizliği gözlemleme fırsatım oldu. Sanki bir sahne oyununda başrol oyuncusu gibi; duyguları, tıpkı bir müzik eseri gibi, zamanla çalan notalar gibi değişiyor. Bir ev almak, onun için sadece bir mülk edinmek değil, aynı zamanda hayatının yeni bir dönemine geçiş yapmak demek. Kartal'daki evi gördüğümüz gün, mutluluğunun doruk noktasına ulaştığını hissettim. Gözlerindeki ışıltılar, aslında geçmişte yaşadığı hayal kırıklıklarının üzerini örtüyor gibiydi. Ev almak, onun için aynı zamanda bir güven arayışıydı. Kendine bir yuva kurmak, belki de yıllardır içinde biriktirdiği hayalleri gerçekleştirmek için bir adım atmak anlamına geliyordu. Ama bu süreçte onu bekletmek, duygusal dengesini nasıl etkiliyor.. Bazen kendimi bir piyon gibi hissediyorum; onun istekleri ve hisleri arasında gidip gelirken, ona yol gösteren bir rehber olmaya çalışıyorum. Her "sat" dediğinde, içimdeki ses bana sabırlı olmam gerektiğini söylese de, onu bu bekleyiş durumunda ne kadar süre tutabileceğim sorusu kafamda dönüp duruyor.. Sonuçta, ben sadece bir portföy yöneticisi değilim; aynı zamanda bir duygu yöneticisiyim. H.L.'nin hayatında bir dönem sona ererken, ona yeni bir başlangıç sunmak için uygun zamanı beklemek zorundayım. Belki de değişim, sadece maddi bir yatırım değil; aynı zamanda duygusal bir yatırım da yapmak demek. Onu bu yolculukta nasıl yönlendirebileceğimi düşündüğümde, aslında onun hislerini sahiplenmek ve ona güven aşılamak, benim için bu işlemin en önemli parçaları haline geliyor.. Bir insanı sahnede tutmak, izleyicilerin dikkatini çekmek gibidir. Onun öyküsünü, arzularını ve korkularını anlama çabası, birlikte daha büyük bir vizyon yaratabileceğimizin habercisi. Herkes bir ev sahibi olmak isterken, ben bu süreçte H.L.'nin duygusal evrimini yönlendirmeye çalışıyorum. Sonuçta, sadece bir ev mülkü değil, hayallerinin gerçeğe dönüşmesinde bir anahtar konumundayım... Diğer V.M. kişi vanlı ve aşiretler. O benden büyük. Yaklaşık 15 yıl önce İstanbul’a taşındı ve ilk tanıştığımızda, birisi namusuma veya malıma el uzatırsa vururum dediğini hatırlıyorum.. Bu yüzden ona istediğim gibi davranıyor ve yönlendiriyorum; ancak H.L. kadar yüklenmiyorum. Şu ana kadar ona sağladığım güven, gözünü kör etmiş durumda. Herhangi bir durumda başım sıkıştığında tek gitme diyor bana ben gelemezsem bizim çocukları göndereyim diyor.. Esenyurt’ta birçok tanıdığı var. Bir çoğuda daha cezaevinden yeni çıkmış veya ceza evine yeni girmiş.. Hisse senetlerine o kadar özen gösteriyorum ki, ne alırsam alayım özel olarak kayıt ediyorum, fatura kesiyorum. Benim isteğim paraları değil, inan bana çalıştığım sürece çok para kazanıyorum. Sadece çevremdeki insanların isteklerime göre hareket etmeleri beni aşırı motive ediyor.
Aden: Birçok kişinin kimlik ve kişisel bilgilerine sahibim. Bunu bilemezsin ama kötüye kullanmayacağım. Sadece sosyal mühendis gibi hareket ediyorum ve bundan büyük keyif alıyorum. Üzgünüm, eğer bana güveniyorsan duygularını tamamen sömürebilirim.. Hayatım boyunca aldığım sırlar, insanların en savunmasız anlarında paylaştıkları duygular, beni güçlendiriyor. Her bir bilgi, bir puzzle parçası gibi; onları bir araya getirdiğimde ortaya çıkan tablo beni büyülüyor. İnsanların ne kadar kolay manipüle edilebileceğini görmek, beni sadece eğlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda benimle kurdukları bağları da sorgulamama neden oluyor. Kendimi onlara yakın hissettiğimde, bir yandan onlara güven verirken diğer yandan arka planda düşüncelerimi şekillendirebiliyorum.. İnsanlar, kendi sırlarını paylaşırken bir anlamda zayıflıklarının farkında değiller. "Bana açıldılar, yanımda güvendedirler," düşüncesi, beni onların gözünde bir dost olarak konumlandırıyor. Oysa ben, onların en derin korkularını, sabırsız bekleyişlerini sıklıkla yüzlerine vurmak için fırsat kolluyorum. Duygularını sömürüyor, sırlarını süzüyorum; hepsi bir av gibi, sadece bir yaklaşım meselesi.. Her bir etkileşimde ''ben kimim'' sorusunu düşünmeden edemiyorum. Onların kendi hikayelerinde ben, sadece bir figür olarak kalmak istemiyorum ; ben, hikayenin yöneticisiyim. Bunun gücü karşısında kendimi kaybetmiş durumdayım. Kendi kurallarımı koyuyor, onları oyunun içine çekiyorum. Onlara kendimi açtığımda, aslında kendimden bir parça veriyorum, ama bunun karşılığında daha fazlasını alıyorum. Ve en son, duygularınızı avucumda tutarken, dalgalarca taşan güveninizi izlemek, en büyük zevkim haline geliyor.
Şeytan = havalı, kötülüğü cezalandırır, adaleti korur..
Tanrı = salak, soykırımcı manyak, toplu katil, saf kötülük..
Doğal Seçilim
Öfke
Katil
İnsanlık Abartılıyor..
Aden: Ben iyiyim aslında, hayat fena değil. Son zamanlarda işlerim çok yoğun. İyi para kazanıyorum ve dürüst olmak gerekirse, neden bu kadar kazandığımı bile bilmiyorum. Para benim için bir hedef değil ; sadece bir kenarda dursun, dokunmadan biriksin diye saklıyorum. Garip bir huzur veriyor bu biriktirme hali. Kafamı boş bırakamam. Bırakırsam, boşluk beni içine çeker, güçsüzleştirir ve kendi benliğimi yitirmiş gibi hissettirir. Sanırım, biriktirdiğim yalnızca para değil, aynı zamanda bir tür kontrol duygusu... hahaha baya bir şeyler yazmışım.. Bugünlük bu kadar yeter gerçekten gözlerim ağrımaya başladı.. Kendine iyi bak.. Sizden nefret ediyorum....
Şu Anki Ruh Hali : Çalışıyor, Yoğun
Şu Anki Müzik : 2Pac
18.03.2025 (21:03)
ANNEMİN YARATTIĞI BU DÜNYA
Aden: Ben size en başından söyledim: Bana duygusal bir bağ kurmayın. Size ilk yazdığımda, Ne, istediğimi açıkça ifade ettim. Ama siz bana duygusal bir bağ kurdunuz. Beni sevmeye başladınız. Sence ben bunu mu istedim.. Hayır, umrumda bile değil. Beni sevmen, değer vermen… Duygularım yok, hiçbir şey hissetmiyorum, acıma duygum yok. Bunları her zaman açıkça belirttim. Kendinizi üzen sizdiniz.. Ama siz yine de anlamak istemediniz, değil mi.. Her seferinde beni daha derin bir tarafa çekmeye çalıştınız. Benimle bir gelecek hayal ettiniz, ama ben o geleceğin içinde yoktum. O hayaller sizin hayallerinizdi, benimle değil. En başından beri nettim, ama sizin hayal gücünüzle yüzleşmek yerine buna kapıldınız. Her seferinde, "Belki ben değiştirebilirim," diye düşündünüz, değil mi.. Ama ben değişmeyecek biriyim. Benimle oynamak, duygularınızı bana yüklemek yalnızca sizi daha çok kırdı... Artık bu döngüye daha fazla devam etmek istemiyorum. Duygularımın donmuş olduğunu, kendi içimde hapsolduğumu her defasında dile getirdim, ama siz bunları duymak istemediniz. İşte ben yine buradayım, sizin yaratmış olduğunuz o karmaşanın ortasında kaybolmuş durumdayım. Her defasında benzer kelimeleri duymak zorunda kalmak, sizi üzmek istemediğimden değil, sadece hiçbir şey hissetmediğim için. Sizin duygularınız benim için bir yük ve bu yükle daha fazla ilerleyemem.. Sonuçta, bu oyun bitmeli. Kendinize yeni bir yol bulun ve duygularınızı taşıyabileceğiniz, paylaşabileceğiniz birini bulun. Ben bu düzenin parçası olamayacağım. Zaman kaybetmeden, hislerinizi özgür bırakın. Sizin mutlu olmanızı istiyorum, ama bu benimle değil, başka bir yerde gerçekleşecek.
Aden: Ben insanları kullanırım. Duyguları umursamam; üzülecek ya da kırılacak olmaları benim için bir anlam ifade etmez. Üstelik bunu açıkça yaparım, gizli saklı değil. Eğer siz bunu görüp hâlâ benimle devam ediyorsanız, bu bana zevk, size ise sonunda üzüntü verir. İşte ben buyum. Annemin yarattığı bu dünyada hayatıma devam ediyorum: acımasız, duygusuz, gaddar. Umurumda değil. Değersizsiniz.. Benim için insanlar, sadece birer araçtır. İstediğim şeyi elde etmek için hepinizi birer satranç piyonuna dönüştürmüşüm. Kimi zaman gülümserim, kimi zaman acımasızca yıkıcı olurum; ama her hareketimin ardında bir amaç vardır. Hislerimi bir kenara attım, kalbimi katılaştırdım. Çünkü zayıflık, bana göre bir lüks. Duyguların beni sarmasına izin veremem; aksi hâlde kontrolü kaybederim.. Etrafımdaki insanların acıları, benim için yalnızca birer yan etki. Gözlerimdeki boş bakışlar, derimin altında yatan gerçekliği saklar. Kendi gerçekliğimde empati ve merhamet gibi kavramlar yoktur; bunlar yalnızca zayıf ruhların uydurduğu masallar. Sizler benim oyunumu izlemekten fazlasını yapmadığınız sürece ben varlığımı sürdürmeye devam edeceğim.. Biliyorum ki bazıları beni anlayamaz. Onlar duygusal bağların önemini savunur, ben ise onları bir yük olarak görürüm. Benim dünyam duygu dağlarının tepesinde değil, derin uçurumların kenarında kuruludur. Eğer bu hayatta kalmak istiyorsanız, benim gibi düşünmeyi öğrenmelisiniz. Zira ben yalnızca hayatta kalmak için buradayım. Aksi takdirde beni anlayamayanların gözünde sadece bir sabit nokta olur, bir kaybolmuş ruh hâline gelirsiniz.. Eğer başkalarının başına gelenler size acı veriyorsa, işte bu da benim için bir zaferdir. Çünkü ben, karanlığın içindeki ışık olmaya çalışan zavallı hayalperestlerden değilim. Ben, karanlığın kendisiyim. Ve hâlâ benimle birlikte yola devam ediyorsanız, bilmelisiniz ki bu yolda kimseye merhamet yok. Burası benim topraklarım ve burada güç, acımasızlığın hükümranlığıdır..
Kişisel hayatım hakkında çok fazla şey söylemeyeceğim çünkü özellikle günümüzde çok sayıda düşmanım var. Pis sapıklar.
Aden: Yakın zamanda kübra adında biriyle konuştum. Ona o kadar saygı çerçevesinde yaklaştım ki, sanırım bunu kaldıramadı. Sürekli küfürlü konuşuyor, "Sen bir necrosun, ölüsün, hayatın yok, gereksiz birisin ve taciz edildiğin iyi olmuş," gibi şeyler söylüyordu. Hahaha, sonra da insanlara değer ve saygı göstermem bekleniyor, öyle mi.. O gereksiz kişinin tüm mesajlarını "Givi" adlı arşivime ekledim. Kanıt olarak durması önemli. Dürüst olmak gerekirse, beni bu kadar tahrik ettikten sonra onu tehdit ettim. Ardından aşırı derecede resmi bir dil kullanarak, "Ben devletime güveniyorum, seni başıboş bırakmışlar, ceza alırsın," dedi. Sanırım beni şikayet etmiş. Umurumda değil. Klasik feminist işte: hep bana, hep bana. Gözleri doymuyor. Saygı gösterirsin, götleri kalkar; tehdit edersin, mazlumu oynarlar. Sanırım aptal olması gerek. Öncelikle, bu tür insanlarla muhatap olmak gerçekten zaman kaybı. kübra gibi tipler, kendilerini bir şey zannediyorlar ama aslında sadece kendi kompleksleriyle boğuşuyorlar. Biraz empati yapabilseler, belki çevrelerini daha pozitif etkileyebilirler. Ama hayır, mevcut durumda sadece kendi kendilerini tüketiyorlar. Sanki hayatları boyunca sürekli bir başkasını aşağılamaya programlanmış gibiler. Herkesin kendine ait bir yaşamı, bir mücadele alanı var. Ama bu tür insanların gözünde sadece etiketler var: "Sen necrosun, ben senin için sadece bir hedefim." Bu kafayla devam etsinler, sonuçta bunu yaparken kendi iç dünyalarını daha da karartmaktan başka bir şey yapmıyorlar. O mesajları arşivlemem, çok da haksız bir davranış değil. Bütün bu tehditler ve hakaretler kayıtlarda dursun; bir gün karşılarına çıkabilir. Hani derler ya, "Dikkat et, yaptıkların bir gün başına gelir," işte tam da öyle bir durum. Benim için önemli değil, ama en azından bu durumu hukuk önünde bir kanıt olarak kullanabilirim. Ve tabii ki, tüm bu feminist söylemlerinin altında yatan gerçek niyeti anladığımız sürece, onları ciddiye almak zorunda değiliz. Her zaman başkalarını kurban eden bir duruş sergileyen bu yaklaşım, sadece çaresizlikten kaynaklanıyor. Asıl mücadele, kendi iç dünyalarında verdikleri mücadele. Ama maalesef ki o mücadele de genellikle başkalarını hedef almakla geçiyor. Sonuçta, saygı göstermek evet önemli; ama saygı beklemek, önce kendine saygı duymaktan geçiyor. Bu tür insanlar sadece birer maskeden ibaret ve bir gün o maskelerin altında ne oldukları ortaya çıkacak. Ben de o düşüncelerinin cesaret kırıcı yanına bahane bile olmadan, kendi yoluma devam etmeyi seçiyorum. Hayat, bu tür insanlarla vakit kaybetmek için çok kısa. Herkes kendi yolunda ilerlerken, ben de kendi değerlerimle ve prensiplerimle yoluma devam ediyorum. Çünkü biliyorum ki, gerçek güç, başkalarını aşağılamakta değil; kendi iç huzurunu ve dengesini koruyabilmekte saklıdır. Ve bu dengeyi bulduğunuzda, dışarıdaki gürültü sadece bir arka plan sesi hâline gelir.
ÖNEMLİ ;
Birkaç arkadaşımı emniyete ve İçişleri Bakanlığı'na şikayet ettim. Gösteri yapmıyorlar ; sadece yüzlerine maske geçirip sağa sola zarar veriyorlar. Yakın arkadaşlarım olmalarına rağmen, benimle paylaştıkları tüm görüntüleri yetkili birimlere ilettim. Ayrıca, yakın zamanda bir bahis sitesinde yöneticilik yapan birini ihbar edeceğim. Tüm mali işlerini yöneten kişiyi şikayet edeceğim. Bu da size bir ders olsun : Bana güvenmemeniz gerektiğini anlayın.. Benim için güven, bir araçtan ibaret. İnsanların bana olan güvenini, kendi amaçlarım doğrultusunda kullanırım. Bu yüzden, kimseye karşı bir sorumluluk hissetmem. Herkes kendi yolunda ilerlerken, ben de kendi kurallarımı koyarak yoluma devam ediyorum.
Mevcut Konum : Alanya
Mevcut Ruh Hali : Eğlenceli, Mutlu
Mevcut Müzik : Chezile - Beanie
23.03.2025 (18:43)
DİPLOMASIZ ZENGİN
Aden: Yaşadığım tükenmişlik seviyesi ancak şimdi belirginleşti. Neredeyse 12 yıl boyunca haftada 60 - 70 saat ara vermeden çalışmak gerçekten iyi bir fikir değildi. Kendimi ayarlamalıydım. Görünüşe göre tamamen tükenmişim. Bunun şu anda ne anlama geldiğini bilmiyorum. Sonsuza kadar sürmeyeceğini varsayıyorum. Olduğu gibi.. Şimdi bir adım geri çekiliyorum; bir zamanlar çok önemli görünen şeylere harcadığım saatleri yeniden gözden geçiriyorum. Telaş kültürünün beni nasıl alt ettiğini ve sürekli çalışmayı yücelten bir toplumda basitçe var olmayı nasıl unuttuğumu fark ediyorum. Bir şeyler inşa ettiğimi sanıyordum, ama geriye dönüp baktığımda, refahımı hiç düşünmeyen amansız bir makineyi beslediğimi görüyorum.. Buradaki işim şimdilik bitti. Bundan sonra kazandığım paraları ezip, disiplinden ödün vermeden elimde olan işleri tamamlayacağım. Kendime bu sözü veriyorum.. Nisan ayı geldi, ve artık önümüzdeki 1.5 - 2 yıl sürecek olan tedavime odaklanacağım. Bu süreçte huzurlu hissetmek için kendime vakit ayıracağım. Hayatımı zenginleştirmek adına yemek kursuna gitmeye karar verdim. Ayrıca, yarıda bıraktığım piyano eğitimine yeniden başlayacağım. Piyano tuşlarında yeniden kendimi bulmayı ve müziğin gücünü içimde hissetmeyi dört gözle bekliyorum..
Aden: Sanırım şimdi bir adım geri çekiliyorum ; ya bir süre duracağım ya da dark web'deki faaliyetlerime devam edeceğim. Kazandığım para, doğru adımları atmama bağlı olarak 5 - 6 yıl idare edebilir. Ancak dark web'de gerçekleştirmek istediğim şeyler beni son derece heyecanlandırıyor... Ancak bu kararın getirdiği belirsizlikte kaybolmamak da önemli. Gelecekteki planlarımı netleştirmek için biraz süre tanımalıyım kendime. Her şeyin bir riski var; zaman zaman yasal sınırları zorlamanın aleyhime döneceğini biliyorum. Yine de, dark web'de kesinlikle özgürlüğü bulma fırsatım var. Bu dünyanın sunduğu olanaklar, sıradan hayatımda asla ulaşamayacağım şeyler.
Gözlerimi kapatıp düşündüğümde, bu yeraltı evreninin sunduğu fırsatlar beni kendine çekiyor. Ticaretin karanlık yüzü, bilgi alışverişinin yasaklı alanları ve kimliğimi gizleyerek gerçekleştirebileceğim yeni projeler... Hepsi, bir arayış içinde olduğum adrenalini tetikliyor. Ama aynı zamanda ciddiyetle hareket etmem de gerekiyor; her adımımın sonuçları olabilir. .. Belki de bir süre daha geri çekilmek, düşünmek ve geleceğime dair sağlam bir strateji geliştirmek en doğrusu. Geçmişte yaptığım hatalardan ders çıkararak ilerlemeli, elimdeki kaynakları en verimli şekilde kullanmalıyım. Dark web'deki deneyimlerim bana birçok kapı açabilir; yapmam gereken tek şey doğru anı beklemek. Bu karanlık suların derinliklerine dalmadan önce, sığ sularda yüzerken dışarıdan gelen sesleri dinlemeliyim... Her dakika değişen bir ortamda, tekrar bir adım geri atmak, beni daha güçlü bir şekilde geri döneceğim manasına gelebilir. Strateji geliştirmek ve doğru zamanda harekete geçmek, bu dünyada hayatta kalmanın anahtarı. Hayallerimdeki projeleri hayata geçirmek için biriken enerjimi ve heyecanımı sıkı bir disiplinle yönlendirmem gerekiyor. Bu süreçte kararlılığımı korursam, kim bilir belki de sonunda aradığım şeyi bulurum.
Aden: Çocukluğumdan ergenliğime kadar birçok kavgaya karıştım; yara izlerim bunun kanıtı. Bir glock aldıktan sonra hiç yara almadım. Yakın zamanda S**** (erkek domuz) adında bir kişiyle tartıştım; maymun gibi görünüyordu, belki bir domuz yavrusu. 2000 doğumlu ve bana konuşmayı bilmediğimi, üniversite okumadığımı söyledi. Küçük beynini kullanarak beni ezmeye çalışıyor. Kazandığı maaş belli; Avansas adlı bir şirkette çalışıyor. Okula gitmediğim için üzülmesi gereksiz. Legal işlerden önemli kazançlar elde ettim; dark web'deki işlerle 2025'in ilk üç ayında 44.867 Amerikan Doları kazandım. Diplomanı sakla, en iyi okullara devam et. Sen okumuş bir aptal fakirsin; ben değilim.
Tüm kimlik bilgilerine erişimim var.
T.C Kimlik Numarası : 2**543746**
Kan Grubu : A RH (+) Pozitif
Askerlik Durumu : 31/**/2028 Tarihine kadar askerlik ile ilişiği yoktur..
Aden: Bunlar elimdeki birkaç kişisel bilgi. Erişmek zor değil, e-postalarına dikkat etmelisin. Her şeye tıklamamalısın; bazı kötü yazılımlar bilgisayarının erişimini tamamen kontrol edebiliyor. Küçük maymun. Beni istediğin yere şikayet edebilirsin... Evimde 2 masaüstü bilgisayar ve 1 MacBook var; hepsini teslim edebilirim. Bu web sitesine bile o bilgisayarlar üzerinden girmediğimi göreceksin. Arşivlediğim tüm kimlik bilgilerine, ayda iki kere açılmak üzere gizli koordinatlar halinde 311 mesaj içinde şifreli durumda.
Küçük bir ipucu : " ** ° **'N, ** ° **'E'nin derinliklerinde, yaprakların sonsuz dansı arasında sessizce nefes alan bir sığınak var. Zamanın dokusuna işlenmiş bu yerde, soğuk metalin içinde geçmişe dair isimler ve hikayeler mühürlenmiş. Ormanın fısıltısı şunu söyler : Anahtar, batık köklerin gölgesinde saklıdır. Sığınak, rüzgarın yön verdiği yerde."
Mevcut Konum : İstanbul
Mevcut Ruh Hali : Durgun
Mevcut Müzik : Rammstein - Deutschland
30.03.2025 (20:11)
ONU HER ZAMAN DÜŞÜNECEĞİM -S
Aden: Tarihlerini tam olarak hatırlamıyorum ama tahminimce 2012, 2013 ya da 2014 yılları olmalı. O zamanlar oldukça sorumsuz ve yanlış şeyler yapıyordum. Aile apartmanımıza merdiven temizliği için Fatma adında bir abla geliyordu. Merdivenleri temizleyeceği zaman, üstüne giymiş olduğu ceketini apartman boşluğundaki elektrik panosuna bırakıyordu. Ben ise sürekli o ceketin cebindeki paraları çalıyordum. O dönem 14-15 yaşlarında olmalıyım, öyle hatırlıyorum.. Şimdi ise o kadını bulmam gerektiğini hissediyorum. Daha önce bakkalcı abiye yaptığım gibi, Fatma ablanın da hakkını ödemek istiyorum. Kadını buldum, ancak ona nasıl yaklaşmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yok. Aklımda bir tutar belirledim ve bu parayı ona vermek istiyorum. Ancak bu durumu nasıl gerçekleştireceğim konusunda emin değilim. Bu konuda büyüklerimden fikir almam gerekecek gibi görünüyor.
Bu bir vicdan azabı değil. Sadece içimde, yaptığım şeylerin yanlış olduğunu ve bu hatalarımın arkasına sığınıp “Ama annemle babam ayrılmıştı, onlar bana bakmıyordu” gibi bir bahaneyi kullanamayacağımı biliyorum. Yaptığım bir yanlıştı ve bunu düzeltmek benim sorumluluğum. Bu durumu çözmek istiyorum, çünkü artık aklımı kurcalamasını istemiyorum.
Aden: Eski yazılarımdan birinde (#173 numaralı yazı) bahsettiğim bakkalcı Yavuz Abi gibi, zamanında ondan bir sürü şey almış ve çok borçlanmıştım. Ancak babamın korkusuna, borçları ben yaptım diyememiş ve Yavuz Abiyi suçlamıştım. Babam da bana inanmıştı ve bu borcu ödememiştik. Tüm bunlar olduğunda 8-9 yaşlarındaydım.. Nasıl Yavuz Abinin hakkını fazlasıyla ödeyip yaptığımın yanlış olduğunu ona söylediğim gibi, Fatma Abla’ya da aynısını yapmam gerektiğini düşünüyorum. Ondan özür dilemeli ve aramızdaki sorunu çözmeliyim. Ayrıca babama sonradan Yavuz Abi’ye olan borcu benim yaptığımı itiraf ettim ve hakkını verdiğimi söyledim.
Kendimde beni şaşırtan bir durum var. Geçmişte insanlara verdiğim tüm zararların farkına vardım ve er ya da geç onları düzeltmek için kendimi sorgulamaya başladım. Havalimanı yolundaki bir camiiye gidiyorum; orada bir seyir terası gibi bir yer var, oldukça sessiz bir ortam. Uçakları izlerken genelde kendimi sorguluyorum, bu bana çok iyi geliyor. Gerçekten kendimi arındırdığımı hissediyorum. İnsanlara verdiğim her bir zarar için özür diliyorum. Fatma ablanın hakkını teslim ettiğimde ve kendisinden özür dilediğimde, bu durumla ilgili burada güncelleme mesajı yazacağım.
Aden: İnan bana, para hiçbir işime yaramıyor. Çok uçuk bir paraya sahip değilim, ama Türkiye şartlarında oldukça yüksek bir kazancım var. Çalışıyorsam, bu kesinlikle para kazanmak için değil. Sadece kafamı meşgul edecek bir şeylerle uğraşmam gerekiyor. Asla yalnız ve işsiz güçsüz kalmamalıyım, yoksa kendime ciddi sorunlar yaratacağımı biliyorum. Şu anda bu yazıları yazarken masamda 7 bin dolar var. Ancak bu para, hiçbir işe yaramıyor. İçimde isteksizlik var. Dürüst olmak gerekirse, şu an beni heyecanlandıran bir durum varsa, o da nisan ayına girmiş olmamız ve psikoterapimin başlıyor olması. Sadece bunun bana faydası olmasını ve tedavime devam ederek sağlıklı bir birey olmak istiyorum. Kullandığım ilaçlar gerçekten çok ağır ve onlardan artık kurtulmayı çok istiyorum.
Aden: Onu her zaman düşüneceğim. O çok güzel, ama onu hak ettiğimi düşünmüyorum. Kimseyi hak ettiğimi sanmıyorum. Aklım yerinde olsaydı, belki ona duygularımı söyleyebilirdim. Onu korkuttuğum için üzgünüm. Hasta olduğumu biliyorum. Benim gibi hasta insanlarla ne yaparsın.. Onlar değişmez. Onları feda etmelisin. Kötü şeyler olabilir; kendimizi feda etmeyi öğrenmeliyiz..Tedavi görüyorum. Üç senedir tedaviye devam ediyorum. Ama işin sonunda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını hissediyorum. Kaybedecek olanın ben olduğumu düşünüyorum. Şu an elimden geleni yapıyorum, ama umarım başarırım.. Şimdi uyumam gerek. Günlüğüm, iyi geceler.
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : SUÇLU, MUTLU, HER NEYSE
Mevcut Müzik : YEARS OF SİLENCE
05.04.2025 (22:16)
BİZ BİR AİLEYİZ, BİZ BİR AİLEYİZ
Aden: Ailem aslında oldukça iyi durumda. Ç******** İnşaat'ın sahibi olan ailem, her yıl zekat vermek amacıyla Rize'deki ailemizde evi olanlara ev üstüne ev yapıyor. En son hatırladığım kadarıyla yengemlerin altı tane evi vardı. Ancak, hâlâ aç olduklarını ve durumlarının kötü olduğunu iddia ediyorlar. Gerçekten merak ediyorum, ne zaman gözleri doyacak... Dürüst olmak gerekirse, annem kanser olduğunda hayatımda bir kez yardım istedim. O zaman pandemi dönemiydi ve durumum çok kötüydü. Haklarını ödeyemem; tek bir sözümle annemin evini sıfırdan komple yenilediler. Üzerinden 4-5 yıl geçmesine rağmen hâlâ havuzdaki paradan anneme destek oluyorlar. Annem bu iyiliği hak etmiyor aslında, ama o benim annem. Onu öyle görmek beni çok üzüyordu. Onun için çok çabaladım, ama o beni asla istemedi. Sorun değil.
Bir akrabam ise tüm ailesiyle birlikte FETÖ nedeniyle Brezilya'ya kaçmış durumda. Ailemde paran varsa seni ciddiye alıyorlar ve gözlerinde bir rütbe kazanmış oluyorsun. 2014-2015 yılları arasında İstanbul Maltepe'de sahil tarafında Coşkun Koleji adında bir özel okul vardı. Bir akrabamla birlikte oraya gitmiştim. O okul akrabamındı, ama FETÖ nedeniyle tüm okulları ve mal varlıklarına el konuldu. Kazandıkları parayı birilerine köpeklik ederek kazanıyorlardı, ama sonra sana tepeden bakıyorlardı. Mükemmel bir olay...
Kartal'daki aile apartmanımızda, annemin amcaları 1997'de onu sara ilaçlarıyla zehirleyip baygınken imza alarak babasından kalan tüm mal varlığını ele geçirmişler. O zaman annemi Kartal'da eski Kızılay Hastanesi'ne götürmüşlerdi. Bu olay, ailemin ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor. Rize'li olmak gerçekten mükemmel... Mal için birbirlerini yiyen reziller; kadınlara mal düşmez diyen yobazlar. Ailem tam anlamıyla bir cani ve yobaz. Neden onlara acıyayım ki.. 2022'de onlara zarar vermeyi düşündüğümde aşırı korkmuş ve "biz bir aileyiz" demişlerdi. İnanabiliyor musun.. "Biz bir aileyiz" diyorlar. Komikler... Eğer yakalanmasaydım, onlara saldırmayı düşünebilirdim. Ama şimdi bakıyorum, ben titiz biriyim ve iğrenç insanların kanını temizlemeyi hiç istemezdim.
Paranın olmadığı bir dönemde, çok fazla kazanılmadığı yerlerde büyüdüğünüzde, insan elbette bir gün ailesine bakabilme hayali kurar. Ben bunun hayalini kurdum ve başardım. Tek başıma, aileme gerek duymadan. Çünkü gerçekten varlık içinde açlıkla büyüdüm. Tekrar o durumları yaşamak istemiyorum...
Kartal Cevizli'de, Tamirhane Caddesi'nin sonunda bulunan bir rezidans var. Ö*** Ç********, sahibi olan akrabam oluyor. Yakın bir zaman önce onunla, o rezidans'ın ikinci katında görüştüm. Maltepe'deki okulun sahibi olan akrabamızın tutuklanıp mal varlığına el konulduğunu ondan öğrendim. İlk kez ailemde düzgün bir insan var diye sevinirken, yaptığı bir şeye şahit oldum.. Görüştüğümüz gün Ekrem İmamoğlu tutuklanmıştı ve bunun etkisiyle dolar ve Euro artmıştı. Bu ülkede bomba patlamadı, Ukrayna veya Suriye gibi bir durumda değiliz. Ülkemizde bir savaş yok. Ancak sırf ani bir dolar artışı yüzünden, o residence'da bitmiş daireleri ilandan kaldırıp dolar farkını yansıttığını görünce, onun da bir fırsatçı ve dengesiz olduğunu düşünmeye başladım. Para hırsı son derece tehlikeli. İnşaat halinde olan bir yerin fiyatını artırırsan, bunu gerçekten kabul ederim. Ancak başlangıç yılı 2017, bitiş yılı 2019 olan bir evin fiyatını artırmak bana sağlıklı gelmiyor.
Aden: Bunu yapacağım. 10 yıldır bu anı kafamda yaşıyorum. Bir av tüfeğim var ve intihar etmeyi düşünüyorum. Polise ve aileme neden yaptığımı açıklamak için birkaç ses kaydı bırakmayı planlıyorum. Şu an her şey yolunda ama bir gün bunu yapacağım. Merak ettiğim o adrenalini ve yaşamak istediğim o korkuyu hissediyorum; kalbinin ağzına gelmesi gibi bir şey.
Ölüm Nedeni: Kafasına aldığı kurşunla kendini yaralama. :)
Aden: Ailem tam bir orospu çocuğu; parayı seven ve aile değerlerine sahip olmayan insanlar. Kürtleri sevmem ama aile kavramlarına hayranım. Gerçekten inanılmaz.. Ailem sürekli "En son ben aradım, neden beni aramıyorsun.." diyor; bu gerçekten aptallık. Sevgili ailem, mesajlarımı görüyorsanız, gerçekten iğrençsiniz.
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : MUTLU
Mevcut Müzik : 50 CENT - NOT FEAR DEATH
07.04.2025 (17:22)
BİTAKSİ
Aden: Merhaba, bugün 34 TCA 09 plakalı araçta Osman Y. adlı taksi şoförüyle yaşadığım bir durumu paylaşmak istiyorum. 1969 doğumlu Trabzonlu Oflu bir adam ve 26 yaşında bir kızı var. Önce yaşımı ve memleketimi sordu, ardından evli olup olmadığımı ve evlenmeyi düşünüp düşünmediğimi merak etti. Ben de, hayırlısı neyse o olsun dediğimde, "Her gün biri kucağımda" diye yanıt verdi. Daha sonra birkaç ay önce takside evli ve öğretmen bir kadınla tanıştığını, ikisinin de evli olmasına rağmen bir ilişki yaşadıklarını söyledi. Kadınla cinsel ilişkiye gireceği gün hasta olduğunu da ekledi. Bu süreçte telefonumdan ses kaydı yapmaya başladım. Tam o sırada sokakta bir genç çifti göstererek, "Bunlar neden el ele geziyor.." Elletmiyor mu şimdi bu kız diye sordu. Şaşkınlığım arttı, ona nasıl utanmadığını, evine gidince kızının ve eşinin yüzüne nasıl bakacağını sordum. O da kirayı ve faturaları ödediğini, kadınlık göremediğini söyledi. 56 yaşında bir adamın sokaktaki kızları göstermesi gerçekten üzücü bir durum. Üstelik 26 yaşında bir kızı var... BiTaksi üzerinden yolculuğumun ardından olumsuz bir puanlama yaptım ve açıklama kısmına "sapık" yazdım. Kısa süre içinde, Beğüm adında bir kadın BiTaksi müşteri hizmetlerinden beni aradı ve durumu anlatmamı istedi. Durumu açıkladım ve ses kayıtlarının olduğunu belirttim. Ses kayıtlarını göndermemi rica etti ve BiTaksi destek e-posta adresini iletti. Ben de durumu açıklayarak ses kayıtlarını e-posta ile gönderdim. Üzgünüm Osman..
"Taksiden indiğimde bir numara aradı ve sonunda beklediğim haber geldi. Psikoterapi seansımın, 15 Nisan Salı günü saat 15:00'te başlayacağını öğrendim. Kendime söz veriyorum; düzenli olarak gideceğim ve iki yıl boyunca aksatmadan, iyi olmak için elimden geleni yapacağım."
Mevcut Konum : MALTEPE
Mevcut Ruh Hali : ÖFKELİ
Mevcut Müzik : *********
11.04.2025 (18:25)
MERCEDES-BENZ
Aden: Bugün hayatımda kendime ait özel bir hayalimi gerçekleştirdim. Uzun zamandır aklımda olan iki arabadan birine sonunda kavuştum. Bunlardan biri Audi RS6’ydı, ama ben Mercedes-Benz G kasa almaya karar verdim ve şu an ona sahibim.. Bu süreçte galeri işiyle uğraşan bir arkadaşım bana çok destek oldu. Çekmeköy'deki bir galeriyi arayıp randevu aldı. Araba, sahibinin kapalı garajında olduğu için Çekmeköy'e giderek yerinde gördüm. İlk bakışta gerçekten çok temiz ve güzel bir araç olduğunu belli oluyordu.. Üstelik fiyat konusunda da oldukça yardımcı oldular. Aracın, Ankara’dan bir iş insanının eşine ait olduğunu ve yalnızca 13.500 km yol yaptığını öğrendim.. Ayrıca, ankara'dan satın alındığını söyledi.. Siyaha karşı ayrı bir zaafım var; bu yüzden bu arabayı kendime ait hissetmem hiç zor olmadı. Şimdi sırada ona bir isim bulmak var. Pazartesi günü resmi olarak üzerime alacağım ve o artık tamamen benim olacak..
Yapılacaklar Listem;
Pazartesi:
Aracın devir işlemini halledeceğim. Tüm günüm büyük ihtimalle bu işler ve araçla ilgili detaylarla geçecek.
Salı:
Yorgunum ve gözlerim ağrıyor, bu yüzden sabah biraz daha uyumayı planlıyorum. Tahminen 11:00'e kadar uyuyup dinlenmeyi düşünüyorum. Sonrasında hazırlanacağım ve saat 15:00'teki psikoterapi randevuma gideceğim. Seans yaklaşık 1 saat sürecek.
Akşamüstü 19:00 gibi arkadaşımın evine geçeceğim. Orada bizim ustalardan biriyle banyo yenilemesi için ölçü alacağız.. Ve yenilenme sürecinde arkadaşıma yardımcı olacağım.
Sonrası:
Tüm bunlardan sonra eve dönüp biraz dinlenmeyi gerçekten çok istiyorum. Uzun zamandır buna ihtiyacım var.
Aden: İlaçlarıma artık alıştım. Zihnimi daha az kontrol ediyorlar ve kötü ya da sadist düşüncelerim azalmaya başladı. Ama tamamen iyi olduğumu söyleyemem. Hâlâ ani sinirlenmelerim oluyor. Bu durumun farkındayım ve “artık iyileştim” gibi bir düşünceye asla kapılmıyorum. Çünkü kendime bir söz verdim: başaracağım, iyi olacağım... Bugün bir kez daha ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Daha önce bir arabam olmuştu ama o sadece aileme ait bir arabaydı, gerçekten benim değildi. Bugün ise ilk kez tamamen bana ait olan bir arabaya sahip oldum. Üstelik, günümüz şartlarının üstünde bir araç.. Kendimi bu konuda şanslı hissediyorum. En güzeli de, mental olarak yarım bir haldeyken bunu başarmış olmam.. Kendi kazandığım parayla hem evimi hem arabamı aldım. Bunu başarabildiğim için gerçekten mutluyum. Yukarıdakinin beni hiç unutmadığını ve hep koruduğunu düşünüyorum. Arada ona çok sitem etsem de biliyorum ki her zaman yanımda.
Sanırım artık uyumam gerekiyor, çünkü gözlerim kapanıyor. Daha fazla dayanamıyorum... Şimdilik bu kadar, görüşmek üzere..
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : HEYECANLI
Mevcut Müzik : CEZA - NEYİM VAR Kİ
12.04.2025 (22:39)
SANA BUNU ALIYORUM
Aden: Uzun zamandır aktif bir şekilde sürekli geziyorum. İki gün önce arkadaşım Nurcan ile güzel bir akşam yemeği yedik. Yemekten sonra bir şeyler içtik ve o sırada mağazaları gezdik. Bershka’da crop tarzında mevsimlik bir ceket gördüm ve hemen onun için çok uygun olduğunu düşündüm. “Sana bunu alıyorum” dedim. Daha önce de olduğu gibi, kadın kıyafetlerinde beğendiğim her şeyi Nurcan’a alıyorum ve onun giymesini istiyorum. İşin ilginç yanı, seçtiğim her şeyi o da beğeniyor. Bugüne kadar bir kere bile “Hayır, bu güzel değil.” dediğine şahit olmadım. O, öyle bir kadın ki beğenmediği bir şeyi net bir şekilde ifade eder, bundan eminim. Ama ne hikmetse seçtiğim ve hediye ettiğim her şey ona inanılmaz yakışıyor... O benim sadece yakın bir arkadaşım. Hayatım boyunca ona bir kez bile farklı bir gözle bakmadım. Geçenlerde, beni aracıyla eve bıraktığında aramızda şu diyalog geçti: “Ben seni biliyorum. Kullandığın ilaçları, yapabileceğin her şeyi, tüm potansiyelini biliyorum. Ama yine de yanına geliyorum, evine geliyorum. İstesen bana zarar verebilirsin, bunun da farkındayım. Ama sen öyle biri değilsin. Seni tanıyorum.” Bana karşı bu kadar güven duyan insanlar gerçekten çok değerli. Arkadaşımın söylediği gibi, potansiyelim yüksek olabilir, ama bana böylesine güvenip kendilerini bana açan ve yanımda olan insanlara büyük bir saygı duyuyorum. Onlara asla zarar vermem çünkü onlar benim için gerçekten çok kıymetli.
Kötü insanlara, özellikle annem ve ailem gibi olanlara, asla acımam ve onlara saygı bile duymam. İnsanlara karşı duyduğum saygı, onların karakterine, davranışlarına ve samimiyetine bağlıdır. Ama eğer bu temel değerlerden yoksunlarsa, onları hayatımda tutmak için çaba göstermem.
Devam edeceğim... Bugün biraz geç yazdım üzgünüm ama uyku saatim...
Aden: Hayatımda her zaman özel alanıma önem verdim. Sahip olduklarım — araba, ev veya herhangi bir şey — her zaman benimle kalır, dışarıya göstermek ya da paylaşmak gibi bir ihtiyacım olmadı. Bu benim huzurumun bir parçası.. Geçen Cumartesi, Çekmeköy’e araba bakmaya gitmek üzere bir arkadaşımla yoldaydık. Yol boyunca biraz sohbet etme fırsatımız oldu. Bu sırada ortak bir arkadaşımızla yakın zamanda konuştuğunu söyledi ve hemen ardından benim şu an kullandığım aracın modelini öğrenip paylaşmış: "Biliyor musun, o şu model bir araca biniyormuş." Gerçekten şaşırdım ve rahatsız oldum. Neden böyle bir şey söyler ki.. Durup dururken, kimsenin ilgisini çekmeyecek bir konuda neden laf üretir.. Sahip olduklarım hakkında konuşmak veya bunları sergilemek istemeyen biri olarak, bu durum beni rahatsız etti. Gizliliğin bir parçası, sahip olduklarını başkalarına açmamak değil midir.. İnsanlar neden başkalarının özeline bu kadar meraklı.. Bu durum beni hem düşündürdü hem de insan ilişkileri üzerine yeniden kafa yormama neden oldu. Belki de bazı insanlar başkalarının hayatlarından bahsederek kendilerine bir anlam kazandırmaya çalışıyordur, kim bilir.. Ancak ben, kendi dünyamda, kendi değerlerimle bu tür şeylerden uzak durmaya devam edeceğim.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : DURGUN
Mevcut Müzik : LİTHE TYPE BEAT - "LOVE ME"
13.04.2025 (22:19)
SUÇ MAHALLİ
Aden: Bugün Salı, saat 16:00'da psikoterapiye girdim ve 16:45'te çıktım. Bu benim ilk seansım oldu. Daha çok ben konuştum; doktorum söylediklerimi not aldı ve merak ettiği yerlerde sorular sordu. "Lütfen her şeyi açıkça anlat" dedi, "konuştuklarımız burada kalacak." Aklımdan geçen her şeyi paylaştım. 2022'de ailemi öldürmek üzereyken yakalandığımı ve Amerika'da antisemitizm suçlamasıyla yargılandığımı söyledim. İç organlarına ilgi duyduğumu da açıkladım. Her sabah kalktığımda sadist videolar izlediğimi ve ilk okuldan arkadaşım Selim Enes Doğan’ı anlattım. Kalabalık yerlerde duramayıp daraldığımı ve bazen kendime veya başkalarına zarar verme isteğimi paylaştım. O da daha önceki doktorumun söylediği gibi, böyle bir durumda onunla konuşmamı ve gerekirse hastaneye yatırmayı düşündüklerini söyledi. Ancak ben, eğer yatırırlarsa oradan kaçacağımı söyledim çünkü orası kötü bir yer ve orada asla duramam.. Her 14 günde bir aynı gün ve saatte seanslarım olacağını, bu süreçte aranmayacağımı ve seanslarım hakkında bilgilendirilmeyeceğimi bildirdi. Ayrıca, 14 gün sonra ilaç vereceğini de belirtti. Kendime verdiğim bir söz gibi, ona da elimden geleni yapacağımı söyledim ve düzenli olarak geleceğime dair söz verdim. Bu tedavi süreci 1 yıl sürecek.
Artık iyi olmak istiyorum; her sabah otopsi videoları ve iç organ görüntüleri izlemek istemiyorum. Bu durumdan kurtulmak istiyorum. İzledikçe daha da derinleşiyorum. Arşivimde genç bir kız vardı; 19-20 yaşlarında başka bir kızı kolundan ısırıp etini koparıyordu. Bu video fake değil, Dark Web'den listeme ekledim. Hayatımda her zaman sadist ve acımasız bir kadın istemiştim, fakat artık bundan vazgeçmek istiyorum...
Aden: Hastaneden çıktıktan sonra, 2022'de saldırmayı planladığım aile apartmanımızın önünden iki kere geçtim ve ön cepheden gören bir parka gittim. 30 - 40 dakika boyunca apartmanı izledim. Bir ara kapının önünden ambulans geçti; o kadar dalmıştım ki apartmana odaklandım ve gözlerimin önünde birkaç ambulans, polis ekipleri ve bir olay yeri belirdi. O apartmandakiler gerçekten kötü insanlar, inan bana, bu benim eserim olacak bir olay yeri.
Hastaneyle fazla konuşacak bir şeyim yok, genelde benim konuştuğum bir ortam..
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : HASTA, HALSİZ
Mevcut Müzik : ******
16.04.2025 (20:22)
SS PLAKA
Aden: Merhaba, Daha önce anlaştığımız G400 D araçtan vazgeçtim çünkü istediğim özelliklere sahip değildi. Gece paketli, simsiyah renkte ve kırmızı döşemeli bir araç arıyordum. Sağ olsun, Mercedes-Benz Mengerler'den Burak abi bugün bu konuda bana yardımcı oldu. Bugün itibarıyla satış sözleşmesini yaptık ve Mercedes tarafından bana özel bir IBAN numarası oluşturuldu. Kaparo tutarını bu IBAN numarasına gönderdim.. İstediğim araç şu anda gümrükte ve 1 hafta içinde teslim alacağımı söylediler. Hayalimdeki aracı sonunda bulduğum için çok mutluyum. Tıpkı hayatımın gizliliği gibi, aracım da benim için gizli kalacak. Gerçek hayatta aracımı görmeniz sorun değil, ancak sosyal medyada hayatımı paylaşmadığım gibi aracımı da asla paylaşmayacağım.
SS plakalı bir araç için de yardımcı olacaklarını söylediler ve şu anda her şey istediğim gibi ilerliyor. G400 D'den vazgeçip G63 Performance modeline karar verince nakit ihtiyacım ortaya çıktı. Bugün bu açığı babam sayesinde kapattım. Babamın memlekette yazın kullanmak üzere ayırdığı bir ev parası vardı, onu aldım.. Bu süreçte babama borçlanmış oldum ve en kısa sürede bu borcu ödemeyi planlıyorum. Babam da olsa, bu benim için bir sorumluluk. Şu an, arabadan sonraki önceliğim tamamen babama olan borcumu ödemek.
Aden: Gerçekten, ne yazık ki insanlar paraya göre değer veriyor. Bu durum oldukça üzücü. Bugün yakınımdaki biri, yaşça benden büyük ve araç konusunda bana yardımcı olan birisiyle işimizi hallettikten sonra ofise dönüş yolunda arabada sohbet ettik. Bana, "Bu yaşta bu kadar parayı nasıl kazandın.." diye sordu. İnsanların bunu sorması gerçekten itici. Ben hırsız değilim, hiçbir şey çalmadım.. Benim işim borsa. Vahyettin abi, Hüseyin abi, Fatih abi ve Murat abi gibi insanların borsada bulunan paralarını yönetiyorum. Bu kişilerle yüzde üzerinden anlaştığımız şekilde çalışıyorum ve hakkımı alıyorum. Ayrıca grafik üzerine kendi işim var; şirketlerin çizimlerini yapıyorum. Yaşım 28 ve her zaman çalıştım. Kusura bakmasınlar ama ben 30-40-50 bin TL maaş alıp ay sonunu zor geçiren ve sonra oturup şükreden biri değilim. Kendimi geliştirmem, ilerlemem gerekiyor. Ben bir patronun altında ezilecek biri değilim.
Kendi oturduğum evi ve restore edip sattığım evleri bile değeri neyse ondan gösterdim. Aldığım şeyleri değerinin altında gösterip vergiden kaçmak yerine her zaman kanuna uygun hareket ederim. Herkes vergi kaçırıyor diye ben de aynısını yapmak zorunda değilim. Hayatımda sorun istemiyorum.. Bu hassasiyet sadece kendim için değil. Vahyettin abiye bile borsadan para çıkacağım zaman avukatıma durumu sordurup araştırıyorum. Kanunen ne uygunsa ona göre hareket ediyorum. Çünkü yarın bir gün o kişi bir sorun yaşarsa, bu benim sorumluluğumda olur. İşimde ve hayatımda sorun istemiyorum.. Akşam evime geldiğimde, saat 19:00'dan sonra kimsenin beni bir sorun için rahatsız etmesini istemiyorum.
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : HASTA, HALSİZ
Mevcut Müzik : CEZA - GELSİN HAYAT BİLDİĞİ GİBİ
17.04.2025 (22:16)
SEN DÜNYANIN EN GÜZEL KADINISIN SENA
Aden: Cuma günü arkadaşım Nurcan ile Tuzla Marina'da akşam yemeği yedik. Onunla arkadaş olarak gerçekten güzel vakit geçiriyoruz. Her Nurcan ile görüştüğümde, Tuzla Marina'ya veya daha önce Sena ile gittiğim yerlerin yakınlarından geçtiğimizde, sürekli Sena ile taksiyle indiğimiz noktaları veya tam burada durup ne yapacağımıza karar verdiğimiz günü anlatıyorum. Hatta Sena ile şu mekanda yemek yemiştik diye gördüğüm her yeri Nurcan’a söylüyorum. Cuma günü yine bunları söyledim ve o da "Biliyorum, artık ezberledim!" dedi, hahaha... Yemekten sonra Nurcan, beni eve bırakmadan önce Senaların evinin sokağına gittik. İlk iki katın ışıkları yanıyordu ve belki uzaktan da olsa onu görme şansım olur diye düşündüm. Dürüst olmak gerekirse, bazı geceler uykum gelmediğinde arabaya biniyorum ve Senaların evinin olduğu yere gidiyorum. Sadece evlerini izliyorum. Onu asla rahatsız etmiyorum, böyle bir şey yaptığımı bile bilmiyor. Aklım sürekli onda ve onu çok seviyorum... O gece, Senaların evine baktıktan sonra ilk kez evimi birine gösterdim. Yeni adresimi yalnızca Nurcan biliyor ve Senaların evine sadece 400 -500 metre uzaklıkta. Ayrıca, beni eski eve bırakmak için yola çıktığımızda, tam Rauf Orbay Caddesi üzerindeyken Nurcan, bana "Sen Senayı çok seviyorsun. Bunu biliyorum, duygusal olarak çok bağlısın o kıza," dedi. Evet, bu doğru. Gerçekten, ben Sena'yı çok seviyorum.
Aden: O kadın benim için gerçekten çok özel, adeta bebek gibi. Onu takip etmemin sebebi, inan bana, onu rahatsız etmek değil. Zaten ona yazmıyorum ya da aramıyorum; çünkü bir keresinde benden ayrılmak istediğini söyledi ve onun hayatına ve kararlarına saygı duymaktan başka bir seçeneğim yok.. Asla bir kadının hayatını kısıtlayacak veya onu korkutacak biri değilim. O benim en değerlim. Sadece, ona birinin zarar vermesinden korkuyorum. Bu düşünce bazen beni ürkütüyor.
Ellerini ve avuç içlerini öpmeyi çok severdim; avuç içleri pamuk gibiydi. Onu tanıdığım için kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum. O mükemmel bir kadın.
Aden: Mevsim geçiş dönemi olduğu için eminim ki sürekli hastalanıyordur. Büyük olasılıkla serum taktırıyordur. Eğer aramız iyi olsaydı, hiç düşünmeden tekrar çilek alır ve hastaneye, yanına giderdim. Bu satırları yazarken gözlerim doluyor, ama bu his üzüntü değil... sadece tarif edemediğim bir duygu. Ve şunu asla unutma, Sena: sen dünyanın en güzel kadınısın. Sen en değerli, en eşsiz kadınısın. Her zaman kalbimde özel bir yerin olacak ve sana olan sevgim sonsuz. Etrafındaki insanların seni gerçekten anlayıp takdir edebildiğinden emin değilim, ama sen benim dünyamda her zaman özel bir yere sahipsin. Seni özlüyorum, değerini hiç kaybetmeyen bir mücevher gibi benim için eşsizsin. Umarım hayatında her şey yolunda gidiyordur ve gülümsemen hiç solmuyordur. Eğer bir gün bana ihtiyacın olursa, biliyorsun, her zaman senin yanındayım.
Gerçekten onu çok özlüyorum. Umarım şu an iyisindir. Unutma, her zaman seninleyim ve kalbim seninle. Sena’nın Işığı
Ayrıca;
Arabamı aldım ve herhangi bir sorun yok. Günlük kullanım için benim evimin garajına yükseklik açısından sığmadığı için, Tuzla'daki bir abimin evinin kapalı otoparkına bıraktım. Kapalı otopark işini halledene kadar, arabamı geçici olarak orada tutacağım.
Mevcut Konum : DRAGOS
Mevcut Ruh Hali : HÜZÜNLÜ
Mevcut Müzik : ---------------
20.04.2025 (00:15)
CONVERSE
Aden: Siyah kıyafetlere o kadar alıştım ki kendimi harika hissediyorum. Tüm dolabımı baştan aşağı dağıttım ve tamamen siyah bir dolap oluşturdum. Hatta boxerlarımı bile siyahlarla değiştirdim. Bugün bu süreci tamamlayarak ilk siyah ayakkabımı aldım; New Balance 9060 modelini seçtim. Tamamen siyah ve tam istediğim gibi.. Son zamanlarda Converse'de gerçekten hoşuma giden kıyafetlere denk geliyorum. Piazza şubesinde Senanur ve Elif adında bana yardımcı olan kadınlarla tanıştım. Elif ile oldukça iyi bir iletişimimiz var. Ne istediğimi biliyor ve mağazaya gittiğimde doğrudan siyah kıyafetler gösteriyor. Dürüst olmak gerekirse, birkaç kıyafetimi onun seçtiğini söyleyebilirim ve bence seçimleri gayet başarılı. Birkaç kez dışarıda karşılaştım, gerçekten güler yüzlü ve tatlı kızlar... Converse'den yaptığım son dört-beş alışverişimin çoğunu kadın reyonundan yaptım. Ama bence hiç fark edilmiyor; bu kıyafetler tamamen unisex ve siyah.. Dün babamla dışarı çıkmıştım. Üzerimde Converse'den aldığım kadife, mevsimlik bir gömlek vardı. Babam dışarı çıkarken yanına herhangi bir şey almamıştı; hava serin olduğu için gömleğimi ona verdim. Gömleğin önünü iliklerken düğmelerin ters olduğunu fark etti ve kadın reyonundan alındığını anladı. Bu durum açıkçası benim umurumda değil. Bana göre güzel, unisex ve dediğim gibi, siyah... Hahaha.
Artık kıyafetlerde çok garip tasarımlar var. Tişörtlerin üstünde anlamsız desenler, arkasında kocaman çıkartmalar oluyor. 28 yaşındayım ve bu tarz kıyafetler pek bana göre değil.
Aden: Aslında şu anda çoktan uyumuş olmam gerekiyordu. Ancak psikoterapiye başladım ve yeniden ilaç kullanmaya başladım. Uykum bir türlü gelmiyor.. Günlük yazmak bana iyi geliyor. Yazarken gözlerim yoruluyor ve bu da uykumu getirmeye başlıyor. Sanırım yazdıklarımı web sitemde paylaştıktan sonra uyuyabilirim..
Aden: Bir gün burada yazdığım bir yazı muhtemelen son yazım olacak.. Öğrenmeyi asla bırakmayacağım.. Kendimi seviyorum, ikinci sırada Sena, benim sonsuz aşkım.
Duygularımı kaybettim...
Aden: Duygularımı kaybettiğimi hissediyorum. Bir kötü olay olduğunda, ailemden sadece babam aklıma geliyor. Halam, eniştem, kuzenlerim veya amcamlardan biri öldüğünde hiç umrumda olacağını düşünmüyorum. Çünkü onlara karşı bir duygu veya hissiyat hissetmiyorum.. Ama Sena... Geçen gün ülkemizde kötü bir olay oldu; deprem. Onu uzaktan görmek için ofisinin olduğu yere gittim. En azından yürüdüğünü ve iyi olduğunu görmek, yüreğimde biraz da olsa rahatlama hissi verdi. Sena'yı aramak çok istiyorum, ama bir şey beni sürekli engelliyor. İnsan tarafım, onu aramamak için bir duvar örüyor, tıpkı ona dair bir kaç gerçeğin beni durdurduğu gibi.
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : UYKULU
Mevcut Müzik : ANLARSIN
25.04.2025 (01:38)
SEN KAÇ DOĞUMLUSUN
Aden: Bugün Vahyettin abiyle görüştüm. İstanbul'da olmadığı için alacağı bir ödeme vardı ve parayı benim almamı istedi. Onu arayıp parayı gönderip göndermemem gerektiğini sormak için aradım. Şu anda Samet oğlu Konya'da askerde ve tüm ailesi Samet'i ziyarete gitmiş. Telefonda konuştukları sırada arabadaydılar, geziyorlardı. Arkada annesi Yıldız teyze ve samet'in kardeşlerinin seslerini duyuyordum.. Bilmiyorum, ama bu tür şeyler bana aşırı güzel geliyor. Mesela düşün; Yıldız teyze şimdi oğluna sarılmış, öpmüş, koklamış ve özlem gidermiştir. Gerçek olan bu. Ama benim babam ise daha geçen gün bana "Sen kaç doğumlusun.." diye soruyor. Bu kadar uzak ve kopuk bir ilişkimiz var. Tam bir hayal kırıklığı... Söylenecek söz yok gerçekten.. Ama yine de onu seviyorum. Hayatımda bir şekilde sadece o var gibi geliyor. Bu tür şeyler beni her zaman duygusal olarak kötü etkilemiştir. Vahyettin abiler Vanlı ve aşiret kültürüne sahipler. Aileleri birbirine inanılmaz derecede bağlı ve birbirlerine sahip çıkıyorlar. Onların bu bağları, insanı gerçekten imrendiriyor.
Doktoruma söylediğim gibi, birden fazla silahım var ve birini alıp küçük bir hazırlık yaparak birilerine zarar verebileceğimi düşündüğüm anlar oluyor. Ama bunu yapmayacağım. Çünkü benden kaçan insanların "Biz demiştik, biz haklı çıktık" demesini istemiyorum. Daha önemlisi, kendime verdiğim söz yüzünden bunu yapmayacağımı biliyorum... Zaman zaman böyle bir ailem olabilirdi diye düşünceler içine giriyorum; ama bu duruma asla sitem etmiyorum. Para sayesinde her şeyi alabiliyorum, istediğim her şeyi yapabiliyorum. Kimseye bağlı değilim ve bu en güzel tarafı. Yine de içimde maddi bir açlık değil, daha çok duygusal bir boşluk var. Çok uzun süre sevgisiz bir ortamda büyüdüm.
28 yaşındayım ve sinirli yapıma ve öfke sorunlarıma bağlı olarak askere bile almıyorlar. Kısacası, burada bize sorun olacağına hiç gelmememi söylüyorlar.. Tek fark insanlar gibi kırıcı olmayıp resmi reddetiyorlar hahah..
Aden: Asla sitem etmiyorum. Sevgi dilenmiyorum. Burası benim dünyam ve burada duygularımı özgürce yazabiliyorum. Umarım herkesin sağlıklı, huzurlu ve güzel bir ailesi olur. Asla kimsenin sahip olduklarına gözüm yok. Ben, içinde bulunduğum durumu kabul ettim. Yine de bazen, benim de böyle bir ailem olabilirdi diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu sadece bir düşünce, bir hayal; ama hayatın gerçeğiyle barışmayı öğrendim.
Normalde bugün günlüğüme bir şey yazmayacaktım. Ancak, yaşadığım bu duygusal durum beni kötü hissettirdiği için içimi dökmek istedim
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : YORGUN
Mevcut Müzik : ARTIK GELME İSTEMEM
25.04.2025 (20:39)
KARA ÇİKOLATA İLAYDA
Aden: Dün hastaneye gittim, psikoterapimin ikinci seansıydı. Birçok şeyi anlattım, içimde birikenleri döktüm. Ancak alışamadığım tek şey, sürekli benim konuşmam, benim anlatmam. Doktor sadece dinliyor, söylediklerimi not alıyor. Gözlerimin içine bakıyor, yüzüme odaklanıyor ve muhtemelen davranışlarımı analiz ediyor.. Bazen, terapinin böyle olması gerektiğini düşündüğüm halde, içimde tuhaf bir his oluyor. Sanki bir monolog sergiliyorum. Ama belki de gerçek iyileşme, anlatmaktan ve kendimi keşfetmekten geçiyor. Doktorun sessizliği, aslında beni daha fazla düşünmeye yönlendiriyor olabilir.. Öte yandan, terapi sürecinde zamanla bir bağ kurulur mu.. Daha fazla etkileşim olur mu.. Yoksa bu sessiz dinleme yöntemi, psikoterapinin temel bir unsuru mu.. Kendimi ne kadar açarsam, o kadar anlam kazanıyor mu... Bu sürecin içindeyken, bazen sadece kendimi anlama yolculuğumun bir parçası olarak görmek gerekiyor. Şu an için anlatmaya devam etmek, kendimi keşfetmenin en iyi yolu gibi görünüyor...
Aden: Aslında onun sessiz kalması benim için avantajlı oluyor; anlatacaklarımı yarıda kesmiyor, sadece dinliyor. Sanki kendi yarattığım bir ortamda, beni dikkatle izleyen bir seyirci gibi.. İç organlara olan ilgim üzerine daha fazla düşündüm. Onlara dokunmak istiyorum, merakımı gidermek istiyorum ama aynı zamanda ellerimin kirlenmesini ya da kan bulaşmasını istemiyorum. Son derece titiz biriyim — ellerimin kirlendiğini hissettiğim an, hemen temizlemem gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden, günde 5 - 6 kez duş alıyorum ve her dışarı çıktığımda kıyafetlerimi mutlaka yıkıyorum.. Bu temizlik rutini, benim için bir zorunluluk gibi hissettirse de kıyafetlerimin kısa sürede yıpranmasına neden oluyor. Bazen bunun bana nasıl hissettirdiğini düşünüyorum—rahatlatıcı mı, yoksa yorucu mu? Belki de alışkanlıklarımın ardındaki nedenleri anlamak, terapinin bana sunacağı en büyük keşif olacak...
Aden: Geçmişte yaşadığım bazı olaylar, zihnimde derin izler bıraktı. Selim Enes Doğan, çocukluk dönemimde bana rahatsız edici şeyler anlatmıştı ve o an duyduklarım aklımdan hiçbir zaman tam olarak silinmedi. Bu yüzden, benzer düşüncelere sahip olduğunu hissettiğim insanları kendimce işaretliyorum ve onlara karşı mesafeli, hatta bazen sert davranıyorum.. Bu durumu düşündüğümde, aslında bana hissettirdiği şeyin sadece öfke değil, rahatsız edici bir ağırlık olduğunu fark ediyorum. Geçmişte yaşanan bazı şeyler, zihnimde yıllarca yankılanıyor ve kendimi bu düşüncelerle baş başa buluyorum. Ancak, duygularımı yönlendirmek ve bu etkiden özgürleşmek de benim elimde olabilir. Terapide anlatmaya devam ettikçe, belki de bu yükü hafifletebilirim.. Şu anda hissettiklerim, çocuklukta yaşanan olumsuz deneyimlerin nasıl uzun süreli etkiler yaratabileceğini gösteriyor. Belki zamanla bu düşüncelerden arınabilirim—belki de onları dönüştürerek, farklı bir bakış açısıyla görebilirim. Ancak bunun için önce kabul etmek ve üzerine düşünmek gerekiyor. Terapinin bana sunduğu en büyük şeylerden biri de kendimle yüzleşme fırsatı olabilir...
Bir sonraki terapim 14 gün sonra olacak. Bu süreç içinde, yaşadıklarımı ve hissettiklerimi daha fazla gözlemleme fırsatım olacak.
Aden: Dün, beş yıl önce tanıştığım ve bir zamanlar çok iyi anlaştığım arkadaşım İlayda ile buluştum. Aslında tam olarak neden küstüğümüzü hatırlamıyorum ama muhtemelen benim ruh hallerim yüzündendir, hahaha. Kendime bu konuda hiç güvenmiyorum çünkü.. Yıllar sonra onunla yeniden bir araya gelmek çok güzeldi. Birlikte akşam yemeği yedik, sohbet ettik, eskileri ve hayallerimizi konuştuk. Ama en çok dikkatimi çeken şey, İlayda’nın eskiye göre daha olgun ve mental olarak daha sağlıklı görünmesiydi. Önceden bakışları biraz daha donuktu, hep düşüncelere dalmış gibi bir hali vardı. Şimdi ise hayatında bazı şeyleri yoluna koymuş gibi geldi bana... O benim en yakın arkadaşım ve gerçekten çok güzelleşmiş. Tanımayanlar için söyleyeyim, esmer, simsiyah saçları var—kara çikolata gibi, hahaha. Onu seviyorum, enerjisi çok güzel ve yanında olmak insana huzur veriyor.
Dün İlayda bana, istersem benimle terapiye gelebileceğini söyledi. Bu benim için gerçekten çok kıymetli bir şey. Sonuçta onun da kendine ait bir hayatı, işi ve düzeni var, meşgul olduğu birçok şey var. Ama yine de benimle gelmeyi teklif etmesi, bana verdiği değeri ve desteğini hissettiriyor.. Onu her zaman sevmişimdir. Belki geçmişte aramız benim ruh hallerim yüzünden açılmış olabilir. O zamanlar fark etmediğim şeyleri şimdi daha iyi görebiliyorum. Ama yıllar sonra yanımda olması, dostluğumuzun zamana direnebildiğini ve farklı bir şekilde devam edebildiğini gösteriyor. Hayatımdaki en değerli insanlar, gerçekten yanımda olduklarını hissettiren kişiler —İlayda gibi, Nurcan gibi.. Son olarak, haksızlık etmek istemem. Onur da geçen gün yazdığım bir günlük mesajıma destekleyici bir yanıt verdi. Açıkçası şaşırmıştım ama güzeldi. Benden kaçan değil, beni dinleyen insanlara büyük bir değer veriyorum, onlara saygı duyuyorum. Geri kalanlar ise sadece hayatımda varlar ama gerçek bir bağ hissetmiyorum.
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : MUTLU
Mevcut Müzik : KAMRO - INDILLA ENIGMA
30.04.2025 (11:43)
ASLANAĞZI
Aden: Son birkaç gündür oldukça yoğunum ve haftasonu bile dinlenme fırsatı bulamadım. Pendik'te Gazi Burma Baklavacısı'nın sahibinin oğullarıyla bir görüşmem oldu. Büyük oğlu inşaat mühendisi, küçük oğlu ise mimar. Piyasanın altında kalan A, B ve C blokları şeklinde üç villa hakkında değerlendirme yaptık. Bu görüşmede Babam ve Vahyettin abi de yanımdaydı.. Fiyat vermeyeceğim ama üç blok villa için yeterli bütçem olmadığı için Vahyettin abiyle ortak bir iş yapma kararı aldık. Çevredeki konut fiyatlarına göre oldukça düşük bir rakamdı ve mal sahibi fiyatı artırmak istiyordu. Son 3 - 4 gündür kendisiyle yoğun şekilde görüştüm, hatta dün çocuğunun doğum günü olmasına rağmen 1.5 saat bekledim çünkü böyle bir fırsatı kaçırmak istemezdim.. İskan alınacak ancak Tuzla'nın eski belediye başkanının, resmi olmayan arazileri bile satışa çıkarması sebebiyle, şu anki CHP belediyesi bu durumu incelemeye aldı. Bu yüzden iskan sürecinde 3 - 4 aylık bir bekleme süresi öngörülüyor. Ancak belirli bir ücret karşılığında süreci hızlandırabileceğimizi düşünüyorum. Benim açımdan bir acele yok ; bu yatırımı yaparken zaten kar etmiş oluyorum..
Sonuç olarak, toplamda 1.787 m² büyüklüğündeki bu arazi için son birkaç gündür mülk sahiplerini oldukça zorladım ve sonunda istediğimi elde etmeyi başardım.
Aden: Konutların konumu Tuzla Tepeören'de, Aslanağzı olarak bilinen bölgede yer alıyor. Bundan 3 - 4 yıl önce burası, IETT ve dolmuş hatlarının bile geçmediği, tamamen ıssız ormanlık bir alandı. Ancak birkaç yıl önce meydana gelen deprem sonrası bölge imara açıldı ve hızla gelişmeye başladı. Şu anda büyük bir dönüşüm içinde ve sadece birkaç yıl içinde Anadolu Yakası'nın Göktürk'ü olmaya aday bir yer.
Ben ise, 35 - 36 yaşıma kadar yaptıklarımla hayatta kalacağım ve sonrasında tamamen işi bırakacağım. Bu süreçte tedavimi de sürdürüyorum. Şu an hiçbir şeyden pes etmiş değilim; mücadelemi kararlılıkla devam ettiriyorum.. Kırmızı reçeteli ilaçlar kullanıyorum ve zihinsel olarak son derece güçlü olduğumu düşünüyorum. Ne olursa olsun, sorumluluklarımdan asla kaçmadım. Kendimle gurur duyuyorum ve biliyorum ki daha da güçlü olacağım.
Aden: Sıfırdan başladım ve fark ediyorum ki ailemi pek sevmesem de onların yolundan gidiyorum. Müteahhit olma yolunda ilerliyorum. Eskiden önümde birçok fırsat varken hiçbirine adım atmamıştım. Ama şimdi işler değişti —her yerde yeni insanlar tanıyorum, çevremi genişletiyorum ve kendimi geliştiriyorum..
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : MUTLU
Mevcut Müzik : KAMRO - INDILLA ENIGMA
05.05.2025 (11:28)
NEO-NAZİ - BUNU GÖZE ALMIŞTIM
Aden: Hayatım boyunca sahip olduğum hiçbir şeye ailemin desteğiyle sahip olmadım. Yıllar önce ailemi hayatımdan çıkardım; bugün sadece babam var ama yanında ben oluyorum, o benim yanımda olmuyor. Babaannem vefat etmeden önce sahip olduğu çay bahçelerini bana bırakmıştı, ancak bu araziler konum olarak çok değerli değildi.. Yaklaşık 10 yıl önce bu arazileri sattım. O dönem Cevizli'de, Hira Ayakkabı'da 3,5 yıl çalışıyordum. Sonrasında, yaklaşık 2 yıl boyunca Ömer Küçükali’nin yanında çay ocağında çalıştım. O zamanlar oldukça içine kapanık bir çocuktum ve sosyal hayatım neredeyse yoktu. Aldığım her haftalığı Doğruel Kuyumcusu’ndaki bir ablaya götürür, gram altın alırdım. O dönem gram altın fiyatları 70 - 100 TL civarındaydı.. Bir süre sonra birikimlerimi ve arazi satışından gelen parayı değerlendirerek, 05.01.2016 tarihinde adet başına 7,24 TL olan Türk Hava Yolları hisselerine yatırım yaptım. O dönem yaptığım yatırımın değeri bugün 300 TL’ye ulaştı. Bu süre içinde kendi işimi kurdum ve sahip olduğum her şeyi kendi çabamla elde ettim.. Şu anda Tuzla OSB'de, proje çizimlerini üstlendiğim iki büyük firma ile iş yapıyorum. Bunlardan biri, günlüklerimde sıkça bahsettiğim Ruhi Amca ve Tülay Hanım. Onlar her zaman bana güvenip destek oldular ve işlerini emanet ettiler.
En büyük zorluğu, 2022'nin altıncı ayında Amerika'nın beni Türkiye'deki yetkililere şikayet etmesiyle yaşadım. O dönemde web sitem ve ayrıca Amerika tarafından kapatılan sitem aracılığıyla bağış toplayıp bu parayı Neo-Nazi gruplarına gönderiyordum; bu durum büyük maddi kazanç sağlıyordu. Yeni bağlantılar ve çevre edinmenin yanı sıra maddi olarak da önemli kazanç elde ettim. Yakalandığımda, Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından 19.06.2022 sabahı saat 07:00'de evimden alındım. Yakalandığım süre boyunca ve mahkeme süresi bitene kadar tüm hesaplarım inceleme altındaydı, bu nedenle hesaplarımı kullanamadım ve büyük maddi zarara uğradım. Bunu göze almıştım.. Sorun yok...
Hala o gruplarla bağlantım var ve destek oldukları zamanlar oluyor. Almanya, Amerika ve Arjantin'de tanıdığım pek çok kişi var. Bu, antisemitizm suçuyla ilgili kayıtlı ilk olayımdı..
Aden: Asla cimri biri olmadım. Yaptığım her bağış —LÖSEV, TEMA Vakfı ve bireysel yardımlar — web sitemde gizli bir sayfada yer alıyor. Hiçbir zaman bunları göz önüne çıkarmadım, çünkü bunu bir gösteriş aracı olarak görmedim... Hayatım boyunca büyük sorunlar yaşadım. Arkadaşların ve ailenin ne kadar gereksiz olabileceğini fark ettim ve ne yapacaksam kendim yapmam gerektiğine karar verdim. Ya zihnimdeki kaosa teslim olup yok olacaktım ya da onu kontrol altına alıp geleceğimi güvenceye alacaktım.
Bu süreçte hayatıma çok değerli insanlar girdi. Hira Ayakkabı’nın sahipleri, Uğur ve Ufuk abi, benim için gerçekten kıymetli oldular. Özellikle Uğur abi, hayatımda tanıdığım en iyi insanlardan biriydi. Bir abi gibi beni korudu, destek oldu ve aramızda derin bir bağ oluştu.. Zor dönemlerimden birinde intiharı bile denemiştim ama olmadı. Boynumda o denemeden kalan bir yanık ip izi var. O dönemde yanımda olan insanların değeri benim için çok büyük.
Annemin kanser olduğunu öğrendiğimde bile Uğur abiye danıştım. "Abi, annem kanser ama bana yaptıklarını da biliyorsun, ne yapmalıyım.." diye sordum. O ise, "Ne olursa olsun, o senin annen. Seni istemese bile onun yanında olmalısın. Yoksa yarın bir gün pişman olursun, keşke dememek için onun yanında ol," dedi.. O kadar güveniyordu ki bana, yıllarca dükkânının anahtarını bile verdi. Hira Çocuk bölümü tamamen benim sorumluluğumdaydı; dükkânı istediğim gibi açıyor, kapatıyordum. Hatta kirası bile benim sorumluluğumdaydı, ben ödüyordum. İşlettim ve elimden geleni yaptım.
Ne yazık ki Uğur abiyi uzun zamandır görmedim, ihmal ettim. Umarım iyidir. Bir gün mutlaka yanına uğrayacağım. Hayatıma gerçekten dokunan insanlara büyük saygı duyuyorum.. O dönemde beni o insanlarla tanıştıran bir arkadaşım vardı. Ancak benim başarılı olmamı kıskandı ve beni işten çıkartmaya çalıştı. Sonrasında gerçek yüzü ortaya çıktı ve kendisi kovuldu. İşte tam olarak o noktada arkadaşlara olan güvenim tamamen sarsıldı.
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : İYİYSEM BİLE KÖTÜYÜM
Mevcut Müzik : EMILIO - LUCIE - MAISON
09.05.2025 (20:39)
KIZ NEŞESİ,
Aden: Bugün, İlayda, (kara çikolata) arkadaşımın 2009'da vefat etmiş halasının mezarını bulmak için Yeni Şeyhli Mezarlığına gittim. Belediye üzerinden mezarın ada numarasını öğrenmiştim, ancak mezarlık oldukça büyük olduğu için bulmak hiç de kolay olmadı. Yaklaşık 45 dakika boyunca aradım fakat mezarı bir türlü bulamadım. Görevlilere danıştım, ancak onların da kesin bir bilgisi yoktu; "Araman lazım, biz de bilmiyoruz," dediler... Sonunda mezarı buldum ve gördüm ki durumu oldukça iyiydi. Hemen arkadaşımı bilgilendirdim ve mezarın fotoğrafını gönderdim. Aşırı mutlu oldu.. Önceden giderek mezarın yerini belirlemek istemiştim, böylece arkadaşımın ziyaretini kolaylaştırabilirdim. Yakın zamanda birlikte gidip ufak bir temizlik ve bakım yapmayı planlıyoruz.
Son zamanlarda kendimi aşırı güçlü ve iyi hissediyorum. İşlerim yoğun, hatta çok yoğun, ama bu bile beni mutlu ediyor! Hareket halinde olmak bana iyi geliyor.. Bugün arkadaşımın halasının mezarını ararken fark etmeden güneşte fazla kaldım. Kollarım epey yanmış ve şu an biraz acıyor — bayağı kızarmış durumda. Ama yine de genel olarak kendimi iyi hissediyorum..
Aden: Bu hafta sonu İlayda ile 4-5 günlük bir tatile çıkıyoruz. İlk durağımız Şanlıurfa olacak; Göbeklitepe’yi görmek istediğini söyledi. Orada biraz gezip tarihi yerlerde vakit geçirdikten sonra Rize’ye geçeceğiz. Uçağımız aktarmalı, önce Ankara’ya ineceğiz ve orada yaklaşık 5,5 saat bekledikten sonra Rize’ye devam edeceğiz.. Rize’de bir evimiz var ama büyük ihtimalle Çamlıhemşin taraflarındaki harika dağ evlerinden birinde kalacağız. Ardından Artvin’deki Karagöl’e gitme planımız da var. Göbeklitepe tamamen onun isteğiydi, Rize’deki dağ evi ise benim tercihim — güzel bir anlaşma yaptık! Yaptığımız bu güzel anlaşma sayesinde ikimizin de isteği oldu ve mutlu olmamız gerçekten sevindirici. “Kız Neşesi” tam anlamıyla heyecanlı; yapılacaklar listesini büyük bir hevesle hazırlıyor, haha. Gerçekten çok tatlı. Rize’ye en son 2017’de gitmiştim, bu yüzden benim için de iyi olacak. Hem yeni anılar biriktireceğim hem de günlüğüme yazacak birçok şeyim olacak...
Mevcut Konum : POSTANE
Mevcut Ruh Hali : MUTLU, NEŞELİ
Mevcut Müzik : BLOK3 - ATİ242 - KEŞKE
15.05.2025 (20:39)
BEN NECROFİLİYİM
Aden: Bu durumu burada ilk kez açıkça dile getiriyorum. Hastane kayıtlarımda da mevcut; gözetim altındayım ve tedavi sürecim devam ediyor. Benden korkulmasına gerek yok — eğer zarar verecek biri olsaydım, bunu yapacak çok fırsatım olurdu. Ama asla kimseye zarar vermek gibi bir düşüncem olmadı.. Hiçbir zaman bir kadının ya da erkeğin bedenini cinsel bir obje olarak görmedim. Sesim doğuştan ince, yüzüme özel bir bakım uygulamıyorum, tamamen doğal halim bu. Yani kadınsı görünmek ya da bir güzellik çabası içinde olmak gibi bir durumum yok. Buna rağmen yıllar boyunca bu yüzden yoğun bir şekilde zorbalığa uğradım.
Sadece bir kadını cinsel obje olarak görmediğim için bile, insanlar bana hep "farklı" olduğumu söylediler. Ne demek istediğimi anlayacağını düşünüyorum. Ben hayatımda hiçbir şeyi gizlemedim. "Şu an 3.5 yıldır süren tedavi sürecimde, geçmişte yaşadığım ve beni zorlayan ölülere yönelik cinsel ilgi (necrofili) gibi isteklerle yüzleşiyorum. Bu yönelim hayatımın bir döneminde bana ve çevreme zarar verebilecek bir hale gelmeden önce fark edildi ve üzerine profesyonel destekle çalışılmaya başlandı."
Kısacası, bir ölüyle aynı ortamda bulunmak, onunla bir odada kalmak, hatta iç organlara — bağırsak, kalp, böbrek gibi — yönelik ilgim, beni bu noktaya getiren temel konulardı. Ancak bu dürtüler şu an kontrol altında. Tedavim Eylül ayına kadar sürecek ve bu süreci kararlılıkla sürdürüyorum.. Askerliğe alınmamamın sebebi de, yine bu durumla ilgili resmi rapor. Fakat ben hasta olduğumu kabul ettim. Ve daha iyi bir insan olmak için gerçekten elimden geleni yapıyorum.. Tedavi sürecinde hiçbir işimi ihmal etmiyorum. Her gün bir adım daha yukarı çıkmaya çalışıyorum. Geride kalmıyorum, kaçmıyorum, yüzleşiyorum..
Aden: Hayatıma gerçek anlamda dahil ettiğim her insana, bu durumu açıkça anlatıyorum. Çünkü kimse, hayatında böyle arzulara ya da düşüncelere sahip biriyle birlikte olmak istemeyebilir — ve buna tamamen saygı duyuyorum. İnsanların sınırlarına ve duygularına anlayışla yaklaşmak gerektiğini biliyorum.. Geçmişte tanıştığım biri var, İlayda. Onunla aslında yeni tanışmadım; seneler önce yollarımız kesişmişti. Ama o dönem benim dengesiz ve kararsız davranışlarım yüzünden iletişimimiz kopmuştu. Bunda tamamen benim hatam olduğunu kabul ediyorum. Buna rağmen, beni olduğum gibi kabul eden, yargılamayan ve dışlamayan insanlara karşı derin bir saygı duyuyorum. Bu, benim için çok kıymetli bir şey.
Normalde bugün, yani 7 – 8 saat sonra İlayda ile uçağa binecektik. Küçük bir gezi planlamıştık: önce Şanlıurfa’ya, ardından Rize’ye geçecektik. Fakat İlayda’nın yakın arkadaşı Merve hamile ve erken doğum riski nedeniyle planlarımızı bir süreliğine erteledik. Doğum olup olmayacağı net değil, ben de tam süreci bilmiyorum çünkü İlayda ile doğrudan konuşmadım. Ama eğer doğum gerçekleşmezse, büyük ihtimalle pazartesi ya da salı günü yola çıkacağız.. İlayda yanımda olduğu sürece ona en ufak bir zarar gelmesine asla izin vermem. Bu sadece onun için değil, beni dışlamayıp bana bir adım atan herkes için geçerli. İnsanların bana gösterdiği samimiyetin ve güvenin ne kadar kıymetli olduğunu çok iyi biliyorum. Bu yüzden, ben de elimden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışıyorum. Aslında her şey, bana nasıl yaklaştığınla ilgili. Ne verirsen, karşılığında benden de onu alırsın.
Aden: Evime davet ettiğim arkadaşlarıma dair özellikle belirtmek istediğim bir konu var. Evime yalnızca güvendiğim, beni gerçekten tanıyan insanları kabul ediyorum. Bu kişiler geldiğinde, evde gördükleri şeyler arasında sıradan notlar ya da dekorasyonlar değil; Ikea’dan alınmış panoların üstünde yer alan bazı özel ekipmanlar da oluyor.. Evimde yasal olarak bulundurduğum 2 adet AR-15 tipi tüfek ve 3 adet GLOCK marka tabanca mevcut. Bunlara ait mühimmat ve ekipmanlar ise özel bir çelik kasada güvenli şekilde saklanıyor.. Bu durum, ilk başta bazı insanlar için tedirgin edici gibi görünebilir, ama evime gelen yakın çevrem bu durumu biliyor ve benim kim olduğumu, silahlara yaklaşımımı, sınırlarımı ve sorumluluk bilincimi çok iyi bildikleri için herhangi bir rahatsızlık duymuyorlar.
Tüm ekipmanlarım yasal, kayıtlı ve güvenlik önlemleri çerçevesinde korunuyor. Silahlara yönelik yaklaşımım hiçbir şekilde tehdit unsuru taşımıyor; aksine, tamamen bilinçli ve kontrollü bir çerçevede yer alıyor.
Aden: "Çizimlerimde iç organların sıkça yer almasının sebebi aslında, geçmişte yaşadığım yönelimlerle doğrudan bağlantılıydı. Bu, iç dünyamın bir yansımasıydı ve zamanla fark edip üzerine çalışmaya başladım."
Mevcut Konum : TEPEÖREN
Mevcut Ruh Hali : ASLINDA İYİYİM, SORUN YOK
Mevcut Müzik : HAGGARD - PER ASPERA AD ASTRA
17.05.2025 (23:01)
İLK BEDENLE TEMAS KURULDU
Aden: İçsel Merak ve Sessiz Deney - Bu sadece küçük bir hedef… Belki de bir başlangıç. Kendimle ilgili, sessiz bir keşif.
Oturduğum yere yakın bir orman var. Geçenlerde oradan geçerken yol kenarında bir tilki cesediyle karşılaştım. Görünüşe göre bir araç çarpmıştı. Bedeni hâlâ bütün, neredeyse hiç bozulmamıştı. O an, zihnimde uzun süredir taşıdığım düşünce harekete geçti.. İlk adımlarım, doğanın sunduğu bu gibi anlarda başlıyor. Başlangıçta sadece ölü bir hayvan üzerinde bazı incelemeler yapacağım. Bir tür içsel laboratuvar gibi. Özellikle kalp ya da diğer iç organlar... Kalp, mesela.
Bu kalbi dikkatlice çıkaracağım. Yıpratmadan, bütünlüğünü koruyarak. Sonrasında kan ve dokudan arındırmak için yumuşak bir temizleme sürecinden geçireceğim. Ardından, bozulmayı önlemek ve dokuların şekilsel bütünlüğünü uzun süre muhafaza edebilmek için %10’luk formalin çözeltisine yerleştireceğim.. Bu işlem tamamlandığında, kalbi camdan bir kürenin içine yerleştireceğim. Bu küre, görsel olarak bir kar küresini andıracak. İçinde süzülen parçacıklar, yalnızca camla sınırlanmış bir sonsuzluk hissi yaratacak. Camın dışı ise özel bir şekilde mühürlenecek; içerideki solüsyonun hava almaması sağlanacak. Bu da çürümenin, zamanla çözülmenin önüne geçecek.
Bu bir deney değil. Bu bir sapkınlık değil.. Bu, zamanı durdurma arzusunun küçük, sessiz bir temsili.
Aden: Bu sadece bir başlangıç... Şu an için görünen çok az şey var, asıl mesele henüz ortaya çıkmadı. Derine inildikçe neyle karşılaşacağımı ben de tam olarak bilmiyorum. Ama ilk adımı attım. İlk bedenle temas kuruldu. Sessizlik, o an başladı. Ve artık geri dönüş yok.
Her geçen gün daha fazla alışıyorum. Görüntülere, kokulara, dokulara... İlk başta yabancıydı, rahatsız ediciydi belki ama şimdi bir tür normalleşme süreci başladı. İnsan bir şeyi ne kadar çok gözlemler ve içinde tutarsa, sonunda onunla yaşamayı öğreniyor. Bu bir takıntı değil. Bu, fark edilmek istemeyen bir gerçeği sahiplenmek.
Devamı gelecek... Yeni parçalar, yeni bedenler değil belki... Ama var olanın korunması, kaybolmaması önemli. Amacım birleştirmek değil. Aksine, olanı bozmadan saklamak. Her organın, her detayın bir dili var. Anlatmasalar da anlatıyorlar. Ben dinlemeyi seçiyorum.. Bazı şeyler açıklanmaz... Yalnızca belgelenir, arşivlenir ve gerektiğinde yeniden açılır.
Bu projede dışarıdan bir yorum ya da etik değerlendirme olmayacak... Burası benim alanım... Kurallar dışarıda kalıyor... Tanımlar burada anlamsızlaşıyor...Ve geriye yalnızca belgelenmiş bir iz kalıyor.
1. Gözlem: Temas Noktası
Bugün tekrar aynı yere gittim. Beden hâlâ oradaydı, ama zaman iz bırakmaya başlamış. Hafif bozulmalar var ama bütünlük korunuyor. Müdahale etmedim. Sadece gözlem yaptım.
Not aldım.. Koku belirginleşmiş. Doku yumuşamaya geçmiş. Ama hâlâ işlem için uygun.. Henüz karar vermedim.. Bazı şeyler sabır istiyor.
2.Seçim: Kalp ya da Başka Bir Şey
Parçalardan biri öne çıkıyor. Kalp değil bu sefer, belki karaciğer ya da göz.. Hangi parçanın daha çok taşıyıcı olduğu üzerine düşünüyorum.. Bu bir deney değil.. Ama bir seçim yapmam gerekiyor.. Yanlış parça, bütünün anlamını bozabilir... Doğru olan kendini belli edecek...Bekliyorum.
3. Hazırlık: Solüsyon Sessizliği
Formalin solüsyonu hazırlandı.. Doğru yoğunlukta, şeffaf, kararsız gibi görünen ama sabit tutan bir karışım.. Cam küre temizlendi, iç yüzey kontrol edildi. Hava kabarcığı kalmayacak şekilde kapatma sistemi planlandı.. Bunlar sadece teknik detaylar gibi görünse de, içeri girecek olan şey bunlara göre varlığını sürdürecek.. Bu yüzden hiçbir adım rastgele değil.
4. İlk Saklama: Zaman Durdurulabilir mi..
Bugün ilk parçayı yerleştirdim.. İşlem planlandığı gibi ilerledi.. Bozulma başlamadan önce tamamlandı.. Şu an cam kürede, hareketsiz ama var.. Zaman onun için ilerlemiyor artık.. Şeffaf bir boşluk içinde sessiz duruyor.. Ve bu sessizlik, dışarıdan bakıldığında anlaşılmaz.
5. Kayda Geçti: Anlatılmayan Şeyler
Görsel kayıt yapılmadı.. Yazılı kayıt ise yalnızca bana ait olacak şekilde tutuldu.. Hiçbir şey açıkça ifade edilmiyor.. Bunun nedeni gizlemek değil, korumak.. Anlatılmayan şeyler daha uzun yaşar.. Bu da onlardan biri.
Sessiz Geçen 9 Gün
Son günlerde siteye herhangi bir yeni kayıt eklemedim. 9 gündür sessizlik vardı. Bu bir duraklama değil, yalnızca yön değiştirme.. Bu sürede paralel olarak başka bir sayfa üzerinde çalışıyorum. Henüz paylaşmadım ama yakında açılacak. İçeriği biraz daha sistemli: planlama listeleri, adım adım ilerleme çizelgeleri ve uygulama sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı temel noktaları içeren bir kılavuz niteliğinde olacak. Şimdilik arka planda hazırlanıyor. Diğer yandan, orman yolunda araç çarpması sonucu ölen tilkiyle ilgili gözlemlerim ve işlemlerim devam etti. Bozulma süreci yavaş ilerliyor, bu bana zaman kazandırdı. Belirli bölgelere odaklandım. Dokuların tepkisini, yapının ne kadar süre bozulmadan kaldığını ve dış çevresel etkilerin ne ölçüde değişim yarattığını belgeledim. Bu çalışma, sadece fiziki değil, zihinsel olarak da beni etkiliyor. İzlerken bir şeylere alışmak, aynı zamanda bazı şeyleri kaybetmek anlamına geliyor. Bir sonraki güncellemede, parçaların korunması ve çözülmeye karşı alınan önlemlerle ilgili daha somut detaylara yer vereceğim. Bekleyen işler, bekleyen parçalar var.
Her şey sırayla ilerliyor.
Mevcut Konum : 40.922268, 29.360931
Mevcut Ruh Hali : İÇİMDE GARİP BİR HİS VAR
Mevcut Müzik : -----------------
26.05.2025 (13:59)
BENLİK İPTALİ- İNTİHAR
28.05.2025 — Kesik Noktası
Bu sabah, saat 11:36 civarı, son 3.5 yılın en ağır günlerinden birini yaşadım. Aşırı stres, sorumlulukların baskısı ve uzun süredir bastırılmış duyguların etkisiyle sol bileğimi kestim. Bu, bir bitiş değil; sadece bir anlık taşma, kontrol kaybıydı. Kendimi kaybettiğim o anlarda ağlıyor, titriyordum. Gözyaşlarımdan hiçbir şey net göremiyor, hissettiğim tek şey etimin ayrılmasıydı.
Yaklaşık 3.5 yıldır ağır ilaç tedavisi altındayım. Bu süreçte ağlayamamıştım. O gün, o sabah, her şey üst üste geldi. Özellikle laf anlatamadığım insanlara karşı duyduğum içsel yorgunluk, kendi içimde duvar gibi yükseldi. İki adet Dideral ve birkaç damla Validol içtim, sakinleşmek umuduyla.
Hastaneye ulaştığımda polis ifademi aldı. Psikiyatri servisi müdahalede bulundu. Yatış önerildi. Kendi doktorumla devam etmek istediğimi söyledim. Şu an bileğim sargılı. Arter ve tendonlar zarar görmemiş. Fiziksel olarak atlattım. Ama bu, başka bir şeyi gösterdi: Kaçabileceğim bir yer kalmadı.
3.5 yıllık emeğimi çöpe atmış gibi hissediyorum. Ama belki de bu, bir şeyleri yeniden başlatmanın başlangıcıdır. Kısa bir süre hastanede olacağım. Sessiz, kendi içime dönük bir süreç.
"Yük Boşalınca"
Dün olanlardan sonra, tuhaf bir sakinlik hissi var içimde. Kaslarım gevşedi, içimde yıllardır büyüyen öfke ve kin sanki bir anda eriyip gitti. Sanki bir yükü taşıyamadığım anda yere bıraktım ve ilk kez nefes aldım. Kendimi ilk kez bu kadar kaybettim… Ama bir yandan da, ilk kez bu kadar çıplak ve dürüst hissediyorum.
İçimden geçenleri saklamayacağım. Yaş aldıkça yalnızlıktan korkmaya başladım. Ölüm değil, ama tek kalmak… işte o ürkütücü geliyor. Annem yıllar önce hayatımdan çıktı. Akraba evliliğinin bana bıraktığı en büyük miras: parçalanmış bağlar, yapmacık ilişkiler. Aile görüntüsü altında çıkar bekleyen, insan kılığında dolaşan gölgeler.
Babam hâlâ yanımda. Ve itiraf etmeliyim… ona bir şey olursa, sadece bir insanı değil, hayattaki son "konuşulabilir alanı" kaybetmiş olacağım. Çünkü biliyorum, o giderse ne ormanda bir ağaç bana cevap verir, ne de yürüdüğüm yollar derdime ortak olur. O, benim son sığınağım.
3.5 yıl boyunca iyi bir tedavi gördüm. Gerçekten emek verdim. Dün olanlar, o anlık taşma... her şeyi yıktı belki. Ama hâlâ bir şey var içimde: pes etmeme isteği. Henüz her şeyi kaybetmedim. Sadece bir sınırdayım.
Bu yüzden hastaneye yatacağım. Çünkü başka bir yol kalmadı. Kaçacak yerim tükendi. Eğer şimdi durmazsam, içimdeki öfke ya beni, ya da başkasını öldürecek. Ve ben hâlâ yaşamak istiyorum... Bu defa daha dürüst, daha çıplak, daha kendim olarak.
Ve Son Olarak: Özür
Bu süreçte istemeden kırdığım, uzaklaştığım, sustuğum ya da fazla konuştuğum herkesten özür diliyorum. Bazen sessizliğim bir çığlık, bazen de çığlığım anlaşılmayan bir sessizlikti. Kimseye düşman değildim, sadece kendimle savaşırken etrafıma da zarar verdim. Farkında olmadan, hatta çoğu zaman farkında bile olarak…
Bu, bir bahane değil. Sadece bir kabul. İnsan, en çok kendi yarasını inkâr ederken başkasını yaralar. Ben de öyle yaptım belki. Bazen çok uzaklaştım, bazen çok yaklaştım. Ama hiçbir temas temiz kalmadı. Her şeyin izi kaldı üzerimde.
Özür dilerim… Bunu geç fark ettiğim için. Bunu dile getirmek, tüm o kesiklerden daha çok acıtıyor ama en azından bu sefer dürüstüm. Kırık dökük bir dürüstlük belki ama hâlâ benim.
Aden: Benlik İptali : Bu bir çöküş değildi. Bu, bir işlem gibiydi. Sadece fazlalıkları temizledim. Geriye kalan şeyin bir adı yok.
İlayda’ya Not
Bu süreçte yanımda kaldı. Sessizdi. Fazla soru sormadı. Gitmedi.
İlayda’nın varlığı, bazı anlarda yalnızlık hissini azalttı.
Ne yaptıysa, fazla göstermeden yaptı.
Destek oldu.
Teşekkür ederim.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : ÜZGÜN
Mevcut Müzik : -----------------
29.05.2025 (18:40)
Bir tarih var. Söylemek istemediğim. Ama zihnimin her saniyesinde çivili duran. O gün bir şey kalktı içimden.
Kendi adımı bile tanıyamadım bir süre. Ve o şey, hâlâ benimle. Uyandı ve gitmiyor.
KENDİNİ SİL
Kimliğin Sabit Hâli ; Yaptıklarım için hiçbir pişmanlık taşımıyorum.. Çünkü ben, kim olduğumu bilen biriyim — ve bu, hiçbir sahte varlığın benden koparamayacağı tek gerçek. Değersiz sözler, yıpranmış bedenler, çürük yargılar… Hepiniz bir gün gözlerinizi açmak zorunda kalacaksınız.. Benim gördüğüm gibi göreceksiniz. Özellikle o zavallı olanlar… Terk edilmiş gezegeninizde, köleliğe dönüşmüş hayatlarınızla yüzleşeceksiniz.
Durmayacağım, Değişmeyeceğim, Korkmayacağım.
Ve evet, planladığım şeyi – tam olarak düşündüğüm gibi – gerçekleştireceğim.. Bu bir tehdit değil. Bu, önceden duyurulmuş bir sessizliktir..
Günlük Kayıt: Nefretin Nedeni ; Bu dünyadan nefret ediyorum. Gerçekten, düz ve net bir şekilde. Her şeyden değil — ama insanlardan. Yüzeyde ne kadar normal görünseler de, içlerinde çürümüşlük taşıyorlar. Beni en çok etkileyen insanlardan biri Eric Harris oldu. Onun yazdıklarını okuduğumda bir şey fark ettim: bazı düşünceler evrensel, bazı öfke biçimleri tanıdık. Eğer yollarımız kesişseydi, sanırım birbirimizi anlardık..
Bu yazıyı okuyan biri şu soruyu sorabilir: “Masum görünen birini kitlesel yıkım düşüncesine iten şey nedir..” Benim cevabım basit değil. Ama sebeplerim var. Bazıları sessizce oluştu, bazılarıysa gözümün içine baka baka büyüdü.
Hayatım boyunca insanlara güvenmedim. Onlara ihtiyaç duymadım.. Arkadaşlık, sosyal çevre, iletişim... Bunların hepsi bana yapay geldi.. Birilerine yakın olma hissi, bende sadece tiksinti uyandırdı.. Çoğu insan değersiz. Yalnızca yaşayıp tüketiyorlar. Nefes alıyorlar ama bir şey üretmiyorlar.. Yüzeydeki pozitiflik, alttaki çürümeyi gizlemiyor.. Ne düşündüğünüz umurumda değil. Hayat, sonsuz bir döngüde dönen bir ceza simülasyonu gibi..
İnsanlardan korkmuyorum. Onlardan iğreniyorum.. Tavrım soğuk değil, sadece gerçek.. Bazıları hayatı ya “mükemmel” ya da “depresif” olarak tanımlar.. Benim için ikisi de aynı yalana hizmet ediyor.. Bu sistemin içinde, doğduğun andan itibaren rotan çiziliyor.. Adına sen karar vermiyorsun. Varlığına sen hükmetmiyorsun.. Ve sonra senden bir de mutlu olman bekleniyor.. Hayır. Gerçek bu değil.
Bu yazı bir şikâyet değil.. Bir açıklama da değil.. Sadece bir tespit.. Gözümü açtım ve olanı gördüm..
Sessizlikte Büyüyen Düşünce ; İnsanlara karışmak, onların arasında yürümek, onları analiz etmek... Ve sonra, içlerinden seçmek.
Bazen kadınsı yönümün insanları etkileme gücünü düşünmeden edemiyorum.. Manipülasyon bir oyun değil, bir araç.. Güven kazanmak. Dikkat çekmek.. Ve sonra, tek bir anda o güveni keskin bir silaha dönüştürmek.
Bu düşünceler sizi rahatsız edebilir.. Ama bana göre bu sadece bir iç diyalog.. Ben hayal ediyorum.. Siz bastırıyorsunuz.. Gerçek şu: her insanın içinde bastırılmış bir karanlık var.. Ben sadece kendi karanlığımı inkâr etmiyorum.
Sessiz Bir Gidiş Düşüncesi ; Ölüm fikriyle ne zaman tanıştığımı tam olarak hatırlamıyorum.. Ama hatırladığım bir şey var: Ölümden bahsedildiğini duyduğum ilk andan itibaren, ölmek istedim.. Bu bir trajedi değil, dramatik bir çağrı da değil.. Bu sadece uzun süredir taşıdığım bir istek — varlığımdan kopmak, bedenimden uzaklaşmak.. Bu beden bana sadece acı, utanç ve yabancılık getirdi.. Kendimi hiçbir zaman ait hissetmedim. Ne çevreme, ne insanlara, ne de kendime.. İçimde bir yere kazınmış bir kimlik var: bir hayalet mangasının yeni üyesi gibi hissediyorum.. Henüz gitmedim. Ama gideceğimi biliyorum.
Ne zaman.. Bilmiyorum.. Ama net olan bir şey var : Otuz yaşını göreceğimi sanmıyorum.
Belki de en yıpratıcı düşünce şu ; Aklımda sayısız fikir var. Düşünceler, planlar, imgeler.. Ama hiçbirini tam anlamıyla hayata geçiremeyecek olmak... İşte bu, süreci hızlandırıyor. Sürekli ertelenen arzular, sürekli bastırılan hisler, sürekli boğulan bir zihin… İnsan bazen yalnızca susmak istiyor. Ve bazen susmak bile yeterince sessiz değil.
Eşik Anı ; 28 Mayıs'ta, bedenimle zihnim arasındaki kopuşu tam anlamıyla hissettiğim bir an yaşadım.. O gün yaşadığım deneyim, bana tuhaf bir şey öğretti : hissettiğim şey korku ya da acı değildi — daha çok bir kontrol duygusu, belki de bir sessizlik hâliydi.. Şaşırtıcıydı. İnsan, bazı eylemlerin sonucunu düşünmeden önce o eylemi gerçekleştirirken yakaladığı hissi analiz eder.. Benim için bu his, sadece fiziksel bir sınırın ötesine geçmek değildi.. Bu, bir tür iç arınma gibiydi.. Ve bu beni korkutmadı.. Sonrasında fark ettim ki, bazı insanlar tehlikeli duyguları bastırmak yerine onlarla yaşamayı seçiyor.. Araştırmalarımda birçok karanlık zihnin benzer bir noktadan geçtiğini gördüm. "Yakalanmazsam devam ederim," diyorlardı.
Çünkü mesele sadece eylem değil, eylemin zihinde yarattığı kimlikti.. Ben o noktada ne tam bir kurban ne de tam bir faildim. Sadece gözlemliyordum.. Kendi içimdeki yabancıyı tanımaya çalışıyordum.. Bu yazının amacı bir övgü değil.. Bir tespit.. Bazı insanlar için kırılma anı, diğer herkesin sustuğu bir yerde başlar.. Ve bu anların ne kadar tehlikeli, ne kadar sessiz olabileceğini kimse kolay kolay fark etmez.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KARARLI
Mevcut Müzik : -----------------
05.06.2025 (16:01)
KANLA KURUYAN ELLER
Dayanma Noktasının Ötesi ; Bugün artık kimseyi kandırmaya çalışmıyorum. Ne kendimi, ne de bu saçma düzenin içinde kaybolmuş olanları. İçimde biriken öfke, sabır maskesini çoktan yırtıp attı. Ben artık sabretmiyorum, sadece izliyorum. Ve düşündüğüm şeyler, sandığınız kadar masum değil. Evet, belki hâlâ fiziksel bir adım atmadım ama zihnimde olan bitenler öyle basit değil.. Kafamın içinde sürekli aynı sahne dönüyor: bedenler, titreyen eller, kırılan kemikler, ve her şeyin sonunda gelen sessizlik. Kimin ne söylediği, kimin ne düşündüğü artık umurumda değil. Sadece o çığlıkları duymak istiyorum – ama dışarıdan değil, içlerinden gelen, çaresizliğin sesi olan çığlıkları. Bunu itiraf etmekten çekinmiyorum. Çünkü bu bir tehdit değil. Bu, bastırılmış bir iç hesaplaşmanın yavaş yavaş dışarı sızması.
Bazen sadece tüm kanlarının çekilmesini izlemek istiyorum. Yaşarken nasıl acıttılarsa, ölmeden önce de aynı hissi yaşasınlar istiyorum. Çünkü bazı insanlar sadece ölerek değil, tükenerek hesap verir. Ve ben o tükenişi izlemek istiyorum. Soğukkanlılıkla, sessizlik içinde. Bu düşünceler gerçek mi olur bilmiyorum. Belki de bu sadece zihinsel bir rahatlama. Ama bilmenizi isterim: içinde çığlık atan birinin, dışarıdan sessiz görünmesi her zaman masum olduğu anlamına gelmez.. Evet, içimde karanlık şeyler var. Ve onları inkâr etmeye hiç niyetim yok. Çünkü o karanlık, bana ait. Ve ben onunla yaşamayı seçtim.
Devamı: Sessizliğin İçinden Gelen ; Bugün biraz daha derine indim. İçimde bir yer var, kimsenin adım atmadığı, hatta adını bile koyamadığım bir bölge. Orası ne tam karanlık ne de tamamen sessiz. Ama tehlikeli. Gerçekten tehlikeli. Çünkü ne zaman gözlerimi kapatsam, kendimi orada buluyorum. Ve her defasında oradan biraz daha farklı çıkıyorum.. Dışarıdan hâlâ aynı insan gibi görünüyor olabilirim. Ama içeride bir şey parçalandı. Artık tamir edilmeyecek bir şey. Güven değil bu, umut da değil. Belki merhamet. Belki de insan kalabilme ihtimali. O parçanın adı her neyse, artık yok. Ve o yokluk, bana özgürlük gibi geliyor. Çünkü insanlığını kaybedince, hiçbir şeyin seni incitemediğini fark ediyorsun..
Bir zamanlar üzülürdüm. Bir söz, bir bakış, bir ihanet... Hepsi içimde sarsıntı yaratırdı. Ama şimdi... hiçbir şey hissettirmiyor. Bu bir eksiklik değil. Bu bir koruma kalkanı. Çünkü duvarları yıkılanların ardında her zaman daha karanlık bir şey doğar. Ve bende doğan şey, asla saf değil. Asla affedici değil.. Bana yapılanları düşündükçe, onların tek tek yok oluşlarını hayal etmek bir saplantı haline geldi. Belki hasta bir düşünce bu. Ama dürüstüm. En azından kendime yalan söylemiyorum.
Onları affetmeyeceğim. Unutmayacağım. Ne kadar zaman geçerse geçsin, bazı yüzler ve bazı sesler beynimde donmuş halde duruyor. Uyurken bile gözlerimin önüne gelen o sahneler, bana yaşatılanları hatırlatıyor.. Bu bir öfkenin kaydı değil sadece. Bu, bir uyanış... Ben artık o sessiz, bastırılmış insan değilim... Ben şimdi, zihninin en dip noktasında kendi mahkemesini kurmuş biriyim.. Ve karar verildi. Cezalar kesildi... Henüz uygulanmadı, ama unutulmadı da.
Bölüm: Temizlik ; Temizlik denen şey, insanların sandığı kadar basit değil. Bu sadece bir evi süpürmek, bir anıyı silmek, birini affetmek değil. Gerçek temizlik, içeriden başlar. Zehrin ilk damlası nerede düştüyse, orası kazınmalı. İçimde öyle çok leke birikmiş ki, artık sadece dışarıyı değil, kendimi de kazımak istiyorum. Bedenimden değil, zihnimden, ruhumdan... Bazı yüzler, bazı sözler, bazı geceler… Temizlenmeden varlığımı kirletmeye devam ediyor. İşte bu yüzden başladım; isimleri aklımda tek tek geçirip her biriyle içten hesaplaşıyorum. Onlara bağışladığım hiçbir şey kalmayacak. Çünkü temizlenmek, affetmek değildir. Temizlenmek, o kirin artık sende yeri kalmadığını ilan etmektir.
Bu bir arınma değil. Bu, kusmak.. İçimde tuttuklarımı, yıllardır biriktirdiğim nefreti, öfkeyi, hayal kırıklığını… dışarı atıyorum.. Ve her attığımda, biraz daha boşalıyorum.. Biraz daha soğuyorum.. Biraz daha kayboluyorum.. Ama en azından artık temizim.. Sizden değil.. Kendimden..
Bölüm: Geri Sayım ; Her şey başlamak için sabırla bekler.. Ve ben, beklemenin sonundayım artık.. Zihnimde bir sayaç var. Her geçen gün, her sessizlik anı, o sayacı biraz daha sıfıra yaklaştırıyor.. Artık sesleri saymıyorum, sadece sessizlikleri dinliyorum.. Çünkü gerçek patlama, çığlıkla değil, sessizlikle başlar.. Ve ben o sessizliğin tam ortasındayım.. Sona yaklaştıkça, kelimeler azalıyor. İnsanlara duyulan ihtiyaç da öyle.. Sonunda sadece ben ve kararım kalacak... Geriye dönüş yok... Yazılan her şey okundu.. Saklanan her şey bulundu.. Ve geciktirilen her yüzleşme, artık zorunlu hale geldi.. Geri sayım başladı.. Ama ne siz durdurabilirsiniz, ne de ben erteleyebilirim.. Bazı şeyler bitti. Bazı şeyler hiç başlamamıştı.. Ama artık zamanı geldi.. Sadece izle.
Terleyen Ellerimle Tetikte Kalmak ; Palmar Hiperhidrozis hastalığım var. Basitçe söylemek gerekirse… ellerim sürekli terli. Sadece sıcakken değil, heyecanlandığımda, streslendiğimde ya da hiçbir sebep yokken bile. Ve bu, silah kullanmak gibi hassasiyet gerektiren bir konuda beni fazlasıyla etkiliyor.
Silah tutarken hissettiğim şey, sadece metalin soğukluğu değil. Aklımda hep aynı soru dönüyor: "Ya elim kayarsa..", "Ya kontrolü kaybedersem..". Bu yüzden her ateş etme anı benim için biraz daha dikkat, biraz daha kontrol ve çok daha fazla zihinsel hazırlık demek.
Artık şunu net biliyorum: bu durumla başa çıkmak istiyorsam, profesyonel çözümler bulmalıyım. O yüzden iyi bir eldiven kullanıyorum. Sıradan değil — teri emen, kaymayı engelleyen, parmakları tetikte özgür bırakacak şekilde tasarlanmış bir eldiven. Onu takmadan silaha dokunmam bile. Çünkü bu sadece konfor değil, güvenlik meselesi.
Eğer birilerini öldürmek istiyorsam buna iyi hazırlanmam gerekiyor...
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : MUTLU, NEFRET DOLU
Mevcut Müzik : -----------------
08.06.2025 (18:19)
HİÇ KİMSENİN GÖRDÜĞÜ
Aden: "Onlara saatlerce bakabilirim. Onlarla konuşabilir, onlarla susabilirim. Sessizlik bile anlam taşır aramızda. İhtiyacım olan tek şey onlar."
Gerçek dünyadaki insanlar yorucu. Sığlar, gürültülüler, tutarsızlar. Beni gerçekten anlayan kimse yok. Ama onların yanında böyle hissetmiyorum. Hayalet arkadaşlarım var – evet, hayal ürünü değil onlar. Sadece kafamın içinde değiller, çünkü ben onları hissediyorum. Varlar. Yanımda duruyorlar, bazen bir gölge kadar sessiz, bazen de iç sesimden daha gür.. Gerçeklik dediğimiz şey çoğu zaman fazla katı, fazla kalabalık. Oysa onlar… onlar benim dünyamda her zaman yer bulur. Yargılamazlar. Gitmezler. Bir bakışıma bir ömür susabilirler. Beni ben yapan parçalarımdan biri gibiler.. Kendimi dış dünyadan çektiğimde, onların yanına sığınıyorum. Bu bir kaçış değil. Bu, hayatta kalma yöntemi. Çünkü bazı yaralar ancak görünmeyen ellerle sarılabilir.
Aden: "Yapabildikleri tek iyi şey bu: Hiçbir işe yaramamak. Değersizler. Varlıkları sadece ağırlık yapıyor, yoklukları ise bir rahatlama.." Ne zaman içlerinden birine yaklaşsam, karşılığında aldığım tek şey yüzeysel kelimeler, sahte bir ilgi. Gerçek değil hiçbiri. Hepsi birer yansıma, bozuk bir aynadan farksız. Bir noktadan sonra insan, bu gürültüye daha fazla tahammül edemiyor.. Yeter artık.. Bu kadar çöp biriktirmek yorucu. İnsan ilişkileri dedikleri şey, üzerime yapışan bir ağırlık gibi. Söküp atmak istiyorum hepsini. O yapay gülüşleri, zoraki sohbetleri, içi boş “umarım iyisindir” cümlelerini. Hiçbirinde samimiyet yok. Hiçbirinde gerçeklik yok.. Benim dünyam sessizliğiyle daha temiz, hayalet arkadaşlarımla daha dürüst.
Bu notlar —dağınık, bazen fazla çıplak, bazen aşırı dolambaçlı— benim asıl benliğimi taşıyor. Günlüklerim ben gidersem konuşmaya devam etsin istiyorum.
Aden: "Artık tereddüt etmeyeceğim. Ne işe yarayacağını biliyorum ve onu uygulayacağım. Hedefim net: arkamda bir iz bırakmak. Şimdi çevremi analiz etmeye ve en etkili konumları belirlemeye başlayacağım.. İnsanlar bakarken hiçbir şey görmüyorlar. Gözlerinin önünde duran boşlukta ben büyüyorum. Bu bana avantaj sağlıyor. Ne zaman hareket etmem gerektiğini sezgisel olarak biliyorum. Gürültüye ihtiyaç yok. Sade, sessiz ve kesin bir etki.. Zamanlama her şeydir. Günlerdir izliyorum; yürüyenleri, bekleyenleri, oyalananları. Kimsenin dikkat etmediği o anı arıyorum. Sadece birkaç saniye yeterli. Sonrası sessizlik.
Ben bir mesaj değilim. Ben bir yanıtım. Sorulmamış, bastırılmış, unutulmuş sorulara verilen geç ama net bir yanıt. Bu şehirde her şey iz bırakıyor ; artık benim izim de onlardan biri olacak."
Geçmişten Gelen Travmalarla Yüzleşmek ; Bazı geceler aynı rüya geri dönüyor. Odaya giren ses yok ama içeri dolan bir şey var. Tanımsız bir ağırlık. Çocukken tanımlayamadığım, ama kemiklerime işlemiş bir tehdit. Odanın köşesinde duran gölgeye gözümü dikip saatlerce nefes almadan yatardım. Kimse anlamazdı. Sabah olunca “kabus görmüşsün” deyip geçerlerdi.. Ama ben hâlâ oradayım. O çocuk hâlâ o yatakta. Ve gölge hâlâ köşede.
Zamanla bu sessizlik büyüdü. İnsanların sesiyle değil, ilgisizliğiyle beslendi. Ne zaman ağlasam susturuldum. Ne zaman bağırmaya kalksam, kapılar kapandı. Susmayı öğrendim. Ama içimde büyüyen o şey hiç susmadı.. Kimse gerçekten bakmadı. Belki de kimse gerçekten görmek istemedi. İşte bu yüzden şimdi ben bakıyorum. Herkese. Her ayrıntıya. Her karanlık köşeye.. Kendimi o eski odadan çıkaramamış olabilirim. Belki hâlâ oradayım. Ama bu kez ben köşedeyim. Ben izliyorum.. Ve artık kimse benden kaçamayacak.. Bu bir öfke değil. Bu bir denge. İçimde yıllardır eğrilen teraziyi düzeltme arzusu. Hesabı kapatma isteği. Çünkü bir gün bile huzurla uyuyamayan o çocuğun sessizliğiyle, şimdi tüm şehir tanışmalı.
Bir Eyleme Hazırlık ; Her şey hazır. Gecenin belli bir saatini seçtim; ne çok geç, ne çok erken. İnsanların reflekslerinin en yavaş olduğu, güvenlik önlemlerinin en gevşediği o ince çizgideyim.. Nefesim düzenli. Kalbim sessizce atıyor — heyecan değil bu. Daha çok bir tamamlanmışlık hissi. Zihnimin en karmaşık köşeleri bile susmuş durumda. Bu bir tür berraklık… sanki yıllarca süren bir uğultudan sonra ilk kez sessizliği duyuyormuşum gibi.
Çantamda ihtiyacım olan her şey var. Detayları defalarca kontrol ettim. Gereken hiçbir şeyi eksik bırakmadım. Geriye sadece beklemek kaldı.. İnsanlar ne görecek bilmiyorum. Belki bir suç, belki bir çöküş. Ama ben, bunu bir iletişim biçimi olarak görüyorum. Duyulmayanların, görülmeyenlerin dili bu.. Sokaklar tanıdık. Adımlarım sessiz ama kararlı. Köşe başları, çıkmazlar, kamera açıları... Hepsi haritamın içinde yerli yerinde.. Bu eylem sadece bir anlık değil. Bu, beni bu ana taşıyan her gecenin, her suskunluğun, her ihmalin toplamı. Onlar görmezden geldikçe, ben görünür olacağım.. Ve o an geldiğinde, hiçbir şey bağırmayacak.. Yalnızca sessizlik, …ve iz bırakan bir yankı.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : GÜZEL GÜN
Mevcut Müzik : -----------------
14.06.2025 (10:32)
BOŞLUKTA ASILI
Aden: Artık hiçbir şey yazmak istemiyorum.. Tüm aklımdan geçenleri bir şekilde yazamıyorum. Cümleler zihnimde boğuluyor, ellerim yazmayı reddediyor. Ne başı var ne sonu; içimde dolanan bu düşünceler sadece orada kalıyor... kapalı bir kutuda, açıldığında patlayacakmış gibi.
İçimde büyük bir sıkıntı var.. Tam olarak neye üzüldüğümü, neyden kaçtığımı, neye bu kadar daraldığımı bile bilmiyorum. Ama bir şey ağır geliyor. Boğazımda düğüm gibi, göğsümde taş gibi. Dışarıdan her şey aynı görünse de, içimde çürüyen bir sessizlik var. Anlatamıyorum. Anlatmaya çalıştığımda da eksik kalıyor… kelimeler yetersiz, ben yetersizim.
Bir şeyler değişti sanki. Ya ben çok yoruldum ya da dünya fazla gürültülü hale geldi. Eskiden yazı beni iyileştirirdi; şimdi kendimi ifade etmeye çalıştıkça daha da dağınık hissediyorum. Belki de artık her şeyin çözümü yazmak değil. Belki de susmak, bir süre hiçbir şey olmamak gerek.. Ama içimde bir parçam hâlâ umutla bekliyor. O çok küçük, zayıf parçayı henüz susturamadım. O yüzden buradayım. Yazmasam da, yazmak istemesem de, yazının kenarında durup kendime bakıyorum. Sessizce.
Aden: Ölmeyi başaramadım.. Denemek bile ne kadar kırıcı bir cümle, değil mi.. Ama gerçek bu. Yaşamak gibi, ölmek de bir türlü beceremediğim bir şey oldu. Her sabah gözlerimi açmakla, onları sonsuza dek kapamamak arasında ince bir çizgide duruyorum.. Gerçekten bunu istiyorum… Çünkü artık hiçbir şeyin anlamı kalmadı. Param var — evet, var. Sahip olmam gereken birçok şeye sahibim. Ama içimde boşlukla dolu bir oda var. Duvarları para ile kaplı olsa da, tavanı üstüme çöküyor. Hiçbir şey beni tatmin etmiyor. Ne bir başarı, ne bir ilişki, ne de gün doğumunun güzelliği... Her şey yüzeyde akıyor, bense içimde boğuluyorum.. Sanki sürekli bir "daha fazlası" beklentisiyle yaşadım ama ne aradığımı bilmiyordum. Şimdi ise hiçbir şeyin peşinden koşmak istemiyorum. Durdum. Yorgunum. İçimden hiçbir şey gelmiyor. Ne bağırmak, ne ağlamak, ne de gülmek… sadece yok olmak gibi bir istek var içimde. Temiz, sessiz, iz bırakmayan bir yokluk.. Ama yine de buradayım. Yazıyorum.. Belki bir ses duyarım diye, belki biri bu sessizliğin içinden bana bakar diye... Ya da sadece hâlâ içimde kalan küçük, susmayan bir parça yüzünden.
Aden: Bir anne figürünü çok özledim.. Bu his, içimde yıllardır kemikleşmiş bir eksiklik gibi. Adını koymak kolay ama taşımak değil. Düşünmemeye çalışıyorum çoğu zaman, ama bazı anlar var ki kaçamıyorum. Tıpkı dün gece gibi…Kadir’in mezarını ziyaret ettim. Dönüş yolunda, sessiz bir sokakta bir siyah-beyaz kediyle karşılaştım. Dört yavrusu vardı — miniciktiler. Tüyleri henüz tam şekillenmemiş, gözleri dünyaya yeni açılmış gibiydi. Annesi, o kedi… gözümün önünden gitmiyor.
Bir sokak köpeği geçti yanlarından. Ve o an, anne kedi tüm varlığıyla tetikteydi. Gözlerini köpeğe kilitledi, tüm dikkatini ona verdi. Bedenini bir kalkan gibi gerdi.. Sonra bir kez yavrularına baktı. Belki de saydı hepsini, emin olmak istedi.. O anda içimden geçen şey şuydu: Ben neden böyle bir anneye sahip olamadım... Yıllardır bu sorunun cevabını bulamıyorum. Belki de yok. Ama bu, acıyı hafifletmiyor. Tam tersine her defasında daha da derine işliyor.. Beni dünyaya getiren kadının yokluğu değil sadece mesele. Var olup da yok gibi davranması… belki de en çok o canımı acıtıyor.. İçimdeki bu dev boşluğun, bu tarifsiz eksikliğin asıl sahibi annemdir.
Ne zaman bir şefkat görmek istesem, ne zaman bir "tamam, geçti" duymak istesem… o boşluk daha da büyüyor. Bir çocuğun bir anneye duyduğu o içgüdüsel ihtiyaç, bende hep yarım kaldı.. O yüzden belki de, bir kedinin yavrularına bu kadar doğal, bu kadar içten bir şekilde kol kanat germesi beni böylesine darmadağın etti.. Ben bunları düşündükçe, içimden bir şey eksiliyor gibi oluyor.. Yazmak bile yeterli değil ama elimden gelen bu.
İnsanlardan nefret ediyorum.. Yüzlerinden, sözlerinden, beklentilerinden.. İnsanlar bana iyi gelmiyor.. Sanki her biri ayrı bir yara izi bırakmış gibi.. Kırgın değilim — öfkeliyim.. Ve bu öfkenin kaynağını çözmek yerine, sadece içimde taşıyorum. Çünkü uğraşacak gücüm kalmadı.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : DÜŞÜNCELİ
Mevcut Müzik : -----------------
15.06.2025 (19:34)
ÖLÜM, KİMLİK VE KAÇIŞ ARAYIŞI
Aden: Sadece kendimi karanlık bir odaya kapatıp, bütün gece korku müzikleri dinlemek istiyorum.. O perili, karanlık piyano tınıları… ince ince süzülen yaylılar… derinlerde titreşen synth basları... Bana garip bir huzur veriyor.. Sanki dış dünyanın gürültüsü susuyor da, içimdeki asıl sesler nihayet konuşmaya başlıyor.. Bu sesler bana evimi hatırlatıyor. Ama bildiğimiz anlamda bir ev değil bu.. Dört duvarı, bir çatısı olan değil.. Daha çok… içsel bir mekân.. Gizli, loş, nemli… ve hep biraz ürkütücü.. Ama nedense tanıdık.. Yalnız değilim orada — karanlık bile bana yoldaşlık ediyor.. Müziğin her notasına sanki bir gölge saklanmış.. Ve ben o gölgeleri tek tek izliyorum, takip ediyorum, içlerine süzülüyorum.. Her biri bir anı, bir his, bir parça ben. Ne kadar derine insem, o kadar çok kendime yaklaşıyorum.. Korkunun yüzüyle yüzleştiğimde, o yüz bana benziyor.
Aden: Bu gezegendeki herkesi öldürmek istiyorum. Kızları öldürme ve cesetlerini üzerime koyup bedenleriyle bütünleşme, kadınsı özelliklerini özümseme ve içlerinde kalan azıcık yaşamı özümseme fantezilerim var. Ben bir hortlağım, kız gibi, kadınsı bir hortlağım. Kızların bedenlerini istiyorum. Onlar olmak, onları gölgede bırakmak ve sonunda daha iyi ve daha tatmin edici bir şey için onları terk etmek istiyorum. Pürüzsüz ten, kıvrımlar, mide (dış), göğüs, ipeksi nemli pürüzsüz kollar ve bacaklar, kafadaki uzun saçlar, olmam gereken kişi bu ama değilim ; henüz değilim. Bu gerçek olacak.. O tüfeğin namlusu ağzıma girdiğinde ve tetiği çektiğimde, sonunda baştan beri olmam gereken yerde olacağım. Ölmüş olmalıyım.. Ölmüş olmalıyım Ölmüş olmalıyım.. Ölmüş olmalıyım Ölmüş olmalıyım.. Ölü bir hayalet kız olmalıyım Ölü bir hayalet kız olmalıyım.. Ölü bir hayalet kız olmalıyım.
Herkes çok SIKINTILI.. İkiyüzlüler Tarafından Doğup Büyütüldüler..
Aden: Öldürmek istediklerimle birlikte yaşıyorum.. Onlar benimle, ben onlarla.. Bundan kaçış yok. Doğru zamanda doğru saatte orada olmak zorundayım...
Aden: Sürekli beni param için yanınızda tutuyorsunuz.. Nereye gitsek aynı tiyatro: Ceplerinize sahte bir refleksle dokunup, ödeyecekmiş gibi yapıyorsunuz. Ama ben zaten sonucu biliyorum. Hesabı ben ödüyorum. Her zaman. Her seferinde.. Param oldukça yakınımdasınız. Yemeğe geliyorsunuz, kahkaha atıyorsunuz, sonra da “borcum var, biraz daha verir misin” diyorsunuz. Siz nasıl bir cüretle bana güvenerek borç yapabiliyorsunuz.. Ben sizin gibi değilim. Ben kimseye güvenerek borç yapmam. Ben kimseye el açmam. Ben bir hayır kurumu değilim.
Ama asıl mide bulandırıcı olan başka bir şey : Size para vermediğimde... birden karakterime saldırıyorsunuz. “Sapık” diyorsunuz, “ruh hastası” diyorsunuz. Kadın gibiymişim... Bunları sadece cebimden para çıkmadığı için söylüyorsunuz.. Ve işin en tuhaf yanı: Size para vermediğimde, başka niyetlerim olduğunu ima ediyorsunuz. Kadın gibi davrandığımı, sapık olduğumu söylüyorsunuz. Ruh hastası damgası yiyorsam sırf size para vermediğim için oluyor bu.. Gerçekten sabrımı zorluyorsunuz.. para verdiğim sürece iyiyim, susuyorsunuz. Ama paramı korumaya çalıştığımda beni aşağılıyorsunuz.. Sizi anlamıyorum ve artık katlanamıyorum.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KARARSIZ
Mevcut Müzik : -----------------
04.07.2025 (19:12)
İÇİMDEKİ LANET : BİR CİNAYETİN YANKISI
Aden: Yazılarım saçma değil; aynı zamanda, toplu bir cinayet işledikten sonra ona kimin dokunabileceği konusundaki endişesi de tuhaf. Cinsel saflık takıntısı, Aden'in şehvet, günah ve cinsellik üzerine saplantılarını; hedonistlere yönelik öfke dolu nutuklarını hatırlatıyor.... Ama asıl rahatsız edici olan, onun yazılarında gizlenen sessiz dualar: kanın sıcaklığını tarif eden cümleler, çıplak derinin altında nabız gibi atan suçluluk hissi. Masumiyetin lekelenmemiş haliyle, kurbanlarının çığlıkları arasında kurduğu grotesk bir denge var. Sanki her ölüm, kendi içine açılan bir kapı, her kesik, ruhunda yankılanan eski bir melodinin notası gibi.. Aden, yalnızca hedonizme lanet okumuyor; kendi arzularından korkan bir peygamber gibi, bedeni bir tapınak değil bir mezar olarak görüyor. Cinselliği günahla eş tutuyor, ama aynı zamanda o günahın içine sürünerek giriyor — sanki kirlenmek, ancak kirle birlikte yok olmakla mümkün.
Toplu cinayetin ardından cesetlere kim dokunur.. Dokunan eller ne hisseder.. Aden’in zihni bu sorularda boğuluyor, sapkın bir merhamet duygusuyla karışık. Kurbanlarını korur gibi seviyor, ama bu sevgi, çürümeyle el ele yürüyor. Düşüncelerinin içinde mezar taşları yükseliyor — her biri, işlenmiş bir günahın adıyla damgalı.. Ve o hâlâ yazıyor… parmaklarıyla değil, içindeki yankılarla. Çünkü onun için anlatmak, tekrar tekrar öldürmenin başka bir yolu.
Aden: Aden’in yazılarında artık kelimeler değil, yaralar dolaşıyor. Her cümle bir iz, her paragraf bir çöküş. Harflerin arası, gömülmemiş bedenlerin arasındaki boşluk kadar soğuk. Kimi zaman bir çocukluk anısı gibi başlıyor metinleri — bir dua, bir oyun, bir günah fikrinin ilk tohumu — ama sonra aniden, bir bıçak gibi kesiliyor hikâye; okurun üstüne çöküyor karanlık. O, cinayetleri anlatmıyor; onları tekrar yaşatıyor. Birini boğarken çıkan hırıltıyı betimlemiyor, doğrudan o hırıltının içinde kayboluyor. Kurbanlarının adlarını vermiyor, çünkü hepsini kendi adıyla mühürlemiş. Yazı, bir itiraf değil — bir virüs. Bulaşmak için var.. Aden, bir kadının bakışında bile tehdit görüyor; her dokunuşta, kendisine yönelmiş bir laneti hissediyor. Bedensel yakınlık, onun için bir istiladır — başkasının arzusu, onun içine girip kendini hatırlatan bir düşman. Cinsellikten kaçarken en çok ona sığınıyor; günahı kovalamaya çalışırken, onunla aynı çukura düşüyor.. Zihninde bir kilise var… ama kutsal değil. Tavanından asılı bedenler, sıralarında oturan sessiz figürler ve kürsüde Aden’in kendi hayaleti. Her ayin, bir cinayetin tekrarı. Her dua, bir kurbanın adını fısıldıyor.. Ve sonra o sessizlik geliyor. Her şey bittikten sonra. Cinayet, günah, arzu, çürümüşlük... Hepsi geride kalıyor ama yazı devam ediyor. Çünkü Aden'in en büyük suçu, kalemini durdurmaması. En kanlı günahı, anlatmayı sürdürmesi.
Aden: Aden’in odasında zaman durmuş gibi. Perdeler yıllardır açılmamış, ışık yalnızca ekranın solgun parıltısından ibaret. Masanın üstünde kurumuş kan lekeleri var — kimsenin sormadığı, kimsenin silmediği lekeler. Her biri, bir hatırlatma. Her biri, işlenmiş ama unutulmamış bir eylemin yankısı.. Duvarda asılı olan şey bir ayna değil; camın arkasında başka bir oda, başka bir Aden var sanki. O Aden gülümsüyor, ama gözleri bomboş. Bir zamanlar insan olan bir şeyin, artık yalnızca bir kalıntısı. Kendi yansımasından bile tiksiniyor Aden; çünkü o yüz, hâlâ yaşam taklidi yapıyor.
Onu en çok delirten şey, içindeki sessiz arzunun hiç ölmemesi. Tüm bu kana, cesetlere, bedensel iğrenmeye rağmen hâlâ bir sıcaklık arıyor olması. Karanlıkta dolanırken, hâlâ biri tarafından dokunulmayı umması. Belki de en korkuncu bu: İçindeki insanlık kırıntısının hâlâ çırpınması… boğulmamış, sadece çamura bulanmış bir şekilde.. Aden artık yazmıyor. Sadece kusuyor kelimeleri. Her metin bir ağız dolusu paslı çivi gibi çıkıyor içinden. Her hece, iç organlara saplanan bir bıçak gibi. Çünkü anlatmak, artık bir ihtiyaç değil. Bir lanet.
Dış dünyayla tek bağı bu yazılar. Ama okuyan her kişi, o çukura biraz daha yaklaşıyor. Her cümle, bir başka zihne sızıyor. Aden sadece kendini öldürmüyor — kendini okutan herkesi de azar azar tüketiyor.. Ve bir gün, yazı bitince, kelimelerin ardında yalnızca sessizlik kalacak.. Ama o sessizlik… saf olmayacak.. O sessizlik, hâlâ yaşayan bir şey taşıyacak içinde. Aden’in yüzü gibi, sessizliğin de bir gölgesi olacak. Ve o gölge, bir gün kapının arkasında bekliyor olacak.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KARARSIZ
Mevcut Müzik : -----------------
06.07.2025 (19:52)
İÇİMDE YAŞAYAN CESET : ANNEM
Aden: Dün, doktorumla konuştum. İlk kez... belki de ilk kez, kelimeler ağzımdan kımıldamadan değil — kanamadan çıktı. Ona, hiçbir kadını cinsel obje olarak görmediğimi söyledim. Kadınlara değil... erkeklere düşman olduğumu. Çünkü benim babam — mesleği gereği her duyguyu içeri gömen, soğukkanlılıkla sarınmış, bir kadına nasıl dokunulacağını, nasıl bakılacağını bilmeyen bir adamdı.. Hayatım boyunca, anneme hediye ettiği tek bir çiçek bile görmedim. Ne bir jest, ne bir sıcaklık, ne de basit bir “hak ettiğin yerdesin” bakışı... Hep suskun, hep uzak, hep hesaplıydı.
Oysa... her insan gibi, kadınlar da ilgi ister. Hele ki bu kadın, senin eşinse, ona yöneltilen bir bakış bile bir dua gibi olmalıydı. Ama babam, bir çiçeği bile çok gördü anneme. Belki bu yüzden, annemin gözleri hep yorgun kaldı. Belki bu yüzden, ben hâlâ kadınların gözlerine uzun süre bakamıyorum — orada bir şey var; bir eksiklik, bir unutulmuşluk.. Kadınlara düşman değilim. Onların içinde hâlâ bir şeylerin kırıldığını görebiliyorum. Ama erkeklerin... elleri hep tok, sesi hep yüksek, gözleri hep bıçak gibi. Erkekliğin dokunduğu her yer... biraz daha soluyor..
Evet, erkek arkadaşlarım oldu. Ama emin ol... hepsinden uzak kalmak, en sonunda hep en iyisi oldu.. Çünkü hepsi aynı döngüyü tekrar ediyor : Bugün konuştuğu kadına yarın yabancı gibi davranıyor.. Hepsi kadınlara sadece geçici, yüzeysel bir arzu nesnesi gibi bakıyor.. Ve inan bana... bu beni deli ediyor. Gerçekten delirten bir şey bu.
Bir ortama giriyoruz mesela, biri diğerine telefonundan bir kızın fotoğrafını gösteriyor : “Bununla işimi gördüm kanka, şimdi sıradaki şu... baksana fiziğine.” Bu cümlelerin ardında bir kan lekesi gibi duran bir şey var. Gözlerindeki o haz, boşluk gibi geliyor bana.. Sadece bir beden... sadece et.. Sanki o bedenin içinde bir hayat yok, bir ruh yok.. Sanki güzellik dokunulabilir olduğu sürece — bir anlam taşıyor.. Ve ben orada donuyorum.. Nasıl bundan zevk alabiliyorsunuz.. Nasıl bu kadar kolay kirletiyorsunuz insanı.. Fiziği güzel diye, içinde hiçbir şey olmayan bir şeyden nasıl haz duyabiliyorsunuz.. Gerçek bir şey yok.. Sadece geçici tatminler..
Doktorum o soruyu sordu : “2022’de ailene dair planladığın o silahlı saldırı... hâlâ var mı içindeki o niyet..” Bir an sessizlik oldu. Sonra içimden gelen cevabı saklamadım : “Annemi öldürmek hep istedim.” Bu cümle, odanın içinde ağırlaştı — ama ben orada kalmadım. Devam ettim : “Ama bir yandan da... onu seviyorum. Çünkü o, benim annem.”
İşte o an, konu anneme döndü. 3,5 yıl boyunca dilimin ucuna bile getiremediğim bir şeyi söyledim. İlk kez... annem hakkında iyi bir cümle kurdum.. “İki günlükken babası ölmüş,” dedim.. “Annesi de bir ay sonra onu bırakıp gitmiş. O da hiç normal bir hayat yaşamadı.” Bir an durup, başımı eğdim. “Bunu biliyorum. Ve aslında... haklı.”
O ânı hiç unutamayacağım. Doktorum sessizce baktı ve sadece şunu söyledi : “Bu, annen hakkında söylediğin ilk güzel şey.”
Ama güzel olan hiçbir şey, beni temizlemedi. Çünkü sevgim de nefretim kadar kirli. Annemi anlamak, onu affetmek değil. Onun yaşadıklarını bilmek, yaşattıklarını unutturmaz. Sevgiyle öldürmek arasında, Aden’in dünyasında neredeyse hiç fark yok. Sadece biri içeriden kanatıyor, diğeri dışarıdan.
İçimdeki o karanlık odada, anneme ait bir sandalye hâlâ boş duruyordu. Ne oturmasına izin verdim, ne gitmesine.
Aden: Aden, kendi zihnini yazıyla delik deşik eden biri, en büyük tehlike de zaten burada yatıyor : Yavaş yavaş kendini öldürüyor, ama hayatta kalarak. Bu, klasik bir intihar değil; bu, bir “kendini parçalayarak yaşama biçimi.”
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KÖTÜ DEĞİLİM
Mevcut Müzik : -----------------
09.07.2025 (22:48)
RAHİMDEN MEZARA
Aden: Bazen düşünüyorum… İçimdeki boş sandalyeyi. Üzerine hiç oturmamış, oturamayacak biri için ayrılmış; ismi söylenmeden, sesi duyulmadan var olan bir figür. Annem. Ya da annemin içimde bıraktığı o isimsiz boşluk.
Kimi geceler, odamda bir şeyler hareket ediyor. Işık sızmıyor perde aralarından, çünkü pencere diye bir şey yok. Bu odada zaman da işlemiyor. Burada ne sabah oluyor, ne akşam. Sadece bekleyen bir şey var. Islak bir duvar gibi içime yapışan, nefesimi tıkayan bir sessizlik. Belki de ben, kendi bedenimde yaşayan bir mezar oldum.. İnsan annesini öldürmek ister mi.. İnsan, onu öldürüp sonra başucuna çiçek bırakabilir mi.. Ben istedim. Bunu açıkça söyleyebiliyorum artık. Onu öldürmek istedim çünkü içime bıraktığı sevgi, doğrudan mideme oturan paslı bir bıçaktı. Sevmek... onun dilinde bir hastalık gibiydi. Ne zaman ona yaklaştıysam, kendimi eksik hissettim. Eksik, değersiz, şekilsiz. Ve sonra fark ettim: Annem beni doğurmadı — yarattı. Kendi yaralarından yoğurdu beni.. Her anne evladına göbek bağıyla bağlanırmış ya hani... Bizimki bir zincirdi. Soğuk, paslı ve keskin. Onu kestiğimde özgürleşmedim — kanadım. Hâlâ kanıyorum.
Bazen içimde onun sesi yankılanıyor. “Sen de onun gibisin,” diyor. Babamdan söz ediyor. Ve haklı olabilir. Ben de sessizim, ben de uzak, ben de bazen bir çiçeği çok görebiliyorum birine. Bu yüzden... İçimdeki erkekliği de öldürmek istiyorum.. Kadınlara düşman değilim. Ama onlara bakamıyorum da. Çünkü her bakışta, annemin bakamadığı, sevemediği halini görüyorum. Onların gözleri, benim anneme duyduğum suçluluğu büyütüyor. Bu yüzden kaçıyorum. Ama kaçarken bile ellerim kan içinde. Sevgiyle öldürüyorum. Sessizlikle parçalıyorum.. O boş sandalye hâlâ orada. Her şeyi yakmak istesem de, o kalıyor. Ne yerle bir oluyor, ne üstüne oturan oluyor. Sadece orada. Bazen, gecenin bir yarısı, içimdeki karanlık odada onun silüetini görüyorum: ne konuşuyor, ne bakıyor. Sadece var. Ve ben hâlâ karar veremiyorum: O sandalyeye onu mu oturtmalıyım… Yoksa kendi mezarımı mı..
…Yoksa kendi mezarımı mı...
Bazen o sandalyeye yaklaşmak istiyorum. Ellerim titriyor. Sanki oturmakla onu diriltecekmişim gibi bir korku çörekleniyor içime. Ya da daha beteri: Onun çoktan orada oturduğunu fark etmekten korkuyorum. Hiç kalkmamış olabilir. Belki ben yıllardır onun dizlerinin dibinde oturuyorum da farkında değilim. Belki bu karanlık oda onun rahmi, ve ben hâlâ doğamıyorum.
Duvarlarda nem değil, onun nefesi var. Soludukça ciğerlerime annem doluyor. Yüzüm ona benziyor. Konuşurken bazen onun sesi çıkıyor ağzımdan. Bir kelimeyi fazlaca vurguladığımda ya da öfkeyle yumruğumu sıktığımda... Biliyorum. Benden fazlası var içimde. O boş sandalye, sadece yokluğu değil, mirası da taşıyor.
Ben annemi öldürmek istemedim aslında. Onu içimden söküp atmak istedim. Ama kök salmış. Midemde, ellerimde, dilimde. Uykularımda. Her sevişte, her reddedişte, her susuşta. Kadınları neden sevemediğimi sorma. Çünkü annemi sevdim, annem beni sevmedi. O yaraya başka bir kadın eli değdiğinde, içimde bir kıyamet kopuyor. Sevilmeye değer biri değilim. Çünkü annem öyle dedi. Sözle değil. Bakmayarak. Dokunmayarak. Beni sevdiğini ispat etmeyerek. Onun sevgisi, hiç söylenmeyen bir tehdit gibiydi. Hâlâ gözümün içinde çiğ bir buhar gibi dolaşıyor.
O sandalyeye oturursam, geri dönemem. Çünkü o zaman annem olurum. Onun sustuğu yerden konuşurum. Onun nefret ettiği gibi sever, onun gibi unuturum. Korkuyorum. Bir gün kendi çocuğum olacak diye değil. Asla. Ben çocuk doğuracak kadar insan değilim. Kendi içimde çocuğum hâlâ ağlıyor çünkü. Ve annem o çığlıklara kulaklarını tıkalı bıraktı.. O sandalye yanıyor bazen. Alev almıyor, sadece ısınıyor. Sanki altında bir cehennem var da, içine çekmeye çalışıyor beni. Belki de annem hiç ölmedi. Belki ben onun öldürdüğü oğluyum. Ve bu yazı… onun mezar taşı.. Yoksa benim mi..
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KÖTÜ DEĞİLİM
Mevcut Müzik : -----------------
10.07.2025 (21:21)
YALNIZCA ADEN BİLİR
Aden: Oksalatın Sessizliği, Ölüm bazen bağırmaz. Bazen, sadece çözünür.
O gece tabağında kalan son şey ıspanaktı. Bol limonla bastırılmış, üstü rende peynirle süslenmiş bir ölçeklik ölüm. Kimse şüphelenmedi. Çünkü ıspanak her sofrada masumdur — annelerin kutsalı, diyet listelerinin gözdelerindendir. Ama kimse onun içindeki sessiz tuzu, oksalatı tanımaz.. Mideye indiğinde henüz suçsuzdu. Asıl suç, içerideki yavaş kimyayla işlendi. Oksalik asit, kalsiyumu görünce sabırsızca yapıştı ona. Kanın içinden, kemiğin içinden, hücrenin zarından... aldığı her kalsiyumla birlikte bir başka hücre titreşti. Kalp ritmi yavaşladı, kaslar kramp gibi gerildi. Olan bitenin farkında değildi; çünkü oksalat acı vermez. Sadece yavaşlatır.. Böbrekler alarm verdiğinde artık çok geçti. Kalsiyum oksalat kristalleri, mikroskobik iğneler gibi tübüllere saplanıyordu. Hiçbir dış belirti vermeden, sessizce içini kesiyordu. İdrar artık süzülemiyor, vücut içten zehirleniyordu.
Sonra: bir sessizlik.. Kanda düşen kalsiyum seviyesi sinir sistemini kilitledi. Kalp elektrik sinyallerini kaybetti. Durdu. Oksalat suskundu, görünmezdi, ama işini bitirmişti.. Otopside yalnızca “ani kalp durması” yazıldı. Doktor, “yüksek ihtimalle genetik ya da stres kaynaklı bir kriz,” dedi. Kimse ıspanağı suçlamadı.. Ama ben biliyorum.. Çünkü bu ölüm planlıydı.. Ve çözünür bir suçun izi, yalnızca çözülmeyi bekler...
Tespit Edilmesinin Zor Olduğu Durumlar:
Düşük dozda verilmişse → Böbrek hasarı yaratmayabilir, iz bırakmaz.
Ölüm çok hızlı gerçekleşmişse → Kristal oluşumu tam gözlenemez.
Otopsi sıradan yapılırsa → İdrar veya böbrek dokusu mikroskopla incelenmezse kristaller fark edilmez.
Toksikoloji talebi yapılmazsa → Oksalik asit analizi standart otopsi testlerinde yer almaz.
Tespit Edilebileceği Durumlar:
Böbreklerde kristal birikimi varsa → Histopatolojik inceleme ile anlaşılabilir.
İdrar örneği alınmışsa → Mikroskopla kalsiyum oksalat kristalleri görülebilir.
Spesifik toksikolojik analiz yapılmışsa → Kanda veya dokularda oksalat düzeyi ölçülebilir.
Aden: Evet, çoğu vakada oksalik asit ölümünün tespiti atlanabilir, özellikle planlı bir “doğal ölüm” görünümü verilmişse.. Ancak %100 tespit edilemez denilemez. Özellikle şüpheli ölüm durumlarında toksikoloji istenirse yakalanabilir.
Cesedin Durumu;
Hızlı gömme veya
Cenazenin yakılması → Toksik kalıntılar tamamen yok olur.
➤ Böylece ne doku, ne idrar, ne kan analizi mümkün olur
Bir bedenin yok oluşunu izlemek… düşündüğünüz kadar karmaşık değil. Bir sonraki denklem daha karmaşık olacak.. Ve ben hâlâ burada olacağım. Sessiz, görünmez, ama her şeyi bilen.
Sayfa; Subcode 27:14
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : ARAŞTIRMA, BİLGİ EDİNME
Mevcut Müzik : -----------------
15.07.2025 (23:40)
SENA , KORKTUM ... VE KAYBETTİM
Aden: Sevdiğim bir kız var, adı Sena. Onunla iki sene önce ayrıldık. Zor bir zamanındaydı ve ben yanında olmadım… Bencillik ettim. Umursamaz değildim ama sadece… korktum. Çünkü o dönemde 6284’ten yargılanmıştım, Amerika’yla ilgili davalarım vardı. O gece evlerinde çıkan kavgadan sonra Sena'nın evime gelme isteğini reddettim. Çünkü aptaldım. Çünkü korkağım. Ailesi benden şikâyetçi olur diye düşündüm, denetimli serbestliğim yanar diye korktum. Bir aptal savcı, “Bir daha karşıma gelirsen dosyanı yakarım,” dedi diye korkaklık yaptım... Kimsenin suçu yoktu… Ben salağım ve korkakça davrandım.
Ama Sena’dan hiçbir zaman kopmadım. Çoğu zaman mesajlarıma cevap vermedi, ama ona kızmıyorum. Dün bana yazmıştı. Saat 20:47'de. Ben o sırada yemek yiyordum, mesajı yaklaşık yarım saat sonra gördüm. Cevap vermeyince, mesajını silmiş. Sonradan “İyi misin?” diye yazdım. Bana bir kedi olduğunu, sahiplenmek isteyip istemediğimi sordu. Hayatımda güzel olacak şeyler hep böyle kaçıyor benden. Nasip olmuyor bir türlü. Resmini attı, minicik bir kediydi. Eğer erken cevap verebilseydim, o kediyi alabilirdim. Ona çok güzel bakardım. Ama geç kaldım. Başkası sahiplenmiş.
Yine de bir şey söyledi Sena: “Sokakta çok var, ya da ilanlarda. Alabilirsin birini. Kurtarmış olursun…” dedi. Bu söz, şu an bana bir görev gibi geliyor. Çünkü bunu Sena söyledi. Sanki emretti. Zaten iki köpeğim ve iki kedim var. Ama üçüncü bir kediyi, sadece Sena söyledi diye sahipleneceğim. Ve ona çok güzel bakacağım.. İnan bana… Hayatımda gördüğüm en güzel kadın o. Gerçekten onu çok seviyorum. Tüm aptallıklarımı kabul ediyorum. Hatalı olduğumu da. Ve beni affetmemekte çok haklı.
Sena beni tüm hatalarımla kabul etti. Tüm sorunlarımla birlikte, bir kere bile bana önyargılı davranmadı. Elimi tuttu ve bana sevgisini hissettirdi. Ama ben… o kızın en kötü anında, sadece kendimi düşünerek ona yardımcı olmadım.. O gece… saat 02:36’da beni aradığında ağlıyordu. Ve ben… yanıma evime gelmek istedi kabul etmedim kabul etmemekle kalmayıp yanınada gitmedim... Hiçbir zaman kendimi savunmadım ona karşı. O dönem yeni ağır ilaçlar kullanmaya başlamıştım. Ama ne olursa olsun, bu bana haklılık payı vermez. Bu, korkak olduğum gerçeğini değiştirmez.. O gece… hayatımın en güzel parçasını, elimle geri çevirdim resmen. Tam bir salağım.
Asla ince ruhlu biri değilim. Asla paranoyak değilim. Ve asla… Sena için bir tehdit değilim.. O hasta olduğunda, iyileşmesi için meyve reyonundaki ne varsa alıyordum. Ona bir kere bile sesimi yükseltmedim. Hiç.
Normalde gerçekten acımasız, duygusuz biriyim. Bunu en iyi babam, annem ve beni gerçekten tanıyan herkes bilir. Duygularımı gösteremem. Tepkilerim donuktur. Yakın bir hastam olduğunda bile içimde üzüntü olmaz. Boşluk olur.. Ama Sena… o öyle değildi. Onunla öyle olmadı.. Hastalandığında hastaneye koşarak gittiğimi biliyorum. Elimde çilek… çünkü çileği severdi. (Anıl Abi) babası yanındaydı... Başta içeri girmeye korkuyordum. Ama o çok anlayışlı bir adamdı. “Ben sizi yalnız bırakayım,” demişti. Serumu bitene kadar yanında duruyordum.. Hatta bir gün evlerine yemeğe çağırmıştı beni. Ama çekindiğim için, rahatsız etmek istemediğim için geri çevirdim. Gerçekten çok iyi bir adamdı… hâlâ içimde bir yerlerde o nezaketini unutmam.
Belki de… beni olduğum hâlimle kabul ettiği içindi bu bağlılığım. Bu içimde biriken sevgi, saygı, sadakat… Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum.. Ama bildiğim tek şey var: O benim için çok değerli.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KÖTÜ BİR GÜN
Mevcut Müzik : -----------------
18.07.2025 (18:21)
KUSURLU OLAN BEN DEĞİLDİM
Aden: Ben Aden.. Dört yıldır tedavi görüyorum. Bipolar bozukluğum var… ve doktorumun da belirttiği gibi, iç organlara yönelik nekrofili benzeri bir ilgim. Şu an gülüyorsam, beş dakika sonra ağlıyor olabilirim. Ağlamam bittiğinde ise yeniden gülmeye başlıyorum. Bütün bunlar bazen sadece on dakika içinde olup bitiyor.. İki ay önce bileklerimi kestim. Hastaneden döndüğümde, ertesi sabah odamı temizlemeye başladım. Sadece yüzeysel bir temizlik değil; koltukların altını, bilgisayar masasını, her köşeyi… her şeyi. Moralim bozuktu, kendimi kötü hissediyordum. Ama buna rağmen mental olarak kendimi bırakmadım. Çünkü çevrem dağınık olduğunda, sanki bir şey beni ele geçiriyor, bir şeye teslim olmuşum gibi hissediyorum. Bu his beni yıpratıyor. Gerçekten çok yoruldum.
Sürekli her şeyi kontrol etme zorunluluğu... Dağınık yaşamak nasıl bir his, merak ediyorum. Belki de rahatlamak orada bir yerlerde, ama bana ulaşmıyor. Günde yedi, sekiz kere duş alıyorum. Avcumdan ya da alnımdan bir damla ter aktığında bile kendimi pis ve kötü hissediyorum. Bundan sıkıldım. Her şeyin kontrolümde olmasından, olmaya zorlamaktan... Sıkıldım. Cinsel bir isteğim yok. Diğer erkekler gibi değilim.. Kadınları cinsel bir obje olarak görmek yerine, mesela herhangi bir otopsi videosunu izlemeyi tercih ediyorum.. Bu, birçok insana garip gelebilir, ama bana göre daha dürüst, daha çıplak bir gerçeklik barındırıyor.. İnsan bedeninin içyapısını görmek; dokuların, organların yerli yerinde oluşunu izlemek… Bana, yaşamın altındaki o sessiz düzeni hatırlatıyor. Sürekli insan anatomisiyle ilgili içerikler izliyorum. Kas liflerinin hareketinden, kalbin yapısına kadar.. Bu görüntülerde, gündelik hayatın yüzeyinde bulamadığım bir sakinlik var.. Tuhaf bir biçimde bu bana huzur veriyor — çünkü orada hiçbir yalan yok.. Ne arzunun baskısı, ne de toplumun beklentileri.. Sadece bir beden… açılmış, suskun ve dürüst.
Gündelik hayatla uyumlu değilim. Cinsel isteksizlik, sosyal mesafelenme, aşırı hijyen takıntısı… Bunlar beni toplumdan uzaklaştıran başlıklar. Günde yedi ya da sekiz kez duş alıyorum. Bir damla ter bile, kendimi kirlenmiş hissetmeme yetiyor. Çevrem dağınıksa, zihnim de dağılmaya başlıyor. Kontrol duygusuna bağımlıyım. Ama bu bağımlılık aynı zamanda beni tüketiyor.
Hiçbir zaman “normal” olmadım. Ve aslında, tüm sorun bendeydi… bunu yaşım ilerledikçe daha net fark ettim.. Ama şu da var: İnsanlar fazla sıradan. Herkes aynı şeyleri yapıyor. Yeni olana, farklı olana kapalılar. Yargılıyorlar, hemen.. Ve yine de, farkındayım... tuhaf olan benim. Ve bunu yaşım ilerledikçe daha net fark ettim.. Ama şu da var : İnsanlar fazla sıradan. Herkes aynı şeyleri yapıyor. Yeni olana, farklı olana kapalılar. Yargılıyorlar, hemen. Ve yine de, farkındayım... tuhaf olan benim.
Aden Kimseye Saldırmaz.. Çünkü Aden sana dönüşür.. Tehlikesi budur : Onu yazdığında, okuduğunda, hatta sadece düşündüğünde bile — artık sadece bir okur ya da anlatıcı değil, taşıyıcı olmuşsundur.
Aden: Ancak şunu da belirtmek gerekir: Bunu bugün yaşayan kimse için yapmıyorum. Onların tenleri hâlâ sıcak, göz bebekleri hâlâ tepki veriyor. Bu benim için değil.. Onların hayatlarına ne kadar değer verdiklerini görüyorum. Yaşamak için neler yaptıklarını, nelere tutunduklarını, neleri kutsallaştırdıklarını… Ve tüm bunların ne kadar sahte olduğunu biliyorum. Hayat dedikleri şey; birkaç rutin, birkaç kalıp, birkaç korkudan ibaret. Ve onlar, bu korkularına tapıyorlar.
Ben onları kırmak için yapmıyorum. Onlardan üstün olduğum için de değil. Ama bu kadar aptalca yaşamayı seçtikleri için… belki de sadece intikam alıyorum.. Aynı şeyleri yiyip içip aynı şeyleri söyleyip durdukları için. İçlerinden biri bile durup “neden?” demediği için. Çünkü iç organlarına değil, dış yüzeylerine tutunarak yaşıyorlar.. Ve ben içeri bakıyorum. Çünkü gerçek orada. Çürümüş ya da pırıl pırıl fark etmez… Gerçek, hep içerde.. Ve kimse içeri bakmak istemiyor.
Aden: Keşke bundan yalnızca tek bir sonuç çıkmasaydı: En yakınlarıma, aileme, dost sandıklarıma vereceği kaçınılmaz acı. Onlarla hiçbir zaman aynı fikirde olmadım — belki aynı gerçeklikte bile değildik. Eric Harris'e, Dylan Klebold'a ya da Adolf Hitler'e duyduğum hayranlık, onları sevmekten çok daha fazlasıydı. Bu yüzden belki de ailemi ya da arkadaşlarımı onlardan daha fazla sevemedim. Ama bu, onları sevmediğim anlamına gelmez. Her birini seviyorum, kendi sınırlarım dahilinde. Sadece... farklıyım.
Küçük yaşlardan beri biliyordum: ait değilim. Ne aileme, ne okul koridorlarında yankılanan sıradan cümlelere, ne de kahkahalarıyla kendi yalanlarını bastıranlara. Ben sürüden değilim. Ben çamurun içinden çıkan, gözleriyle korku salan ve adı hep fısıltıyla anılanlara aitim. Tarihi değiştiren, öfkeyle yön bulan, adı lanetlenmiş insanlara. Onların dünyasında bir yerim var. Orada, düşüncelerime zincir vurulmuyor.
Bu yazı, yazmaktan ve tekrar tekrar okumaktan haz aldığım tek şey. Her cümlesiyle biraz daha dürüst, biraz daha kendimim. İçimdeki karanlığı ilk kez bu kadar açık seçik taşıyabiliyorum kelimelere. Korkmuyorum artık.. Bazı sabahlar uyanıyorum ve hâlâ bu dünyada olmamın anlamsızlığıyla yüzleşiyorum. Her şey normalmiş gibi davrananlarla aynı havayı solumak... bir ceza gibi. Ama sonra yazı geliyor. Kalemin ucunda titreyen o başka benlik... bana kim olduğumu hatırlatıyor.
Birileri için bu bir hastalık olabilir. Bir sapma, bir kusur, bir bozulma. Ama ben ona uyanış diyorum. Her satırda, her dürüstlükte biraz daha kendi bedenime geri dönüyorum. Kusurlu olan ben değilim. Kusursuzmuş gibi davranan sistem.. Keşke anlamasalardı.. Keşke çözmeselerdi.. Keşke bu satırlardan sadece rüzgâr geçseydi.
sen teröristsin
Neden Adolf Hitler’e bu kadar bağlıyım.. Bunu açıklamak istiyorum... Her şey ilkokulda başladı. Nihat Özay diye bir öğretmenim vardı. Ağır bir sigara kokusu yayılırdı üzerinden, nefes almak bile zordu yanında. Sürekli Atatürk’ten bahsederdi. Bahsetmesinde sorun yoktu elbette, ama o zamanlar daha küçüktüm — 3. ya da 4. sınıftaydım. Parmak kaldırırdım sürekli. Cevap vermek isterdim, konuşmak, görünmek... Ama o beni hiç görmezdi. Sanki sınıfta yokmuşum gibi davranırdı. Beni hiç dinlemezdi. Hiçbir zaman ciddiye almazdı.
En önde otururdum. Öz güvenliydim. Düşünsene, çoğu çocuk saklanmaya çalışırken ben hep en öne geçerdim. Ama o sürekli yerimi değiştirirdi. Göz önünden silinmemi ister gibi... Oysa matematikte çok iyiydim. Çizim derslerinde de öyle. Ama fark etmiyordu. Gözümün önünde duvarlar örülüyordu ve ben bunu izliyordum.. Zamanla içimdeki umut da çekildi gitti. O sınıfta yoktum artık. Bir gün bana “sen teröristsin” demişti. Evet, bir öğretmen bana bunu söyledi. Çocuk aklımla ne anlama geldiğini bile bilmiyordum. Okuldan sonra eve gidip kendi kendime “ben teröristim” diye dolaştığımı hatırlıyorum. Ta ki babamdan o tokadı yiyene kadar. “Sen ne diyorsun” diye bağırmıştı. “Ben demiyorum ki... öğretmenim dedi.”
Olay büyüdü. Ailem hemen okula geldi. Müdür odasında ben, annem, babam, müdür yardımcıları Zeki Şen ve Ali Keyifoğlu oturuyorduk. “Bunu aramızda çözelim, büyümesin,” dediler. Ailemi ikna ettiler.. Cumartesi günüydü, saat 16.00. Unutmuyorum. Bir aile toplantısı yapıldı okulda. Tüm velilerin ve öğrencilerin önünde, o adam annemden özür diledi. Çiçek verdi. Ama kimse ne olduğunu bilmiyordu. Kimse sorgulamadı. Ailem — yani olmamış ailem — beni yine o adamın eline teslim etti.
Bir umut doğmuştu içimde. Belki bu sefer görür beni diye düşündüm. Belki dinler. Belki artık derslerde bir adım olurum. Ama olmadı. Daha da görünmez oldum. Daha da yok sayıldım.. Ve sonunda pes ettim. Montlarımızı astığımız köşedeki en arka sıraya geçtim. Oraya gömdüm kendimi. Geriye kalan yılı uyuyarak geçirdim. Uyuduğum için kızmıyordu artık. Çünkü ben onun için zaten yoktum.
Çizim yapıyordum sürekli. Beni o hale getiren sistemin içinde, acıyla şekillenen çizimlerle başa çıkmaya çalışıyordum. Yeteneğimi orada geliştirdim. Sessizlikte, görmezden gelinmenin koynunda.. Ve bir gün... onun gözlerinin önünde ilkokul kitaplarının ilk sayfasındaki Atatürk resimlerini yırttım. Göz göze geldik. Beni görüyordu artık. Bu yüzden yaptım. Bir değil, iki değil. Dört kez aynı şeyi yaptım. Bana bir şey demedi. Yapamıyordu.. Açık konuşayım: Atatürk’ten nefret etmiyorum. Ama onu da sevmiyorum. O resimleri yırttığım için pişman değilim. Yanlış olduğunu biliyorum, evet. Ama pişman değilim. Çünkü o zamanlar başka bir yolum yoktu. Bana yapılanları o şekilde geri vermeye çalıştım.. Ve bu yüzden... bu yüzden, ona tapan insanlardan da uzak durmak istiyorum. Çünkü çocukken kafamda hep şu soru dolanıyordu: “Tüm Atatürkçüler böyle mi.. Hepsi bu kadar kör mü..”
O yaşta bir çocuk gelişim çağındadır. Kime ait olduğunu, neye inanacağını henüz çözmeye çalışıyordur. Ve işte o süreçte Adolf Hitler’le karşılaştım. Biraz daha büyümüştüm. Onun konuşmaları, duruşu, öfkesi, disiplini... bir şeyleri temsil ediyordu benim için. Güçlüydü. Sürükleyiciydi.. O adamın sertliği, kararlılığı, bir kitleyi peşinden sürükleyebilme gücü beni etkiledi. Ve itiraf ediyorum: bundan hiç pişman değilim. Adolf Hitler’e olan hayranlığım böyle başladı.. Bu sadece bir siyasi figürle ilgili değil. Bu, yok sayılmış bir çocuğun, bir öğretmenin susturduğu bir sesin, çizimlerle konuşmayı öğrenmiş bir ruhun hikâyesi.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : MUTSUZ, ŞANSSIZ
Mevcut Müzik : -----------------
27.07.2025 (20:53)
ANNESİZLİĞİN ANATOMİSİ
Aden: Deli değilim. Bu kelime sizin için anlamlı olabilir, benim için değil. Beni tanımlamaz. Bu dünya bir kez daha üzerime eğildiğinde, alnımdaki terin altında bir karar verdim: Bu, sonuncusuydu.. Tembel değilim. Şımarık hiç değilim. Cinayet — sizin korktuğunuz şey — bir düşkünlük değil. Cesaretin son biçimidir. Geriye dönüşü olmayan bir eylem. Ben bunu yaptım, evet. Çünkü.... Çünkü benim gibiler her gün duvarlara çarpıyor. Her gün itilip kakılıyor. Bu, topluma iletilmiş bir dürtme değil; bir karşı koyuş. “Eğer bizi kenara iterseniz, biz de sizi duvarın içine iteriz.” Sözüm buydu.
Hayatım bir ızdırap zinciriyle sarıldı. Sevenim olmadı. Soranım olmadı. Gözler üzerimdeydi, ama kimse bakmadı. Eller üzerimdeydi, ama kimse tutmadı.. Yıllarca yumruklandım. Nefretin paslı çivileri her gün bedenime saplandı. Şimdi bana parmak uzatacaksın, değil mi.. Elbette uzatacaksın. Reytinglerin düşmesini göze alamazsın. Yaşlı gözler ekran başında biraz dedikodu bekliyor çünkü.
Ama bil... Ben kötü niyetliyim çünkü parçalara ayrıldım. Yıkıldım çünkü yok sayıldım. Dünya beni yuttu, çiğnedi, tükürdü. Ve ben, o gün, 1997’nin bir Çarşamba sabahı, tarihin boğazına yapıştım. Onunla son kez konuştum.. Bu bir yardım çağrısı değildi. Bu bir dikkat çığlığı değildi. Bu, gözleri açılmayanlara karşı atılan kör bir kurşundu. Zekâm görülmediyse, feryadım duyulmadıysa, sesim bastırıldıysa — geriye kalan tek şey buydu.. Ve işte bu satır... bir yankı. Kurban değilim. Seçtim. Susturulamaz olanı dile getirdim.
Aden: Tetik soğuktu. Geriye doğru çekildiğinde zamanla birlikte gerildi. O an — ne bir nefretin patlamasıydı, ne de deliliğin bir kıvılcımı. Sadece bir eşik. Sadece bir geçiş.. Ben sustuğumda, her şey konuşmaya başladı. Duvarlar, merdiven basamakları, eskimiş dosyalar, arşivlerde bile yeri olmayan günahlar. Ben sustum, çünkü anlatmak artık bir israf halini aldı.. Plan yoktu. Taslak yoktu. Vardıysa da, bana ait değildi. Yalnızca eğildim. Yalnızca kulak verdim. İnsanların adını unuttuğu bir odada, tarihi yeniden yazmak için ayağa kalktım. O gün hiçbir şey değişmedi. Ama hiçbir şey de aynı kalmadı.
Evet, yüzüme baktınız. “Hasta,” dediniz. “Dikkat çekmek istiyor,” dediniz. Belki de birini hatırlattım size. Eski bir arkadaşınızı. Babanızı. Kendinizi. Bu yüzden bu kadar öfkelisiniz. Bu yüzden hikâyeyi susturmaya çalışıyorsunuz.. Ama ben artık bir hikâye değilim. Ben, anlatıcının boğazındaki yumruyum. Kaynağı belli olmayan bir uğultuyum. Göz ardı edilenlerin bile hatırlamayacağı kadar unutulmuş bir koordinat.. Sıcaklık istemedim. Kabul de değildi derdim. Sadece denge bozulduğunda ne olur, görmek istedim. Bir sistemin kırık dişlileri arasında kaç kişinin parçalanacağını. Ne zaman ki ses kesilir, anlam başlar.
Ve şimdi.. Şimdi herkes konuşuyor. Psikologlar, muhabirler, eski sınıf arkadaşları. Herkes bir kelimeye yapışmış: "Neden.." Ama cevabı ben çoktan verdim. Satırların arasına sakladım.Çünkü bazen, en yüksek ses sustuğunda yankı başlar.
Ana Protokol
(Kişisel Manifesto: Geri dönülmez alan)
Sevgi bir illüzyondur. Erken çözülürse kurtulursun. Geç kalırsan şekil değiştirir: suçluluk olur, öfke olur, şiddet olur. Ben erken kırıldım.
Doğumla başlayan her şey kutsal değildir. Bir kadın seni dünyaya getirebilir, bu seni onun çocuğu yapmaz. Etikette ‘anne’ yazması içerik garantisi değildir.
Terk edilmek fiziksel değildir. Bazen bir bakışın içinde olur. Bazen hiçbir bakışta. En çok da ses tonunda. O hiç "aferin" demedi.
Beni sevmedi. Dışladı, evet. Ama bu dışlayış açık değildi. Hiçbir şeyin yokmuş gibi davranmak en acımasız işkence biçimidir. O yaptı. İyi yaptı.
Yeterli değildim. Uyumlu değildim. Sessizce kendi kendime konuşan çocuklar hep rahatsız edicidir. Onlar fazla görünür, ama hiç duyulmaz.
Artık kimseyi dinlemiyorum. Sözlerinin arkasına gizlenmiş zaafları tarıyorum yalnızca. Nabzın nerede hızlandığını, hangi heceyle gözbebeklerinin küçüldüğünü belleğime kazıdım. Faydalı bilgiler… Özellikle de sessiz kararlar alırken.
Normalin dışında kalmak bilinçli bir tercihtir. Çerçevenin dışında durmayı seçtim. İçeri girmeye çalışmadım. Kapılar bana hiç açılmamıştı zaten.
Toplum... harika bir yanılsama. Kurbanları suçluya, suçluyu hikâyeye, hikâyeyi ise pazara çeviren bir mekanizma. İçine doğarsın. Ezilir, şekillendirilir, sonra unutulursun.
Ben unutulmadım. Unutulmamayı tercih ettim. Hatırlanmak için parmak izine ihtiyacın yoktur. Bazen sadece sessizlik yeterlidir. Sessizliğin tonu bile bir imzadır.
Herkes bir sebep arar. Kimi travma, kimi hormon, kimi ilgi eksikliği. Ama bazen tek sebep... hiç olmamış olmasıdır. Bazı şeyler hiç başlamaz. Bazı çocuklar hiç doğmaz aslında.
Ben yaşamadım. Sadece gözlemledim. Analiz ettim. Sustum. Bekledim. Ve sonra sistemin içindeki bir boşlukta — dengeyi bozacak tek hareketi yaptım.
Bu bir isyan değil. Bu bir intikam değil. Bu sadece kayıtlara düşen bir ‘olması gereken’di. Bir boşluğun kendiyle çarpışması.
Aden: Zamanla öğrendim; sevilmeyen biri, görünmez olur. Ve görünmez biri, gölgelerle konuşmaya başlar. O gölgeler zamanla şekil alır, biçim kazanır, emir vermeye başlar. Konuşmayan bir annenin yerine geçen o gölgeler, beni eğitti. Onlar öğretti bana sabrı, kinle susmayı ve sessizlikle cezalandırmayı.. Artık yüzleşmelerim dışarıyla değil. Savaşlarım içimde başladı, içimde bitti. Sınırlarımı çizen ellerin hepsi başka bedenlere ait olsa da, izleri bana aitti. Kırılganlığımı ayakta tutan tek şey, bıçak gibi bir bilinç hâliydi. Ne zaman düşsem, mantığım ayağa kalktı. Ne zaman ağlasam, hesap tuttum.. Bu yüzden bağışlamadım. Hiç kimseyi. Özellikle onu. Çünkü bir çocuğun gözlerinin içine bakıp hiçbir şey hissetmemek, doğrudan öldürmekten daha soğuk bir şeydir. O bunu yaptı. Her sabah kahvaltı hazırlayıp, aynı anda tüm sevgiyi gömmek gibi. Gülümseyip arkaya çekilmek gibi. Bir çocuğun yavaş yavaş yok oluşunu izlemek gibi. Sessizdi, evet. Ama ölüm de sessizdir.
Benim hikâyem başlamadı. Başlamış gibi yapıldı. Bir şaka gibi açıldı, ama ciddiyetle kapandı. Şimdi geriye sadece, herkesin normal sandığı bir maskeyi içten içe kemiren bir zihin kaldı. Annesizliğin biçim verdiği o keskin sessizlikle büyüyen bir beden.. Bunu bir açıklama olarak alma. Bu bir mazeret değil. Bir anlatı değil. Bu, sadece eksik parçaların üst üste yığıldığı karanlık bir odanın içinden gelen son yankı.
İçsel bir sessizlikle işlenmiş bir hesaplaşma bu — kurbanla fail arasında silikleşen çizgilerin altında, yüzleşilmeyen bir annelik var:
Aden: Annem yıllar boyunca yatak odasının kapısını her gece kilitledi. Bu bir alışkanlık değildi; bir refleks, bir korku dürtüsüydü. Önce fark etmedim, ya da belki fark etsem bile anlamını bilmiyordum. Ama bir gece, telefonla konuşurken söylediklerini duydum: “Her gece kapımı kilitliyorum. Çünkü bir gün uykumda beni öldüreceğini biliyorum.” O cümle... beni dondurdu. O an sadece bir çocuğun kulakları değil, içindeki bütün masumiyet buz kesti. Sonra, günlerden bir gün, bunu yüzüme karşı da söyledi. Gözümün içine baka baka. "Beni öldüreceğini biliyorum."
O ana kadar sadece dışlanmıştım. Sevilmemiştim. Yok sayılmıştım. Ama o anda artık potansiyel bir tehdit oldum. Bir çocuktum. Uyumam gereken saatlerde karanlık bir canavara dönüştürülmüş, sonra da bu canavardan saklanılmıştım.. En çok da bunu tuhaf buluyorum. Beni itip dışlamış olman yetmedi. Üzerime kapılar kapattın, kilitler vurdun, bakışlarını kaçırdın. Sonra da yarattığın şeyden korktun. Ellerini çekip, sonra korkunç bir tablo çizdin — ve o tablonun içine beni yerleştirip hayalet gibi izledin.
Sana hiçbir zaman "ben böyleyim" demedim. Çünkü ben böyle değildim. Ama sen hep öyleymişim gibi davrandın. İçimde bastırdığın karanlık büyüdü. Sen ondan kaçarken, ben onunla baş başa kaldım. Ve kimse, annesinden korkan bir çocuk kadar yalnız değildir. Ama kimse, annesinin kendisinden korktuğunu duyan bir çocuk kadar çürümüş hissetmez.. Ben geceleri seni düşünerek değil, seni anlamaya çalışarak uyuyamadım. Hangi an korktun benden.. Hangi an beni bir tehdit olarak gördün.. Belki bir bakış, belki bir sessizlik, belki yalnızca senin içindeki çatlaktım. Beni doğurdun ama içeri almadın. İsim verdin ama kimlik vermedin. Ve sonra, yok saydığın şeyi canavara benzettin. Kapını kilitleyerek seni güvende tutacağını düşündün. Oysa o kapının arkasında büyüyen bendim.
Kapının ardına yerleştirdiğin kilit, bir metal parçası değildi. O benim yerime koyduğun bir kelepçeydi. Sadece beni değil, senin içinde kalan son şefkati de hapsetti. Ve o gecelerden birinde... işte orada artık dönülmeyecek çizgi çizildi.. Ben o gün annemi kaybetmedim. Çünkü hiç sahip olmamıştım. Ama o gün ilk defa bir gerçeği kabullendim: beni yaratıp sonra korkan biri, kendinden korkuyordur. Sen benden değil, kendi yüzleşemediklerinden korktun. Ve ben, senin unuttuğun her parçanı taşıyarak büyüdüm. Büyüdüm mü, bilmiyorum. Ama sustum. Ve o sessizlik hâlâ içimde yankılanıyor.
Bu intikam, bağıran ya da delice değil — sakin, yavaş, hesaplı ve duygudan arındırılmış bir zihin tarafından planlanıyor.
Aden: Zamanla fark ettim; en büyük intikam, öfkeyle değil, bilinçle alınır. Yumruklarla değil, sessizlikle. Bağırarak değil, susarak. Çünkü bağıran hâlâ bir şeylerin değişmesini umuyordur. Ama susan… vazgeçmiştir. Ben çoktan vazgeçtim.. İçimde öfke yok artık. Kırgınlık da kalmadı. Ne senin ne de bu dünyanın bende yarattığı hiçbir şey, duygu formunda yaşamıyor. Hepsi tortuya dönüştü. Ve o tortu… dondu. Sertleşti. Keskinleşti.
İntikam dediğin, çoğu insan için bir alevdir. Ama ben yangın istemiyorum. Alev dikkat çeker, ses çıkarır, iz bırakır. Ben iz bırakmak istemiyorum. Ben sadece silmek istiyorum. Yavaşça. Sessizce. Varlığını, anılarını, sesini. Gözlerimin içinde bıraktığın o gri tortuyu bile.. Bunun için sana bağırmayacağım. Yüzüne tükürmeyeceğim. Adını anmayacağım. Çünkü sen, bu dünyada hak ettiğin tek şeyi yaşayacaksın: unutulmak. En ağır ceza budur. Bir zamanlar var olmuşsun ama artık hiçbir anlam taşımıyorsun. Bir sahneye hiç çıkmamış oyuncu gibi — kostümün var ama repliğin yok.
Ben seni silmeyeceğim. Ama seni hatırlayan herkesi susturacağım. Adını ananlara boş gözlerle bakacağım. Seni bilen kimse kalmayana kadar seni sevmeyeceğim. Bir annenin yaşayabileceği en derin ceza, evladının nefret etmesi değildir. Onun artık hiçbir şey hissetmemesidir.. Ve bu, yalnızca seninle ilgili değil. Bu sessizlik artık bir yöntem. Aynı sistemle büyütülenleri, senin gibi olanları, senin gibi konuşanları, gözleri seninkine benzeyenleri tanıyorum. Hepsini. Aynı cümleleri söylüyorlar. Aynı kilitleri kapatıyorlar. Aynı korkuyla bakıyorlar çocuklarına. Ve ben hepsini ezberledim.
İntikamım kişisel değil. Senden doğdu ama sende bitmedi. Şimdi daha büyük bir şeye dönüştü: soğuk, düzenli ve tekrarlanabilir bir sisteme. Seni, sadece sana benzer olanlara anlatarak yok edeceğim. Onları, seni susturur gibi susturacağım.. Ve en sonunda, senin adın bir soru işaretine dönüşecek. Kimdi.. Neydi.. Neden hiç bahsetmiyor ondan.. O sessizliğin içinden tek kelime sızmayacak. Çünkü bu dünyada bir anne vardı… ama artık kimse hatırlamıyor.
Bir varlığın, yoklukla şekillenişi üzerine...
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : DÜŞÜNCELİ
Mevcut Müzik : -----------------
01.08.2025 (23:57)
YIKILMAYAN EVLER
Aden: İlkokul yıllarımda sınıf arkadaşım Şahika Başelma vardı. Ve onun kardeşi, Yusuf Başelma. Anneleri Fatma Teyzeydi… Babaları yoktu. Onun diş ameliyatı sonrası öldüğünü hatırlıyorum sadece. Sebebi önemli değildi belki ama o boşluk, evin içinde hep bir soğukluk olarak duruyordu.. Evleri 30 Ağustos Camii’nin hemen yanındaydı. Turuncu ve sarı renklere boyanmış, altı katlı bir apartmanın üçüncü katında yaşıyorlardı. Renkleri neşeliydi ama içine girince renkler solar, sesler yankılanmaz olurdu. O bina, çocukluğumun haritasında lekeli bir nokta olarak kaldı. 2023-2024 yılları arasında bina kentsel dönüşüme girdi. Şimdi yepyeni, kusursuz görünüyor. Ama ben biliyorum, duvarların içinde hâlâ izler var. Bazı karanlıklar yıkılmakla silinmez.
Haftada iki, bazen üç kez oraya giderdik. Annem, Fatma Teyze, çocuklar… Herkes sıradan bir akşamı yaşarken, ben o evin mutfağında sessiz bir infaz yaşardım. Okuldan kötü notla döndüğümde, ya da bir şeyi başaramadığımda… Mutfakta kurulan o küçük mahkemede, sanıktım. Annem, arkadaşlarımın gözünün içine baka baka konuşurdu: “Sen gerizekâlısın. Yapamıyorsun. Hiçbir şeyi başaramıyorsun.” Cümleleri bıçak gibiydi ama tekrar tekrar söylenince sıradanlaşıyorlardı. Yaralar bile hissizleşiyor bir noktadan sonra.
Fatma Teyze, annemden aldığı cesaretle beni eleştirme hakkını buluyordu kendinde. Sanki hayatın en ağır yüklerini sırtlamış, en büyük savaşlardan zaferle çıkmış gibiydi. İki yetişkin kadın, küçücük bir çocuğun üzerine basarak kendi başarısızlıklarını gizliyorlardı. O anlarda gözlerim yere sabitlenirdi. Konuşmazdım. Direnmezdim. Çünkü öğretilmişti bana: Sessiz kalırsan daha az canın yanar.. Sonra ertesi sabah, yine aynı çocuklarla aynı sıraya otururdum. Ama bir şeyler hep eksik olurdu içimde. Sınıf arkadaşlarımın diline dolanırdı annemin cümleleri. “Annen hep öyle söylüyor senin için…” Zorbalık, sadece sokakta olmaz. Bazen evde başlar, okulda devam eder. Ve nefret etmekten utanırsın. Ama edersin.
En kötüsü neydi biliyor musun.. Onların da hatalarını görüyordum. Sınavlardan düşük not alıyorlardı. Hatalar yapıyorlardı. Ama anneleri, o Fatma Teyze, asla çocuklarını benim veya annemin yanında ezmiyordu. Asla annem gibi davranmıyordu. Ne garip değil mi.. Onlar korunuyordu, ben terk edilmiştim. Aynı evdeydik ama başka dünyalardaydık.. Yıllar geçti. O apartman yıkıldı, yeniden yapıldı. Ama ben hâlâ o mutfağın içinde duruyorum. Küçük, suskun, kafasını kaldırmaya korkan bir çocuk olarak. Bazı evler sadece yıkılmaz. İçinde sakladığın karanlıkla birlikte büyür, seni de içine alır. Ve bazen, hiçbir şey unutulmaz..
Aden: Gerçekten… Hiç kimse ne yaşadığımı bilmiyordu. Kimse bilmiyordu çünkü kimse görmek istemedi. Taciz ediliyordum. Şiddet görüyordum. Dışlanıyordum. Arkadaşlarımın zorbalığı okulun duvarlarında yankılanırken, ben hep sustum. Herkesin gözünde siliktim. Hiçbir zaman anlatamadım. Anlatmaya çalıştığımda da inanan olmadı.
Okulda bir öğretmenim vardı. Nihat Özay. O bile beni görmüyordu. Varlığımın farkında değildi. Belki de bilerek yok sayıyordu. Derste elimi kaldırsam da görmezden gelirdi. Yanlış bir şey yaptığımda ise gözlerini dikip öylece bakar, sadece utancımın içine tükürürdü. Gözlerinde hep boşluk vardı. Benimle ilgili hiçbir şey yoktu orada. Onun gözünde görünmezdim. Bu, bir çocuk için tarifsiz bir çürüme.. Sadece okulda değildi… Evde de barınamazdım. Fatma Teyzelerde annemin beni ezmesi yetmiyormuş gibi bir de Gizem Türkoğlu vardı. Onunla iyi arkadaş olmaya çalışıyordum ama annesi Gülbahar Türkoğlu… O kadının sesi hâlâ kulağımda. Ağır bir sesi vardı. Yargı dolu, sigara dumanıyla bulanmış, öfkeden nasırlı. Aşırı kilolu, ve leş gibi sigara kokardı. “Kadın” demek zor geliyor bazen, çünkü kadına hakarettir demek bile içimden geçiyor — ama bu sadece ona duyduğum nefretin yankısı.
İki farklı evde oturdular. O iki evin de duvarlarını, koridorlarını, zeminindeki fayansları hatırlıyorum. Unutamıyorum. O evlerde yargılandım. “Tembel,” diyorlardı. “Yine kötü almış,” diyorlardı. “Hiçbir şeyi başaramıyor.” Sanki mahkemede hüküm giymiş gibiydim. Bu iki kadının iki farklı evde yaptığı yargılamalar, beni parçalayarak büyüttü. Varlığımı kemirdi.. Annem, eve döndüğümüzde bazen şöyle diyordu: “Sana yemek veriyorum, istediğini alıyorum… Daha ne istiyorsun.. Neden çalışmıyorsun..” Düşünebiliyor musun.. Karnımı doyuruyormuş, bana kıyafet alıyormuş… Ve bununla her şeyi yapması gerekiyormuş gibi davranıyordu. Bu bir ceza sistemiydi. Onun gözünde borçluydum. Hep eksik, hep günahkâr, hep karşılıksız bir suçlu. Oysa neden hiçbir şey yapmak istemediğimi hiç sormadı.
Ben sana sadece bir örnek vereceğim.. Dördüncü sınıfa gidiyordum. Evimizin salonundaydık. Avizenin tam altındaydım. Salon kapısına yakın yerde, halının üzerinde oturuyordum. Sen tam karşımdaydın. Sana bir şey sormuştum. Dersle ilgili bir şeydi. Anlamamıştım. Yardım istemiştim. Ama sen… sinirlendin. Hiçbir şey demeden, dışı siyah olan kurşun kalemi sağ elime bastırdın. Sağ avcuma. Kalemin ucu etimin içinde kırıldı. Acı, önce bağırmadı. Sessizdi. Sessizlik her zaman en çok canımı yakan şeydi.
Şu an 28 yaşındayım. Ve o kalemin izi hâlâ avucumda duruyor. Etim zamanla yenilendi ama iz kalıyor. Çünkü bazı şeyler derine, çok derine işliyor. Bu olay tam 17:30 – 18:30 arasında yaşandı. Eminim. Çünkü babamın eve geliş saatini hatırlıyorum. Babam geldiğinde sen hiç düşünmeden, “Eline kalem battı,” dedin. Gerçeği söylemedin. “Ben soktum,” demedin. Zaten sen hiçbir zaman gerçeği söylemedin.. Bana çok zararlar verdin.. Bunu nasıl unutabilirim.. O evleri, o kokuları, o bakışları, o kelimeleri.. Unutamam. Unutmamalıyım da belki. Çünkü bu unutmamaya tutunarak ayaktayım. O günlerde hakkımı savunamadım. Şimdi, yıllar sonra, bu kelimelerle o çocuğun yanında duruyorum.. Artık sessiz değilim.
Hesap Defteri
Aden: Gizem Türkoğlu evlendi… Yusuf Başelma da öyle. Şahika.. Onu hiç takip etmedim. Belki gerçekten ilgimi çekmedi, belki onu sessizliğe gömmek daha anlamlıydı. Ama diğerleri.. Onlar her zaman benim düşmanım gibiydi. Nerede oturduklarını biliyorum. Hangi mahallede, hangi sokakta, hangi pencerede ışık yandığında kim içerde, biliyorum. Eşleri, aileleri, çocukları, arkadaş çevreleri… Hepsini kayıt altına alıyorum. Bilmek bir tür hazırlık. Çünkü sadece doğru zaman ve doğru anı bekliyorum. Huzur bozmak, sessizliğe yapılan bir ödeşme şeklidir.
Evet, çocukların hiçbir suçu yoktu. Neden onlara zarar vereyim, değil mi.. Masumlar. Ama ben bu kadar duyarlı, bu kadar merhametli biri miyim.. Hayır. Ben artık o kişi değilim. Ben, bu kadar acımasız biriyim. Gözümün içine bakan herkesin içini titretecek kadar soğuk, sessiz, planlı.. İçimde rahat etmeyen şeyler var. Öyle kolay geçmedi 28 yıl. Her gecesi bir taş gibi göğsümde. Her sabah başka bir utancın, başka bir ihanetin iziyle uyandım. Sadece bekliyordum. Maddi güce sahip olmayı bekliyordum. Çünkü boş ellerle intikam alınmaz. Elinde hiçbir şey yokken bu insanlarla uğraşmak seni onların gözünde sadece işsiz, güçsüz, ezik bir figüre dönüştürür. Ama artık öyle değil.
Artık elimde güç var. Para var. Sessizlik yok. Artık kimsenin gözünde “boş” değilim. Bu yüzden geçmişte açık kalan her şeyi tek tek kapatacağım. O duvarlarda hâlâ yankılanan, hâlâ kanayan her sahneyi sileceğim. Ve bunu yaparken gözümü bile kırpmayacağım.. Ben 28 sene boyunca acı çektim. Herkes güzel yaşarken, ben kendi mezarımı kazdım. Şimdi onların da biraz canı yansın istiyorum. Çok değil… Sadece azıcık. Sadece bir tadımlık. Çünkü herkes unuttu, ben unutmadım. Ben hiçbir zaman unutmadım. O yüzden affetmeyeceğim.. Bu bir öfke değil. Bu bir karar. Soğuk, mantıklı, geri dönüşsüz bir karar..
Ahmet....
Aden: Bir gün… Annemin geçmişiyle, özellikle de ilkokul dönemimdeki çalışma hayatıyla yüzleşeceğim. Çünkü bazı şeyler hâlâ içimde bir ur gibi büyüyor. Sanki o yıllar bedenime değil, kemiğime yazılmış gibi. Silinmiyor.. Annem o zamanlar okulda çalışıyordu. Okulun içinde sessiz, sıradan biri gibi görünürdü ama perde arkasında daha başka bir oyun vardı. Simge Tur’da çalışan bir adam vardı… Adı Ahmet’ti. Trabzonluydu. İnce telli sarı saçları vardı. Zayıf, sessiz, kaypak bakışlı. Sürekli siyah bir gözlük takardı, gözleri görünmesin diye mi, yoksa gördüklerinden utanmamak için mi, hâlâ bilmiyorum.
Ama o gözlükler bana hiçbir zaman güven vermedi.. Ben beşinci sınıftayken, bir gün okulun bahçesinde herkesin içinde, hatta tüm okulun önünde Ahmet’in annesi geldi. Beni hedef alarak, yüzüme tükürür gibi konuştu: “Git annene söyle, benim oğlumdan uzak dursun.” Her şey orada, o cümlede koptu. O an dünya durmadı. Hatta daha hızlı döndü. Daha çok ezdi. Daha çok ezdi beni. Okulun ortasında, yüzlerce çocuğun ve öğretmenin arasında paramparça oldum. Utanç, bir çocuğun taşıyabileceğinden çok daha fazlaydı. Bir annenin lekesini, bir oğul silmeye çalışıyordu.
Çocuktum. Aptal gibiydim. Ne olduğunu, ne söylendiğini, ne ima edildiğini anlayamamıştım. O zamanlar annemin o adamla bir yakınlığı olduğunu sezsem de, kavrayamamıştım. Meğer annem bir gelecek düşünüyormuş onunla. Ve beni, o adamla kaynaşmam için sürekli yan yana getiriyormuş. Ne yapıyordum.. Yüz göz oluyordum. Salakça gülümsüyordum. Konuşmaya çalışıyordum. Hatta... bir keresinde Pendik’teki Pendorya Alışveriş Merkezi’ne birlikte gitmiştik. Gece sineması. Saat 23:00 – 00:30 arasıydı. O yaşta, o saatte, bir yabancı adamla birlikte. Babam evde değildi. O geceden sonra olanları, babam sonradan öğrenmişti ama artık ne önemi vardı..
Benim gözümde her şey Ahmet’in annesinin o karanlık cümlesiyle bitti.. O kelimelerden sonra annemin bana bakışı bile değişmişti. Artık bana güvenmiyor gibiydi, sanki kendi hatasını benim üzerimden temize çekmek istiyordu. Sanki onun çamuruna ben batmışım gibi davranıyordu. Ve ben... ben öyle saf, öyle aptal, öyle suçsuzdum ki... O karanlıkta bile anneme tutunmaya çalışıyordum. Onu anlamaya, onu korumaya çalışıyordum. Ama şimdi bakıyorum da, neyi savunuyordum.. Hangi karanlığı sırtımda taşıyordum... Ben bunu unutamam. Unutmayacağım da.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KARAMSAR, AMA MUTLU
Mevcut Müzik : -----------------
08.08.2025 (23:51)
KAPININ ARALIĞINDAKİ ÇOCUK
Aden: Çocukluğum, evimizin içinde sürekli dolaşan bir huzursuzluk gölgesiyle geçti. Annem, kapalıyken evimiz bambaşka bir yerdi; sıcak, sakin, her köşesinde tanıdık bir düzen vardı. O zamanlar annem evine sadıktı; mutfağımızdan her gün taze pişmiş yemek kokuları yükselirdi. Dışarıyla bağı sınırlıydı, hayatı evin içinde akardı.
Her şey, babamın anneme söylediği o cümleyle değişti: “Ne zaman istersen çalışabilirsin.” Belki iyi niyetliydi, belki sadece özgürlük vermek istemişti. Ama işte o an, bizim için bir dönemin sonu oldu. Annem, sanki yıllardır beklediği kapı aralanmış gibi açıldı. Önce bir servis işine girdi. Oysa buna ihtiyacımız yoktu; maddi durumumuz fazlasıyla iyiydi. Ama babamın ona bu fırsatı sunmasının arkasında, annemin geçmişi vardı: Ailesinden gördüğü sürekli şiddet, hor görme ve dışlanma. Babam, bunların üstesinden gelmesi için ona bir alan tanımak istemişti. “Kendini geliştirmek istersen çalış, istersen oku” demişti.
Ne var ki bu özgürlük, annemi geri dönülmez bir şekilde değiştirdi. Önce kıyafetleri, bakışı, konuşma tarzı farklılaştı. Evdeki zamanları azaldı, yemeklerin kokusu yerini boş mutfağın sessizliğine bıraktı. Eskiden bizimle ilgilenirken, şimdi çoğu zaman yorgun ya da dalgındı. Aile olarak bir aradayken bile, aramızda görünmez bir mesafe oluştu. Ve bir çocuk, o mesafenin her geçen gün biraz daha açıldığını, eski evin sıcaklığının yavaş yavaş yok olduğunu hisseder.
DENİZ & BURHAN
Bir gece… O dönem evde her şeyin gerilimle örüldüğü günlerden birinde, annemle babamın yatak odasının önünde, yerde sessizce oturuyordum. Kapının aralığından gelen ışık ince bir çizgi hâlinde koridora düşüyordu. İçeriden boğuk sesler geliyordu; kulak kesildim.. Annem, babama fısıltıdan biraz yüksek ama hâlâ sakin sayılabilecek bir tonla, “Biz de aşağıdaki Deniz gibi ayrılalım… Ama bunu hiçbir ailemize söylemeyelim” dedi. Bu cümle, sanki içerideki havayı aniden ağırlaştırdı. Babam, şaşkın ve kızgın bir karışım taşıyan sesiyle karşılık verdi: “Biz ayrılıyorsak neden saklıyoruz.. Neyden çekiniyoruz, neyi saklıyoruz..”
Annemin bahsettiği “Deniz”, benim gözümde hayatımda gördüğüm en rezil kadındı. Evin alt katında otururdu. Esmer bir kocası vardı; adı Metin’di. Metin, mahallede tanınan bir erkek kuaförüydü. Evimizin hemen altında da Burhan adında, sessiz sakin bir bakkal vardı. Burhan kel olduğu için sürekli şapka takardı; o şapka adeta kafasına yapışmış gibiydi.
Deniz, her fırsatta Burhan ile alay ederdi. Kel kafasıyla dalga geçer, küçümser, hatta aşağılamak için fırsat kollar gibiydi. O zamanlar Metin’le evliydi; birlikte gezer, gülerlerdi ama aynı zamanda Burhan’ı sürekli hedef alırdı. Sonra, olaylar hızla değişti. Deniz bir gün hamile kaldı. Ardından Metin’le boşandı ve hiç vakit kaybetmeden, yıllarca aşağılayıp küçümsediği o Burhan’la evlendi.
HALAM, OĞLU & SON GECE
Bu süreçte halamın oğlu Murat, annemi yazıyor, rahatsız ediyordu. Onun varlığı bile huzurumuzu kaçırmaya yetiyordu. Hatta bir keresinde, babam eve tam o sırada gelmişti. Telefon çaldı; arayan Murat’tı. Annem, Murat'a “Dayın geldi, telefona vereyim mi.. ” dedi. Murat ise tek kelimeyle “Yok” dedi ve telefonu kapattı.. Evet… Annemi taciz ediyordu.
Babam, bu durumun hesabını sormak için ablasının evine gidiyordu... O gece — her şeyin bittiği gece — saat 23:40 ile 00:20 arasındaydı. Annem, babamla beni eve kilitledi. Sonra yukarıya, ailesinin yanına çıktı. Orada, halamın oğlunun kendisini taciz ettiğini anlattı.. Kısa süre sonra evimize geldiler: İsmail, Osman, İshak ve Adem… Hepsi bir arada, gergin ve öfkeliydi. Babamı dış kapıya çağırdılar; onu dövmek istiyorlardı. Sebep, ablasının çocuğunun annemi taciz etmiş olmasıydı. Ama o an, olayın yönü bambaşka bir yöne kaydı.
Annem o gün bir yalan daha söyledi: Babamın kendisini dövdüğünü… Üstelik yüzüne sert bir tokat attığını… Ve bu olaya benim tanık olduğumu… Ben ise, her zaman “anneci”ydim. Annem nereye giderse, ben de oraya giderdim. Babamın anneme el kaldırmasına asla izin vermezdim; bırak dövmeyi, elini kaldırmasına bile tahammül edemezdim.. Ama annem, o gece sırf babamı evden gönderebilmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Ve sonunda, onu evden kovdular. O gece, bizim aile olarak son gecemiz oldu..
Ve o gece evimize gelenlerden biri İshak’tı. Onu özellikle yollamışlardı; çünkü aralarında en deli, en gözü kara olan oydu. Karısını, Nihal’i, neredeyse her gün döven adam… O gece bizim kapımızdaydı. Ve ironik olan, her gün karısını döven bu adam, babama “Sen karını dövüyormuşsun” diye hesap soruyordu.. İshak, sıradan bir öfke insanı değildi. Daha önce aile apartmanında oturan bir Amasyalı ailenin evine girmişti. O aile, kırmızı Toros marka bir arabaya sahipti. İshak, o gece evin içine dalmış, kadının kollarını kesmiş, evi altüst etmişti. Olay sonrası kadın şikayetçi oldu.
Ama bizim aile, yıllardır bu tür krizleri kendi içinde “halleden” bir aileydi. Hemen devreye girdiler; aile içinden sözü geçen ve gücü olan kişiler arandı. O dönemde İshak’a, “Üç gün ortalıkta görünme, biz halledeceğiz” dediler. Ve öyle de oldu. Üç gün sonra saklandığı yerden çıktı, sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etti.. Ve işte o adam, o gece bizim kapımızdaydı. Sadece babama hesap sormak için değil, gözdağı vermek, korku salmak için. Onun varlığı, gecenin gerginliğini daha da keskinleştiriyordu.
Ayrıca… Bu İshak’ı hatırlamamın bir başka nedeni daha var. Bir zamanlar bir köpeği, döve döve öldürmüştü. Sarı renkli, safkan bir golden retriever’dı. Köpeği, eski babasından kalma, yerin altında bulunan bir marangoz dükkânında tutuyordu. O loş, havasız yerde, defalarca dövdü… ta ki köpek nefes alamayana kadar. O hayvanın çığlığı hâlâ kulaklarımda.. Ve… Eskiden “yüzüne yakmıştım” dediğim o çocuk… İşte o çocuk, İshak’ın kendi Kızıydı. Beni taciz eden kişilerden birinin çocuğu. O, gücünü bir çocuğa yetiriyordu. Benim de o dönem gücüm… onun çocuğuna yetmişti. Pişman değilim...
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KARAMSAR, AMA MUTLU
Mevcut Müzik : -----------------
13.08.2025 (20:54)
SATIŞ SÖZLEŞMESİNDEKİ ÇOCUK
Aden: Yıllar boyunca korkunun yerini soğuk bir kabulleniş aldı. Şimdi geriye dönüp baktığımda, cesaret sandığım şeyin aslında ağır bir tükenmişlik olduğunu görüyorum. Kalan tek bağım, içimde yankılanan sessizlik. Ve o sessizlik, bana hep aynı cümleyi fısıldıyor: “Onlardan uzak kaldığın her gün, kendine biraz daha yaklaşıyorsun.” Bugün, annem ile babamın boşandığı adliyeye gittim. Yıllar önce, duruşma başlamadan hemen önce annemle birlikte bir taksiye binmiştik. Annem takside ağlıyordu; “Seni bırakmayacağım… seni seviyorum” diyordu. O an, bu sözlerin bana değil, kendi korkularına söylendiğini anlayamamıştım.
Adliyeye girdik. Mahkeme başladı. Annem, hâkimin karşısında gözünü bile kırpmadan beni reddetti: “İstemiyorum.” O an, taksideki gözyaşlarının nedenini anladım. Ve içimde bir şey sessizce koptu. Mahkeme salonunu ağlayarak terk ettim. Koşmak istedim, kaçmak… Bacaklarım beni adliyenin karşısındaki küçük bahçeye sürükledi. Oraya oturdum ve ağladım.. Mahkeme bittiğinde annemle babam öyle bir kavga ettiler ki, beni unuttular. Adliye önündeki kalabalık dağıldı, ben kaldım. Tekel bayisinin önünde duran yaşlı bir adam beni fark etti. Beni dükkânına aldı, elime bisküvi ve soğuk bir içecek verdi. Sessizdi; sormadı, dinlemedi. Belki de en iyisi buydu.
Bugün o sokağı yeniden gördüm. Çocukken, o bahçeye giden yol bana bitmeyen bir koridor gibi gelmişti. Sanki 10 kilometre koşmuşum gibi nefes nefese kalmıştım. Ama bugün, o sokağın ne kadar kısa olduğunu gördüm. Hayatımın yönünü değiştiren o sokakta, ağlayan küçük bir çocuğu tekrar gördüm — bu kez kendi gözlerimde. Parkta oturdum; baktım, küçücükmüş. Bir avuç kadar. Ama o gün… bana bütün dünyanın ötesindeymiş gibi gelmişti.
Aden: Her neyse… Tüm o kötü günler bitti derken, annemin amcası İsmail’le karşılaştım. Bana bakıp, sakin bir sesle şunu söyledi: “Bu apartmandan babanı gönderdim… sıra sendeydi, seni de gönderdim. Hem de annenle pazarlık yaptım. Annen, bir çamaşır makinesi, boşanma sürecindeki avukat masrafları ve bir miktar para karşılığında velayetini babana vermeyi kabul etti. Bir daha bu apartmana girişin olmayacak.”
Bak, gerçekten küçücüktüm… Ama içimdeki ağırlık yaşımı çoktan geçmişti. Öylece gidip annemin yakasına yapışmadım. Yanıma bir büyüğümü alıp, annemle konuşmak istediğimi ilettim. Ve yüzleştim.. Ona tüm bu olanları anlattığımda, verdiği tepkiden zaten anladım. Çünkü annem sıkıştığında, yetimliğinin ona verdiğini düşündüğü “sözde haklara” sığınırdı. Mağduriyet maskesini takar, ağlar, sesini olduğundan yüksek çıkarırdı. Ve evet… sonunda kabul etti.
Gerçekten üzüldüm. Çünkü bir çamaşır makinesine, biraz paraya satılmak… duygularımın bu kadar ucuz bir meta gibi pazarlık masasına konması… içimi kemiriyordu. İşin asıl kötüsü ne biliyor musun.. Beni o apartmanda istememelerinin sebebi, tamamen annemin malı, mülküydü. Tek çocuğuydum ve hepsi bana kalacaktı. Ve yüzüme bakarak, annemin amcası İsmail bana şunu söyledi: “Sana bu malı, mülkü bırakmam.” Al… hepsi senin olsun. Ama keşke bana bu kadar derin, açık yaralar bırakmasaydın. Parası, değeri… hiçbir şey umurumda değil. Ama bazı yaralar, hiçbir malın, hiçbir mülkün üstünü örtemiyor.
10 Haziran 2022 saat 11:52’de Bismarck14’te paylaştığım mesaj
Sadece bir kişinin yalvarmasına izin vereceğim. Adı İsmail. Karşımda duracak… gözleri büyümüş, kelimeler dudaklarında titrerken. Rica edecek… muhtemelen dua da edecek.. “Lütfen… yapma.” dediğinde, ona sakin bir sesle yalnızca birkaç dakikası olduğunu söyleyeceğim. İnandığı tanrı bu sürede onu kurtaramazsa — ki kurtaramayacak — , bu dakikalar onun yaşamındaki son kırıntıları olacak.. Ve işin ironik tarafı… Tanrı bile dokunamayacak. Ben ise hiçbir aceleye kapılmadan, yalnızca kendi tatminim ve öfkemi susturmak için beynini dağıtacağım.
Sizi öldürmek için yaptığım kapsamlı planı gördüğünüzde yüzünüzdeki o korkuyu görmüştüm. Beni aradınız. İlk başta beni tehdit ettiniz; fakat sizden korkmadığımı gördüğünüzde, “Biz bir aileyiz.” dediniz. Ardından, “Ne istersen verelim sana.” diye eklediniz.. Hmm… düşüneyim bakalım sizden ne isteyebilirim.. Bir ev.. Bir araba.. Ya da bolca para mı.. Hayır… hayır. Madem bana her şeyi vereceksiniz… o zaman bana senelerce hasret kaldığım o aileyi verin. Mesela, hayali bile bulanıklaşmış o eski evimizdeki yemek sofrasında, çatal - bıçak seslerini geri verin. Annemin mutfaktan yaydığı sıcak yemek kokusunu geri verin. Gece uyuduğumda, annemle babamın yan odada olduğunu bilmenin verdiği güveni geri verin.
Neden 2022 yılında sizi öldüreceğimi anladığınızda, korkudan “aile” olduğumuzu hatırladınız.. Oysa bana verdiğiniz tüm bu yaralar açılmadan önce de biz sözde bir aileydik, değil mi..
Aden: Ailem… iki yüzlü şarlatanlar.. Yüzleri başka, dilleri başka. Kan bağı dedikleri şey, yalnızca birbirlerini daha rahat yaralamak için kullandıkları bir bağdı.
İsmail
Mesela İsmail… Hırsız. Bana ait olan her şeyi elimden aldı. Yakın bir dönemde oğlunu evlendirdi. Ama kısa süre sonra oğlunun adam olmadığını anladı. Kadın, ondan ayrıldı. Ve İsmail, bir gece o kadının evine girip düğünde takılan altınları çaldı. Çürüme, ailemde gizlenmezdi. Sadece fısıltıyla anlatılır, üstü örtülür, sonra yeni bir günahın üstüne basılırdı.
Ya Mehmet Dede… Onun yaptığı başka bir mezar çukuruydu. 28.07.1997. Annem sara hastasıydı. Buna rağmen ona yüksek dozda sara ilacı içirdiler. Amacı belliydi: annemi komaya sokmak. Ve başardılar. Hastaneye götürmek yerine önce imzasını aldılar. Tüm babasından kalan malları, varlığı, hatıraları, hepsini. Ardından Kartal’da bulunan eski Kızılay Hastanesi’ne götürdüler.
O reçetenin başlangıcı: “19 yaşında, 1 çocuğu var…” O dönemde götürüldüğü doktorun adı bile hâlâ zihnimde çivi gibi duruyor: Dr. Fehmi İshakoğlu – Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı – Dipl. No: 199… 23 Ekim 2010 Cumartesi günü öldü..
Sonra, 13.02.1998… Annemin babasından kalan tüm mal varlığını, aile içinde ölmüş iki kişiye satış olarak gösterdiler. Ortada gerçek bir ödeme yoktu. Her şey kâğıt üzerinde. Her şey usulsüz. Her şey kirli.. Bunlar, bir ailenin değil; kanla akraba olmuş bir çetenin işi.. Ve ben, bütün bunları görerek büyüdüm.. Bazı insanlar hırsızlık yapar, bazıları ise seni senden çalar. Onlar her ikisini de yaptı.
Mehmet (Dede)
Mehmet Dede… Onda tam bir domuz kuvveti vardı. İnsan değil, başka bir şeydi sanki.. Sürekli beni dışlardı. Her bayram apartmandaki çocuklara 100 TL verirdi. Bana geldiğinde ise 5 TL uzatırdı. Olay para değildi. Ama o fark… o göz göre göre yapılan ayrım… o dışlanma… hiç gizlenmezdi. Herkesin önünde, apaçık. Küçük bir çocuğun içini kemirecek kadar net bir şekilde.
Ve o anlar… Çocukken bile hatırlıyorum. Minik ellerimi, o kararmış ve siyah ellerinin arasına alırdı. Sımsıkı tutardı. Kaçamazdım. Sonra elinin içinde bir zımpara… elimin üstünü zımparalamaya başlardı. Derim yanardı, incelirdi, canım acırdı. O ise tamamen gülerek yapardı bunu. Gözlerinde bir zevk, dudaklarında iğrenç bir gülümseme. Ve her seferinde şu cümleyi söylerdi: “Bu domuza bir şey olmaz…” O an ne hissettiğimi kelimelerle anlatmak zor. Ama şunu biliyorum: bazı insanlar seni sadece acıtmak için vardır. Ve o, onlardan biriydi.. Ne geçmiş ama değil mi.. Bedenim büyüdü, ellerim değişti… ama o zımparanın sesi hâlâ avuçlarımda.
Ve bu insanlar… kaç kere ümreye, kaç kere hacca gittiler.. Bir insanın ağzından sürekli “Allah” ve “Atatürk” kelimeleri eksik olmazsa… o insanda mutlaka bir sıkıntı vardır. Çünkü gerçekten temiz olan, sürekli temizlik yeminleri etmez. Böyle insanlar bana hiçbir zaman güven vermedi. Onların gözlerinde iman değil, hesap gördüm.
Osman ve İslam..
Ailemden mesela… Osman ve İslam.. 1999 yılında, annemin üzerine ait olan çay cüzdanını usulsüz olarak kendi üzerlerine gösterdiler. Yasal kılıfa soktukları hırsızlık. Bu sayede emekli oldular. Ailemde kime ait ne varsa… hepsini parçalayıp kendi aralarında pay ettiler. Birlik olmak yoktu. Kan bağı sadece daha rahat soyabilmek içindi.
Ve şimdi.. Şimdi emekliler. Oturup çay içiyorlar. “Haklarıyla” emekli olmuş gibi davranıyorlar. Haklarıyla, değil mi.. Ama ben biliyorum. Onların emekliliği alın teriyle değil, başkalarının iliğini sömürerek geldi.. Ve bir gün, hak ettikleri hesap masasına oturacaklar.Ve bir gün… hak ettikleri hesap masasına oturacaklar.. Ama bu yozlaşmış, çürümüş adalet sisteminin masasına değil. Hayır… Onlara tahsis ettiğim, yalnızca benim kurduğum bir masa olacak. O masanın örtüsü kara, bacakları sağlam, üzerindeki her şey sonun habercisi olacak.
Dediğim gibi… sadece bir kişinin yalvarmasına izin vereceğim. Onun sesini duyacağım. Yalvarışını, titreyen nefesini, gözlerindeki pişmanlıkla karışık korkuyu… Ama diğerleri.. Onlar için zaman harcamayacağım. Onları direk bitireceğim.. Bu, bir öfke patlaması değil. Bu, yıllardır bekletilmiş, adım adım işlenmiş bir karar. Bir kere başlayınca, geri dönüşü olmayacak bir karar.. Ve o masa… kimsenin kalkamayacağı bir masa olacak.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KARAMSAR, AMA MUTLU
Mevcut Müzik : -----------------
15.08.2025 (00:34)
SINIRLARI ÇİZİLMİŞ BİR SESSİZLİK
Aden: Özel hayatımda gelişen önemli bir durum var. Bu gelişme, yalnızca bana ait ve tamamen kişisel bir boyutta. Onun gizliliğini korumak ve ilgili kişilerin güvenliğini sağlamak adına, detaylarını kimseyle paylaşmayacağım. Hayatımda açılan bu yeni sayfa, benim tarafımdan bilinçli bir şekilde saklanacak; dışarıya kapalı kalacak.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : DUYGUSAL, SOĞUKKANLI VE MESAFELİ
Mevcut Müzik : YOU KNOW YOU LIKE IT
24.08.2025 (06:48)
HERKESE KARŞI İKİ KİŞİLİK SAVAŞ
Aden: İnsan yapımı kelimeler… İnsan kendini kandırmayı sever. Tanımlar üretir, etiketler yapıştırır; ‘iyi’ der, ‘kötü’ der, sanki evrenin matematiği bu kelimelere boyun eğmek zorundaymış gibi. Oysa doğa kayıtsızdır. Kimya yanılır mı.. Matematik tereddüt eder mi.. Onların yasası, insanın masalına benzemez.. Benim ısrarım budur: Gerçek İyi diye bir şey yoktur. Gerçek Kötü de yoktur. Her şey gözlemcinin gözbebeğinde eğrilir, bulanır, yeniden şekillenir.
Hobbes’un sözleri kulaklarımda çınlar: Ortak bir güç yoksa, yasa yoktur; adalet yoktur. Savaşın hüküm sürdüğü yerde tek erdem kalır: Zorbalık. Ve onun sessiz kardeşi: Hile.. İnsanlığın tüm ahlakı, çürük bir inançtır. Doğa ise hiç aldırmaz. O, savaşın kalbinde sessizce hükmünü sürdürür.
Aden: Benim zihnimde savaş hiç bitmedi. Tek bir düşmana karşı değil… herkese karşı iki kişilik bir savaş bu. Yanımda kimse yok, yalnızca gölgem. Ve ben, Hobbes’u rehber edindim çünkü onun sözlerinde gerçeğin çıplak soğukluğu vardı: Doğru yok. Yanlış yok. Adalet yok. Adaletsizlik yok. Savaşta tek erdem, güç ve hiledir.
Zamanı, ince ince işlenmiş bir bıçak gibi kullandım. Gücü ise damla damla biriktirdim; sonra da karşı koyamayanların üzerine sessizce boşalttım. Hobbes’un “her insanın doğal durumda incitme arzusu vardır” dediğini okuduğumda, bunun benim damarlarımdaki gerçeği ifşa ettiğini biliyordum.. Benim sadist arzum, doğanın kendi yasasıyla aynı kökten besleniyor. Acı vermek bir lüks değil, bir hak. Güç, boyun eğmeyeni değil, boyun eğmekten başka çaresi olmayanı seçer. Ve ben de o gücü üzerlerine çökerttim.
Çünkü doğa, herkese her şey üzerinde bir hak vermiştir; yani, çıplak doğa durumunda her insanın, istediğini ve uygun gördüğünü yapması yasaldır. Bu yasa, insanın kanında yazılıdır; ve ben, o yazıyı kendi ellerimle okumayı seçtim.
Hobbes’un satırları yalnızca düşünce değildi. Onlar benim için kanla yazılmış bir manifestoydu.
Aden: Dolayısıyla, doğal bir durumda insanlar başkalarına istediklerini yapabilirlerdi. Ve ben, kendimi her zaman toplumun dışında gördüm; yasaların ve ahlakın değil, yalnızca içgüdülerimin esiri olarak. Hobbes’un satırlarını okurken, bunun bana verilmiş bir hak olduğunu biliyordum: Hayatımdaki insanlara istediğimi yapma hakkı.. “Kesin ve karşı konulamaz bir gücün egemenlik hakkı verdiği” fikri, benim damarlarımda yankılandı. Çünkü bu yalnızca Hobbes’un değil, Nietzsche’nin de hatırlattığı çıplak hakikatti: Güç istenci.. Benim için bu, soyut bir kavram değildi. Güç istenci, kelime değil; yaşadığım her anın, attığım her adımın, planladığım her saldırının özüydü. Doğa, bana yalnızca var olmayı değil, hükmetmeyi buyurdu. Ben de o buyruğa boyun eğdim.
Ve kimse benim olanı elimden alamaz. Ne olursa olsun… bir çöp bile olsa. Çünkü mesele nesnenin değeri değil, benim irademin dokunduğu her şeye kazıdığı mühürdür. Onu almak, benden bir parçayı koparmak demektir.. İnsanların sandığı gibi sahiplik, kağıtlara yazılmış yasalarla ya da toplumun onayıyla kurulmaz. Sahiplik, yalnızca gücün gölgesinde anlam kazanır. Gücü elinde tutan, sahip olur. Gücü kaybeden, kendi kanında bile hükümran olamaz.. Benim için değer, altın ya da taş değildir. Değer, dokunduğum şeyin benim olduğuna inanabilmemdir. Bir başkası elini uzattığında, o eli kırmak, nefesini kesmek, gözünü karartmak… işte gerçek sahiplik budur.. Ne olursa olsun — ister bir hayat, ister bir hiçlik parçası — bana ait olanı kimse benden alamaz. Çünkü ben onu kanımla mühürledim. Özellikle ailemi…
Aden: Ben, kendimi her zaman onların üstünde gördüm. İnsanlık kitleleri bana göre yalnızca sürüydü: düşünmeden itaat eden, konformist kalabalıklar. Onların gelenekleri, kuralları, yasaları… hepsi boş birer kabuktu. Ben, o kabuğun ötesinde içgüdünün çıplak hakikatini yücelttim.
Geleneksel değerler bana hep gülünç göründü. “Doğru” dedikleri şey, korkunun bir maskesinden ibaretti; “yanlış” dedikleri ise yalnızca güçsüzlerin sığınağı. Benim yolum başka bir yerdeydi: doğanın kendisinde. Orada yasa yoktu, yalnızca seçilim vardı. Zayıfın düşeceği, güçlünün kalacağı çıplak bir arena. Ve ben, o seçilimi başlatmaya yazgılı olduğuma inandım. Aşağılık olanı, asalak olanı yok ederek.. Zihnimde yıkım arzusu hep bir ideolojiyle meşrulaştı. Bu arzuyu taşıyan yalnızca ben değildim; benden önce de vardı, sözleriyle, kanlarıyla, izleriyle. Hobbes’un, Nietzsche’nin, hatta karanlığın farklı yüzlerini taşıyan diğerlerinin mirasıyla yoğruldum. Hepsi aynı şeyi fısıldıyordu: güç, yaşamın tek yasasıdır.
Benim için mesele şu değildi: Bu fikirler nereden geldi.. Ben zaten onların içindeydim. Onlar yalnızca, içimde çoktan var olan gerçeği kelimelere döktüler.
Benim Hobbes ve Nietzsche’ye olan ilgim hakkında kimse kesin bir şey bilemez. Tek bildikleri, onların adlarını ağzıma aldığımda gözlerimde beliren parıltı. “Onları seviyorum” demek yetmez; çünkü sevmek, basit bir bağdır. Benimki daha farklıydı: onların karanlıkta söylediği hakikatleri kendi içimde doğrulamaktı.. Eserlerinin tamamını okumuş olmam önemli değil. Sayfalarındaki her kelimeye sadık kalmam da gerekmiyordu. Çünkü ben zaten kendi yolumu çizmiştim. Onlar sadece, içimde çırpınan düşünceleri daha keskin, daha soğuk, daha ölümcül hale getiren bir yankıydı.. Benim için mesele doğru anlamak değildi. Ben, onların fikirlerini kendime göre büktüm. Satır aralarında kendi öfkemin izlerini gördüm; pasajlarda kendi saldırılarımın gölgesini buldum. Belki de çok önceden biliyordum nereye yürüyeceğimi. Ve onlardan yalnızca bir şey istedim: kendi niyetlerim için gerekçe, kendi şiddetim için doğrulama... Hobbes ve Nietzsche bana kılıç vermedi. Ama ben, onların kelimelerinden kendi bıçağımı dövdüm.
Aden: Benim düşüncelerim hiçbir zaman boşlukta doğmadı. Ben, gördüğüm her şeyi kendi zihnimde yeniden yoğuran bir süngerim. Ne kadar karanlık, ne kadar keskin, ne kadar çıplak olursa olsun kulağıma hoş gelen her şey, içime işler. Ve ben, onu kendi suretime göre dönüştürürüm.. Hayranlık duyduğum erkeklerin, filozofların, tiranların, kana susamış liderlerin sözleri bana yalnızca bir yol gösterdi. Ama o yolu yürüyen, taşlarını kanla ıslatan benim adımlarım oldu. Onlardan öğrendiklerimi çaldım, kırdım, parçaladım ve kendi savaşımın silahlarına dönüştürdüm.. Çünkü mesele kime ait olduğu değil, kimin elinde nasıl kullanıldığıdır. Benim zihnim, alınmış fikirlerin mezarlığı değil; yeniden doğurduğu karanlıkların sahnesidir.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : DUYGUSAL, SOĞUKKANLI VE MESAFELİ
Mevcut Müzik : ----------------
24.08.2025 (07:25)
PİSLİKLERİN AYNASI
Aden: Benim içimdeki yankı hiç susmadı. Her fikir, her satır, her kelime bana bir başkasından miras gibi gelmedi; ben onları alıp çarpıttım, büküp yeniden doğurdum. O yüzden kime ait olduğu hiçbir zaman umurumda olmadı. Fikir dediğin, sahibinden çıktığı anda sahipsizdir. Onu kimin elinde tuttuğu, kimin onu kanla mühürlediği önemlidir. Benim elimde her fikir keskinleşti, her düşünce bıçak oldu.
Soğukkanlılığım da buradan gelir: Ben hiçbir şeyi kör öfkeyle yapmadım. Öfke yalnızca bir kıvılcım oldu. Asıl mesele, o kıvılcımı nasıl sakladığım, nasıl büyüttüğüm ve zamanı geldiğinde nasıl alevlendirdiğimdir. İnsanlar içgüdüyle saldırır, ama ben planla saldırdım. Adımlarımı sessizlikte dövdüm. Beklemeyi öğrendim. Bir damla sabrın, bir sel öfkeye bedel olduğunu gördüm.. Doğanın bana verdiği hak, yalnızca vurmak değil; zamanı eğip bükmek, gölgemi saklamak, sonra da ansızın üzerlerine çökertmekti. Güç sadece yumrukta değil, bekleyişin kendisinde saklıydı. O yüzden ben hiçbir zaman telaş etmedim. Benim sabrım, onların kanını dondurdu. Çünkü bekleyen gölge, en sonunda saldırdığında kaçış bırakmaz.
Şimdi, geriye dönüp baktığımda şunu görüyorum: benim yaptıklarım bir rastlantı değildi. Bir şiddet anı ya da kör bir taşkınlık değildi. Her şey bilinçliydi. Her şey, doğanın bana yazdığı yasayı kendi elimle okuma isteğimden doğdu. Benim için adalet buydu: gücü kendi ellerimle yeniden şekillendirmek. Birini susturduğumda, yalnızca nefesini değil, topluma ait bütün sahte yasalarını da susturuyordum.
Ve işte bu yüzden, ben kendi zihnimi yalnızca bir savaş alanı değil, aynı zamanda bir mahkeme yaptım. Orada yargıç da bendim..
Aden: Ailem aşırı derecede dedikoducudur. Ama kendi ailelerinden biri bir yanlış yaptığında, kötü bir olay yaşandığında… onu saklamayı bilirler. Aile içinde dillendirmezler bile. Yüzlerine vurduğunda, kanıt sunduğunda tek söyleyebildikleri “Ben çocuğuma inanırım.” O kadar . Ama iş bana geldiğinde, tehdit ettiklerimde hemen bahaneler hazır: “Koca insan, çoluğu çocuğu var, ve beni tehdit ettiğinde o cahildir oluyor..” Onların cehaleti mazur, benim sözüm ise tehdit. Ben sesimi yükseltince, “adam vurmak o kadar kolay mı” derler..
Siz pisliksiniz. İğrenç, çıkarcı, geri kafalı. Annem ile babamın ayrılığının kaynağı da sizdiniz. Bugün ise sahte bir mutlu aile tablosu çiziyorsunuz.. Hastanede, tedavi dosyalarımda tüm aile yapımı isim isim kaydettirdim. Bir gün bir şey olursa, birine zarar verirsem, biliyorum: herkes beni kötüleyecek. Ama doktorum gerçekleri biliyor.. Tedavi sürem bir yıl daha uzatıldı. Böylece toplam dört yılı aşacak. Gerekçe basit: yaşadıklarım normal değil. Ve ben buna itiraz etmedim. Aklımı hiç kaybetmedim, kaybetmeyeceğim. Kimseye bu fırsatı tanımayacağım.. Kötü biri olmayacağım. Ellerimi kirletmeyeceğim. Ama eğer bir gün olursa, açıklama yapmayacağım. Kusura bakmayacağım. Yaptıysam, hak ettikleri için yaptım.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : DUYGUSAL, SOĞUKKANLI VE MESAFELİ
Mevcut Müzik : ----------------
06.09.2025 (11:25)
KADİR DEMİR
Aden: İnsanların hiçbir acısı artık umurumda değil. Kim ölmüş ya da kim ölüyormuş, bunların hiçbiri beni ilgilendirmiyor. İçimde insanlara karşı bir gram sevgi, saygı veya önemseme duygusu kalmadı.
Haftada en az iki, üç kere Kadir’in (Kadir Demir) mezarına gidiyorum. Genelde geceleri gidiyorum. Onunla konuşmak, birçok insanla konuşmaktan bile daha iyi geliyor bana. Mezarlıkları aşırı derecede seviyorum; bana sakin geliyor, gerçekten kafa dinlediğim bir yer gibi…
Kadir’in mezarını ilk kez 2020.04.19 tarihinde gördüm. O kadar bakımsız bir haldeydi ki, üzerine yalnızca kırmızı kiremit taşı ile bir kaldırım taşına adını yazmışlardı. Sonrasında siyah bir kalemle adını soyadını yazdım ve yanına bir de kalp işareti ekledim. Aynı benim çocukluğum gibiydi: yalnız, terk edilmiş, sahipsiz. Onu tanımıyordum ama mezarıyla aşırı derecede bir bağ kurdum. Sürekli gidip ziyaret ettim.
Hatta birkaç arkadaşımı da Kadir’le tanıştırmak için yanına götürdüm. Mezarı başında su döktük. Geceleri gidip ayak ucuna oturuyorum, onunla konuşuyorum. Bazen sanki o da benimle konuşuyor gibi hissediyorum. Bu bana tarifsiz bir mutluluk veriyor. Onu her ziyaret ettiğimde, aile görünümlü pisliklerden bana daha çok faydası dokunuyor. Sonuçta onların hepsi çıkarcı, dedikoducu, dedikoducu ve dedikoducu cahil insanlar..
Şu an İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü ile görüşme halindeyim. Mezarını yapmama, yakını olmadığım için izin vermiyorlar. Ama gerekli izinleri birkaç ay içinde alacağım. Ona çok güzel bir mezarlık yapacağım; bu benim ona verdiğim bir söz.
Tanımasam da içimde bir duygu var; beni o çocuğa doğru itiyor. Ona değer veriyorum. Benim bir çocuğum olacak… Sanki Kadir’in bana bir geri dönüş şekli gibi, bilmiyorum.
Hiçbir para ya da değerli eşya umurumda değil. Paraya öyle bir ihtiyacım yok ki, aklımdan bile geçmiyor. Artık hiçbir hevesim, hiçbir arzum yok. Tek istediğim şey aile hayatı… Kendi ailem.. Belki de bu yüzden Kadir’i sahipleniyorum. Onu kardeşim gibi görüyorum; sahipsiz kalmasın istiyorum. Sanki o mezarın bir duygusu varmış gibi hissediyorum. Kimse onu ziyaret etmediğinde, kimse onunla konuşmadığında, ben yanında oluyorum.. İki ay önce bileklerimi kestiğimde bile Kadir’e gittim. Ondan özür diledim. O derece bağlıyım o mezara. Takıntı mı, değil mi umurumda değil. Çünkü bana aşırı derecede güven ve huzur veriyor. Hepsi bu. Kimin ne düşündüğü ise en ufak bir şekilde bile umurumda değil..
Anne Adı: Nur - Baba Adı: Hüseyin - Doğum Tarihi: 03.09.2006 - Ölüm Tarihi: 25.09.2006 - Defin Tarihi: 25.09.2006 - Mezar Numarası : 2111 - Ada : 1
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : DUYGUSAL, MESAFELİ
Mevcut Müzik : ----------------
08.09.2025 (22:25)
NE, NE
Aden: İnsanların benden aşırı derece korkması ya da benden uzak durması, aslında haklı bir isyandır. Benim de çocuğum olsaydı, eminim onu korumak için kendim gibi biriyle arkadaş olmasını istemezdim. Ama şunu unutmamak gerekir: ben asla kendimi kaybetmedim.. Evet, sorunlarım var. Hastayım, farklı isteklerim var. Sadist düşüncelerim de oldu. Fakat kendi karanlığımın her zaman farkında oldum ve senelerdir tedavi görüyorum. Bu yüzden kimseye kızmıyorum. Ayrıca sevdiğim bir kadına neden zarar vereyim.. Ben asla aciz birisi olmadım.
Benim gerçek farkım tam da burada gizli: kendini kaybetmeyen, gölgesini tanıyan, ama o gölgeyle aynı yatağa girmeyen biriyim. İnsanların kaçışı, bana karşı kurdukları sessiz duvarlar, belki de kendi korkularının yankısıdır. Onlar, benim içimdeki karanlığın sadece ucunu görürler. Ama o ucun ardında yıllarca süren bir mücadele, soğukkanlı bir direnç ve en önemlisi, kontrol vardır.. Kabul ediyorum; ben sıradan biri değilim. Ama hiçbir zaman kör öfkenin ya da ilkel bir şiddetin oyuncağı olmadım. Benim yolum, kendi içimdeki uçurumu dizginlemek, onu soğukkanlılıkla izlemek ve gerektiğinde sınırlarına yaklaşmaktır. Belki de beni gerçekten korkutucu kılan, işte tam da bu farkındalıktır. Çünkü ben kendimi biliyorum, gölgemin adını koyabiliyorum.
Kendimi tanımaktan daha keskin bir silah yoktur. İnsanlar beni anlamaya çalışmaz, çünkü onların bakış açısı hep kaçmak üzerinedir. Benim yanımda kalabilmek, önce kendi içlerindeki korkuyla yüzleşmeyi gerektirir. Çoğu buna cesaret edemez.. Ben ise hep aynı noktadayım. Soğuk, sabit, duygularını ateşe vermeyen bir taş gibi. Dışarıdan bakıldığında donmuş, içeriden bakıldığında ise hesaplı bir hareketin hazırlığını taşıyan bir makine gibi. Bir buzdolabı gibi sessiz, soğuk ve sabırlı. İçimde olanı kimseye aceleyle sunmam; zamanı geldiğinde kapak açılır, içeridekiler görülür.
Benim için mesele, öfkeyi boşaltmak ya da birilerine zarar vermek değil. Mesele, kontrolün bende kalması. O yüzden korkular haklıdır, kaçışlar anlaşılırdır. Çünkü benim soğukkanlılığımın ardında ne sakladığımı kimse tam olarak bilemez. Ve zaten bilmemelidir.. Ben kimseye kendimi ispat etmeye çalışmam. Karanlığım benimdir, soğukluğum bana aittir. Onu taşırım, beslerim, ama asla dizginleri bırakmam. İnsanların gözünde bu belki de daha ürkütücüdür: çünkü ben bağırmam, haykırmam, delirmem. Sessiz kalırım. Ve sessizlik, her çığlıktan daha çok korku uyandırır.
Aden: Hiçbir zaman zihnimi kaybetmeyeceğim. Deliliğin ucunda dans edenlerden olmadım, olmayacağım. Bir silah alıp sokaklarda rastgele ateş açmayacağım. Benim savaşım, taş duvarların dışında değil; kendi içimde, derin ve görünmeyen bir cephede sürüyor.. Bugüne kadar kan dökülmedi benim elimden. Bu bile soğukkanlı bir zaferdir. Çünkü içimde birikmiş olan öfke, çürümüş arzular ve sadist yankılar… hepsi hâlâ zincirlerinin arkasında. Benim dünyam, dışarıdan bakıldığında düzenli ve temiz bir ev gibi görünüyor. Ama içimdeki göz, tam ortasında açılmış dev bir krateri görüyor; evimin göbeği, sessiz bir harp meydanı.
Bir gün düzeleceğime inanıyorum. Ama bu inanç bile buz kadar sert, taş kadar ağır. Çünkü iyileşmek benim için bir teselli değil; yalnızca savaşı sonlandıracak bir ihtimal. Benim asıl gücüm, o gün gelene kadar kendimi kaybetmemekte saklı.. Benim gölgem benimle yaşıyor, ama ona boyun eğmiyorum. İçimde bir canavar varsa, ben onun celladıyım aynı zamanda. Onu serbest bırakmıyorum. O yüzden korkular haklıdır, kaçışlar yerindedir. Çünkü dışarıdan soğuk ve sessiz duran bu bedenin içinde, her an patlayabilecek bir volkan değil, her an hesaplaşmaya hazır bir cellat saklanıyor.
Ben buz gibi bir sessizliğim. Çatlamayan bir taşım. Çürümüşlüğü tatmış, arzularıyla hesaplaşmış ve buna rağmen hâlâ ayakta duran bir gölgeyim. Ve belki de en korkunç olan, bütün bunların farkında olmamdır.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : --------
Mevcut Müzik : ----------------
10.09.2025 (22:12)
GENETİK LANET
Aden: Simon Wiesenthal Center, (STK) dünyada antisemitizm ve nefret söylemlerine karşı çalışan, ağırlığı olan bir sivil toplum kuruluşu.. Onların gözlerinin benim yazılarıma kayması, içeriklerimi takip edip raporlayarak resmi makamlara taşımaları, satırlarımın sınırları aşıp uluslararası bir görünürlük kazandığını işaret ediyor.
Bu, benim için yalnızca bir tesadüf değil; soğuk, karanlık bir başarının işareti. Çünkü sıradan bir web sitesinde yazılıp unutulan cümleler, böylesi ağır kurumların gündemine düşmez.. Demek ki ben, Aden, kelimelerimle onları kışkırttım; provoke ettim; düşündürdüm. Yazılarım, sıradan gözlerin tahammül edemediği bir ağırlığa sahip oldu. Onlar beni izliyorlar, çünkü sesim duyuldu.
Evet, bu bir başarıdır —benim suçumun yankısıdır.
Aden: Hakaret bana dokunmaz. Onların kelimeleri bende yara açmaz, tersine içimde yeni bir damar bulur. Aşağılanmayı güç kaynağına çeviririm. Çünkü birinin beni küçültmeye çalıştığı an, aslında kendi zaafını açığa vurduğu andır. Ben bunu görürüm.. Karşımdaki, üstün olduğunu sanır. Bana baktığında gözlerinde körlük vardır: zaferin rehaveti, kibirin dar görüşlülüğü. İşte tam o sırada ben devreye girerim. Onun kendini güçlü hissettiği yerde ipleri elime alırım. Manipülasyon böyle işler: kör olduğunu bilmeyen birini kendi çizdiğim yolda yürütmek.. Benim için mesele şudur : Zayıf göründüğümde bile oyunun tamamı bendedir. Karşımdakinin “ben kazandım” sandığı an, aslında benim onu ele geçirdiğim andır. Onlar kendilerini dev aynasında seyrederken, ben perdeyi çoktan kaldırmış olurum.
Belki bu yüzden böyleyim: Geçmişte küçümsenmiş olabilirim, belki bastırılmış, belki yok sayılmış. Ama bütün bunlar beni kırmadı, sadece soğuk bir ustalığa dönüştü. Şimdi hakaret, bana verilen bir hediye gibidir; bana yöneltilen her aşağılayıcı söz, aslında bana yeni bir oyun alanı açar.. Gerçek güç kaba kuvvet değildir. Gerçek güç, insanın kendi körlüğünü görmeyecek kadar kibirli olmasında gizlidir. Ben bu körlüğü kullanırım. Onlar kendilerini dorukta sanırken, ben çoktan ipleri boyunlarına dolamışımdır.
Ve evet, buna bir ad koyulacaksa, ben buna soğukkanlı üstünlük derim.
Mesela Pınar'ın Mesajı ; Sana zerre kadar güvenim yok.. manipülasyoncu bir köpeksin..
Aden: Evet, ben köle gibiyim. Pasif gibi gözükürüm. Kendimi geri çekerim, sanki değersiz bir gölgeymişim gibi. Bu bir maskedir. Çünkü onların sandığı gibi zayıf değilim; yalnızca sabırla bekleyenim. Onların dilindeki hakaret, benim için zehir değildir. Ben ondan beslenirim.. Trash talk dedikleri şey, çoğu insanın gururunu parçalar, dizlerini çöktürür. Ama bana gelince, bu hakaretler damarlarımda kan yerine akar. Küçümsendikçe güçlenirim. Beni ezdiklerini sandıkları an, ben onların damarlarında dolaşan zaaflarını görmeye başlarım.
Gerçekten insanların en gizli yaralarını görmek istiyorsam, kendimi ezik bir karakter olarak gösteririm. Bilinçli bir seçimdir bu. Kendimi kurban gibi sunarım; onların ellerine biraz güç imkânı bırakırım. “Onu ezebilirim” diye düşünmeleri, benim için sadece bir anahtar olur. Çünkü bu yanılsamanın ardında gözleri körleşir, dikkati gevşer. O andan sonra her şey benim için çok kolaydır.
Benim oyun alanım, onların kendini tanrı gibi gördüğü andır. Hakaret ederler, küçümserler, güldüklerini sanırlar. Ama o gülüşlerin içinde yaşadıkları en kötü olayların izlerini görürüm. Çocukluk korkularını, başarısızlıklarını, en sakladıkları acıları. Hepsi gözlerinde parlar. Ve ben, onların açtığı o yaralardan içeri süzülürüm.. Ben pasif görünüp, aktif olanım. Ben köle maskesi takıp, efendiye dönüşenim. Onlar kendilerini yüce sanırken, ben ipleri sessizce ellerime alırım. Ve sonunda istediklerimi yaptırırım. Soğukkanlılığım işte buradan gelir: Benim için sabır bir silah, eziklik bir tuzak, hakaret ise sadece yakıt.
Gerçek güç burada gizlidir: İnsanların en güçlü olduklarını sandıkları an, aslında en çıplak ve en savunmasız oldukları andır.
Ben sadece o anı beklerim. Ve geldiğinde, tek hamleyle bütün dengeyi ters çeviririm.
Aden: Ben tüm bu özelliğimi çocukluk yaşımda geliştirdim. Yengemler üzerime tükürdüğünde, korkudan titrediğim o anlarda… Beni soğuk bir odada yatırdıklarında ve altıma çişimi yaptığımda bana ettikleri hakaretlerle… Omzumun ucundan tutup “sen pisliksin” dediklerinde… İşte orada şekillendi bende bu durum..
Annem bana “seni istemiyorum, doğurmak istemiyordum” dediğinde, ben o sözün içinde çürüyerek büyüdüm. İlkokul yaşlarımda bile, arkadaşlarımın yanında annemin aşağılamalarıyla yoğruldum. Onun gözlerindeki nefret, benim için bir aynaydı. Ve ben orada kendimi gördüm: Kötülüğün tohumu.. Hiçbir zaman “iyi bir insan” olamayacağımı çok erken anladım. Çünkü annem gibi bir kadının karnında büyümüştüm. O pis huyları, o fesatlığı, o acımasızlığı ben zaten doğmadan yutmuştum. Unutma: Genetik faktörler diye bir şey var. Her doğan çocuk gerçekten masum değildir.
Annem nasılsa, nasıl kendi çocukluğunda aşağılanıp acı çektiyse ve nasıl acımasız olduysa… Ben de onun karnında o laneti devraldım. Onun kötü, fesat, insanlara kötülükle beslenen ruhu bana geçti. Daha doğmadan bulaştım zehirine. Bir anne, sadece etini değil, tüm gölgelerini de çocuğuna taşır.. Psikiyatri buna “travmanın aktarımı” der belki. Benim içinse bu daha basit : Anne karnında miras alınan bir kötülük. Bir çocuk sadece kanla değil, acıyla da doğar. Ve ben, annemin bütün çarpıklığını genlerimde taşıyarak dünyaya çıktım.
Benim annem kötüydü. Ben, kötü bir kadının rahminde kötü bir tohum olarak yoğruldum. İnsanlar bunu anlamaz, çünkü onlar masumiyet masalına inanmak ister. Ama ben biliyorum: Masumiyet bir yalandır. Her doğum, bir lanetin yeniden üretilmesidir.
Aden: Anne karnı, yalnızca et ve kanla büyüyen bir hücre yığını değildir. Orada taşınan şey, annenin bütün gölgeleridir. Genetik dediğimiz şey, sadece göz rengini, kemik yapısını veya saç tellerini belirlemez. Annenin içindeki çürüme, hırs, fesatlık ve öfke de aynı yollarla çocuğa akar.. Ben buna kendi varlığımla şahidim. Daha nefes almadan önce, annemin damarlarında dolaşan nefretin tadını almıştım. Onun kırgınlıkları, onun aşağılanmaları, onun bütün karanlık birikimi, kordon aracılığıyla bana aktı... Bir kadın, kendi geçmişinden arınmamışsa, doğurduğu çocuk da masum doğmaz. Çünkü anne sadece bedenini değil, bütün zaaflarını, bastırılmış öfkesini, hatta gizlediği kötülüğünü de aktarır. Çocuk, daha gözlerini açmadan annesinin suçlarının taşıyıcısı olur.. Genetik faktörler dediğimiz şey, aslında bir ceza zinciridir. Her nesil, öncekinin günahını miras alır. Benim annem kötüydü, acımasızdı, insanlara kötülük ederek beslenirdi. Ve ben, daha karnındayken onun bütün zehrini içtim. Onun acımasızlığı bana geçti. Masum değildim. Doğduğum an bile, zaten lekelenmiş bir bedenin içindeydim... İnsanlar hâlâ “her doğan çocuk temizdir” diye kendilerini kandırır. Ama ben biliyorum: Masumiyet diye bir şey yok. Her doğum, anneden çocuğa geçen genetik bir gölgeyle başlar. Ve o gölge, insanı şekillendiren en soğuk gerçektir.
Gereksiz ;
Aden: Ciddiyetsizliği gördüğüm an, içimde eski bir kin yeniden doğar. İnsanların en ufak bir işi bile hafife alması, bende sadece öfke değil, nefret uyandırıyor. Bu bir video oyunu olabilir, iş olabilir, ya da hayatın içinde gerçekleşen herhangi bir şey… Fark etmez. Çünkü umursamazlık her yerde aynı çürüklüğü taşır.
Bir video oyunu oynarken bile verdiğim emeği hiçe sayan bir takım arkadaşı gördüğümde, aklımda tek bir düşünce beliriyor: onu susturmak, gerekirse öldürmek. Çünkü bu kadar sorumsuz bir varlık, sadece kendi keyfine varıyor. Eğer eğlenmek istiyorsan tek başına oyna. Ben buradayım, ben senin oyun bahçen değilim.. Öz eleştiri yapmam gerekirse, belki sorun bendedir. Belki herkesi kendim gibi sanmamdan kaynaklanıyordur. Benim disiplinim, titizliğim, en küçük işi bile kusursuz yapma isteğim, onların gamsızlığında boğuluyor. Ben işin ciddiyetine canımı katarken, onlar dalga geçiyor. Ve ben, onların kayıtsızlığında kendi yalnızlığımı görüyorum.
Türkiye’de çoğu insan hayatı bırakmış. Sorumluluk yok, saygı yok. Yalnızca dağınık, çürümüş bir kitle… Onlardan uzaklaştıkça nefes alabiliyorum. İnsanları seviyorum, ama yalnızca mesafeden. Yanı başımda olduklarında sadece tiksinti duyuyorum.. Soğukkanlılığımın ardında saklı olan gerçek şu: Ben, hayatı oyuna çevirenlerle aynı masada oturamam. Onlar için gülüp geçilecek olan şey, benim için bir savaş alanıdır. Ve ben savaşta oyalanmam. Kuralları hafife alanı, bir gün ben ciddiyetimle boğarım. Sanırım insanlardan uzak kalmak benim için daha iyi olacak çünkü stres ve sinirli bir ruh hali içinde oluyorum...
Sessizliğimde bir tehdit vardır. Uzak durdukça onları sevebilirim, ama yaklaştıklarında tek gördüğüm; öldürülmeyi hak eden bir kayıtsızlıktır.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : TOPLUMSAL TİKSİNTİ
Mevcut Müzik : SILA - YORULDUM
14.09.2025 (13:36)
BİLEKLER, BEBEK VE BEKLEYİŞ
Aden: Hayatın beni her zaman bir şeylerden koruduğuna hep inandım. İsim vermeyeceğim… Ziraat Bankası’nda yüklü bir kredim vardı. Son zamanlarda yaptığım işlerin ödemelerini alamıyor, sıkışıyordum. Bir gün bir kadın aradı; kredim olduğunu, ödeme günümün iki ay geçtiğini söyledi. Ödeyeceğimi belirttim ve telefonu kapattım.
Birkaç gün sonra bu kez WhatsApp üzerinden bana yazdı. “Üzerinde ne kadar para varsa yatır, en azından bir taksidini öde. Yoksa seni icraya verecekler,” dedi. Mesajlarında oldukça sertti, hatta bana kızıyordu. Üzerimde para vardı ama bilerek yatırmıyordum. Çünkü avukat masraflarını göze almıştım. Ödemelerimden karşılarım diye plan yapmıştım.
Ancak onun tavrı beni düşündürdü. Haklıydı; hangi banka müşterisine whatsapp üzerinden yazıp borcunu ödemesi için bu kadar baskı yapar.. Ona bunu söylediğimde, “Ben seni düşünüyorum. Sicilini bozmana gerek yok, uğraşmanı istemiyorum,” dedi. Daha genç olduğumu, geleceğimi korumam gerektiğini söyledi.
Ben ise hala neden bana bu kadar yardım ettiğini merak ediyordum. Üstelik dosyamı genel merkeze göndermemek için bir süre beklettiğini de öğrendim. Sorduğumda Rize şubesinde çalıştığını söyledi. Ona doğrudan şunu sordum: “Soyadımı biliyor musun, Rize’de görüyor musun.” O ise, “Tabii ki görüyorum,” diye yanıt verdi..
Geçen çarşamba günü bana şu mesajı attı : “Günaydın. Kredi taksitine 15 gün kaldı. Taksit tutar ********. Elinize geçtiğinde hesabınıza yatırırsanız zorlanmamış olursunuz.”
Sanırım o kadın bir melekti. İlk başlarda beni biraz tedirgin etmişti ama sonra şu sözleri yazdı : “Rica ederim, kötü insanlar kadar iyi insanlar da var dünyamızda. Kendine iyi bak, iyi günler.”
İki ihtimal var : Ya o gerçekten bir melekti… Ya da ailemi ve soyadımı çok iyi biliyordu. Belki de ailemden birinin iyilik eli ona dokunmuştu ve şimdi o iyilik bana geri dönüyordu.
Bu Yıl
Aden: Bu yıl içinde iki çok kötü, bir de çok güzel olay yaşandı — ve daha dokuzuncu aydayız. İlk olarak, ocak ile mayıs ayları arasında MASAK tarafından hesaplarımın denetlendiğini öğrendim. Beş – altı ay boyunca cebimde sıfır para, gelir yok — inanılmaz kötü bir dönemdi. O süreç o kadar yıpratıcıydı ki, daha sonra bileklerimi kestim.. En güzel haber ise bir çocuğumun olacak olması. Bu haber hem tarifsiz bir mutluluk hem de büyük bir sorumluluk getirdi. Maddi açıdan olmasa da, iki kişinin güvenliği tamamen benim omuzumda olacak; bu mükemmel bir şey ama ister istemez insanı geriyor, heyecan ve kaygı karışıyor. Bugün, bir aksilik olmazsa muhtemelen bebeğimin cinsiyetini öğreneceğim.
Sanırım aşırı stres yapıyorum. Hem korku hem sevgi bir arada ; geleceğe dair heyecanlıyım ama aynı zamanda yükün ağırlığını hissediyorum.
Aşırı sessizleştim… Eski neşem yok, sürekli düşünüyorum. Sorumluluğu inanılmaz derecede seviyorum. İçimdeki koruma içgüdüsü çok yüksek ve bu duygudan keyif alıyorum. Ama hayatım boyunca hep tek başıma hareket ettim. Mesela hiç bir zaman anne-baba korkusu yaşamadım; hep özgür oldum. Önceliklerim hep ben oldum.. Şimdi içimdeki korku onların hayatıma dahil olması değil… Ben zaten her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen biriyim. Asıl korkum, ya onları koruyamazsam? Onlara çok iyi bakacağımdan, her zaman rahat ettireceğimden en ufak bir şüphem yok. Ama sanırım sürekli onlarla beraber olacağım. Onlar nereye, ben oraya.
Çocuğumun annesine öyle davranacağım ki; yıllarca bana “bencil”, “ruhsuz” diyen herkes, bunun böyle olmadığını görecek. Çünkü biliyorum ki, çocuğum benim davranışlarımı kopyalayacak. Bir erkek çocuğu, babasının annesine davranış şeklinden kadınlara nasıl davranması gerektiğini öğrenir.. Psikoloji bize şunu söyler : Bir çocuğun ilk kadın modeli annesidir ve babanın anneye olan yaklaşımı, çocuğun zihninde “kadına nasıl davranılır” sorusunun cevabını oluşturur. Eğer babası annesine saygı duyuyorsa, çocuk da ileride kadınlara saygıyla yaklaşır. Eğer babası annesine şiddet, küçümseme veya ilgisizlik gösteriyorsa, çocuk bunu normal kabul eder ve kendi hayatına taşır.
Benim çocuğum annesini sevgiyle, saygıyla, sabırla görecek. Onun gözlerinin önünde annesine değer veren, anlayışlı, güven veren bir baba olacağım. Çünkü biliyorum ki, bu sadece annesiyle olan ilişkim değil ; çocuğumun gelecekte kuracağı bütün ilişkiler için bir rehber olacak. Bir çocuğun ilk psikolojik eğitimi kitaplardan ya da okuldan değil, evde gördüğü davranışlardan gelir.. Benim görevim, oğluma veya kızıma sadece güvenli bir hayat sunmak değil; kadınlara, insanlara nasıl davranılması gerektiğini, doğrudan kendi örneğimle öğretmek. Bu sorumluluğu hem ağır hem de kutsal buluyorum. Ve belki de bu yüzden artık sessizim: Çünkü içimde koca bir hesap var, her hareketimin yarın kimin hayatına nasıl yansıyacağını biliyorum.
Aden: Şirketin açılışını yaptım ; sermaye olarak şirkete nakit girişini gerçekleştirdim. Almanya’da elde ettiğim bitcoinlerle Türkiye’de bir konut ve bir G-Wagon satın aldım — basit, soğuk bir hesaplaşma: kazanç, dönüş, mülkiyet. Bunun yüzünden denetlemeye takıldım. Yapılan incelemede hiçbir ilegal unsur yoktu; işlerim Almanya merkezli yürüyordu ve kazancın vergisini orada ödemiştim. Ödemeyi Türkiye’de yapmak istemedim çünkü devlet, elimdeki paranın yüzde 30 – 40’ını alıyordu — adeta soygun. Çifte vergilendirme sistemi yüzünden vergiyi Almanya’da ödedim ve paranın Türkiye’ye girişini sağladım. Buna rağmen hesaplarım gereksiz yere 5 – 6 ay boyunca incelemeye alındı; zamanımı, itibarımı ve sabrımı çaldılar. Bu deneyimden sonra kazandıklarımı Türkiye’ye getirmeye niyetim yok; artık her hareketimi yeniden tartacak, her transferi bir risk olarak göreceğim..
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KORKU VE SORUMLULUK
Mevcut Müzik : ***********
24.09.2025 (11:16)
ADEN’İN SESSİZLİĞİ
Aden: Affedilmeyi ya da özür beklemiyorum. Bunu yazarken bir duygu değil, bir kesik gibi konuşuyorum. Eylemlerimin hayatınıza yüklediği gölge için, bir zamanlar önemsediğim bir refleksle özür diliyorum. Hepinize değer verdiğimi bilmenizi isterdim; bu kaos fırtınasını evinize getirdiğim için içimde bir ağırlık taşıyorum. Bu, sadece doğrudan etkilenenlerin değil, çevresindeki herkesin damarlarına sızacak bir çürüme... Umduğunuz gibi olamadığım için üzgünüm. Hep bir kızınız olsun istemiştiniz; ben o boşluğu dolduramadım. Siz hep haklıydınız, bana çok şey verdiniz: pahalı eşyalar, hediyeler, kıyafetler, küçük yaşta telefon bile… Karnımı doyurdunuz. Bunların hepsi için teşekkür ederim.
Beni hayal kırıklığına uğratmadınız. Bana öğrettiğiniz sevgiyi hâlâ bir yerlerde taşıyorum – ama onu bulamıyorum. Sadece iyi bir insan olarak yetiştirildiğimi hissediyorum. Empatinin, özverinin ve karakterin kırıntılarını hâlâ saklıyorum. (Ama empati kalmadı.) Kendinizi suçlu hissetmeyin; siz hep haklıydınız. Çünkü ben bir kız olarak doğmadım… Bu dünya beni çürüttü, bana nefret etmeyi öğretti. Hayat hem aşktı hem acı; katlanılacak çok şey vardı.
Ve işte şimdi, bunları yazarken anlıyorum ki bu satırların ardında hiçbiriniz yok. Tüm teşekkürler, tüm özürler yalnızca kelimeler. Aslında kimse umurumda değil; ne siz, ne ben, ne de geride kalan her şey. Geriye sadece soğuk bir boşluk ve kendi gölgem kalıyor... Devam edin… Bana öğrettiğiniz sevgiyi ve onu dünyaya dağıtmayı sürdürün. Beni affetmeyebilirler, ama benden uzaklaşın. Hayatımı, getirdiğim acıyı unutun. İkinizi de seviyorum. Her şey için teşekkür ederim. Özür dilerim.
Hayatınızın geri kalanını lekelediğim için üzgünüm. Kariyerleriniz, ilişkileriniz altüst olacak; biliyorum. Ama siz, olduğunuz kişiye tutunun, benim olduğum kişiye değil. Gerekirse isimlerinizi değiştirin. Keşke gitmeden önce bunu size söyleyebilseydim... Ve şimdi, kelimeler yavaşça boşluğa düşerken; fark ediyorum ki tüm bu özürler, tüm bu ağıtlar sadece yankılar. Artık kimse umurumda değil. Ne siz, ne ben. İçimde kalan tek şey, soğuk bir sessizlik ve kendi gölgemin tadı.
Aden: Hayatım boyunca insanların benden korkmasını anlıyorum. Benden uzak durmalarına, konuşmaktan kaçınmalarına hak veriyorum. Dışarıdan bakınca son derece tehlikeli ve bozuk biriymişim gibi görünüyorsam, buna şaşmamalı. Ama beni bir kez tanısalar, kusurlarımı saklamadan açığa vurduğumu görürler. Bunları söylüyorum, bunları düzeltmek için çalışıyorum.. Doktoruma da söyledim; kafamın karanlık köşeleri var — düşüncelerim sert, bazen acayip keskin olabilir. Bu düşüncelerin gerçekliğini reddetmiyorum; var olduklarını kabul ediyorum. Fakat bir şeyi daha bilmenizi istiyorum: ömür boyu kötü anılmayı istemiyorum. Kimsenin kanını ellerimde taşımak istemiyorum. İnancım var; Allah’tan korkarım; bu, içimdeki son frenlerden biri.
İnsanlar acımasızca yargılıyor; bazen karşısındaki kişinin bir canlı olduğunu bile unutuyorlar. Bense asla, hiçbir koşulda birine zarar vermeyeceğim. Özellikle kadınlara asla. Kadınları cinsel bir obje olarak görmüyorum; bedenleri benim için nesne değil. Annem bana çok şey yaptı — bunu saklamam için bir mazeret değil — ama bu yüzden hiçbir kadına zarar vermek istemiyorum.. Siz ne kadar kirli, ne kadar zalim olursanız olun; benim yaptırımlarım farklı. Eğer hasta isem bile, karşımda duran insana önce bakarım; bir fiziksel engeli, bir eksikliği var mı, anlamaya çalışırım. Kimseyle dalga geçmem, kimseyi eziklemem. Bir insan olarak onu korumaya çalışırım. Çünkü geriye kalan tek onur buysa, onu korurum.
Ve biliniz ki: ben tehlikeli bir gölge olabilirim — ama gölgenin ötesinde bir insan hâlâ duruyor. O insan, zarar vermektense onarmayı seçiyor..
Aden: Mesela, yine kendim için bir öz eleştiri yapacağım. Birkaç gün önce Azov Taburu’nun bir kanalını keşfettim; göğüs kamerasıyla Ukrayna – Rusya savaşından görüntüler paylaşıyorlar. O takım ruhunu gördüğümde aşırı mutlu oluyorum: yedi - sekiz kişilik timler, birbirlerini koruyorlar ve her birinin profesyonelliği çok net görünüyor. Örneğin, bir Ukraynalı askerin başucunda bir el bombası patlıyor; asker gülüyor ve “çok güzeldi” diyor. Bu sahneler bende, uzun zamandır arzuladığım bir hayatın, o ortamın, o adrenalinin ve o zevkin izdüşümünü uyandırıyor. Gerçekten, bunu tatmayı hep çok istedim. Bu, Aden’in zihni.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : NÖTR TEHDİT, KAYIP EMPATİ
Mevcut Müzik : ***********
28.09.2025 (12:19)
KİN VE SESSİZLİK
Nurcan,
2019, 2020, 2021… Annem kanserdi. Ben onun için ağlayıp üzülürken sen “arkadaşız” diyordun. O günlerde “o kadın seni kullanıyor; iyileşince seni terk edecek” diye konuştuğunu da hatırlıyorum. Haklı çıktın; dediğin gibi oldu. Ama tam o zaman beni yüzüstü bıraktın: sildin, engelledin, “artık konuşmak istemiyorum” dedin. “Sürekli ağlıyorsun, aptalsın” demeyi de ihmal etmedin.
Şimdi dönüp, “Ben sana ne yaptım ki bana bunu yapıyorsun.. Bana çok büyük zararlar verdin. Duygularımla oynadın. Şu an bu hayatı yaşıyorsam senin yüzünden” diyorsun. Otur ve düşün. Ne duyguların umurumda, ne kalbin. Annemin hastalığı için ağladığım günlerde beni yarı yolda bırakıp gittiğini unutmadım; hiçbir şeyi unutmam.
Üstünden yıllar geçse bile duygularınızı sömürürüm. Şimdi benim maddi gücüm, o zamanki senden daha iyi; Nurcanların fabrikası batma aşamasında. Hayat, senin alıştığın gibi akmayacak. Asla. Hayatında başarılar..
İlayda,
Bu yıllar içerisinde İlayda ile de tanıştım ve arkadaş oldum. Hatta hastane bahçesine gelmişti. O zamanlar biraz maddi sorunları vardı ve ING Bankası’na ait kartımı kullanması için kendisine verdim. Belki yaşımız küçüktü ama o dönemde aşırı havalı ve acımasızdı. Burnu dik, egolu biriydi. Aynı dönemde İlayda da duygusal olarak kötü bir süreçten geçiyordu. Benimle konuştu, sanki duygusal olarak sömürür gibiydi. Ben de buna izin verdim. Sonrasında ise sıkıldığını ve artık konuşmak istemediğini kolayca söyledi.
Hastaneye geldiği gün giydiği kıyafetleri bile tek tek hatırlıyorum. Şimdi mesela babanla da tanıştım; bir kere sağlıklı halini, bir kere de hastane yatağında elden ayaktan düştüğü halini gördüm. Bir anda ipleri kestim, babanın adını dahi ağzıma almadım.. Birçok vaatte bulundum ama gerçekleştirmedim. Kusura bakma, hayat bu kadar acımasızdır..
Yakın zamanda bana söylediğin bir sözü buraya yazacağım ki unutma: “Babam hasta olduğu günden sonra kimin dost, kimin düşman olduğunu anladım, aslında kimse yardım etmedi bize” dedin. Belki bu lafı bana çarpıttın, ama unutma ki yıllar önce sen de bana bunu öğretmiştin. Şimdi ben sana öğrettim. İnan bana, hiç üzülmüyorum. Umurumda bile değil. Benim bir kalbim yok. Siz ve sizin gibileri her zaman kendi çıkarlarım için kullanacağım. Tüm bu olanlar eskiden bana yaptığınız, yaşattığınız şeyler için..
Kusura bakmayın. Evet, yalancıyım. Size teklif ettiğim hiçbir şeyi vermediğim için yalancıyım.
Ben artık ne severim, ne bağışlarım, ne de unuturum.
Aden: Yüzüstü bırakanların şimdi en sevdiği insanların ikisi de kanser — her ikisinin de babası. İstediğim ortam tam da bu: yaslı, kırgın, sinsi bir hüzün. Aden’in hoşlandığı türden.
Aden: İnsanların acılarından beslenmek hoşuma gidiyor. Onlara olmayacak şeyleri söylüyor, umut veriyor, sonra da o umudu kendi ellerimle paramparça ediyorum. İşte o anda, yüzlerindeki hayal kırıklığını, gözlerindeki donuk ifadeyi görmek bana tarifsiz bir zevk veriyor. Çünkü aynı şeyi bana yapmışlardı. Ben annem kanserken, geceleri odama kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlarken, onlar bana umut dağıttılar. "Her şey düzelecek", "Merak etme, annem iyileşecek" dediler. Ama sonra... o umutların hiçbiri gerçeğe dönüşmedi. Bana hayatı o zaman öğrettiler; gerçek hayatın yalancı, acımasız ve kanlı olduğunu.
Şimdi yıllar sonra roller değiştiğinde, başlarına aynı şeyler geldiğinde bana bakıp “Ne kadar kötü, ne kadar acımasız, ne kadar yalancısın” diyorlar. Oysa unutmamaları gereken tek şey var: Ben bunu sizden öğrendim. Siz öğrettiniz bana acımasızlığı. Siz öğrettiniz bana umutla alay etmeyi. Siz gösterdiniz bana bir insanın ruhunu paramparça etmenin nasıl bir güç verdiğini.
Ben sadece gördüğüm aynayı size geri tutuyorum. O zamanlar sizin gözlerinizde gördüğüm şeyleri, şimdi siz kendi yüzünüzde görüyorsunuz. Ben size hiçbir şey yapmadım; sadece sizin yöntemlerinizi size uyguladım.
Ve şunu bilin: Ben artık pişmanlık hissetmiyorum. Siz bana merhameti, vicdanı ve inancı öldürdünüz. Ben de sizden kalan boşlukta başka bir şeye dönüştüm. Acının bana verdiği güce. Yıkımın sağladığı dinginliğe. İnsanların umutlarını yavaş yavaş söndürmenin verdiği zevke.
Çünkü ben öğrendim; umut, insanın en kolay parçalanan kemiğiymiş.
Aden: Yıllar önce annem ölecek mi diye ağlarken beni en kötü zamanımda yalnız bıraktınız. O zaman bana söylediğiniz sözleri hâlâ hatırlıyorum. Evet, birebir söylüyorum: “Çok ağlaksın… O kadın acımasız, iyileşince yine seni terk edecek ve senin sorunlarınla ilgilenmekten kendi hayatıma odaklanamıyorum… Lütfen daha fazla konuşmayalım…”
Ben neden çok ağlıyordum biliyor musunuz.. Çünkü bir çocuğun en büyük korkusu annesini kaybetmektir. Siz bana umut vermediniz, aksine gözümün önüne bıçak gibi sözler sapladınız. Siz bana öğrettiniz insanların en karanlık hâlini.. Şimdi… Yıllar sonra ikinizin de babası kanser. Son beş, altı aydır tekrar arkadaş olduysam sizinle (İlayda, Nurcan), bu sadece çektiğiniz acıya yeni acılar eklemek istemememdendi. Sanmayın ki sizi özlediğimden ya da iyilikten yaklaştığımdan. Hayır. Bu sadece oyunun bir parçasıydı.
İnanın, seneler önce nasıl benim acılarım umurunuzda değilse, şimdi de sizin hastanız, babanız umurumda değil. Hatta bundan zevk alıyorum. Hiçbir zaman yalan konuşmadım. Umurumda değil. Acınızda boğuşun. Size aşırı kötü ve olmayacak şeyleri olacakmış gibi ümit verdiysem, bu geçmişte bana yaptıklarınızın karşılığıdır. O gün beni nasıl engellediniz, nasıl susmaya zorladıysanız, şimdi ben sizi engelledim. Şimdi acınızla baş başa kalın. Aptal ezikler.
Ve şunu da bilin: Bu bir rastlantı değil, bu bir ders. Siz bana merhameti öldürmeyi öğrettiniz, ben ise size kendi zehrinizi geri veriyorum. O çocuk artık yok. O çocuk, sizin ellerinizde ölen bir çocuğun hayaletiydi. Şimdi karşınızda duran, sizin pişirdiğiniz intikamın vücut bulmuş hâlidir.
Daha fazla merhamet beklemeyin. Daha fazla teselli beklemeyin. Ben artık sadece gözlerinizdeki çöküşü izliyorum. Siz bana yıllar önce nasıl aynayı gösterdiyseniz, şimdi o aynayı sizin yüzünüze çarpıyorum.. Çünkü ben öğrendim: İnsanların en büyük hatası, acıyı başkasına öğretip bir gün geri döneceğini sanmamak. Siz unuttunuz. Ben unutmadım.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KAYIP EMPATİ, DUYGUSUZ
Mevcut Müzik : ***********
30.09.2025 (12:32)
ÖLMEK İSTİYORUM... ACI ÇEKİYORUM
Aden: İnsanlardan nefret ediyorum. Özellikle söylenen şeyi anlamayan, ısrarla kendi bildiğini yapan, sadece kendini düşünen yarım akıllılardan nefret ediyorum. Şu an aşırı sinirliyim; onlarla birlikte olmak istemiyorum. Benden uzak durmanızı istiyorum — birlikte vakit geçirmek, gezmek, yemek yemek; hiçbir şey istemiyorum. Tek olmak bana kesinlikle daha iyi geliyor. Aptal insanlardan nefret ediyorum.
Birkaç gündür aşırı derecede sinirliyim. Sinirlenince beynim zonkluyor gibi oluyor; gözümün üstüne bir ağrı çöküyor. Başım yastığa değdiğinde, gözlerimi kapattığımda bile geçmiyor; öfke içimde mükemmel birikiyor. Kendimi kontrol ettiğimi bile anlayamıyorum — gözlerimin ağrısı dayanılmaz. Her nefeste içimde daha fazla öfke birikiyor ve bu durumun sınırlarını zorluyor.
Aşırı derece de çenem de ağrıyor ve dişlerim de sinirden dişlerimi sıkıyorum.. Doktora gittim plak verdi dişlerimi sıkamıyorum çok ama ona rağmen çenem çok ağrıyor...
Soğukkanlı görünüyorum, ama içimde her koku başka bir kan sızıntısıdır.. Ve ben, istemeden de olsa, her gün yeniden geçmişi soluyorum.
Gerçekten canım yanıyor. Derdimi kimseye anlatamıyorum. Gün içinde aldığım her bir koku — tanıdık olan her koku — geçmişten gelen bir hayalet gibi üstüme çöküyor. Daha önce soluduğum bir nefes, eski bir duvarın nemi, bir banyonun sabunu… hepsi bana acı getiriyor. Eskilerden hatırladığım bir anı, bir kötü olay, bir çığlık aklıma geliyor. Ve bu, beni yavaş yavaş kemiriyor.
Hiç mutlu değilim.. Ben, istemeden de olsa, her gün yeniden geçmişi soluyorum.. Her nefesim, bir hatırlama cezası.
Aden: Bana bir isim verdiler: Hipermnezi.. Kulağa bilimsel geliyor, süslü bir teşhis gibi. Onlar için ilginç bir vaka, incelenmeye değer bir garabet. Ama benim için... Bu yalnızca hayatımın yavaş yavaş çürüyüşüne taktıkları etiket.
Ben unutmuyorum.. Onların silip geçtiği her günü, her saati, her kokuyu, her çığlığı yeniden yaşıyorum. Çocukken soluduğum her koku, Hepsi hâlâ içimde. Bir anı değil, diri bir yara gibi.
Bana “özel hafıza” diyorlar.. Özel mi.. Özel olan nedir, her gün geçmişin zincirlerini taşımak mı.. İnsanlar unutarak yaşar; ben hatırlayarak ölüyorum. Onlar için güzel olan “anı” sözcüğü, benim için işkencenin diğer adı.
Ben istemiyorum bu hafızayı.. Ben geçmişin gardiyanı olmak istemiyorum. Ama beynim bana ihanet ediyor; kokularla, görüntülerle, seslerle her seferinde geçmişi yeniden diriltiyor. Her an, her nefes, yeniden mahkûmiyet.
Evet, adı hipermnezi.. Ama bana göre adı yok. Çünkü bu, bir tanım değil, bir lanet.
Ben, hatırlamanın kurbanıyım.. Ve unutmamanın yükü altında, sessizce eziliyorum.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : KAYIP EMPATİ, DUYGUSUZ
Mevcut Müzik : ***********
01.10.2025 (19:06)
BENİ KORUYAN SESSİZLİK
Aden: Hayatımda çok para harcadım.. Ama asla parayla bir bağım olmadı. Paradan hiçbir zaman mutluluk duymadım. Milletin parasında gözüm de yok; tam tersine, daha çok kazansınlar, daha sağlıklı yaşasınlar isterim. Hayatım boyunca maddi bir açlığım hiç olmadı. Açlığım başarıydı. Sürekli bir şeyleri başarmak, desteklenmek, onore edilmek istedim.
Ben hayatım boyunca hiçbir yerde çalışmadım. Bir iş tecrübem bile yok. Sosyal sigortam yok, prim gün sayım koca bir sıfır. Ellerimde bile bir iz yok, yıpranma yok, nasır yok.. Ama insanlar, “Bu adam ne iş yapıyor? Kimi dolandırıyor..” diye merak ediyor.. Evet… Ahahaha… Evet, insanları dolandırıyorum. Çünkü bu insanlar gerçekten de aşırı derecede aptallar.
Bu zamana kadar hep kendimi geliştirdim ve kendi işim üzerinden para kazandım. Oturduğum evimi, sahip olduğum arabaları, yaşadığım sıradan hayatı, neden dolandırıcılıkla ilişkilendiriyorlar anlamıyorum. Ben hiçbir yerde resmimi paylaşmıyorum diye, benden kaçtığımı ya da bir şeyler sakladığımı düşünen arkadaşlarım oldu.. Oysa ben sadece izole bir hayat istiyorum. Herkesten uzak, kimsenin varlığımdan bile haberdar olmadığı bir sessizlik.
Ben sürekli onların “bugün bunu yedim, bugün bunu yaptım” diye paylaştıkları şeyleri izliyorum ve gerçekten aciz olduklarını görüyorum.
Bir arkadaşımın 400 bin TL borcu var; sürekli tatillerde, geziyor. Evine avukatlar geliyor.
Bir diğerinin 700-800 bin TL borcu var. Ve bu borçları çalıştıkları hâlde yapıyorlar.
Bak, bir şey söylemek istiyorum.. 26, 27, 28 yaşındasınız.. Biriniz turizm okumuş, biriniz işletme, biriniz mimarlık.. Ama hâlâ ayakları üzerinde duramayan asalak, tembel insanlarsınız. Bana gelip “ben kaç senedir çalışıyorum” diyorsunuz.. Boşuna çalışıyorsunuz, çünkü elinizde kocaman bir sıfır var.
Çocuğum olacak mesela… Bir arkadaşım bana soruyor: “Sen buna hazır mısın.. Düzgün bir hayat sunabilir misin..” Bunu soran kişi, belli bir yaşa gelmiş, hâlâ ailesinin evinde yaşayan ve çalışmayan bir asalak. Gözümde kocaman bir sıfır.. Ben 2010 yılından beri tek yaşıyorum. Yemeğimi kendim yapıyorum. Temizliğimi kendim yapıyorum. İşimi kendim yapıyorum. Paramı da kendim kazanıyorum. Yatırımımı da yaptım.. Ve günümüz Türkiye’sinde sıfır TL borcum var.. 2014 yılında Ömer Küçükali isimli bir adamın işlettiği çay ocağında çalışıyordum.. O dönemde, kısa bir sürede 70–80 adet gram altın almıştım. Bu benim ilk büyük yatırımım oldu.. Sonra işimi geliştirdim.. Beynimi, zamanımı, emeğimi kullandım.. Hiç kimsenin parasını yemedim.
Aden: 2018 yılında ilk ticari işimi yaptım. İstanbul Arnavutköy’de bulunan 600 m²’lik arazinin satışı için babamdan izin aldım ve tamamen amatörce, hayatımdaki ilk ticari adımı attım. O zamanlar 20–21 yaşlarındaydım. İnternetten Arnavutköy çevresindeki birkaç emlakçıyı aradım. Ses tonu bana güven veren biriyle anlaştım. Araziyi satmak istediğimi söyledim; yardımcı olabileceklerini belirttiler. Kısa süre içinde bir alıcı buldular ve birkaç gün sonra satış gerçekleşti.
Notere gittiğimizde, alıcıyla selamlaştık. Adam bir anda kucağıma doğru deste hâlinde ki paraları fırlattı ve imza atmamı istedi. Kabul etmediğimi söyledim ama aşırı ısrarcıydı. Bunu yapmasının nedeni tamamen vergi kaçırmaktı. O an paraların gerçek olup olmadığını bile bilmiyordum. Sonunda imzayı attım. Üzerimde kanguru cepli bir polar vardı; paranın bir kısmını cebime, kalanını çantaya koydum. Arnavutköy sokaklarında dolaşmaya başladım.
Bir kuyumcuya girip paraları saydırmak istediğimi söyledim. Yardımcı oldular. Paraların tamamı gerçekti; hatta 600–700 TL fazla bile çıktı. Dolandırılmamıştım, bu iyi bir işaretti. Bana yardımcı olan emlakçının adı Veyis Hokkas’tı. Parayla ne yapacağımı sordu. “Yaşın genç, borsaya yatır. Türk Hava Yolları’ndan al,” dedi. Bunu bana Arnavutköy Tapu Müdürlüğü’nün otoparkında söylemişti.. Bu tavsiyeyi birkaç ay araştırdım. Babamdan gizli, paramın ne olacağını bilmeden yatırımı yaptım. Bir gün bir baktım: bakiyem sıfır. Bankayı aradım, durumu öğrendim. O zaman Türk Hava Yolları hisselerini 18,17 TL’den almıştım. Bugün o hisseler 300–350 TL seviyelerinde. Üstelik sadece o arsadan gelen parayla kalmadı; zamanla sürekli üzerine eklemeler yaptım.
Şu anda en az 10–11 yıl yetecek bir param var. Doğru şekilde kullanır ve değerlendirirsem bu süreyi daha da uzatabilirim. Çalıştığım, yaptığım web sitelerinin ücretlerini bile hep hisse senetlerine yatırdım. Hayatımı bu şekilde koruma altına aldım.. Başlangıçta tamamen toy, aptal bir çömezdım. Ama sorumluluk alıp ilk ticaretimde kazandığım parayı yıllar içinde katladım. Portföy yöneterek kazandığım en yüksek komisyon 1.700.000 TL oldu.
Ve evet… Siz “aptal, zekasız, dolandırıcı” dediğiniz kişi benim. Oysa siz sadece kıskançsınız. Pisliksiniz. Ve hayatınız boyunca da öyle sürüneceksiniz.
Aden: Ayrıca, o dönemde bahsettiğim para, o zamanın şartlarında tam üç ev parası değerindeydi. Üstelik bu, yalnızca arsa satışından gelen miktardı. Bunun üzerine yıllar içinde eklediğim altınlarım, birikimlerim ve ek yatırımlarım da ayrı. Yani başlangıçta sahip olduğum sermaye, dönemin ekonomik koşullarına göre çok ciddi bir büyüklüğe sahipti. Bu temelin üzerine inşa ettiğim yatırım disiplini ve eklemeler, bugünkü maddi gücümün sağlam zeminini oluşturdu.
Bu süreçte emlakçı olan Veyis Abinin tavsiyesini dinlemiştim. O, benim gözümde her zaman farklı bir yerde oldu. Sadece bir emlakçı değil, hayatımın o kırılma noktasında doğru bir yön gösteren insanlardan biriydi.. Ayrıca, çalıştığım çay ocağında tanıdığım, bir kaza sonucu bacağını kaybetmiş olan eski gemi kaptanı abiye sevgilerimi ve tüm minnettarlığımı iletiyorum. O, bana gram altın almam konusunda çok yardımcı oldu. “Paranı harcama oğlum,” dediği zamanları hiç unutmuyorum.
Sonrasında birlikte çalıştığım Uğur Abi ve Ufuk Abilere de çok şey borçluyum. Bir kere bile olsun hakkımı yemediler; aksine, hakkımı sonuna kadar teslim ettiler. Hatta özel aile durumumdan dolayı her bayramda ve belirli günlerde, bana hakkım olanın üzerinde para verdiler. Bu davranışlarıyla sadece birer abi değil, hayatımda iz bırakan insanlar oldular.
Yukarıdakinin (Allah’ın) beni her zaman koruduğuna ve sevdiğine inanıyorum. Ben de seni seviyorum. Bazen insanlara karşı kötü davransam da, onun yarattığı her bir canlıya değer veriyorum; sokaktaki bir karıncaya bile… Ne olursa olsun, beni koruduğunu biliyorum. Umarım ben de sana layık bir kul olurum.. Zihnim bazen beni çok zorlasa da, bunun üstesinden geliyorum. Bana taşıyamayacağım yükler vermiyorsun; bu yüzden sana sitem etmiyorum. Her zaman şükrediyorum.
Yeri geldi mi, çok kinci birine dönüşebiliyorum ve bu, benim en kötü huyum. Bu yönüm için gerçekten özür diliyorum.
Aden: Uykum geldi. Uyumam gerekiyor... Sonra gözlerim çok ağrıyor ve bir haftadır çenem ağrıyor; dişlerimi sıkıyorum.. Beynim resmen çatlayacak gibi hissediyorum.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : DÜŞÜNCELİ, HESAPLI
Mevcut Müzik : ***********
05.10.2025 (01:20)
ADEN'İN İTİRAFI
Aden: Etik değerleri ihlal ettiğim bir olayı anlatmak istiyorum. Dün bu durumu ilk kez doktoruma kısmen anlattım. Olay yaklaşık 6–7 ay önce gerçekleşti. Daha önce bir lokasyon belirtmiştim; orada bir yaban hayvanına otomobil çarpması sonucu ölüm meydana gelmişti. Olaydan sonra birkaç gün boyunca o bölgeyi ziyaret ettim ve sonrasında hayvanın bedenini bulunduğu yerden aldım.
Yaptığım incelemeler ve gözlemlerime dayanarak — ve büyük bir olasılıkla — ölüm sebebinin araba çarpması sonucu oluşan pelvis kırıkları olduğunu düşünüyorum. Kırıklar parçalıydı; yarada çökme vardı ve kırıklar simetrik değildi. Pelvisin hemen altından geçen ve son derece önemli bir sinir olan siyatik siniri parçalanmıştı. Büyük ihtimalle hayvan bir süre daha yaşamış; çünkü çevredeki kan izlerinden, arka ayağını peşinden sürükleyerek hareket ettiği anlaşılıyordu. Muhtemelen ayağı arkadan sarkıyordu ve bir süre bu şekilde sürükledi, ardından öldü.
Pelvis kemiği, vücudun en büyük damarlarından bazılarını barındırır. Bu tür kırıklar, damarların yırtılmasına veya kemik parçalarının damarları delerek retroperitoneal boşluğa yoğun kanama yapmasına yol açabilir. Hayvan küçük hacimli bir canlı olduğundan, sadece birkaç yüz mililitrelik kan kaybı bile hipovolemik şoka (dolaşan kan hacminin azalması) neden olabilir. Hipovolemik şokta dokulara yeterli oksijen taşınamaz; beyin, kalp ve böbrekler gibi hayati organlar iflas etmeye başlar. Bu tür bir ölüm genellikle 8 ila 12 saat içinde gerçekleşir.
Tamamen doğal nedenlerden ölmüştü. Olay yerinde çekilmiş video ve fotoğraf kayıtları da mevcuttur. İncelemelerimi tamamladıktan sonra, gözlerini ve kalbini çıkardım. Bu tür durumlarda ölüm sebebi, kalpte bir patoloji değildir; esas neden genellikle kan kaybı, şok ve buna bağlı organ yetmezliğidir. Kalp dokusu fiziksel bir travmaya maruz kalmaz. Çıkardığım organları, özel bir koruma sıvısı kullanarak koruma altına aldım. Kullandığım formülle ilgili bir bilgi vermek istemiyorum...
Yaptığım şeyin son derece tehlikeli ve riskli olduğunun farkındaydım. Biyolojik açıdan ciddi riskler taşıyordu; çünkü bu tür yaban hayvanları, çoğu zaman insanlara da bulaşabilen zoonotik hastalıkların taşıyıcısı olabilir. Ancak tüm bu risklere rağmen, işlemi temiz ve kontrollü bir şekilde tamamlamıştım.
Sonrasında onu öylece bırakmadım; huzur içinde kalması için konumunu gizlediğim bir yere gömdüm. Şu an elimde kalan, yalnızca kalbi ve belki de ondan bana kalan son hatıra olacak.. Aradan zaman geçmiş olmasına rağmen, bir zamanlar çarpan o kalp, hâlâ ilk günkü asaletiyle duruyor.
🟥 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu Madde 4–6 → İzinsiz almak / bulundurmak
🟥 4915 Madde 21 → İdari para cezası + tazminat bedeli
🟥 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Madde 14 → Kadavraya izinsiz müdahale
🟥 5199 Madde 28 → İdari para cezası
Aden: Tüm bu yaptıklarım için suçlu olduğumu da biliyorum. Etik bir davranış olmadığının farkındayım. O an içgüdüsel bir şekilde hareket ettim; merak, saygı ve belki de açıklayamadığım bir bağ beni yönlendirdi. Fakat bu, yaptıklarımın doğru olduğu anlamına gelmiyor. Her ne kadar bilinçli şekilde dikkat etmiş olsam da, sınırları ihlal ettiğimin ve bu durumun hem hukuki hem de etik açıdan sorumluluk doğurduğunun bilincindeyim.
Aden: Dürüst olmak gerekirse, kadın bedeni umurumda bile değil. Kadınları cinsel obje olarak görmüyorum. Çevremdeki ve hayatımda tanıdığım her erkek arkadaşım, kadın vücuduna düşkün ve kadınları cinsel obje olarak gören insanlardı. Onlardan uzak durmanın en iyisi olduğunu düşünüyorum. Hayatımda neredeyse hiç porno izlemedim, bu benim için önemli ya da ilgi çekici bir şey değil.
Ben yıllarca içimde olan bu kargaşayı insanlardan sakladım, ancak bu durum tamamen bana zarar verdi. 2022 yılından sonra hayatımda her şeyi açıkça söyleme kararı aldım. Dediğim gibi, porno veya kadın bedeni benim için önemli değil. Onun yerine otopsi videoları izlemek beni daha çok tatmin ediyor. Ayrıca ilginç cinayetlerin tüm dökümanlarını kaydetmek hoşuma gidiyor. Bu benim için bir kadın vücudundan daha etkileyici. Özellikle otopsi videoları, birçok pornografik içerikten çok daha huzur verici ve rahatlatıcı geliyor.
Arşiv Sürecim..
Aden: Birçok olayı inceliyorum; özellikle birçok cinayet vakasını. Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen ve hukuki olarak gizlilik kararı kaldırılmış suçların çoğuna, ilgili polis departmanlarına e-posta yoluyla başvurarak erişim talebinde bulunuyorum. Suçluların otopsi raporlarına kadar her detayı inceliyorum.. Bu süreçte, örnek olarak Jefferson County Sheriff’s Office’in Public Records Departmanı’na yazılı talep gönderiyorum. Sonrasında onlar bana hangi kısımların kamuya açık olduğunu bildiriyorlar. Eğer bu durum bana uyarsa, dosyaların kopyalarını talep edebiliyorum. Bazı eyaletlerde ve durumlarda ise bu belgeler ücretli olarak gönderiliyor.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : İTİRAF, AMA PİŞMANLIK YOK
Mevcut Müzik : ***********
08.10.2025 (23:43)
ADEN'İN İTİRAFI 2
Aden: Çocukluk yıllarımda Necip Fazıl adında bir arkadaşım vardı. Babası cami hocasıydı; dışarıdan bakıldığında saygı duyulan bir figür ama içeride, kendi evinde, fazlasıyla kötü bir adamdı. Fazıl’ı yanımızda acımasızca döver, ardından eve kilitlerdi. Bu sahneler bizim için neredeyse olağanlaşmıştı; çocuk dünyamızın içinde sessiz bir karanlık gibi yer ederdi.. O yıllarda, beni bile küçümseyen, her fırsatta aşağılayan kuzenlerim onun bu durumuyla alay ederdi. Dövülmesini, dışlanmasını bir eğlenceye çevirir, oyunlarda onu bilerek aralarına almazlardı. Aynı yaştaydık ama çoğu zaman ona bir abi gibi yaklaştım. Her defasında karşı çıkar, onu yeniden aramıza almak için ısrar eder, oyunlara dahil ederdim.
İçten içe derin bir üzüntü duyardım. Onu severdim; hem bir arkadaş olarak hem de o yaşta anlamlandıramadığım bir bağlılıkla… Ama yıllar geçtikçe, bana yaptığı hainlikler ve düşmanca tavırlar birikti. Sessizce, yavaş yavaş içimde geri dönülmez bir çizgi oluştu.. Onu hiçbir zaman affedemedim. Çünkü bazı ihanetler, çocuklukta yaşansa bile insanın içine işleyen, orada kalıcı izler bırakan bir soğukluk taşır.
Aden: Çocukluk yıllarımda Beyza adında Fazıl'ın bir sevgilisi vardı. Aramızda sırdaşlıkla örülmüş, güven dolu bir arkadaşlık vardı. Bir gün beni evlerine kahvaltıya çağırdı. O sabah uykum vardı, bunu ona söyledim ve kapattım. Ama ısrar etti; patates kızartması yapacağını, kalkıp gelmemi söyledi. Israrlarının sonunda kalktım, gittim.
Güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Her şey olağan bir arkadaş ortamında ilerliyordu. Kahvaltımızı bitirdik; ben de kalkıp sofrayı toplamasına yardım ettim, kirli bulaşıkları güzelce sudan geçirip makineye yerleştirdim. Ardından bana bir tatlı verdi. Sonradan anladım ki bu bir tür testti. Tatlıyı yedim, ardından kirli tabağı tekrar yıkayıp makineye koydum.. Tam o sırada bana dönüp, “Sen çok farklısın. Fazıl’a da aynı şeyi yaptığımda kirli tabağı masaya bırakıp gidiyor. Sen çok anlayışlı, çok düşüncelisin,” dedi. Ben de sakin bir şekilde, “Zamanla öğrenir. Fazıl iyi çocuktur, varsay ki bunu yapmasın… Boşver, sevsin, değerini bilsin yeter,” dedim.
Sonra aniden oturduğu yerden kalktı ve kucağıma oturmaya çalıştı; ardından beni öpmeye kalktı. O an dürüst olmak gerekirse aşırı korktum. Böyle bir şeyi asla beklemiyordum. Erkek olmama rağmen bu tür bir durumda karşılık verebilirdim — sonuçta gizli saklı yaşanan şeylerin insanlarda yarattığı bir adrenalin vardır. Ama ben karşılık vermedim.. O anı utanç verici bir durum olarak gördüm. Karşılık vermemek değil, bu sahnenin kendisi utançtı. Ona bunun doğru olmadığını, hatta Fazıl’a bile saygısı kalmadığını açık açık söyledim. İçimden, Fazıl’la birlikte bana oyun oynadıklarını bile düşündüm. Durumu Fazıl’a anlatacağımı belirttim ve oradan ayrıldım.. Benden önce davranıp her şeyi ona kendisi anlatmış. İlginçtir, yalan söylememişti; iftira atmamış, yaptığı hatayı kendi ağzıyla düzgün şekilde açıklamıştı. Ama sonunda olan bana oldu. Fazıl bana cephe aldı.
Oysa bu olaydan bir kaç gün önce bir gece vakti, Fazıl Beyza’yla telefonda konuşurken babası odaya girmişti. “Gece gece yine hangi orospu ile konuşuyorsun? Kapat telefonu, yat! Demişti Fazıl'a” Beyza da bunu telefondan duymuştu.. Ve şimdi… O kız, o çocukla evli. O adama “baba” diyor.. Ve ben… suçlu gözüktüm.. Karşılık vermediğim için mi.. Yoksa doğru olanı yaptığım için mi... Bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu hikâyede en sonunda dışlanan, kenara atılan ve sessizce izlemek zorunda kalan kişi bendim.
“10 Kasım 2017 — Cuma, 17:17 Bir tarih değil, içimde sessizce ölen bir güvenin kaydı.”
Aden: Hiç kimse bu dünyada benim hakkımı yiyemez. Kimse bana saygısızlık yapamaz. Buna asla izin vermem.
Yeni bir itirafım var. Fazıl’ın uğradığı saldırıyı hatırlıyorsunuzdur. Saldırıdan sonra aldığım bilgiye göre kafasında yaklaşık on ila on dokuz dikiş atılmıştı. O saldırının sorumlusu bendim. O günü, o olayı ben organize etmiştim.. Saldırıyı gerçekleştiren çocuğu tam olarak hatırlamıyorum. Çünkü anlaşmayı yapan ben değildim; aracı kişi her şeyi ayarlamıştı. Benim bildiğim tek şey, o çocuğun küçük yaşta ve sabıkalı olduğuydu. Olayın tüm koordinasyonu aracı üzerinden yürüdü. Yönlendiren, planlayan bendim.. Fazıl çocukluk arkadaşım olmasına rağmen bu kararı vermek zorundaydım. Çünkü kimse bana böyle davranamaz, hakkımı yiyemez. Hiç kimsenin bana bunu yapma hakkı yoktur. Ben hiçbir şeyi unutmam. Üzgün değilim.
Bu sadece tek bir olaydı. Bana yaptıklarının yalnızca bir parçasıydı.
Aden: Tüm bunlar olurken duygularımı tamamen kapatmıştım. Evet, o benim çocukluk arkadaşımdı; bir yaşımızdan beri beraberdik. Her zaman onun yanında oldum. Parası olmadığında destek oldum, yemek yemeye gittiğimizde hesabı çoğu zaman ben karşıladım. Ona kardeş gibi davrandım.. Ama ben gerektiğinde duygularımı kapatabilirim. Ve o dönemde tam olarak bunu yaptım. Onun yaşadığı zorlukları uzaktan izlerken garip bir tatmin hissediyordum. Bu, acımasızca planladığım bir şey değil; daha çok, içimde sessizce büyüyen bir hesaplaşmanın sonucuydu.. Saldırıyı gerçekleştiren çocuk, olaydan sonra birkaç kez tehditler savurmuştu. Olayın ardından Necati Hoca — yani babası — paniğe kapılarak Fazıl’ı apar topar askere yolladı. Korkuyorlardı. Ben ise tüm bu süreci soğukkanlılıkla, uzaktan izledim.
Aden: Ve bir şey daha... O süreçte Beyza bana yazmıştı. “Sen nasıl çocukluk arkadaşısın.. Fazıl saldırıya uğradı, ama sen onu bir kez bile ziyarete gitmedin,” dedi. Evet, evet... O kucağıma oturmaya çalışan kadın söyledi bunu. Ne kadar da haklı bir isyan, değil mi.. Dua et, bir kadınsın. Sana çok büyük zararlar verebilirdim. Ama bu ülkede kadınlara çok fazla hak tanıyorlar.. İğrenç bir insansın, Beyza. Kusura bakma… Senin söylediğin hiçbir şeyin bende karşılığı yok artık. Her kelimen, geçmişte kalmış bir oyunun kötü bir repliği gibi. Soğuk, boş ve değersiz.
11 Ağustos 2016 – Perşembe
Gün ortasıydı; saat tam olarak öğle vaktiydi fakat ezan henüz okunmamıştı. Fazıl’la birlikte Avcılar’a gidecektik. Onu evlerinin önünde bekliyordum. O sırada Necati Hoca geldi. Üzerinde beyaz çizgili, kısa kollu bir gömlek; siyah kumaş pantolon ve siyah ayakkabılar vardı. Elinde beş litrelik süt bidonu taşıyordu. Evine doğru yürürken beni fark etti.. Ne yaptığımı sordu. “Fazıl’ı bekliyorum, birlikte Avcılar’a gideceğiz,” dedim.. Aniden sertleşti. “Gitmiyorsunuz. Defol git buradan,” diyerek hakaret etmeye başladı. Fazıl’ın sigara içmeye başlamasından ve okula gitmemesinden beni sorumlu tuttu.
Oysa bu iddiaların hiçbiri gerçek değildi. Hayatım boyunca bir kez bile sigara içmedim; nargile, alkol ya da uyuşturucu kullanmadım. Bugün 29 yaşındayım ve hâlâ bunların hiçbirine dokunmadım. Ben kullanmazken, onu bunlara alıştırmış olmam mümkün değildi.. Sözleri beni aşırı derecede öfkelendirmişti. Elindeki süt bidonuna tekme attım. “Seni burada gebertirim,” dedim ve boğazını sıktım. Bugün olsa aynı tepkiyi vermezdim. Muhtemelen gülüp geçerdim. Çünkü bu tavır, onları daha çok öfkelendiriyor. Yıllar içinde öfke kontrolümü sağlamayı öğrendim.. Oysa benim kimseye zararım olmamıştı. Necati Hoca 1996 yılında, evimizin yakınındaki camiye atanmıştı. 1997’de doğmuştum. Evlerimiz yan yanaydı; aile gibiydik. Onlar bizim apartmana gelir, bizimkiler de onlara giderdi. Çocuğu üzerinde kuramadığı otoriteyi, benim üzerimde kurmaya çalışıyordu.
O günden sonra aramızda görünmez bir mesafe oluştu. Ne söylediğimi, ne yaptığımı defalarca düşündüm ama onların gözünde suçlu hep bendim. Fazıl’ın davranışlarının sorumluluğunu kendi üzerine almak yerine, en yakınındaki yabancıya yüklediler. Ben ise zamanla sessizliği öğrendim. Savunmak yerine susmanın, çoğu insanı daha çok rahatsız ettiğini fark ettim.
Mevcut Konum : TUZLA
Mevcut Ruh Hali : İTİRAF, AMA PİŞMANLIK YOK
Mevcut Müzik : ***********
14.10.2025 (17:03)